Giriş

Bize Ebû Abdullah el-Hâfız, ona Ebû Abdullah Muhammed b. Yakub, ona İbrahim b. İshak, ona Harun b. Abdullah, ona Hüseyin b. Ali, ona Zâide, ona Meysere, ona Ebû Hâzim, ona da Ebû Hureyre (ra) Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etti: "Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir olay gördüğünde ya hayır söylesin ya da sussun! Kadınlar hakkında size hayırlı olmanızı vasiyet ediyorum. Çünkü kadın, kaburga kemiği gibi (nârin) yaratılmıştır. Kaburga kemiğinin en zayıf tarafı üst kısmıdır. Eğer onu düzeltmeye çalışırsan kırarsın. Kendi haline bırakırsan, eğriliği aynen devam eder." Bu hadîsi Buhârî Sahîh'inde İshak b. Nasr vasıtasıyla Hüseyin el-Cu'fî'den tahric eder. Müslim de Ebû Bekir b. Ebî Şeybe vasıtasıyla Hüseyinden tahric eder.


Açıklama: "Kadın kaburga kemiğinden yaratılmıştır" ifadesi, kadın cinsini yaratılış maddesini belirtmek anlamında değildir. Burada kadının kırılgan tabiatı konusunda istiâre yapılmaktadır. Bu konudaki rivâyetlerin bir bölümünde kadın kaburga kemiğine benzetilmektedir. Bu ifade tarzı, bize hadîsin amacını göstermektedir. Bu da kadının nâzik, hassas ve kırılgan bir tabiata sahip olduğudur. Yine hadîsin bir rivâyetinde, “Onu düzeltmeye çalışırsan kırarsın, onun kırılması da boşanmasıdır” denmektedir. Bu ifade de hadîsin amacının, kadının yaratılış maddesini belirtmekten ziyâde, âile düzeninin korunması açısından kadının nâzik ve hassas tabiatına dikkat gösterilmesi gerektiğini, aksine bir davranışın âilenin yıkılması ile sonuçlanabileceğini belirtmek olduğunu göstermektedir. Bundan başka bir anlayış, kadınlara iyi muamele etmekten bahsedilirken, aynı anda sözü onların yaratılış maddelerine çevirmenin izahını da güçleştirir. İmam Gazzâlî şöyle der: “Erkeğin karısıyla iyi geçinmesi, ona güzel ahlâkla muamele etmesi, kadının kocası üzerindeki hakkıdır. Güzel ahlâktan maksat da; kadına eza-cefa etmemek değil, onun eza ve cefasına tahammül göstermektir. Kadının taşkınlığına karşı, tıpkı Allah’ın Rasûlü gibi yumuşak davranmaktır.”

    Öneri Formu
151826 BS14838 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VII, 464


    Öneri Formu
10120 B001359 Buhari, Cenaiz, 79


    Öneri Formu
10165 B001385 Buhari, Cenaiz, 92

Bize Muâviye b. Amr, ona İbrahim b. Muhammed Ebû İshak el-Fezârî, ona el-Evzâî, ona Rabîa b. Yezîd, ona Abdullah b. ed-Deylemî şöyle rivâyet etti: "Abdullah b. Amr'ın (ra) yanına vardım, kendisi el-Veht denilen Tâif'teki bahçesinde oturuyordu. Kureyş'ten şarap içmekle itham edilen bir gencin elini tutmuştu. Ben dedim ki: "- Bana, 'Kim şarap içerse Allah onun kırk gün tövbesini kabul etmez. Bedbaht kişi, annesinin karnında iken bedbaht olandır. Her kim, sadece içinde namaz kılmak niyetiyle Beytülmakdis'e giderse, annesinden doğduğu gündeki gibi günahlarından arınmış olur' şeklinde senin bir hadisin ulaştı." Yanındaki genç, benim şaraptan söz ettiğimi duyunca hemen Abdullah'ın elinden elini çekti ve kaçıp gitti. Sonra Abdullah b. Amr (ra) şöyle dedi: "Söylemediğim bir sözü bana nispet ederek söyleyene asla hakkımı helal etmiyorum. Ben, Allah Rasulü'nün (sav) şöyle dediğini işittim: "Her kim şarap içerse onun kırk gün namazı kabul edilmez. Eğer tövbe ederse, Allah tövbesini kabul eder. Tekrar içecek olursa yine kırk gün namazı kabul edilmez. Yine tövbe ederse, Allah onun tövbesini kabul eder. Adam tekrar içecek olursa -Hz. Peygamber'in (sav) üçüncü seferde mi, yoksa dördüncü seferde mi söylediğini hatırlamıyorum- kıyamet günü ona cehennemliklerin vücudundan akan irinlerin çamurundan içirmesi Allah'ın hakkıdır." Yine dedi ki: Ben Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu da işittim: "Azîz ve Celîl olan Allah mahlûkatı bir karanlık içinde yarattı. Sonra onların üzerine kendi nûrunda döktü. O gün Allah'ın nuru kendisine isabet eden, o gün hidâyete ermiştir. Kime isabet etmemişse, o da dalâlete düşmüştür. Bundan dolayı diyorum ki, Azîz ve Celîl olan Allah'ın ilmine uygun şekilde kalem kurumuştur." Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu da işittim: "Süleyman b. Davud aleyhisselâm Allah'tan üç şey istemişti. Allah ona ikisini verdi. Biz, üçüncüsünün de ona verileceğini ümit ediyoruz. Hz. Süleyman, vereceği hükmün Allah'ın hükmüne uygun düşmesini istemiş, Allah da bunu ona vermişti. Sonra kendisinden sonra hiç kimseye verilmeyen bir mülk ve saltanat istemiş, Cenâb-ı Hak bunu da ona vermişti. Sonra sadece bu mescitte namaz kılmak niyetiyle yola çıkan kişinin, günahlarından annesinden doğduğu gündeki gibi temizlenmesini istemişti. Biz öyle ümit ediyoruz ki Azîz ve Celîl olan Allah bunu da kendisine vermişti."


    Öneri Formu
59918 HM006644 İbn Hanbel, II, 176


    Öneri Formu
7822 İM000076 İbn Mâce, Sunne, 10


    Öneri Formu
10530 M006726 Müslim, Kader, 3


    Öneri Formu
10539 M006728 Müslim, Kader, 4


    Öneri Formu
70996 MA005569 Musannef-i Abdurrezzak, III, 259


    Öneri Formu
29891 B007454 Buhari, Tevhid, 28


    Öneri Formu
43868 HM002270 İbn Hanbel, I, 251