238 Kayıt Bulundu.
Bize Hişam b. Ammar, ona Hammad b. Abdurrahman, ona Ebu Kerib el-Ezdî, ona, ona da Abdullah b. Ömer (r.anhüma), Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Kim ilmi, cahillerle çekişmek, alimlere karşı övünmek ya da insanların dikkatlerini kendisine çekmek için tahsil ederse, o (Cehennem) ateşindedir."
Bize Ebu Eş'as Ahmed b. Mikdâm el-Iclî el-Basrî, ona Ümeyye b. Halid, ona İshak b. Yahya b. Talha, ona İbn Ka'b b. Mâlik, ona da babası (Ka'b b. Mâlik), Hz. Peygamber (sav)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim ilmi, alimlere karşı övünmek, cahillerle çekişmek ya da insanların dikkatlerini kendisine çekmek için tahsil ederse Allah onu (Cehennem) ateşine sokar." [Ebu İsa şöyle demiştir: Bu hadis, sadece bu tarikten bildiğimiz garîb bir hadistir. İshak b. Yahya b. Talha, (muhaddisler) nezdinde zayıftır (leyse bi-zâlike'l-kavî); hafızası sebebiyle tenkide maruz kalmıştır.]
Bize Yahya b. Bistam (ez-Zehrani), ona Yahya b. Hamza (el-Hadramî), ona Numan (b. Münzir el-Ğassani), ona da Mekhul (b. Ebu Müslim eş-Şâmî) Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletti: "Kim ilmi, alimlere karşı övünmek, cahillerle çekişmek ya da insanların dikkatlerini kendisine çekmek için tahsil ederse Allah onu Cehenneme sokar."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الآمر بالمعروف كفاعله
Bize Kays b. Hafs, ona Abdülvâhid, ona A'meş, ona Süleyman, ona İbrahim, ona Alkame, ona da Abdullah şöyle rivayet etti: Bir defasında Nebî (sav) ile -bir değneye yaslanmış bir haldeyken- Medine harabelerinde yürüyorduk. Derken bir Yahudi topluluğuna rastladı. Yahudiler bir kısmı ''ona ruh hakkında sorun'' dediler. Diğer bir kısmı ise ''Ona bir şey sormayın, hoşlanmayacağınız bir şey söyleyebilir'' dedi. Bazıları ise ''Muhakkak ona soracağız'' dedi. Sonra içlerinden birisi kalkarak ''Ey Ebu Kasım, ruh nedir?'' diye sordu. (Hz. Peygamber (sav) ise) susuverdi. Ben ''ona vahiy nazil oluyor'' dedim ve kalktım. Vahiy hali ondan gidince şu âyetleri okudu: “Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: "Ruhun ne olduğunu ancak rabbim bilir, onlara ise pek az bilgi verilmiştir.” (İsrâ 17/85) A'meş dedi ki: Bizim kıraatimiz de böyledir.
Açıklama: Yukarıdaki rivayette yer alan âyette geçen “أُوتُوا /...onlara verilmiştir” kelimesi ülkemizde yaygın olan Âsım (ö. 127/745)kıraatinde “اُوتِيتُمْ /...size verilmiştir” şeklindedir. Rivayetin sonundaki açıklama ilgili âyetin kıraatindeki farklılıklara işaret etmektedir.
Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb, ona Yezid b. İbrahim et-Tüsterî, ona Abdullah b. Ebu Müleyke, ona Kasım b. Muhammed, ona da Hz. Aişe şöyle demiştir: "Hz. Peygamber, 'O, sana Kitab'ı indirendir. Onun (Kur'an'ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihdir. Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar, "Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır" derler. (Bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar.' (Âl-i İmran, 3/7)ayetini okudu. Sonra 'Kur'an'ın müteşabihlerine tabi olanları gördüğünüzde onlardan sakının. Onlar, Allah'ın isimlendirdiği kişilerdir.' dedi."
Açıklama: Onlar, Allah'ın isimlendirdiği kişilerdir= Burada Allahu Teâlâ'nın, Al-i İmran suresinin yedinci ayetinde kendilerini "kalplerinde eğrilik olanlar" diye isimlendirdiği kimseler kastedilmiştir.
Bize Ebû Bekir b. Ebû Şeybe, ona Hafs b. Giyâs ve Yahya b. Saîd, ona İbn Cüreyc, ona Süleyman b. Atîk, ona Talk b. Habîb, ona el-Ahnef b. Kays, ona da Abdullah (ra) Rasûlullah’ın (sav)şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Gösteriş amacıyla laf cambazlığı yapanlar helâk olmuştur." Hz. Peygamber bu sözü üç kez tekrarladı.
Açıklama: Buradaki “tanattu” kelimesi, yokuşa sürmek, ince eleyip sık dokumak, gereksiz yere lafı uzatmak, çıkmaza sokmak vb. manalara gelir. Gösteriş ve kalpleri kendine çekmek amacıyla edebiyat yapmaktır. Nevevî bu kelimeyi avâma karşı konuşurken lügat parçalamak, lafzın ve i’râbın inceliklerine dalarak gereksiz teferruata girmek diye açıklar. Münâvî de, meseleyi ilgisi olmayan konulara çekerek laf kalabalığı yapmaktır, der. Bazılarına göre bir âlimi istediği fetvâyı vermeye zorlamak; bazılarına göre dinde aşırı gitmek; bazılarına göre de vukûu nâdir meseleleri sormaktır.