286 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona İsmail b. Reca, ona babası (Reca b. Rabî'a), ona da Ebu Said el-Hudrî; ve yine Kays b. Müslim, ona Tarık b. Şihab, ona da Ebu Said el-Hudrî, Mervan'ın kıssası ile Ebu Said'in Nebî'den (sav) Şu'be ve Süfyan hadislerine benzer olan hadisini aktarmıştır.
Bize Ebû Ubeyd Muhammed b. Ubeyd b. Meymûn el-Medenî, ona babası, ona Muhammed b. Cafer b. Ebî Kesîr, ona Musa b. Ukbe, ona Ebû İshâk, ona Ebû'l-Ahvas, ona da Abdullah b. Mes’ûd’un (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Uyulması gereken şeyler, ancak şu ikisidir: Söz ve hidâyet… Sözlerin en güzeli Allah'ın kelamıdır. Yolların en güzeli de Hz. Muhammed'in yoludur. Dinde sonradan ihdas edilen şeylerden sakının! Çünkü din konusunda en kötü işler sonradan icat edilenlerdir. Sonradan icat edilen her türlü uygulama bid’attır. Her bid’at da sapkınlıktır. Dikkat edin! Boş emellere, uzun hayallere kapılmayın. Yoksa kalpleriniz katılaşır. İyi bilin ki ecel yakındır. Hakikaten gelmeyecek olan şeyler ise uzaktır. Dikkat ediniz! Bedbaht olan annesinin karnında iken böyle olur. Mutluluğa erişen ise başkasından ders çıkarandır. Dikkat ediniz! Mü’minlerin adam öldürmeleri küfürdür, onların birbirlerine sövmeleri fasıklıktır. Müslümanın kardeşine üç günden fazla dargın kalması helal değildir. Yalandan sakınınız, çünkü ne ciddi ne de şaka yollu yalan helal değildir. Kişi çocuğunu avutmak için bir şeyi yapacağını söyler de onu yapmazsa bu da bir yalandır. Şüphesiz ki yalan kişiyi günaha, günah da cehenneme sürükler. Doğruluk ise insanı iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Doğru sözlü kişi için ‘doğru söyledi ve iyi yaptı’, yalancı için ise ‘yalan söyledi ve günaha girdi’ denilir. Dikkat ediniz! Kul yalan söylemeye devam ederse, Allah katında yalancılardan biri olarak kaydedilir."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: فَإِنَّ الْكَذِبَ يَهْدِى إِلَى الْفُجُورِ وَإِنَّ الْفُجُورَ يَهْدِى إِلَى النَّارِ Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اَ يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أَنْ يَهْجُرَ أَخَاهُ فَوْقَ ثَلاَثٍ
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Muaviye b. Salih, ona Hasan b. Câbir el-Lahmî, ona da Mikdâm b. Ma'dîkerib, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Dikkat edin! Kendisine benden hadis ulaşan kişinin, koltuğuna yaslanmış bir halde 'bizimle sizin aranızda (hakem) olarak Allah'ın kitabı vardır; onda helal bulduğumuzu helal, haram bulduğumuzu da haram sayarız' diyeceği (günler) pek yakındır. Şüphesiz ki, Rasulullah'ın (sav) haram kıldığı da Allah'ın haram kıldığı gibidir." [Ebu İsa şöyle demiştir: Bu hadis, bu tarikten hasen-garîb bir rivayettir.]
Açıklama: ''هَلْ عَسَى'' ifadesinin ''قد قرب'' olarak anlaşılabileceğine dair bk. Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, VII, 355.
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Muhammed b. Ca'fer, ona Şu'be, ona İbrahim el-Hecerî, ona da Ebu'l Ahvas'ın rivayet ettiğine göre Abdullah (b. Mes'ud) şöyle demiştir: Kim yarın Müslüman olarak Allah'ın (cc) huzuruna varmak isterse, şu beş vakit namazı, namaz için ezan okunan yerde (yani mescitte) kılmaya özen göstersin. Şüphesiz bu namazlar hidayet sünnetlerindendir. Allah (cc) Peygamberinize (sav) hidayet yoluna ulaştıran sünnetler vermiştir. Ömrüm üzerine yemin ederim ki, her biriniz namazını evinde kılarsa, Nebinizin (sav) sünnetini terk etmiş olursunuz. Nebi’nizin (sav) sünnetini terk ettiğinizde de doğru yoldan şaşarsınız. Ben aramızda ancak nifakı açıkça bilinen münafıkların cemaatten geri kaldığını (cemaate katılmadığını) bilirim. Yine ben bir kişinin iki kişi arasında arasında zorlanarak yürümeye çalışmak suretiyle bile olsa saftaki yerini aldığını görmüşümdür. Müslüman bir kimse abdest alır, bu abdestinin güzel olmasına özen gösterirse, sonra da namaz kılmak niyetiyle bir mescide giderse, sonra da namaza yürüyerek giderse, attığı her bir adım sebebiyle Allah (cc) onun derecesini bir seviye yükseltir ve ondan bir günahı siler.
Bize Kuteybe, ona Süfyân b. Uyeyne, ona Muhammed b. Münkedir ve Ebu Nadr Sâlim, onlara Ubeydullah b. Ebu Râfi, ona da Ebu Râfi ve başkası, merfu olarak şöyle rivayet ettiler: "Sizden birini, kendisine emrettiğim ya da yasakladığım bir hüküm geldiğinde, koltuğuna yaslanmış bir vaziyette 'bilmiyorum, bizler (sadece) Allah'ın kitabında bulduğumuza uyarız' derken görmeyeyim." [Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir. Bazıları bu hadisi, Süfyân'dan, o İbn Münkedir'den, o da Nebî (sav)'den mürsel olarak rivayet etmiştir. Ebu Nadr Salim de, Ubeydullah b. Ebu Râfi'den, o babası (Ebu Râfi'den), o da Nebî (sav)'den (muttasıl olarak) rivayet etmiştir. İbn Uyeyne, bu hadisin tariklerini tek tek rivayet ettiğinde Muhammed b. Münkedir'in hadisi ile Ebu Nadr Salim'in hadisi arasındaki ittisal durumunu açıklar, iki tariki birleştirip rivayet ettiğinde ise bu şekilde rivayet ederdi. Ebu Râfi, Nebî (sav)'in mevlası olup ismi, Eslem'dir.]
Bize Kuteybe, ona Süfyân b. Uyeyne, ona Muhammed b. Münkedir ve Ebu Nadr Sâlim, onlara Ubeydullah b. Ebu Râfi, ona da Ebu Râfi ve başkası, merfu olarak şöyle rivayet ettiler: "Sizden birini, kendisine emrettiğim ya da yasakladığım bir hüküm geldiğinde, koltuğuna yaslanmış bir vaziyette 'bilmiyorum, bizler (sadece) Allah'ın kitabında bulduğumuza uyarız' derken görmeyeyim." [Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir. Bazıları bu hadisi, Süfyân'dan, o İbn Münkedir'den, o da Nebî (sav)'den mürsel olarak rivayet etmiştir. Ebu Nadr Salim de, Ubeydullah b. Ebu Râfi'den, o babası (Ebu Râfi'den), o da Nebî (sav)'den (muttasıl olarak) rivayet etmiştir. İbn Uyeyne, bu hadisin tariklerini tek tek rivayet ettiğinde Muhammed b. Münkedir'in hadisi ile Ebu Nadr Salim'in hadisi arasındaki ittisal durumunu açıklar, iki tariki birleştirip rivayet ettiğinde ise bu şekilde rivayet ederdi. Ebu Râfi, Nebî (sav)'in mevlası olup ismi, Eslem'dir.]