657 Kayıt Bulundu.
Bana Musa b. İsmail, ona Hemmâm, ona Katâde, ona Enes, ona da Muaz şöyle söylemiştir: Ben Nebi'nin (sav) terkisine (binekte arkasına) binmiştim. Rasulullah (sav): "Ey Muaz" diye seslendi. Ben, 'buyur, emret' dedim. Sonra aynı sözü üç kez söyledi. "Allah'ın kulları üzerindeki hakkı nedir, bilir misin? Ona kulluk etmeleri ve hiçbir şeyi ortak koşmamalarıdır" buyurdu. Sonra bir süre yol aldı ve "Ey Muaz!" diye seslendi. Ben, 'buyur, emret' dedim. O, "Bunu yerine getirdiklerinde kulların Allah üzerindeki hakkı nedir bilir misin? Onlara azap etmemesidir." buyurdu. Bize Hudbe, ona Hemmâm, ona Katâde, ona Enes, ona da Muaz bu hadisi rivayet etti.
Bana Musa b. İsmail, ona Hemmâm, ona Katâde, ona Enes, ona da Muaz şöyle söylemiştir: Ben Nebi'nin (sav) terkisine (binekte arkasına) binmiştim. Rasulullah (sav): "Ey Muaz" diye seslendi. Ben, 'buyur, emret' dedim. Sonra aynı sözü üç kez söyledi. "Allah'ın kulları üzerindeki hakkı nedir, bilir misin? Ona kulluk etmeleri ve hiçbir şeyi ortak koşmamalarıdır" buyurdu. Sonra bir süre yol aldı ve "Ey Muaz!" diye seslendi. Ben, 'buyur, emret' dedim. O, "Bunu yerine getirdiklerinde kulların Allah üzerindeki hakkı nedir bilir misin? Onlara azap etmemesidir." buyurdu. Bize Hudbe, ona Hemmâm, ona Katâde, ona Enes, ona da Muaz bu hadisi rivayet etti.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Abdürrezzak, ona Mamer, ona Zührî; (T) Leys dedi ki: Bana Ukayl, ona Muhammed, ona Urve ona da Hz. Aişe şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'a ilk vahiy sadık rüya ile gelmiştir. Sonra ona melek geldi ve "Yaratan Rabbinin adıyla oku! O insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. Ki O, kalemle öğretendir. İnsana bilmediğini öğretti" âyetlerini vahyetti.
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır. Buharî ile Leys b. Sa'd arasında inkıta' vardır. Konu ile ilgili diğer rivayetlerde anlatıldığına göre Hz. Peygamber rüyada bir takım şeyler görürdü ve bunlar akabinde bire bir gerçekleşirdi (Buhârî, Bed’u’l-Vahy, 3). Bu tür rüyalar hadis metninde sadık rüya olarak tarif edilmiştir.
Bize İbn Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona Urve, ona Hz. Aişe şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'a ilk vahiy sadık rüya ile gelmiştir. Sonra ona melek geldi ve "Yaratan Rabbinin adıyla oku! O insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. Ki O, kalemle öğretendir. İnsana bilmediğini öğretti" âyetlerini vahyetti.
Bize Muâviye b. Amr, ona İbrahim b. Muhammed Ebû İshak el-Fezârî, ona el-Evzâî, ona Rabîa b. Yezîd, ona Abdullah b. ed-Deylemî şöyle rivâyet etti: "Abdullah b. Amr'ın (ra) yanına vardım, kendisi el-Veht denilen Tâif'teki bahçesinde oturuyordu. Kureyş'ten şarap içmekle itham edilen bir gencin elini tutmuştu. Ben dedim ki: "- Bana, 'Kim şarap içerse Allah onun kırk gün tövbesini kabul etmez. Bedbaht kişi, annesinin karnında iken bedbaht olandır. Her kim, sadece içinde namaz kılmak niyetiyle Beytülmakdis'e giderse, annesinden doğduğu gündeki gibi günahlarından arınmış olur' şeklinde senin bir hadisin ulaştı." Yanındaki genç, benim şaraptan söz ettiğimi duyunca hemen Abdullah'ın elinden elini çekti ve kaçıp gitti. Sonra Abdullah b. Amr (ra) şöyle dedi: "Söylemediğim bir sözü bana nispet ederek söyleyene asla hakkımı helal etmiyorum. Ben, Allah Rasulü'nün (sav) şöyle dediğini işittim: "Her kim şarap içerse onun kırk gün namazı kabul edilmez. Eğer tövbe ederse, Allah tövbesini kabul eder. Tekrar içecek olursa yine kırk gün namazı kabul edilmez. Yine tövbe ederse, Allah onun tövbesini kabul eder. Adam tekrar içecek olursa -Hz. Peygamber'in (sav) üçüncü seferde mi, yoksa dördüncü seferde mi söylediğini hatırlamıyorum- kıyamet günü ona cehennemliklerin vücudundan akan irinlerin çamurundan içirmesi Allah'ın hakkıdır." Yine dedi ki: Ben Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu da işittim: "Azîz ve Celîl olan Allah mahlûkatı bir karanlık içinde yarattı. Sonra onların üzerine kendi nûrunda döktü. O gün Allah'ın nuru kendisine isabet eden, o gün hidâyete ermiştir. Kime isabet etmemişse, o da dalâlete düşmüştür. Bundan dolayı diyorum ki, Azîz ve Celîl olan Allah'ın ilmine uygun şekilde kalem kurumuştur." Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu da işittim: "Süleyman b. Davud aleyhisselâm Allah'tan üç şey istemişti. Allah ona ikisini verdi. Biz, üçüncüsünün de ona verileceğini ümit ediyoruz. Hz. Süleyman, vereceği hükmün Allah'ın hükmüne uygun düşmesini istemiş, Allah da bunu ona vermişti. Sonra kendisinden sonra hiç kimseye verilmeyen bir mülk ve saltanat istemiş, Cenâb-ı Hak bunu da ona vermişti. Sonra sadece bu mescitte namaz kılmak niyetiyle yola çıkan kişinin, günahlarından annesinden doğduğu gündeki gibi temizlenmesini istemişti. Biz öyle ümit ediyoruz ki Azîz ve Celîl olan Allah bunu da kendisine vermişti."
Bana Ebu Ğassân (Malik b. Abdulvahid) el-Mismeî', Muhammed b. Müsennâ ve Muhammed b. Beşşâr B. Osman -Bu hadisin metninin lafzı Ebu Ğassân'a ve İbn Müsennâya aittir.-, onlara Muaz b. Hişam, ona babası (Hişam b. Ebu Abdullah), ona Katade (b. Diame), ona Mutarrif b. Abdullah b. Şihhîr, ona da İyaz b. Himar el-Mücâşi'î, Rasulullah'ın (sav) bir gün hutbesinde şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Dikkatinizi çekerim, Rabbim, bana bugün öğrettiği şeylerden sizin bilmediklerinizi size öğretmemi emrederek (şöyle buyurdu): Bir kula verdiğim her mal helaldir. Ben kullarımın hepsini Hanif (Müslüman) olarak yarattım ama şeytanlar gelerek onları dinlerinden saptırıp batıla yönelttiler. Benim kendilerine helal kıldıklarımı, onlara haram ettiler ve hakkında delil indirmediğim bir şeyi, bana ortak koşmalarını emrettiler. Şüphesiz ki, Allah yer halkına baktı ve ehl-i kitabtan bir takımı hariç, Arabından, Acemine tüm insanlara kızgınlık duyarak "Ben hem seni hem de seninle başkalarını imtihan edeyim diye seni gönderdim. Sana (sahifelere yazılı olan yıkanıp silinse de kalplerdekini) suyun (silip) yıkamayacağı bir kitap indirdim. Onu uykuda da uyanıkken de okursun." buyurdu. Gerçekten Allah bana Kureyş'i cayır cayır yakmamı emretti. Ben : Yâ Rabbi! O halde benim başımı yararlar, onu bir ekmek parçasına çevirirler, dedim. "Onlar seni nasıl çıkardılarsa sen de onları çıkar. Onlara savaş aç ki, sana yardım edelim. İnfakta bulun, biz de sana lütuf ve keremde bulunalım! Sen bir ordu gönder. Biz onun beş mislini gönderelim! Sana itaat edenlerle birlikte isyan edenlere karşı savaş" buyurdu. Cennetlikler üç kısımdır: 1-Güçlü ve yetki sahibi olup insanlara adil davranan, onlara iyilikte bulunmak isteyen ve bu isteğinde başarılı kılınan kimse, 2- Akraba ve Müslüman olan herkese karşı yufka yürekli ve merhametli adam ve 3- Aile ve ihtiyaç sahibi olduğu halde iffetli davranarak dilenmeyen kimse. Cehennemlikler ise beş kısımdır : 1- Hiç bir şey için çabalamadan, size bağımlı bir şekilde, mal mülk, aile edinmeden düşüncesizce yaşayıp giden zayıf karakterli kimseler. 2- Her şeye tamah eden eden ve en ufak fırsatta size ihanet eden hain kimse. 3- Ailen ve malından bir şeye elde etmek için Akşam-sabah seni aldatmaya çalışan adam. 4 (Hz. peygamber (sav) cimriliği yahut yalanı da zikretti ve 5- Bir de kötü huylu küfürbaz kimse , buyurdu. Ebu Ğassân kendi rivayetinde: 'İnfak et, biz de sana infak edeceğiz...' cümlesine yer vermemiştir.