448 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ğunder (Muhammed b. Cafer), ona Şu'be (b. Haccâc), ona Ebu Bişr (Cafer b. İyâs), ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) Medine'ye geldiğinde, Yahudiler aşure gününde oruç tutuyordu. Onlar 'Bu, Musa'nın (as) Firavun'a galip geldiği gündür' deyince, Nebî (sav) ashabına 'Sizler Musa'nın (as) (hakkını gözetmeye) onlardan daha layıksınızdır. Onun için siz de oruç tutun' buyurdu."
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona Eyyûb es-Sahtîyanî, ona İbn Saîd b. Cübeyr, ona babası (Saîd b. Cübeyr), ona da İbn Abbâs (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: "Nebî (sav) Medine'ye geldiğinde, Medinelilerin aşure günü oruç tuttuğunu gördü. (Peygamber bunu sorunca) onlar 'Bu, büyük bir gündür. Bu, Allah'ın Musa'yı kurtardığı ve Firavun hanedanını denizde boğduğu gündür. Musa da Allah'a şükretmek için bu gün oruç tutmuştur' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Ben, Musa'ya Yahudiler'den daha yakınım' buyurdu ve hem kendisi oruç tuttu hem de (ashâbına) tutulmasını emretti."
Bize Müsedded, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyr) ona da Âişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: "Aşure, cahiliye döneminde Kureyş'in oruç tuttuğu bir gündü. Hz. Peygamber (sav) de o günü oruçlu geçirirdi. Medine'ye geldiği zaman da o gün oruç tutmuş ve tutulmasını emretmiştir. Ramazan orucu farz olunca, artık dileyen aşure orucunu tuttu, dileyen de tutmadı."
Bize Yakub b. İbrahim, ona Ravh, ona Şu'be, ona Ebu Bişr, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) Medine'ye geldiğinde, Yahudiler aşure orucu tutuyordu. Rasulullah (sav) onlara neden oruç tuttuklarını sorduğunda, Yahudiler 'Bu, Musa'nın (as) Firavun'a galip geldiği gündür' dediler. Bu cevap üzerine Peygamber (sav) 'Biz Musa'ya (as) Yahudiler'den daha yakınız. Onun için bu gün siz de oruç tutun' buyurdu."
Bize Kuteybe b. Said, ona Süfyân, ona Amr b. Dinar, ona Amr b. Evs es-Sekafî, ona da Abdullah b. Amr, Rasulullah'ın (sav) kendisine şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah'ın en sevdiği oruç, Davud'un (as) orucudur. O, bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı. Allah'ın en sevdiği namaz da yine Davud'un (as) namazıdır. O, gecenin yarısında uyur, üçte birinde namaz kılar, altıda birinde tekrar uyurdu."
Bana Ahmed -veya Muhammed- b. Ubeydullah el-Ğudânî, ona Hammâd b. Üsâme, ona Ebu Umeys, ona Kays b. Müslim, ona Tarık b. Şihâb ona da Ebu Musa (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) Medine'ye girdiğinde (hicret ettiğinde), bazı Yahudilerin aşure gününü tazîm edip o gün oruç tuttuklarını gördü. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Biz bugün oruç tutmaya onlardan daha layığız' buyurarak o gün oruç tutulmasını emretti."
Bana Mâlik (b. Enes), ona da İbn Şihâb, İbn Ezher’in azatlısı Ebu Ubeyd'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Ömer b. Hattâb ile birlikte bayram namazında bulundum. Önce (bayram) namazını kıldı. Namazın ardında da insanlara hutbe irad etti ve şöyle dedi: 'Şu iki gün, Rasulullah'ın (sav) oruç tutulmasını yasakladığı günlerdir. Biri, ramazan ayı orucunu tutup iftar ettiğiniz gün. Diğeri de kurban etlerinizden yediğiniz günlerdir. Ebu Ubeyd, daha sonra Osman b. Affân ile birlikte de bayram namazına katıldığını aktarmıştır. Osman da gelip önce namazı kıldırmış, namazın ardından da insanlara hutbe okumuş ve şöyle demiştir: 'Sizin bu gününüzde iki bayram bir araya gelmiştir. Medine civarından gelenlerden cuma namazını beklemek isteyenler (Medine'de) kalabilirler. Dönmek isteyen kimseye de izin verdim.' Ebu Ubeyd, Osman kuşatma altındayken Ali b. Ebu Talib ile birlikte de bayram namazına katıldığını, onun da önce namaz kıldırdığını, namazdan sonra da hutbe irad ettiğini aktarmıştır."
Bize Ubeydullah b. Abdülmecid, ona Mâlik (b. Enes), ona İbn Şihâb, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam ramazan ayında orucunu bozmuştu... diyerek söz konusu hadisi zikretti."
Bize Yezid b. Harun, ona Yahya b. Said el-Ensârî, ona Abdurrahman b. Kasım, ona Muhammed b. Cafer b. Zübeyr, ona Abbâd b. Abdullah b. Zübeyr, ona da Âişe şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam Nebî'ye (sav) soru sorup, yanıp mahvolduğunu söyledi. Hz. Peygamber (sav) ona ne olduğunu sorunca, ramazan ayında hanımı ile beraber olduğunu söyledi. O esnada Rasulullah'a (sav) 'arak' denilen ve içerisinde hurma bulunan bir sepet getirildi. Nebî (sav) 'Yanıp mahvolan nerede?' buyurunca, adam ayağa kalktı. Hz. Peygamber (sav) de 'Al bunları sadaka olarak dağıt' buyurdu."
Bize Muhammed b. Beşşâr ve Muhammed b. Velîd, onlara Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Abdurrahman b. el-Esbahânî, ona da Abdullah b. Ma'kıl şöyle rivayet etmiştir: "Ben (Kûfe) Mescidi'nde Ka'b b. Ucre'nin yanına oturdum ve ona (...Oruç, sadaka veya kurban olarak bir fidye gerekir) ayetini sordum. Ka'b 'Bu ayet benim hakkımda indirildi. (Ben umre için ihramda iken) başımda bir sıkıntım vardı. Bitler (başımdan) yüzüme dökülür vaziyette Rasulullah'ın (sav) yanına götürüldüm.' Rasulullah (bana) 'Meşakkatinin şu gördüğüm vaziyete ulaştığını sanmıyordum. Bir koyun bulabilir misin?' diye sordu. Ben 'Hayır' diye cevap verdim. Bunun üzerine (...Oruç, sadaka veya kurban olarak bir fidye gerekir) ayeti nazil oldu. Ka'b, ayette bahsedilen orucun üç gün, sadakanın her birine yarım sa' (bir avuç) olmak üzere altı fakire yiyecek vermek, kurbanın da bir koyun olduğunu söyledi."