108 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Rabi Süleyman b. Davud el-Atekî, ona Hammad, ona da Sabit'in rivayet ettiğine göre Enes b. Malik şöyle demiştir: "Şarabın haram kılındığı gün, Ebu Talha'nın evinde bulunanlara içki dağıtıyordum. İçkileri ham ve olgun hurmanın (suda bir süre bekletilerek kaynamasıyla elde edilen) fadîh isimli içkiydi. Birden, dışarıda birisi yüksek sesle bağırmaya başladı. Ebu Talha bana 'Çık bak bakalım' dedi. Dışarı çıktım. Bağıran kişi 'Duyduk duymadık demeyin! İçki haram kılındı' diyordu. Enes b. Malik sözlerini şöyle sürdürdü: Medine'nin sokaklarından içki akmaya başladı. Ebu Talha bana 'Çık! Sen de dök' dedi. Ben (de evdeki içkileri) döktüm. İnsanlar veya onlardan bir kısmı, aralarında 'Filan filan kimseler karınlarında içki varken öldüler. (Onların durumu ne olacak!)' diye konuşuyorlardı. [-(Hadisin ravilerinden) birisi rivayetin bundan sonraki kısmı Enes'in hadisine dahil midir değil midir bilmiyorum demiştir.-] Bunun üzerine Aziz ve Celil Allah 'iman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlara, günahlardan sakındıkları ve imanlarını koruyup iyi işler yapmayı sürdürdükleri takdirde daha önce yiyip içtiklerinden ötürü bir günah yoktu.' [Mâide 5/93] ayetini indirdi."
Bize Ebu Tahir, ona Abdullah b. Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona Ebu Said el-Hudrî;(T) Bize Harmele b. Yahya ve Ahmed b. Abdurrahman el-Fihrî, o ikisine İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona da Ebu Seleme b. Abdurrahman ve Dahhak el-Hemedanî'nin rivayet ettiğine göre Ebu Said el-Hudrî şöyle demiştir: "Bir keresinde Rasulullah (sav) ganimet taksim ederken yanında bulunuyorduk. Bu sırada yanına Temim oğulları kabilesinden Zülhüveysıra isimli biri geldi ve 'Ey Allah'ın Rasulü! (Ganimetleri taksim ederken) adil ol!' dedi. Rasulullah (sav) 'Yazıklar olsun sana! Ben de adil değilsem başka kim adil olabilir ki. Eğer adil olmasaydım sen büsbütün kaybederdin' buyurdu. Ömer b. Hattab (ra) 'İzin ver. Şunun boynunu vurayım' dedi. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Ona dokunma. Onun öyle arkadaşları vardır ki sizden birisi onların kıldığı namaza ve oruca bakınca, kendi namazını ve orucunu azımsar. Onun bu arkadaşları, Kur'an okur ancak, okudukları Kur'an boğazlarından aşağı geçmez ve okun avı (deldikten sonra) çıkıp gittiği gibi İslam'dan çıkarlar. Bu okun ucundaki demirli kısma bakılır (ama avdan ona bulaşan) hiçbir şey bulunamaz. Sonra okun ucunun üst kısmına bakılır, yine (avdan ona bulaşan) hiçbir şey bulunamaz. Sonra okun çubuğuna bakılır, ama yine (avdan ona bulaşan) hiçbir şey olmadığı görülür. Son olarak okun (en son kısmındaki) tüylere bakılır. Ancak okun delip geçtiği dışkı ve kandan hiçbir şey bulunamaz. Bunların alameti aralarında bulunan siyah bir adamdır. Bu adamın pazılarından birisi kadın göğsü veya titreyen bir et parçası gibidir. Onlar, Müslümanlar arasında ihtilaflar baş gösterdiğinde ortaya çıkacaklar." Ebu Said der ki: Ben bu hadisi Rasulullah'tan (sav) işittiğime ve Ali b. Ebu Talib'in (ra) onlarla savaştığına tanıklık ederim. O savaşırken ben de yanındaydım. Sözü edilen adamın aranmasını emretmiş, adam bulunmuş ve getirilmişti. Baktım ki adam tam da Rasulullah'ın (sav) anlattığı şekildeydi.
Bize Ebu Tahir, ona Abdullah b. Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona Ebu Said el-Hudrî;(T) Bize Harmele b. Yahya ve Ahmed b. Abdurrahman el-Fihrî, o ikisine İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona da Ebu Seleme b. Abdurrahman ve Dahhak el-Hemedanî'nin rivayet ettiğine göre Ebu Said el-Hudrî şöyle demiştir: "Bir keresinde Rasulullah (sav) ganimet taksim ederken yanında bulunuyorduk. Bu sırada yanına Temim oğulları kabilesinden Zülhüveysıra isimli biri geldi ve 'Ey Allah'ın Rasulü! (Ganimetleri taksim ederken) adil ol!' dedi. Rasulullah (sav) 'Yazıklar olsun sana! Ben de adil değilsem başka kim adil olabilir ki. Eğer adil olmasaydım sen büsbütün kaybederdin' buyurdu. Ömer b. Hattab (ra) 'İzin ver. Şunun boynunu vurayım' dedi. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Ona dokunma. Onun öyle arkadaşları vardır ki sizden birisi onların kıldığı namaza ve oruca bakınca, kendi namazını ve orucunu azımsar. Onun bu arkadaşları, Kur'an okur ancak, okudukları Kur'an boğazlarından aşağı geçmez ve okun avı (deldikten sonra) çıkıp gittiği gibi İslam'dan çıkarlar. Bu okun ucundaki demirli kısma bakılır (ama avdan ona bulaşan) hiçbir şey bulunamaz. Sonra okun ucunun üst kısmına bakılır, yine (avdan ona bulaşan) hiçbir şey bulunamaz. Sonra okun çubuğuna bakılır, ama yine (avdan ona bulaşan) hiçbir şey olmadığı görülür. Son olarak okun (en son kısmındaki) tüylere bakılır. Ancak okun delip geçtiği dışkı ve kandan hiçbir şey bulunamaz. Bunların alameti aralarında bulunan siyah bir adamdır. Bu adamın pazılarından birisi kadın göğsü veya titreyen bir et parçası gibidir. Onlar, Müslümanlar arasında ihtilaflar baş gösterdiğinde ortaya çıkacaklar." Ebu Said der ki: Ben bu hadisi Rasulullah'tan (sav) işittiğime ve Ali b. Ebu Talib'in (ra) onlarla savaştığına tanıklık ederim. O savaşırken ben de yanındaydım. Sözü edilen adamın aranmasını emretmiş, adam bulunmuş ve getirilmişti. Baktım ki adam tam da Rasulullah'ın (sav) anlattığı şekildeydi.
Bize Ebu Tahir, ona Abdullah b. Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona Ebu Said el-Hudrî;(T) Bize Harmele b. Yahya ve Ahmed b. Abdurrahman el-Fihrî, o ikisine İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona da Ebu Seleme b. Abdurrahman ve Dahhak el-Hemedanî'nin rivayet ettiğine göre Ebu Said el-Hudrî şöyle demiştir: "Bir keresinde Rasulullah (sav) ganimet taksim ederken yanında bulunuyorduk. Bu sırada yanına Temim oğulları kabilesinden Zülhüveysıra isimli biri geldi ve 'Ey Allah'ın Rasulü! (Ganimetleri taksim ederken) adil ol!' dedi. Rasulullah (sav) 'Yazıklar olsun sana! Ben de adil değilsem başka kim adil olabilir ki. Eğer adil olmasaydım sen büsbütün kaybederdin' buyurdu. Ömer b. Hattab (ra) 'İzin ver. Şunun boynunu vurayım' dedi. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Ona dokunma. Onun öyle arkadaşları vardır ki sizden birisi onların kıldığı namaza ve oruca bakınca, kendi namazını ve orucunu azımsar. Onun bu arkadaşları, Kur'an okur ancak, okudukları Kur'an boğazlarından aşağı geçmez ve okun avı (deldikten sonra) çıkıp gittiği gibi İslam'dan çıkarlar. Bu okun ucundaki demirli kısma bakılır (ama avdan ona bulaşan) hiçbir şey bulunamaz. Sonra okun ucunun üst kısmına bakılır, yine (avdan ona bulaşan) hiçbir şey bulunamaz. Sonra okun çubuğuna bakılır, ama yine (avdan ona bulaşan) hiçbir şey olmadığı görülür. Son olarak okun (en son kısmındaki) tüylere bakılır. Ancak okun delip geçtiği dışkı ve kandan hiçbir şey bulunamaz. Bunların alameti aralarında bulunan siyah bir adamdır. Bu adamın pazılarından birisi kadın göğsü veya titreyen bir et parçası gibidir. Onlar, Müslümanlar arasında ihtilaflar baş gösterdiğinde ortaya çıkacaklar." Ebu Said der ki: Ben bu hadisi Rasulullah'tan (sav) işittiğime ve Ali b. Ebu Talib'in (ra) onlarla savaştığına tanıklık ederim. O savaşırken ben de yanındaydım. Sözü edilen adamın aranmasını emretmiş, adam bulunmuş ve getirilmişti. Baktım ki adam tam da Rasulullah'ın (sav) anlattığı şekildeydi.
Bize Ebu Tahir, ona Abdullah b. Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona Ebu Said el-Hudrî;(T) Bize Harmele b. Yahya ve Ahmed b. Abdurrahman el-Fihrî, o ikisine İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona da Ebu Seleme b. Abdurrahman ve Dahhak el-Hemedanî'nin rivayet ettiğine göre Ebu Said el-Hudrî şöyle demiştir: "Bir keresinde Rasulullah (sav) ganimet taksim ederken yanında bulunuyorduk. Bu sırada yanına Temim oğulları kabilesinden Zülhüveysıra isimli biri geldi ve 'Ey Allah'ın Rasulü! (Ganimetleri taksim ederken) adil ol!' dedi. Rasulullah (sav) 'Yazıklar olsun sana! Ben de adil değilsem başka kim adil olabilir ki. Eğer adil olmasaydım sen büsbütün kaybederdin' buyurdu. Ömer b. Hattab (ra) 'İzin ver. Şunun boynunu vurayım' dedi. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Ona dokunma. Onun öyle arkadaşları vardır ki sizden birisi onların kıldığı namaza ve oruca bakınca, kendi namazını ve orucunu azımsar. Onun bu arkadaşları, Kur'an okur ancak, okudukları Kur'an boğazlarından aşağı geçmez ve okun avı (deldikten sonra) çıkıp gittiği gibi İslam'dan çıkarlar. Bu okun ucundaki demirli kısma bakılır (ama avdan ona bulaşan) hiçbir şey bulunamaz. Sonra okun ucunun üst kısmına bakılır, yine (avdan ona bulaşan) hiçbir şey bulunamaz. Sonra okun çubuğuna bakılır, ama yine (avdan ona bulaşan) hiçbir şey olmadığı görülür. Son olarak okun (en son kısmındaki) tüylere bakılır. Ancak okun delip geçtiği dışkı ve kandan hiçbir şey bulunamaz. Bunların alameti aralarında bulunan siyah bir adamdır. Bu adamın pazılarından birisi kadın göğsü veya titreyen bir et parçası gibidir. Onlar, Müslümanlar arasında ihtilaflar baş gösterdiğinde ortaya çıkacaklar." Ebu Said der ki: Ben bu hadisi Rasulullah'tan (sav) işittiğime ve Ali b. Ebu Talib'in (ra) onlarla savaştığına tanıklık ederim. O savaşırken ben de yanındaydım. Sözü edilen adamın aranmasını emretmiş, adam bulunmuş ve getirilmişti. Baktım ki adam tam da Rasulullah'ın (sav) anlattığı şekildeydi.
Bize Ebu Tahir, ona Abdullah b. Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona Ebu Said el-Hudrî;(T) Bize Harmele b. Yahya ve Ahmed b. Abdurrahman el-Fihrî, o ikisine İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona da Ebu Seleme b. Abdurrahman ve Dahhak el-Hemedanî'nin rivayet ettiğine göre Ebu Said el-Hudrî şöyle demiştir: "Bir keresinde Rasulullah (sav) ganimet taksim ederken yanında bulunuyorduk. Bu sırada yanına Temim oğulları kabilesinden Zülhüveysıra isimli biri geldi ve 'Ey Allah'ın Rasulü! (Ganimetleri taksim ederken) adil ol!' dedi. Rasulullah (sav) 'Yazıklar olsun sana! Ben de adil değilsem başka kim adil olabilir ki. Eğer adil olmasaydım sen büsbütün kaybederdin' buyurdu. Ömer b. Hattab (ra) 'İzin ver. Şunun boynunu vurayım' dedi. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Ona dokunma. Onun öyle arkadaşları vardır ki sizden birisi onların kıldığı namaza ve oruca bakınca, kendi namazını ve orucunu azımsar. Onun bu arkadaşları, Kur'an okur ancak, okudukları Kur'an boğazlarından aşağı geçmez ve okun avı (deldikten sonra) çıkıp gittiği gibi İslam'dan çıkarlar. Bu okun ucundaki demirli kısma bakılır (ama avdan ona bulaşan) hiçbir şey bulunamaz. Sonra okun ucunun üst kısmına bakılır, yine (avdan ona bulaşan) hiçbir şey bulunamaz. Sonra okun çubuğuna bakılır, ama yine (avdan ona bulaşan) hiçbir şey olmadığı görülür. Son olarak okun (en son kısmındaki) tüylere bakılır. Ancak okun delip geçtiği dışkı ve kandan hiçbir şey bulunamaz. Bunların alameti aralarında bulunan siyah bir adamdır. Bu adamın pazılarından birisi kadın göğsü veya titreyen bir et parçası gibidir. Onlar, Müslümanlar arasında ihtilaflar baş gösterdiğinde ortaya çıkacaklar." Ebu Said der ki: Ben bu hadisi Rasulullah'tan (sav) işittiğime ve Ali b. Ebu Talib'in (ra) onlarla savaştığına tanıklık ederim. O savaşırken ben de yanındaydım. Sözü edilen adamın aranmasını emretmiş, adam bulunmuş ve getirilmişti. Baktım ki adam tam da Rasulullah'ın (sav) anlattığı şekildeydi.
Bize Ebu Tahir ve Yunus b. Abdüla'la, o ikisine Abdullah b. Vehb, ona Amr b. Haris, ona Bükeyr b. Eşec, ona Büsr b. Saîd, ona da Rasulullah'ın (sav) azatlısı Ubeydullah b. Ebu Rafi şöyle rivayet etmiştir: "Ali b. Ebu Talib'le birlikteyken, Haruriler ayaklandı ve 'Hüküm yalnızca Allah'ındır' dediler. Bunun üzerine Hz. Ali şöyle dedi: Bu, batıl için kullanılmış, hak bir sözdür. Bir keresinde Rasulullah (sav) bazı insanların niteliklerini anlatmıştı. Ben, bu vasıfları bunlarda (Haruriler'de) görüyorum:" "Onlar dilleriyle hakkı söylerler. Ancak söyledikleri hak söz -boğazına işaret ederek- buradan aşağı geçmez. Onlar Allah'ın en çok öfke duyduğu kimselerdendir. Onların içinde, ellerinden birisi koyun memesi veya koyun memesinin ucu gibi olan siyah bir adam vardır." "Ali b. Ebu Talib (ra) onları öldürünce 'Gidip şu siyah adamı bulun' dedi. Ancak hiçbir şey bulamadılar. Bunun üzerine Ali iki veya üç kez 'Dönün tekrar arayın. Allah'a yemin olsun ki ne ben yalan söyledim ne de bana yalan söylenmiştir' dedi. Sonunda siyah adamı bir yıkıntının içinde buldular ve getirip onun önüne koydular. Ubeydullah der ki: Ben, bu savaşa ve Hz. Ali'nin onlar hakkında söylediği söze şahit oldum." [Yunus rivayetine "Bükeyr der ki: Bir adam bana, İbn Huneyn'in 'ben o siyah adamı gördüm' dediğini rivayet etmiştir." ifadesini eklemiştir.]
Bize Ebu Tahir ve Yunus b. Abdüla'la, o ikisine Abdullah b. Vehb, ona Amr b. Haris, ona Bükeyr b. Eşec, ona Büsr b. Saîd, ona da Rasulullah'ın (sav) azatlısı Ubeydullah b. Ebu Rafi şöyle rivayet etmiştir: "Ali b. Ebu Talib'le birlikteyken, Haruriler ayaklandı ve 'Hüküm yalnızca Allah'ındır' dediler. Bunun üzerine Hz. Ali şöyle dedi: Bu, batıl için kullanılmış, hak bir sözdür. Bir keresinde Rasulullah (sav) bazı insanların niteliklerini anlatmıştı. Ben, bu vasıfları bunlarda (Haruriler'de) görüyorum:" "Onlar dilleriyle hakkı söylerler. Ancak söyledikleri hak söz -boğazına işaret ederek- buradan aşağı geçmez. Onlar Allah'ın en çok öfke duyduğu kimselerdendir. Onların içinde, ellerinden birisi koyun memesi veya koyun memesinin ucu gibi olan siyah bir adam vardır." "Ali b. Ebu Talib (ra) onları öldürünce 'Gidip şu siyah adamı bulun' dedi. Ancak hiçbir şey bulamadılar. Bunun üzerine Ali iki veya üç kez 'Dönün tekrar arayın. Allah'a yemin olsun ki ne ben yalan söyledim ne de bana yalan söylenmiştir' dedi. Sonunda siyah adamı bir yıkıntının içinde buldular ve getirip onun önüne koydular. Ubeydullah der ki: Ben, bu savaşa ve Hz. Ali'nin onlar hakkında söylediği söze şahit oldum." [Yunus rivayetine "Bükeyr der ki: Bir adam bana, İbn Huneyn'in 'ben o siyah adamı gördüm' dediğini rivayet etmiştir." ifadesini eklemiştir.]