حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِى حَازِمٍ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ مِقْسَمٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّهُ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ عَلَى الْمِنْبَرِ يَقُولُ « يَأْخُذُ الْجَبَّارُ سَمَوَاتِهِ وَأَرْضَهُ بِيَدِهِ - وَقَبَضَ بِيَدِهِ فَجَعَلَ يَقْبِضُهَا وَيَبْسُطُهَا - ثُمَّ يَقُولُ أَنَا الْجَبَّارُ أَيْنَ الْجَبَّارُونَ أَيْنَ الْمُتَكَبِّرُونَ » . قَالَ وَيَتَمَيَّلُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَنْ يَمِينِهِ وَعَنْ يَسَارِهِ حَتَّى نَظَرْتُ إِلَى الْمِنْبَرِ يَتَحَرَّكُ مِنْ أَسْفَلِ شَىْءٍ مِنْهُ حَتَّى إِنِّى أَقُولُ أَسَاقِطٌ هُوَ بِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
8448, İM000198
Hadis:
حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِى حَازِمٍ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ مِقْسَمٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّهُ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ عَلَى الْمِنْبَرِ يَقُولُ « يَأْخُذُ الْجَبَّارُ سَمَوَاتِهِ وَأَرْضَهُ بِيَدِهِ - وَقَبَضَ بِيَدِهِ فَجَعَلَ يَقْبِضُهَا وَيَبْسُطُهَا - ثُمَّ يَقُولُ أَنَا الْجَبَّارُ أَيْنَ الْجَبَّارُونَ أَيْنَ الْمُتَكَبِّرُونَ » . قَالَ وَيَتَمَيَّلُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَنْ يَمِينِهِ وَعَنْ يَسَارِهِ حَتَّى نَظَرْتُ إِلَى الْمِنْبَرِ يَتَحَرَّكُ مِنْ أَسْفَلِ شَىْءٍ مِنْهُ حَتَّى إِنِّى أَقُولُ أَسَاقِطٌ هُوَ بِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
Tercemesi:
Bize Hişâm b. Ammâr ve Muhammed b. es-Sabbâh, onlara Abdülaziz b. Ebu Hâzim, ona babası, ona Ubeydullah b. Miksem, ona Abdullah b. Ömer’in şöyle dediğini rivayet etti: Minber üzerinde iken Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu dinledim: Cebbâr (her şeye hâkim olan Allah) göklerini ve yerini eline alır -bu arada elini kapattı ve kapatıp açmaya devam etti.- Sonra da: Ben el-Cebbâr’ım (mutlak egemen ve emrini karşı konulamayacak şekilde yerine getirenim), nerede cebbârlar, nerede mütekebbirler, buyurur.” (Abdullah b. Ömer) dedi ki: Bu arada Rasulullah (sav) sağına ve soluna eğiliyordu, öyle ki, minberin alt tarafından kıpırdadığını gördüm ve hatta ben (kendi kendime) Rasulullah (sav) ile birlikte düşecek mi, demeye başladım.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Mukaddime 13, /45
Senetler:
()
Konular:
Allah İnancı, varlığı ve birliği
Kıyamet, ahvali
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14113, T002415
Hadis:
حَدَّثَنَا هَنَّادٌ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ خَيْثَمَةَ عَنْ عَدِىِّ بْنِ حَاتِمٍ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم :« مَا مِنْكُمْ مِنْ رَجُلٍ إِلاَّ سَيُكَلِّمُهُ رَبُّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَلَيْسَ بَيْنَهُ وَبَيْنَهُ تَرْجُمَانٌ فَيَنْظُرُ أَيْمَنَ مِنْهُ فَلاَ يَرَى شَيْئًا إِلاَّ شَيْئًا قَدَّمَهُ ثُمَّ يَنْظُرُ أَشْأَمَ مِنْهُ فَلاَ يَرَى شَيْئًا إِلاَّ شَيْئًا قَدَّمَهُ ثُمَّ يَنْظُرُ تِلْقَاءَ وَجْهِهِ فَتَسْتَقْبِلُهُ النَّارُ » . قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: « مَنِ اسْتَطَاعَ مِنْكُمْ أَنْ يَقِىَ وَجْهَهُ حَرَّ النَّارِ وَلَوْ بِشِقِّ تَمْرَةٍ فَلْيَفْعَلْ » . قَالَ أَبُو عِيسَى :هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . حَدَّثَنَا أَبُو السَّائِبِ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ يَوْمًا بِهَذَا الْحَدِيثِ عَنِ الأَعْمَشِ فَلَمَّا فَرَغَ وَكِيعٌ مِنْ هَذَا الْحَدِيثِ قَالَ :مَنْ كَانَ هَا هُنَا مِنْ أَهْلِ خُرَاسَانَ فَلْيَحْتَسِبْ فِى إِظْهَارِ هَذَا الْحَدِيثِ بِخُرَاسَانَ لأَنَّ الْجَهْمِيَّةَ يُنْكِرُونَ هَذَا . اسْمُ أَبِى السَّائِبِ سَلْمُ بْنُ جُنَادَةَ بْنِ سَلْمِ بْنِ خَالِدِ بْنِ جَابِرِ بْنِ سَمُرَةَ الْكُوفِىُّ .
Tercemesi:
Bize Hennâd, ona Ebu Muâviye, ona el-A‘meş, ona Hayseme, ona da Adiy b. Hâtim’in şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Kıyamet gününde aranızda Rabbinin, kendisi ile Rabbi arasında herhangi bir tercüman bulunmaksızın konuşmayacağı hiçbir kimse kalmayacaktır. Kişi sağına bakacak önden (dünyadan) gönderdiği şeyden başkasını göremeyecek, sonra soluna bakacak yine (dünyada iken) önden gönderdiği şeyden başkasını göremeyecek. Sonra yüzünün istikametine bakacak bu sefer önüne ateş çıkacak.” Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Aranızdan yüzünü cehennem ateşinden yarım bir hurma tanesi ile koruyabilecek herkes bunu yapıversin” buyurdu.
Ebu İsa (Tirmizî) dedi ki: Bu, hasen sahih bir hadistir. Bize Ebu’s-Sâib, ona Vekî’, bir gün bu hadisi el-A‘meş’ten diye rivayet etti. Vekî’ bu hadisi rivayet edip bitirdikten sonra dedi ki: Burada Horasan ahalisinden bir kimse varsa bu hadisi Horasan’da açıklamanın ecrini Allah’tan beklesin, çünkü Cehmiye bunu inkâr ediyor. Ebu’s-Sâib’in adı ise Selm b. Cünâde b. Selm b. Hâlid b. Câbir b. Semura el-Kûfi’dir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Sıfatü'l-Kıyâme 1, 4/611
Senetler:
1. Ebû Tarîf Adî b. Hatim et-Taî (Adî b. Hatim b. Abdullah b. Sa'd b. Haşrec)
2. Hayseme b. Abdurrahman el-Cu'fî (Hayseme b. Abdurrahman b. Yezid b. Malik)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
5. Ebu Serî Hennâd b. Serî et-Temîmî (Hennad b. Serî b. Musab b. Ebu Bekir)
Konular:
Allah İnancı, Kıyamet günü insanlarla konuşur
İnfak, Tasadduk, infak kültürü
Kıyamet, ahvali
Mizan/hesaplaşma, Ahirette hesaba çekilmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38873, MU001746
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ خُبَيْبِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الأَنْصَارِىِّ عَنْ حَفْصِ بْنِ عَاصِمٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ أَوْ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّهُ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم سَبْعَةٌ يُظِلُّهُمُ اللَّهُ فِى ظِلِّهِ يَوْمَ لاَ ظِلَّ إِلاَّ ظِلُّهُ إِمَامٌ عَادِلٌ وَشَابٌّ نَشَأَ فِى عِبَادَةِ اللَّهِ وَرَجُلٌ قَلْبُهُ مُتَعَلِّقٌ بِالْمَسْجِدِ إِذَا خَرَجَ مِنْهُ حَتَّى يَعُودَ إِلَيْهِ وَرَجُلاَنِ تَحَابَّا فِى اللَّهِ اجْتَمَعَا عَلَى ذَلِكَ وَتَفَرَّقَا عَلَيْهِ وَرَجُلٌ ذَكَرَ اللَّهَ خَالِيًا فَفَاضَتْ عَيْنَاهُ وَرَجُلٌ دَعَتْهُ ذَاتُ حَسَبٍ وَجَمَالٍ فَقَالَ إِنِّى أَخَافُ اللَّهَ وَرَجُلٌ تَصَدَّقَ بِصَدَقَةٍ فَأَخْفَاهَا حَتَّى لاَ تَعْلَمَ شِمَالُهُ مَا تُنْفِقُ يَمِينُهُ.
Tercemesi:
O (Yahya) bana, ona Mâlik, ona Hubeyb b. Abdurrahman el-Ensarî, ona Hafs b. Âsım, ona Ebu Saîd el-Hudrî’nin ya da Ebu Hureyre’nin şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Yüce Allah, kendi gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmayacağı bir günde, şu yedi kişiyi gölgesinde barındıracaktır. Adaletli bir yönetici, Allah’a ibadet ederek yetişmiş bir genç, mescitten çıkacak olursa tekrar oraya dönünceye kadar kalbi mescide bağlı bir adam, Allah için bir birini seven, bu uğurda bir araya gelen ve bunun için birbirinden ayrılan iki adam, tenhada (yalnız başına) iken Allah’ı anarak gözlerinden yaş boşalan bir adam ve makam sahibi güzel bir kadın kendisini davet etiği halde, ben Allah’tan korkarım diyen bir adam, bir de sol eli sağ elinin neyi infak ettiğini bilmeyecek kadar gizlice bir sadaka veren bir adam.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Şe'ar 1746, 1/372
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Hafs b. Asım el-Adevi (Hafs b. Asım b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Haris Hubeyb b. Abdurrahman el-Ensari (Hubeyb b. Abdurrahman b. Abdullah b. Hubeyb b. Yesaf)
Konular:
Allah İnancı, kullarına karşı sevecen ve merhametlidir
Kıyamet, ahvali
Kıyamet, kıyamet günü çağrılacak ilk kimseler
Öneri Formu
Hadis Id, No:
8433, İM000183
Hadis:
حَدَّثَنَا حُمَيْدُ بْنُ مَسْعَدَةَ حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ الْحَارِثِ حَدَّثَنَا سَعِيدٌ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ صَفْوَانَ بْنِ مُحْرِزٍ الْمَازِنِىِّ قَالَ بَيْنَمَا نَحْنُ مَعَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ وَهُوَ يَطُوفُ بِالْبَيْتِ إِذْ عَرَضَ لَهُ رَجُلٌ فَقَالَ يَا ابْنَ عُمَرَ كَيْفَ سَمِعْتَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَذْكُرُ فِى النَّجْوَى قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « يُدْنَى الْمُؤْمِنُ مِنْ رَبِّهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ حَتَّى يَضَعَ عَلَيْهِ كَنَفَهُ ثُمَّ يُقَرِّرُهُ بِذُنُوبِهِ فَيَقُولُ هَلْ تَعْرِفُ فَيَقُولُ يَا رَبِّ أَعْرِفُ . حَتَّى إِذَا بَلَغَ مِنْهُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَبْلُغَ قَالَ إِنِّى سَتَرْتُهَا عَلَيْكَ فِى الدُّنْيَا وَأَنَا أَغْفِرُهَا لَكَ الْيَوْمَ . قَالَ ثُمَّ يُعْطَى صَحِيفَةَ حَسَنَاتِهِ أَوْ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ . قَالَ وَأَمَّا الْكَافِرُ أَوِ الْمُنَافِقُ فَيُنَادَى عَلَى رُءُوسِ الأَشْهَادِ » . قَالَ خَالِدٌ فِى « الأَشْهَادِ » . شَىْءٌ مِنِ انْقِطَاعٍ . ( هَؤُلاَءِ الَّذِينَ كَذَبُوا عَلَى رَبِّهِمْ أَلاَ لَعْنَةُ اللَّهِ عَلَى الظَّالِمِينَ ) .
Tercemesi:
Bize Humeyd b. Mes’ade, ona Hâlid b. el-Hâris, ona Saîd, ona Katâde, ona Safvân b. Muhriz el-Mazinî’nin şöyle dediğini rivayet etti: Biz Abdullah b. Ömer’le birlikte idik, o da Beyt’i tavaf ediyordu. Derken karşısına bir adam çıktı. Ey İbn Ömer! Sen Rasulullah’ı (sav), Rabbin kuluyla gizli konuşmasını nasıl söz konusu ederken dinledin, dedi. İbn Ömer dedi ki: Ben Rasulullah’ı (sav) şöyle buyururken dinledim: “Mümin, Kıyamet gününde Rabbine öyle yaklaştırılır ki sonunda Allah onun üzerine kendisnin (kulların kendisini görmesine engel olan) örtüsünü bırakır, ona günahlarını söyletir, şunu biliyor musun, der. O, Rabbim biliyorum, der. Nihayet Allah ona dilediği kadarını söylettikten sonra, işte dünyada iken ben bunları başkalarına karşı gizledim, bugün de bunları sana bağışlıyorum, buyurur. Sonra ona hasenatının yazılı olduğu sahifesi yahut da kitabı sağ tarafından verilir. Kâfire yahut münafık olana da şahitlerin huzurunda –Hâlid dedi ki: “El-Eşhâd: şahitler” kelimesinde (senet) itibariyle bir parça munka’tılık vardır, dedi- “İşte Rablerine karşı yalan söyleyenler bunlardır, haberiniz olsun ki Allah’ın laneti zalimler üzerinedir.” (Hud, 11/18) diye seslenilir.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Mukaddime 13, /42
Senetler:
()
Konular:
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Kıyamet, ahvali
Zalim, zalimi lanetlemek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14171, T002427
Hadis:
حَدَّثَنَا سُوَيْدُ بْنُ نَصْرٍ أَخْبَرَنَا ابْنُ الْمُبَارَكِ أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مُسْلِمٍ عَنِ الْحَسَنِ وَقَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ :« يُجَاءُ بِابْنِ آدَمَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ كَأَنَّهُ بَذَجٌ فَيُوقَفُ بَيْنَ يَدَىِ اللَّهِ فَيَقُولُ اللَّهُ لَهُ :أَعْطَيْتُكَ وَخَوَّلْتُكَ وَأَنْعَمْتُ عَلَيْكَ فَمَاذَا صَنَعْتَ؟ . فَيَقُولُ : يَا رَبِّ جَمَعْتُهُ وَثَمَّرْتُهُ فَتَرَكْتُهُ أَكْثَرَ مَا كَانَ فَارْجِعْنِى آتِكَ بِهِ . فَيَقُولُ لَهُ : أَرِنِى مَا قَدَّمْتَ . فَيَقُولُ يَا رَبِّ جَمَعْتُهُ وَثَمَّرْتُهُ فَتَرَكْتُهُ أَكْثَرَ مَا كَانَ فَارْجِعْنِى آتِكَ بِهِ . فَإِذَا عَبْدٌ لَمْ يُقَدِّمْ خَيْرًا فَيُمْضَى بِهِ إِلَى النَّارِ » . قَالَ أَبُو عِيسَى : وَقَدْ رَوَى هَذَا الْحَدِيثَ غَيْرُ وَاحِدٍ عَنِ الْحَسَنِ قَوْلَهُ وَلَمْ يُسْنِدُوهُ . وَإِسْمَاعِيلُ بْنُ مُسْلِمٍ يُضَعَّفُ فِى الْحَدِيثِ مِنْ قِبَلِ حِفْظِهِ . وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ وَأَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ .
Tercemesi:
Bize Suveyd b. Nasr, ona İbnü’l-Mübarek, ona İsmail b. Müslim, ona el-Hasan ve Katâde, onlara da Enes’in rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurdu: “Kıyamet gününde Âdemoğlu bir kuzu gibi getirilir, Allah’ın huzurunda durdurulur, Allah da ona: Ben sana verdim, sana imkânlar tanıdım, sana nimetler ihsan ettim, sen ne yaptın, buyurur. Âdemoğlu: Rabbim, ben de onu topladım, onu nemalandırdım ve öncekinden daha fazlasıyla bıraktım. Haydi, beni geri gönder, onu sana getireyim, der. Yüce Allah ona: Peki, önden neler gönderdiğini bana göster, buyurur. O: Rabbim, onu topladım, nemalandırdım ve olabildiği kadar çoğalmış haliyle onu bıraktım, beni geri gönder de onu sana getireyim, der. Böylelikle onun hayır namına hiçbir şey önden göndermemiş bir kul olduğu görülür ve o kişi alınıp cehenneme götürülür.”
Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Bu hadisi daha başkaları el-Hasan’dan onun sözü olarak rivayet etmiş ve müsned olarak zikretmemişlerdir. İsmail b. Müslim ise hıfzı (belleyiciliği bakımından) hadis hususunda zayıf kabul edilir.
Bu hususta Ebu Hureyre ve Ebu Saîd el-Hudrî’den gelmiş rivayetler de vardır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Sıfatü'l-Kıyâme 6, 4/618
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
2. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
3. Ebu İshak İsmail b. Müslim el-Mekki (İsmail b. Müslim)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
5. Süveyd b. Nasr el-Mervezi (Süveyd b. Nasr b. Süveyd)
Konular:
Allah İnancı, Kıyamet günü insanlarla konuşur
Cehennem, Cehennemlikler
Dünya, aldatıcılığı
Dünya, dünya hayatı
Kıyamet, ahvali
Mizan/hesaplaşma, Ahirette hesaba çekilmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32395, İM004291
Hadis:
حَدَّثَنَا جُبَارَةُ بْنُ الْمُغَلِّسِ حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى بْنُ أَبِى الْمُسَاوِرِ عَنْ أَبِى بُرْدَةَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِذَا جَمَعَ اللَّهُ الْخَلاَئِقَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أُذِنَ لأُمَّةِ مُحَمَّدٍ بِالسُّجُودِ فَيَسْجُدُونَ لَهُ طَوِيلاً ثُمَّ يُقَالُ ارْفَعُوا رُءُوسَكُمْ قَدْ جَعَلْنَا عِدَّتَكُمْ فِدَاءَكُمْ مِنَ النَّارِ » .
Tercemesi:
Bize Cübâre b. el-Muğallis, ona Abdüla‘lâ b. Ebu Musâvir, ona Ebu Burde, ona da babasının şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Allah, Kıyamet gününde bütün yaratılmışları bir araya getirip toplayacağı zaman, Muhammed ümmetine secde etmeleri için izin verecek, onlar da O’na uzunca secde edecekler, sonra: Başlarınızı kaldırın, sizin sayınızda kimseleri, cehennemden sizin fidyeniz olarak tayin ve takdir ettik, denilecek.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Zühd 34, /695
Senetler:
()
Konular:
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Cennet, Cennetlikler, vasfı , sıfatı , yaşamı vs.
Kıyamet, ahvali
Müslüman, Müslümanların diğer ümmetlerden üstünlüğü
Tarih algısı, Ümmetin dünyada sonra gelen, ahirette öne geçen olması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14172, T002428
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ الزُّهْرِىُّ الْبَصْرِىُّ حَدَّثَنَا مَالِكُ بْنُ سُعَيْرٍ أَبُو مُحَمَّدٍ التَّمِيمِىُّ الْكُوفِىُّ حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ وَعَنْ أَبِى سَعِيدٍ قَالاَ: قَالَ : رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يُؤْتَى بِالْعَبْدِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَيَقُولُ اللَّهُ لَهُ :أَلَمْ أَجْعَلْ لَكَ سَمْعًا وَبَصَرًا وَمَالاً وَوَلَدًا وَسَخَّرْتُ لَكَ الأَنْعَامَ وَالْحَرْثَ وَتَرَكْتُكَ تَرْأَسُ وَتَرْبَعُ فَكُنْتَ تَظُنُّ أَنَّكَ مُلاَقِىَّ يَوْمَكَ هَذَا؟ قَالَ: فَيَقُولُ لاَ . فَيَقُولُ لَهُ الْيَوْمَ أَنْسَاكَ كَمَا نَسِيتَنِى » . قَالَ أَبُو عِيسَى :هَذَا حَدِيثٌ صَحِيحٌ غَرِيبٌ . وَمَعْنَى قَوْلِهِ « الْيَوْمَ أَنْسَاكَ » . يَقُولُ الْيَوْمَ أَتْرُكُكَ فِى الْعَذَابِ . هَكَذَا فَسَّرُوهُ . قَالَ أَبُو عِيسَى :وَقَدْ فَسَّرَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ هَذِهِ الآيَةَ ( فَالْيَوْمَ نَنْسَاهُمْ ) قَالُوا إِنَّمَا مَعْنَاهُ الْيَوْمَ نَتْرُكُهُمْ فِى الْعَذَابِ .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Muhammed ez-Zührî el-Basrî, ona Mâlik b. Suayr Ebu Muhammed et-Temimî el-Kûfî, ona el-A‘meş, ona Ebu Sâlih, ona da Ebu Hureyre ve Ebu Saîd’in şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Kıyamet gününde kul getirilir, Allah ona: Ben sana işitecek kulak, görecek göz, mal, evlat vermedim mi? Davarları ve ekini senin emrine bağışlamadım mı? Seni başkanlık edecek, ganimetlerin dörtte birini alacak kadar kendi haline bırakmadım mı? Bunun sonunda sen hiç bugünün ile karşılaşacağını sanıyor muydun? Buyuracak. Kişi: Hayır diyecek. Bunun üzerine yüce Allah da: Sen beni (dünyada iken) unuttuğun gibi bugün de ben seni öylece unutacağım, buyuracak.”
Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Bu, sahih garip bir hadistir. “Bugün seni unuturum” buyruğu: “Bugün ben seni azapta terk eder bırakırım” demektir. İlim adamları bunu böylece tefsir etmişlerdir.
Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Kimi ilim ehli şu: “Biz de bugün onları öylece unuturuz” (A’râf, 7/51) buyruğunu: Manası bugün onları azapta terk ederiz, diye tefsir etmişlerdir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Sıfatü'l-Kıyâme 6, 4/619
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Muhammed Malik b. Suayr et-Temimi (Malik b. Suayr)
5. Abdullah b. Muhammed el-Kuraşi (Abdullah b. Muhammed b. Abdurrahman b. Misver)
Konular:
Allah İnancı, Kıyamet günü insanlarla konuşur
Kıyamet, ahvali
Kıyamet, sıkıntıları
Mizan/hesaplaşma, Ahirette hesaba çekilmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
46386, DM002799
Hadis:
أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ الْمُبَارَكِ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ مَعْمَرٍ عَنْ أَبِى الْحُبَابِ : سَعِيدِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« إِنَّ اللَّهَ تَعَالَى يَقُولُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ : أَيْنَ الْمُتَحَابُّونَ بِجَلاَلِى؟ الْيَوْمَ أُظِلُّهُمْ فِى ظِلِّى يَوْمَ لاَ ظِلَّ إِلاَّ ظِلِّى ».
Tercemesi:
Bize el-Hakem b. el-Mübarek, ona Mâlik, ona Abdullah b. Abdurrahman b. Ma‘mer, ona Ebu’l-Hubâb Saîd b. Yesâr, ona da Ebu Hureyre’nin şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Şüphesiz yüce Allah Kıyamet gününde: Benim celalim için birbirlerini sevenler nerede? Bugün ben onları gölgemden başka gölgenin olmadığı bir günde kendi gölgemin altında barındıracağım,” buyuracak.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Rikâk 44, 3/1814
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Hubab Said b. Yesar (Said b. Yesar)
3. Ebu Tuvâle Abdullah b. Abdurrahman el-Ensarî (Abdullah b. Abdurrahman b. Mamer b. Hazm b. Zeyd)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Hakem b. Mübarek el-Bahilî (Hakem b. Mübarek)
Konular:
Allah İnancı, Kıyamet günü insanlarla konuşur
Allah İnancı, kullarına karşı sevecen ve merhametlidir
Kıyamet, ahvali
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18246, B002441
Hadis:
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ قَالَ أَخْبَرَنِى قَتَادَةُ عَنْ صَفْوَانَ بْنِ مُحْرِزٍ الْمَازِنِىِّ قَالَ بَيْنَمَا أَنَا أَمْشِى مَعَ ابْنِ عُمَرَ - رضى الله عنهما - آخِذٌ بِيَدِهِ إِذْ عَرَضَ رَجُلٌ ، فَقَالَ كَيْفَ سَمِعْتَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى النَّجْوَى فَقَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « إِنَّ اللَّهَ يُدْنِى الْمُؤْمِنَ فَيَضَعُ عَلَيْهِ كَنَفَهُ ، وَيَسْتُرُهُ فَيَقُولُ أَتَعْرِفُ ذَنْبَ كَذَا أَتَعْرِفُ ذَنْبَ كَذَا فَيَقُولُ نَعَمْ أَىْ رَبِّ . حَتَّى إِذَا قَرَّرَهُ بِذُنُوبِهِ وَرَأَى فِى نَفْسِهِ أَنَّهُ هَلَكَ قَالَ سَتَرْتُهَا عَلَيْكَ فِى الدُّنْيَا ، وَأَنَا أَغْفِرُهَا لَكَ الْيَوْمَ . فَيُعْطَى كِتَابَ حَسَنَاتِهِ ، وَأَمَّا الْكَافِرُ وَالْمُنَافِقُونَ فَيَقُولُ الأَشْهَادُ هَؤُلاَءِ الَّذِينَ كَذَبُوا عَلَى رَبِّهِمْ ، أَلاَ لَعْنَةُ اللَّهِ عَلَى الظَّالِمِينَ » .
Tercemesi:
Bize Musa b. İsmail, ona Hemmâm, ona Katâde, ona Safvan b. Muhriz el-Mâzinî’nin şöyle dediğini rivayet etti: İbn Ömer (r.anhumâ) ile birlikte elimden tutmuş yürüyorken bir adam karşısına çıktı ve: Rasulullah’ın (sav) Necvâ (Rabbin kulu ile özel görüşmesi) hususunda neler söylediklerini işittin? dedi. İbn Ömer dedi ki: Ben Rasulullah’ı (sav) şöyle buyururken dinledim: “Şüphesiz Allah mümini yaklaştırır, onun üzerine örtüsünü koyar ve gizler, şu günahı biliyor musun? Şu günahı biliyor musun? der. Kul: Evet, Rabbim der. Nihayet onun günahlarını ona söyletip kul da artık kendi kanaatine göre helak olduğunu düşündüğünde yüce Allah: Dünyada iken ben senin bu günahlarını gizledim. Bugün de o günahları sana bağışlıyorum, buyurur. Sonra ona hasenâtının yazılı olduğu kitap verilir. Kâfir(ler) ile münafıklara gelince, şahitler: Bunlar, Rablerine karşı yalan uydurmuş kimselerdirler, Allah’ın laneti zalimler üzerine olsun, derler.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Mezâlim 2, 1/676
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Safvan b. Muhriz el-Mazini (Safvan b. Muhriz b. Ziyad)
3. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
4. Ebu Abdullah Hemmâm b. Yahya el-Avzî (Hemmâm b. Yahya b. Dinar)
5. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Amel Defteri, defteri sağdan verilenler
Amel Defteri, defteri sol eline verilenler
Kıyamet, ahvali
Mizan, kulunun günahlarına diğerleri vakıf olmasın diye Allah onu kuşatır
Mizan/hesaplaşma, Ahirette Günahların silinmesi/affedilmesi
Müslüman, kafirden farkı ve kafirle ilişkisi
حدثنا موسى قال حدثنا مهدى عن واصل عن يحيى بن عقيل عن يحيى بن يعمر عن أبى الأسود الدؤلي عن أبى ذر قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : عرضت على أعمال أمتى حسنها وسيئها فوجدت في محاسن أعمالها أن الأذى يماط عن الطريق ووجدت في مساوىء أعمالها النخاعة في المسجد لا تدفن
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164042, EM000230
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا مهدى عن واصل عن يحيى بن عقيل عن يحيى بن يعمر عن أبى الأسود الدؤلي عن أبى ذر قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : عرضت على أعمال أمتى حسنها وسيئها فوجدت في محاسن أعمالها أن الأذى يماط عن الطريق ووجدت في مساوىء أعمالها النخاعة في المسجد لا تدفن
Tercemesi:
Ebû Zer'den (Radiyallahu anhj rivayet edildiğine göre, şöyle dedi:
Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Selletn) buyurdu ki:
«Ümmetimin amelleri —iyisi ve kötüsü— bana arz edildi. Onların amellerinin iyileri arasında, yollardan zararlı şeylerin giderilmesini buldum. Amellerinin kötüleri arasında da, yere gÖmülmiyen mescidlerdeki balgamı gördüm.»[458]
Daha önceki hadîs-i şeriflerde yol üzerinde bulunan ve insanlarla vasıtaların geçişine zarar veren şeylerin giderilmesinin sevâb olduğu, sadaka yerine geçtiği, cennete girmeye vesile olduğu beyân ve İzah edilmişti.
Burada mescidler adabı ile İlgili bir harekete ve onun kötülüğüne işaret edilmektedir. Mescidler, ibadetlere tahsis edilmiş yerler olduğu için daima temiz tutulmaları İcab eder. islâm'ın ilk devirlerinde bütün mescidler, hasır ve kilim döşenmeksizin, yalnız etrafları çevrilmek suretiyle bina edilmişlerdi. Namaz kılınan yer, toprak ve kumdan ibaretti. Camiye namaz kılmak için gelenler arasında uzak yerlerden iştirak etmiş ve henüz İslâm'ın emrettiği temizlik kaidelerine kendini alıştıramamış kimseler bulunduğundan, bunların toprak ve kum üzerine tükürüp balgam atmaları vuku bulmuştur. Böyle bir hal meydana gelince, tükörülenİn toprak İçine gömülerek yok edilmesi, onun temizlenmesi demektir. Bu şekilde temizliği yapmamak günâhtır ve kötü bir davranıştır. Hem başkasının nefretini kazanmamak, hem de mescidin temizliğini korumak bakımından gözetilmesi gerekli bir husustur. Buna riayet etmiyenler günâh işlemiş olurlar. Zamanınızda mescidler hah, kilim veya hasırlarla serili bulunduğundan, camilere tükürmek diye bir şey düşünülemez. Bununla beraber cami içini kirletecek veya pis koku neşredecek şeylerden camileri korumak veya içerde temizliğe aykırı şeyler varsa onları gidermek her Müslüman için bir vazifedir. Camilere temiz elbiselerle ve hoş kokularla girmeli, sarmısak ve soğan gibj tiksindirici koku veren maddeleri yiyip girmemelidir.[459]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 230, /215
Senetler:
()
Konular:
Adab, Mescit, mescitte uyulması gereken edeb
İbadethane, mescitlere tükürmek
Kıyamet, ahvali
KTB, ADAB
Şiddet, Eziyet, eziyet etmekten kaçınmak, eziyeti ortadan kaldırmak
Yardım, Yardımlaşma, yol konusunda