Açıklama: ''...(birbirlerini tanıyacakları)'' ifadesi için bk. Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, VII, 100.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14176, T002432
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ حُجْرٍ أَخْبَرَنَا عَلِىُّ بْنُ مُسْهِرٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ إِسْحَاقَ عَنِ النُّعْمَانِ بْنِ سَعْدٍ عَنِ الْمُغِيرَةِ بْنِ شُعْبَةَ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « شِعَارُ الْمُؤْمِنِ عَلَى الصِّرَاطِ: رَبِّ سَلِّمْ سَلِّمْ » . قَالَ أَبُو عِيسَى : هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ مِنْ حَدِيثِ الْمُغِيرَةِ بْنِ شُعْبَةَ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ إِسْحَاقَ . وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ .
Tercemesi:
Bize Ali b. Hucr, ona Ali b. Müslim, ona Abdurrahman b. İshak, ona Numan b. Sa'd, ona da Muğîra b. Şu'be, Hz. Peygamber (sav)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Sırat üzerinde müminlerin (birbirlerini tanıyacakları) alamet, 'rabbim, selamet nasib et, selamet nasib et' (sözleri) olacaktır.
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu rivayet, Muğîra b. Şu'benin hadisi olarak garîb bir hadis olup onu, sadece Abdurrahman b. İshak'ın rivayeti ile biliyoruz. Bu konuda Ebu Hureyre'den de hadis rivayet edilmiştir.
Açıklama:
''...(birbirlerini tanıyacakları)'' ifadesi için bk. Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, VII, 100.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Sıfatü'l-Kıyâme 9, 4/621
Senetler:
1. Ebu Abdullah Muğîra b. Şube es-Sekafî (Mugîra b. Şube b. Ebu Amir b. Mesud b. Muattib)
2. Numan b. Sa'd el-Ensari (Numan b. Sa'd b. Habte)
3. Ebu Şeybe Abdurrahman b. İshak el-Ensari (Abdurrahman b. İshak b. Haris)
4. Ebu Hasan Ali b. Müshir el-Kuraşî (Ali b. Müshir b. Ali b. Umeyr)
5. Ebu Hasan Ali b. Hucr es-Sa'dî (Ali b. Hucr b. İyas b. Mukatil)
Konular:
İman, Ahirete, Sırat köprüsü
Kıyamet, ahvali
KTB, İMAN
Seçki, İslam İnancı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14013, T002382
Hadis:
حَدَّثَنَا سُوَيْدُ بْنُ نَصْرٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ أَخْبَرَنَا حَيْوَةُ بْنُ شُرَيْحٍ أَخْبَرَنِى الْوَلِيدُ بْنُ أَبِى الْوَلِيدِ أَبُو عُثْمَانَ الْمَدَنِىُّ أَنَّ عُقْبَةَ بْنَ مُسْلِمٍ حَدَّثَهُ أَنَّ شُفَيًّا الأَصْبَحِىَّ حَدَّثَهُ أَنَّهُ دَخَلَ الْمَدِينَةَ فَإِذَا هُوَ بِرَجُلٍ قَدِ اجْتَمَعَ عَلَيْهِ النَّاسُ فَقَالَ: مَنْ هَذَا؟ فَقَالُوا أَبُو هُرَيْرَةَ . فَدَنَوْتُ مِنْهُ حَتَّى قَعَدْتُ بَيْنَ يَدَيْهِ وَهُوَ يُحَدِّثُ النَّاسَ فَلَمَّا سَكَتَ وَخَلاَ قُلْتُ لَهُ أَنْشُدُكَ بِحَقٍّ وَبِحَقٍّ لَمَا حَدَّثْتَنِى حَدِيثًا سَمِعْتَهُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَقَلْتَهُ وَعَلِمْتَهُ . فَقَالَ أَبُو هُرَيْرَةَ أَفْعَلُ لأُحَدِّثَنَّكَ حَدِيثًا حَدَّثَنِيهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَقَلْتُهُ وَعَلِمْتُهُ . ثُمَّ نَشَغَ أَبُو هُرَيْرَةَ نَشْغَةً فَمَكَثَ قَلِيلاً ثُمَّ أَفَاقَ فَقَالَ :لأُحَدِّثَنَّكَ حَدِيثًا حَدَّثَنِيهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى هَذَا الْبَيْتِ مَا مَعَنَا أَحَدٌ غَيْرِى وَغَيْرُهُ . ثُمَّ نَشَغَ أَبُو هُرَيْرَةَ نَشْغَةً أُخْرَى ثُمَّ أَفَاقَ فَمَسَحَ وَجْهَهُ فَقَالَ: لأُحَدِّثَنَّكَ حَدِيثًا حَدَّثَنِيهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَنَا وَهُوَ فِى هَذَا الْبَيْتِ مَا مَعَنَا أَحَدٌ غَيْرِى وَغَيْرُهُ . ثُمَّ نَشَغَ أَبُو هُرَيْرَةَ نَشْغَةً أُخْرَى ثُمَّ أَفَاقَ وَمَسَحَ وَجْهَهُ فَقَالَ :أَفْعَلُ لأُحَدِّثَنَّكَ حَدِيثًا حَدَّثَنِيهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَنَا مَعَهُ فِى هَذَا الْبَيْتِ مَا مَعَهُ أَحَدٌ غَيْرِى وَغَيْرُهُ . ثُمَّ نَشَغَ أَبُو هُرَيْرَةَ نَشْغَةً شَدِيدَةً ثُمَّ مَالَ خَارًّا عَلَى وَجْهِهِ فَأَسْنَدْتُهُ عَلَىَّ طَوِيلاً ثُمَّ أَفَاقَ فَقَالَ: حَدَّثَنِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَّ اللَّهَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى إِذَا كَانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ يَنْزِلُ إِلَى الْعِبَادِ لِيَقْضِىَ بَيْنَهُمْ وَكُلُّ أُمَّةٍ جَاثِيَةٌ فَأَوَّلُ مَنْ يَدْعُو بِهِ رَجُلٌ جَمَعَ الْقُرْآنَ وَرَجُلٌ قُتتِلَ فِى سَبِيلِ اللَّهِ وَرَجُلٌ كَثِيرُ الْمَالِ فَيَقُولُ اللَّهُ لِلْقَارِئِ: أَلَمْ أُعَلِّمْكَ مَا أَنْزَلْتُ عَلَى رَسُولِى ؟ قَالَ: بَلَى يَا رَبِّ . قَالَ: فَمَاذَا عَمِلْتَ فِيمَا عُلِّمْتَ ؟ قَالَ :كُنْتُ أَقُومُ بِهِ آنَاءَ اللَّيْلِ وَآنَاءَ النَّهَارِ . فَيَقُولُ اللَّهُ: لَهُ كَذَبْتَ وَتَقُولُ لَهُ الْمَلاَئِكَةُ كَذَبْتَ وَيَقُولُ اللَّهُ: لَهُ بَلْ أَرَدْتَ أَنْ يُقَالَ إِنَّ فُلاَنًا قَارِئٌ فَقَدْ قِيلَ ذَاكَ . وَيُؤْتَى بِصَاحِبِ الْمَالِ فَيَقُولُ اللَّهُ لَهُ أَلَمْ أُوَسِّعْ عَلَيْكَ حَتَّى لَمْ أَدَعْكَ تَحْتَاجُ إِلَى أَحَدٍ ؟قَالَ: بَلَى يَا رَبِّ . قَالَ: فَمَاذَا عَمِلْتَ فِيمَا آتَيْتُكَ؟ قَالَ كُنْتُ أَصِلُ الرَّحِمَ وَأَتَصَدَّقُ . فَيَقُولُ اللَّهُ لَهُ كَذَبْتَ وَتَقُولُ لَهُ الْمَلاَئِكَةُ كَذَبْتَ وَيَقُولُ اللَّهُ تَعَالَى :بَلْ أَرَدْتَ أَنْ يُقَالَ فُلاَنٌ جَوَادٌ فَقَدْ قِيلَ ذَاكَ . وَيُؤْتَى بِالَّذِى قُتِلَ فِى سَبِيلِ اللَّهِ فَيَقُولُ اللَّهُ لَهُ: فِى مَاذَا قُتِلْتَ ؟ فَيَقُولُ :أُمِرْتُ بِالْجِهَادِ فِى سَبِيلِكَ فَقَاتَلْتُ حَتَّى قُتِلْتُ . فَيَقُولُ اللَّهُ تَعَالَى لَهُ كَذَبْتَ وَتَقُولُ لَهُ الْمَلاَئِكَةُ كَذَبْتَ وَيَقُولُ اللَّهُ بَلْ أَرَدْتَ أَنْ يُقَالَ فُلاَنٌ جَرِىءٌ فَقَدْ قِيلَ ذَاكَ » . ثُمَّ ضَرَبَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَلَى رُكْبَتِى فَقَالَ :« يَا أَبَا هُرَيْرَةَ أُولَئِكَ الثَّلاَثَةُ أَوَّلُ خَلْقِ اللَّهِ تُسَعَّرُ بِهِمُ النَّارُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ » . وَقَالَ الْوَلِيدُ أَبُو عُثْمَانَ :فَأَخْبَرَنِى عُقْبَةُ بْنُ مُسْلِمٍ أَنَّ شُفَيًّا هُوَ الَّذِى دَخَلَ عَلَى مُعَاوِيَةَ فَأَخْبَرَهُ بِهَذَا . قَالَ أَبُو عُثْمَانَ: وَحَدَّثَنِى الْعَلاَءُ بْنُ أَبِى حَكِيمٍ أَنَّهُ كَانَ سَيَّافًا لِمُعَاوِيَةَ فَدَخَلَ عَلَيْهِ رَجُلٌ فَأَخْبَرَهُ بِهَذَا عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ فَقَالَ مُعَاوِيَةُ: قَدْ فُعِلَ بِهَؤُلاَءِ هَذَا فَكَيْفَ بِمَنْ بَقِىَ مِنَ النَّاسِ ؟ثُمَّ بَكَى مُعَاوِيَةُ بُكَاءً شَدِيدًا حَتَّى ظَنَنَّا أَنَّهُ هَالِكٌ وَقُلْنَا قَدْ جَاءَنَا هَذَا الرَّجُلُ بِشَرٍّ ثُمَّ أَفَاقَ مُعَاوِيَةُ وَمَسَحَ عَنْ وَجْهِهِ وَقَالَ: صَدَقَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ ( مَنْ كَانَ يُرِيدُ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا وَزِينَتَهَا نُوَفِّ إِلَيْهِمْ أَعْمَالَهُمْ فِيهَا وَهُمْ فِيهَا لاَ يُبْخَسُونَ * أُولَئِكَ الَّذِينَ لَيْسَ لَهُمْ فِى الآخِرَةِ إِلاَّ النَّارُ وَحَبِطَ مَا صَنَعُوا فِيهَا وَبَاطِلٌ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ ) . قَالَ أَبُو عِيسَى :هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ .
Tercemesi:
Şufey el-Esbâhî'den (r.a),
Kendisi Medine'ye girdiğinde birden etrafında halkın toplandığı bir adamla karşılaştı. "Bu adam kimdirş" diye sordu. "Ebû Hureyre'dir", dediler. Ebû Hureyre (r.a) halka birşeyler anlatırken ben ona yaklaştım ve önüne oturdum. Konuşmasını bitirdiği ve yalnız kaldığı zaman kendisine şöyle dedim:
-"Sana şunun ve bunun hakkı için soruyorum. Resûlullah'tan (s.a) duyduğun, anladığın ve bildiğin bir hadisi bana anlatır mısın? Ebû Hureyre (r.a):
-(İsteğini) yerine getireceğim, Resûlullah'tan (s.a) anladığım ve bildiğim bir hadisi sana anlatacağım dedi. Bunun peşinden Ebû Hureyre derin bir şekilde içini çekti, biraz bekledi, sonra kendine geldi ve şöyle dedi:
-Ben ve kendisi bu evindeyken ve yanımızda başka kimse yokken Resûlullah'ın (s.a) bana söylediği bir hadisini sana anlatacağım. Ebû Hureyre bunun ardından da derin bir şekilde içini çekti, sonra kendine geldi, yüzünü sildi ve "(İsteğini) yerine getireceğim" dedi.
-Ben ve kendisi bu evde iken ve yanımızda benden ve ondan başka hiç kimse yokken bana Resûlullah'ın (s.a) söylediği bir hadisini sana anlatacağım. Ebû Hureyre (r.a) bunun arkasından da derin bir şekilde içini çekti. Sonra bükülüp yüzükoyun yere düştü. Onu uzun zaman kendime dayadım, sonra ayıldı ve şöyle dedi:
"Kıyamet günü olunca Allah, kulları arasında hüküm vermek için onlara ineceğini (hesaba çekeceğini) Resûlullah (s.a) bana anlattı." Bütün toplumlar o gün dizüstü çökmüş durumdadırlar. Allah’ın çağıracağı ilk kimseler Kur’ân’ı bilen ve ezberleyen kişi, Allah yolunda öldürülen kişi ve mal varlığı çok olan kişiler olacaktır. Allah Kur’ân’ı bilene diyecek ki: Rasûlüme indirdiğim kitabı sana öğretmedim mi? O kişi de evet ya Rabbi diyecek Allah: Öğrendiğin Kur’ânla nasıl yaşadın neler yaptın? Diyecek. Adam: Gece ve gündüz Kur’ân’ı elimden bırakmadım diye cevap verecek. Bunun üzerine Allah yalan söylüyorsun buyuracak Melekler de yalan söylüyorsun, diyecekler. Allah’ta şöyle buyuracak: Sen Kur’ân falan okumadın. Bilakis falan kişi Kur’ân okur, Kur’ân bilir desinler diye okudun ve böyle de denildi. Sonra mal mülk sahibi kimse getirilecek ve Allah ona senin rızkını genişletip hiçbir kimseye muhtaç etmeden yaşatmadım mı? Zengin kimse: Evet ya Rabbî diyecek Allah: Sana verdiğim mal mülk ile neler yaptın? Diyecek. Zengin kişi: Yakınlarımı yoklar yoksullara yardım ederek infak ederdim, diyecek. Allah’ta yalan söyledin, Melekler de yalan söyledin diyecekler. Allah şöyle buyuracak: Sen söylediğin gibi yapmadın fakat falan kimse cömerttir desinler diye tüm bu dediklerini yaptım neticede oda denildi. Sonra Allah yolunda öldürülen kişi getirilecek Allah ona diyecek ki: Ne uğrunda öldürüldün? O kişi: Uğrunda cihâd edilmesini emrettin bende cihâd edip şehîd oldum diyecek Allah yalan söylüyorsun meleklerde yalan söylüyorsun, diyecekler bunun üzerine Allah: Hayır sen falan kimse ne cesurdur denilmesini istemiştim bu da sana denildi diyecek. Sonra Rasûlullah (s.a.), dizime vurdu ve şöyle dedi: Ey Ebû Hüreyre bu üç kişi kendi konularında Allah’ın yarattığı ilk kimselerdir. Kıyamet günü Cehennem ateşi bunlarla tutuşturulacaktır.
Velid Ebû Osman dedi ki: Ukbe b. Müslim’in bana haber verdiğine göre Şüfeyy bizzat kendisi Muaviye’nin yanına girerek bu hadisi ona anlatmıştır.Ebû Osman diyor ki: Bana Âla b. Ebî Hakîm anlattı kendisi Muaviyenin koruması idi dedi ki: Muaviye’nin yanına bir adam girdi ve bu hadisi ona Ebû Hüreyre’den nakletti. Muaviye bunun üzerine dedi ki: Bunlara böyle yapılırsa geri kalan insanlara ne yapılacak acaba? Dedi ve hüngür hüngür ağladı biz onun hayatını kaybedeceğini sandık ve bu adam bizim başımıza bir felaket getirdi, dedik.
Sonra Muaviye kendine geldi, yüzünü sildi ve dedi ki: Allah ve Rasûlü daima doğru söz söyler dedi ve Hûd sûresi 15-16. ayetlerini okudu; “
Dünya hayatını ve güzelliklerini isteyenlere, orada işlediklerinin karşılığını tastamam veririz; onlar orada bir eksikliğe de uğratılmazlar. İ İşte ahirette onlara ateşten başka bir şey yoktur. İşledikleri şeyler orada boşa gitmiştir. Zaten yapmakta oldukları da batıldır.”
Tirmizî, bu hadis hasen garibtir, demiştir.
Bize Süveyd b. Nasr, ona Abdullah b. Mübarek, ona Hayve b. Şurayh, ona Ebu Osman Velid b. Ebu Velid el-Medenî, ona Ukbe b. Müslim, ona da Şüfey el-Esbahî şöyle rivayet etmiştir:
Kendisi Medine'ye girmiş, insanların etrafında toplandığı bir adam görmüş. ''Bu kimdir'' demiş, ''Ebu Hureyre'dir'' demişler. (Şüfey davam ediyor): Ona yaklaştım, öyle ki o, insanlara hadis rivayet ederken önüne oturdum. Sukût edip yalnız kaldığında ona,''(Allah) için diyorum; Rasulullah (sav)'den işittiğin, onu kavrayıp bildiğin bir hadisi bana söylemez misin'' dedim. Ebu Hureyre, ''yaparım, Rasulullah (sav)'ın bana rivayet ettiği, benim de onu kavrayıp bildiğim bir hadisi sana söyleyeceğim'' dedi. Akabinde Ebu Hureyre, epeyice fenalaştı, bir müddet (bu halde) kaldı, ardından kendine gelip ''bu evde, beraberimizde kimsenin bulunmadığı bir halde iken Rasulullah (sav)'ın bana rivayet ettiği bir hadisi sana söyleyeceğim'' dedi. Ardından Ebu Hureyre, yine, epeyice fenalaştı. Sonra kendine gelip yüzünü sıvazladı ve ''Ben ve o bu evde, beraberimizde de kimse yokken Rasulullah (sav)'ın bana rivayet ettiği bir hadisi sana söyleyeceğim'' dedi. Sonra Ebu Hureyre, yine, epeyice fenalaştı. Ardından kendine geldi ve yüzünü sıvazladı. ''Yapacağım; ben ve o bu evde, beraberimizde de kimse yokken Rasulullah (sav)'ın bana rivayet ettiği bir hadisi sana söyleyeceğim'' dedi. Akabinde Ebu Hureyre, ağır bir fenalık geçirdi, ardından yüzü üzerine düşeyazdı. Uzun (bir müddet) onu, kendime yasladım. Sonra kendine geldi ve ''Rasulullah, bana şöyle rivayet etti'' dedi:
Allah tebâreke ve teâlâ, aralarında hükmetmek için kıyamet gününde kullarına tenezzül eder. Her ümmetin bir çağırıcısı vardır. İlk çağrılacak olan Kur'ân'ı ezberleyen adam, (akabinde) Allah yolunda öldürülen adam ve (sonra da) malı çok olan adam olacaktır. Allah, (Kur'ân) okuyana ''rasulüme indirdiklerimi sana öğretmedim mi'' buyuracak. (Adam), ''ey rabbim, öğrettin'' diyecek. (Allah), ''sana öğretilenden ne öğrendin'' buyuracak. (Adam), ''gece ve gündüz boyunca onu okurdum'' diyecek. Allah ona ''yalan söyledin'' buyuracak, melekler de ona ''yalan söyledin'' diyecekler. Allah ona ''bilakis, 'falanca kâridir' denmesini istedin; nitekim bu, dendi de'' buyuracak. (Sonra) mal sahibi kimse getirilecek, Allah ona ''kimseye ihtiyacın olmayana dek sana imkan sunmadın mı'' buyuracak. (Adam), ''ey rabbim, sundun'' diyecek. (Allah), ''sana verdiklerimle ne yaptın'' buyuracak. (Adam), ''akrabayı gözetip infakta bulunurdum'' diyecek. Allah ona ''yalan söyledin'' buyuracak, melekler de ''yalan söyledin'' diyecekler. Allah teâlâ, ''bilakis, 'falanca cömerttin' denmesini istedin; nitekim bu, dendi de'' buyuracak. (Ardından) Allah yolunda öldürülmüş (adam) getirilecek. Allah ona ''ne için öldürüldün'' buyuracak. Adam, ''senin yolunca cihad ile emrolundum; öldürülene dek de savaştım'' diyecek. Allah teâlâ ona ''yalan söyledin'' buyuracak, melekler de ona ''yalan söyledin'' diyecekler. Allah, ''bilakis, 'falanca cesurdur' denmesini istedin; nitekim bu, dendi de'' buyuracak.
Ardından Rasulullah (sav), dizlerime vurdu ve ''ey Ebu Hureyre, bu üç kişi, kıyamet gününde cehennemim kendileri ile tutuşturulacağı ilk kimselerdir'' buyurdu.
Ebu Osman Velid şöyle demiştir: 'Ukbe b. Müslim'in bana haber verdiğine göre Şüfey, Muaviye'nin huzuruna girip bu hadisi ona anlatan kimsedir. Ebu Osman şöyle demiştir: Alâ b. Ebu Hakîm'in bana haber verdiğine göre o Muaviye'nin koruması idi. Bir adam (Muaviye'nin) huzuruna girdi ve Ebu Hureyre'den bu hadisi nakletti. Muaviye de, ''onlara bu yapılıyorsa diğer insanların hali nice olur'' dedi. Akabinde Muaviye, epeyice ağladı. Öyle ki biz onun helak olacağını sandık ve ' bu adam bize uğursuzluk getirdi' dedik. Ardından Muaviye kendine geldi ve yüzünü sıvazladı, ''Allah ve rasulü doğru söyledi'' deyip (şu ayetleri okudu): ''Kim yalnız dünya hayatını ve onun zinetini isterse, biz onlara yaptıklarının karşılığını orada tastamam öderiz. Orada onlar bir eksikliğe uğratılmazlar.İşte onlar, kendileri için âhirette ateşten başka bir şey olmayan kimselerdir. (Dünyada) yaptıkları şeyler, orada boşa gitmiştir. Zaten bütün yapmakta oldukları da boş şeylerdir.''
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-garîb bir hadistir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Zühd 48, 4/591
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Şüfey b. Mati el-Esbahî (Şüfey b. Mati)
3. Ebu Muhammed Ukbe b. Müslim et-Tücibî (Ukbe b. Müslim)
4. Velid b. Ebu Velid el-Kuraşî (Velid b. Osman)
5. Ebu Zür'a Hayve b. Şurayh et-Tücîbî (Hayve b. Şurayh b. Safvan b. Malik)
6. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
7. Süveyd b. Nasr el-Mervezi (Süveyd b. Nasr b. Süveyd)
Konular:
Cehennem, toplanma yeri
Cihad, gösteriş için
Çömertlik, gösteriş için cömertlik yapmak
Dünya, aldatıcılığı
Dünya, dünyaya düşkünlük
Dünya, Zenginlik
İbadet, ibadetleri gösteriş için yapmak
İman, Esasları, Ahirete iman
Kıyamet, ahvali
Kıyamet, kıyamet günü çağrılacak ilk kimseler
KTB, İMAN
Kur'an, gösteriş için okumak
Kur'an, öğrenip ezberleyip muhafaza etmek
Riya, Riyakarlık, gösteriş için iş yapmak
Sahâbe, sahabiler ve hadîs
Sahâbe, sahabilerin sünnete uyma hassasiyetleri
Zühd
Öneri Formu
Hadis Id, No:
278891, T002419-2
Hadis:
حَدَّثَنَا هَنَّادٌ وَنَصْرُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْكُوفِىُّ قَالَ :حَدَّثَنَا الْمُحَارِبِىُّ عَنْ أَبِى خَالِدٍ يَزِيدَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَبِى أُنَيْسَةَ عَنْ سَعِيدٍ الْمَقْبُرِىِّ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: « رَحِمَ اللَّهُ عَبْدًا كَانَتْ لأَخِيهِ عِنْدَهُ مَظْلَمَةٌ فِى عِرْضٍ أَوْ مَالٍ فَجَاءَهُ فَاسْتَحَلَّهُ قَبْلَ أَنْ يُؤْخَذَ وَلَيْسَ ثَمَّ دِينَارٌ وَلاَ دِرْهَمٌ فَإِنْ كَانَتْ لَهُ حَسَنَاتٌ أُخِذَ مِنْ حَسَنَاتِهِ وَإِنْ لَمْ تَكُنْ لَهُ حَسَنَاتٌ حَمَّلُواه عَلَيْهِ مِنْ سَيِّئَاتِهِمْ » . قَالَ أَبُو عِيسَى :هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ غَرِيبٌ مِنْ حَدِيثِ سَعِيدٍ الْمَقْبُرِىِّ . وَقَدْ رَوَاهُ مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ عَنْ سَعِيدٍ الْمَقْبُرِىِّ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم نَحْوَهُ .
Tercemesi:
Bize Hennâd ve Nasr b. Abdurrahman el-Kûfî, onlara el-Muhârimî, ona Ebu Halid Yezid b. Abdurrahman, ona Zeyd b. Ebu Üneyse, ona Said el-Makburî, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber (sav)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Allah, namus ya da mal hususunda kardeşi üzerinde hakkı olan, (kardeşinin) ölmeden önce kendisine gelip helallik isteği(nde bulunduğunda ona hakkını helal eden) kula rahmet etsin. Zira orada (ahiret gününde) ne dinar ne de dirhem vardır. Eğer (zâlimin) sevapları varsa sevaplarından alınır. Sevapları yoksa da (hak sahibinin) günahlarını yüklenir.
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, Said el-Makburî'nin hadisi olarak hasen-sahih-garîb bir hadistir. Bu hadisin benzerini Malik b. Enes, Said el-Makburî'den, o Ebu Hureyre'den, o da Hz. Peygamber (sav)'den rivayet etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Sıfatü'l-Kıyâme 2, 4/613
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Sa'd Said b. Ebu Said el-Makburî (Said b. Keysan)
3. Zeyd b. Ebu Üneyse el-Cezeri (Zeyd b. Zeyd)
4. Ebu Halid Yezid b. Abdurrahman ed-Dâlânî (Yezid b. Abdurrahman b. Asım)
5. Ebu Muhammed Abdurrahman b. Muhammed el-Muharibi (Abdurrahman b. Muhammed b. Ziyad)
6. Ebu Süleyman Nasr b. Abdurrahman en-Naci (Nasr b. Abdurrahman b. Bekkâr)
Konular:
Ahirete iman, mizan ve hesaplaşma
Haklar, haklara saygı
Haklar, kul Hakkı
Helalleşmek, hak sahipleriyle helalleşmek
Kavramlar, hak
Kıyamet, ahvali
KTB, İMAN
Mizan/hesaplaşma, Ahirette sevabı bitene hak sahibinin günahının yüklenmesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
64089, HM017074
Hadis:
حَدَّثَنَا حَسَنٌ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ حُمَيْدٍ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ... مِثْلَهُ
Tercemesi:
Açıklama:
mütabileriyle sahihtir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Temim ed-Darî 17074, 5/782
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
3. Ebu Ubeyde Humeyd b. Ebu Humeyd et-Tavîl (Humeyd b. Tarhan)
4. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
5. Ebu Ali Hasan b. Musa el-Eşyeb (Hasan b. Musa)
Konular:
İbadet, Namaz
Kıyamet, ahvali
KTB, NAMAZ,
Mizan/hesaplaşma, Ahirette hesaba çekilmek
Nafile ibadet, Namaz
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19217, T003243
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عُمَرَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ مُطَرِّفٍ عَنْ عَطِيَّةَ الْعَوْفِىِّ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: « كَيْفَ أَنْعَمُ وَقَدِ الْتَقَمَ صَاحِبُ الْقَرْنِ الْقَرْنَ وَحَنَى جَبْهَتَهُ وَأَصْغَى سَمْعَهُ يَنْتَظِرُ أَنْ يُؤْمَرَ أَنْ يَنْفُخَ فَيَنْفُخَ! » . قَالَ الْمُسْلِمُونَ: فَكَيْفَ نَقُولُ: يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ قَالَ: « قُولُوا حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ تَوَكَّلْنَا عَلَى اللَّهِ رَبِّنَا » . وَرُبَّمَا قَالَ سُفْيَانُ: عَلَى اللَّهِ تَوَكَّلْنَا . قَالَ أَبُو عِيسَى :هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ . وَقَدْ رَوَاهُ الأَعْمَشُ أَيْضًا عَنْ عَطِيَّةَ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ .
Tercemesi:
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyân, ona Mutarrif, ona Atiyye el-Avfî, ona da Ebu Said el-Hudrî, Hz. Peygamber (sav)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Ben, sûra üfleyecek (melek) sûru ağzına götürmüş, ona doğru meyletmiş, kulağını kabartmış (ve) üflemek ile emrolunmayı bekleyip üflemeye (hazır iken) nasıl sevinçli olabilirim? (Bunun üzerine) müslümanlar, ''yâ Rasulullah, nasıl diyelim'' dediler. Hz. Peygamber (sav) ''şöyle deyin'' buyurdu: ''Allah bize yeter, o ne güzel vekildir, Rabbimiz olan Allah'a tevekkül ettik.'' (Râvi) Süfyân, belki de ''Allah'a tevekkül ettik'' demiştir.
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu hasen bir hadistir. Bu hadisi aynı şekilde el-A'meş, Atiyye'den, o da Ebu Said'den rivayet etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 39, 5/372
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebu Hasan Atiyye b. Sa'd el-Avfî (Atiyye b. Sa'd b. Cünade)
3. Ebu Bekir Mutarrif b. Tarif el-Harisi (Mutarrif b. Tarif)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Muhammed b. Ebu Ömer el-Adenî (Muhammed b. Yahya b. Ebu Ömer)
Konular:
Hz. Peygamber, öğreticiliği
İman, Esasları, Melekler
Kıyamet, ahvali
KTB, İMAN
Öneri Formu
Hadis Id, No:
64090, HM017075
Hadis:
حَدَّثَنَا حَسَنٌ قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ دَاوُدَ بْنِ أَبِي هِنْدٍ عَنْ زُرَارَةَ بْنِ أَوْفَى عَنْ تَمِيمٍ الدَّارِيِّ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ... بِمِثْلِهِ
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Temim ed-Darî 17075, 5/783
Senetler:
1. Temim ed-Dârî (Temim b. Evs b. Harice b. Sûd b. Cezime)
2. Ebu Hâcib Zürâre b. Evfâ el-Haraşî (Zürare b. Evfa)
3. Ebu Bekir Davud b. Ebu Hind el-Kuşeyrî (Davud b. Dinar b. Azafir)
4. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
5. Ebu Ali Hasan b. Musa el-Eşyeb (Hasan b. Musa)
Konular:
İbadet, Namaz
Kıyamet, ahvali
KTB, NAMAZ,
Mizan/hesaplaşma, Ahirette hesaba çekilmek
Nafile ibadet, Namaz
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ نَصْرٍ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ أَبِى حَيَّانَ عَنْ أَبِى زُرْعَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ أُتِىَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَوْمًا بِلَحْمٍ فَقَالَ « إِنَّ اللَّهَ يَجْمَعُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ الأَوَّلِينَ وَالآخِرِينَ فِى صَعِيدٍ وَاحِدٍ ، فَيُسْمِعُهُمُ الدَّاعِى ، وَيُنْفِدُهُمُ الْبَصَرُ ، وَتَدْنُو الشَّمْسُ مِنْهُمْ - فَذَكَرَ حَدِيثَ الشَّفَاعَةِ - فَيَأْتُونَ إِبْرَاهِيمَ فَيَقُولُونَ أَنْتَ نَبِىُّ اللَّهِ وَخَلِيلُهُ مِنَ الأَرْضِ ، اشْفَعْ لَنَا إِلَى رَبِّكَ . فَيَقُولُ - فَذَكَرَ كَذَبَاتِهِ - نَفْسِى نَفْسِى اذْهَبُوا إِلَى مُوسَى » . تَابَعَهُ أَنَسٌ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32850, B003361
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ نَصْرٍ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ أَبِى حَيَّانَ عَنْ أَبِى زُرْعَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ أُتِىَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَوْمًا بِلَحْمٍ فَقَالَ « إِنَّ اللَّهَ يَجْمَعُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ الأَوَّلِينَ وَالآخِرِينَ فِى صَعِيدٍ وَاحِدٍ ، فَيُسْمِعُهُمُ الدَّاعِى ، وَيُنْفِدُهُمُ الْبَصَرُ ، وَتَدْنُو الشَّمْسُ مِنْهُمْ - فَذَكَرَ حَدِيثَ الشَّفَاعَةِ - فَيَأْتُونَ إِبْرَاهِيمَ فَيَقُولُونَ أَنْتَ نَبِىُّ اللَّهِ وَخَلِيلُهُ مِنَ الأَرْضِ ، اشْفَعْ لَنَا إِلَى رَبِّكَ . فَيَقُولُ - فَذَكَرَ كَذَبَاتِهِ - نَفْسِى نَفْسِى اذْهَبُوا إِلَى مُوسَى » . تَابَعَهُ أَنَسٌ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Ebû Hureyre (R) şöyle demiştir: Peygamber(S)'e bir gün et yemeği getirildi. Peygamber şöyle buyurdu; "Şübhesiz Allah kıyamet gününde evvelkilerin ve sonrakilerin hepsini düz ve geniş bir sahada toplayacaktır. Öyle düz ve geniş saha ki, orada çağına seslenince sesini herkese duyurabilecek ve bakan kişinin gözü mahşer halkını bir bakışta görebilecek. Bir de güneş (bütün sıcaklığı ile) insanlara yaklaşacak... "Şefaat hadîsini şuraya kadar zikretti: "İnsanlarİbrahim'e varırlar ve:
— Ey İbrahim, sen yeryüzündeki insanlardan Allah 'in Peygamberi ve Allah 'in dostu bir zâtsın. Rabb 'ine hakkımızda şefaat etsen, derler.
O da:
— Ben şefaat makaamında değilim, der de (dünyâda söylemiş olduğu) yalanlarını zikreder:
— Vay nefsim, nefsim! Sizler Musa'ya gidiniz! der...".
Bu hadîsi Peygamber'den rivayet etmekte Ebû Hureyre'ye Enes
b. Mâlik mutâbaat etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ehadîsü'l-Enbiya 9, 1/871
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Zür'a b. Amr el-Beceli (Herim b. Amr b. Cerir b. Abdullah)
3. Ebu Hayyan Yahya b. Saîd et-Teymî (Yahya b. Saîd b. Hayyan)
4. Ebu Üsame Hammâd b. Üsame el-Kuraşî (Hammâd b. Üsame b. Zeyd)
5. Ebu İbrahim İshak b. İbrahim el-Buhari (İshak b. İbrahim b. Nasr)
Konular:
Kıyamet, ahvali
Kıyamet, sıkıntıları
Peygamberler, Hz. İbrahim ve ailesi
Peygamberler, Hz. İbrahim, Yalan olayı
Peygamberler, Hz. Musa ve Ailesi
Şefaat, Hz. Peygamber'in
Öneri Formu
Hadis Id, No:
64094, HM017079
Hadis:
[حَدَّثَنَا عَفَّانُ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ] وَدَاوُدَ عَنْ زُرَارَةَ عَنْ تَمِيمٍ الدَّارِيِّ
عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ أَوَّلُ مَا يُحَاسَبُ بِهِ الْعَبْدُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ الصَّلَاةُ فَإِنْ كَانَ أَكْمَلَهَا كُتِبَتْ لَهُ كَامِلَةً وَإِنْ لَمْ يَكُنْ أَكْمَلَهَا قَالَ لِلْمَلَائِكَةِ انْظُرُوا هَلْ تَجِدُونَ لِعَبْدِي مِنْ تَطَوُّعٍ فَأَكْمِلُوا بِهَا مَا ضَيَّعَ مِنْ فَرِيضَةٍ ثُمَّ الزَّكَاةُ ثُمَّ تُؤْخَذُ الْأَعْمَالُ عَلَى حَسَبِ ذَلِكَ
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Temim ed-Darî 17079, 5/783
Senetler:
1. Temim ed-Dârî (Temim b. Evs b. Harice b. Sûd b. Cezime)
2. Ebu Hâcib Zürâre b. Evfâ el-Haraşî (Zürare b. Evfa)
3. Ebu Bekir Davud b. Ebu Hind el-Kuşeyrî (Davud b. Dinar b. Azafir)
4. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
5. Ebu Osman Affân b. Müslim el-Bahilî (Affân b. Müslim b. Abdullah)
Konular:
İbadet, Namaz
Kıyamet, ahvali
KTB, NAMAZ,
Mizan/hesaplaşma, Ahirette hesaba çekilmek
Nafile ibadet, Namaz
أخبرنا عبد الرزاق قال : أخبرنا معمر عن قتادة عن ابن المسيب ، وعن أيوب عن ابن سيرين قال : إذا [ تم ] خلقه ونفخ فيه الروح صلي عليه وإن لم يستهل . قال قتادة : ويسمى ، فإنه يبعث يوم القيامة باسمه ، أو قال : يدعى باسمه.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
95453, MA006601
Hadis:
أخبرنا عبد الرزاق قال : أخبرنا معمر عن قتادة عن ابن المسيب ، وعن أيوب عن ابن سيرين قال : إذا [ تم ] خلقه ونفخ فيه الروح صلي عليه وإن لم يستهل . قال قتادة : ويسمى ، فإنه يبعث يوم القيامة باسمه ، أو قال : يدعى باسمه.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Cenâiz 6601, 3/531
Senetler:
0. Maktu' (Maktu')
1. Ebu Bekir Muhammed b. Sirin el-Ensarî (Muhammed b. Sirin)
Konular:
Cenaze Namazı, çocuğa
İman, Esasları: Ahirete iman, diriliş, ba's
Kıyamet, ahvali
KTB, İMAN
KTB, NAMAZ,