439 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe ve Ahmed b. Abde ed-Dabbî, onlara Hammâd b. Zeyd, ona Ğaylân b. Cerîr, ona Abdullah b. Ma'bed, ona da Ebu Katâde (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber'e (sav), 'Ey Allah'ın Rasülü! Günlerinin tamamını oruçlu geçiren kimsenin durumu nasıldır?' diye sorulduğunda, Nebî (sav) 'O ne oruç tutmuş ne de iftar etmiş sayılır" veya 'Oruç da tutmamış iftar da etmemiştir' buyurdu." Bu konuda Abdullah b. Amr, Abdullah b. Şıhhîr, İmrân b. Husayn ve Ebu Musa'dan da hadis nakledilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Ebu Katâde hadisi, hasen bir hadistir. İlim ehlinden bazıları senenin tamamını oruçlu geçirmeyi kerih görmüş, bir kısım ise caiz kabul edip şöyle demişlerdir: 'Hadiste zikredilen sene boyu oruç tutmanın oruç sayılmayacağı hükmü, kişinin ramazan ve kurban bayramları ile teşrîk günlerinde de oruç tutması durumu için geçerlidir. Bu günlerde oruç tutmayan kimse, söz konusu mekruhluk dairesinden çıkmış olup, senenin tamamını oruçlu geçiren kimse gibi olmaz.' Mâlik b. Enes'ten de böyle bir görüş nakledilmiş olup, bu aynı zamanda Şâfiî'nin de görüşüdür. Ahmed (b. Hanbel) ve İshâk (b. Râhûye) de buna benzer hüküm vermiş ve şöyle demişlerdir: 'Ramazan ve kurban bayramı ile teşrik günleri olmak üzere Rasulullah'ın (sav) yasakladığı beş gün dışında (kişinin) orucunu bozması şart değildir.'
Açıklama: Hadiste 'O ne oruç tutmuş ne de iftar etmiş sayılır' ifadesini, 'tuttuğu oruçların da yapmış olduğu iftarların da sevabını elde edememiştir' şeklinde anlamak mümkündür.
Bize Musa, ona Ebu Avâne, ona Muğire, ona Mücahid, ona da Abdullah b. Amr şöyle rivayet etmiştir: Babam beni soylu bir kadın ile evlendirdi. Düzenli olarak gelinine gelip kocasını sorar, karısı da “(kocam) ne iyi bir adam, ona vardığımdan beri ne yatağa geldi ne de örtüyü araladı” derdi. Bu sıkça tekrarlanınca, babam, durumu Hz. Peygamber'e (sav) bildirdi. Hz. Peygamber (sav) de "Onu bana yolla" buyurdu. Sonra kendisi ile karşılaştım bana "nasıl oruç tutuyorsun?" buyurdu. “her gün” dedi. "Kur'an'ı nasıl hatmediyorsun" buyurdu. “her gece” dedi. Nebî (sav), "Her ay üç gün oruç tut ve ayda bir hatim indir" buyurdu. Abdullah der ki: Ben “daha fazlasına gücüm yeter” dedim. O, "her hafta üç gün oruç tut" buyurdu. Ben “Bundan daha fazlasını yapabilirim” dedim. O, "İki gün oruçsuz geçir, bir gün oruç tut" buyurdu. Ben “Bundan daha fazlasını yapabilirim” dedim. O, "En faziletli orucu, Davud orucunu tut. Bir gün oruç tut, bir gün tutma. Hafta da bir hatim indir" buyurdu. Keşke Rasulullah'ın (sav) ruhsatını kabul etseydim. Zira ben yaşlandım ve zayıf düştüm. Ailesinden biri Kur'an'ın yedide birini kendisine gündüz okurdu. Kendisine gündüz okudukları geceleyin kolaylık olması içindi. Güç toplamak istediğinde günlerce oruç tutmaz, sonra hesaplar ve Nebî'ye verdiği sözden dönme endişesinden dolayı misliyle onları tutardı. Ebu Abdullah der ki: Bazı râviler üç bazıları beş gün, ama çoğunluğu 7 gün demiştir.
Bize Ziyad b. Eyyüb ona Hüşeym, ona Ebu Bişr, ona Said b. Cübeyr ona da İbn Abbas (r.anhüma) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) Medine'ye geldiğinde Yahudilerin aşure günü oruç tuttuklarını gördü. Onlara bunun nedeni sorulduğunda onlar “bugün, Allah'ın Hz. Musa'yı (as) ve İsrailoğullarını firavuna karşı muzaffer kıldığı gündür; biz de o güne hürmeten bugün oruç tutarız” dediler. Bunun üzerine Allah Rasulü (sav) "Biz Mûsâ'ya sizden daha yakınız" buyurdu, ardından o gün oruç tutulmasını emretti.
Bize İshak, ona Halid; (T) Bana Abdullah b. Muhammed, ona Amr b. Avn, ona Halid, ona Halid, ona da Ebu Kılâbe şöyle söylemiştir: Ebu Melih bana şöyle dedi: Baban Zeyd ile birlikte Abdullah b. Amr'ın yanına girdim, bize, şöyle anlattı: Rasulullah'a (sav) benim orucumdan bahsedilmiş, O da benim yanıma girdi, kendisine, dışı lifli deriden bir yastık sundum, ama O yere oturdu ve yastık benimle onun arasında kalıverdi. Hz. Peygamber (sav) "her aydan üç gün (oruç tutmak) sana yetmiyor mu" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, (daha fazlasını yapabilirim)” dedim. "beş gün?" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, (daha fazlasını yapabilirim)” dedim. Hz. Peygamber (sav) "yedi gün?" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, (daha fazlasını yapabilirim)” dedim. O "dokuz gün?" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, (daha fazlasını yapabilirim)” dedim. Hz. Peygamber (sav) "on bir gün" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, (daha fazlasını yapabilirim)” dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Davud orucunun üzerinde oruç yoktur. Öyleyse sen bir gün oruç tutup bir gün iftar ederek senenin yarısını oruçlu geçir" buyurdu.
Bize Muhammed b. Ebu Bekir el-Mukaddemî, ona Fudayl b. Süleyman, ona Musa b. Ukbe, ona da Hakim b. Ebu Hurre el-Eslemî şöyle rivayet etmiştir: Hakim, Abdullah b. Ömer'e (r.anhuma) her gün oruç tutacağı yönünde adakta bulunan ve adadığı bu oruç, Kurban ya da Ramazan bayramına denk gelen birinin ne yapması gerektiği sorulmuş, Abdullah b. Ömer bu soruya “Şüphesiz ki Allah'ın Rasulü'nde sizin için güzel bir örnek vardır. Ne ki o Kurban veya Ramazan bayramlarında oruç tutmamıştır” şeklinde cevap vermiş ve bu iki bayramda oruç tutmayı doğru bulmamıştır.
Bize Hallâd b. Yahya, Mis'ar, ona Habib b. Ebu Sabit, ona Ebu Abbas, ona da Abdullah b. Amr b. Âs şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bana "senin geceleri namaz kılıp, gündüzleri oruç tuttuğun haberi bana ulaştı, doğru mu?" buyurdu, ben de “Evet” dedim. Rasulullah "sen bunu yaptığın zaman, gözler içeri çöker, beden de yorulup zayıf düşer. En iyisi her aydan üç gün oruç tut. Bu da bütün yıl orucu yahut bütün yıl orucu gibidir" buyurdu. Ben “kendimde daha fazla buluyorum” dedim. Mıs'ar der ki: Kuvvet buluyorum demek istemiştir. Rasulullah "öyleyse Davud Peygamber orucu tut. O, bir gün oruç tutar, bir gün yerdi ve düşmanla karşılaştığı zaman kaçmazdı" buyurdu.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona Urve, ona da Aişe (r.anha); (T) Bana Muhammed b. Mukatil, ona Abdullah b. Mübarek, ona Muhammed b. Ebu Hafsa, ona Zührî, ona Urve, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: "Ramazan orucu farz olmadan önce Müslümanlar, Âşûrâ (Muharremin onuncu günü) oruç tutarlardı. O gün Kâbe'ye örtü örtüldüğü bir gündü. Allah (cc) ramazan orucunu farz kılınca, Rasülüllah şöyle buyurdular: 'Âşûrâ gününde oruç tutmak isteyen tutsun; tutmak istemeyen de tutmasın.' "
Bize Hennâd ve Ebu Küreyb, onlara Vekî', ona Hâcib b. Ömer, ona da Hakem b. A'rec şöyle rivayet etmiştir: "Zemzem kuyusunun yanında elbisesini yastık yapmış vaziyette yatarken İbn Abbas'ın yanına vardım. 'Aşure orucunun hangi gün olduğunu bana haber ver de o gün oruç tutayım' dedim. 'Muharrem hilalini gördüğünde günleri say. Dokuzuncu güne geldiğinde de oruçlu olarak sabahla' dedi. 'Muhammed (sav) de mi aynı şekilde oruç tutardı?' dediğimde, 'Evet' cevabını verdi."
Bana Malik (b. Enes), ona da İbn Şihâb şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah b. Abbas ve Ebu Hureyre ramazan orucunun kazası konusunda ihtilaf ettiler. Biri 'Kaza eden ara vererek tutar' derken, diğeri 'Ara vermeden tutar' dedi. 'Ara vererek tutar' diyenin hangisi olduğunu ise bilemiyorum."
Bize İshak, ona Halid; (T) Bana Abdullah b. Muhammed, ona Amr b. Avn, ona Halid, ona Halid, ona da Ebu Kılâbe şöyle söylemiştir: Ebu Melih bana şöyle dedi: Baban Zeyd ile birlikte Abdullah b. Amr'ın yanına girdim, bize, şöyle anlattı: Rasulullah'a (sav) benim orucumdan bahsedilmiş, O da benim yanıma girdi, kendisine, dışı lifli deriden bir yastık sundum, ama O yere oturdu ve yastık benimle onun arasında kalıverdi. Hz. Peygamber (sav) "her aydan üç gün (oruç tutmak) sana yetmiyor mu" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, (daha fazlasını yapabilirim)” dedim. "beş gün?" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, (daha fazlasını yapabilirim)” dedim. Hz. Peygamber (sav) "yedi gün?" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, (daha fazlasını yapabilirim)” dedim. O "dokuz gün?" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, (daha fazlasını yapabilirim)” dedim. Hz. Peygamber (sav) "on bir gün" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, (daha fazlasını yapabilirim)” dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Davud orucunun üzerinde oruç yoktur. Öyleyse sen bir gün oruç tutup bir gün iftar ederek senenin yarısını oruçlu geçir" buyurdu.