8054 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Süveyd, ona Abdullah, ona Yunus, ona Zührî, ona Abdurrahman el-A'rec, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim namazını kılmak amacıyla cenazeye katılırsa, ona bir kırat sevap vardır. Kim de defnedilinceye kadar katılırsa ona da iki kırat sevap vardır. 'İki kırat ne kadardır Ey Allah'ın Rasulü?' diye sorulunca, 'İki büyük dağ gibidir' buyurdu."
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed b. Cafer, ona Avf, ona Muhammed b. Sîrîn, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim Allah için müslüman bir kişinin cenazesine katılır, namazını kılar ve defninde bulunursa, ona iki kırat ecir vardır. Namazı kıldıktan sonra cenaze defnedilmeden geri dönen kimse ise bir kırat ecirle oradan döner."
Bize Hasan b. Kazaa, ona Mesleme b. Alkame, ona Davud, ona Âmir, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim bir cenazeye katılır ve namazını kılıp oradan ayrılırsa, ona bir kırat ecir vardır. Kim de cenazeye katılır, namazını kılar, arkasından da defin işlemi tamamlayıncaya kadar orada durursa, ona da iki kırat ecir vardır. Bu iki kıratın her biri Uhud Dağı'ndan daha büyüktür."
Bize İbn Ebu Ömer, ona Abdülvehhâb es-Sakafî, ona Eyyûb; (T) Bize Ahmed b. Menî ve Ali b. Hucr, o ikisine İsmail b. İbrahim, ona Eyyûb, ona Ebu Kılâbe, ona Âişe’nin süt kardeşi olan Abdullah b. Yezid, ona da Âişe, Nebi'nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Müslümanlardan bir kimse ölüp de yüz kişiden oluşan bir müslüman cemaat onun cenaze namazını kılar ve onun için şefaatçi olurlarsa (affedilmesini dilerlerse), mutlaka onun hakkındaki şefaatleri kabul edilir." [Ali b. Hucr rivayeti 'Yüz ve daha fazla kişi' şeklinde nakletmiştir. Ebu İsa (Tirmizî), Âişe hadisinin hasen-sahih olduğunu, bazılarının bu hadisi merfû değil mevkûf olarak rivayet ettiklerini belirtmiştir.]
Bize İshak b. Yusuf, ona Avf el-A'râbî, ona Ma'bed el-Cühenî, ona da Humrân b. Ebân şöyle rivâyet etti: "Osman b. Affan'ın (ra) yanındaydık, su istedi ve abdest aldı. Abdestini bitirince gülümsed ve dedi ki: "- Neden gülümsedim, biliyor musunuz?" Sonra sözüne şöyle devam etti: "Rasûlullah'ın (sav), şimdi benim abdest aldığım gibi abdest aldığını, sonra gülümsediğini görmüştüm. Sonra da; "- Neden gülümsedim, biliyor musunuz?" diye sordu. Biz de; "- En iyisini Allah ve Rasûlü bilir" dedik. Buyurdu ki: "Bir kul abdestin tam olarak alır, sonra namaza başlar ve onu da güzelce tamamlarsa namazını bitirdiğinde annesinden yeni doğmuş gibi günahsız hale gelir."
Bize Leys, ona Yunus, ona da İbn Şihab, Salim'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: 'Abdullah (b. Ömer) yolculuk esnasında geceleyin bineği üzerinde namaz kılar ve yüzünün hangi tarafa doğru baktığına aldırmazdı.' İbn Ömer şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) da yolculukta, hangi tarafa dönerse dönsün, devesi üzerinde gece namazı kılardı. Devesinin üzerinde vitir de kılardı. Ancak bineği üzerinde farz namazı kılmazdı."
Açıklama: Anlaşılabildiği kadarıyla rivayet muallaktır; Buhari ile Leys b. Sa'd arasında inkita vardır.
Bize Abdüla‘lâ b. Hammâd, ona Vüheyb, ona da Musa b. Ukbe, Nâfi'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "İbn Ömer (ra), devesi üzerinde (nafile) namaz ve vitir kılardı. Ayrıca Nebi’nin (sav) böyle yaptığını haber verirdi."
Bize Kuteybe, ona Hammâd b. Zeyd, ona da Enes b. Sîrîn şöyle rivayet etmiştir: İbn Ömer'e: 'Sabah namazının (sünnet olan) iki rekatını uzun tutayım mı?' diye sordum. Bana şöyle cevap verdi: "Nebî (sav), gece namazını ikişer rekât olarak kılar, ve (sonunda) bir rekât da vitir yapardı (kılardı). (Sabah namazından önceki sünnet olan) iki rekâtı da ezan onun kulağında okunuyormuş gibi (çabuk) kılardı." [Tirmizî şöyle demiştir: Bu konuda Âişe, Câbir, Fadl b. Abbas, Ebu Eyyûb ve İbn Abbas'tan da hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: İbn Ömer hadisi, hasen-sahih bir hadistir. Nebî'nin (sav) ashabından ve tâbiînden ilim ehli olan pek çok kimsenin görüşü bu hadise göredir. Onlar: 'Kişinin iki rekât ile üçüncü rekâtı ayırıp vitri tek rekat olarak kılmasını' benimsemişlerdir. Mâlik, Şâfi'î, Ahmed ve İshak da bu görüştedir.]
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Yahya b. Said, İbn Ebu Adî, Abdulvehhab ve Muhammed b. Cafer, onlara Avf b. Ebu Cemile ona da Zürâre b. Evfâ, Abdullah b. Selâm'ın şöyle dediğini rivayet etti. "Rasulullah (sav) Medine'ye geldiğinde, insanlar hızla ona doğru koşturdular ve "Rasulullah (sav) geldi" (diye) seslenildi. İnsanların arasında onu görmek için ben de geldim. Rasulullah'ın (sav) yüzünü gördüğümde yüzünün bir yalancı yüzü olmadığını anladım. Konuştuğu ilk şey şu sözleri oldu; "Ey insanlar! Selamı yayınız, yemek yediriniz ve insanlar uyurken geceleyin namaz kılınız ki emân içerisinde cennete giresiniz."