Öneri Formu
Hadis Id, No:
14153, T000722
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو سَعِيدٍ الأَشَجُّ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ عَوْفٍ عَنِ ابْنِ سِيرِينَ وَخِلاَسٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مِثْلَهُ أَوْ نَحْوَهُ. قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ وَأُمِّ إِسْحَاقَ الْغَنَوِيَّةِ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ أَبِى هُرَيْرَةَ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ أَكْثَرِ أَهْلِ الْعِلْمِ وَبِهِ يَقُولُ سُفْيَانُ الثَّوْرِىُّ وَالشَّافِعِىُّ وَأَحْمَدُ وَإِسْحَاقُ . وَقَالَ مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ إِذَا أَكَلَ فِى رَمَضَانَ نَاسِيًا فَعَلَيْهِ الْقَضَاءُ . وَالْقَوْلُ الأَوَّلُ أَصَحُّ .
Tercemesi:
Bize Ebu Said el-Eşec, ona Ebu Üsâme, ona Avf, ona İbn Sîrîn ve Hilâs, onlara da Ebu Hureyre aynı (misl) ya da benzeri (nahve) bir rivayette bulunmuştur.
Bu konuda Ebu Said ve Ümmü İshak el-Ğaneviyye'den de hadis nakledilmiştir.
Ebu İsa şöyle demiştir: Ebu Hureyre hadisi, hasen-sahih bir hadistir.
İlim ehlinin büyük çoğunluğu nezdinde amel buna göredir ki Süfyân es-Sevrî, Şâfiî, Ahmed (b. Hanbel) ve İshâk (b. Râhûye) de bu görüştedir. Mâlik b. Enes ise, "(Kişi), Ramazan orucunu unutarak bozarsa (ekele) kaza etmesi gerekir" demiştir. (Ancak), birinci görüş daha doğrudur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Savm 26, 3/100
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Hilas b. Amr el-Heceri (Hilas b. Amr)
3. Ebu Sehl Avf b. Ebu Cemîle el-A'râbî (Avf b. Bendûye)
4. Ebu Üsame Hammâd b. Üsame el-Kuraşî (Hammâd b. Üsame b. Zeyd)
5. Ebu Said Abdullah b. Saîd el-Kindî (Abdullah b. Saîd b. Husayn b. Adî)
Konular:
KTB, ORUÇ
Oruç Olgusu
Oruç, bozmayan şeyler
Oruç, kaza ve keffareti
Oruç, oruçlu iken unutarak yemek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
25867, N003007
Hadis:
أَخْبَرَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ فَضَالَةَ بْنِ إِبْرَاهِيمَ قَالَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ - وَهُوَ ابْنُ يَزِيدَ الْمُقْرِئُ - قَالَ حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ عُلَىٍّ قَالَ سَمِعْتُ أَبِى يُحَدِّثُ عَنْ عُقْبَةَ بْنِ عَامِرٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِنَّ يَوْمَ عَرَفَةَ وَيَوْمَ النَّحْرِ وَأَيَّامَ التَّشْرِيقِ عِيدُنَا أَهْلَ الإِسْلاَمِ وَهِىَ أَيَّامُ أَكْلٍ وَشُرْبٍ » .
Tercemesi:
Bize Ubeydullah b. Fedale b. İbrahim, ona Abdullah b. Yezid el-Mukriî, ona Musa b. Ali, ona babası (Ali b. Rabah), ona da Ukbe b. Âmir şöyle demiştir. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Arefe ve Kurban bayramı ve teşrik tekbiri (getirdiğimiz) günleri biz Müslümanların bayram günleridir, o günler yeme içme günüdür.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Menâsiku'l-hacc 195, /2281
Senetler:
1. Ebu Amr Ukbe b. Âmir el-Cühenî (Ukbe b. Âmir b. Abs b. Amr b. Adî)
2. Ali b. Rabah el-Lahmi (Ali b. Rabah b. Kusayr b. Kaşib b. Yenba')
3. Musa b. Ali el-Lahmî (Musa b. Ali b. Rabah b. Kusayr)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Yezid el-Adevî (Abdullah b. Yezid)
5. Ebu Küdeyk Ubeydullah b. Fedale en-Nesaî (Ubeydullah b. Fedale b. İbrahim)
Konular:
Bayram, bayram günleri
Bayram, bayramın kutlanması
Bayram, kurban bayramı
KTB, ORUÇ
Mübarek zamanlar, Arefe günü Önemi Fazileti
Oruç, yasaklandığı günler
Öneri Formu
Hadis Id, No:
271884, İM001726-2
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا عِيسَى بْنُ يُونُسَ عَنْ ثَوْرِ بْنِ يَزِيدَ عَنْ خَالِدِ بْنِ مَعْدَانَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ بُسْرٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ تَصُومُوا يَوْمَ السَّبْتِ إِلاَّ فِيمَا افْتُرِضَ عَلَيْكُمْ فَإِنْ لَمْ يَجِدْ أَحَدُكُمْ إِلاَّ عُودَ عِنَبٍ أَوْ لِحَاءَ شَجَرَةٍ فَلْيَمُصَّهُ » .
حَدَّثَنَا حُمَيْدُ بْنُ مَسْعَدَةَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ حَبِيبٍ عَنْ ثَوْرِ بْنِ يَزِيدَ عَنْ خَالِدِ بْنِ مَعْدَانَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ بُسْرٍ عَنْ أُخْتِهِ قَالَتْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَذَكَرَ نَحْوَهُ .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Şeybe, ona İsa b. Yunus, ona Sevr b. Yezid, ona Halid b. Ma'dan, ona da Abdullah b. Büsr Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Üzerinize farz olan oruç hariç Cumartesi günü oruç tutmayınız. Eğer her hangi biriniz (o gün) bir üzüm çubuğu veya bir ağaç kabuğundan başka (yiyecek veya içecek) bir şey bulamazsa, onu emsin.”
Bize Humeyd b. Mesade, ona Süfyan b. Habib, ona Sevr b. Yezid, ona Halid b. Ma'dan, ona Abdullah b. Büsr, ona da kardeşi (es-Sammâ’) Rasulullah (sav) şöyle buyurdu diyerek bu hadisin benzerini riavayet etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Mâ câe fi's-sıyâm 38, /276
Senetler:
1. Nehime bt. Büsr el-Maziniyye (Nehime bt. Büsr)
2. Ebu Safvân Abdullah b. Büsr en-Nasrî (Abdullah b. Büsr b. Ebu Büsr)
3. Ebu Abdullah Halid b. Ma'dân el-Kilâ'î (Halid b. Ma'dân b. Ebu Küreyb)
4. Ebu Halid Sevr b. Yezid er-Rahbî (Sevr b. Yezid b. Ziyad)
5. Süfyan b. Habib el-Basri (Süfyan b. Habib)
6. Humeyd b. Mes'ade es-Sami (Humeyd b. Mes'ade b. Mübarek)
Konular:
KTB, ORUÇ
Oruç Olgusu
Oruç, cumartesi günü tutmamak
Oruç, yasaklandığı günler
Öneri Formu
Hadis Id, No:
281360, T000722-2
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو سَعِيدٍ الأَشَجُّ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ عَوْفٍ عَنِ ابْنِ سِيرِينَ وَخِلاَسٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مِثْلَهُ أَوْ نَحْوَهُ.{الَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَنْ أَكَلَ أَوْ شَرِبَ نَاسِيًا فَلاَ يُفْطِرْ فَإِنَّمَا هُوَ رِزْقٌ رَزَقَهُ اللَّهُ ».} قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ وَأُمِّ إِسْحَاقَ الْغَنَوِيَّةِ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ أَبِى هُرَيْرَةَ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ أَكْثَرِ أَهْلِ الْعِلْمِ وَبِهِ يَقُولُ سُفْيَانُ الثَّوْرِىُّ وَالشَّافِعِىُّ وَأَحْمَدُ وَإِسْحَاقُ . وَقَالَ مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ إِذَا أَكَلَ فِى رَمَضَانَ نَاسِيًا فَعَلَيْهِ الْقَضَاءُ . وَالْقَوْلُ الأَوَّلُ أَصَحُّ .
Tercemesi:
Bize Ebu Said el-Eşec, ona Ebu Üsâme, ona Avf, ona İbn Sîrîn ve Hilâs, onlara da Ebu Hureyre aynı (misl) ya da benzeri (nahve) bir rivayette bulunmuştur.
Bu konuda Ebu Said ve Ümmü İshak el-Ğaneviyye'den de hadis nakledilmiştir.
Ebu İsa şöyle demiştir: Ebu Hureyre hadisi, hasen-sahih bir hadistir.
İlim ehlinin büyük çoğunluğu nezdinde amel buna göredir ki Süfyân es-Sevrî, Şâfiî, Ahmed (b. Hanbel) ve İshâk (b. Râhûye) de bu görüştedir. Mâlik b. Enes ise, "(Kişi), Ramazan orucunu unutarak bozarsa (ekele) kaza etmesi gerekir" demiştir. (Ancak), birinci görüş daha doğrudur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Savm 26, 3/100
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Bekir Muhammed b. Sirin el-Ensarî (Muhammed b. Sirin)
3. Ebu Sehl Avf b. Ebu Cemîle el-A'râbî (Avf b. Bendûye)
4. Ebu Üsame Hammâd b. Üsame el-Kuraşî (Hammâd b. Üsame b. Zeyd)
5. Ebu Said Abdullah b. Saîd el-Kindî (Abdullah b. Saîd b. Husayn b. Adî)
Konular:
KTB, ORUÇ
Oruç Olgusu
Oruç, bozmayan şeyler
Oruç, kaza ve keffareti
Oruç, oruçlu iken unutarak yemek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
281372, T000767-2
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ وَأَحْمَدُ بْنُ عَبْدَةَ الضَّبِّىُّ قَالاَ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ غَيْلاَنَ بْنِ جَرِيرٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَعْبَدٍ عَنْ أَبِى قَتَادَةَ قَالَ قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ كَيْفَ بِمَنْ صَامَ الدَّهْرَ قَالَ « لاَ صَامَ وَلاَ أَفْطَرَ » . أَوْ « لَمْ يَصُمْ وَلَمْ يُفْطِرْ » . وَفِى الْبَابِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو وَعَبْدِ اللَّهِ بْنِ الشِّخِّيرِ وَعِمْرَانَ بْنِ حُصَيْنٍ وَأَبِى مُوسَى . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ أَبِى قَتَادَةَ حَدِيثٌ حَسَنٌ . وَقَدْ كَرِهَ قَوْمٌ مِنْ أَهْلِ الْعِلْمِ صِيَامَ الدَّهْرِ وَأَجَازَهُ قَوْمٌ آخَرُونَ وَقَالُوا إِنَّمَا يَكُونُ صِيَامُ الدَّهْرِ إِذَا لَمْ يُفْطِرْ يَوْمَ الْفِطْرِ وَيَوْمَ الأَضْحَى وَأَيَّامِ التَّشْرِيقِ فَمَنْ أَفْطَرَ هَذِهِ الأَيَّامَ فَقَدْ خَرَجَ مِنْ حَدِّ الْكَرَاهِيَةِ وَلاَ يَكُونُ قَدْ صَامَ الدَّهْرَ كُلَّهُ . هَكَذَا رُوِىَ عَنْ مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ وَهُوَ قَوْلُ الشَّافِعِىِّ . وَقَالَ أَحْمَدُ وَإِسْحَاقُ نَحْوًا مِنْ هَذَا وَقَالاَ لاَ يَجِبُ أَنْ يُفْطِرَ أَيَّامًا غَيْرَ هَذِهِ الْخَمْسَةِ الأَيَّامِ الَّتِى نَهَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَنْهَا يَوْمِ الْفِطْرِ وَيَوْمِ الأَضْحَى وَأَيَّامَ التَّشْرِيقِ .
Tercemesi:
Bize Kuteybe ve Ahmed b. Abde ed-Dabbî, onlara Hammâd b. Zeyd, ona Ğaylân b. Cerîr, ona Abdullah b. Ma'bed, ona da Ebu Katâde şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber'e (sav), "Yâ Rasulullah! Yıl(ın tamamını) oruçlu geçirenin durumu nasıldır?" denildi de Nebî (sav), "O ne oruç tutmuş ne de tutmamıştır!" buyurdu. -Râvilerden biri şüpheye düşüp "Ne oruç tuttu ne de tutmadı" ifadesini zikretmiştir.
Bu konuda Abdullah b. Amr, Abdullah b. Şihhîr, İmrân b. Husayn ve Ebu Musa'dan da hadis nakledilmiştir.
Ebu İsa şöyle demiştir: Ebu Katâde hadisi, hasen bir hadistir. Bir kısım ilim ehli, senenin tamamını oruçlu geçirmeyi kerih görmüştür. Başka bir kısım da caiz kabul edip "Sene boyu oruç tutmak, (kişinin), Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı ve teşrîk günlerinde oruç tuttuğunda söz konusu olur. Bu günlerde oruç tutmayan, kerahiyet dairesinden çıkmış olup senenin tamamını da oruçlu geçirmiş sayılmaz" demiştir. (Bu görüş), aynı şekilde Mâlik b. Enes'ten de nakledilmiştir ki bu, Şâfiî'nin de görüşüdür. Ahmed (b. Hanbel) ve İshâk (b. Râhûye) de buna benzer ifadelerde bulunup "Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı ve teşrik günleri olmak üzere Rasulullah'ın (sav) yasakladığı bu beş gün dışında (kişinin) oruç tutmaması gerekmez" demişlerdir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Savm 56, 3/138
Senetler:
1. Ebu Katade Haris b. Rib'î es-Sülemî (Haris b. Rib'î b. Beldeme es-Sülemî)
2. Abdullah b. Mabed ez-Zimmani (Abdullah b. Mabed)
3. Gaylan b. Cerir el-Muavveli (Gaylan b. Cerir)
4. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
KTB, ORUÇ
Oruç Olgusu
Oruç, ara vermeden
Oruç, bayram günleri
Oruç, bütün yıl oruç tutmuş gibi olmak
Oruç, yasaklandığı günler
Oruç, yıl boyu
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14177, T000724
Hadis:
حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِىٍّ الْجَهْضَمِىُّ وَأَبُو عَمَّارٍ وَالْمَعْنَى وَاحِدٌ وَاللَّفْظُ لَفْظُ أَبِى عَمَّارٍ قَالاَ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ حُمَيْدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ أَتَاهُ رَجُلٌ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ هَلَكْتُ . قَالَ « وَمَا أَهْلَكَكَ » . قَالَ وَقَعْتُ عَلَى امْرَأَتِى فِى رَمَضَانَ . قَالَ « هَلْ تَسْتَطِيعُ أَنْ تُعْتِقَ رَقَبَةً » . قَالَ لاَ . قَالَ « فَهَلْ تَسْتَطِيعُ أَنْ تَصُومَ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ » . قَالَ لاَ . قَالَ « فَهَلْ تَسْتَطِيعُ أَنْ تُطْعِمَ سِتِّينَ مِسْكِينًا » . قَالَ لاَ . قَالَ « اجْلِسْ » . فَجَلَسَ فَأُتِىَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِعَرَقٍ فِيهِ تَمْرٌ - وَالْعَرَقُ الْمِكْتَلُ الضَّخْمُ قَالَ « تَصَدَّقْ بِهِ » . فَقَالَ مَا بَيْنَ لاَبَتَيْهَا أَحَدٌ أَفْقَرَ مِنَّا . قَالَ فَضَحِكَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم حَتَّى بَدَتْ أَنْيَابُهُ . قَالَ « فَخُذْهُ فَأَطْعِمْهُ أَهْلَكَ » . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنِ ابْنِ عُمَرَ وَعَائِشَةَ وَعَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ أَبِى هُرَيْرَةَ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا الْحَدِيثِ عِنْدَ أَهْلِ الْعِلْمِ فِى مَنْ أَفْطَرَ فِى رَمَضَانَ مُتَعَمِّدًا مِنْ جِمَاعٍ وَأَمَّا مَنْ أَفْطَرَ مُتَعَمِّدًا مِنْ أَكْلٍ أَوْ شُرْبٍ فَإِنَّ أَهْلَ الْعِلْمِ قَدِ اخْتَلَفُوا فِى ذَلِكَ فَقَالَ بَعْضُهُمْ عَلَيْهِ الْقَضَاءُ وَالْكَفَّارَةُ . وَشَبَّهُوا الأَكْلَ وَالشُّرْبَ بِالْجِمَاعِ . وَهُوَ قَوْلُ سُفْيَانَ الثَّوْرِىِّ وَابْنِ الْمُبَارَكِ وَإِسْحَاقَ . وَقَالَ بَعْضُهُمْ عَلَيْهِ الْقَضَاءُ وَلاَ كَفَّارَةَ عَلَيْهِ لأَنَّهُ إِنَّمَا ذُكِرَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم الْكَفَّارَةُ فِى الْجِمَاعِ وَلَمْ تُذْكَرْ عَنْهُ فِى الأَكْلِ وَالشُّرْبِ . وَقَالُوا لاَ يُشْبِهُ الأَكْلُ وَالشُّرْبُ الْجِمَاعَ . وَهُوَ قَوْلُ الشَّافِعِىِّ وَأَحْمَدَ . وَقَالَ الشَّافِعِىُّ وَقَوْلُ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم لِلرَّجُلِ الَّذِى أَفْطَرَ فَتَصَدَّقَ عَلَيْهِ « خُذْهُ فَأَطْعِمْهُ أَهْلَكَ » . يَحْتَمِلُ هَذَا مَعَانِىَ يَحْتَمِلُ أَنْ تَكُونَ الْكَفَّارَةُ عَلَى مَنْ قَدَرَ عَلَيْهَا وَهَذَا رَجُلٌ لَمْ يَقْدِرْ عَلَى الْكَفَّارَةِ فَلَمَّا أَعْطَاهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم شَيْئًا وَمَلَكَهُ فَقَالَ الرَّجُلُ مَا أَحَدٌ أَفْقَرَ إِلَيْهِ مِنَّا . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « خُذْهُ فَأَطْعِمْهُ أَهْلَكَ » . لأَنَّ الْكَفَّارَةَ إِنَّمَا تَكُونُ بَعْدَ الْفَضْلِ عَنْ قُوتِهِ . وَاخْتَارَ الشَّافِعِىُّ لِمَنْ كَانَ عَلَى مِثْلِ هَذَا الْحَالِ أَنْ يَأْكُلَهُ وَتَكُونَ الْكَفَّارَةُ عَلَيْهِ دَيْنًا فَمَتَى مَا مَلَكَ يَوْمًا مَا كَفَّرَ .
Tercemesi:
Bize Nasr b. Ali el-Cahdamî ve Ebu Ammâr, -mânâ aynıdır ancak hadisin lafızları Ebu Ammâr'a aittir- onlara Süfyân b. Uyeyne, ona ez-Zührî, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir:
Bir adam Hz. Peygamber'e (sav) gelip "Yâ Rasulullah! Helak oldum!" dedi. Nebî (sav), "Seni helak eden de nedir?" buyurdu. (Adam), "Ramazan'da hanımımla münasebette bulundu" dedi. Hz. Peygamber (sav), "Bir köle azat edebilir misin?" buyurdu. (Adam), "Hayır" dedi. Rasulullah (sav), "Peş peşe iki ay oruç tutmaya güç yetirebilir misin?" buyurdu. (Adam), "Hayır" dedi. Nebî (sav), "60 fakiri doyurabilir misin?" buyurdu. (Adam), "Hayır" dedi. Hz. Peygamber (sav), "Otur" buyurdu. (Adam) da oturdu. (O esnada) Rasulullah'a (sav) içinde hurma olan büyük bir sepet getirildi. -Râvilerden biri "el-'Arak (الْعَرَقُ), büyük bir sepettir" açıklamasında bulunmuştur- Nebî (sav), (adama), "(Bunu alıp) sadaka olarak dağıt" buyurdu. (Adam) da "(Medine'nin şu) iki siyah kayaları arasında bizden daha fakiri yoktur" dedi. (Bunun üzerine) Rasulullah (sav), azı dişleri gözükene dek gülüverdi. (Ardında da) "Onu al, ailene yedir" buyurdu.
Bu konuda İbn Ömer, Aişe ve Abdullah b. Amr'dan da hadis nakledilmiştir.
Ebu İsa şöyle demiştir: Ebu Hureyre hadisi, hasen-sahih bir hadistir.
İlim ehli nezdinde, Ramazan'da bilerek cinsel münasebette bulunup orucunu bozan kimse hususunda amel bu hadise göredir. Orucunu yeyip içmek suretiyle bile bile bozana gelince, ilim ehli bu hususta ihtilaf etmiştir. Onların bir kısmı, o kişiye kazâ ve keffaret gerekeceğini ifade edip yeme ve içmeyi cinsel münasebete benzetmiştir ki bu, Süfyân es-Sevrî, İbn Mübârek ve İshâk'ın görüşüdür. Onların bir kısmı ise, ona keffâret değil, kazânın gereceğini benimsemiştir. Çünkü, Nebî'den (sav) cinsel münasebet hususunda keffâret nakledilmiş, ondan yeme ve içme hususunda rivayette bulunulmamıştır. Onlar, "Yeme ve içme, cinsel münasebete benzemez" demişlerdir ki bu, Şâfiî ve Ahmed (b. Hanbel'in) görüşüdür.
Şâfiî, Nebî'nin (sav), orucunu bozup kendisine infakta bulunduğu adama "Onu al, ailene yedir" sözünün pek çok anlama gelebileceğini ifade edip şunları demiştir:
Keffâret, muhtemelen güç yetirebilene gereklidir. Bu adam ise keffârete güç yetirememektedir. (Çünkü), Nebî (sav) kendisine bir şey verip (adam) ona sahip olduğunda "Benden daha fakiri yok" demiştir. Hz. Peygamber (sav) de "Onu al, ailene yedir" buyurmuştur. Nitekim keffâret, ancak azığın fazlalığında sonra (söz konusu) olur.
Şâfiî, bu gibi durumda olan bir kimsenin (o azığı) yemesini ve keffâretin de onun üzerinde bir borç olarak kalacağı (görüşünü) tercih etmiştir. (Ona göre kişi), ne zaman güç yetirebilirse o zaman keffâreti eda eder.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Savm 28, 3/102
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Abdurrahman Humeyd b. Abdurrahman ez-Zühri (Humeyd b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf b. Abd)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Sağîr Ebu Amr Nasr b. Ali el-Ezdî (Nasr b. Ali b. Nasr b. Ali b. Sahban b. Übey)
Konular:
KTB, ORUÇ
Müslüman, Hoşgörü, müsamaha
Oruç Olgusu
Oruç, bozan şeyler, cinsel ilişkide bulunmak
Oruç, kaza ve keffareti
Teşvik Edilenler, Kolaylaştırıcı olmak, kolaylık göstermek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14262, T000754
Hadis:
حَدَّثَنَا هَنَّادٌ وَأَبُو كُرَيْبٍ قَالاَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنْ حَاجِبِ بْنِ عُمَرَ عَنِ الْحَكَمِ بْنِ الأَعْرَجِ قَالَ انْتَهَيْتُ إِلَى ابْنِ عَبَّاسٍ وَهُوَ مُتَوَسِّدٌ رِدَاءَهُ فِى زَمْزَمَ فَقُلْتُ أَخْبِرْنِى عَنْ يَوْمِ عَاشُورَاءَ أَىُّ يَوْمٍ هُوَ أَصُومُهُ فَقَالَ إِذَا رَأَيْتَ هِلاَلَ الْمُحَرَّمِ فَاعْدُدْ ثُمَّ أَصْبِحْ مِنَ التَّاسِعِ صَائِمًا . قَالَ فَقُلْتُ أَهَكَذَا كَانَ يَصُومُهُ مُحَمَّدٌ صلى الله عليه وسلم قَالَ نَعَمْ .
Tercemesi:
Bize Hennâd ve Ebu Küreyb, onlara Vekî', ona Hâcib b. Ömer, ona da Hakem b. A'rec şöyle rivayet etmiştir:
Ben, Zemzem (kuyusu) yanında elbisesini yastık yapmış vaziyette (yatan) İbn Abbas'ın yanına gidip "Aşure orucunun hangi gün olduğunu bana haber ver de (o gün) oruç tutayım" dedim. (İbn Abbas), "Muharrem hilalini gördüğünde (günleri) say(maya başla). Ardından, dokuzuncu güne oruçlu olarak sabahla" dedi. Ben, "Muhammed (sav) de mi aynı şekilde oruç tutardı?" dedim. O, "Evet" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Savm 50, 3/128
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. A'rec Hakem b. Abdullah es-Sekafî (Hakem b. Abdullah b. İshak)
3. Hacib b. Ömer es-Sekafi (Hacib b. Ömer b. Abdullah b. İshak)
4. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
5. Ebu Serî Hennâd b. Serî et-Temîmî (Hennad b. Serî b. Musab b. Ebu Bekir)
Konular:
Aşure, aşure gününde oruç tutmaya teşvik
KTB, ORUÇ
Mübarek zamanlar, muharrem ayında oruç
Nafile Oruç, nafile
Oruç Olgusu
Oruç, Aşure, aşure gününde tutulacak orucun zamanı ve şekli
Öneri Formu
Hadis Id, No:
281362, T000724-2
Hadis:
حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِىٍّ الْجَهْضَمِىُّ وَأَبُو عَمَّارٍ وَالْمَعْنَى وَاحِدٌ وَاللَّفْظُ لَفْظُ أَبِى عَمَّارٍ قَالاَ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ حُمَيْدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ أَتَاهُ رَجُلٌ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ هَلَكْتُ . قَالَ « وَمَا أَهْلَكَكَ » . قَالَ وَقَعْتُ عَلَى امْرَأَتِى فِى رَمَضَانَ . قَالَ « هَلْ تَسْتَطِيعُ أَنْ تُعْتِقَ رَقَبَةً » . قَالَ لاَ . قَالَ « فَهَلْ تَسْتَطِيعُ أَنْ تَصُومَ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ » . قَالَ لاَ . قَالَ « فَهَلْ تَسْتَطِيعُ أَنْ تُطْعِمَ سِتِّينَ مِسْكِينًا » . قَالَ لاَ . قَالَ « اجْلِسْ » . فَجَلَسَ فَأُتِىَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِعَرَقٍ فِيهِ تَمْرٌ - وَالْعَرَقُ الْمِكْتَلُ الضَّخْمُ قَالَ « تَصَدَّقْ بِهِ » . فَقَالَ مَا بَيْنَ لاَبَتَيْهَا أَحَدٌ أَفْقَرَ مِنَّا . قَالَ فَضَحِكَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم حَتَّى بَدَتْ أَنْيَابُهُ . قَالَ « فَخُذْهُ فَأَطْعِمْهُ أَهْلَكَ » . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنِ ابْنِ عُمَرَ وَعَائِشَةَ وَعَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ أَبِى هُرَيْرَةَ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا الْحَدِيثِ عِنْدَ أَهْلِ الْعِلْمِ فِى مَنْ أَفْطَرَ فِى رَمَضَانَ مُتَعَمِّدًا مِنْ جِمَاعٍ وَأَمَّا مَنْ أَفْطَرَ مُتَعَمِّدًا مِنْ أَكْلٍ أَوْ شُرْبٍ فَإِنَّ أَهْلَ الْعِلْمِ قَدِ اخْتَلَفُوا فِى ذَلِكَ فَقَالَ بَعْضُهُمْ عَلَيْهِ الْقَضَاءُ وَالْكَفَّارَةُ . وَشَبَّهُوا الأَكْلَ وَالشُّرْبَ بِالْجِمَاعِ . وَهُوَ قَوْلُ سُفْيَانَ الثَّوْرِىِّ وَابْنِ الْمُبَارَكِ وَإِسْحَاقَ . وَقَالَ بَعْضُهُمْ عَلَيْهِ الْقَضَاءُ وَلاَ كَفَّارَةَ عَلَيْهِ لأَنَّهُ إِنَّمَا ذُكِرَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم الْكَفَّارَةُ فِى الْجِمَاعِ وَلَمْ تُذْكَرْ عَنْهُ فِى الأَكْلِ وَالشُّرْبِ . وَقَالُوا لاَ يُشْبِهُ الأَكْلُ وَالشُّرْبُ الْجِمَاعَ . وَهُوَ قَوْلُ الشَّافِعِىِّ وَأَحْمَدَ . وَقَالَ الشَّافِعِىُّ وَقَوْلُ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم لِلرَّجُلِ الَّذِى أَفْطَرَ فَتَصَدَّقَ عَلَيْهِ « خُذْهُ فَأَطْعِمْهُ أَهْلَكَ » . يَحْتَمِلُ هَذَا مَعَانِىَ يَحْتَمِلُ أَنْ تَكُونَ الْكَفَّارَةُ عَلَى مَنْ قَدَرَ عَلَيْهَا وَهَذَا رَجُلٌ لَمْ يَقْدِرْ عَلَى الْكَفَّارَةِ فَلَمَّا أَعْطَاهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم شَيْئًا وَمَلَكَهُ فَقَالَ الرَّجُلُ مَا أَحَدٌ أَفْقَرَ إِلَيْهِ مِنَّا . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « خُذْهُ فَأَطْعِمْهُ أَهْلَكَ » . لأَنَّ الْكَفَّارَةَ إِنَّمَا تَكُونُ بَعْدَ الْفَضْلِ عَنْ قُوتِهِ . وَاخْتَارَ الشَّافِعِىُّ لِمَنْ كَانَ عَلَى مِثْلِ هَذَا الْحَالِ أَنْ يَأْكُلَهُ وَتَكُونَ الْكَفَّارَةُ عَلَيْهِ دَيْنًا فَمَتَى مَا مَلَكَ يَوْمًا مَا كَفَّرَ .
Tercemesi:
Bize Nasr b. Ali el-Cahdamî ve Ebu Ammâr, -mânâ aynıdır ancak hadisin lafızları Ebu Ammâr'a aittir- onlara Süfyân b. Uyeyne, ona ez-Zührî, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir:
Bir adam Hz. Peygamber'e (sav) gelip "Yâ Rasulullah! Helak oldum!" dedi. Nebî (sav), "Seni helak eden de nedir?" buyurdu. (Adam), "Ramazan'da hanımımla münasebette bulundu" dedi. Hz. Peygamber (sav), "Bir köle azat edebilir misin?" buyurdu. (Adam), "Hayır" dedi. Rasulullah (sav), "Peş peşe iki ay oruç tutmaya güç yetirebilir misin?" buyurdu. (Adam), "Hayır" dedi. Nebî (sav), "60 fakiri doyurabilir misin?" buyurdu. (Adam), "Hayır" dedi. Hz. Peygamber (sav), "Otur" buyurdu. (Adam) da oturdu. (O esnada) Rasulullah'a (sav) içinde hurma olan büyük bir sepet getirildi. -Râvilerden biri "el-'Arak (الْعَرَقُ), büyük bir sepettir" açıklamasında bulunmuştur- Nebî (sav), (adama), "(Bunu alıp) sadaka olarak dağıt" buyurdu. (Adam) da "(Medine'nin şu) iki siyah kayaları arasında bizden daha fakiri yoktur" dedi. (Bunun üzerine) Rasulullah (sav), azı dişleri gözükene dek gülüverdi. (Ardında da) "Onu al, ailene yedir" buyurdu.
Bu konuda İbn Ömer, Aişe ve Abdullah b. Amr'dan da hadis nakledilmiştir.
Ebu İsa şöyle demiştir: Ebu Hureyre hadisi, hasen-sahih bir hadistir.
İlim ehli nezdinde, Ramazan'da bilerek cinsel münasebette bulunup orucunu bozan kimse hususunda amel bu hadise göredir. Orucunu yeyip içmek suretiyle bile bile bozana gelince, ilim ehli bu hususta ihtilaf etmiştir. Onların bir kısmı, o kişiye kazâ ve keffaret gerekeceğini ifade edip yeme ve içmeyi cinsel münasebete benzetmiştir ki bu, Süfyân es-Sevrî, İbn Mübârek ve İshâk'ın görüşüdür. Onların bir kısmı ise, ona keffâret değil, kazânın gereceğini benimsemiştir. Çünkü, Nebî'den (sav) cinsel münasebet hususunda keffâret nakledilmiş, ondan yeme ve içme hususunda rivayette bulunulmamıştır. Onlar, "Yeme ve içme, cinsel münasebete benzemez" demişlerdir ki bu, Şâfiî ve Ahmed (b. Hanbel'in) görüşüdür.
Şâfiî, Nebî'nin (sav), orucunu bozup kendisine infakta bulunduğu adama "Onu al, ailene yedir" sözünün pek çok anlama gelebileceğini ifade edip şunları demiştir:
Keffâret, muhtemelen güç yetirebilene gereklidir. Bu adam ise keffârete güç yetirememektedir. (Çünkü), Nebî (sav) kendisine bir şey verip (adam) ona sahip olduğunda "Benden daha fakiri yok" demiştir. Hz. Peygamber (sav) de "Onu al, ailene yedir" buyurmuştur. Nitekim keffâret, ancak azığın fazlalığında sonra (söz konusu) olur.
Şâfiî, bu gibi durumda olan bir kimsenin (o azığı) yemesini ve keffâretin de onun üzerinde bir borç olarak kalacağı (görüşünü) tercih etmiştir. (Ona göre kişi), ne zaman güç yetirebilirse o zaman keffâreti eda eder.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Savm 28, 3/102
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Abdurrahman Humeyd b. Abdurrahman ez-Zühri (Humeyd b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf b. Abd)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Ammar Hüseyin b. Hureys el-Huzaî (Hüseyin b. Hureys b. Hasan b. Sabit)
Konular:
KTB, ORUÇ
Müslüman, Hoşgörü, müsamaha
Oruç Olgusu
Oruç, bozan şeyler, cinsel ilişkide bulunmak
Oruç, kaza ve keffareti
Teşvik Edilenler, Kolaylaştırıcı olmak, kolaylık göstermek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35292, MU000435
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ أَبِى عُبَيْدٍ مَوْلَى ابْنِ أَزْهَرَ قَالَ شَهِدْتُ الْعِيدَ مَعَ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ فَصَلَّى ثُمَّ انْصَرَفَ فَخَطَبَ النَّاسَ فَقَالَ إِنَّ هَذَيْنِ يَوْمَانِ نَهَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَنْ صِيَامِهِمَا يَوْمُ فِطْرِكُمْ مِنْ صِيَامِكُمْ وَالآخَرُ يَوْمٌ تَأْكُلُونَ فِيهِ مِنْ نُسُكِكُمْ . قَالَ أَبُو عُبَيْدٍ ثُمَّ شَهِدْتُ الْعِيدَ مَعَ عُثْمَانَ بْنِ عَفَّانَ فَجَاءَ فَصَلَّى ثُمَّ انْصَرَفَ فَخَطَبَ وَقَالَ إِنَّهُ قَدِ اجْتَمَعَ لَكُمْ فِى يَوْمِكُمْ هَذَا عِيدَانِ فَمَنْ أَحَبَّ مِنْ أَهْلِ الْعَالِيَةِ أَنْ يَنْتَظِرَ الْجُمُعَةَ فَلْيَنْتَظِرْهَا وَمَنْ أَحَبَّ أَنْ يَرْجِعَ فَقَدْ أَذِنْتُ لَهُ . قَالَ أَبُو عُبَيْدٍ ثُمَّ شَهِدْتُ الْعِيدَ مَعَ عَلِىِّ بْنِ أَبِى طَالِبٍ وَعُثْمَانُ مَحْصُورٌ فَجَاءَ فَصَلَّى ثُمَّ انْصَرَفَ فَخَطَبَ .
Tercemesi:
O bana, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona İbn Ezher’in azatlısı Ebu Ubeyd’in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Ömer b. el-Hattâb ile birlikte bayram namazında bulundum. Namaz kıldıktan sonra kalkıp insanlara hutbe vererek dedi ki: Bu iki günde Rasulullah (sav) oruç tutmayı yasakladı. Bunların biri, sizin ramazandan sonra orucunu açtığınız fıtır bayramının ilk günüdür, diğeri ise kurban etlerinizden yiyeceğiniz gündür.
Ebu Ubeyd dedi ki: Sonra Osman b. Affân ile birlikte bayramda bulundum. Gelip namaz kıldıktan sonra kalkıp hutbe verdi ve dedi ki: Sizin bu gününüzde iki bayram bir aradadır. (Medine çevresindeki) Yüksek yerlerden gelenler arasından Cuma’yı beklemek isteyen Cuma’yı beklesin. Dönmek isteyen kimseye de izin verdim.
Ebu Ubeyd dedi ki: Sonra Osman’ın muhasara altında bulunduğu zaman da Ali b. Ebu Tâlib ile birlikte bayramda bulundum. O da gelip namaz kıldırdıktan sonra kalkıp hutbe verdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', İydeyn 435, 1/60
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
1. Ebu Amr Osman b. Affân (Osman b. Affân b. Ebu Âs b. Ümeyye b. Abdüşems)
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Ebu Ubeyd Sa'd b. Ubeyd ez-Zühri (Sa'd b. Ubeyd)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
Konular:
Bayram, bayram namazı
KTB, NAMAZ,
KTB, ORUÇ
Oruç, bayram günleri
Oruç, Bayram, bayramlarda nafile oruç tutmak
Oruç, yasaklandığı günler
Öneri Formu
Hadis Id, No:
281371, T000754-2
Hadis:
حَدَّثَنَا هَنَّادٌ وَأَبُو كُرَيْبٍ قَالاَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنْ حَاجِبِ بْنِ عُمَرَ عَنِ الْحَكَمِ بْنِ الأَعْرَجِ قَالَ انْتَهَيْتُ إِلَى ابْنِ عَبَّاسٍ وَهُوَ مُتَوَسِّدٌ رِدَاءَهُ فِى زَمْزَمَ فَقُلْتُ أَخْبِرْنِى عَنْ يَوْمِ عَاشُورَاءَ أَىُّ يَوْمٍ هُوَ أَصُومُهُ فَقَالَ إِذَا رَأَيْتَ هِلاَلَ الْمُحَرَّمِ فَاعْدُدْ ثُمَّ أَصْبِحْ مِنَ التَّاسِعِ صَائِمًا . قَالَ فَقُلْتُ أَهَكَذَا كَانَ يَصُومُهُ مُحَمَّدٌ صلى الله عليه وسلم قَالَ نَعَمْ .
Tercemesi:
Bize Hennâd ve Ebu Küreyb, onlara Vekî', ona Hâcib b. Ömer, ona da Hakem b. A'rec şöyle rivayet etmiştir:
Ben, Zemzem (kuyusu) yanında elbisesini yastık yapmış vaziyette (yatan) İbn Abbas'ın yanına gidip "Aşure orucunun hangi gün olduğunu bana haber ver de (o gün) oruç tutayım" dedim. (İbn Abbas), "Muharrem hilalini gördüğünde (günleri) say(maya başla). Ardından, dokuzuncu güne oruçlu olarak sabahla" dedi. Ben, "Muhammed (sav) de mi aynı şekilde oruç tutardı?" dedim. O, "Evet" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Savm 50, 3/128
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. A'rec Hakem b. Abdullah es-Sekafî (Hakem b. Abdullah b. İshak)
3. Hacib b. Ömer es-Sekafi (Hacib b. Ömer b. Abdullah b. İshak)
4. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
5. Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ el-Hemdânî (Muhammed b. Alâ b. Kureyb)
Konular:
Aşure, aşure gününde oruç tutmaya teşvik
KTB, ORUÇ
Mübarek zamanlar, muharrem ayında oruç
Nafile Oruç, nafile
Oruç Olgusu
Oruç, Aşure, aşure gününde tutulacak orucun zamanı ve şekli