112 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Avf et-Tâî, ona Ahmed b. Halid el-Vehbî, ona Muhammed b. İshak, ona İsa b. Ma'kil b. Ümmü Ma'kil el-Esedî, -Huzeyme kabilesinin Esed kolu-, ona Yusuf b. Abdullah b. Selam, ona da ninesi Ümmü Makil rivayet etmiştir: Hz. Peygamber Vedâ haccına çıkacağı sırada bizim bir tane devemiz vardı, onu da (kocam) Ebu Makil Allah yolunda vakfetmişti. O sırada biz hastalandık, Ebu Makil de öldü. Rasulullah (sav) hacdan dönünce, kendisine gittim. Bana "Ya Ümmü Makil, benimle yola çıkmaktan seni ne alıkoydu?" dedi. Ben biz hazırlanmıştık, ama (kocam) Ebu Makil öldü. Bizim de hacca gidebilecek bir devemiz vardı; Ebu Makil bana, onu Allah yolunda vakfettiğini vasiyet etmişti dedim. Rasulullah (sav); "Keşke o deve ile hacca gelseydin! Çünkü hac da Allah yolunda yapılan bir iştir. Ama bizimle bu haccı kaçırdın ise de Ramazan’da umre yap; çünkü o da hac gibidir" dedi. [Ümmü Makil dedi ki: Hac hacdır, umre de umredir. Fakat Rasulullah (sav) bana böyle söyledi; bu söz sadece bana mı aittir, bilemiyorum. ]
Açıklama: Bu rivayetle daha önce geçen rivayet, görünürde birbiriyle çelişir gibidir. Bu rivayette olayı Ümmü Makil anlatmakta, önceki rivayette geçen ve Hz. Peygamber’le yola çıkmadan yaptıkları görüşme ile ilgili kısım yer almamaktadır. Muhtemelen Hz. Peygamber henüz yola çıkmadan önce, önceki rivayette görüldüğü şekilde kendisiyle görüşmüşlerdi. Ama çok geçmeden Ebû Makil ölmüştü. Ümmü Makil de zaten yaşlı ve hasta bir kadındı, dolayısıyla o da hacca gidemedi. Hz. Peygamber hacdan dönünce, Ümmü Makil kendisini ziyarete gider, niçin hacca gidemediğini anlatır ve bunun yerine ne yapabileceğini sorar. Hz. Peygamber de Ramazan’da umre yapmasını tavsiye eder.
Bize Ahmed b. Salih, ona Abdullah b. Vehb, ona Hayve, ona Ebu İsa el-Horâsânî, ona Abdullah b. el-Kasım, ona da Said b. el-Müseyyeb'in rivayet ettiğine göre; "Hz. Peygamber'in (sav) ashabından bir adam Hz. Ömer'e (ra) gelerek; Rasulullah'ın (sav) vefatı ile neticelenen hastalığı sırasında, hacdan önce umre yapmayı yasakladığını işittiğine şehadet getirdi."
Bize Muhammed b. Kesir, ona Hemmâm, ona Ata, ona Safvan b. Ya'la b. Ümeyye, ona da babası rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) Cirâne'de iken üzerinde halûk-yahut safran- denilen bir tür parfüm eseri bulunan cübbeli bir adam gelmiş ve Ey Allah'ın Rasulü, umremi yaparken ne şekilde hareket etmemi tavsiye edersin? diye sormuş. Bunun Allah Tebâreke ve Teâlâ hemen Hz. Peygamber'e ayet indirdi. Hz. Peygamber vahyin etkisinden çıkınca "umreyi soran zât nerede?" diye sormuş ve ona hitaben, "vücudundaki halûk'un -yahut da safranın- izlerini yıka, cübbeni çıkar, haccında ne yaptın ise, umrende de onu yap!" buyurmuştur.
Bize Ebu Kamil, ona Ebu Avane, ona İbrahim b. Muhacir, ona Ebu Bekir b. Abdurrahman, ona Mervân'ın Ümmü Makil'e gönderdiği elçisi demiştir ki: Ebu Makil, Hz. Peygamber’le birlikte hacca gitmeye karar vermişti. Ebu Makil eve gelince, (karısı) Ümmü Makil, biliyorsun ki, benim de hac yapmam gerekiyor dedi. Birlikte Hz. Peygamber'e gidip huzuruna çıktılar. Ümmü Makil, Ey Allah’ın Rasulü; benim haccetmem gerekiyor. Ebu Makil'in de genç bir devesi var dedi. Ebu Makil doğru söyledi, yalnız ben o deveyi Allah yolunda vakfetmiştim dedi. Rasulullah (sav) şöyle söyledi: "Deveyi karına ver, onunla haccetsin! Çünkü hac da Allah yolunda bir ibadettir." Bunun üzerine Ebu Makil, deveyi karısına verdi. O zaman Ümmü Makil, Ey Allah'ın Rasulü ben yaşlı ve hasta bir kadınım, acaba benim için hacca denk düşecek başka bir ibadet var mı? diye sordu. Rasulullah da (sav) "ramazan umresi hacca denktir," buyurdu.