8186 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Sinan, ona Fuleyh, ona Ebu Nadr, ona Ubeyd b. Huneyn, ona Busr b. Said, ona Ebu Said el-Hudri'nin rivayet ettiğine göre Nebi (sav) bir hutbe vererek şöyle buyurdu: "Şüphesiz Allah, bir kulunu dünya ile nezdinde bulunan arasında seçim yapmakta serbest bıraktı. O da Allah nezdinde olanı seçti." Bunun üzerine Ebu Bekir (ra) ağladı. Ben kendi kendime “bu ihtiyar niye ağlar ki? Allah bir kulunu, dünya ile kendi katında olan arasında seçim yapmak arasında serbest bırakmış, o da Allah katında olanı seçmiş” dedim. Meğer o kul Rasulullah (sav), Ebu Bekir de bizim aramızda en bilgili olanmış. Allah Rasulü "Ey Ebu Bekir sen ağlama. Çünkü arkadaşlık ve mal konusunda insanlar arasında bana en çok iyiliği dokunmuş kişi Ebu Bekir’dir. Eğer ben ümmetim arasından candan bir dost edinecek olsaydım muhakkak Ebu Bekir’i edinirdim. Fakat İslam’ın kardeşliği ve onun sevgisi daha üstündür. Mescide açılan ne kadar kapı varsa Ebu Bekir’in kapısı dışında hepsi kapatılsın" buyurdu.
Bize Ebubekir b. Ebu Şeybe, ona Abdullah b. Numeyr; (T) Yine bize Muhammed b. Abdullah b. Numeyr -hadisin lafzını rivayette birbirlerine yakın ifadeler kullandılar- ona babası, ona Beşir b. el-Muhacir, ona Abdullah b. Bureyde, ona da babası (Büreyde b. Husayb) şöyle rivayet etmiştir: Maiz b. Malik el-Eslemi Rasulullah (sav)’a gelip “ey Allah’ın Rasulü, gerçekten ben kendime zulmettim, ben zina ettim, beni temizlemeni istiyorum” dedi. Rasulullah (sav) onu geri çevirdi. Ertesi gün olunca yine ona gelerek “ey Allah’ın Rasulü ben zina ettim” dedi. İkinci defa onu geri çevirdi. Rasulullah (sav), onun kavmine birisini göndererek "bunun aklında herhangi bir sorun olduğunu biliyor musunuz? Davranışlarında yadırgadığınız bir şey var mı?" diye sordurdu. Onlar “bizim bildiğimiz onun aklı itibariyle gördüğümüz kadarıyla en iyilerimizden olduğudur” dediler. Maiz üçüncü defa geldi. Rasulullah(sav) yine kavmine birisini göndererek durumunu sordurdu. Ona durumunda da aklında da sakıncalı bir durum olmadığını haber verdiler. Dördüncü defa tekrarlanınca ona bir çukur kazdırdı, sonra verdiği emir üzerine recm edildi. Ravi der ki: Gamidli kadın da geldi ve “ey Allah’ın Rasulü (sav), ben zina ettim, beni temizle” dedi. Rasulullah (sav) onu geri çevirdi. Ertesi gün kadın gelip “ ey Allah’ın Rasulü, beni neden geri çeviriyorsun ki, galiba sen Maiz’i geri çevirdiğin gibi beni de geri çevirmek istiyorsun, vallahi ben hamileyim” dedi. Rasulullah (sav): "madem öyle diyorsun o halde doğumunu yapıncaya kadar git" buyurdu. Kadın doğumunu yaptıktan sonra, beze sarılmış bir halde bebeği ile beraber yanına geldi ve “işte onu doğurdum” dedi. Rasulullah (sav) "git sütten kesinceye kadar ona süt emzir" buyurdu. Onu sütten kesince, çocuğu elinde bir parça ekmek olduğu halde getirdi ve “ey Allah’ın Rasulü, işte ben bunu sütten kestim, artık yemek yemeye de başladı” dedi. Rasulullah (sav) küçük çocuğu Müslümanlardan bir adama teslim etti, sonra emir verdi, kadın göğsüne varacak kadar bir çukur kazıldı ve insanlar onu taşladılar. Bu sırada Halid b. Velid elinde bir taş ile gelip, o taşı başına attı. Kan, Halid’in yüzüne doğru sıçrayınca ona ağır sözler söyledi. Allah Rasulü (sav) Halid’in o kadın hakkında ağır sözler söylediğini işitince "yavaş ol ey Halid, nefsim elinde olana yemin olsun, o öyle bir tövbe etti ki; eğer insanların malını haksız yere yiyen bir tahsildar böyle bir tövbe etse, onun dahi günahı mağfiret olunur" buyurdu. Sonra verdiği emir üzerine cenaze namazı kılındı ve defnedildi.
Bize Ebubekir b. Ebu Şeybe, ona Abdullah b. Numeyr; (T) Yine bize Muhammed b. Abdullah b. Numeyr -hadisin lafzını rivayette birbirlerine yakın ifadeler kullandılar- ona babası, ona Beşir b. el-Muhacir, ona Abdullah b. Bureyde, ona da babası (Büreyde b. Husayb) şöyle rivayet etmiştir: Maiz b. Malik el-Eslemi Rasulullah (sav)’a gelip “ey Allah’ın Rasulü, gerçekten ben kendime zulmettim, ben zina ettim, beni temizlemeni istiyorum” dedi. Rasulullah (sav) onu geri çevirdi. Ertesi gün olunca yine ona gelerek “ey Allah’ın Rasulü ben zina ettim” dedi. İkinci defa onu geri çevirdi. Rasulullah (sav), onun kavmine birisini göndererek "bunun aklında herhangi bir sorun olduğunu biliyor musunuz? Davranışlarında yadırgadığınız bir şey var mı?" diye sordurdu. Onlar “bizim bildiğimiz onun aklı itibariyle gördüğümüz kadarıyla en iyilerimizden olduğudur” dediler. Maiz üçüncü defa geldi. Rasulullah(sav) yine kavmine birisini göndererek durumunu sordurdu. Ona durumunda da aklında da sakıncalı bir durum olmadığını haber verdiler. Dördüncü defa tekrarlanınca ona bir çukur kazdırdı, sonra verdiği emir üzerine recm edildi. Ravi der ki: Gamidli kadın da geldi ve “ey Allah’ın Rasulü (sav), ben zina ettim, beni temizle” dedi. Rasulullah (sav) onu geri çevirdi. Ertesi gün kadın gelip “ ey Allah’ın Rasulü, beni neden geri çeviriyorsun ki, galiba sen Maiz’i geri çevirdiğin gibi beni de geri çevirmek istiyorsun, vallahi ben hamileyim” dedi. Rasulullah (sav): "madem öyle diyorsun o halde doğumunu yapıncaya kadar git" buyurdu. Kadın doğumunu yaptıktan sonra, beze sarılmış bir halde bebeği ile beraber yanına geldi ve “işte onu doğurdum” dedi. Rasulullah (sav) "git sütten kesinceye kadar ona süt emzir" buyurdu. Onu sütten kesince, çocuğu elinde bir parça ekmek olduğu halde getirdi ve “ey Allah’ın Rasulü, işte ben bunu sütten kestim, artık yemek yemeye de başladı” dedi. Rasulullah (sav) küçük çocuğu Müslümanlardan bir adama teslim etti, sonra emir verdi, kadın göğsüne varacak kadar bir çukur kazıldı ve insanlar onu taşladılar. Bu sırada Halid b. Velid elinde bir taş ile gelip, o taşı başına attı. Kan, Halid’in yüzüne doğru sıçrayınca ona ağır sözler söyledi. Allah Rasulü (sav) Halid’in o kadın hakkında ağır sözler söylediğini işitince "yavaş ol ey Halid, nefsim elinde olana yemin olsun, o öyle bir tövbe etti ki; eğer insanların malını haksız yere yiyen bir tahsildar böyle bir tövbe etse, onun dahi günahı mağfiret olunur" buyurdu. Sonra verdiği emir üzerine cenaze namazı kılındı ve defnedildi.
Bize Yahya b. Halef ve Muhammed b. Ziyâd, onlara Bişr b. Mufaddal; (T) Bize Amr b. Râfi', ona Hüşeym, onlara Yunus, ona Ebu Kilâbe, ona Ebu Mühelleb, ona da İmrân b. Husayn, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kardeşiniz Necâşî vefat etmiştir. (Haydi onu için cenaze) namazını kılın!" (İmrân b. Husayn şöyle demiştir): Hz. Peygamber (sav) kalktı, bizler arkasında namaz kıldık. Ben ikinci safta idim, Nebî (sav) onun namazını kıl(dır)dı.
Açıklama: İslam tarihi boyunca hayırla yâd edilen Necâşî’nin ölüm haberini bizzat Müslümanlara Hz. Peygamber (sav), vermiş ve onun gıyabında cenaze namazını kıldırmıştır. Allah Resûlü (sav) ashâbıyla saf tutmuş ve kılınan bu giyabî cenaze namazında dört tekbir getirmiştir.
Bize Yahya b. Halef ve Muhammed b. Ziyâd, onlara Bişr b. Mufaddal; (T) Bize Amr b. Râfi', ona Hüşeym, onlara Yunus, ona Ebu Kilâbe, ona Ebu Mühelleb, ona da İmrân b. Husayn, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kardeşiniz Necâşî vefat etmiştir. (Haydi onu için cenaze) namazını kılın!" (İmrân b. Husayn şöyle demiştir): Hz. Peygamber (sav) kalktı, bizler arkasında namaz kıldık. Ben ikinci safta idim, Nebî (sav) onun namazını kıl(dır)dı.
Açıklama: İslam tarihi boyunca hayırla yâd edilen Necâşî’nin ölüm haberini bizzat Müslümanlara Hz. Peygamber (sav), vermiş ve onun gıyabında cenaze namazını kıldırmıştır. Allah Resûlü (sav) ashâbıyla saf tutmuş ve kılınan bu giyabî cenaze namazında dört tekbir getirmiştir.
Bize Yahya b. Halef ve Muhammed b. Ziyâd, onlara Bişr b. Mufaddal; (T) Bize Amr b. Râfi', ona Hüşeym, onlara Yunus, ona Ebu Kilâbe, ona Ebu Mühelleb, ona da İmrân b. Husayn, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kardeşiniz Necâşî vefat etmiştir. (Haydi onu için cenaze) namazını kılın!" (İmrân b. Husayn şöyle demiştir): Hz. Peygamber (sav) kalktı, bizler arkasında namaz kıldık. Ben ikinci safta idim, Nebî (sav) onun namazını kıl(dır)dı.
Açıklama: İslam tarihi boyunca hayırla yâd edilen Necâşî’nin ölüm haberini bizzat Müslümanlara Hz. Peygamber (sav), vermiş ve onun gıyabında cenaze namazını kıldırmıştır. Allah Resûlü (sav) ashâbıyla saf tutmuş ve kılınan bu giyabî cenaze namazında dört tekbir getirmiştir.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, o ikisine Hafs, ona el-A'meş, ona İbrahim, ona Ubeyde, ona da Abdullah şöyle demiştir: Rasulullah (sav) "bana Kur'an oku" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü! Kur'an sana indirilmişken sana Kur'an mı okuyayım?” dedim. "ben onu başkasından da dinlemeyi arzu ediyorum" buyurdu. Bununüzerine Nisâ suresini okudum ve "her ümmetten birer şahit getirip bunlara karşı da seni şahit getireceğimiz zaman halleri nice olur" (Nisa 4/41) ayetine gelince başımı kaldırdığımda, –ya da yanımdaki bir adamın beni dürtmesi üzerine başımı kaldırınca- Rasulullah'ın (sav) gözyaşlarının aktığını gördüm.
Bize Muhammed b. Alâ, ona Ebu Usame, ona Büreyd, ona Ebu Bürde, ona da Ebu Musa demiştir: Ben ve gemide benimle birlikte gelmiş olan arkadaşlarım Bakiu Buthân denilen yerde konaklamış idik. Nebi (sav) ise Medine’de idi. Bundan dolayı, her gece yatsı namazı esnasında, onlardan birkaç kişi nöbetleşe Nebi’nin (sav) yanına giderdi. Ben ve arkadaşlarımın nöbet zamanında Nebi’nin (sav) bir işi dolayısıyla meşgul olduğu zamana denk geldik. Bundan ötürü yatsı namazını gecenin yarısına kadar geciktirdi. Daha sonra Nebi (sav) çıkıp onlara namazı kıldırdı. Namazının bitirdikten sonra yanında bulunanlara da "Acele etmeyin, size müjdeler olsun ki, Allah’ın üzerinizdeki nimetlerinden bir tanesi de, şu saatte insanlar arasından sizden başka namaz kılan kimsenin bulunmamasıdır" buyurdu, ya da "Bu saatte sizden başka namaz kılan olmadı" dedi. Ravi (Ebu Musa’nın) bu iki ibareden hangisini söylediğini bilmiyor. Ebu Musa der ki: Bizler geri döndüğümüz vakit Rasulullah’dan (sav) işittiklerimiz sebebiyle pek sevinmiştik.
Bize Ebu Yeman, ona Şuayb şöyle demiştir: Ben Zührî'ye, “Nebi (sav) korku namazı namaz kıldı mı?” diye sordum. O şöyle dedi: Salim'in bana haber verdiğine göre Abdullah b. Ömer (r.anhumâ) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) ile Necd taraflarına gazaya gittim. Düşmanla karşı karşıya gelince saf düzenine geçtik. Rasulullah (sav) kalkıp bize namaz kıldırdı. Bir kısmımız onunla birlikte namaza durdu. Diğerleri ise yönlerini düşmana cevirdiler. Rasulullah (sav), kendisi ile beraber olanlar ile rükûa vardı ve iki secde yaptı. Ardından namaz kılanlar, henüz namaz kılmamış olan bölüğün yerine gittiler. Onlar da geldi, Rasulullah (sav) onlara da bir rekât kıldırıp, onlarla iki secde yaptıktan sonra selam verdi. Onların her biri kalkıp kendi kendisine bir rekât kılıp iki secde yaptı.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, onlara Ebu Usame, ona Misar, ona Amr b. Murre, ona İbrahim'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Nebi (sav), Abdullah b. Mesud'a "bana Kur'an oku" buyurdu. Abdullah “Kur'an senin üzerine indirilmişken sana mı Kur'an okuyayım?” dedi. O "ben onu başkasından dinlemeyi de seviyorum" buyurdu. Abdullah ona Nisa suresinin baş tarafından itibaren "acaba her bir ümmetten birer şahit getirip, bunlara karşı da seni şahit getireceğimiz zaman durumları ne olur?" (Nisa 4/41) buyruğuna kadar okudu. Allah Rasulü de ağladı. Misar der ki: Bana Ma'n, ona Cafer b. Amr b. Hureys, ona babası, ona da İbn Mesud'un rivayet ettiğine göre Nebi (sav) "sen aralarında kaldığın sürece" ya da "aralarında bulunduğun sürece" buyurdu. Buradaki lafızda tereddüt eden Mis'ar'dır.