142 Kayıt Bulundu.
Bize Abdurrahmân b. İbrâhîm, ona el-Velîd b. Müslîm, ona el-Evzâî, ona Yahyâ b. Ebû Kesîr, ona Muhammed b. İbrâhîm, ona Şakîk b. Seleme, ona Osmân b. Affân'ın azadlısı Humrân (ra) rivayet etmiştir: Osmân b. Affân'ı Mekâid'de otururken gördüm, abdest suyu istedi ve abdest aldı. Sonra da 'Ben Rasulullah'ı (sav) benim oturduğum yerde benim abdest aldığım gibi abdest alırken gördüm' dedi ve "Kim benim aldığım gibi abdest alırsa işlemiş olduğu günahları bağışlanır" dedi. Rasulullah (sav) : "Sakın kibirlenmeyin" buyurdu. (Bize bu hadis Hişâm b. Ammâr, ona Abdulhamid b. Habib, ona Evzâî, ona Yahya, ona Muhammed b. İbrâhîm, ona Îsâ b. Talhâ, ona Humrân ve ona Osman'dan (ra) da rivayet edilmiştir.)
Açıklama: Mekâid'in mescid anlamına geldiği de kabul edilmektedir. Bununla birlikte Hz. Osman'ın evinin yanındaki bir dükkan olduğu da ileri sürülmüştür. Ayrıca mescidin yakınında ihtiyaçlar için oturmaya tahsis edilmiş bir yer olduğu da belirtilmiştir. (Bk. Sindî, Hâşiyetü's-Sindî alâ Süneni İbn Mâce, I, 123)
Bize, Hakem b. Mübarek ona Malik (b. Enes), ona Süheyl b. Ebu Salih, ona babası (Ebu Salih es-Semman), ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Müslüman -veya mümin- bir kul abdest alırken yüzünü yıkadığında gözüyle işlediği tüm günahlar, suyla veya suyun son damlasıyla birlikte dökülür gider. Elini yıkadığında eliyle işlediği bütün günahlar suyla veya suyun son damlasıyla birlikte dökülür gider. Nihayet günahlarından tertemiz arınmış olur."
Bize Yahya b. Hassân, ona Hammâd b. Seleme, ona Ali b. Zeyd, ona da Ebu Osman şöyle rivayet etti: "Ben Selman'la birlikte bir ağacın altında idim. Selman ağaçtan kuru bir dal aldı ve onu, yaprakları dökülünceye kadar salladı. Sonra, 'Bana niçin böyle yaptığımı sormuyor musun?' dedi. Ben de ona, 'Neden böyle yaptın?' dedim. 'Rasûlullah (sav) da aynen böyle yapmış, sonra da şöyle buyurmuştu' dedi: "Şüphe yok ki, müslüman güzelce abdestini aldığı ve beş vakit namazını kıldığı zaman, şu yaprakların döküldüğü gibi günahları da dökülür." Sonra "Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl" mealindeki âyeti, "Bu, öğüt alanlar için bir öğüttür" (Hud, 11/114) kısmına kadar okudu."
Bize Seleme b. Şebîb ve Abd b. Humeyd, onlara Abdürrezzak, ona Ma’mer, ona Eyyûb, ona Ebû Kılâbe, ona İbn Abbâs (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Rabbim bana bu gece en güzel surette geldi (ravilerden biri: "sanırım 'uyku aleminde' dedi" diye söyledi) ve bana şöyle dedi: “Ey Muhammed! Mele-i alâda (melekler aleminde) ne tartışılır bilir misin?” buyurdu. Ben “Bilmiyorum” dedim. Bunun üzerine elini iki omuzum arasına koydu, onun soğukluğunu göğsümde (veya boğazımda) hissettim. Sonra göklerde ve yerde ne varsa hepsini bildim. Sonra “Ey Muhammed! Mele-i alâda (melekler âleminde) ne tartışılır bilir misin?” diye sordu. Ben “Evet, bilirim” dedim. “Keffâretler (ve dereceler) hakkında” buyurdu. Keffâretler namazdan sonra mescitlerde kalıp (sonraki namazı beklemek) ve cemaate yaya olarak gitmek, zor zamanlarda dahi abdesti dosdoğru almaktır. Her kim bunları yaparsa hayırla yaşar hayırla ölür. Anasından doğduğu günkü gibi günahsız olur. Sonra şöyle buyurdu: "Ey Muhammed! Namazı kıldığın zaman şöyle de: "Allah’ım senden dileğim odur ki iyilikleri yapayım, kötülükleri terk edeyim, miskinleri seveyim. Eğer kullarına bir sıkıntı verip onları bir fitne ile denemek isteyecek olursan beni bu fitneye bulaştırmadan emanetini geri al." Dereceler ise selamı yaymak, (eşe dosta, kimsesizlere) yemek yedirmek, geceleyin herkes uyurken namaz kılmaktır." Ebû İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hadisin senedinde Ebû Kılâbe ile İbn Abbas arasında bir kişiyi daha zikretmişlerdir. Katâde bu hadisi, Ebû Kılâbe - Hâlid b. el-Leclâc – İbn Abbâs senediyle de rivayet etmiştir.
Bize Muhammed b. Rumh, ona el-Leys b. Sa’d, ona Ebû’z-Zübeyr, ona -zannederim- Süfyan b. Abdullah, ona da Asım b. Süfyan es-Sakafî rivâyet etti: "Müslümanlar, Selâsil gazasına çıkmışlardı, ancak savaş vuku bulmadı. Ordu bir müddet orada bekledikten sonra halife Muâviye’nin (ra) yanına döndüler. O sırada Muâviye'nin yanında Ebû Eyyub (ra) ile Ukbe b. Âmir (ra) de vardı. Asım; “- Ey Ebû Eyyub! Bu yıl gazadan mahrum kaldık. Bize, 'Dört mescitte namaz kılanın günahı af olunur' diye haber verilmişti” dedi. Ebû Eyyub cevaben; “- Ey kardeşimin oğlu, sana bundan daha kolayını sana söyleyeyim mi? Ben Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim" dedi: “Emredildiği gibi abdest alan ve emrolunduğu gibi namazı kılanın daha önceki işlediği günahları bağışlanır." Ebû Eyyub, yanında bulunan Ukbe'ye dönerek; "- Öyle değil mi, ya Ukbe?” diye sordu. O da; “- Evet” diye karşılık verdi.
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Nasr b. Ali onlara Veki', ona Mis'ar ve Süfyan, onlara Osman b. el-Muğire es-Sekafî, ona Ali b. Rabia el-Vâlibî, ona Esma b. el-Hakem el-Fezârî, o Ali b. Ebu Talib’in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Ben Rasulullah’dan (sav) bir hadis işittiğim zaman Allah da dilediği kadar beni ondan yararlandırırdı. Ama bana bir başkası ondan bir hadis naklettiği zaman ona yemin ettiririm, yemin ederse onun doğru söylediğini kabul ederim. Şüphesiz Ebu Bekir de –ki Ebu Bekir doğru söylemiştir- bana hadis rivayet edip şöyle demiştir: Rasulullah (sav): “Bir adam bir günah işledikten sonra güzel bir şekilde abdest alır sonra da iki rekât namaz kılarsa –Mis'ar: sonra namaz kılarsa demiştir- sonra Allah’tan mağfiret dilerse Allah da mutlaka ona günahını bağışlar” buyurdu.