449 Kayıt Bulundu.
Bize Müsedded, ona Yahya b. Said, ona Muaviye b. Ğalâb; (T) Bize Müsedded, ona İsmail, ona Hacib b. Ömer, onlara da Hakem b. A'rec şöyle rivayet etmiştir: "Mescid-i Haram'da gömleğini yastık yapıp (uzanmış) vaziyette olan İbn Abbas'ın yanına vardım. Ona Aşûra orucu hakkında sordum. Şöyle dedi: 'Muharrem hilalini gördüğünde günleri say. Dokuzuncu gün olduğunda oruçlu olarak sabahla.' Peki Muhammed (sav) de mi böyle oruç tutuyordu dediğimde, 'Muhammed (sav) de böyle tutuyordu' dedi."
Açıklama: Ebû Dâvud burada hadisin iki senedini birleştirerek (tahvîl) vermiştir. İki sened de Hakem b. el-A'rac'de birleşmektedir. Muâviye b. Galâb ve Hâcib b. Ömer adlı râvîler bu hadisi mana ile Hakem b. el-A'rac'den nakletmişlerdir.
Bize Süleyman b. Harb ve Müsedded, onlara Hammad b. Zeyd, ona Ğaylan b. Cerir, ona Abdullah b. Mabed ez-Zimmanî, ona da Ebu Katade (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam Nebî'ye (sav) gelip 'Ya Rasulullah! Nasıl oruç tutuyorsun?' dedi. Hz. Peygamber (sav) adamın sorusuna öfkelendi. Ömer bunu görünce 'Rab olarak Allah'tan, din olarak İslâm'dan, peygamber olarak da Muhammed'den (sav) razı olduk! Allah'ın gazabından ve Rasulü'nün öfkesinden yine Allah'a sığınırız' dedi. Rasulullah'ın (sav) öfkesi dinene dek Ömer (ra) bu sözleri tekrar etti. (Soruyu soran adam) 'Ey Allah'ın Rasulü! Senenin tamamını oruçlu geçiren kimsenin durumu nasıldır?' dedi. Hz. Peygamber 'O kimse ne oruç tutmuş ne de iftar etmiş sayılır' buyurdu. Müsedded rivayetinde 'O kimse oruç tutmamış iftar da etmemiştir' veya 'Ne oruç tutmuş ne de iftar etmiştir' demiştir. Bu şüphe hadisin râvisi Ğaylan'dan kaynaklanmaktadır. (Adam) ;Ey Allah'ın Rasulü! İki gün oruç tutup bir gün tutmayanın durumu nasıldır?' diye sorunca, Hz. Peygamber 'Bu oruca kim güç yetirebilir ki?' buyurdu. (Adam) Ey Allah'ın Rasulü! Peki bir gün oruç tutup bir gün tutmayanın hali nasıldır?' dedi. Hz. Peygamber 'Bu, Davud'un (as) orucudur' buyurdu. (Adam), Ey Allah'ın Rasulü! Bir gün oruç tutup iki gün tutmayanın durumu nasıldır?' deyince, Hz. Peygamber "Buna gücümün yeteceğini umuyorum' dedi ve şöyle ekledi 'Her aydan üç gün ve ramazan ayından ramazan ayına tutulan oruç, senenin tamamını oruçlu geçirmek gibidir. Allah'tan, arefe günü orucunu önceki ve sonraki senenin günahlarına kefaret kılacağını ümit ediyorum. (Aynı şekilde) Allah'ın, Aşure orucunu da önceki senenin günahlarına kefaret kılacağını ümit ederim."
Bize en-Nüfeylî, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Safvan b. Süleym ve Sa'd b. Said, o ikisine Ömer b. Sabit el-Ensari, ona da Hz. Peygamber'in sahabîsi Ebu Eyyüb (ra), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Kim ramazan orucunu tutar sonra da peşinden şevval ayında da altı gün oruç tutarsa sanki o yılı oruçlu geçirmiş gibi olur."
Bana Züheyr b. Harb ve Muhammed b. Hatim, o ikisine (Abdurrahman) b. Mehdi, ona Selim b. Hayyan, ona Said b. Mina, ona da Abdullah b. Amr, Hz. Peygamber'in (sav) kendisine şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Ey Abdullah b. Amr! Bana senin gündüzleri oruç tuttuğun, geceleri de namaz kıldığın haberi geldi. Böyle yapma. Zira bedeninin senin üzerinde hakkı vardır. Gözünün senin üzerinde hakkı vardır. Eşinin de senin üzerinde hakkı vardır. Bazen oruç tut, bazen tutma. Her ay üç gün oruç tutarsan bütün ömrünü oruç tutmuş gibi olursun. Ben de 'Ey Allah'ın Resulü! Buna gücüm yetiyor' deyince şöyle buyurdu: 'O zaman Davud'un (as) orucunu tut. Yani bir gün oruç tutup bir gün tutma.' Abdullah b. Amr sonraları şöyle derdi: 'Keşke Hz. Peygamber'in verdiği ruhsatı kabul etseydim.'"
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Ali b. Muhammed, o ikisine Veki, ona Ebu Hilal, ona Abdullah b. Sevade, ona da Abdüleşhel oğullarından olan, Ali b. Muhammed'in dediğine göre ise Abdullah b. Ka'b oğullarından olan) Enes b. Malik'ten (ra) şöyle dediği nakledilmiştir: "Rasulullah'ın (sav) süvarileri bize baskın yaparak mallarımızı alıp götürdüler. Bunun üzerine ben (Medine'ye) Rasulullah'ın (sav) yanına vardım. O sırada öğle yemeğini yiyordu. Bana '(Sofraya) yanaş, yemek ye' buyurdu. Ben de 'Oruçluyum' dedim. Şöyle buyurdu: 'Otur, sana oruçtan bahsedeyim. Şüphesiz Allah (ac), yolculardan (dört rekâtlı) farz namazların yarısını indirmiş; yolcu, hamile ve süt emzirenlerden de orucun yükümlülüğünü kaldırmıştır.' Allah'a yemin ederim ki Peygamber (sav) hamile ve süt emzirenin her ikisini veya sadece birisini buyurdu. Keşke (o gün) Rasulullah'ın (sav) yemeğinden yeseydim."
Açıklama: Elbani bu hadis için hasen sahih demiştir.
Bize Ahmed b. Hanbel, Muhammed b. İsa ve Müsedded, onlara Süfyan, ona Amr, ona Amr b. Evs, ona da Abdullah b. Amr, Hz. Peygamber'in (sav) kendisine şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah Teâlâ'ya en sevimli gelen oruç, Dâvûd'un (as) orucudur. Allah'a en sevimli gelen namaz da Davud'un (as) namazıdır. O, gecenin yarısında uyur, üçte birinde kalkar ve geri kalan altıda birinde uyurdu. Bir gün oruç tutmaz, bir gün tutardı."
Bize Ahmed b. Hanbel, Muhammed b. İsa ve Müsedded, onlara Süfyan, ona Amr, ona Amr b. Evs, ona da Abdullah b. Amr, Hz. Peygamber'in (sav) kendisine şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah Teâlâ'ya en sevimli gelen oruç, Dâvûd'un (as) orucudur. Allah'a en sevimli gelen namaz da Davud'un (as) namazıdır. O, gecenin yarısında uyur, üçte birinde kalkar ve geri kalan altıda birinde yine uyurdu. Bir güç oruç tutmaz, bir gün tutardı."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ebu Muaviye ve Veki, o ikisine A'meş, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ademoğlunun işlediği her iyilik on mislinden yedi yüz misline, Allah'ın dilediği sayıya kadar arttırılır. Allah Teâlâ 'Oruç bu hesabın dışındadır. Çünkü oruç benim içindir. Ve onun mükafatını ben vereceğim. Oruçlu kişi şehvetini ve yemeğini benim için terk eder' buyurmuştur. Oruçlu için iki sevinç vardır. Biri iftar vaktindeki sevinci, diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir. Andolsun ki oruçlunun ağız kokusu Allah katında misk kokusundan daha güzeldir."
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Ali b. Muhammed, o ikisine Veki, ona Süfyan, ona Habib b. Ebu Sabit, ona İbn Mutavvis, ona babası Mutaavvis, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Kim bir ruhsat (özür) olmaksızın ramazan ayında bir gün orucunu bozarsa, yıl boyunca oruç tutsa o bozduğu orucunu karşılayamaz."
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Ali b. Muhammed, o ikisine Ebu Üsame, ona Hişam b. Urve, ona Fatıma bt. Münzir, ona da Esma bt. Ebu Bekr şöyle nakletmiştir: "Rasulullah (sav) hayattayken bulutlu bir günde iftarımızı açtık. Sonra güneş (bulutların arkasından) çıkıverdi." (Hadisin ravisi olan Ebu Üsame) Hişam b. Urve'ye şöyle sormuştur: 'Peki onlara oruçlarını kaza etmeleri emredildi mi?' Hişam cevaben '(Böyle bir durumda) kaza gerekir' dedi.