Giriş

Bize Züheyr b. Harb ve İshak b. İbrahim, o ikisine Cerir, ona A'meş, ona Ebu Duhâ, ona Mesruk, ona da Aişe'nin rivayet ettiğine göre; bizden bir kimse hastalandığı zaman Rasulullah (sav) onu sağ eliyle sıvazlar sonra da şöyle dua ederdi: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver. Şifa veren yalnız sensin! Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki; o şifa hiçbir hastalık izi bırakmasın." Rasulullah (sav) hastalanıp ağırlaşınca ben de onun bize yaptığı gibi yapmak için elini tuttum. Hemen elini elimden çekti, sonra şöyle dua etti: "Allah'ım beni bağışla! Beni Refîk-i a’lâ (en yüce dost/makam) ile kıl" dedi. Ben (Aişe) bir bakayım dedim. Bir de ne göreyim! Son nefesini vermişti!


    Öneri Formu
6090 M005707 Müslim, Selam, 46

Bize Şeyban b. Ferruh, ona Ebu Avane, ona Mansur, ona İbrahim ona Mesruk, ona da Aişe'nin rivayet ettiğine göre; Rasulullah (sav) bir hastayı ziyarete gittiğinde şöyle dua ederdi: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Ona şifa ver. Şifa veren yalnız sensin! Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki; o şifa hiçbir hastalık izi bırakmasın."


    Öneri Formu
6093 M005709 Müslim, Selam, 47

Bize Yahya b. Yahya, ona Hüşeym; (T) Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, o ikisine Ebu Muaviye, (T), Bana Bişr b. Halid, ona Muhammed b. Cafer; (T) Bize İbn Beşşâr, ona İbn Ebu Adî, o ikine Şube; (T) Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Bekir b. Hallad, o ikisine Yahya (el-Kattan), ona Süfyan, onlara A'meş, ona Cerir isnadıyla (ona Ebu Duhâ, ona Mesruk, ona da Aişe) şöyle rivayet etmişlerdir: [Bizden birisi rahatsızlandığı zaman Rasulullah (sav) sağ eliyle dokunarak (sıvazlayarak) şöyle dua ederdi: "Ey insanların Rabbi! Rahatsızlığı gider! Şifa ver. Şifa veren yalnız sensin! Senin şifandan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki; o şifa hiçbir hastalık izi bırakmasın." Rasulullah (sav) hastalanıp ağırlaşınca ben de onun bize yaptığı gibi yapmak için elini tuttum. Hemen elini elimden çekti, sonra şöyle dua etti: "Allah'ım beni bağışla! Beni Refîk-i a’lâ (en yüce dost/makam) ile kıl" dedi. Ben (Aişe) bir bakayım dedim. Bir de ne göreyim! Son nefesini vermişti!] [Hüşeym ve Şube'nin hadisi; onu eliyle mesh ederdi şeklinde Sevrî hadisi ise; onu sağ, eliyle mesh ederdi şeklindedir. Yahya, ona Süfyan, ona, A'meş hadisinin sonunda ben bunu Mansur'a rivayet ettim, o da bana İbrahim, ona Mesruk, o da Aişe'den bu hadisin benzerini rivayet etti demiştir.]


    Öneri Formu
6092 M005708 Müslim, Selam, 46

Bize Ebu Hureyre Muhammed b. Firâs el-Basrî, ona Ebu Kuteybe, ona Ebu Avvâm, ona Katâde, ona Mutarrif b. Abdullah b. Şihhîr, ona da babası (Abdullah b. Şihhîr), Hz. Peygamber (sav)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Adem oğlunun durumu, etrafı doksan dokuz ölüm ile çevrelenmiş kimseye (benzer). Ölümler onu ıskalasa dahi ihtiyarlık gelip onu bulur ve nihayet ölür. [Ebu İsa der ki: Bu rivayet, sadece bu tarikten bildiğimiz hasen-garîb bir hadistir. Ebu Avvâm, İmrân olup o, İbn Dâver el-Kattân'dır.]


    Öneri Formu
12350 T002150 Tirmizi, Kader, 14

Bize Ebu Hureyre Muhammed b. Firâs el-Basrî, ona Ebu Kuteybe Selm b. Kuteybe, ona Ebu Avvâm İmrân el-Kattân, ona Katâde, ona Mutarrif b. Abdullah b. Şıhhîr, ona da babası (Abdullah b. Şıhhîr) Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "İnsanoğlunun durumu çevresini, doksan dokuz musibetin kuşatmış olduğu bir adama benzer. Adam bunları atlatmış bile olsa ihtiyarlık gelip onu bulur." [Tirmizî dedi ki: Bu hadis hasen sahih garibtir.]


    Öneri Formu
14298 T002456 Tirmizi, Sıfatü’l-Kıyâme, 22

Bize Enes b. İyâz, ona Ğufra’nın azatlısı Ömer b. Abdullah, ona da Abdullah b. Ömer, Hz. Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Her ümmetin Mecusileri vardır. Ümmetimin Mecusileri de 'Kader yoktur' diyenlerdir. Hastalandıklarında onların ziyaretlerine gitmeyin. Öldüklerinde de cenazelerine iştirak etmeyin."


    Öneri Formu
47464 HM005584 İbn Hanbel, II, 86

Bize Abdussamed, ona Hammad b. Seleme, ona el-Cüreyrî, ona daEbu Nadra şöyle rivayet etmiştir: "Sahabeden Ebu Abdullah isminde biri hastalanmıştı. Arkadaşları onu ziyaret etmek için evine gittiler. O esnada hasta ağlıyordu. Ona “Neden ağlıyorsun? Rasulullah (sav) sana ‘bıyıklarından (biraz) kırp, sonra bana kavuşuncaya kadar böyle devam et’ dememiş miydi?” dediler. Hasta “evet, ama ben Hz. Peygamber'i (sav) işittim şöyle buyuruyordu: Allah Tebâreke ve Teâlâ, bir kısım zürriyeti sağ eliyle kavrar ve ‘bunlar buraya (cennete) ait, (sayılarına) aldırmıyorum' buyurur. Sonra diğer (sol) eliyle de bir kısmını alır ve bunlar da buraya (cehenneme) ait (sayılarına) aldırmıyorum’ buyurur. Şimdi ben bu iki elden hangisinde olacağım? Onu bilmiyorum” dedi."


    Öneri Formu
65967 HM017736 İbn Hanbel, IV, 176

Bize Affan, ona Hammad b. Seleme, ona Saîd el-Cüreyrî, Ebu Nadra’nın şöyle anlattığını rivayet etti: "Sahabeden biri hastalanmıştı. Arkadaşları onu ziyaret etmek için evine gittiler. Hasta (onları görünce) ağlamaya başladı. Ona “Neden ağlıyorsun Ey Allah’ın kulu? Rasulullah (sav) sana ‘bıyıklarından (biraz) kırp, sonra bana kavuşuncaya kadar böyle devam et’ dememiş miydi?” dediler. Hasta “evet, ama ben Hz. Peygamber'i (sav) işittim şöyle buyuruyordu: Allah Tebâreke ve Teâlâ, bir kısım zürriyeti sağ eliyle kavrar ve ‘bunlar buraya (cennete) ait, (sayılarına) aldırmıyorum' buyurur. Sonra diğer (sol) eliyle de bir kısmını alır ve bunlar da buraya (cehenneme) ait (sayılarına) aldırmıyorum’ buyurur. Şimdi ben bu iki elden hangisinde olacağım? Onu bilmiyorum” dedi."


    Öneri Formu
69527 HM020944 İbn Hanbel, V, 68


    Öneri Formu
134001 TM000011 Tayâlisî, Müsned, I, 20

Bize Ebü'l-Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî (T) Bana Muhammed b. Selâm, ona Attâb b. Beşîr, ona İshak, ona ez-Zührî, ona Ali b. Hüseyin, ona Hüseyin b. Ali, ona Ali b. Ebu Tâlib (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) bir gece kızı Fatıma'nın kapısını çalarak "Namaz kılmıyor musunuz" diye seslendi. Ali dedi ki: 'Ey Allah'ın Rasulü, canlarımız Allah'ın elindedir, o bizi uyandırmak isterse uyandırır.' Bunun üzerine Rasulullah (sav) bana hiçbir cevap vermeden ayrılıp gitti. Sonra arkasını dönüp giderken dizine vurarak "Gerçekten insan tartışmaya çok düşkün olan bir varlıktır." (Kehf 18/54) ayetini söylediğini işittim. Ebu Abdullah el-Buhârî şöyle dedi: (Târık sûresinde geçen) 'târık' kelimesinin, (ışığı ile karanlıkları delip geldiği için) sana geceleyin gelen anlamına geldiği söylenmiştir. 'Târık'ın yıldız, 'Sâkıb'ın ışık saçan şey manasına geldiği de söylenmiştir. 'Sâkıb' kelimesi emir fiili olarak 'eskıb' şeklinde kullanıldığında, ateşini parlat manasına gelir denilmiştir.


    Öneri Formu
29497 B007347 Buhari, İ'tisâm, 18