حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ وَيُوسُفُ بْنُ عِيسَى قَالاَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ حَدَّثَنَا أَبُو هِلاَلٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَوَادَةَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ رَجُلٌ مِنْ بَنِى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ كَعْبٍ قَالَ أَغَارَتْ عَلَيْنَا خَيْلُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَتَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَوَجَدْتُهُ يَتَغَدَّى فَقَالَ « ادْنُ فَكُلْ » . فَقُلْتُ إِنِّى صَائِمٌ . فَقَالَ « ادْنُ أُحَدِّثْكَ عَنِ الصَّوْمِ أَوِ الصِّيَامِ إِنَّ اللَّهَ تَعَالَى وَضَعَ عَنِ الْمُسَافِرِ الصَّوْمَ وَشَطْرَ الصَّلاَةِ وَعَنِ الْحَامِلِ أَوِ الْمُرْضِعِ الصَّوْمَ أَوِ الصِّيَامَ » . وَاللَّهِ لَقَدْ قَالَهُمَا النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم كِلْتَيْهِمَا أَوْ إِحْدَاهُمَا فَيَا لَهْفَ نَفْسِى أَنْ لاَ أَكُونَ طَعِمْتُ مِنْ طَعَامِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى أُمَيَّةَ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ الْكَعْبِىِّ حَدِيثٌ حَسَنٌ وَلاَ نَعْرِفُ لأَنَسِ بْنِ مَالِكٍ هَذَا عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم غَيْرَ هَذَا الْحَدِيثِ الْوَاحِدِ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ أَهْلِ الْعِلْمِ . وَقَالَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ الْحَامِلُ وَالْمُرْضِعُ تُفْطِرَانِ وَتَقْضِيَانِ وَتُطْعِمَانِ . وَبِهِ يَقُولُ سُفْيَانُ وَمَالِكٌ وَالشَّافِعِىُّ وَأَحْمَدُ . وَقَالَ بَعْضُهُمْ تُفْطِرَانِ وَتُطْعِمَانِ وَلاَ قَضَاءَ عَلَيْهِمَا وَإِنْ شَاءَتَا قَضَتَا وَلاَ إِطْعَامَ عَلَيْهِمَا . وَبِهِ يَقُولُ إِسْحَاقُ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14114, T000715
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ وَيُوسُفُ بْنُ عِيسَى قَالاَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ حَدَّثَنَا أَبُو هِلاَلٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَوَادَةَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ رَجُلٌ مِنْ بَنِى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ كَعْبٍ قَالَ أَغَارَتْ عَلَيْنَا خَيْلُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَتَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَوَجَدْتُهُ يَتَغَدَّى فَقَالَ « ادْنُ فَكُلْ » . فَقُلْتُ إِنِّى صَائِمٌ . فَقَالَ « ادْنُ أُحَدِّثْكَ عَنِ الصَّوْمِ أَوِ الصِّيَامِ إِنَّ اللَّهَ تَعَالَى وَضَعَ عَنِ الْمُسَافِرِ الصَّوْمَ وَشَطْرَ الصَّلاَةِ وَعَنِ الْحَامِلِ أَوِ الْمُرْضِعِ الصَّوْمَ أَوِ الصِّيَامَ » . وَاللَّهِ لَقَدْ قَالَهُمَا النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم كِلْتَيْهِمَا أَوْ إِحْدَاهُمَا فَيَا لَهْفَ نَفْسِى أَنْ لاَ أَكُونَ طَعِمْتُ مِنْ طَعَامِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى أُمَيَّةَ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ الْكَعْبِىِّ حَدِيثٌ حَسَنٌ وَلاَ نَعْرِفُ لأَنَسِ بْنِ مَالِكٍ هَذَا عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم غَيْرَ هَذَا الْحَدِيثِ الْوَاحِدِ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ أَهْلِ الْعِلْمِ . وَقَالَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ الْحَامِلُ وَالْمُرْضِعُ تُفْطِرَانِ وَتَقْضِيَانِ وَتُطْعِمَانِ . وَبِهِ يَقُولُ سُفْيَانُ وَمَالِكٌ وَالشَّافِعِىُّ وَأَحْمَدُ . وَقَالَ بَعْضُهُمْ تُفْطِرَانِ وَتُطْعِمَانِ وَلاَ قَضَاءَ عَلَيْهِمَا وَإِنْ شَاءَتَا قَضَتَا وَلاَ إِطْعَامَ عَلَيْهِمَا . وَبِهِ يَقُولُ إِسْحَاقُ .
Tercemesi:
Bize Ebu Kureyb ve Yusuf b. İsa, onlara Veki‘, ona Ebu Hilal, ona Abdullah b. Sevade, ona -Abdullah b. Ka‘b oğullarından bir adam-, Enes b. Malik’in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Bize Rasulullah’ın (sav) atlıları baskın yaptı. Sonra ben, Rasulullah’ın (sav) yanına vardım. Onun kuşluk vakti, yemeğini yediğini gördüm. O:
-Gel yemek ye, buyurdu. Ben: Ben oruçluyum, dedim. O:
-O halde gel ben de sana oruçtan -savm yahut siyâm dedi- söz edeyim. Şüphesiz Allah yolcudan oruç tutma mükellefiyetiyle namazın yarısını kaldırmıştır. Hamile yahut süt emziren kadından da oruç –savm ya da siyâm dedi- mükellefiyetini kaldırmıştır, buyurdu. Vallahi Nebi ya her ikisini söyledi ya da onlardan birisini söz konusu etti. Keşke ben de Rasulullah’ın (sav) yemeğinden yemiş olsaydım.
(Tirmizi) dedi ki: Bu hususta Ebu Umeyye’den gelmiş rivayet de vardır.
Ebu İsa dedi ki: Enes b. Malik el-Ka‘bî’nin hadisi hasen bir hadistir. Biz burada sözü geçen Enes b. Malik’in Nebiden (sav) rivayet ettiği bu biricik hadisten başka rivayet ettiğini bilmiyoruz. İlim ehli nezdinde de uygulama/amel buna göredir. Kimi ilim ehli de, hamile ve süt emziren kadın oruçlarını açarlar ama hem kazasını yaparlar hem de fakirlere (fidye olarak) yemek yedirirler. Süfyan, Malik, Şâfiî ve Ahmed de bu kanaattedir.
Kimileri de oruçlarını açar, yemek yedirirler fakat kazasını yapmak yükümlülükleri yoktur. Bununla birlikte dilerlerse kaza yaparlar, yemek yedirme mükellefiyetleri olmaz, derler. İshak da böyle demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Savm 21, 3/94
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Abdullah b. Sevade el-Kuşeyri (Abdullah b. Sevade b. Hanzala)
3. Ebu Hilal Muhammed b. Süleym er-Rasibî (Muhammed b. Süleym)
4. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
5. Yusuf b. İsa ez-Zührî (Yusuf b. İsa b. Dinar)
Konular:
İbadet, Namaz
KTB, NAMAZ,
KTB, ORUÇ
Namaz, seferde namazları kısaltmak
Oruç Olgusu
Oruç, hamile ve emzirenlerin orucu
Oruç, kaza ve keffareti
Oruç, seferde
Teşvik edilenler, Fidye vermek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14156, T000723
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِىٍّ قَالاَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ حَبِيبِ بْنِ أَبِى ثَابِتٍ حَدَّثَنَا أَبُو الْمُطَوِّسِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَنْ أَفْطَرَ يَوْمًا مِنْ رَمَضَانَ مِنْ غَيْرِ رُخْصَةٍ وَلاَ مَرَضٍ لَمْ يَقْضِ عَنْهُ صَوْمُ الدَّهْرِ كُلِّهِ وَإِنْ صَامَهُ » . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ أَبِى هُرَيْرَةَ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ . وَسَمِعْتُ مُحَمَّدًا يَقُولُ أَبُو الْمُطَوِّسِ اسْمُهُ يَزِيدُ بْنُ الْمُطَوِّسِ وَلاَ أَعْرِفُ لَهُ غَيْرَ هَذَا الْحَدِيثِ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Yahya b. Said ve Abdurrahman b. Mehdî, onlara Süfyân, ona Habîb b. Ebu Sâbit, ona Ebu Mutavvis, ona babası (Mutavvis), ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Ramazan (orucundan) bir günü ruhsat ya da hastalık olmaksızın tutmayan, senenin tümünü oruçlu geçirse dahi onu kaza etmiş sayılmaz.
Ebu İsa şöyle demiştir: Ebu Hureyre hadisini sadece bu tarikten bilmekteyiz. Muhammed (b. İsmail el-Buhârî'yi) ''Ebu Mutavvis'in ismi Yezid b. Mutavvis'tir. Onun bu hadis dışında bir rivayetini bilmiyorum'' derken işittim.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Savm 27, 3/101
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Mutavvıs (Mutavvıs)
3. Abdullah b. Mutavvıs el-Kufi (Yezid b. Mutavvıs)
4. Habib b. Ebu Sabit el-Esedî (Habib b. Kays b. Dinar)
5. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
6. Ebu Said Abdurrahman b. Mehdî el-Anberî (Abdurrahman b. Mehdi b. Hassân b. Abdurrahman)
7. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
KTB, ORUÇ
Oruç, bilerek bozmak
Ramazan, Ramazan ayının fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16491, İM001674
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ وَعَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدٍ قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ فَاطِمَةَ بِنْتِ الْمُنْذِرِ عَنْ أَسْمَاءَ بِنْتِ أَبِى بَكْرٍ قَالَتْ أَفْطَرْنَا عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى يَوْمِ غَيْمٍ ثُمَّ طَلَعَتِ الشَّمْسُ . قُلْتُ لِهِشَامٍ أُمِرُوا بِالْقَضَاءِ قَالَ لاَ بُدَّ مِنْ ذَلِكَ .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ali b. Muhammed, onlara Üsâme, ona Hişâm b. Urve, ona Fatıma bt. Münzir, ona da Esmâ bt. Ebu Bekir şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav) zamanında, (Ramazan ayının) bulutlu bir gün(ün)de yemek yedik de ardından güneş doğdu.
(Râvi Ebu Üsâme şöyle demiştir): Hişâm'a, ''kaza ile emrolundular mı'' dedim. O, ''tabii ki (emrolundular)'' dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Mâ câe fi's-sıyâm 15, /269
Senetler:
1. Esma bt. Ebu Bekir el-Kuraşiyye (Esma bt. Ebu Bekir b. Ebu Kuhafe)
2. Fatıma bt. Münzir el-Esediyye (Fatıma bt. Münzir b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid)
3. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
4. Ebu Üsame Hammâd b. Üsame el-Kuraşî (Hammâd b. Üsame b. Zeyd)
5. Ali b. Muhammed el-Kûfî (Ali b. Muhammed b. İshak)
Konular:
KTB, ORUÇ
Oruç, kaza ve keffareti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16463, İM001671
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ حُمَيْدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ أَتَى النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم رَجُلٌ فَقَالَ هَلَكْتُ . قَالَ « وَمَا أَهْلَكَكَ » . قَالَ وَقَعْتُ عَلَى امْرَأَتِى فِى رَمَضَانَ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَعْتِقْ رَقَبَةً » . قَالَ لاَ أَجِدُهَا . قَالَ « صُمْ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ » . قَالَ لاَ أُطِيقُ . قَالَ « أَطْعِمْ سِتِّينَ مِسْكِينًا » . قَالَ لاَ أَجِدُ . قَالَ « اجْلِسْ » . فَجَلَسَ فَبَيْنَمَا هُوَ كَذَلِكَ إِذْ أُتِىَ بِمِكْتَلٍ يُدْعَى الْعَرَقَ فَقَالَ « اذْهَبْ فَتَصَدَّقْ بِهِ » قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ مَا بَيْنَ لاَبَتَيْهَا أَهْلُ بَيْتٍ أَحْوَجُ إِلَيْهِ مِنَّا . قَالَ « فَانْطَلِقْ فَأَطْعِمْهُ عِيَالَكَ » .
حَدَّثَنَا حَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْجَبَّارِ بْنُ عُمَرَ حَدَّثَنِى يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنِ ابْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِذَلِكَ فَقَالَ « وَصُمْ يَوْمًا مَكَانَهُ » .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Süfyân b. Uyeyne, ona ez-Zührî, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir:
Bir adam Rasulullah'ın (sav) huzuruna gelip ''helak oldum!'' dedi. Hz. Peygamber (sav), ''seni helak eden de nedir'' buyurdu. O, ''Ramazan (ayında) hanımımla beraber oldum'' dedi. Nebî (sav), ''bir köle azat et'' buyurdu. O, ''bulamam ki'' dedi. Rasulullah (sav), ''peş peşe iki ay oruç'' buyurdu. O, ''tâkat getiremem'' dedi. Hz. Peygamber (sav), ''(o zaman) 60 fakiri doyur'' buyurdu. (Adam), ''(onu da) yapamam'' dedi. Nebî (sav), ''otur'' buyurdu. O da oturdu. O otururken 'arak denilen bir hurma (dolusu) sepet getirildi. (Bunun üzerine) Rasulullah (sav), ''git; onu sadaka (olarak) dağıt'' buyurdu. (Adam), ''yâ Rasulullah! Seni hak ile gönderen (Allah'a) yemin olsun ki, (Medine'nin) iki taşlığı arasında bizden daha muhtaç bir ev halkı yoktur'' dedi. Hz. Peygamber (sav) ''(şunları al) da git! Onu ailene yedir'' buyurdu.
Bize Harmele b. Yahya, ona Abdullah b. Vehb, ona Abdülcebbâr b. Ömer, ona Yahya b. Said, ona İbn Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) ''onun yerine bir gün oruç tut'' buyurduğunu rivayet etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Mâ câe fi's-sıyâm 14, /268
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Abdurrahman Humeyd b. Abdurrahman ez-Zühri (Humeyd b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf b. Abd)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe el-Absî (Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman)
Konular:
KTB, ORUÇ
Oruç, kaza ve keffareti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16494, İM001676
Hadis:
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الْكَرِيمِ حَدَّثَنَا الْحَكَمُ بْنُ مُوسَى حَدَّثَنَا عِيسَى بْنُ يُونُسَ ح وَحَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ الْحَسَنِ بْنِ سُلَيْمَانَ أَبُو الشَّعْثَاءِ حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ غِيَاثٍ جَمِيعًا عَنْ هِشَامٍ عَنِ ابْنِ سِيرِينَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَنْ ذَرَعَهُ الْقَىْءُ فَلاَ قَضَاءَ عَلَيْهِ وَمَنِ اسْتَقَاءَ فَعَلَيْهِ الْقَضَاءُ » .
Tercemesi:
Bize Ubeydullah b. Abdülkerim, ona Hakem b. Musa, ona İsa b. Yunus; (T) Bize Ubeydullah, ona Ebu Şa'sâ Ali b. Hasan b. Süleyman, ona Hafs b. Ğiyâs, hepsine Hişâm, ona İbn Sîrîn, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Kusması gelene (orucu) kaza etmek gerekmez. (Bile bile kendini) kusturana ise kaza gerekir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Mâ câe fi's-sıyâm 16, /269
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Bekir Muhammed b. Sirin el-Ensarî (Muhammed b. Sirin)
3. Ebu Abdullah Hişam b. Hassan el-Ezdi (Hişam b. Hassan)
4. Ebu Amr İsa b. Yunus es-Sebiî (İsa b. Yunus b. Amr b. Abdullah)
5. Ebu Salih Hakem b. Musa el-Bağdadî (Hakem b. Musa b. Şîrzâd)
6. Ebu Zür'a Ubeydullah b. Abdulkerim el-Mahzumî (Ubeydullah b. Abdulkerim b. Yezid b. Ferrûh)
Konular:
KTB, ORUÇ
Oruç, kaza ve keffareti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
43684, DM002319
Hadis:
أَخْبَرَنَا زَكَرِيَّا بْنُ عَدِىٍّ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ إِدْرِيسَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ عَنْ سَلَمَةَ بْنِ صَخْرٍ الْبَيَاضِىِّ قَالَ : كُنْتُ امْرَأً أُصِيبُ مِنَ النِّسَاءِ مَا لاَ يُصِيبُ غَيْرِى ، فَلَمَّا دَخَلَ شَهْرُ رَمَضَانَ خِفْتُ أَنْ أُصِيبَ فِى لَيْلِى شَيْئاً فَيَتَتَابَعَ بِى ذَلِكَ إِلَى أَنْ أُصْبِحَ - قَالَ - فَتَظَاهَرْتُ إِلَى أَنْ يَنْسَلِخَ ، فَبَيْنَا هِىَ لَيْلَةً تَخْدُمُنِى إِذْ تَكَشَّفَ لِى مِنْهَا شَىْءٌ ، فَمَا لَبِثْتُ أَنْ نَزَوْتُ عَلَيْهَا ، فَلَمَّا أَصْبَحْتُ خَرَجْتُ إِلَى قَوْمِى فَأَخْبَرْتُهُمْ وَقُلْتُ : امْشُوا مَعِى إِلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم-. فَقَالُوا : لاَ وَاللَّهِ لاَ نَمْشِى مَعَكَ مَا نَأْمَنُ أَنْ يَنْزِلَ فِيكَ الْقُرْآنُ أَوْ أَنْ يَكُونَ فِيكَ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- مَقَالَةٌ يَلْزَمُنَا عَارُهَا ، وَلَنُسْلِمَنَّكَ بِجَرِيرَتِكَ. فَانْطَلَقْتُ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فَقَصَصْتُ عَلَيْهِ خَبَرِى فَقَالَ :« يَا سَلَمَةُ أَنْتَ بِذَاكَ؟ ». قُلْتُ : أَنَا بِذَاكَ. قَالَ : « يَا سَلَمَةُ أَنْتَ بِذَاكَ؟ ». قُلْتُ : أَنَا بِذَاكَ. قَالَ : « يَا سَلَمَةُ أَنْتَ بِذَاكَ؟ ». قُلْتُ : أَنَا بِذَاكَ ، وَهَا أَنَا ذَا صَابِرٌ نَفْسِى ، فَاحْكُمْ فِىَّ مَا أَرَاكَ اللَّهُ. قَالَ :« فَأَعْتِقْ رَقَبَةً ». قَالَ : فَضَرَبْتُ صَفْحَةَ رَقَبَتِى فَقُلْتُ : وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ مَا أَصْبَحْتُ أَمْلِكُ رَقَبَةً غَيْرَهَا. قَالَ :« فَصُمْ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ ». قُلْتُ : وَهَلْ أَصَابَنِى الَّذِى أَصَابَنِى إِلاَّ فِى الصِّيَامِ؟ قَالَ :« فَأَطْعِمْ وَسْقاً مِنْ تَمْرٍ سِتِّينَ مِسْكِيناً ». فَقُلْتُ : وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ لَقَدْ بِتْنَا لَيْلَتَنَا وَحْشَى مَا لَنَا طَعَامٌ. قَالَ :« فَانْطَلِقْ إِلَى صَاحِبِ صَدَقَةِ بَنِى زُرَيْقٍ فَلْيَدْفَعْهَا إِلَيْكَ ، وَأَطْعِمْ سِتِّينَ مِسْكِيناً وَسْقاً مِنْ تَمْرٍ ، وَكُلْ بَقِيَّتَهُ أَنْتَ وَعِيَالُكَ ». قَالَ : فَأَتَيْتُ قَوْمِى فَقُلْتُ : وَجَدْتُ عِنْدَكُمُ الضِّيقَ وَسُوءَ الرَّأْىِ وَوَجَدْتُ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- السَّعَةَ وَحُسْنَ الرَّأْىِ ، وَقَدْ أَمَرَ لِى بِصَدَقَتِكُمْ.
Tercemesi:
Bize Zekeriyyâ b. Adiyy rivayet edip (dedi ki), bize Abdullah b. İdrîs, Muhammed b. İshak'tan, (O) Muhammed b. Amr'dan, (O) Süleyman b. Yesâr'dan, (O da) Seleme b. Sahr el-Beyâzî'den (naklen) rivayet etti ki, O şöyle dedi: Ben kadınlardan, benden başkasının elde edemediği şeyi elde eden, (onlarla çok cima yapan) bir kişi idim. Bunun için Ramazan ayı girdiğinde gecemde (karımla cima gibi) birşey yapıp da, bunun benimle sa-bahlayıncaya kadar devam etmesinden korkmuştum. (Seleme) sözüme şöyle devam etti. Bu sebeple de (cimâdan kaçınmak için Ramazan ayı) geçinceye kadar (geçerli olmak üzere) zıhâr yapmıştım. Derken bir gece bir ara bana hizmet ediyorken onun bir şeyi, (bir-yeri) açılıverir.O zaman ben onun üzerine atlamakta gecikmemiştim! Sabah olunca kavmime gidip (bunu) onlara haber vermiş ve "haydi, benimle beraber Rasulullah'a (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yürüyün!" demiştim de onlar şöyle cevap vermişlerdi: "Hayır! Vallahi seninle beraber yürümeyiz. Biz hakkında Kur'an (âyeti) inmesinden veya hakkında Rasulullah'tan (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), utancı bizden ayrılmayacak olan bir söz gelmesinden korkuyoruz.
Andolsun ki, seni günâhınla başbaşa bırakacağız!" Bunun üzerine (tek başıma) Rasulullah'a (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gitmiş ve kendisine haberimi anlatmıştım. O da; "Seleme! Sen bunu (yaptın mı?)" buyurmuştu. Ben; "bunu (yaptım)" demiştim. O (yine); "Seleme! Sen bunu (yaptın mı?)" buyurmuştu. Ben; "bunu (yaptım!)" demiştim. O (yine); "Seleme! Sen bunu yaptın mı?" buyurmuştu. Ben; "bunu yaptım. İşte ben candan sabredeceğim, hakkımda bana Allah'ın gösterdiği (şekilde) hüküm ver" demiştim. (O zaman Hz. Peygamber); "Şu halde bir boyun (yani bir köle) âzâd et!" buyurmuştu. (Seleme) sözüne şöyle devam etti: Ben de (elimle) boynumun üstüne vurup; "seni Hak ile gönderen (Allah'a) yemin olsun ki, şu (boynumdan) başka bir boyuna sahip değilim" demiştim.
(Hz. Peygamber); "O halde peşpeşe iki ay oruç tut!" buyurmuştu. Ben; "bana oruçta isabet eden (günâhtan) başkası mı isabet etmiştir?" demiştim. (Hz. Peygamber bu sefer); "Öyleyse altmış yoksula bir vesk147 kuru hurma yedir!" buyurmuştu. Ben de; "seni Hak ile gönderen (Allah'a) yemin olsun ki, biz gerçekten bu gecemizi aç olarak geçirdik; hiçbir yiyeceğimiz yoktu!" demiştim. (Bunun üzerine Hz. Peygamber); "Öyleyse Zureykoğulları'nın zekât memuruna git de, o (zekâtı) sana versin. Sen de altmış yoksula bir vesk kuru hurma yedir. Geri kalanını da sen ailenle beraber ye!" .buyurmuştu. (Seleme) sözüne şöyle devam etti: Ben de kavmime gelip şöyle demiştim: "Sizin yanınızda darlık ve kötü görüş buldum. Rasulullah'm (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yanında ise genişlik ve güzel görüş buldum. O bana zekâtınızı (almamı) emretmiştir!"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Talak 9, 3/1459
Senetler:
1. Seleme b. Sahr el-Ensarî (Seleme b. Sahr b. Selman b. Harise b. Haris)
2. Ebu Türâb Süleyman b. Yesar el-Hilâlî (Süleyman b. Yesar el-Hilâlî)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. Amr el-Amiri (Muhammed b. Amr b. Ata b. Ayyaş b. Alkame)
4. İbn İshak el-Kuraşî (Muhammed b. İshak b. Yesar b. Hıyar)
5. Ebu Muhammed Abdullah b. İdris el-Evdî (Abdullah b. İdris b. Yezid b. Abdurrahman)
6. Ebu Yahya Zekeriyya b. Adî et-Teymî (Zekeriyya b. Adî b. Rüzeyk b. İsmail)
Konular:
KTB, ORUÇ
Oruç, kaza ve keffareti
Zıhar, keffareti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
24506, B006709
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ سَمِعْتُهُ مِنْ فِيهِ عَنْ حُمَيْدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ جَاءَ رَجُلٌ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ هَلَكْتُ . قَالَ « مَا شَأْنُكَ » . قَالَ وَقَعْتُ عَلَى امْرَأَتِى فِى رَمَضَانَ . قَالَ « تَسْتَطِيعُ تُعْتِقُ رَقَبَةً » . قَالَ لاَ . قَالَ « فَهَلْ تَسْتَطِيعُ أَنْ تَصُومَ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ » . قَالَ لاَ . قَالَ « فَهَلْ تَسْتَطِيعُ أَنْ تُطْعِمَ سِتِّينَ مِسْكِينًا » . قَالَ لاَ . قَالَ « اجْلِسْ » . فَجَلَسَ فَأُتِىَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِعَرَقٍ فِيهِ تَمْرٌ - وَالْعَرَقُ الْمِكْتَلُ الضَّخْمُ - قَالَ « خُذْ هَذَا ، فَتَصَدَّقْ بِهِ » . قَالَ أَعَلَى أَفْقَرَ مِنَّا ، فَضَحِكَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم حَتَّى بَدَتْ نَوَاجِذُهُ قَالَ « أَطْعِمْهُ عِيَالَكَ » .
Tercemesi:
-.......SufyânibnUyeynetahdîsedip: Ben ez-Zuhrî'nin ağzından işittim, dedi; ez-Zuhrî de Humeyd ibn Abdirrahmân'dan tahdîs etti ki, Ebû Hureyre (R) şöyle demiştir: Peygamber(S)'e bir adam geldi de:
— Helak oldum! dedi. Peygamber:
— "Hâlin nedir?" diye sordu. O kimse:
— Oruçlu iken ramazânda eşimin üzerine düşüp cinsî münâsebette bulundum, dedi.
Peygamber:
— "Bir köle azâd etmeye muktedir olabilir misin?" buyurdu. O zât:
— Hayır (gücüm yetmez)! dedi. Peygamber:
— "Öyleyse arka arkaya olmak üzere iki ay oruç tutabilir misin?" dedi.
— Hayır (gücüm yetmez)! diye cevâb verdi. Peygamber:
— "Altmış fakiri doyurmaya gücün yeter mi?" buyurdu. O zât:
— Hayır gücüm yetmez! dedi. Peygamber ona:
— "Otur!" diye emretti, o da oturdu.
Bir müddet sonra Peygamber'e içi hurma ile dolu bir arak (hurma yaprağından örülmüş bir zenbîl) getirildi. -Râvî: Arak, (15 sâ' alabilen) büyük bir mikteldir, dedi.- Peygamber o zâta:
— "Bunu al da yoksullara sadaka et!" buyurdu. O zât:
— Benden daha fakîr olanlara mı vereceğim? (Allah'a yemîn ederim ki, Medine'nin kara taşlı iki yanı arasında benden daha fakîr bir aile yoktur!) dedi.
Bunun üzerine Peygamber dişleri meydana çıkıncaya kadar güldü ve:
— "Bu hurmayı kendi ailene yedir!" buyurdu
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Kefâretü'l-Eymân 2, 2/613
Senetler:
()
Konular:
KTB, ORUÇ
Oruç, bozulması
Oruç, kaza ve keffareti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35566, MU000686
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ مَنْ كَانَ عَلَيْهِ قَضَاءُ رَمَضَانَ فَلَمْ يَقْضِهِ وَهُوَ قَوِىٌّ عَلَى صِيَامِهِ حَتَّى جَاءَ رَمَضَانُ آخَرُ فَإِنَّهُ يُطْعِمُ مَكَانَ كُلِّ يَوْمٍ مِسْكِينًا مُدًّا مِنْ حِنْطَةٍ وَعَلَيْهِ مَعَ ذَلِكَ الْقَضَاءُ .
Tercemesi:
Abdurrahman'ın babası Kasım'dan: Her kim kazaya kalan Ramazan orucunu sıhhatine kavuştuğu ve ertesi yılki Ramazan da geldiği halde hâlâ kaza edememişse, kazaya kalan her oruç için bir fakire bir müd buğday verir, ayrıca oruçlarını da kaza eder.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Sıyâm 686, 1/108
Senetler:
()
Konular:
KTB, ORUÇ
Oruç, kaza ve keffareti
Yargı, keffaret
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35562, MU000682
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ حُمَيْدِ بْنِ قَيْسٍ الْمَكِّىِّ أَنَّهُ أَخْبَرَهُ قَالَ كُنْتُ مَعَ مُجَاهِدٍ وَهُوَ يَطُوفُ بِالْبَيْتِ فَجَاءَهُ إِنْسَانٌ فَسَأَلَهُ عَنْ صِيَامِ أَيَّامِ الْكَفَّارَةِ أَمُتَتَابِعَاتٍ أَمْ يَقْطَعُهَا قَالَ حُمَيْدٌ فَقُلْتُ لَهُ نَعَمْ يَقْطَعُهَا إِنْ شَاءَ . قَالَ مُجَاهِدٌ لاَ يَقْطَعُهَا فَإِنَّهَا فِى قِرَاءَةِ أُبَىِّ بْنِ كَعْبٍ ثَلاَثَةِ أَيَّامٍ مُتَتَابِعَاتٍ . قَالَ مَالِكٌ وَأَحَبُّ إِلَىَّ أَنْ يَكُونَ مَا سَمَّى اللَّهُ فِى الْقُرْآنِ يُصَامُ مُتَتَابِعًا . وَسُئِلَ مَالِكٌ عَنِ الْمَرْأَةِ تُصْبِحُ صَائِمَةً فِى رَمَضَانَ فَتَدْفَعُ دَفْعَةً مِنْ دَمٍ عَبِيطٍ فِى غَيْرِ أَوَانِ حَيْضِهَا ثُمَّ تَنْتَظِرُ حَتَّى تُمْسِىَ أَنْ تَرَى مِثْلَ ذَلِكَ فَلاَ تَرَى شَيْئًا ثُمَّ تُصْبِحُ يَوْمًا آخَرَ فَتَدْفَعُ دَفْعَةً أُخْرَى وَهِىَ دُونَ الأُولَى ثُمَّ يَنْقَطِعُ ذَلِكَ عَنْهَا قَبْلَ حَيْضَتِهَا بِأَيَّامٍ فَسُئِلَ مَالِكٌ كَيْفَ تَصْنَعُ فِى صِيَامِهَا وَصَلاَتِهَا قَالَ مَالِكٌ ذَلِكَ الدَّمُ مِنَ الْحَيْضَةِ فَإِذَا رَأَتْهُ فَلْتُفْطِرْ وَلْتَقْضِ مَا أَفْطَرَتْ فَإِذَا ذَهَبَ عَنْهَا الدَّمُ فَلْتَغْتَسِلْ وَتَصُومُ . وَسُئِلَ عَمَّنْ أَسْلَمَ فِى آخِرِ يَوْمٍ مِنْ رَمَضَانَ هَلْ عَلَيْهِ قَضَاءُ رَمَضَانَ كُلِّهِ أَوْ يَجِبُ عَلَيْهِ قَضَاءُ الْيَوْمِ الَّذِى أَسْلَمَ فِيهِ فَقَالَ لَيْسَ عَلَيْهِ قَضَاءُ مَا مَضَى وَإِنَّمَا يَسْتَأْنِفُ الصِّيَامَ فِيمَا يُسْتَقْبَلُ وَأَحَبُّ إِلَىَّ أَنْ يَقْضِىَ الْيَوْمَ الَّذِى أَسْلَمَ فِيهِ .
Tercemesi:
Humeyd b. Kays el-Mekkî'den: Mücahit, Beytullah'ı tavaf ederken ben de yanında idim. Biri kendisine gelerek: "Kefaret oruçları peş peşe mi, yoksa aralıklı olarak mı tutulacak?" diye sordu. Bunun üzerine ben hemen: "Evet, isterse aralıklarla tutabilir." diye cevap verdim. Mücahit ise: "Hayır, kesintisiz olarak tutar. Çünkü Übey b. Kab kıraatında, peşpeşe üç gün, denilmektedir." diye itiraz etti. İmam Malik'ten: Bana kalırsa Cenabı Allah'ın Kur'anda tayin ettiğinin "peşpeşe tutulur" olmasıdır.
İmam Malik'e şöyle bir soru soruldu: "Kadının biri Ramazanda sabahleyin oruçlu olarak kalktı. Ay hali olmadığı halde birden bire saf bir kan boşandı. Tekrar gelir diye akşama kadar bekledi, fakat gelmedi. Ertesi gün tekrar yine bir kan daha geldi, fakat bu seferki ilk gününkinden azdı. Daha sonra bu kan aybaşı günlerinden önce kesildi. Bu durumdaki kadın namazını, orucunu ne yapar? İmam Malik şu cevabı verdi: "Bu hayız kanıdır. Görünce hemen orucunu bozsun, sonradan kaza eder. Kan kesilince gusletsin ve orucunu tutsun."
Ramazanın son günlerinde müslüman olan bir kimsenin sadece müslüman olduğu günlerdeki orucu mu, yoksa o Ramazamn tamamını mı tutacağı soruldu.
İmam Malik: "Geçenleri kaza etmez, müslüman olduğu günden itibaren başlar. Bana kalırsa da en güzeli müslüman olduğu günü kaza etmesidir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Sıyâm 682, 1/107
Senetler:
()
Konular:
KTB, ORUÇ
Oruç, kaza ve keffareti