439 Kayıt Bulundu.
Bize Züheyr b. Harb ve Osman b. Ebu Şeybe, onlara Cerir, ona da A'meş hadisi bu isnad ile nakletmiştir. Züheyr b. Harb ve Osman b. Ebu Şeybe rivayetlerinde şöyle demiştir: "Ramazan orucu farz olduğunda, Hz. Peygamber aşûrâ günü oruç tutmayı terk etti."
Açıklama: Hadisin tamamı için bk. M002648.
Bize Züheyr b. Harb ve Osman b. Ebu Şeybe, onlara Cerir, ona da A'meş hadisi bu isnad ile nakletmiştir. Züheyr b. Harb ve Osman b. Ebu Şeybe rivayetlerinde şöyle demiştir: "Ramazan orucu farz olduğunda, Hz. Peygamber aşûrâ günü oruç tutmayı terk etti."
Açıklama: Hadisin tamamı için bk. M002648.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, onlara Ebu Muaviye, ona A'meş, ona da Umâre b. Abdurrahman b. Yezid şöyle rivayet etmiştir: "Eş'as b. Kays, yemek yemekte olan Abdullah'ın yanına girdi. Abdullah hemen 'Ey Ebu Muhammed! Yemeğe buyur' dedi. Eş'as bu teklif üzerine 'Bugün aşûrâ günü değil mi?' diye sordu. Abdullah 'Aşûrâ gününün ne olduğunu biliyor musun?' dediğinde, Eş'as) 'Peki nedir?' dedi. Abdullah cevaben 'O, ramazan orucu farz olmadan önce Rasulullah'ın (sav) oruçlu geçirdiği bir gündü. Ramazan orucu farz olunca, aşûrâ orucu terk edildi' dedi." [Ebu Küreyb 'terk edildi' yerine 'Hz. Peygamber o orucu terk etti' ifadesini kullanmıştır.]
Bize Mahmud, ona Ubeydullah, İsrail, ona Mansûr, ona İbrahim, ona da Alkame şöyle demiştir: Abdullah (b. Mesud) yemek yerken Eş'as b. Kays yanına girdi ve “bugün aşure günüdür” dedi. İbn Mesud da ona “Âşûrâ, Ramazan orucu inmeden önce tutulan bir oruçtu. Ramazan orucu inince aşure orucu terk edildi. Hadi yaklaş da bizimle yemek ye” dedi.
Bize Ebu Said el-Eşec, ona Ebu Üsâme, ona Avf, ona İbn Sîrîn ve Hilâs, onlara da Ebu Hureyre aynı veya benzeri bir rivayette bulunmuştur. Buna göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Unutarak yiyip içen kimse, orucunu bozmuş sayılmaz. O, Allah'ın rızık olarak verdiği bir ikramdır." Tirmizî, hadis hakkında şu değerlendirmelerde bulunmuştur: Bu konuda Ebu Said ve Ümmü İshak el-Ğaneviyye'den de hadis nakledilmiştir. Ebu Hureyre hadisi, hasen-sahih bir hadistir. İlim ehlinin çoğunluğuna göre uygulama (amel) bu hadise göredir ki Süfyân es-Sevrî, Şâfiî, Ahmed (b. Hanbel) ve İshâk (b. Râhûye) de bu görüştedir. Mâlik b. Enes ise 'Ramazan orucunu unutarak bozan kimsenin orucunu kaza etmesi gerekir' demiştir. Ancak, birinci görüş daha doğrudur.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, onlara Ebu Muaviye, ona A'meş, ona da Umâre b. Abdurrahman b. Yezid şöyle rivayet etmiştir: "Eş'as b. Kays, yemek yemekte olan Abdullah'ın yanına girdi. Abdullah hemen 'Ey Ebu Muhammed! Yemeğe buyur' dedi. Eş'as bu teklif üzerine 'Bugün aşûrâ günü değil mi?' diye sordu. Abdullah 'Aşûrâ gününün ne olduğunu biliyor musun?' dediğinde, Eş'as) 'Peki nedir?' dedi. Abdullah cevaben 'O, ramazan orucu farz olmadan önce Rasulullah'ın (sav) oruçlu geçirdiği bir gündü. Ramazan orucu farz olunca, aşûrâ orucu terk edildi' dedi." [Ebu Küreyb 'terk edildi' yerine 'Hz. Peygamber o orucu terk etti' ifadesini kullanmıştır.]
Bize Muhammed b. Hâtim, ona İshak b. Mansur, ona İsrail, ona Mansur, ona İbrahim, ona da Alkame şöyle rivayet etmiştir: "Eş'as b. Kays, aşûrâ günü İbn Mesud yemek yerken yanına girdi. Eş'as 'Ey Ebu Abdurrahman! Bugün, aşûrâ günüdür' dedi. İbn Mesud da cevaben 'Aşûrâ orucu, ramazan orucu farz olmadan önce tutulurdu. Ramazan orucu farz olunca, aşûrâ orucu terk edildi. Oruçlu değilsen gel sen de ye' dedi."
Bize Ubeydullah b. Abdülmecid, ona Mâlik (b. Enes), ona İbn Şihâb, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam ramazan ayında orucunu bozmuştu... diyerek söz konusu hadisi zikretti."
Bize Yezid b. Harun, ona Yahya b. Said el-Ensârî, ona Abdurrahman b. Kasım, ona Muhammed b. Cafer b. Zübeyr, ona Abbâd b. Abdullah b. Zübeyr, ona da Âişe şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam Nebî'ye (sav) soru sorup, yanıp mahvolduğunu söyledi. Hz. Peygamber (sav) ona ne olduğunu sorunca, ramazan ayında hanımı ile beraber olduğunu söyledi. O esnada Rasulullah'a (sav) 'arak' denilen ve içerisinde hurma bulunan bir sepet getirildi. Nebî (sav) 'Yanıp mahvolan nerede?' buyurunca, adam ayağa kalktı. Hz. Peygamber (sav) de 'Al bunları sadaka olarak dağıt' buyurdu."
Bize Muhammed b. Beşşâr ve Muhammed b. Velîd, onlara Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Abdurrahman b. el-Esbahânî, ona da Abdullah b. Ma'kıl şöyle rivayet etmiştir: "Ben (Kûfe) Mescidi'nde Ka'b b. Ucre'nin yanına oturdum ve ona (...Oruç, sadaka veya kurban olarak bir fidye gerekir) ayetini sordum. Ka'b 'Bu ayet benim hakkımda indirildi. (Ben umre için ihramda iken) başımda bir sıkıntım vardı. Bitler (başımdan) yüzüme dökülür vaziyette Rasulullah'ın (sav) yanına götürüldüm.' Rasulullah (bana) 'Meşakkatinin şu gördüğüm vaziyete ulaştığını sanmıyordum. Bir koyun bulabilir misin?' diye sordu. Ben 'Hayır' diye cevap verdim. Bunun üzerine (...Oruç, sadaka veya kurban olarak bir fidye gerekir) ayeti nazil oldu. Ka'b, ayette bahsedilen orucun üç gün, sadakanın her birine yarım sa' (bir avuç) olmak üzere altı fakire yiyecek vermek, kurbanın da bir koyun olduğunu söyledi."