Bize Muhammed b. Ebî Ömer el-Adenî, ona Abdullah b. Muâz, ona Ma’mer, ona Âsım b. Ebî'n-Necûd, ona Ebû Vâil, ona da Muâz b. Cebel (ra) şöyle rivayet etmiştir:
““Bir yolculukta Rasûlullah’la (sav) beraberdim. Seyahat esnasında bir gün O’nun yakınında bulundum. Bunu fırsat bilerek;
“- Ey Allah’ın rasûlü; beni cennete sokacak ve cehennemden uzaklaştıracak bir amel söyle!” dedim. Şöyle cevap verdi:
“- Benden büyük bir şey istedin. Ama bu, şüphesiz Allah’ın kendisine kolaylaştırdığı kimse için kolaydır: Allah’a kulluk eder, O’na hiçbir şeyi ortak koşmazsın! Namazı kılar, zekâtı verir, Ramazan orucunu tutar, Kâbe’yi haccedersin!”
Sonra Hz. Peygamber şöyle devam etti:
“- Şimdi sana hayır kapılarını göstereyim mi? Oruç kalkandır. Su ateşi söndürdüğü gibi, sadaka da hataları silip söndürür. Bir de gece karanlığında namaz kılmak.”
Sonra; “Onlar, yataklarından kalkıp korku ve ümit içinde Rablerine ibâdet ederler, kendilerine verdiğimiz rızıktan da allah için harcarlar. Yaptıklarına karşılık olarak onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez” (Secde, 32/16-17) meâlindeki âyeti okudu. Sonra da;
“- Sana işin başını, direğini ve zirvesini söyleyeyim, o cihâdır” buyurdu. Sonra da;
“- Sana, bütün bunların can damarını (bunlara sahip olacağın şeyi) haber vereyim mi?” dedi. Ben;
“- Buyur, ey Allah’ın Rasûlü!” dedim. Hz. Peygamber dilini göstererek;
“- Buna sahip ol!” buyurdu. Ben;
“- Ey Allah’ın Rasûlü; konuştuklarımızdan dolayı da muâheze edilecek miyiz?” diye sordum.
“- Anası ağlayasıca Muâz! İnsanları yüz üstü cehenneme sürükleyen, dillerinin hasâdından başka bir şey midir?” buyurdu.
Açıklama: Muâz’ın sözünü ettiği seyahat, Tebük seferidir. Bu sefer esnasında, sıcağın bastırdığı ve insanların etrafa dağıldığı bir sırada Muâz fırsatı değerlendirerek Hz. Peygamber’e yaklaştı ve aralarında yukarıda geçen konuşma cereyan etti.
“Oruç kalkandır” ifâdesi; cehenneme karşı koruyucudur veya günah işlemeye mani olucudur anlamındadır.
İbadetlerin zirvesi olarak cihadın zikredilmesi, cihâdın zorluğunu ve onun diğer amellere olan üstünlüğünü göstermek içindir. Cihâd sayesinde insan dinini yüceltir, kuvvetlendirir.
“İnsanların dilleri yüzünden cehenneme sürüklenmeleri” cümlesi; pek çok günahı dilleriyle işlediklerini göstermektedir. Küfür, hakaret, iftirâ, yalan, gıybet, nemîme vb. pek çok büyük günah “dilin hasâdıdır”, bütün bu günahlar dil ile işlenmektedir. İşlenen her günahın başlangıcında dil mutlaka vardır. Dili yüzünden başına gelebilecek belâlardan kurtulmak için de insan diline sahip olmalıdır. Çok sözün yalansız olmayacağı, çok yalanın da çok günah demek olduğu herkesin malûmudur.
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
الصَّدَقَةُ تُطْفِئُ الْخَطِيئَةَ كَمَا يُطْفِئُ الْمَاءُ النَّارَ
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30731, İM003973
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَبِى عُمَرَ الْعَدَنِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ عَنْ مَعْمَرٍ عَنْ عَاصِمِ بْنِ أَبِى النَّجُودِ عَنْ أَبِى وَائِلٍ عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ قَالَ كُنْتُ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى سَفَرٍ فَأَصْبَحْتُ يَوْمًا قَرِيبًا مِنْهُ وَنَحْنُ نَسِيرُ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَخْبِرْنِى بِعَمَلٍ يُدْخِلُنِى الْجَنَّةَ وَيُبَاعِدُنِى مِنَ النَّارِ . قَالَ « لَقَدْ سَأَلْتَ عَظِيمًا وَإِنَّهُ لَيَسِيرٌ عَلَى مَنْ يَسَّرَهُ اللَّهُ عَلَيْهِ تَعْبُدُ اللَّهَ لاَ تُشْرِكُ بِهِ شَيْئًا وَتُقِيمُ الصَّلاَةَ وَتُؤْتِى الزَّكَاةَ وَتَصُومُ رَمَضَانَ وَتَحُجُّ الْبَيْتَ » . ثُمَّ قَالَ « أَلاَ أُدُلُّكَ عَلَى أَبْوَابِ الْخَيْرِ الصَّوْمُ جُنَّةٌ وَالصَّدَقَةُ تُطْفِئُ الْخَطِيئَةَ كَمَا يُطْفِئُ النَّارَ الْمَاءُ وَصَلاَةُ الرَّجُلِ فِى جَوْفِ اللَّيْلِ » . ثُمَّ قَرَأَ ( تَتَجَافَى جُنُوبُهُمْ عَنِ الْمَضَاجِعِ ) حَتَّى بَلَغَ ( جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ ) ثُمَّ قَالَ « أَلاَ أُخْبِرُكَ بِرَأْسِ الأَمْرِ وَعَمُودِهِ وَذُرْوَةِ سَنَامِهِ الْجِهَادُ » . ثُمَّ قَالَ « أَلاَ أُخْبِرُكَ بِمِلاَكِ ذَلِكَ كُلِّهِ » . قُلْتُ بَلَى . فَأَخَذَ بِلِسَانِهِ فَقَالَ « تَكُفُّ عَلَيْكَ هَذَا » . قُلْتُ يَا نَبِىَّ اللَّهِ وَإِنَّا لَمُؤَاخَذُونَ بِمَا نَتَكَلَّمُ بِهِ قَالَ « ثَكِلَتْكَ أُمُّكَ يَا مُعَاذُ هَلْ يَكُبُّ النَّاسَ عَلَى وُجُوهِهِمْ فِى النَّارِ إِلاَّ حَصَائِدُ أَلْسِنَتِهِمْ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Ebî Ömer el-Adenî, ona Abdullah b. Muâz, ona Ma’mer, ona Âsım b. Ebî'n-Necûd, ona Ebû Vâil, ona da Muâz b. Cebel (ra) şöyle rivayet etmiştir:
““Bir yolculukta Rasûlullah’la (sav) beraberdim. Seyahat esnasında bir gün O’nun yakınında bulundum. Bunu fırsat bilerek;
“- Ey Allah’ın rasûlü; beni cennete sokacak ve cehennemden uzaklaştıracak bir amel söyle!” dedim. Şöyle cevap verdi:
“- Benden büyük bir şey istedin. Ama bu, şüphesiz Allah’ın kendisine kolaylaştırdığı kimse için kolaydır: Allah’a kulluk eder, O’na hiçbir şeyi ortak koşmazsın! Namazı kılar, zekâtı verir, Ramazan orucunu tutar, Kâbe’yi haccedersin!”
Sonra Hz. Peygamber şöyle devam etti:
“- Şimdi sana hayır kapılarını göstereyim mi? Oruç kalkandır. Su ateşi söndürdüğü gibi, sadaka da hataları silip söndürür. Bir de gece karanlığında namaz kılmak.”
Sonra; “Onlar, yataklarından kalkıp korku ve ümit içinde Rablerine ibâdet ederler, kendilerine verdiğimiz rızıktan da allah için harcarlar. Yaptıklarına karşılık olarak onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez” (Secde, 32/16-17) meâlindeki âyeti okudu. Sonra da;
“- Sana işin başını, direğini ve zirvesini söyleyeyim, o cihâdır” buyurdu. Sonra da;
“- Sana, bütün bunların can damarını (bunlara sahip olacağın şeyi) haber vereyim mi?” dedi. Ben;
“- Buyur, ey Allah’ın Rasûlü!” dedim. Hz. Peygamber dilini göstererek;
“- Buna sahip ol!” buyurdu. Ben;
“- Ey Allah’ın Rasûlü; konuştuklarımızdan dolayı da muâheze edilecek miyiz?” diye sordum.
“- Anası ağlayasıca Muâz! İnsanları yüz üstü cehenneme sürükleyen, dillerinin hasâdından başka bir şey midir?” buyurdu.
Açıklama:
Muâz’ın sözünü ettiği seyahat, Tebük seferidir. Bu sefer esnasında, sıcağın bastırdığı ve insanların etrafa dağıldığı bir sırada Muâz fırsatı değerlendirerek Hz. Peygamber’e yaklaştı ve aralarında yukarıda geçen konuşma cereyan etti.
“Oruç kalkandır” ifâdesi; cehenneme karşı koruyucudur veya günah işlemeye mani olucudur anlamındadır.
İbadetlerin zirvesi olarak cihadın zikredilmesi, cihâdın zorluğunu ve onun diğer amellere olan üstünlüğünü göstermek içindir. Cihâd sayesinde insan dinini yüceltir, kuvvetlendirir.
“İnsanların dilleri yüzünden cehenneme sürüklenmeleri” cümlesi; pek çok günahı dilleriyle işlediklerini göstermektedir. Küfür, hakaret, iftirâ, yalan, gıybet, nemîme vb. pek çok büyük günah “dilin hasâdıdır”, bütün bu günahlar dil ile işlenmektedir. İşlenen her günahın başlangıcında dil mutlaka vardır. Dili yüzünden başına gelebilecek belâlardan kurtulmak için de insan diline sahip olmalıdır. Çok sözün yalansız olmayacağı, çok yalanın da çok günah demek olduğu herkesin malûmudur.
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
الصَّدَقَةُ تُطْفِئُ الْخَطِيئَةَ كَمَا يُطْفِئُ الْمَاءُ النَّارَ
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 12, /640
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Muaz b. Cebel el-Ensarî (Muaz b. Cebel b. Amr b. Evs b. Âiz)
2. Ebu Vâil Şakik b. Seleme el-Esedî (Şakik b. Seleme)
3. Asım b. Ebu Necûd el-Esedî (Âsım b. Behdele)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. Abdullah b. Muaz es-San'ânî (Abdullah b. Muaz)
6. Muhammed b. Ebu Ömer el-Adenî (Muhammed b. Yahya b. Ebu Ömer)
Konular:
Adab, sohbet adabı
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
İbadet, Namaz
İbadet, Zekat
Konuşma, konuşma adabı
KTB, NAMAZ,
KTB, TEVHİD
Kulluk, ümitle korku arasındaki denge
Oruç Olgusu
Sadaka, fazileti
Şirk, Şirk- Müşrik
Takva, eline ve diline sahip olmak
Tevhid, Cennete götüren ameller
Açıklama: İlgili ayetin tamamı şu şekildedir:
"Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim. Şüphesiz bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir." Mü'min, 40/60.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18090, T002969
Hadis:
حَدَّثَنَا هَنَّادٌ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ ذَرٍّ عَنْ يُسَيْعٍ الْكِنْدِىِّ عَنِ النُّعْمَانِ بْنِ بَشِيرٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى قَوْلِهِ ( وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونِى أَسْتَجِبْ لَكُمْ ) قَالَ « الدُّعَاءُ هُوَ الْعِبَادَةُ » . وَقَرَأَ ( وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونِى أَسْتَجِبْ لَكُمْ ) إِلَى قَوْلِهِ ( دَاخِرِينَ ) . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
Bize Hennâd (b. Serî et-Temîmî), ona Ebu Muaviye (Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr), ona (Süleyman b. Mihrân) el-A'meş, ona Zer (b. Abdullah el-Mürhibî), Yüsey' el-Kindî, ona da Numan b. Beşir'in (el-Ensarî) rivayet ettiğine göre Allah'ın; "Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim." (Mü'min, 40/60) buyruğu ile ilgili olarak Hz. Peygamber (sav) şöyle demiştir:
"Dua, ibadetin kendisidir." Ardından da "Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim." (Mü'min, 40/60) ayetini sonuna kadar okumuştur.
Ebu İsa (Tirmizi) şöyle dedi: "Bu, hasen sahih bir hadistir."
Açıklama:
İlgili ayetin tamamı şu şekildedir:
"Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim. Şüphesiz bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir." Mü'min, 40/60.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 2, 5/211
Senetler:
1. Numan b. Beşir el-Ensârî (Numan b. Beşir b. Sa'd b. Sa'lebe)
2. Yüsey' b. Ma'dân el-Hadramî (Yüsey' b. Ma'dân)
3. Zer b. Abdullah el-Mürhibi (Zer b. Abdullah b. Zürare b. Muaviye b. Amire)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
6. Ebu Serî Hennâd b. Serî et-Temîmî (Hennad b. Serî b. Musab b. Ebu Bekir)
Konular:
Dua
Dua, duanın kader ile ilişkisi
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
KTB, KADER
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19029, T003148
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عُمَرَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَلِىِّ بْنِ زَيْدِ بْنِ جُدْعَانَ عَنْ أَبِى نَضْرَةَ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَنَا سَيِّدُ وَلَدِ آدَمَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَلاَ فَخْرَ وَبِيَدِى لِوَاءُ الْحَمْدِ وَلاَ فَخْرَ وَمَا مِنْ نَبِىٍّ يَوْمَئِذٍ آدَمُ فَمَنْ سِوَاهُ إِلاَّ تَحْتَ لِوَائِى وَأَنَا أَوَّلُ مَنْ تَنْشَقُّ عَنْهُ الأَرْضُ وَلاَ فَخْرَ قَالَ : فَيَفْزَعُ النَّاسُ ثَلاَثَ فَزَعَاتٍ فَيَأْتُونَ آدَمَ فَيَقُولُونَ أَنْتَ أَبُونَا آدَمُ فَاشْفَعْ لَنَا إِلَى رَبِّكَ . فَيَقُولُ إِنِّى أَذْنَبْتُ ذَنْبًا أُهْبِطْتُ مِنْهُ إِلَى الأَرْضِ وَلَكِنِ ائْتُوا نُوحًا . فَيَأْتُونَ نُوحًا فَيَقُولُ : إِنِّى دَعَوْتُ عَلَى أَهْلِ الأَرْضِ دَعْوَةً فَأُهْلِكُوا وَلَكِنِ اذْهَبُوا إِلَى إِبْرَاهِيمَ . فَيَأْتُونَ إِبْرَاهِيمَ فَيَقُولُ إِنِّى كَذَبْتُ ثَلاَثَ كَذَبَاتٍ » . ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَا مِنْهَا كَذْبَةٌ إِلاَّ مَاحَلَّ بِهَا عَنْ دِينِ اللَّهِ وَلَكِنِ ائْتُوا مُوسَى . فَيَأْتُونَ مُوسَى فَيَقُولُ إِنِّى قَدْ قَتَلْتُ نَفْسًا وَلَكِنِ ائْتُوا عِيسَى . فَيَأْتُونَ عِيسَى فَيَقُولُ إِنِّى عُبِدْتُ مِنْ دُونِ اللَّهِ وَلَكِنِ ائْتُوا مُحَمَّدًا قَالَ فَيَأْتُونَنِى فَأَنْطَلِقُ مَعَهُمْ » . قَالَ ابْنُ جُدْعَانَ قَالَ أَنَسٌ فَكَأَنِّى أَنْظُرُ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « فَآخُذُ بِحَلْقَةِ بَابِ الْجَنَّةِ فَأُقَعْقِعُهَا فَيُقَالُ: مَنْ هَذَا؟ فَيُقَالُ مُحَمَّدٌ . فَيَفْتَحُونَ لِى وَيُرَحِّبُونَ فَيَقُولُونَ مَرْحَبًا فَأَخِرُّ سَاجِدًا فَيُلْهِمُنِى اللَّهُ مِنَ الثَّنَاءِ وَالْحَمْدِ فَيُقَالُ لِى ارْفَعْ رَأْسَكَ سَلْ تُعْطَ وَاشْفَعْ تُشَفَّعْ وَقُلْ يُسْمَعْ لِقَوْلِكَ وَهُوَ الْمَقَامُ الْمَحْمُودُ الَّذِى قَالَ اللَّهُ ( عَسَى أَنْ يَبْعَثَكَ رَبُّكَ مَقَامًا مَحْمُودًا ) » . قَالَ سُفْيَانُ لَيْسَ عَنْ أَنَسٍ إِلاَّ هَذِهِ الْكَلِمَةُ « فَآخُذُ بِحَلْقَةِ بَابِ الْجَنَّةِ فَأُقَعْقِعُهَا » . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَقَدْ رَوَى بَعْضُهُمْ هَذَا الْحَدِيثَ عَنْ أَبِى نَضْرَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ الْحَدِيثَ بِطُولِهِ .
Tercemesi:
Bize İbn Ebî Ömer, ona Süfyân, ona Ali b. Zeyd b. Cüd’ân, ona Ebû Nadra, ona da Ebû Saîd el-Hudrî’nin (ra.) rivâyet ettiğine göre Rasûlullah (sav.) şöyle buyurdu:
“Kıyâmet günü ben, Âdemoğullarının efendisi olacağım, bunu övünmek için söylemiyorum. Livâu’l-hamd sancağı benim elimde olacak, ama övünmek yok! O gün gerek Âdem ve gerek diğer bütün Peygamberler, mutlaka benim sancağımın altında olacaklar. Toprağı yarılıp (çıkarılacak) olan ilk insan da benim, ama övünmek yok!”
Hz. Peygamber şöyle devam etti:
“İnsanlar o gün üç büyük korku geçirecekler. Âdem’e gidip;
“- Sen, babamız Âdem’sin! Rabbin katında bize şefâat et!” diyecekler. O da;
“- Ben bir günah işledim ve bu yüzden yeryüzüne indirildim; siz Nûh’a gidin!” diyecek. Hemen Nûh’a gidecekler, ama o da;
“- Ben yeryüzü ahâlisine bedduâ etmiştim de bu yüzden insanlar helâk olmuştu; siz İbrahim’e gidin!” diyecek. Hemen İbrahim’e gidecekler, fakat o da;
“- Ben üç kez yalan söylemiştim” diyecek.
Sonra Rasûlullah (as.); “İbrahim o üç yalanla, sadece Allah’ın dinini korumak istemişti” dedi ve müteâkiben Hz. İbrahim’in insanlara;
“- Ama siz Musa’ya gidin!” diyeceğini söyledi. İnsanlar hemen Musa’ya gidecekler, ama o da;
“- Ben bir adam öldürmüştüm; siz İsa’ya gidin!” diyecek. İsa’ya gidecekler, o da;
“- İnsanlar Allah’ı bırakıp bana ibadet ettiler; siz Muhammed’e gidin!” diyecek. Bunun üzerine insanlar bana gelecekler. Ben de onlarla birlikte gideceğim.”
Râvî (Ali b. Zeyd) b. Cüd’ân, Enes’in şöyle dediğini söyledi:
“Sanki ben Rasûlullah’ı (as.) görür gibiyim, O; ‘Ben, cennet kapısının halkasını tutacak ve tıkırdatacağım’ dedi. Sonra şöyle devam etti:
“- Kim o?” denilir.
“- Muhammed (as.)” diye cevap verilir. Bunun üzerine bana cennetin kapısını açacaklar ve ‘Merhaba’ diyerek beni selâmlayacaklar. Ben hemen secdeye kapanacağım. Allah bana (söyleyeceğim) hamd ve senâları ilhâm edecek. Bana;
“- Kaldır başını! İste; sana verilir. Şefâat et; şefâatin kabul edilir. Söyle; sözün dinlenir!” denilecek. Yüce Allah’ın; ‘Rabbin seni övülmüş bir makamayükseltir’ (el-İsrâ, 17/79) meâlindeki âyette geçen Makam-ı Mahmûd işte budur!”
Râvî Süfyan dedi ki:
“Bu bölümde Enes’ten rivâyet edilen, sadece; ‘Ben, cennet kapısının halkasını tutacak ve tıkırdatacağım’ cümlesidir.”
Ebû İsa (Tirmizî) dedi ki: “Bu hadis hasen-sahihtir. Bazıları bu hadisi Ebû Nadra vasıtasıyla İbn Abbas’tan daha uzun bir şekilde rivâyet etmişlerdir.”
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren ilaveli metin şöyledir:
أَنَا سَيِّدُ وَلَدِ آدَمَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَلَا فَخْرَ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 17, 5/308
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebu Nadre Münzir b. Malik el-Avfî (Münzir b. Malik b. Kuta'a)
3. Ali b. Zeyd el-Kuraşî (Ali b. Zeyd b. Abdullah b. Züheyr b. Abdullah b. Cüd'ân)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Muhammed b. Ebu Ömer el-Adenî (Muhammed b. Yahya b. Ebu Ömer)
Konular:
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
Hz. Peygamber, üstünlüğü
İman, Ahirete, mahşer günü
Peygamberler, Hz. Adem
Peygamberler, Hz. İbrahim ve ailesi
Peygamberler, Hz. İsa
Peygamberler, Hz. Musa ve Ailesi
Peygamberler, Hz. Nuh
Şefaat, Hz. Peygamber'in
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18201, T002989
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا فُضَيْلُ بْنُ مَرْزُوقٍ عَنْ عَدِىِّ بْنِ ثَابِتٍ عَنْ أَبِى حَازِمٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّ اللَّهَ طَيِّبٌ وَلاَ يَقْبَلُ إِلاَّ طَيِّبًا وَإِنَّ اللَّهَ أَمَرَ الْمُؤْمِنِينَ بِمَا أَمَرَ بِهِ الْمُرْسَلِينَ فَقَالَ :( يَا أَيُّهَا الرُّسُلُ كُلُوا مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَاعْمَلُوا صَالِحًا إِنِّى بِمَا تَعْمَلُونَ عَلِيمٌ ) وَقَالَ ( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ ) » . قَالَ: وَذَكَرَ الرَّجُلَ يُطِيلُ السَّفَرَ أَشْعَثَ أَغْبَرَ يَمُدُّ يَدَهُ إِلَى السَّمَاءِ يَا رَبِّ يَا رَبِّ وَمَطْعَمُهُ حَرَامٌ وَمَشْرَبُهُ حَرَامٌ وَمَلْبَسُهُ حَرَامٌ وَغُذِىَ بِالْحَرَامِ فَأَنَّى يُسْتَجَابُ لِذَلِكَ . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ وَإِنَّمَا نَعْرِفُهُ مِنْ حَدِيثِ فُضَيْلِ بْنِ مَرْزُوقٍ وَأَبُو حَازِمٍ هُوَ الأَشْجَعِىُّ اسْمُهُ سَلْمَانُ مَوْلَى عَزَّةَ الأَشْجَعِيَّةِ .
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Allah temizdir ancak temiz olanları kabul eder. Allah peygamberlerine emrettiğini mü’minlerine de emretmiştir” diyerek Mü’minûn sûresi 51. ayetini okudu: “Siz ey peygamberler! Dünya hayatının temiz ve meşru nimetlerinden payınızı alın, doğru ve dürüst işler işleyin, çünkü ben sizlerin ne yaptığını eksiksiz bilenim.” Ayrıca Bakara 172. ayetini de okudu: “Ey iman edenler! Size rızık olarak sağladığımız iyi şeylerden nasiplenin ve Allah’a şükredin, eğer sadece Allah’a kulluk ediyorsanız.” Ebû Hüreyre dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.), bir adamdan bahsetti uzun seferler yapan saçı dağınık eli yüzü toz toprak içinde olup elini uzatıp Ya Rabbi Ya Rabbi diyerek duâ eder; halbuki yediği haramdır, içtiği haramdır, giydiği haramdır ve devamlı haramla beslenmiştir. Böyle birinin duâsı nasıl kabul edilir? Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece Fudeyl b. Mersuk’un rivâyetiyle bilmekteyiz. Ebû Hazım’a, Eşcaî’li denilir ismi, Selman’dır. Azze el Eşcaî’nin azâdlı kölesidir.
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
إِنَّ اللَّهَ طَيِّبٌ لاَ يَقْبَلُ إِلاَّ طَيِّبًا
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 2, 5/220
Senetler:
()
Konular:
Dua, kabul olma şartları
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
Yiyecekler, Tayyibat, temiz ve helal yiyecekler
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19973, T003337
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنْ عُثْمَانَ بْنِ الأَسْوَدِ عَنِ ابْنِ أَبِى مُلَيْكَةَ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « مَنْ نُوقِشَ الْحِسَابَ هَلَكَ » . قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يَقُولُ ( فَأَمَّا مَنْ أُوتِىَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ ) إِلَى قَوْلِهِ ( يَسِيرًا ) قَالَ « ذَلِكَ الْعَرْضُ » . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . حَدَّثَنَا سُوَيْدُ بْنُ نَصْرٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ عُثْمَانَ بْنِ الأَسْوَدِ بِهَذَا الإِسْنَادِ نَحْوَهُ . حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَبَانَ وَغَيْرُ وَاحِدٍ قَالُوا حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ الثَّقَفِىُّ عَنْ أَيُّوبَ عَنِ ابْنِ أَبِى مُلَيْكَةَ عَنْ عَائِشَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم نَحْوَهُ .
Tercemesi:
Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu işittim: “Her kimin hesabı konusunda münakaşa edilirse ve hesabı hakkında inceleme olursa helak olur.” Bunun üzerine Ey Allah’ın Rasûlü! İnşikak sûresi 7-8. ayetlerinde: “Sicili sağ eline verilecek kimse, artık onun hesabı kolayca görülür.” Buyurmuyor mu? Rasûlullah (s.a.v.): “O hesap değil arzdır” buyurdu. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.Süveyd b. Nadr, Abdullah b. Mübarek vasıtasıyla Osman b. Esved’den bu senedle bu hadisin bir benzerini bize aktarmışlardır.Muhammed b. Ebân ve başkaları Abdulvehhab es Sekafî vasıtasıyla Eyyûb’tan, İbn ebî Müleyke’den, Âişe’den bu hadisin bir benzerini bize rivâyet etmişlerdir.
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
مَنْ نُوقِشَ الْحِسَابَ يَهْلِكْ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 84, 5/435
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Abdullah b. Ebu Müleyke el-Kureşî (Abdullah b. Ubeydullah b. Züheyr b. Abdullah)
3. Osman b. Esved el-Mekki el-Cümahî (Osman b. Esved b. Musa b. Bâzân)
4. Ubeydullah b. Musa el-Absi (Ubeydullah b. Musa b. Bazam)
5. Abd b. Humeyd el-Keşşi (Abdulhumeyd b. Humeyd b. Nasr)
Konular:
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
Mizan/hesaplaşma, Ahirette hesaba çekilmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18211, T002994
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ أَخْبَرَنَا أَبُو دَاوُدَ الطَّيَالِسِىُّ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى مُلَيْكَةَ عَنِ الْقَاسِمِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ :سُئِلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَنْ هَذِهِ الآيَةِ :( هُوَ الَّذِى أَنْزَلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ مِنْهُ آيَاتٌ مُحْكَمَاتٌ ) إِلَى آخِرِ الآيَةِ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِذَا رَأَيْتُمُ الَّذِينَ يَتَّبِعُونَ مَا تَشَابَهَ مِنْهُ فَأُولَئِكَ الَّذِينَ سَمَّاهُمُ اللَّهُ فَاحْذَرُوهُمْ » . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ وَرُوِىَ عَنْ أَيُّوبَ عَنِ ابْنِ أَبِى مُلَيْكَةَ عَنْ عَائِشَةَ هَكَذَا رَوَى غَيْرُ وَاحِدٍ هَذَا الْحَدِيثَ عَنِ ابْنِ أَبِى مُلَيْكَةَ عَنْ عَائِشَةَ وَلَمْ يَذْكُرُوا فِيهِ عَنِ الْقَاسِمِ بْنِ مُحَمَّدٍ وَإِنَّمَا ذَكَرَ يَزِيدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ التُّسْتَرِىُّ عَنِ الْقَاسِمِ فِى هَذَا الْحَدِيثِ . وَابْنُ أَبِى مُلَيْكَةَ هُوَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى مُلَيْكَةَ سَمِعَ مِنْ عَائِشَةَ أَيْضًا .
Tercemesi:
Bize Abd b. Hubeyd, ona Ebu Davud (Süleyman b. Davud) et-Tayâlisî, ona Yezid b. İbrahim, ona (Abdullah) b. Ebu Müleyke, ona Kasım b. Muhammed, ona da Aişe şöyle demiştir: Rasulullah’a (sav) “Sana Kitab'ı indiren O'dur. Onun (Kur'ân'ın) bazı ayetleri muhkemdir... (Âl-i İmrân, 3/7)” ayetinin tefsiri soruldu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “O Kur’ân’ın müteşabih ayetlerine uyanları görürsünüz. Onlar Allah’ın (cc) kalpleri sapanlar diye adlandırdığı kimselerdir, onlardan sakının.”
Tirmizî dedi ki: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadis Eyyüb ve İbn Ebu Müleyke vasıtasıyla Aişe'den rivayet edilmiştir. Pek çok kişi bu hadisi İbn Ebu Müleyke kanalıyla Aişe’den rivayet ederek senedinde Kasım b. Muhammed’i zikretmemiştir. Bu hadisin senedinde Kasım b. Muhammed’i sadece Yezid b. İbrahim et-Tüsterî zikretmektedir. İbn Ebu Müleyke; Abdullah b. Ubeydullah b. Ebu Müleyke olup Aişe’den hadis işitmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 3, 5/223
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Muhammed Kasım b. Muhammed et-Teymî (Kasım b. Muhammed b. Ebu Bekir es-Sıddîk)
3. Abdullah b. Ebu Müleyke el-Kureşî (Abdullah b. Ubeydullah b. Züheyr b. Abdullah)
4. Yezid b. İbrahim et-Tüsteri (Yezid b. İbrahim)
5. Ebû Dâvûd et-Tayâlîsî (Süleyman b. Davud b. Cârûd)
6. Abd b. Humeyd el-Keşşi (Abdulhumeyd b. Humeyd b. Nasr)
Konular:
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
İlim, Kur'an, ve Allah hakkında ilimsiz/re'yle konuşmak
Kur'an, Müteşabih ayetler