439 Kayıt Bulundu.
Bize Humeyd b. Mes'ade, ona Süfyân b. Habîb; (T) Bize Cebele ehlinden Yezid b. Kays, ona Velîd, onlara Sevr b. Yezîd, ona Halid b. Ma'dân, ona Abdullah b. Büsr es-Sülemî, ona da kız kardeşi (Nehime bt. Büsr), -ravi Yezid, bu kişinin es-Sammâ olduğunu söylemiştir- Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Size farz kılınanlar dışında, cumartesi günleri oruç tutmayın. Sizden biri (o günde) sadece üzüm çöpü veya bir dal parçası bulsa dahi onu ağzında emsin (orucunu bozsun)." [Ebû Davud şöyle demiştir: 'Bu, mensûh bir hadistir.']
Bize Süleyman b. Harb ve Müsedded, onlara Hammâd b. Zeyd, ona Ğaylân b. Cerîr, ona Abdullah b. Ma'bed ez-Zimmâni, ona da Ebu Katâde şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam Nebî'ye (sav) gelip 'Ya Rasulallah! Sen nasıl oruç tutuyorsun?' dedi. Hz. Peygamber (sav), adamın sorusuna öfkelendi. Ömer bunu görünce 'Rab olarak Allah'tan, din olarak İslâm'dan, peygamber olarak da Muhammed'den (sav) razı olduk! Allah'ın gazabından ve Rasulü'nün (sav) öfkesinden (yine) Allah'a sığınırız' dedi. Rasulullah'ın (sav) öfkesi dinene dek Ömer, bu sözleri tekrar etti. Ardından Ömer 'Ya Rasulallah! Senenin tamamını oruçlu geçiren kimse hakkında ne dersin?' diye sordu. Hz. Peygamber de 'O kimse ne oruç tutmuş ne de iftar etmiştir" buyurdu. -Müsedded rivayetinde 'O, oruç da tutmamış, iftar da etmemiştir' veya 'Oruç tutmadığı gibi iftar da etmemiştir' şeklinde geçer. Buradaki şüphe Ğaylân'dan kaynaklanmaktadır.- Ömer 'Ya Rasulallah! İki gün oruç tutup bir gün tutmayanın hali nasıldır?' deyince Hz. Peygamber 'Buna kim güç yetirebilir ki?' buyurdu. Ömer 'Ya Rasulallah! Peki bir gün oruç tutan ve bir gün tutmayanın hali nasıldır?' dedi. Hz. Peygamber 'Bu, Davud'un (as) orucudur' buyurdu. Ömer 'Peki Ya Rasulallah! Bir gün oruç tutan ve iki gün tutmayanın durumu nasıldır?' deyince, 'Buna gücümün yeteceğini umarım' buyurdu. Daha sonra Rasulullah (sav) şunları söyledi: 'Her aydan tutulan üç günlük (nafile) oruç ve ramazandan ramazana tutulan (farz) oruçlar, senenin tamamını oruçlu geçirmek demektir. Allah'ın, arefe günü orucunu, önceki ve sonraki senenin günahlarına keffaret kılacağına inanıyorum. Aşure günü tutulan orucu da önceki senenin günahlarına keffaret kılacağını yine Allah'tan bekliyorum'."
Bize en-Nüfeylî, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Süfyân b. Süleym ve Sa'd b. Said, onlara Ömer b. Sâbit el-Ensarî, ona da Hz. Peygamber'in dostu olan Ebu Eyyûb (el-Ensârî), Nebî'den (sav) şöyle rivayet etmiştir: "Ramazan orucunu tutan, sonra ona şevval ayından altı gün (oruç) ilave eden kimse, sanki o yılı oruçlu geçirmiş gibidir."
Bize Musa b. İsmail, ona Ebân (b. Yezid el-Attâr), ona Yahya (b. Ebu Kesir et-Tâî), ona Ömer b. Ebu Hakem b. Sevbân, ona Kudame b. Maz'un'un azatlısı, ona da Üsame b. Zeyd'in azatlısı şöyle rivayet etmiştir: "Kendisi (Üsame b. Zeyd'in mevlası), Üsame (ra) ile Kurâ vadisine doğru Üsame'nin bir malını istemeye gitmişti. Üsame, pazartesi ve perşembe günleri oruç tutuyordu. Azatlısı ona 'Yaşlı bir kimse olduğun halde niçin pazartesi ve perşembe günleri oruç tutuyorsun?' deyince, Üsame şu cevabı verdi 'Çünkü Rasulullah (sav) de pazartesi ve perşembe günleri oruç tutardı. Kendisine bunun sebebi sorulunca, şöyle buyurdu: 'Muhakkak ki kulların amelleri (Allah'a), pazartesi ve perşembe günleri arz olunur'." [Ebû Davud dedi ki: Hişam ed-Destüvâî de Yahya'dan, o da Ömer b. Ebu Hakem'den benzer bir rivayeti nakletmiştir (Ebân'ın rivayetini takviye etmiştir).]
Bize Müsedded (b. Müserhed), ona Ebu Avâne, ona Hur b. Sabbâh, ona Hüneyde b. Halid, ona karısı, ona da Hz. Peygamber'in (sav) hanımlarından birisi şöyle rivayet etmiştir: "Allah Rasulü (sav); zilhiccenin dokuz günü, aşure günü, ve ayın ilk pazartesi ile perşembe günleri olmak üzere her aydan üç gün oruç tutardı."
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Mâlik, ona Hişâm b. Urve, ona da babası (Urve b. Zübeyr), Âişe'nin (r.anha) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Aşure günü, cahiliye döneminde Kureyş ehlinin oruç tuttuğu bir gündü. Rasulullah (sav) da cahiliye devrinde o orucu tutardı. Hz. Peygamber (sav) Medine'ye geldiğinde de bu orucu tuttu ve tutulmasını da (ashabına) emretti. Ramazan orucu farz kılındığında ise farz olan ramazan orucu oldu, aşure orucu terk edildi. Artık dileyen o orucu tuttu, dileyen tutmadı."
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Ubeydullah, ona da Nâfi, İbn Ömer'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Aşure, cahiliye devrinde oruç tuttuğumuz bir gündü. Ramazan orucu farz kılındığında, Rasulullah (sav) 'Bu, Allah'ın günlerinden bir günüdür. Dileyen o gün oruç tutsun, dileyen tutmasın' buyurdu."
Bize Ziyâd b. Eyyûb, ona Hüşeym, ona Ebu Bişr, ona da Said b. Cübeyr, İbn Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Nebî (sav) Medine'ye hicret ettiğinde, Yahudilerin aşure orucunu tuttuklarını gördü. Onlara bunun hakkında sorulduğunda, 'Bu, Firavun'a karşı Musa'ya Allah'ın zafer bahşettiği gündür. Biz de o günü tazim için bu orucu tutuyoruz' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Bizler, Musa'ya sizden daha çok layığızdır' buyurdu ve aşure orucunun tutulmasını emretti."
Bize Süleyman b. Davud el-Mehri, ona İbn Vehb, ona Yahya b. Eyyûb, ona İsmail b. Ümeyye el-Kuraşî, ona da Ebu Ğatafan, Abdullah b. Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) aşure günü oruç tutup bize de tutulmasını emrettiğinde, dediler ki 'Ya Rasulallah! O, Yahudi ve Hristiyanların tazim ettikleri bir gündür.' Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Öyleyse biz gelecek sene, (muharremin) dokuzuncu gününde de oruç tutarız' buyurdu. Ancak Nebî (sav), ertesi sene gelmeden vefat etti."
Bize Hasan b. Ali, ona Vehb, ona Musa b. Ali; (T) Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Vekî, ona Musa b. Ali, ona babası (Ali b. Rabâh), ona da Ukbe b. Âmir, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Arefe, kurban ve teşrîk günleri, biz müslümanların bayram günleridir. O günler, yeme ve içme günleridir."