20 Kayıt Bulundu.
Bize Said b. Ebu Meryem, ona İbrahim b. Süveyd, ona Muttalib’in azatlısı Amr b. Ebu Amr, ona da Vâlibe’nin azatlısı Said b. Cübeyr el-Kûfî şöyle demiştir: İbn Abbas (r.anhumâ) Arefe gününde Nebi (sav) ile Arafat’tan ayrıldı. Nebi (sav) arka taraflarında develerin hızlıca sürülmek maksadı ile onlara vurulduğunu ve bağırıp çağırış seslerini işitince onlara kamçısıyla işaret ederek: "Ey insanlar! sükûnetle hareket edin. Hiç şüphesiz iyilik, süratle elde edilmez" buyurdu. "Evdaû" hızlıca sürdüler; "Hilâlekum" (Tevbe, 9/47) aranıza girmek, sızmak; "Feccarnâ hilâlehumâ" İkisinin arasında (bir ırmak) fışkırttık (Kehf, 18/33) anlamlarına gelmektedir.
Bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona Zührî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre (ra) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Kendini beğenme ve böbürlenme deve ve sığır güden çığırtkan bedevilerde, sükunet ve tevazu ise koyun besleyenlerdedir. İman Yemenlidir. Hikmet de Yemenlidir." [(Buhârî der ki:) Yemen, Kabe'nin sağında olduğu için öyle isimlendirilmiştir. Şam da Kabe'nin solundadır. O yüzden Meş'eme (uğursuzluk) Meysere (sol) anlamına gelmekdir. Sol el uğursuzluğa işaret olarak söylenir. Sol taraf uğursuzluktur.]
İmanlarını bir kat daha arttırsınlar diye müminlerin kalplerine güven indiren O'dur. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah bilendir, her şeyi hikmetle yapandır.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona İbn Ebu Adiy, ona Şu'be, ona Süleyman, ona Zekvân, ona da Ebu Hureyre (ra) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "İşte size Yemen ehli geldi. Yemenliler yüreği en yufka, kalbi en yumuşak kimselerdir. iman Yemen tarafındadır, hikmet de Yemen tarafındadır. Öğünme ile kendini beğenme deve sahiplerinde, sükûnet ile vakar ise davar sahiplerindedir" Yin bu hadisi Gunder, ona Şu'be ona Süleyman, ona Zekvân, ona da Ebu Hureyre Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Gunder arasında inkıta vardır.
Bize Âdem, ona İbn Ebu Zi’b, ona ez-Zührî, ona Said ve Ebu Seleme, onlara da Ebu Hureyre (ra) Nebi’den (sav) rivayet etmiştir; (T) Ayrıca bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Namaz için kamet getirildiği zaman koşarak namaza gelmeyiniz. Sükûnet ve vakar ile yürüyerek namaza geliniz. Yetişebildiğiniz kadarını kılın, yetişemediğinizi tamamlayın."
Bize Hafs b. Ömer, ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona da Berâ (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah'ın (sav) Ahzab günü, toprak taşıdığını gördüm. Toprak, karnının beyazlığını kapatmıştı. Bir yandan da şöyle söylüyordu: "Yâ Rabbi! Sen olmasan ne hidayete erer, ne infakta bulunur, ne de namaz kılardık. Düşmanlar karşılaştığımızda üzerimize huzur ve dinginlik indir, ayaklarımızı sabit kıl. Bunlar bize zulmettiler. Fitne çıkarmak istediklerinde biz fitneyi reddettik."
Bize Muhammed b. Cafer, ona Said ve Abdülvehhab, ona Said (mana olarak), ona Katade, ona Ebu Rafi', ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etti: "Namaz için kamet getirildiğinde, sakin ve vakarlı bir şekilde safa yürüyün. Yetiştiğiniz kadarını kılın, geçirdiklerinizi ise tamamlayın."
Bize Osman b. Ömer, ona Malik, ona Alâi b. Abdurrahman, ona babası, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: "Namaz için kamet yapıldığında, safa koşarak gelmeyin; sakin bir şekilde yürüyün. Yetiştiğiniz kadarını cemaatle kılın, yetişemediğiniz kısmını da tamamlayınız. Zira sizden biri cemaate katılma niyetiyle geldiği sürece o namazda gibidir."
Bize Haccac, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman b. Avf, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Namaz için kamet getirildiğinde safa koşarak gelmeyin; sakin bir şekilde yürüyerek gelin. Yetiştiğiniz kadarını cemaatle kılın, yetişemediklerinizi ise tamamlayın."