Bize Muhammed b. Müsenna, ona Ebu Davud; (T)
Bize Nasr b. Muhacir, ona Yezid b. Harun, ona Mesudi, ona Amr b. Mürre, ona İbn Ebu Leyla, ona da Muaz b. Cebel şöyle rivayet etti:
Namaz ve oruç üç evre geçirdi. Ravi Nasr, hadisi uzunca nakletti. İbn Müsenna, hadisi kısa bir şekilde, sadece namazın Beyt-i Makdis'e doğru kılınması ile alakalı kıssayı nakletti. (Namazın) üçüncü evresi şöyleydi: Hz. Peygamber (sav), Medine'ye geldi ve on üç ay boyunca Beyt-i Makdis'e doğru namaz kıldı. Ardından Allah Teâlâ, 'Yüzünün semaya dönüp durduğunu görüyoruz. Seni, razı olduğun bir kıbleye yönlendireceğiz. Yüzünü, Mescid-i Haram tarafına çevir. Sizler de nerede olursanız olun yüzünüzü oraya çevirin' ayetini indirdi. Yani Allah Teâlâ O'nun yüzünü Kâbe'ye çevirdi. İbn Müsenna'nın rivayeti bu şekildedir. Ravi Nasr, rivayetinde bir önceki hadiste rüya gören kimsenin ismini açıklamış ve şöyle rivayet etmiştir: Ensar'dan biri olan Abdullah b. Zeyd geldi ve kıbleye yönelip şöyle dedi: Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın Rasulüdür, şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın Rasulüdür, iki kere haydi namaza, iki kere haydi kurtuluşa, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah'tan başka ilah yoktur. Sonra biraz durdu, ardından (bir daha) kalktı ve benzer şeyler söyledi. Ancak bu defa, haydi namaza cümlesinden sonra 'namaz vakti girdi' namaz vakti cümlelerini ilave etti. Muaz b. Cebel, Hz. Peygamber'in (sav) '(ezanı) Bilal'e öğret' diye buyurduğunu ifade etti. Bilal de ezanı okudu.
[Ravi Nasr, oruç hakkında şunları anlattı: Rasulullah (sav), her aydan üç gün ve (bir de) âşûrâ orucunu tutardı. Allah Teâlâ, 'Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı' ayetini '...fakirlerin yemeği' kısmına kadar indirdi. Bundan sonra, dileyen oruç tuttu, dileyen de oruç tutmayıp her gün fakirlere yemek yedirdi ve bu, onlardan sorumluluğu kaldırdı. Bu orucun bir evresiydi. Ardından Allahu Teâlâ, 'İçerisinde Kur'ân'ın indirildiği Ramazan ayı' ayetini 'diğer günlerde' kısmına kadar indirdi. Böylece oruç, Ramazan ayına erişene kesin olarak farz kılınmış oldu. Yolcuya kaza etmesi, orucu tutamayan yaşlı erkek ve kadınlara da yemek yedirmeleri ruhsatı verildi. (Sahabi) Sırma, bütün gün çalışmış olarak geldi. Ravi, hadisin kalan kısmını rivayet etti.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
4932, D000507
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى عَنْ أَبِى دَاوُدَ ح
وَحَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ الْمُهَاجِرِ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ عَنِ الْمَسْعُودِىِّ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ عَنِ ابْنِ أَبِى لَيْلَى عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ قَالَ:
" أُحِيلَتِ الصَّلاَةُ ثَلاَثَةَ أَحْوَالٍ وَأُحِيلَ الصِّيَامُ ثَلاَثَةَ أَحْوَالٍ وَسَاقَ نَصْرٌ الْحَدِيثَ بِطُولِهِ وَاقْتَصَّ ابْنُ الْمُثَنَّى مِنْهُ قِصَّةَ صَلاَتِهِمْ نَحْوَ بَيْتِ الْمَقْدِسِ قَطُّ قَالَ الْحَالُ الثَّالِثُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَدِمَ الْمَدِينَةَ فَصَلَّى - يَعْنِى نَحْوَ بَيْتِ الْمَقْدِسِ - ثَلاَثَةَ عَشَرَ شَهْرًا فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى هَذِهِ الآيَةَ "(قَدْ نَرَى تَقَلُّبَ وَجْهِكَ فِى السَّمَاءِ فَلَنُوَلِّيَنَّكَ قِبْلَةً تَرْضَاهَا فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَحَيْثُ مَا كُنْتُمْ فَوَلُّوا وُجُوهَكُمْ شَطْرَهُ)" فَوَجَّهَهُ اللَّهُ تَعَالَى إِلَى الْكَعْبَةِ . وَتَمَّ حَدِيثُهُ وَسَمَّى نَصْرٌ صَاحِبَ الرُّؤْيَا قَالَ فَجَاءَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ زَيْدٍ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ وَقَالَ فِيهِ فَاسْتَقْبَلَ الْقِبْلَةَ قَالَ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ حَىَّ عَلَى الصَّلاَةِ مَرَّتَيْنِ حَىَّ عَلَى الْفَلاَحِ مَرَّتَيْنِ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ ثُمَّ أَمْهَلَ هُنَيَّةً ثُمَّ قَامَ فَقَالَ مِثْلَهَا إِلاَّ أَنَّهُ قَالَ زَادَ بَعْدَ مَا قَالَ حَىَّ عَلَى الْفَلاَحِ. قَدْ قَامَتِ الصَّلاَةُ قَدْ قَامَتِ الصَّلاَةُ. قَالَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "لَقِّنْهَا بِلاَلاً." فَأَذَّنَ بِهَا بِلاَلٌ وَقَالَ فِى الصَّوْمِ قَالَ فَإِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَانَ يَصُومُ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ مِنْ كُلِّ شَهْرٍ وَيَصُومُ يَوْمَ عَاشُورَاءَ فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى "(كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِنَ قَبْلِكُمْ)" إِلَى قَوْلِهِ "(طَعَامُ مِسْكِينٍ)" فَكَانَ مَنْ شَاءَ أَنْ يَصُومَ صَامَ وَمَنْ شَاءَ أَنْ يُفْطِرَ وَيُطْعِمَ كُلَّ يَوْمٍ مِسْكِينًا أَجْزَأَهُ ذَلِكَ وَهَذَا حَوْلٌ فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى "(شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِى أُنْزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ)" إِلَى "(أَيَّامٍ أُخَرَ)" فَثَبَتَ الصِّيَامُ عَلَى مَنْ شَهِدَ الشَّهْرَ وَعَلَى الْمُسَافِرِ أَنْ يَقْضِىَ وَثَبَتَ الطَّعَامُ لِلشَّيْخِ الْكَبِيرِ وَالْعَجُوزِ اللَّذَيْنِ لاَ يَسْتَطِيعَانِ الصَّوْمَ وَجَاءَ صِرْمَةُ وَقَدْ عَمِلَ يَوْمَهُ وَسَاقَ الْحَدِيثَ.
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Ebu Davud; (T)
Bize Nasr b. Muhacir, ona Yezid b. Harun, ona Mesudi, ona Amr b. Mürre, ona İbn Ebu Leyla, ona da Muaz b. Cebel şöyle rivayet etti:
Namaz ve oruç üç evre geçirdi. Ravi Nasr, hadisi uzunca nakletti. İbn Müsenna, hadisi kısa bir şekilde, sadece namazın Beyt-i Makdis'e doğru kılınması ile alakalı kıssayı nakletti. (Namazın) üçüncü evresi şöyleydi: Hz. Peygamber (sav), Medine'ye geldi ve on üç ay boyunca Beyt-i Makdis'e doğru namaz kıldı. Ardından Allah Teâlâ, 'Yüzünün semaya dönüp durduğunu görüyoruz. Seni, razı olduğun bir kıbleye yönlendireceğiz. Yüzünü, Mescid-i Haram tarafına çevir. Sizler de nerede olursanız olun yüzünüzü oraya çevirin' ayetini indirdi. Yani Allah Teâlâ O'nun yüzünü Kâbe'ye çevirdi. İbn Müsenna'nın rivayeti bu şekildedir. Ravi Nasr, rivayetinde bir önceki hadiste rüya gören kimsenin ismini açıklamış ve şöyle rivayet etmiştir: Ensar'dan biri olan Abdullah b. Zeyd geldi ve kıbleye yönelip şöyle dedi: Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın Rasulüdür, şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın Rasulüdür, iki kere haydi namaza, iki kere haydi kurtuluşa, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah'tan başka ilah yoktur. Sonra biraz durdu, ardından (bir daha) kalktı ve benzer şeyler söyledi. Ancak bu defa, haydi namaza cümlesinden sonra 'namaz vakti girdi' namaz vakti cümlelerini ilave etti. Muaz b. Cebel, Hz. Peygamber'in (sav) '(ezanı) Bilal'e öğret' diye buyurduğunu ifade etti. Bilal de ezanı okudu.
[Ravi Nasr, oruç hakkında şunları anlattı: Rasulullah (sav), her aydan üç gün ve (bir de) âşûrâ orucunu tutardı. Allah Teâlâ, 'Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı' ayetini '...fakirlerin yemeği' kısmına kadar indirdi. Bundan sonra, dileyen oruç tuttu, dileyen de oruç tutmayıp her gün fakirlere yemek yedirdi ve bu, onlardan sorumluluğu kaldırdı. Bu orucun bir evresiydi. Ardından Allahu Teâlâ, 'İçerisinde Kur'ân'ın indirildiği Ramazan ayı' ayetini 'diğer günlerde' kısmına kadar indirdi. Böylece oruç, Ramazan ayına erişene kesin olarak farz kılınmış oldu. Yolcuya kaza etmesi, orucu tutamayan yaşlı erkek ve kadınlara da yemek yedirmeleri ruhsatı verildi. (Sahabi) Sırma, bütün gün çalışmış olarak geldi. Ravi, hadisin kalan kısmını rivayet etti.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Salât 28, /127
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Muaz b. Cebel el-Ensarî (Muaz b. Cebel b. Amr b. Evs b. Âiz)
2. Ebu İsa Abdurrahman b. Ebu Leyla el-Ensarî (Abdurrahman b. Yesar b. Bilal b. Büleyl b. Uhayha)
3. Amr b. Mürre el-Muradî (Amr b. Mürre b. Abdullah b. Tarık)
4. Abdurrahman b. Abdullah el-Mesudi (Abdurrahman b. Abdullah b. Utbe b. Abdullah b. Mesud)
5. Ebu Halid Yezid b. Harun el-Vasitî (Yezid b. Harun b. Zâzî b. Sabit)
6. Nasr b. Muhacir el-Messisî (Nasr b. Muhacir)
Konular:
Aşure, aşure gününde oruç tutmaya teşvik
Ezan, tarihçesi
Kıble, Kıblenin değiştirilmesi / tahvili
Nafile Oruç, nafile orucun fazileti
Oruç, ne zaman farz kılındı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
71077, HM022475
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو النَّضْرِ حَدَّثَنَا الْمَسْعُودِيُّ وَيَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا الْمَسْعُودِيُّ قَالَ أَبُو النَّضْرِ فِي حَدِيثِهِ حَدَّثَنِي عَمْرُو بْنُ مُرَّةَ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي لَيْلَى عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ قَالَ
أُحِيلَتْ الصَّلَاةُ ثَلَاثَةَ أَحْوَالٍ وَأُحِيلَ الصِّيَامُ ثَلَاثَةَ أَحْوَالٍ فَأَمَّا أَحْوَالُ الصَّلَاةِ فَإِنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَدِمَ الْمَدِينَةَ وَهُوَ يُصَلِّي سَبْعَةَ عَشَرَ شَهْرًا إِلَى بَيْتِ الْمَقْدِسِ ثُمَّ إِنَّ اللَّهَ أَنْزَلَ عَلَيْهِ
{ قَدْ نَرَى تَقَلُّبَ وَجْهِكَ فِي السَّمَاءِ فَلَنُوَلِّيَنَّكَ قِبْلَةً تَرْضَاهَا فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَحَيْثُ مَا كُنْتُمْ فَوَلُّوا وُجُوهَكُمْ شَطْرَهُ }
قَالَ فَوَجَّهَهُ اللَّهُ إِلَى مَكَّةَ قَالَ فَهَذَا حَوْلٌ قَالَ وَكَانُوا يَجْتَمِعُونَ لِلصَّلَاةِ وَيُؤْذِنُ بِهَا بَعْضُهُمْ بَعْضًا حَتَّى نَقَسُوا أَوْ كَادُوا يَنْقُسُونَ قَالَ ثُمَّ إِنَّ رَجُلًا مِنْ الْأَنْصَارِ يُقَالُ لَهُ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ زَيْدٍ أَتَى رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي رَأَيْتُ فِيمَا يَرَى النَّائِمُ وَلَوْ قُلْتُ إِنِّي لَمْ أَكُنْ نَائِمًا لَصَدَقْتُ إِنِّي بَيْنَا أَنَا بَيْنَ النَّائِمِ وَالْيَقْظَانِ إِذْ رَأَيْتُ شَخْصًا عَلَيْهِ ثَوْبَانِ أَخْضَرَانِ فَاسْتَقْبَلَ الْقِبْلَةَ فَقَالَ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ أَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ أَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ مَثْنَى مَثْنَى حَتَّى فَرَغَ مِنْ الْأَذَانِ ثُمَّ أَمْهَلَ سَاعَةً قَالَ ثُمَّ قَالَ مِثْلَ الَّذِي قَالَ غَيْرَ أَنَّهُ يَزِيدُ فِي ذَلِكَ قَدْ قَامَتْ الصَّلَاةُ قَدْ قَامَتْ الصَّلَاةُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَلِّمْهَا بِلَالًا فَلْيُؤَذِّنْ بِهَا فَكَانَ بِلَالٌ أَوَّلَ مَنْ أَذَّنَ بِهَا قَالَ وَجَاءَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّهُ قَدْ طَافَ بِي مِثْلُ الَّذِي أَطَافَ بِهِ غَيْرَ أَنَّهُ سَبَقَنِي فَهَذَانِ حَوْلَانِ قَالَ وَكَانُوا يَأْتُونَ الصَّلَاةَ وَقَدْ سَبَقَهُمْ بِبَعْضِهَا النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ فَكَانَ الرَّجُلُ يُشِيرُ إِلَى الرَّجُلِ إِنْ جَاءَ كَمْ صَلَّى فَيَقُولُ وَاحِدَةً أَوْ اثْنَتَيْنِ فَيُصَلِّيهَا ثُمَّ يَدْخُلُ مَعَ الْقَوْمِ فِي صَلَاتِهِمْ قَالَ فَجَاءَ مُعَاذٌ فَقَالَ لَا أَجِدُهُ عَلَى حَالٍ أَبَدًا إِلَّا كُنْتُ عَلَيْهَا ثُمَّ قَضَيْتُ مَا سَبَقَنِي قَالَ فَجَاءَ وَقَدْ سَبَقَهُ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِبَعْضِهَا قَالَ فَثَبَتَ مَعَهُ فَلَمَّا قَضَى رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ صَلَاتَهُ قَامَ فَقَضَى فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنَّهُ قَدْ سَنَّ لَكُمْ مُعَاذٌ فَهَكَذَا فَاصْنَعُوا فَهَذِهِ ثَلَاثَةُ أَحْوَالٍ وَأَمَّا أَحْوَالُ الصِّيَامِ فَإِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَدِمَ الْمَدِينَةَ فَجَعَلَ يَصُومُ مِنْ كُلِّ شَهْرٍ ثَلَاثَةَ أَيَّامٍ وَقَالَ يَزِيدُ فَصَامَ سَبْعَةَ عَشَرَ شَهْرًا مِنْ رَبِيعِ الْأَوَّلِ إِلَى رَمَضَانَ مِنْ كُلِّ شَهْرٍ ثَلَاثَةَ أَيَّامٍ وَصَامَ يَوْمَ عَاشُورَاءَ ثُمَّ إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ فَرَضَ عَلَيْهِ الصِّيَامَ فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ
{ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمْ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ إِلَى هَذِهِ الْآيَةِ وَعَلَى الَّذِينَ يُطِيقُونَهُ فِدْيَةٌ طَعَامُ مِسْكِينٍ }
قَالَ فَكَانَ مَنْ شَاءَ صَامَ وَمَنْ شَاءَ أَطْعَمَ مِسْكِينًا فَأَجْزَأَ ذَلِكَ عَنْهُ قَالَ ثُمَّ إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ أَنْزَلَ الْآيَةَ الْأُخْرَى
{ شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِي أُنْزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ إِلَى قَوْلِهِ فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمْ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ }
قَالَ فَأَثْبَتَ اللَّهُ صِيَامَهُ عَلَى الْمُقِيمِ الصَّحِيحِ وَرَخَّصَ فِيهِ لِلْمَرِيضِ وَالْمُسَافِرِ وَثَبَّتَ الْإِطْعَامَ لِلْكَبِيرِ الَّذِي لَا يَسْتَطِيعُ الصِّيَامَ فَهَذَانِ حَوْلَانِ قَالَ وَكَانُوا يَأْكُلُونَ وَيَشْرَبُونَ وَيَأْتُونَ النِّسَاءَ مَا لَمْ يَنَامُوا فَإِذَا نَامُوا امْتَنَعُوا قَالَ ثُمَّ إِنَّ رَجُلًا مِنْ الْأَنْصَارِ يُقَالُ لَهُ صِرْمَةُ ظَلَّ يَعْمَلُ صَائِمًا حَتَّى أَمْسَى فَجَاءَ إِلَى أَهْلِهِ فَصَلَّى الْعِشَاءَ ثُمَّ نَامَ فَلَمْ يَأْكُلْ وَلَمْ يَشْرَبْ حَتَّى أَصْبَحَ فَأَصْبَحَ صَائِمًا قَالَ فَرَآهُ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَقَدْ جَهَدَ جَهْدًا شَدِيدًا قَالَ مَا لِي أَرَاكَ قَدْ جَهَدْتَ جَهْدًا شَدِيدًا قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي عَمِلْتُ أَمْسِ فَجِئْتُ حِينَ جِئْتُ فَأَلْقَيْتُ نَفْسِي فَنِمْتُ وَأَصْبَحْتُ حِينَ أَصْبَحْتُ صَائِمًا قَالَ وَكَانَ عُمَرُ قَدْ أَصَابَ مِنْ النِّسَاءِ مِنْ جَارِيَةٍ أَوْ مِنْ حُرَّةٍ بَعْدَ مَا نَامَ وَأَتَى النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَذَكَرَ ذَلِكَ لَهُ فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ
{ أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَى نِسَائِكُمْ إِلَى قَوْلِهِ ثُمَّ أَتِمُّوا الصِّيَامَ إِلَى اللَّيْلِ }
وَقَالَ يَزِيدُ فَصَامَ تِسْعَةَ عَشَرَ شَهْرًا مِنْ رَبِيعِ الْأَوَّلِ إِلَى رَمَضَانَ
Tercemesi:
Bize Ebu Nasr, ona Mes'udî -Haddesenâ lafzı ile- Bize Yezid b. Harun, ona Mes'udî -Ahberanâ lafzı ile-, -Ebu Nadr hadisinde- ona Amr b. Mürre, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona da Muaz b. Cebel (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Namazın durumu üç kere değişti ve orucun durumu da üç kere değişti.
Namazın değişen durumlarına gelince:
(Birisi) Rasulullah (sav) Medine'ye geldi ve on yedi ay Mescid-i Aksa'ya dönerek namaz kılmaya devam etti. Sonra Allah şu ayeti indirdi:
'(Ey Muhammed!) Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu (yücelerden haber beklediğini) görüyoruz. İşte şimdi, seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (Ey müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin.' [Bakara, 2/144]
Ravi dedi ki: Allah onu bu şekilde Mekke'ye döndürdü ki işte bu, değişikliklerden birisidir.
(İkincisi) Müslümanlar namaz için toplanıyorlar ve bunu birbirlerine haber veriyorlardı. Hatta bu,iş neredeyse bir çana vurarak çağırmaya kadar gitti. Sonra Ensardan Abdullah b. Zeyd isimli birisi Rasulullah'a (sav) geldi ve dedi ki:
'Ey Allah'ın Rasulü! Ben uyuyan kişinin (rüyada) gördüğünü gördüm. Uykuda değildim desem de doğru söylemiş olurum. Zira onu uyku ile uyanıklık arasında gördüm;
Üzerinde iki yeşil elbise bulunan kişi gördüm, kıbleye döndü ve dedi ki: Allahü Ekber, Allahü Ekber, (Allahü Ekber, Allahü Ekber)
Eşhedü En La İlahe İllallah, Eşhedü En La İlahe İllallah...
(Bunları ikişer kere okudu,) ezanı bitirdi, sonra bir müddet durdu. Sonra tekrar aynı sözleri tekrarladı, ayrıca:
Kad Kameti's-salah, Kad Kameti's-salah sözlerini ekledi.' Bunun üzerine Rasulullah şöyle buyurdu:
"Bunları Bilal'e öğret de ezan okusun (çağrıda bulunsun)!"
Böylece Bilal bu kelimelerle ilk ezan okuyan kişi oldu.
Sonra Hz. Ömer (ra) geldi ve şöyle dedi:
'Ey Allah'ın Rasulü! Ona gelen bana da geldi/göründü, ancak o, benden erken davrandı.'
İşte bu da değişen ikinci durumdur.
(Üçüncüsü) Müslümanlar namaza geliyor, (bakıyorlar ki) Rasulullah (sav) gelenlerin bir kısmı ile namaza başlamış. Biri geldiğinde (diğerine kaç rekat kıldığını soruyor), cemaatteki kişi de (eliyle) işaret ederek; bir ya da iki rekat olduğunu belirtiyor, yeni gelen önce (kaçırdığı rekat1arı) kılıyor, sonra da cemaatle namaza katılıyordu.
Sonra Muaz b. Cebel (ra) geldi ve dedi ki 'Hangi halde onu (Rasulullah'ı) bulursam hemen ona uyuyor, geçen (rekatı da) sonra kaza ediyordum.'
Muaz tekrar geldi ve Rasulullah yine namaza bir kısmıyla başlamıştı, Muaz namaza onunla hemen devam etti, Rasulullah namazı bitirince kalktı ve kalanını kaza etti. Bunun üzerine Rasullullah şöyle dedi, "Muaz size güzel bir sünnet (yöntem) geliştirdi, (artık) bu şekilde yapın!"
İşte bunlar değişen üç durumdur.
Orucun üç durumuna gelince...
Hz. Peygamber (sav), Medine'ye gelince her aydan üç gün oruç tutardı. - (Ravi) Yezid Rebiu'l-evvel'den Ramazan'a kadar on yedi ay her aydan üç gün bir de Aşura orucunu tuttu- diye rivayet etti.Sonra Allah (ac) şu ayeti indirdi ve orucu farz kıldı: 'Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.(Bakara 2/183-184)
Bu dönemde isteyen oruç tutuyor, isteyen de tutmuyor ve bedel olarak fidyesini ödüyordu. Bu da onun için yeterli sayılıyordu. Daha sonra Allah, '(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur'an'ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.' (Bakara 2/185) ayetini inzal buyurdu.
Böylece Allah orucu, sağlıklı ve mukim olarak bu aya erişen herkese farz kıldı. Hasta, yolcular için ruhsat verdi ve oruca güçleri yetmeyen ihtiyar kadın ve erkekler için de (fakir) doyurmaları izni geçerliliğini sürdürdü. Bu orucun geçirdiği ikinci değişimdir.
Onlar uyumadıkları sürece yerler, içerler ve eşleri ile münasebette bulunurlardı fakat uyurlarsa bunlardan uzak kalırlardı. Ensardan Sırma ismindeki zat akşam oluncaya kadar oruçlu olarak çalıştı. Sonra ailesinin yanına geldi yatsı namazını kıldı sonra bir şey yemeden ve içmeden uyudu. Sabaha kadar uyudu ve oruçlu olarak sabahladı. Rasulullah (sav) onu çok bitkin bir halde gördü. Seni niye böyle yorgun görüyorum deiye sordu.(Sırma) 'Ey Allah'ın Rasulü! Dün çok çalışmıştım, geldim kendimiyere atmışım ve sabaha kadar uyumuşum ve oruçlu olarak da sabahlamış oldum' dedi. Ömer de, uyuduktan sonra cariye yada hür bir kadınla cinsel münasebette bulunmuş, Peygamber'e gelerek bu durumu anlatmıştı. Bunun üzerine Allah (ac) şu ayeti indirdi: 'Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı.' (Bakara, 2/187)
Ravi Yezid, 'Rebiu'l-evvel'den Ramazan'a kadar ondokuz ay oruç tuttu' diye rivayet etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Muaz b. Cebel 22475, 7/382
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Muaz b. Cebel el-Ensarî (Muaz b. Cebel b. Amr b. Evs b. Âiz)
2. Ebu İsa Abdurrahman b. Ebu Leyla el-Ensarî (Abdurrahman b. Yesar b. Bilal b. Büleyl b. Uhayha)
3. Amr b. Mürre el-Muradî (Amr b. Mürre b. Abdullah b. Tarık)
4. Abdurrahman b. Abdullah el-Mesudi (Abdurrahman b. Abdullah b. Utbe b. Abdullah b. Mesud)
5. Ebu Nadr Haşim b. Kasım el-Leysi (Haşim b. Kasım b. Müslim)
5. Ebu Halid Yezid b. Harun el-Vasitî (Yezid b. Harun b. Zâzî b. Sabit)
Konular:
Ezan, dinde alem oluşu
Ezan, tarihçesi
Kıble, Kıblenin değiştirilmesi / tahvili
KTB, EZAN
KTB, NAMAZ,
Namaz, cemaate sonradan katılanların durumu
Namaz, geliş şekli
Namaz, Kıble
Namaz, namazı tamamlama
Oruç Olgusu
Oruç, Aşure, aşure gününde tutulacak orucun zamanı ve şekli
Oruç, İslamın ilk yıllarında
Oruç, Nafile Oruç, ayda üç gün oruç tutmak
Oruç, ne zaman farz kılındı
Ruhsat, amellerde
Sahâbe, sahabilerin sünnete uyma hassasiyetleri
Sünnet, yeni sünnetler/gelenekler ortaya koymak
Açıklama: Muaz b. Cebel ile Abdurrahman b. Ebu Leyla arasında inkıta vardır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
270725, D000507-2
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى عَنْ أَبِى دَاوُدَ ح
وَحَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ الْمُهَاجِرِ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ عَنِ الْمَسْعُودِىِّ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ عَنِ ابْنِ أَبِى لَيْلَى عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ قَالَ أُحِيلَتِ الصَّلاَةُ ثَلاَثَةَ أَحْوَالٍ وَأُحِيلَ الصِّيَامُ ثَلاَثَةَ أَحْوَالٍ وَسَاقَ نَصْرٌ الْحَدِيثَ بِطُولِهِ وَاقْتَصَّ ابْنُ الْمُثَنَّى مِنْهُ قِصَّةَ صَلاَتِهِمْ نَحْوَ بَيْتِ الْمَقْدِسِ قَطُّ قَالَ الْحَالُ الثَّالِثُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَدِمَ الْمَدِينَةَ فَصَلَّى - يَعْنِى نَحْوَ بَيْتِ الْمَقْدِسِ - ثَلاَثَةَ عَشَرَ شَهْرًا فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى هَذِهِ الآيَةَ "(قَدْ نَرَى تَقَلُّبَ وَجْهِكَ فِى السَّمَاءِ فَلَنُوَلِّيَنَّكَ قِبْلَةً تَرْضَاهَا فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَحَيْثُ مَا كُنْتُمْ فَوَلُّوا وُجُوهَكُمْ شَطْرَهُ)" فَوَجَّهَهُ اللَّهُ تَعَالَى إِلَى الْكَعْبَةِ . وَتَمَّ حَدِيثُهُ وَسَمَّى نَصْرٌ صَاحِبَ الرُّؤْيَا قَالَ فَجَاءَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ زَيْدٍ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ وَقَالَ فِيهِ فَاسْتَقْبَلَ الْقِبْلَةَ قَالَ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ حَىَّ عَلَى الصَّلاَةِ مَرَّتَيْنِ حَىَّ عَلَى الْفَلاَحِ مَرَّتَيْنِ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ ثُمَّ أَمْهَلَ هُنَيَّةً ثُمَّ قَامَ فَقَالَ مِثْلَهَا إِلاَّ أَنَّهُ قَالَ زَادَ بَعْدَ مَا قَالَ حَىَّ عَلَى الْفَلاَحِ. قَدْ قَامَتِ الصَّلاَةُ قَدْ قَامَتِ الصَّلاَةُ. قَالَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"لَقِّنْهَا بِلاَلاً." فَأَذَّنَ بِهَا بِلاَلٌ وَقَالَ فِى الصَّوْمِ قَالَ فَإِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَانَ يَصُومُ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ مِنْ كُلِّ شَهْرٍ وَيَصُومُ يَوْمَ عَاشُورَاءَ فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى "(كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِنَ قَبْلِكُمْ)" إِلَى قَوْلِهِ "(طَعَامُ مِسْكِينٍ)" فَكَانَ مَنْ شَاءَ أَنْ يَصُومَ صَامَ وَمَنْ شَاءَ أَنْ يُفْطِرَ وَيُطْعِمَ كُلَّ يَوْمٍ مِسْكِينًا أَجْزَأَهُ ذَلِكَ وَهَذَا حَوْلٌ فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى "(شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِى أُنْزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ)" إِلَى "(أَيَّامٍ أُخَرَ)" فَثَبَتَ الصِّيَامُ عَلَى مَنْ شَهِدَ الشَّهْرَ وَعَلَى الْمُسَافِرِ أَنْ يَقْضِىَ وَثَبَتَ الطَّعَامُ لِلشَّيْخِ الْكَبِيرِ وَالْعَجُوزِ اللَّذَيْنِ لاَ يَسْتَطِيعَانِ الصَّوْمَ وَجَاءَ صِرْمَةُ وَقَدْ عَمِلَ يَوْمَهُ وَسَاقَ الْحَدِيثَ.
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Ebu Davud; (T)
Bize Nasr b. Muhacir, ona Yezid b. Harun, ona Mesudi, ona Amr b. Mürre, ona İbn Ebu Leyla, ona da Muaz b. Cebel şöyle rivayet etti:
Namaz ve oruç üç evre geçirdi. Ravi Nasr, hadisi uzunca nakletti. İbn Müsenna, hadisi kısa bir şekilde, sadece namazın Beyt-i Makdis'e doğru kılınması ile alakalı kıssayı nakletti. (Namazın) üçüncü evresi şöyleydi: Hz. Peygamber (sav), Medine'ye geldi ve on üç ay boyunca Beyt-i Makdis'e doğru namaz kıldı. (Ardından) Allah Teâlâ: "Yüzünün semaya dönüp durduğunu görüyoruz. Seni, razı olduğun bir kıbleye yönlendireceğiz. Yüzünü, Mescid-i Haram tarafına çevir. Sizler de nerede olursanız olun yüzünüzü oraya çevirin" ayetini indirdi. (Yani) Allah Teâlâ onun yüzünü Kâbe'ye çevirdi. İbn Müsenna'nın rivayeti bu şekildedir. Ravi Nasr, rivayetinde bir önceki hadiste rüya gören kimsenin ismini açıklamış ve şöyle rivayet etmiştir: Ensar'dan biri olan Abdullah b. Zeyd geldi ve kıbleye yönelip şöyle dedi: Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın Rasulüdür, şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın Rasulüdür, iki kere haydi namaza, iki kere haydi kurtuluşa, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah'tan başka ilah yoktur. Sonra biraz durdu, ardından (bir daha) kalktı ve benzer şeyler söyledi. Ancak bu defa, haydi namaza cümlesinden sonra namaz vakti girdi, namaz vakti cümlelerini ilave etti. Muaz b. Cebel, Hz. Peygamber'in (sav) "(ezanı) Bilal'e öğret" diye buyurduğunu ifade etti. Bilal de ezanı okudu. Ravi Nasr, oruç hakkında şunları anlattı: Rasulullah (sav), her aydan üç gün ve (bir de) âşûrâ orucunu tutardı. Allah Teâlâ, "Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı" ayetini "fakirlerin yemeği" kısmına kadar indirdi. Bundan sonra, dileyen oruç tuttu, dileyen de oruç tutmayıp her gün fakirlere yemek yedirdi ve bu, onlardan sorumluluğu kaldırdı. Bu orucun bir evresiydi. Ardından Allahu Teâlâ, "İçerisinde Kur'ân'ın indirildiği Ramazan ayı" ayetini "diğer günlerde" kısmına kadar indirdi. Böylece oruç, Ramazan ayına erişene (kesin olarak) farz kılınmış oldu. Yolcuya kaza etmesi, orucu tutamayan yaşlı erkek ve kadınlara da yemek yedirmeleri (ruhsatı verildi). (Sahabi) Sırma, bütün gün çalışmış olarak geldi. Ravi, hadisin kalan kısmını rivayet etti
Açıklama:
Muaz b. Cebel ile Abdurrahman b. Ebu Leyla arasında inkıta vardır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Salât 28, /127
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Muaz b. Cebel el-Ensarî (Muaz b. Cebel b. Amr b. Evs b. Âiz)
2. Ebu İsa Abdurrahman b. Ebu Leyla el-Ensarî (Abdurrahman b. Yesar b. Bilal b. Büleyl b. Uhayha)
3. Amr b. Mürre el-Muradî (Amr b. Mürre b. Abdullah b. Tarık)
4. Abdurrahman b. Abdullah el-Mesudi (Abdurrahman b. Abdullah b. Utbe b. Abdullah b. Mesud)
5. Ebû Dâvûd et-Tayâlîsî (Süleyman b. Davud b. Cârûd)
6. Muhammed b. Müsenna el-Anezî (Muhammed b. Müsenna b. Ubeyd b. Kays b. Dinar)
Konular:
Aşure, aşure gününde oruç tutmaya teşvik
Ezan, dinde alem oluşu
Ezan, tarihçesi
İbadet, Namaz
Kıble, Kıblenin değiştirilmesi / tahvili
KTB, EZAN
KTB, NAMAZ,
KTB, ORUÇ
Oruç, Aşure, aşure gününde tutulacak orucun zamanı ve şekli
Oruç, ne zaman farz kılındı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
270724, D000506-2
Hadis:
حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ مَرْزُوقٍ أَخْبَرَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ قَالَ سَمِعْتُ ابْنَ أَبِى لَيْلَى ح
وَحَدَّثَنَا ابْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ سَمِعْتُ ابْنَ أَبِى لَيْلَى قَالَ أُحِيلَتِ الصَّلاَةُ ثَلاَثَةَ أَحْوَالٍ - قَالَ - وَحَدَّثَنَا أَصْحَابُنَا أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"لَقَدْ أَعْجَبَنِى أَنْ تَكُونَ صَلاَةُ الْمُسْلِمِينَ - أَوْ قَالَ الْمُؤْمِنِينَ - وَاحِدَةً حَتَّى لَقَدْ هَمَمْتُ أَنْ أَبُثَّ رِجَالاً فِى الدُّورِ يُنَادُونَ النَّاسَ بِحِينِ الصَّلاَةِ وَحَتَّى هَمَمْتُ أَنْ آمُرَ رِجَالاً يَقُومُونَ عَلَى الآطَامِ يُنَادُونَ الْمُسْلِمِينَ بِحِينِ الصَّلاَةِ حَتَّى نَقَسُوا أَوْ كَادُوا أَنْ يَنْقُسُوا." قَالَ فَجَاءَ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى لَمَّا رَجَعْتُ - لِمَا رَأَيْتُ مِنَ اهْتِمَامِكَ - رَأَيْتُ رَجُلاً كَأَنَّ عَلَيْهِ ثَوْبَيْنِ أَخْضَرَيْنِ فَقَامَ عَلَى الْمَسْجِدِ فَأَذَّنَ ثُمَّ قَعَدَ قَعْدَةً ثُمَّ قَامَ فَقَالَ مِثْلَهَا إِلاَّ أَنَّهُ يَقُولُ قَدْ قَامَتِ الصَّلاَةُ وَلَوْلاَ أَنْ يَقُولَ النَّاسُ - قَالَ ابْنُ الْمُثَنَّى أَنْ تَقُولُوا - لَقُلْتُ إِنِّى كُنْتُ يَقْظَانًا غَيْرَ نَائِمٍ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَقَالَ ابْنُ الْمُثَنَّى
"لَقَدْ أَرَاكَ اللَّهُ خَيْرًا." وَلَمْ يَقُلْ عَمْرٌو
"لَقَدْ أَرَاكَ اللَّهُ خَيْرًا فَمُرْ بِلاَلاً فَلْيُؤَذِّنْ." قَالَ فَقَالَ عُمَرُ أَمَا إِنِّى قَدْ رَأَيْتُ مِثْلَ الَّذِى رَأَى وَلَكِنِّى لَمَّا سُبِقْتُ اسْتَحْيَيْتُ . قَالَ وَحَدَّثَنَا أَصْحَابُنَا قَالَ وَكَانَ الرَّجُلُ إِذَا جَاءَ يَسْأَلُ فَيُخْبَرُ بِمَا سُبِقَ مِنْ صَلاَتِهِ وَإِنَّهُمْ قَامُوا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ بَيْنِ قَائِمٍ وَرَاكِعٍ وَقَاعِدٍ وَمُصَلٍّ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم. قَالَ ابْنُ الْمُثَنَّى قَالَ عَمْرٌو وَحَدَّثَنِى بِهَا حُصَيْنٌ عَنِ ابْنِ أَبِى لَيْلَى حَتَّى جَاءَ مُعَاذٌ. قَالَ شُعْبَةُ وَقَدْ سَمِعْتُهَا مِنْ حُصَيْنٍ فَقَالَ لاَ أَرَاهُ عَلَى حَالٍ إِلَى قَوْلِهِ كَذَلِكَ فَافْعَلُوا.
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ ثُمَّ رَجَعْتُ إِلَى حَدِيثِ عَمْرِو بْنِ مَرْزُوقٍ قَالَ فَجَاءَ مُعَاذٌ فَأَشَارُوا إِلَيْهِ - قَالَ شُعْبَةُ وَهَذِهِ سَمِعْتُهَا مِنْ حُصَيْنٍ - قَالَ فَقَالَ مُعَاذٌ لاَ أَرَاهُ عَلَى حَالٍ إِلاَّ كُنْتُ عَلَيْهَا. قَالَ فَقَالَ
"إِنَّ مُعَاذًا قَدْ سَنَّ لَكُمْ سُنَّةً كَذَلِكَ فَافْعَلُوا." قَالَ وَحَدَّثَنَا أَصْحَابُنَا أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَمَّا قَدِمَ الْمَدِينَةَ أَمَرَهُمْ بِصِيَامِ ثَلاَثَةِ أَيَّامٍ ثُمَّ أُنْزِلَ رَمَضَانُ وَكَانُوا قَوْمًا لَمْ يَتَعَوَّدُوا الصِّيَامَ وَكَانَ الصِّيَامُ عَلَيْهِمْ شَدِيدًا فَكَانَ مَنْ لَمْ يَصُمْ أَطْعَمَ مِسْكِينًا فَنَزَلَتْ هَذِهِ الآيَةُ "(فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ)" فَكَانَتِ الرُّخْصَةُ لِلْمَرِيضِ وَالْمُسَافِرِ فَأُمِرُوا بِالصِّيَامِ. قَالَ وَحَدَّثَنَا أَصْحَابُنَا قَالَ وَكَانَ الرَّجُلُ إِذَا أَفْطَرَ فَنَامَ قَبْلَ أَنْ يَأْكُلَ لَمْ يَأْكُلْ حَتَّى يُصْبِحَ. قَالَ فَجَاءَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ فَأَرَادَ امْرَأَتَهُ فَقَالَتْ إِنِّى قَدْ نِمْتُ فَظَنَّ أَنَّهَا تَعْتَلُّ فَأَتَاهَا فَجَاءَ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ فَأَرَادَ الطَّعَامَ فَقَالُوا حَتَّى نُسَخِّنَ لَكَ شَيْئًا فَنَامَ فَلَمَّا أَصْبَحُوا أُنْزِلَتْ عَلَيْهِ هَذِهِ الآيَةُ "(أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَى نِسَائِكُمْ)."]
Tercemesi:
Bize Amr b. Merzuk, ona Şube, ona Amr b. Mürre, ona İbn Ebu Leyla; (T)
Bize İbn Müsenna, ona Muhammed b. Cafer, ona Şube, ona Amr b. Mürre, ona da İbn Ebu Leyla şöyle rivayet etmiştir: Namaz, üç evre geçirmiştir. Ashabımız, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Müslümanların -ravi yahut müminlerin dedi- namazlarının tek (bir imam tarafından cemaat halinde kılınması) benim hoşuma gidiyor. (Bunun için) namaz vaktinde insanları namaza çağıracak adamları mahallelere göndermeyi ve bazı adamlara, Medine'nin kalelerine çıkmalarını ve namaz vaktinde insanlara haber vermelerini emretmeyi bile düşündüm. Öyle ki çan çalmalarını emredecektim. -Ravi yahut neredeyse çan çalacaklardı" dedi.- (Ravi İbn Ebu Leyla) şöyle devam etti: Ensar'dan bir adam Rasulullah'a (sav) geldi ve ona Ya Rasulullah, senin düşünceli halini görüp (evime) döndüğüm zaman sanki üzerinde iki yeşil elbise olan bir adam gördüm. (Adam), mescitte ayağa kalktı, ezan okudu, ardından biraz oturdu. Sonra (yine) kalktı, ezanın bir benzerini okudu. Ancak bu sefer namaz vakti girmiştir cümlesini ilave etti. Eğer insanların -ravi İbn Müsenna, eğer sizin demiştir- yalancı demelerinden çekinmesem bunu uyurken değil de uyanıkken gördüğümü söylerdim. (Bunun üzerine) Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: -Ravi İbn Müsenna şöyle rivayet etti:-
"Şüphesiz ki Allah, sana, hayrı gösterdi." -(Diğer râvi) Amr ise İbn Müsenna gibi dememiştir.-
"Bilal'e emret de ezan okusun." Ömer, ben de onun gördüğüne benzer bir rüya gördüm ancak haber vermekte gecikince utandım demiştir.
(İbn Ebu Leyla), ashabımız şöyle rivayet etmiştir dedi: Bir adam, mescide geldiğinde (namazın hangi rekatında olunduğunu) sorar, ona kaçırdığı rekatlar haber verilirdi. Ashab, kimilerinin ayakta, kimilerinin rukuda, kimilerinin oturur halde, kimilerinin de Hz. Peygamber'in (sav) yaptıklarını yapar halde oldukları halde Rasulullah (sav) ile namaz kılarlardı.
İbn Müsenna dedi ki: Bana Amr, ona Husany, ona da İbn Ebu Leyla'nın rivayet ettiğine göre Muaz gelene kadar (bu durum böyle devam etti) dedi. Şube, ben bu rivayeti Muaz'ın hangi halde görürsem sözünden, Hz. Peygamber'in (sav) "(Muaz gibi) yapın" sözüne kadarki kısmı Husayn'dan işittim dedi.
[Ebu Davud dedi ki: (Tüm bu açıklamalardan) sonra Amr b. Merzûk'un hadisine dönüyorum: Muaz geldi, ashab da ona kaçırdığı rekatları bildirdiler. Şube, ben bunu Husayn'dan duydum dedi. Muaz, ben, Rasulullah'ı (sav) hangi halde görürsem o şekilde namazı kılarım. Bunun üzerine Muaz, Hz. Peygamber'in (sav), "Muaz sizin için güzel bir sünnet ortaya koydu; (siz de onun yaptığını) yapın" buyurduğunu rivayet etti.
İbn Ebu Leyla, ashabımız bize şöyle rivayet ettiler dedi: Hz. Peygamber Medine'ye gelince, ashabına (ayın) üç gününü oruçlu geçirmelerini emretti. Sonra Ramazan orucu farz kılındı. Ashab, oruç tutmaya alışık değildi ve oruç onlara ağır geldi. Oruç tutamayanlar fakirleri doyururdu da "sizden Ramazan ayına erişen oruç tutsun" ayeti nazil oldu. Ayette sadece hasta ve yolculara ruhsat vardı, diğerleri oruç tutmakla emrolundular. İbn Ebu Leyla ashabımız şöyle rivayet etti dedi: Bir adam, iftar vakti geldiğinde bir şey yemeden uyursa ertesi güne kadar bir şey yiyemezdi. Ömer, oruç gecesi hanımı ile birlikte olmak istemiş, hanımı ise ona (iftar etmeden) uyuduğunu söylemişti. Ömer de hanımının bahane ürettiğini zannedip onunla birlikte olmuştu. Ensar'dan başka bir adam da iftar vakti yemek istemiş, ailesi de pişene kadar beklemesini söylemişlerdi. Ancak adam uyuya kalmıştı. Onlar, (bu vaziyette) sabahladıklarında "oruç gecesi hanımlarınıza yaklaşmanız sizlere helal kılındı" ayeti nazil oldu.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Salât 28, /126
Senetler:
1. Ashabuna (Ashabuna)
2. Ebu İsa Abdurrahman b. Ebu Leyla el-Ensarî (Abdurrahman b. Yesar b. Bilal b. Büleyl b. Uhayha)
3. Amr b. Mürre el-Muradî (Amr b. Mürre b. Abdullah b. Tarık)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Gunder Muhammed b. Cafer el-Hüzelî (Muhammed b. Cafer el-Hüzeli)
6. Muhammed b. Müsenna el-Anezî (Muhammed b. Müsenna b. Ubeyd b. Kays b. Dinar)
Konular:
Ezan, dinde alem oluşu
İbadet, Namaz
KTB, EZAN
KTB, NAMAZ,
Namaz, namazı tamamlama
Oruç Olgusu
Oruç, Aşure, aşure gününde tutulacak orucun zamanı ve şekli
Oruç, ne zaman farz kılındı
أخبرنا محمد بن عمر أخبرنا عبد الله بن عبد الرحمن الجمحي عن الزهري عن عروة عن عائشة قال وأخبرنا عبيد الله بن عمر عن نافع عن بن عمر قال وأخبرنا عبد العزيز بن محمد عن ربيح بن عبد الرحمن بن أبي سعيد الخدري عن أبيه عن جده قالوا نزل فرض شهر رمضان بعدما صرفت القبلة إلى الكعبة بشهر في شعبان على رأس ثمانية عشر شهرا من مهاجر رسول الله صلى الله عليه وسلم وأمر رسول الله صلى الله عليه وسلم في هذه السنة بزكاة الفطر وذلك قبل أن تفرض الزكاة في الأموال وأن تخرج عن الصغير والكبير والحر والعبد والذكر والأثنى صاع من تمر أو صاع من شعير أو صاع من زبيب أو مدان من بر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
103923, ST7 sl
Hadis:
أخبرنا محمد بن عمر أخبرنا عبد الله بن عبد الرحمن الجمحي عن الزهري عن عروة عن عائشة قال وأخبرنا عبيد الله بن عمر عن نافع عن بن عمر قال وأخبرنا عبد العزيز بن محمد عن ربيح بن عبد الرحمن بن أبي سعيد الخدري عن أبيه عن جده قالوا نزل فرض شهر رمضان بعدما صرفت القبلة إلى الكعبة بشهر في شعبان على رأس ثمانية عشر شهرا من مهاجر رسول الله صلى الله عليه وسلم وأمر رسول الله صلى الله عليه وسلم في هذه السنة بزكاة الفطر وذلك قبل أن تفرض الزكاة في الأموال وأن تخرج عن الصغير والكبير والحر والعبد والذكر والأثنى صاع من تمر أو صاع من شعير أو صاع من زبيب أو مدان من بر
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Abdullah b. Abdurrahman el-Cümehi (Abdullah b. Abdurrahman)
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Ömer el-Vakıdi (Muhammed b. Ömer b. Vakıd)
Konular:
KTB, ORUÇ
Oruç, ne zaman farz kılındı
Sadaka, Fıtır Sadakası, kimler için / adına verilir
Sadaka, fıtır sadakası, ödenecek cins ve miktar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
144729, BS007972
Hadis:
وَأَخْبَرَنَا أَبُو صَالِحِ بْنُ أَبِى طَاهِرٍ الْعَنْبَرِىُّ أَخْبَرَنَا جَدِّى يَحْيَى بْنُ مَنْصُورٍ الْقَاضِى حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصٍ السُّدُوسِىُّ حَدَّثَنَا عَاصِمُ بْنُ عَلِىٍّ حَدَّثَنَا الْمَسْعُودِىُّ حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ مُرَّةَ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِى لَيْلَى عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ : أُحِيلَ الصِّيَامُ ثَلاَثَةَ أَحْوَالٍ فَذَكَرَ الْحَدِيثَ قَالَ : وَأَمَّا حَوْلُ الصِّيَامِ فَإِنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- صَامَ بَعْدَ مَا قَدِمَ الْمَدِينَةَ فَجَعَلَ يَصُومُ مِنْ كُلِّ شَهْرٍ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ ، وَصَامَ عَاشُورَاءَ فَصَامَ سَبْعَةَ عَشَرَ شَهْرًا شَهْرَ رَبِيعٍ إِلَى شَهْرِ رَبِيعٍ إِلَى رَمَضَانَ ، ثُمَّ إِنَّ اللَّهَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى فَرَضَ عَلَيْهِ شَهْرَ رَمَضَانَ وَأَنْزَلَ عَلَيْهِ (كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ ). الآيَةَ وَذَكَرَ بَاقِىَ الْحَدِيثِ. هَذَا مُرْسَلٌ عَبْدُ الرَّحْمَنِ لَمْ يُدْرِكْ مُعَاذَ بْنَ جَبَلٍ.
Tercemesi:
Bize Sâlih b. Ebu Tâhir el-Anberî , onlara dedem Yahyâ b. Mansûr el-Kâdî, onlara ömer b. Hafs es-Sedûsî, onlara Âsım b. Ali, onlara el-Mes’ûdî, onlara Amr b. Mürre’nin; onun da Abdurrahmân b. Ebu Leylâ’dan rivayet ettiğine göre, Muâz . Cebel (r.) şöyle demiştir:
Oruç (farz oluncaya kadar) üç aşama geçirmişti: Râvi sonra hadisin tamamını zikretti ve arkasından şöyle dedi: Orucun geçirdiği aşamaya gelince; Rasûlüllah (s.) Medine’ye hicret ettikten hemen sonra önceleri her aydan üç gün ve aşûrâ orucunu tutmuştu. Bu şekilde; bir bahar ayından diğer bahar ayına kadar on yedi ay tutmuştu. Daha sonra da Allah Tebârake ve Teâlâ ona Ramazan ayında oruç tutmayı farz kıldı ve “Sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de oruç farz kılındı…” (Bakara, 2/183) ayetini indirdi. Sonra hadisin geri kalanını zikretti.
Bu hadis Abdurrahman’ın bir mürselidir. Zira o Muâz b. Cebel’e yetişmedi (ondan hadis almadı).
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Savm 7972, 8/401
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Muaz b. Cebel el-Ensarî (Muaz b. Cebel b. Amr b. Evs b. Âiz)
2. Ebu İsa Abdurrahman b. Ebu Leyla el-Ensarî (Abdurrahman b. Yesar b. Bilal b. Büleyl b. Uhayha)
3. Amr b. Mürre el-Muradî (Amr b. Mürre b. Abdullah b. Tarık)
4. Abdurrahman b. Abdullah el-Mesudi (Abdurrahman b. Abdullah b. Utbe b. Abdullah b. Mesud)
5. Asım b. Ali el-Vasitî (Asım b. Ali b. Asım)
6. Ömer b. Hafs es-Sedusî (Ömer b. Hafs b. Ömer)
7. Yahya b. Mansûr el-Kâdî (Yahya b. Mansûr b. Yahya b. Abdülmelik)
8. Anber b. Tayyib el-Anberî (Anber b. Tayyib b. Muhammed b. Abdullah b. Anber)
Konular:
Kur'an, Nüzul sebebleri
Oruç, Aşure, aşure gününde tutulacak orucun zamanı ve şekli
Oruç, farziyeti
Oruç, İslamın ilk yıllarında
Oruç, ne zaman farz kılındı
أخبرني عبد الله بن الحسين القاضي بمرو ثنا الحارث بن أبي أسامة ثنا أبو النضر هاشم بن القاسم ثنا المسعودي حدثني عمرو بن مرة عن عبد الرحمن بن أبي ليلى عن معاذ بن جبل رضي الله عنه قال : أما أحوال الصيام فإن رسول الله صلى الله عليه و سلم قدم المدينة فجعل يصوم من كل شهر ثلاثة أيام و صيام يوم عاشوراء ثم أن الله فرض عليه الصيام فأنزل الله : { يا أيها الذين آمنوا كتب عليكم الصيام كما كتب على الذين من قبلكم } إلى هذه الآية { و على الذين يطيقونه فدية طعام مسكين } فكان من شاء صام و من شاء أطعم مسكينا فأجزى ذلك عنه ثم أن الله أنزل الآية الأخرى { شهر رمضان الذي أنزل فيه القرآن هدى للناس } إلى قوله تعالى { فمن شهد منكم الشهر فليصمه } فأثبت الله صيامه على المقيم الصحيح و رخص فيه للمريض و للمسافر و ثبت الإطعام للكبير الذي لا يستطيع الصيام فهذان حولان و كانوا يأكلون و يشربون و يأتون النساء ما لم يناموا فإذا ناموا امتنعوا ثم أن رجلا من الأنصار يقال له : صرمة كان يعمل صائما حتى أمسى فجاء إلى أهله فصلى العشاء ثم نام فلم يأكل و لم يشرب حتى أصبح فأصبح صائما فألقيت نفسي فنمت و أصبحت صائما و كان عمر قد أصاب من النساء من جارية أو حرة بعدما نام فأتى النبي صلى الله عليه و سلم فذكر ذلك له فأنزل الله { أحل لكم ليلة الصيام الرفث إلى نسائكم } إلى قوله { ثم أتموا الصيام إلى الليل }
هذا حديث صحيح الإسناد و لم يخرجاه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
191378, NM003122
Hadis:
أخبرني عبد الله بن الحسين القاضي بمرو ثنا الحارث بن أبي أسامة ثنا أبو النضر هاشم بن القاسم ثنا المسعودي حدثني عمرو بن مرة عن عبد الرحمن بن أبي ليلى عن معاذ بن جبل رضي الله عنه قال : أما أحوال الصيام فإن رسول الله صلى الله عليه و سلم قدم المدينة فجعل يصوم من كل شهر ثلاثة أيام و صيام يوم عاشوراء ثم أن الله فرض عليه الصيام فأنزل الله : { يا أيها الذين آمنوا كتب عليكم الصيام كما كتب على الذين من قبلكم } إلى هذه الآية { و على الذين يطيقونه فدية طعام مسكين } فكان من شاء صام و من شاء أطعم مسكينا فأجزى ذلك عنه ثم أن الله أنزل الآية الأخرى { شهر رمضان الذي أنزل فيه القرآن هدى للناس } إلى قوله تعالى { فمن شهد منكم الشهر فليصمه } فأثبت الله صيامه على المقيم الصحيح و رخص فيه للمريض و للمسافر و ثبت الإطعام للكبير الذي لا يستطيع الصيام فهذان حولان و كانوا يأكلون و يشربون و يأتون النساء ما لم يناموا فإذا ناموا امتنعوا ثم أن رجلا من الأنصار يقال له : صرمة كان يعمل صائما حتى أمسى فجاء إلى أهله فصلى العشاء ثم نام فلم يأكل و لم يشرب حتى أصبح فأصبح صائما فألقيت نفسي فنمت و أصبحت صائما و كان عمر قد أصاب من النساء من جارية أو حرة بعدما نام فأتى النبي صلى الله عليه و سلم فذكر ذلك له فأنزل الله { أحل لكم ليلة الصيام الرفث إلى نسائكم } إلى قوله { ثم أتموا الصيام إلى الليل }
هذا حديث صحيح الإسناد و لم يخرجاه
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, Tefsîr 3122, 4/100
Senetler:
()
Konular:
Oruç, ne zaman farz kılındı