Giriş

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Muhammed b. Abdullah b. Numeyr (el-Hemdânî), onlara (Muhammed) b. Bişr el-Abdî, ona Ubeydullah b. Ömer (el-Adevî), ona Nafi' (mevla Abdullah b. Ömer), ona da Abdullah'ın (b. Ömer el-Adevî)) rivayet ettiğine göre (Hz. Peygamber'in (sav) eşi ve Hz. Ömer'in kızı) Hafsa, Hz. Ömer'in başında ağlamış; bunun üzerine Hz. Ömer ona şöyle demiştir: Dur, sakin ol sevgili kızım! Rasulullah'ın (sav); "ölen kişi, ailesinin kendisine (kadere isyan edercesine feryat ederek) ağlaması sebebiyle azap görür" buyurduğunu bilmez misin?


Açıklama: Buhârî, bu hadiste geçen, ailesinin feryadı sebebiyle ölünün azap göreceğine dair tehdidin, hayattayken ailesini bu konuda eğitmeyen kimseler için geçerli olduğunu belirtir. "Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun" (Tahrim 6) ve "Hepiniz çobansınız..." hadisini bu hususta delil olarak gösterir. Buhârî, hayatta iken ailesine gerekli uyarı ve bilgilendirmeyi yaptığı halde ailesi yine de arkasından ağlarsa böyle bir kimse için bu hadisteki tehdidin söz konusu olmadığını kaydeder. Bu hususta da "Kimse kimsenin günahını yüklenmez" (En'am 164) ayetini delil gösterir. Bkz. Buhârî, Cenâiz, 32.

    Öneri Formu
3341 M002142 Müslim, Cenaiz, 16

Bize Züheyr b. Harb, ona Muaviye b. Amr, ona Ebu İshak el-Fezâri, ona Halid el-Hazzâ, ona Ebû Kilabe, ona Kabisa b. Züeyb, ona da Ümmü Seleme'nin naklettiğine göre o (Ümmü Seleme) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) Ebu Seleme'nin (vefat ettiğinde) yanına vardı. Onun gözleri açık kalmıştı. Allah Rasulü (sav) onun gözlerini kapattı. Sonra da "ruh bedenden ayrılınca göz ona bakakalır" dedi. (Ebu Seleme'nin) Ailesinden bir grup yüksek sesle ağladılar. Bunun üzerine Rasulullah (sav); "kendinize hayırdan başka bir şey için dua etmeyin. Zira melekler sizin sözlerinize amin derler" buyurdu. Ardından da "Allah'ım! Ebu Seleme'nin günah ve kusurlarını affeyle! Hidayete ermiş kulların zümresindeki derecesini yüce kıl! Geride kalanlarının (çocukları ve eşinin) koruyup kollayanı sen ol! Bizi de onu da affeyle ey Alemlerin Rabbi! Onun kabrini geniş ve nurlu eyle!" dedi.


    Öneri Formu
3328 M002130 Müslim, Cenaiz, 7

Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ona Abdullah b. Numeyr, ona Hişam b. Ğassân, ona Hafsa, onada Atiyye’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir kadın ölmüş birisi için üç günden fazla yas tutamaz. Ancak kadın, kocası için dört ay on gün yas tutar ve bu esnada asb türü (Yemen işi renkli) elbise dışında boyalı bir elbise giyinmez, sürme çekmez, ancak ay halinden temizleneceği sırada Kust yahut Ezfâr kokusundan bir nebze alması dışında da hoş koku sürünmez."


    Öneri Formu
19786 İM002087 İbn Mâce, Talak, 35

Bize Hüseyin b. Muhammed, ona Hâlid, ona Hişam, ona Hafsa, ona da Ümm Atiyye’nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir kadın, kocası dışında hiçbir ölen için üç günden fazla yas tutamaz. Kocası için dört ay on gün yas tutar ve bu esnada boyalı elbise, asb türü (Yemen işi renkli) elbise giyemez, sürme çekemez, taranamaz, temizlendiği vakit gusül edeceği sırada kullanacağı birkaç parçacık Kust ve Ezfâr kokusu dışında koku sürünemez."


    Öneri Formu
29041 N003564 Nesai, Talak, 64

Bize Muhammed b. Mansur, ona Süfyan, ona Âsım, ona Hafsa, ona da Ümm Atiyye, Nebi’nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Allah’a ve âhiret gününe iman eden bir kadının, ölmüş bir kimse için üç günden fazla yas tutması helâl değildir, koca müstesnâ (onun için beklemek durumunda olduğu üç ay on günlük süre içerisinde) sürme çekemez, kına yakamaz, boyalı bir elbise giyemez."


    Öneri Formu
29047 N003566 Nesai, Talak, 65

Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Hârice b. Zeyd el-Ensarî’nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber'e (sav) biat etmiş olan Ensar kadınlarından Ümm el-Alâ kendisine şunu haber vermiştir: Ensar, muhacirleri meskenlerinde barındırmak üzere kura çektikleri zaman, Osman b. Maz’un’un kurası kendilerine çıkmıştı. Bu sebeple Osman b. Maz’un bizde kaldı. Hastalandı, biz de ona baktık. Vefat edip de onu kefenledikten sonra Rasulullah (sav) yanımıza gelip içeri girdi. Ben “Allah’ın rahmeti senin üzerine olsun ey Ebu Sâib, Allah’ın hiç şüphesiz sana ikramda bulunduğuna şahitlik ediyorum” dedim. Bunun üzerine Nebi (sav) "Allah’ın ona ikramda bulunduğunu nereden biliyorsun?" buyurdu. Ben “babam, anam sana feda olsun ey Allah’ın Rasulü, bilmiyorum” dedim. Bu sefer Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Vallahi Osman’a, gelmesi muhakkak olan, ölüm gelmiş bulunuyor ve gerçekten ben de onun için hayır ümit ediyorum. Vallahi ben bile Allah’ın Rasulü olduğum halde bana ne yapılacağını bilemiyorum." Bunun üzerine “Vallahi, ben ondan sonra ebediyen kimseyi temize çıkaracak bir tanıklıkta bulunmayacağım” dedi. (Ümm el-Alâ) der ki: Bu durum beni üzdü. Uykuya daldığımda rüyamda Osman’ın akan iki pınarı olduğunu gördüm. Sonra Rasulullah’a (sav) gidip ona haber verince, Allah Rasulü: "İşte o, onun amelidir" buyurdu.


    Öneri Formu
25167 B002687 Buhari, Şehâdât, 30

Bize Harun b. Abdullah ve Malik b. Abdulvahid el-Misma'î, onlara Yezid b. Harun, ona Hişam, ona Hafsa, ona da Ümmü Atiyye, Nebi'den (sav) bu hadisi rivayet etmiş, ancak her ikisinin (Harun ile Mâlik’in) hadisi rivayetleri birbirine tamamen uygun değildir. El-Mismaî rivayetinde Yezid'in “Ben, onun (Hişam'ın) bu rivayetinde, "kına yakmaz" dediğini biliyorum” dediğini ifade etmiş, Harun ise rivayetinde "Asb (denilen Yemen işi boyalı) kumaşı dışında boyalı bir elbise de giymez" ibaresini eklemiştir.


    Öneri Formu
13678 D002303 Ebu Davud, Talak, 44, 46

Bize Muhammed b. Mukâtil, ona Abdullah, ona Şu‘be, ona Saîd b. İbrahim, ona babası İbrahim şöyle rivayet etmiştir: Oruçlu iken Abdurrahman b. Avf'a iftar sofrası getirilmiş, o da “benden daha hayırlı olan Musab b. Umeyr, şehit olduğunda öyle bir kaftan ile kefenlenmişti ki başı örtülse ayakları, ayakları örtülse başı açılıyordu” dedi. -ve sanırım şöyle devam etti:- “Benden daha hayırlı olan Hamza şehit oldu, o da (aynı şekilde kefenlendi). Sonra dünya nimetleri önümüze serildi” yahut “bize dünya nimetleri verildi. Şimdi ahiret ikramlarının erkenden dünyada bize ve­rilmiş olmasından endişeliyiz” dedi, ardından ağlamaya başladı, hatta iftar etmeyi bıraktı.


    Öneri Formu
9634 B001275 Buhari, Cenaiz, 26

Bize Yakub b. İbrahim ed-Devrakî, ona Yahya b. Ebu Bukeyr, ona İbrahim b. Tahman, ona Hişam b. Hassan; (T) Bize Abdullah b. el-Cerrâh el-Kuhistânî de ona Abdullah –yani b. Bekir- es-Sehmî- ona Hişam rivayet etmiştir –bu İbnü’l-Cerrah’ın lafzıdır-: Ona Hafsa, ona Ümm Atiyye'nin rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurdu: "Kadın, koca dışında üç günden fazla yas tutamaz. Kocası için dört ay on gün yas tutar. (Bu zaman zarfında) asb türü (Yemen işi renkli) bir elbise dışında boyalı bir elbise giymez, sürme çekmez. Ay halinden temizlenmesine yakın, temizleneceği vakit bir nebze kust ya da ezfâr denilen kokudan sürünebilir." (Ravi) Yakub, "asb" lafzı yerine "yıkanmış olması müstesna" demiş ve yine Yakub: "Kına da yakmaz" ibaresini de eklemiştir.


    Öneri Formu
13677 D002302 Ebu Davud, Talak, 44, 46


Açıklama: İmam Müslim (ra), aynı hadisin Ebu İshak el-Fezârî tariki ile Ubeydullah b. Hasan tariki arasında yer alan kelime ve lafız farklılıklarına dikkat çekmiştir. İki ravinin Türkçeye çevrilirken aynı anlamlara gelen müradif/eş anlamlı farklı sözcükleri kullandıklarına ve Ebu İshak el-Fezârî tarikinde ötekinde olmayan bir cümle bulunduğuna işaret etmiştir. Bu, İmam Müslim'in (ra) rivayetlerin metnindeki en ufak farklılıkları bile büyük bir titizlikle kayıt altına aldığını, rivayetleri daha sağlıklı anlayabilmek için farklı tariklerini bir araya getirmeye önem verdiğini gösteren bir örnektir.

    Öneri Formu
3329 M002131 Müslim, Cenaiz, 8