615 Kayıt Bulundu.
Bize Hüseyin b. İsa, ona Talk b. Ğannam, ona Abdüsselam b. Harb el-Mülai, ona Büdeyl b. Meysere, ona Ebu Cevzâ, ona da Aişe şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), namaza başladığında 'Allah'ım! Seni tenzih edip sana hamd ederim! İsmin mübarektir! Şanın yücedir! Senden başka ilah yoktur! derdi." [Ebu Davud şöyle demiştir: Bu hadis, Abdüsselam b. Harb'dan nakledilmesi ile meşhur olmayıp onu, sadece Talk b. Ğannâm rivayet etmiştir. Bir grup ravi (cemaat), namazla (alakalı bu) meseleyi (kıssa) Büdeyl'den nakletmiş (ancak, bu gibi dualardan herhangi) bir şey zikretmemişlerdir.]
Bize Yakub b. İbrahim, ona İsmail, ona Yunus, ona Hasan, ona da Semüra şöyle rivayet etmiştir: "Namazda, imam tekbir alıp tilavete başlayana dek ve Fatiha ile zammı sureyi bitirip rükûa (gittiği) esnada (olmak üzere) susulacak iki yer (sekteteyn) ezberledim." [Ravi Hasan el-Basrî, İmrân b. Husayn bu (sözü) pek hoş görmedi. Bu hususta (fetva vermesi için) Medine'ye; Übey (b. Ka'b'a mektup) yazdılar. (Übey de), Semüra'yı doğruladı dedi.] [Ebu Davud şöyle demiştir: Aynı şekilde Humeyd de rivayetinde, (imam) tilaveti bitirdiğinde susulur (sekteten) demiştir.]
Bize Müsedded, ona Yezid, ona Said, ona Katade, ona da Hasan şöyle rivayet etmiştir: Semüra b. Cündüb ve İmrân b. Husayn, (aralarında) müzakere ettiler. Sümera b. Cündüb de Rasulullah'tan (sav), (imam) tekbir aldığında ve "ğayri'l-mağdûbi aleyhim velâ'd-dâllîn" kıraat(ini) bitirdiğine (olmak üzere namazda) susulacak iki yer (sekteteyn) öğrendiğini rivayet etti. Sümüra bunu ezberledi (ancak) İmrân b. Husayn, bunu garipsedi. (Bunun üzerine) ikisi, Übey b. Ka'b'a (mektup) yazdılar. Onun (cevabi) mektubunda -ravi, şüpheye düşüp cevabında dedi- Semüra'nın ezbeledi(ğinin doğru olduğu yazılıydı).
Bize İbn Müsenna, ona Abdüla'lâ, ona Said, ona Katade, ona Hasan, ona da Semüra şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'tan (sav) (namazda) sükût edilecek iki yer (sektetân) ezberledim." [Abdüla'lâ, Said'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Katade'ye, bu iki yer neresidir dedik. O, namazına girdiğinde ve kıraat bittiğinde demiştir. Daha sonra da (imam), 'ğayri'l-mağdûbi aleyhim velâ'd-dâllîn' dediğinde demiştir.]
Bize Müslim b. İbrahim, ona Hişam, ona Katade, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: "Nebi (sav), Ebu Bekir, Ömer ve Osman kıraate el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn (diyerek) başlarlardı."
Bize Müsedded, ona Abdulvaris b. Said, ona Hüseyin Muallim, ona Büdeyl b. Meysere, ona Ebu Cevzâ, ona da Aişe şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), namaza tekbirle, kıraate ise Fatiha suresi ile başlardı. Rükûa vardığında başını ne kaldırır ne de indirirdi; normal şekilde (dururdu). Başını rükûdan kaldırdığında dimdik ayakta durana dek secdeye varmazdı. Başını secdeden kaldırdığında ise iyice oturana kadar (tekrar) secdeye gitmezdi. Her iki rekâtta (oturunca) Tahiyyât duasını okurdu. Oturduğunda sol ayağını yayar, sağ ayağını da dikerdi. Topukları üzerine oturan) şeytanın oturuşundan ve (eller ile dirsekleri yayan) yırtıcı hayvanların yayılması (gibi secdede yayılmaktan) yasaklardı. Namazını da selam vermekle sonlandırırdı."
Bize Abdurrahman b. İbrahim, ona Ömer b. Abdülvahid ve Bişr b. Bekir, onlara el-Evzaî, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Abdullah b. Ebu Katade, ona da babası (Ebu Katade), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ben, uzun tutmak niyetiyle namaza dururum da (bir) çocuğun ağlamasını işittiğimde, annesine meşakkat veririm endişesiyle namazı kısa tutarım."
Bize Ubeydullah b. Muaz, ona babası (Muaz b. Muaz), ona Abdülaziz b. Ebu Seleme, ona amcası Macişun b. Ebu Seleme, ona Abdurrahman el-A'rec, ona Ubeydullah b. Ebu Râfi', ona da Ali b. Ebu Talib (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), namaza kalktığında tekbir alır, sonra : "Hanîf ve müslüman olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndüm, müşriklerden değilim. Namazım, orucum, haccım, yaşamım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah içindir. Onun ortağı yoktur. Ben, bununla emrolundum ve müslümanların en önde geleniyim. Allah'ım! Melik sensin! Benim için senden başka ilah yoktur, sen benim Rabbimsin, ben de senin kulunum! Ben, kendime zulmettim, günahımı itiraf ediyorum! Günahlarımın hepsini bağışla. Gerçek şu ki, günahları senden başkası bağışlayamaz! Beni ahlakın en güzeline ilet! Senden başkası onun en güzeline iletemez! Ahlakın kötüsünü benden uzak tut! Senden başkası onun kötüsünü uzak tutamaz! Buyur! Emret! Hayrın tamamı senin kudretindedir. Şer ise sana nispet edilemez. Başarım seninledir, sığınağım sensin! Mübareksin! Yücesin! Bağışlanma diliyorum ve sana tövbe ediyorum!" derdi. Hz. Peygamber (sav) rükûa vardığında "Allah'ım! Sana rükûda bulundum. Sana iman ettim. Sana teslim oldum. Kulağım, gözüm, dimağım, kemiklerim ve sinirlerim sana boyun eğdi" derdi. Nebi (sav), (başını rükûdan) kaldırdığında : "Allah, kendisine hamd edeni işitti! Rabbimiz! Gökler ve yer, bu ikisinin arası ve senin dilediğin şey dolusu hamd, sanadır!" derdi. Rasulullah (sav) secdeye vardığında : "Allah'ım sana secde ettim. Sana iman ettim. Sana teslim oldum. Yüzüm, onu yaratana, ona suretini verip bunu en güzel biçimde yapana, kulağını ve gözünü açana secde etti. Yaratıcıların en güzeli olan Allah ne yücedir!" derdi. Hz. Peygamber (sav) namazda selam verdiğinde de, "Allah'ım! Geçmiş ve gelecek (günahlarımı), gizli ve açık (hatalarımı), haddi aşmışlığımı ve benden bildiklerini bağışla! (Kereminden) veren de vermeyen de sensin! Senden başka ilah yoktur!" derdi.
Bize Müsedded, ona Hammad b. Zeyd, ona Büdeyl b. Meysere ve Eyyüb, onlara Abdullah b. Şakik, ona da Aişe şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), geceleyin ayakta ve oturarak uzunca namaz kılardı. Ayakta kıldığında rükûu ayakta; oturarak kıldığında ise oturarak yapardı."