657 Kayıt Bulundu.
“Buyurur: Sadece az bir süre kaldınız; keşke siz (bunu) bilmiş olsaydınız!”
“Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?”
Açıklama: Hadis inkıtadan dolayı zayıftır. Hadis mütabileriyle birlikte hasen li ğayrihidir.
İnsana bir zarar geldiği zaman, yan yatarak, oturarak veya ayakta durarak (o zararın giderilmesi için) bize dua eder; fakat biz ondan sıkıntısını kaldırınca, sanki kendisine dokunan bir sıkıntıdan ötürü bize dua etmemiş gibi geçip gider. İşte böylece haddi aşanlara yapmakta oldukları şeyler güzel gösterildi.
“Ancak Rabbinin merhamet ettikleri müstesnadır. Zaten Rabbin onları bunun için yarattı. Rabbinin, "Andolsun ki cehennemi tümüyle insanlar ve cinlerle dolduracağım" sözü yerini buldu.”
Açıklama: Hadisin yaratılışla ilgisi yaratılan her insanın 360 eklem yerinin bulunduğunun ifade edilmesidir. Hadiste her ne kadar insan vücudunun eklem sayısından bahsediliyor olsa da asıl amaç eklem sayısının çokluğuna paralel olarak Allah’a zikri ve şükrü çokça yapmayı teşvik etmektir. Anatomi kitaplarına bakıldığında bebek ve yetişkinlere ve sayım farklılığına göre vücuttaki kemik sayısının ve buna bağlı olarak eklem sayısının değişiklik arz ettiği görülmektedir. Yeni doğan bir bebekte kemik sayısı ortalama 300‘ün üzerindedir. Bunu 270 olarak ifade edenler de vardır. Bebek geliştikçe kemikler birbiriyle birleşir ve kemik sayısı yavaş yavaş azalır. Netice olarak her insanda değişen kemik sayısı yetişkin bir insanda ortalama 206 olarak ifade edilmektedir. Ancak birden çok parçadan meydana gelen kuyruk sokumu ve kuyruk kemikleri tek tek sayıldığında vücuttaki kemik sayısı 212’ye çıkmaktadır. (bk. Belma Derman Semiz, İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi, İstanbul 1990, s.36; Naci Ayral, Anatomi ve Fizyoloji, Ankara trs., s. 41-42) Bunun gibi başka kemikler de söz konusu olduğu için insan iskeletinin kemik sayısının kesin şu kadar olduğunu söylemek mümkün gözükmemektedir. Bazılarınca burada söz konusu edilen kemik sayısı dile getirilerek hadiste ifade edilen 360 eklem sayısının bilimsel verilere uymadığı ifade edilmektedir. Oysa hadiste sözü edilen rakam vücuttaki kemik sayısı değil, eklem sayısıdır. Bazı kemiklerin birden çok eklem yerinin olduğu dikkate alındığında 360 rakamının hayâlî olduğu söylenemez. Ayrıca hadisin amacı başlangıçta da ifade edildiği gibi insanın yaratılışındaki eklem sayısını belirtmek değil, eklem sayısının çokluğuna paralel olarak yaşanan her bir günde Allah’a tekbir, tahmid, tehlîl -ve hadisin başka versiyonlarında ifade edildiği gibi- tesbih ve istiğfarı çoğaltmak, emr-i bi’l-marûf ve nehy-i ani’l-münker yapmak, yararlı işler yapmaya teşvik etmek; bu gibi işlerin ne kadar sevap olduğunu, kıyamet gününde cehennem azabından uzaklaşma vesilesi olacaklarını belirtmektir. *Ma’mer’in senedi meçhuldür. Senedinde bilinmeyen bir ravî vardır. Bu hadisi Müslim Sahîh’inde muttasıl bir senedle şu şekilde rivâyet etmiştir: *Müslim dedi ki: Bize Hasan b. Alî el-Hulvânî nakletti. > Dedi ki: Bize Ebû Tevbe er-Rabî’ b. Nâfi’ nakletti. > Dedi ki: Bize Mu’âviye b. Sellâm > Zeyd’den nakletti. (Zeyd) Ebû Sellâm’ın şöyle dediğini işitmiştir. (Ebû Sellâm) Dedi ki: Bana Abdullah b. Ferrûh nakleti. > o da: Aişe (radiyellahu anha)yi şöyle söylerken işitmiştir. (Aişe) Rasûlüllah sallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu demiştir: “Her insan 360 eklem üzere yaratılmıştır. Kim bu 360 eklem sayısı kadar “Allâhu Ekber”, “elhamdu lillâh”, “lâ ilâhe illallâh”, “sübhânellâh”, “estağfirullâh” der ve insanların geçtiği yol üzerinden bir taşı veya bir dikeni veya bir kemiği kaldırıp atarsa, insanlara iyiliği emredip kötülüklerden sakındırırsa, yürüdüğü (veya akşamladığı) o gün kendisini cehennemden uzaklaştırmış olarak yürümüş (veya akşamlamış) olur.” Buradaki şüphe râvî Ebû Tevbe’den kaynaklanıyor. *Hadisin bu versiyonu sahihtir. *Bu hadisin rivâyetleri metin olarak bu iki tarz üzeredir. İbn Hibbân’ın Sahîh’inde malüm siyga ile “…Allah 360 eklem üzere yaratmıştır” şeklindedir. *Ebû Şeyh el-Isbehânî’nin el-‘Azama’sında “Kıyâmet gününde kendisini cehennemden uzaklaştırmış olarak haşr olur” şeklindedir.
Açıklama: Bu hadis birinci derecede akrabalık ilişkilerini sürdürmenin ve bu bağdan doğan sorumlulukları yerine getirmenin önemini vurgulamaktadır. Hadisin yaratma ile ilgisi “akrabalık bağı”dır. Sahip olunan akrabalar tamamen ilâhî takdir sonucu olduğu için akrabalık bağı da yaratılıştan gelir. Hiç kimse annesini-babasını seçme imkânına sahip olmadığı gibi diğer akrabalarını da kendisi seçmemektedir. Bununla beraber Yüce Allah akrabalık bağından dolayı insanoğluna yüklediği birtakım sorumluluklar vardır. Bu sorumlulukları yerine getirmeye “sılâ-i rahim” denir. Rahim, esasen kadının çocuk yapma merkezidir. Yakınlık kaynağı olması nedeniyle akrabalığa da "rahim" denmiştir. (Hak Dîni, VI, 4392). Hadiste rahimin ayağa kalkması ve konuşması temsilîdir. Bu üslupla “akrabalık bağlarını sıcak tutup sürdürmenin önemi ve sevabı” ile “bu bağları kesmenin günahı” dile getirilmektedir. Akrabalık bağlarını sürdürmek ve bu bağdan doğan sorumlulukları yerine getirmek anlamına gelen sılâ-i rahim; genel mânâda sevgi ve muhabbetle, gerekli hakları adâlet ve insaf ölçülerinde yerine getirmekle; hususî manada da yakın akrabalara infak etmek, hallerini sorup araştırmak, hatalarını görmezlikten gelmek, kusurlarını bağışlamak, ziyaret ederek hallerini sormak, gerekirse yardımlarına koşmak, uzakta iseler mektup ve selâm göndermek suretiyle aradaki manevî bağın kopmamasına özen göstermektir. Bu bağın kopmasına da “kat-i rahim” denir ki, bu da büyük bir günahtır. [bk. Ahmed Davudoğlu, Sahîh-i Müslim Tercüme Ve Şerhi, X, 496.] Akrabalık bağını kesmek ise iyilik etmemek ve bu bağdan doğan sorumlulukları yerine getirmemektir. Burada söz konusu edilen tarzda iyilik, istikamet sahibi olan akrabaya yapılır. Ancak bağlar tamamen koparılmaz. Eğer yakınlar hak yolda olmayan kimseler ise, onlar için daha çok nasihat etmek konusunda gayret gösterilir. Hallerini düzeltmeleri için onlara hem dua edilir, hem gayret sarf edilir. Akrabalar anne-babadan başlar, eş, evlât, kardeş, amca, dayı, hala ve sair akrabalar, yakından uzağa doğru genişler. Akrabalık görevleri de yakından uzağa doğru farklılık ve çeşitlilik arz eder; konuma göre değişir. Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'in, “isterseniz şu âyeti okuyun”, demesi, akrabalık bağlarını gözetmenin önemine âyet-i kerîmeyi şahit göstermek içindir.