8054 Kayıt Bulundu.
					
					
					
					
				
            
			
			
                       
           
            
			
            
            
			
	
			
			
	
			
				
					 Giriş
				
			
			
	
            
        
Bize Müsedded, ona Yahya; (T) Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona (aynı mana ile) İsmail b. İbrahim, onlara (Yahya ve İsmail'e) Haccac es-Savvâf, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Hilal b. Ebu Meymune, ona Ata b. Yesar, ona da Muaviye b. el-Hakem es-Sülemi şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) ile namaz kılarken cemaatten bir adam aksırdı ben de 'Yerhamükallah' deyiverdim. Bunun üzerine cemaat gözlerini bana dikti. Ben 'Vay başıma gelenler! Nedir bu haliniz bana niye öyle bakıyorsunuz' deyince, bu sefer ellerini baldırlarına vurmaya başladılar. Anladım ki beni susturmaya çalışıyorlar. Ravilerden Osman der ki: Onların beni susturmaya çalıştığını görünce sustum. Rasulullah (sav) namazını bitirince, anam babam O'na feda olsun, bana ne vurdu ne beni azarladı ne de bana kötü söz söyledi. Bana 'Namazda insan kelamı etmek helal değildir. Namaz tesbih, tekbir ve Kur'an kıraatidir' buyrdu. Yahut da Rasulullah (sav) buna benzer bir şeyler söyledi. Bunun üzerine ben 'Ey Allah'ın Rasulü biz çok az bir zaman öncesine kadar cahiliyeyi yaşayan insanlardık. Allah bize İslam'ı getirdi. Ama bizden birçoğu hala kâhinlere gidiyor' dedim. Rasulullah (sav) 'Sen sakın onlara gitme' buyurdu. Ben 'İçimizde uğursuzluğa inananlar var' dedim. Rasulullah (sav) 'Bu onların içinde buldukları kuruntudur. Onları işlerinden alıkoymasın' buyurdu. Ben 'İçimizden bazıları çizgiler çiziyorlar' dedim. Rasulullah (sav) 'Nebilerden birisi de çizerdi. Kimin çizdiği, ona denk düşerse isabet etmiştir' buyurdu. Ben yine 'Benim bir cariyem Uhut ve Cevâniye taraflarında kuzularımı güderdi. Bir gün onun yanına gittim. Bir de ne göreyim? Bir kurt sürüden bir koyunu götürmüş. Neticede ben de bir insanım ve herkes gibi üzülürüm. Lakin ben (üzülmekle kalmadım) cariyeme bir de tokat attım' dedim. Rasulullah (sav) (bunu diğerleri gibi sakin karşılamadı) bundan dolayı bana tepki gösterdi. Bunun üzerine ben o cariyeyi azat edivereyim mi?' diye sordum. Rasulullah (sav) 'Onu bana getir' buyurdu. Ben de onu getirdim. Rasulullah (sav) ona 'Allah nerede' diye sordu. O 'Gökte' dedi. Rasulullah (sav) 'Ben kimim' dedi. Cariye 'Sen Allah'ın Rasulüsün' deyince Rasulullah (sav) 'Onu azad et. Çünkü o mümin bir kadındır' buyurdu."
Bize Müsedded, ona Yahya; (T) Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona (aynı mana ile) İsmail b. İbrahim, onlara (Yahya ve İsmail'e) Haccac es-Savvâf, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Hilal b. Ebu Meymune, ona Ata b. Yesar, ona da Muaviye b. el-Hakem es-Sülemi şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) ile namaz kılarken cemaatten bir adam aksırdı ben de 'Yerhamükallah' deyiverdim. Bunun üzerine cemaat gözlerini bana dikti. Ben 'Vay başıma gelenler! Nedir bu haliniz bana niye öyle bakıyorsunuz' deyince, bu sefer ellerini baldırlarına vurmaya başladılar. Anladım ki beni susturmaya çalışıyorlar. Ravilerden Osman der ki: Onların beni susturmaya çalıştığını görünce sustum. Rasulullah (sav) namazını bitirince, anam babam O'na feda olsun, bana ne vurdu ne beni azarladı ne de bana kötü söz söyledi. Bana 'Namazda insan kelamı etmek helal değildir. Namaz tesbih, tekbir ve Kur'an kıraatidir' buyrdu. Yahut da Rasulullah (sav) buna benzer bir şeyler söyledi. Bunun üzerine ben 'Ey Allah'ın Rasulü biz çok az bir zaman öncesine kadar cahiliyeyi yaşayan insanlardık. Allah bize İslam'ı getirdi. Ama bizden birçoğu hala kâhinlere gidiyor' dedim. Rasulullah (sav) 'Sen sakın onlara gitme' buyurdu. Ben 'İçimizde uğursuzluğa inananlar var' dedim. Rasulullah (sav) 'Bu onların içinde buldukları kuruntudur. Onları işlerinden alıkoymasın' buyurdu. Ben 'İçimizden bazıları çizgiler çiziyorlar' dedim. Rasulullah (sav) 'Nebilerden birisi de çizerdi. Kimin çizdiği, ona denk düşerse isabet etmiştir' buyurdu. Ben yine 'Benim bir cariyem Uhut ve Cevâniye taraflarında kuzularımı güderdi. Bir gün onun yanına gittim. Bir de ne göreyim? Bir kurt sürüden bir koyunu götürmüş. Neticede ben de bir insanım ve herkes gibi üzülürüm. Lakin ben (üzülmekle kalmadım) cariyeme bir de tokat attım' dedim. Rasulullah (sav) (bunu diğerleri gibi sakin karşılamadı) bundan dolayı bana tepki gösterdi. Bunun üzerine ben o cariyeyi azat edivereyim mi?' diye sordum. Rasulullah (sav) 'Onu bana getir' buyurdu. Ben de onu getirdim. Rasulullah (sav) ona 'Allah nerede' diye sordu. O 'Gökte' dedi. Rasulullah (sav) 'Ben kimim' dedi. Cariye 'Sen Allah'ın Rasulüsün' deyince Rasulullah (sav) 'Onu azad et. Çünkü o mümin bir kadındır' buyurdu."
Bize Nasr b. Ali, ona Abdüla'lâ, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Ebu Hureyre'nin arkadaşı Eğar Ebu Abdullah, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cuma günü melekler mescidin kapılarına oturur ve Cuma namazına gelenleri kaydeder. İmam (hutbe irad etmek üzere minbere) gittiğinde melekler defterleri kapatır ve hutbeyi dinlemek üzere mescide girer. Cumaya ilk giden kimse bir deve kurban etmiş gibi, sonra giden kimse bir inek kurban etmiş gibi, ondan sonra giden kimse bir koyun kurban etmiş gibi, ondan sonra giden kimse bir kaz kurban etmiş gibi, ondan sonra giden kimse de bir tavuk kurban etmiş kimse gibi, ondan sonra giden kimse de bir yumurtayı ihtiyaç sahibi birine vermiş gibi (sevap kazanır.)"
Bize Ubeydullah b. Ömer el-Kavârîrî, ona Abdülvaris b. Said ve Abdülvehhab b. Abdülmecid, o ikisine Eyyüb (es-Sahtiyânî), ona da Ebû Kılabe (Abdullah b. Zeyd), Enes'in (b. Malik) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Bilal'e ezan lafızlarını ikişer defa, kamet lafızlarını ise birer defa okuması emredildi."
Bize Ebu Cafer b. Muhammed b. Sabbah ve Ebu Bekir b. Ebu Şeybe –birbirine yakınlafızlarla-, ikisine İsmail b. İbrahim, ona Haccac es-Savvâf, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Hilal b. Ebu Meymune, ona Ata b. Yesar, ona da Muaviye b. el-Hakem es Sülemi şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) ile namaz kılmakta iken, cemaatten birisi hapşırdı. Ben de 'Yerhamukellah' dedim. Herkes gözlerini dikip bana bakınca ben 'Hay anam beni kaybedesice, bu haliniz ne? Bana böyle niye bakıyorsunuz?' dedim. Bu sefer elleriyle uyluklarına vurmaya başladılar. Onların beni susturmak istediklerini gördüm, ben de sustum. Rasulullah (sav) namazını bitirince, babam, anam ona feda olsun, ne ondan önce ne ondan sonra, öğreticiliği ondan daha güzel olan bir öğretmen görmedim. Vallahi ne beni azarladı, ne dövdü, ne de ağır sözler söyledi. Sadece 'Hiç şüphesiz, bu namaz esnasında, dünyevi bir şeyin söylenmesi uygun değildir. Onda söylenecekler ancak tesbih etmek, tekbir getirmek ve Kur'an okumaktan ibarettir' buyurdu. Yahut da Rasulullah (sav) nasıl buyurduysa öyle dedi. Ben 'Ey Allah'ın Rasulü! Ben cahiliye döneminden henüz yeni kurtuldum. Allah İslam'ı gönderdi, bizden kâhinlere giden kimseler de var' dedim, bana 'Sen onlara gitme' buyurdu. 'Bizden birtakım şeyleri uğursuz sayanlar da var' dedim, bana 'Bu, onların içlerinde hissettikleri bir kuruntudur. Sakın bu, onları yapmak istediklerinden alıkoymasın' buyurdu. [İbnu’s Sabbah ise rivayetinde; 'sakın sizi alıkoymasın' dedi.] Ben 'Bizden çizgi çizen birtakım kimseler var' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'Nebilerden birisi de çizgi çizerdi. Kimin çizgisi, onun çizgisyle uyuşursa, o isabet etmiş olur' buyurdu. Râvi der ki: Benim Uhud ve Cevâniyye taraflarında koyunlarımı otlatan bir cariyem vardı. Bir gün, kurt onun koyunlarından birisini alıp götürmüş, ben de Adem oğullarından bir adamım. Onların üzüldükleri gibi ben de üzülürüm, bu sebeple, ona bir tokat attım. Arkasından Rasulullah'ın (sav) huzuruna vardım. Yaptığım bu işin pek büyük bir iş olduğunu bana anlattı. Ben de 'Ey Allah'ın Rasulü, onu azat edeyim mi?' dedim. Allah Rasulü 'Onu yanıma getir' buyurdu. Cariyeyi onun yanına götürdüm. Ona 'Allah nerede?' dedi. Cariye 'Semada' dedi. 'Ben kimim?' dedi. Cariye 'Sen Allah'ın Rasulüsün' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Sen bunu azat et, çünkü o mümine bir cariyedir' buyurdu."
Bize Yahya b. Saîd, ona Haccac es-Savvâf, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Hilal b. Ebu Meymune, ona Ata b. Yesar, ona da Muaviye şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) ile namaz kılmakta iken, cemaatten birisi hapşırdı. Ben de 'Yerhamukellah' dedim. Herkes gözlerini dikip bana bakınca ben 'Hay anam beni kaybedesice, bu haliniz ne? Bana böyle niye bakıyorsunuz?' dedim. Bu sefer elleriyle uyluklarına vurmaya başladılar. Onların beni susturmak istediklerini gördüm, ben de sustum. Rasulullah (sav) namazını bitirince, babam, anam ona feda olsun! Vallahi ne beni azarladı, ne dövdü, ne de ağır sözler söyledi. Sadece 'Hiç şüphesiz, bu namaz esnasında, dünyevi bir şeyin söylenmesi uygun değildir. Onda söylenecekler ancak tesbih etmek, tekbir getirmek ve Kur'an okumaktan ibarettir' buyurdu. Yahut da Rasulullah (sav) nasıl buyurduysa öyle dedi. Ben 'Ey Allah'ın Rasulü! Biz cahiliye döneminden henüz yeni kurtulmuş bir topluluğuz. Allah İslam'ı gönderdi, bizden kâhinlere giden kimseler de var' dedim, bana 'Onlar kahinlere gitmesin' buyurdu. 'Bizden birtakım şeyleri uğursuz sayanlar da var' dedim, bana 'Bu, onların içlerinde hissettikleri bir kuruntudur. Sakın bu, onları yapmak istediklerinden alıkoymasın' buyurdu. Ben 'Bizden çizgi çizen birtakım kimseler var' dedim. Hz. Peygamber (sav) 'Nebilerden birisi de çizgi çizerdi. Kimin çizgisi, onun çizgisiyle uyuşursa, o isabet etmiş olur' buyurdu. Râvi der ki: Benim Uhud ve Cevâniyye taraflarında koyunlarımı otlatan bir cariyem vardı. Bir gün, kurt onun koyunlarından birisini alıp götürmüş, ben de Adem oğullarından bir adamım. Onların üzüldükleri gibi ben de üzülürüm. Ama ben ona fazladan bir de tokat attım. Arkasından Rasulullah'ın (sav) huzuruna vardım. Yaptığım bu işin pek büyük bir iş olduğunu bana anlattı. Ben de 'Ey Allah'ın Rasulü, onu azat edeyim mi?' dedim. Allah Rasulü 'Onu yanıma getir' buyurdu. Cariyeyi onun yanına götürdüm. Ona 'Allah nerede?' dedi. Cariye 'Semada' dedi. 'Ben kimim?' dedi. Cariye 'Sen Allah'ın Rasulüsün' dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Sen bunu azat et, çünkü o mümine bir cariyedir' buyurdu."
Bize Süleyman b. Harb, ona Şu‘be, ona Abbas el-Cüreyrî, ona da Ebu Osman, Ebu Hureyre’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Can dostum bana, ölünceye kadar terk etmeyeceğim şu üç şeyi tavsiye etti: Uyumadan önce vitir kılmamı, her aydan üç gün oruç tutmamı ve kuşluk vaktinde iki rekât namaz kılmamı."
Bize Muhammed b. Yahya Zühli, ona Yakub b. İbrahim, ona İbrahim b. Sa'd, ona Said b. Ebu Said el-Makburî, ona Atâ Mevla Ümmü Subeyye, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Ümmetim güç [geleceği endişesi] olmasaydı, onlara, her namazda misvak kullanmayı emreder ve, yatsı namazını gecenin üçte birine kadar ertelerdim. Çünkü gecenin ilk üçte biri geçince Allah dünya semâsına, iner ve tan yeri ağarıncaya kadar orada kalmaya devam eder. [Bu esnada] biri şöyle seslenir: 'yok mu isteyen, (ona isteği) verilsin! Yok mu dua eden, ona icabet edilsin! yok mu şifa dileyen bir hasta, ona şifa verilsin! yok mu bağışlanma dileyen günahkar, bağışlansın'."
Bize Yahya b. Hassan, ona İbrahim b. Sa'd, ona ez-Zührî, ona da İbnu'l-Müseyyeb ve Ebû Seleme b. Abdurrahman, Ebû Hureyre'nin şöyle dediğini rivayet etmişlerdir: Rasûlullah (sav) bir kimseye beddua etmek yahut hayır duada bulunmak istediğinde rukû'dan sonra kunut yapardı. (Rukûdan kalkınca) 'semiallahu limen hamideh, rabbenâ leke'l-hamd (Allah, kendisine hamd edenleri işitir, Ey Rabbimiz bütün hamdler sanadır)' der ve peşinden şöyle dua ederdi: "Allah'ım, Velîd b.Velîd'i, Seleme b. Hişam'ı, Ayyaş b. Ebu Rebîa'yı ve mustaz'af (ezilen, hor görülen) müminleri kurtar. Allah'ım, Mudar kabilesi üzerindeki baskını şiddetlendir. Allah'ım, onların (bu) yıllarını Yusuf’un (as) yılları gibi (kıtlık) gibi yap." Bu duayı açıktan (sesli) okurdu. Bazı sabah namazlarında ise, Arap kabilelerinden ikisine yönelik olarak: "Allah'ım, falana ve falana lanet et!" diye beddua ederdi. Bunun üzerine Allah teâlâ; "(Resulüm!) Bu işte senin yapacağın bir şey yok. Allah ya onların tövbelerini kabul eder veya onları cezalandırır. Çünkü onlar zalimlerdir." [Âl-i İmrân, 3/128](mealindeki) âyeti indirmiştir.