Bize Kuteybe, ona el-Leys, ona İbn Şihâb, ona Urve, ona Abdullah b. ez-Zübeyr'in (ra) rivâyet ettiğine göre; Ensardan bir adam, hurmalıkları suladıkları Harre deresini kullanımı hakkında Rasûlullah'ın (sav) huzurunda Zübeyr ile tartışıyordu. Adam,
"- Suyu bırak, aksın!" dedi ise de, Zübeyr kabul etmedi. Hz. Peygamber'in (sav) huzurunda birbirlerinden davacı oldular. Rasûlullah (sav), Zübeyr'e,
"- Ey Zübeyr, tarlanı sula, sonra suyu komşuna doğru salıver" dedi. Ensarî öfkelendi ve,
"- Ey Allah'ın Rasûlü, Zübeyir halanın oğlu olduğu için mi onu kayırdın?" dedi. Bu söz üzerine Rasûlullah'ın (sav) rengi değişti ve şöyle buyurdu:
"- Ey Zübeyr, bahçeni sula, sonra ağaçların köküne ulaşıncaya kadar suyu bırakma" dedi.
Zübeyr diyor ki: Vallahi ben, "Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında anlaşmazlık hususunjhda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın onu kabullenmedikçe ve boyun eğip teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar" (Nisâ, 4/65) meâlindeki âyetin bu hâdise üzerine nâzil olduğunu zannediyorum.
Hadîsi Şuayb b. Ebî Hamza, ez-Zührî'den, o Urve b. Zübeyr'den, o da babası Zübeyr'den rivâyet etti, ancak bu rivâyette Abdullah b. ez-Zübeyr'i zikretmedi. Yine Abdullah b. Vehb; el-Leys'den, o Yunus'tan, o ez-Zührî'den, o Urve'den ve o da Abdullah b. Zübeyr'den birinci rivâyetin bir benzerini rivâyet etmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18550, T001363
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عُرْوَةَ أَنَّهُ حَدَّثَهُ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ الزُّبَيْرِ حَدَّثَهُ أَنَّ رَجُلاً مِنَ الأَنْصَارِ خَاصَمَ الزُّبَيْرَ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى شِرَاجِ الْحَرَّةِ الَّتِى يَسْقُونَ بِهَا النَّخْلَ . فَقَالَ الأَنْصَارِىُّ سَرِّحِ الْمَاءَ يَمُرُّ فَأَبَى عَلَيْهِ . فَاخْتَصَمُوا عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِلزُّبَيْرِ « اسْقِ يَا زُبَيْرُ ثُمَّ أَرْسِلِ الْمَاءَ إِلَى جَارِكَ » . فَغَضِبَ الأَنْصَارِىُّ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَنْ كَانَ ابْنَ عَمَّتِكَ فَتَلَوَّنَ وَجْهُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثُمَّ قَالَ « يَا زُبَيْرُ اسْقِ ثُمَّ احْبِسِ الْمَاءَ حَتَّى يَرْجِعَ إِلَى الْجَدْرِ » . فَقَالَ الزُّبَيْرُ وَاللَّهِ إِنِّى لأَحْسِبُ نَزَلَتْ هَذِهِ الآيَةُ فِى ذَلِكَ ( فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ حَتَّى يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ) . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَرَوَى شُعَيْبُ بْنُ أَبِى حَمْزَةَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ عَنِ الزُّبَيْرِ وَلَمْ يَذْكُرْ فِيهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الزُّبَيْرِ . وَرَوَاهُ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ عَنِ اللَّيْثِ وَيُونُسَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الزُّبَيْرِ نَحْوَ الْحَدِيثِ الأَوَّلِ .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona el-Leys, ona İbn Şihâb, ona Urve, ona Abdullah b. ez-Zübeyr'in (ra) rivâyet ettiğine göre; Ensardan bir adam, hurmalıkları suladıkları Harre deresini kullanımı hakkında Rasûlullah'ın (sav) huzurunda Zübeyr ile tartışıyordu. Adam,
"- Suyu bırak, aksın!" dedi ise de, Zübeyr kabul etmedi. Hz. Peygamber'in (sav) huzurunda birbirlerinden davacı oldular. Rasûlullah (sav), Zübeyr'e,
"- Ey Zübeyr, tarlanı sula, sonra suyu komşuna doğru salıver" dedi. Ensarî öfkelendi ve,
"- Ey Allah'ın Rasûlü, Zübeyir halanın oğlu olduğu için mi onu kayırdın?" dedi. Bu söz üzerine Rasûlullah'ın (sav) rengi değişti ve şöyle buyurdu:
"- Ey Zübeyr, bahçeni sula, sonra ağaçların köküne ulaşıncaya kadar suyu bırakma" dedi.
Zübeyr diyor ki: Vallahi ben, "Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında anlaşmazlık hususunjhda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın onu kabullenmedikçe ve boyun eğip teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar" (Nisâ, 4/65) meâlindeki âyetin bu hâdise üzerine nâzil olduğunu zannediyorum.
Hadîsi Şuayb b. Ebî Hamza, ez-Zührî'den, o Urve b. Zübeyr'den, o da babası Zübeyr'den rivâyet etti, ancak bu rivâyette Abdullah b. ez-Zübeyr'i zikretmedi. Yine Abdullah b. Vehb; el-Leys'den, o Yunus'tan, o ez-Zührî'den, o Urve'den ve o da Abdullah b. Zübeyr'den birinci rivâyetin bir benzerini rivâyet etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 26, 3/644
Senetler:
1. Ebu Bekir Abdullah b. Zübeyr el-Esedî (Abdullah b. Zübeyr b. Avvam)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Hz. Peygamber, hüküm koyması
Hz. Peygamber, Hz. Peygamber'e karşı kaba davranışlar
Hz. Peygamber, kızması
Komşuluk, komşuluk ilişkileri
Kur'an, Nüzul sebebleri
Sahabe, Hz. Peygamber'e itiraz, verdiği bir karara
Yargı, davalaşma
Yargı, hakemlik, bir olayı çözmek için
Yargı, Hakimlik
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18230, T001322
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى الصَّنْعَانِىُّ حَدَّثَنَا الْمُعْتَمِرُ بْنُ سُلَيْمَانَ قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَ الْمَلِكِ يُحَدِّثُ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَوْهَبٍ أَنَّ عُثْمَانَ قَالَ لاِبْنِ عُمَرَ اذْهَبْ فَاقْضِ بَيْنَ النَّاسِ . قَالَ أَوَتُعَافِينِى يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ . قَالَ وَمَا تَكْرَهُ مِنْ ذَلِكَ وَقَدْ كَانَ أَبُوكَ يَقْضِى قَالَ إِنِّى سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « مَنْ كَانَ قَاضِيًا فَقَضَى بِالْعَدْلِ فَبِالْحَرِىِّ أَنْ يَنْقَلِبَ مِنْهُ كَفَافًا » . فَمَا أَرْجُو بَعْدَ ذَلِكَ ؟ وَفِى الْحَدِيثِ قِصَّةٌ . وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ ابْنِ عُمَرَ حَدِيثٌ غَرِيبٌ وَلَيْسَ إِسْنَادُهُ عِنْدِى بِمُتَّصِلٍ . وَعَبْدُ الْمَلِكِ الَّذِى رَوَى عَنْهُ الْمُعْتَمِرُ هَذَا هُوَ عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ أَبِى جَمِيلَةَ.
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنِى الْحَسَنُ بْنُ بِشْرٍ حَدَّثَنَا شَرِيكٌ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ سَعْدِ بْنِ عُبَيْدَةَ عَنِ ابْنِ بُرَيْدَةَ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « الْقُضَاةُ ثَلاَثَةٌ قَاضِيَانِ فِى النَّارِ وَقَاضٍ فِى الْجَنَّةِ رَجُلٌ قَضَى بِغَيْرِ الْحَقِّ فَعَلِمَ ذَاكَ. فَذَاكَ فِى النَّارِ. وَقَاضٍ لاَ يَعْلَمُ فَأَهْلَكَ حُقُوقَ النَّاسِ فَهُوَ فِى النَّارِز. وَقَاضٍ قَضَى بِالْحَقِّ فَذَلِكَ فِى الْجَنَّةِ »
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdüla'la es-San'ânî, ona Mu'temir b. Süleyman, ona Abdülmelik, ona da Abdullah b. Mevheb şöyle rivayet etmiştir:
Osman, İbn Ömer'e, "Gidip insanlar arasında hüküm ver" dedi. [İbn Ömer], "Ey müminlerin emiri! Beni mazur göremez misin?" dedi. [Osman], "Bunda hoşlanmayacak ne var? Baban insanlar arasında hüküm verirdi!" dedi. [İbn Ömer], Hz. Peygamber'in (sav) "Kadı olup adaletle hükmeden bulunduğu mevkinin hakkını vermiş olur" buyurdu. [İbn Ömer], "Bundan başka ne isterim ki!" dedi.
Hadiste [başka bir] kıssa vardır.
[Tirmizî şöyle demiştir]: Bu konuda Ebu Hureyre'den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa şöyle demiştir: İbn Ömer hadisi, garîb bir hadis olup bana göre muttasıl değildir. Mutemir'in kendisinden nakilde bulunduğu Abdülmelik, Abdülmelik b. Ebu Cemîle'dir.
Bize Muhammed b. İsmail, ona Hasab b. Bişr, ona Şerîk, ona A'meş, ona Sa'd b. Ubeyde, ona İbn Büreyde, ona da babası [Büreyde b. Husayn], Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Kadılar üç [sınıftır]. İki kadı cehennemde, bir kadı da cennettir. Haksızlıkla hüküm veren ve bunu da bilen cehennemdedir. Bilmeyen kadı da insanların haklarını çiğnemiştir ki o da cehennemdedir. Hak ile hükmeden kadı ise cennettedir.
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
الْقُضَاةُ ثَلاَثَةٌ قَاضِيَانِ فِى النَّارِ وَقَاضٍ فِى الْجَنَّةِ رَجُلٌ قَضَى بِغَيْرِ الْحَقِّ فَعَلِمَ ذَاكَ. فَذَاكَ فِى النَّارِ. وَقَاضٍ لاَ يَعْلَمُ فَأَهْلَكَ حُقُوقَ النَّاسِ فَهُوَ فِى النَّارِز. وَقَاضٍ قَضَى بِالْحَقِّ فَذَلِكَ فِى الْجَنَّةِ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Ahkâm 1, 3/612
Senetler:
()
Konular:
Hak, haksızlık yapmak
Yargı, Allah'ın kitabına göre Hüküm vermek,
Yargı, Hakimlik
Yargı, Hüküm verirken delil ve şahidle hüküm vermek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
285867, M004596-2
Hadis:
وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ وَمُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَابْنُ بَشَّارٍ - وَأَلْفَاظُهُمْ مُتَقَارِبَةٌ - قَالَ أَبُو بَكْرٍ حَدَّثَنَا غُنْدَرٌ عَنْ شُعْبَةَ وَقَالَ الآخَرَانِ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ - عَنْ سَعْدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا أُمَامَةَ بْنَ سَهْلِ بْنِ حُنَيْفٍ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا سَعِيدٍ الْخُدْرِىَّ قَالَ نَزَلَ أَهْلُ قُرَيْظَةَ عَلَى حُكْمِ سَعْدِ بْنِ مُعَاذٍ فَأَرْسَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى سَعْدٍ فَأَتَاهُ عَلَى حِمَارٍ فَلَمَّا دَنَا قَرِيبًا مِنَ الْمَسْجِدِ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِلأَنْصَارِ « قُومُوا إِلَى سَيِّدِكُمْ - أَوْ خَيْرِكُمْ » . ثُمَّ قَالَ « إِنَّ هَؤُلاَءِ نَزَلُوا عَلَى حُكْمِكَ » . قَالَ تَقْتُلُ مُقَاتِلَتَهُمْ وَتَسْبِى ذُرِّيَّتَهُمْ . قَالَ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « قَضَيْتَ بِحُكْمِ اللَّهِ - وَرُبَّمَا قَالَ - قَضَيْتَ بِحُكْمِ الْمَلِكِ » . وَلَمْ يَذْكُرِ ابْنُ الْمُثَنَّى وَرُبَّمَا قَالَ « قَضَيْتَ بِحُكْمِ الْمَلِكِ » .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, Muhammed b. Müsennâ ve İbn Beşşâr, -naklettikleri lafızlar birbirine yakındır-, onlara Gunder (Muhammed b. Cafer), ona Şu'be, ona Sa'd b. İbrahim, ona Ebu Ümâme b. Sehl b. Huneyf, ona da Ebu Said el-Hudrî şöyle rivayet etmiştir:
Kureyza ahalisi Sa'd b. Muâz'ın hükmü gereğince (kalelerinden) indiler. Rasulullah (sav), Sa'd'a (haber) yolladı. O da bir eşek üzerinde geliverdi. (Sa'd) mescide yaklaştığında Hz. Peygamber (sav), Ensâr'a, "Efendiniz -râvilerden biri şüpheye düşüp 'en hayırlınız' demiştir- için ayağa kalkın!" buyurdu. Sonra da "Bunlar senin hükmün gereğince (kalelerinden) indiler" buyurdu. (Sa'd), "Savaşçılarını öldürür, kadın ve çocuklarını da esir alırsın" dedi. Nebî (sav), "Allah'ın hükmü -râvilerden biri şüpheye düşüp 'belki de el-Melik'in hükmü' demiştir- ile hükmettin!" buyurdu.
(Hocam) İbn Müsennâ, "belki de el-Melik'in hükmü" ifadesini zikretmemiştir.
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
قُومُوا إِلَى سَيِّدِكُمْ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4596, /752
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebu Ümame Es'ad b. Sehl el-Ensarî (Es'ad b. Sehl b. Huneyf b. Vahib)
3. Ebu İshak Sa'd b. İbrahim el-Kuraşi (Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Gunder Muhammed b. Cafer el-Hüzelî (Muhammed b. Cafer el-Hüzeli)
6. Muhammed b. Müsenna el-Anezî (Muhammed b. Müsenna b. Ubeyd b. Kays b. Dinar)
Konular:
Saygı, ayağa kalkmak ya da kendisi için ayağa kalkılmasından hoşlanmak
Yargı, hakemlik, bir olayı çözmek için
Yargı, Hakimlik
Öneri Formu
Hadis Id, No:
285868, M004596-3
Hadis:
وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ وَمُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَابْنُ بَشَّارٍ - وَأَلْفَاظُهُمْ مُتَقَارِبَةٌ - قَالَ أَبُو بَكْرٍ حَدَّثَنَا غُنْدَرٌ عَنْ شُعْبَةَ وَقَالَ الآخَرَانِ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ - عَنْ سَعْدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا أُمَامَةَ بْنَ سَهْلِ بْنِ حُنَيْفٍ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا سَعِيدٍ الْخُدْرِىَّ قَالَ نَزَلَ أَهْلُ قُرَيْظَةَ عَلَى حُكْمِ سَعْدِ بْنِ مُعَاذٍ فَأَرْسَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى سَعْدٍ فَأَتَاهُ عَلَى حِمَارٍ فَلَمَّا دَنَا قَرِيبًا مِنَ الْمَسْجِدِ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِلأَنْصَارِ « قُومُوا إِلَى سَيِّدِكُمْ - أَوْ خَيْرِكُمْ » . ثُمَّ قَالَ « إِنَّ هَؤُلاَءِ نَزَلُوا عَلَى حُكْمِكَ » . قَالَ تَقْتُلُ مُقَاتِلَتَهُمْ وَتَسْبِى ذُرِّيَّتَهُمْ . قَالَ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « قَضَيْتَ بِحُكْمِ اللَّهِ - وَرُبَّمَا قَالَ - قَضَيْتَ بِحُكْمِ الْمَلِكِ » . وَلَمْ يَذْكُرِ ابْنُ الْمُثَنَّى وَرُبَّمَا قَالَ « قَضَيْتَ بِحُكْمِ الْمَلِكِ » .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, Muhammed b. Müsennâ ve İbn Beşşâr, -naklettikleri lafızlar birbirine yakındır-, onlara Gunder (Muhammed b. Cafer), ona Şu'be, ona Sa'd b. İbrahim, ona Ebu Ümâme b. Sehl b. Huneyf, ona da Ebu Said el-Hudrî şöyle rivayet etmiştir:
Kureyza ahalisi Sa'd b. Muâz'ın hükmü gereğince (kalelerinden) indiler. Rasulullah (sav), Sa'd'a (haber) yolladı. O da bir eşek üzerinde geliverdi. (Sa'd) mescide yaklaştığında Hz. Peygamber (sav), Ensâr'a, "Efendiniz -râvilerden biri şüpheye düşüp 'en hayırlınız' demiştir- için ayağa kalkın!" buyurdu. Sonra da "Bunlar senin hükmün gereğince (kalelerinden) indiler" buyurdu. (Sa'd), "Savaşçılarını öldürür, kadın ve çocuklarını da esir alırsın" dedi. Nebî (sav), "Allah'ın hükmü -râvilerden biri şüpheye düşüp 'belki de el-Melik'in hükmü' demiştir- ile hükmettin!" buyurdu.
(Hocam) İbn Müsennâ, "belki de el-Melik'in hükmü" ifadesini zikretmemiştir.
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
قُومُوا إِلَى سَيِّدِكُمْ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4596, /752
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebu Ümame Es'ad b. Sehl el-Ensarî (Es'ad b. Sehl b. Huneyf b. Vahib)
3. Ebu İshak Sa'd b. İbrahim el-Kuraşi (Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Gunder Muhammed b. Cafer el-Hüzelî (Muhammed b. Cafer el-Hüzeli)
6. Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe el-Absî (Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman)
Konular:
Saygı, ayağa kalkmak ya da kendisi için ayağa kalkılmasından hoşlanmak
Yargı, hakemlik, bir olayı çözmek için
Yargı, Hakimlik
Öneri Formu
Hadis Id, No:
42889, HM000882
Hadis:
حَدَّثَنَا أَسْوَدُ بْنُ عَامِرٍ حَدَّثَنَا شَرِيكٌ عَنْ سِمَاكٍ عَنْ حَنَشٍ عَنْ عَلِيٍّ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ
بَعَثَنِي رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِلَى الْيَمَنِ قَالَ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ تَبْعَثُنِي إِلَى قَوْمٍ أَسَنَّ مِنِّي وَأَنَا حَدِيثٌ لَا أُبْصِرُ الْقَضَاءَ قَالَ فَوَضَعَ يَدَهُ عَلَى صَدْرِي وَقَالَ اللَّهُمَّ ثَبِّتْ لِسَانَهُ وَاهْدِ قَلْبَهُ يَا عَلِيُّ إِذَا جَلَسَ إِلَيْكَ الْخَصْمَانِ فَلَا تَقْضِ بَيْنَهُمَا حَتَّى تَسْمَعَ مِنْ الْآخَرِ كَمَا سَمِعْتَ مِنْ الْأَوَّلِ فَإِنَّكَ إِذَا فَعَلْتَ ذَلِكَ تَبَيَّنَ لَكَ الْقَضَاءُ
قَالَ فَمَا اخْتَلَفَ عَلَيَّ قَضَاءٌ بَعْدُ أَوْ مَا أَشْكَلَ عَلَيَّ قَضَاءٌ بَعْدُ
Tercemesi:
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
اللَّهُمَّ ثَبِّتْ لِسَانَهُ وَهْدِ قَلْبَهُ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ali b. Ebu Talib 882, 1/324
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebü'Mu'temir Haneş b. Mu'temir el-Kinânî (Haneş b. Mu'temir)
3. Simak b. Harb ez-Zühlî (Simak b. Harb b. Evs b. Halid)
4. Ebu Abdullah Şerik b. Abdullah el-Kâdî (Şerik b. Abdullah b. Haris b. Evs b. Haris)
5. Şâzân Esved b. Âmir eş-Şâmî (Esved b. Âmir)
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Hz. Peygamber, dua/beddua ettiği kişi/kabileler
Yargı, davalaşma
Yargı, Hakimlik
Öneri Formu
Hadis Id, No:
19124, T001429
Hadis:
حَدَّثَنَا بِذَلِكَ الْحَسَنُ بْنُ عَلِىٍّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَنْبَأَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ أَنَّ رَجُلاً مِنْ أَسْلَمَ جَاءَ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَاعْتَرَفَ بِالزِّنَا فَأَعْرَضَ عَنْهُ ثُمَّ اعْتَرَفَ فَأَعْرَضَ عَنْهُ حَتَّى شَهِدَ عَلَى نَفْسِهِ أَرْبَعَ شَهَادَاتٍ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَبِكَ جُنُونٌ » . قَالَ لاَ . قَالَ « أَحْصَنْتَ » . قَالَ نَعَمْ . قَالَ فَأَمَرَ بِهِ فَرُجِمَ بِالْمُصَلَّى فَلَمَّا أَذْلَقَتْهُ الْحِجَارَةُ فَرَّ فَأُدْرِكَ فَرُجِمَ حَتَّى مَاتَ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم خَيْرًا وَلَمْ يُصَلِّ عَلَيْهِ . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا الْحَدِيثِ عِنْدَ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ أَنَّ الْمُعْتَرِفَ بِالزِّنَا إِذَا أَقَرَّ عَلَى نَفْسِهِ أَرْبَعَ مَرَّاتٍ أُقِيمَ عَلَيْهِ الْحَدُّ وَهُوَ قَوْلُ أَحْمَدَ وَإِسْحَاقَ . وَقَالَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ إِذَا أَقَرَّ عَلَى نَفْسِهِ مَرَّةً أُقِيمَ عَلَيْهِ الْحَدُّ وَهُوَ قَوْلُ مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ وَالشَّافِعِىِّ . وَحُجَّةُ مَنْ قَالَ هَذَا الْقَوْلَ حَدِيثُ أَبِى هُرَيْرَةَ وَزَيْدِ بْنِ خَالِدٍ أَنَّ رَجُلَيْنِ اخْتَصَمَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ أَحَدُهُمَا يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ ابْنِى زَنَى بِامْرَأَةِ هَذَا الْحَدِيثَ بِطُولِهِ وَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « اغْدُ يَا أُنَيْسُ عَلَى امْرَأَةِ هَذَا فَإِنِ اعْتَرَفَتْ فَارْجُمْهَا » . وَلَمْ يَقُلْ فَإِنِ اعْتَرَفَتْ أَرْبَعَ مَرَّاتٍ .
Tercemesi:
Bize bu hadisi Hasan b. Ali, ona Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Cabir b. Abdullah'ın rivayet ettiğine göre Eslem kabilesinden bir adam Rasulullah'a (sav) geldi ve zina yaptığını itiraf etti. Rasulullah (sav) adama sırt çevirdi. ِِAdam tekrar itiraf etti. Rasulullah da (sav) tekrar sırt çevirdi. Bu şekilde adam zina yaptığına dair kendi aleyhine dört kere şahitlik etti. Rasulullah (sav) adama "Sende delilik varmı? diye sordu. Adam "Hayır" deyince Rasulullah (sav) bu sefer "Peki evli misin?" diye sordu. Adam "Evet" şeklinde cevap verdi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) adamın recmedilmesini emretti ve adam namaz kılınan açık alanda recmedilmeye başlandı. Taşlar adamı yaralayınca adam kaçtı. Fakat yakalandı ve ölünceye kadar recmedildi. Rasulullah (sav) adamı hayırla andı. Ancak cenaze namazını kılmadı. Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, hasen sahih bir hadistir. Bazı alimlere göre, zina suçunun cezası bu hadis doğrultusunda şöyle uygulanır: Zina yaptığını itiraf eden kimse suçunu dört kere ikrar ederse ona had cezası uygulanır. Bu aynı zamanda Ahmed ve İshak'ın görüşüdür. Bazı alimler göre ise zina ettiğini bir kere ikrar etmesi durumunda had cezası uygulanır. Bu da Malik b. Enes ve Şafii'nin görüşüdür. Bu görüşü benimseyenlerin delili Ebu Hureyre ve Zeyd b. Halid'in rivayet ettiği hadistir. Bu hadis "İki kişi aralarındaki bir problemi Rasulullah'a (sav) arz ettiler. Onlardan birisi 'Ey Allah'ın Rasulü! Benim oğlum bu adamın karısıyla zina etmiş'..." diye başlayan uzunca bir hadistir. Hadisin devamında Rasulullah (sav) "Ey Üneys bu adamın karısına git. Eğer zina ettiğini itiraf ederse ona recm cezası uygula." buyurdu. Ancak Rasulullah (sav) bu sözlerinde "Kadın dört kere suçunu itiraf ederse" diye bir ifade kullanmadı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Hudûd 5, 4/36
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
6. Hasan b. Ali el-Hüzeli (Hasan b. Ali b. Muhammed)
Konular:
Cenaze namazı, kime kılınmayacağı
Hz. Peygamber, örnekliği
KTB, NAMAZ,
Recm, cezası
Yargı, Hakimlik
Zina, cezası
Zina, zinanın sübutu
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22552, N000694
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ مَنْصُورٍ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو مُسْهِرٍ قَالَ حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ عَنْ رَبِيعَةَ بْنِ يَزِيدَ عَنْ أَبِى إِدْرِيسَ الْخَوْلاَنِىِّ عَنِ ابْنِ الدَّيْلَمِىِّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَنَّ سُلَيْمَانَ بْنَ دَاوُدَ صلى الله عليه وسلم لَمَّا بَنَى بَيْتَ الْمَقْدِسِ سَأَلَ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ خِلاَلاً ثَلاَثَةً سَأَلَ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ حُكْمًا يُصَادِفُ حُكْمَهُ فَأُوتِيَهُ وَسَأَلَ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ مُلْكًا لاَ يَنْبَغِى لأَحَدٍ مِنْ بَعْدِهِ فَأُوتِيَهُ وَسَأَلَ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ حِينَ فَرَغَ مِنْ بِنَاءِ الْمَسْجِدِ أَنْ لاَ يَأْتِيَهُ أَحَدٌ لاَ يَنْهَزُهُ إِلاَّ الصَّلاَةُ فِيهِ أَنْ يُخْرِجَهُ مِنْ خَطِيئَتِهِ كَيَوْمِ وَلَدَتْهُ أُمُّهُ » .
Tercemesi:
Bize Amr b. Mansur, Ebu Müshir [Abdüla'la b. Müshir], ona Said b. Abdülaziz, ona Rabia b. Yezid, ona EBu İdris el-Havlânî, ona İbn Deylemî [Abdullah b. Feyruz], ona da Abdullah b. Amr'ın (ra) naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Hz. Davud'un oğlu Hz. Süleyman (sav) Beyt-i Makdis’i inşa edince Allah’tan üç şey istedi: 1- Allah'tan, hikmetine muvafık hükümler verebilme yeteneği istedi, bu kendisine verildi. 2- Allah'tan, kendisinden sonra kimseye nasib olmayacak bir saltanat istedi, bu da kendisine verildi. 3- (Son olarak da) Mescidin inşaatı bitince, oraya yalnızca namaz kılmak maksadıyla gelen bir kimseyi, annesinden yeni doğduğu günkü gibi (günahsız olarak) oradan çıkarmasını istedi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Mesâcid 6, /2131
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Abdullah b. Feyruz ed-Deylemi (Abdullah b. Feyruz)
3. Ebu İdris el-Havlanî (Aizullah b. Abdullah b. Amr)
4. Rabi'a b. Yezid el-İyadî (Rabi'a b. Yezid el-İyadî)
5. Said b. Abdülaziz et-Tennuhi (Said b. Abdülaziz b. Ebu Yahya)
6. Ebu Müshir Abdula'la b. Müshir el-Ğassani (Abdula'la b. Müshir b. Abdula'la)
7. Ebu Said Amr b. Mansûr en-Nesâî (Amr b. Mansûr)
Konular:
Dua, duası makbul kimseler
İbadethaneler, Mescid-i Aksa, saygınlığı
KTB, DUA
Peygamberler, Hz. Süleyman
Yargı, Hakimlik
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23868, İM002315
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ تَوْبَةَ حَدَّثَنَا خَلَفُ بْنُ خَلِيفَةَ حَدَّثَنَا أَبُو هَاشِمٍ قَالَ لَوْلاَ حَدِيثُ ابْنِ بُرَيْدَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « الْقُضَاةُ ثَلاَثَةٌ اثْنَانِ فِى النَّارِ وَوَاحِدٌ فِى الْجَنَّةِ رَجُلٌ عَلِمَ الْحَقَّ فَقَضَى بِهِ فَهُوَ فِى الْجَنَّةِ وَرَجُلٌ قَضَى لِلنَّاسِ عَلَى جَهْلٍ فَهُوَ فِى النَّارِ وَرَجُلٌ جَارَ فِى الْحُكْمِ فَهُوَ فِى النَّارِ » . لَقُلْنَا إِنَّ الْقَاضِىَ إِذَا اجْتَهَدَ فَهُوَ فِى الْجَنَّةِ .
Tercemesi:
Bize İsmail b. Tevbe, ona Halef, ona Halife, ona da Ebu Haşim şöyle rivayet etmiştir:
İbn Büreyde'nin babası [Büreyde b. Husayb] vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (sav) rivayet ettiği "Kadılar üç [sınıftır]. Biri cennettedir. O, hakkı bilip onunla hükmetmiştir ve cennettir. Biri insanlar içinde cehalet üzere hüküm vermiştir ki o cehennemdedir. Diğeri de hüküm konusunda zulmetmiştir ki o da cehennemdedir" hadisi olmasaydı "Kadı ictihad ettiğinde cennettir" derdik.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Ahkâm 3, /370
Senetler:
1. Ebu Abdullah Büreyde b. Husayb el-Eslemî (Amir b. Husayb b. Abdullah b. Haris b. A'rec)
2. Abdullah b. Büreyde el-Eslemî (Abdullah b. Büreyde Husayb b. Abdullah b. Hâris b. el-A'rec b. Sa'd b. Rezzâh b. Adi b. Sehm b)
3. Ebu Haşim Yahya b. Ebu Esved er-Rumanî (Yahya b. Dinar)
4. Ebu Ahmed Halef b. Halife el-Eşce'î (Halef b. Halife b. Sâid b. Berram)
5. Ebu Sehl İsmail b. Tevbe es-Sekafî (İsmail b. Tevbe b. Süleyman b. Zeyd)
Konular:
Yargı, hâkim, ictihadı sonucu sevap alması
Yargı, Hakimlik
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18444, T003036
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ أَبِى شُعَيْبٍ أَبُو مُسْلِمٍ الْحَرَّانِىُّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ الْحَرَّانِىُّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ عَنْ عَاصِمِ بْنِ عُمَرَ بْنِ قَتَادَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَتَادَةَ بْنِ النُّعْمَانِ قَالَ : كَانَ أَهْلُ بَيْتٍ مِنَّا يُقَالُ لَهُمْ بَنُو أُبَيْرِقٍ بِشْرٌ وَبَشِيرٌ وَمُبَشِّرٌ وَكَانَ بَشِيرٌ رَجُلاً مُنَافِقًا يَقُولُ الشِّعْرَ يَهْجُو بِهِ أَصْحَابَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثُمَّ يَنْحَلُهُ بَعْضَ الْعَرَبِ ثُمَّ يَقُولُ قَالَ فُلاَنٌ كَذَا وَكَذَا قَالَ فُلاَنٌ كَذَا وَكَذَا فَإِذَا سَمِعَ أَصْحَابُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ذَلِكَ الشِّعْرَ قَالُوا : وَاللَّهِ مَا يَقُولُ هَذَا الشِّعْرَ إِلاَّ هَذَا الْخَبِيثُ أَوْ كَمَا قَالَ الرَّجُلُ وَقَالُوا ابْنُ الأُبَيْرِقِ قَالَهَا قَالَ وَكَانَ أَهْلُ بَيْتِ حَاجَةٍ وَفَاقَةٍ فِى الْجَاهِلِيَّةِ وَالإِسْلاَمِ وَكَانَ النَّاسُ إِنَّمَا طَعَامُهُمْ بِالْمَدِينَةِ التَّمْرُ وَالشَّعِيرُ وَكَانَ الرَّجُلُ إِذَا كَانَ لَهُ يَسَارٌ فَقَدِمَتْ ضَافِطَةٌ مِنَ الشَّامِ مِنَ الدَّرْمَكِ ابْتَاعَ الرَّجُلُ مِنْهَا فَخَصَّ بِهَا نَفْسَهُ. وَأَمَّا الْعِيَالُ فَإِنَّمَا طَعَامُهُمُ التَّمْرُ وَالشَّعِيرُ فَقَدِمَتْ ضَافِطَةٌ مِنَ الشَّامِ فَابْتَاعَ عَمِّى رِفَاعَةُ بْنُ زَيْدٍ حِمْلاً مِنَ الدَّرْمَكِ فَجَعَلَهُ فِى مَشْرَبَةٍ لَهُ وَفِى الْمَشْرَبَةِ سِلاَحٌ وَدِرْعٌ وَسَيْفٌ فَعُدِىَ عَلَيْهِ مِنْ تَحْتِ الْبَيْتِ فَنُقِبَتِ الْمَشْرَبَةُ وَأُخِذَ الطَّعَامُ وَالسِّلاَحُ فَلَمَّا أَصْبَحَ أَتَانِى عَمِّى رِفَاعَةُ فَقَالَ: يَا ابْنَ أَخِى إِنَّهُ قَدْ عُدِىَ عَلَيْنَا فِى لَيْلَتِنَا هَذِهِ فَنُقِبَتْ مَشْرَبَتُنَا فَذُهِبَ بِطَعَامِنَا وَسِلاَحِنَا . قَالَ فَتَحَسَّسْنَا فِى الدَّارِ وَسَأَلْنَا فَقِيلَ لَنَا قَدْ رَأَيْنَا بَنِى أُبَيْرِقٍ اسْتَوْقَدُوا فِى هَذِهِ اللَّيْلَةِ وَلاَ نُرَى فِيمَا نُرَى إِلاَّ عَلَى بَعْضِ طَعَامِكُمْ . قَالَ وَكَانَ بَنُو أُبَيْرِقٍ قَالُوا وَنَحْنُ نَسْأَلُ فِى الدَّارِ وَاللَّهِ مَا نُرَى صَاحِبَكُمْ إِلاَّ لَبِيدَ بْنَ سَهْلٍ رَجُلٌ مِنَّا لَهُ صَلاَحٌ وَإِسْلاَمٌ فَلَمَّا سَمِعَ لَبِيدٌ اخْتَرَطَ سَيْفَهُ وَقَالَ أَنَا أَسْرِقُ ؟ فَوَاللَّهِ لَيُخَالِطَنَّكُمْ هَذَا السَّيْفُ أَوْ لَتُبَيِّنُنَّ هَذِهِ السَّرِقَةَ . قَالُوا إِلَيْكَ عَنْهَا أَيُّهَا الرَّجُلُ فَمَا أَنْتَ بِصَاحِبِهَا . فَسَأَلْنَا فِى الدَّارِ حَتَّى لَمْ نَشُكَّ أَنَّهُمْ أَصْحَابُهَا فَقَالَ لِى عَمِّى: يَا ابْنَ أَخِى لَوْ أَتَيْتَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَذَكَرْتَ ذَلِكَ لَهُ . قَالَ قَتَادَةُ فَأَتَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُلْتُ : إِنَّ أَهْلَ بَيْتٍ مِنَّا أَهْلَ جَفَاءٍ عَمَدُوا إِلَى عَمِّى رِفَاعَةَ بْنِ زَيْدٍ فَنَقَبُوا مَشْرَبَةً لَهُ وَأَخَذُوا سِلاَحَهُ وَطَعَامَهُ فَلْيَرُدُّوا عَلَيْنَا سِلاَحَنَا فَأَمَّا الطَّعَامُ فَلاَ حَاجَةَ لَنَا فِيهِ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « سَآمُرُ فِى ذَلِكَ » . فَلَمَّا سَمِعَ بَنُو أُبَيْرِقٍ أَتَوْا رَجُلاً مِنْهُمْ يُقَالُ لَهُ أَسِيرُ بْنُ عُرْوَةَ فَكَلَّمُوهُ فِى ذَلِكَ فَاجْتَمَعَ فِى ذَلِكَ نَاسٌ مِنْ أَهْلِ الدَّارِ فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ قَتَادَةَ بْنَ النُّعْمَانِ وَعَمَّهُ عَمَدَا إِلَى أَهْلِ بَيْتٍ مِنَّا أَهْلِ إِسْلاَمٍ وَصَلاَحٍ يَرْمُونَهُمْ بِالسَّرِقَةِ مِنْ غَيْرِ بَيِّنَةٍ وَلاَ ثَبْتٍ . قَالَ قَتَادَةُ فَأَتَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَكَلَّمْتُهُ فَقَالَ « عَمَدْتَ إِلَى أَهْلِ بَيْتٍ ذُكِرَ مِنْهُمْ إِسْلاَمٌ وَصَلاَحٌ تَرْمِيهِمْ بِالسَّرِقَةِ عَلَى غَيْرِ ثَبْتٍ وَلاَ بَيِّنَةٍ » . قَالَ فَرَجَعْتُ وَلَوَدِدْتُ أَنِّى خَرَجْتُ مِنْ بَعْضِ مَالِى وَلَمْ أُكَلِّمْ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى ذَلِكَ فَأَتَانِى عَمِّى رِفَاعَةُ فَقَالَ يَا ابْنَ أَخِى مَا صَنَعْتَ؟ فَأَخْبَرْتُهُ بِمَا قَالَ لِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ اللَّهُ الْمُسْتَعَانُ فَلَمْ يَلْبَثْ أَنْ نَزَلَ الْقُرْآنُ ( إِنَّا أَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَا أَرَاكَ اللَّهُ وَلاَ تَكُنْ لِلْخَائِنِينَ خَصِيمًا ) بَنِى أُبَيْرِقٍ ( وَاسْتَغْفِرِ اللَّهَ ) أَىْ مِمَّا قُلْتَ لِقَتَادَةَ ( إِنَّ اللَّهَ كَانَ غَفُورًا رَحِيمًا * وَلاَ تُجَادِلْ عَنِ الَّذِينَ يَخْتَانُونَ أَنْفُسَهُمْ إِنَّ اللَّهَ لاَ يُحِبُّ مَنْ كَانَ خَوَّانًا أَثِيمًا * يَسْتَخْفُونَ مِنَ النَّاسِ وَلاَ يَسْتَخْفُونَ مِنَ اللَّهِ ) إِلَى قَوْلِهِ ( غَفُورًا رَحِيمًا ) أَىْ لَوِ اسْتَغْفَرُوا اللَّهَ لَغَفَرَ لَهُمْ ( وَمَنْ يَكْسِبْ إِثْمًا فَإِنَّمَا يَكْسِبُهُ عَلَى نَفْسِهِ ) إِلَى قَوْلِهِ ( إِثْمًا مُبِينًا ) قَوْلُهُمْ لِلَبِيدٍ ( وَلَوْلاَ فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكَ وَرَحْمَتُهُ ) إِلَى قَوْلِهِ ( فَسَوْفَ نُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا ) فَلَمَّا نَزَلَ الْقُرْآنُ أُتِىَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِالسِّلاَحِ فَرَدَّهُ إِلَى رِفَاعَةَ فَقَالَ قَتَادَةُ : لَمَّا أَتَيْتُ عَمِّى بِالسِّلاَحِ وَكَانَ شَيْخًا قَدْ عَسِىَ أَوْ عَشِىَ فِى الْجَاهِلِيَّةِ وَكُنْتُ أُرَى إِسْلاَمَهُ مَدْخُولاً فَلَمَّا أَتَيْتُهُ بِالسِّلاَحِ قَالَ : يَا ابْنَ أَخِى هُوَ فِى سَبِيلِ اللَّهِ فَعَرَفْتُ أَنَّ إِسْلاَمَهُ كَانَ صَحِيحًا فَلَمَّا نَزَلَ الْقُرْآنُ لَحِقَ بَشِيرٌ بِالْمُشْرِكِينَ فَنَزَلَ عَلَى سُلاَفَةَ بِنْتِ سَعْدِ ابْنِ سُمَيَّةَ فَأَنْزَلَ اللَّهُ ( وَمَنْ يُشَاقِقِ الرَّسُولَ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ الْهُدَى وَيَتَّبِعْ غَيْرَ سَبِيلِ الْمُؤْمِنِينَ نُوَلِّهِ مَا تَوَلَّى وَنُصْلِهِ جَهَنَّمَ وَسَاءَتْ مَصِيرًا * إِنَّ اللَّهَ لاَ يَغْفِرُ أَنْ يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَلِكَ لِمَنْ يَشَاءُ وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللَّهِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلاَلاً بَعِيدًا ) فَلَمَّا نَزَلَ عَلَى سُلاَفَةَ رَمَاهَا حَسَّانُ بْنُ ثَابِتٍ بِأَبْيَاتٍ مِنْ شِعْرِهِ فَأَخَذَتْ رَحْلَهُ فَوَضَعَتْهُ عَلَى رَأْسِهَا ثُمَّ خَرَجَتْ بِهِ فَرَمَتْ بِهِ فِى الأَبْطَحِ ثُمَّ قَالَتْ: أَهْدَيْتَ لِى شِعْرَ حَسَّانَ ؟ مَا كُنْتَ تَأْتِينِى بِخَيْرٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ لاَ نَعْلَمُ أَحَدًا أَسْنَدَهُ غَيْرَ مُحَمَّدِ بْنِ سَلَمَةَ الْحَرَّانِىِّ . وَرَوَى يُونُسُ بْنُ بُكَيْرٍ وَغَيْرُ وَاحِدٍ هَذَا الْحَدِيثَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ عَنْ عَاصِمِ بْنِ عُمَرَ بْنِ قَتَادَةَ مُرْسَلٌ لَمْ يَذْكُرُوا فِيهِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ وَقَتَادَةُ بْنُ النُّعْمَانِ هُوَ أَخُو أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ لأُمِّهِ وَأَبُو سَعِيدٍ الْخُدْرِىُّ اسْمُهُ سَعْدُ بْنُ مَالِكِ بْنِ سِنَانٍ .
Tercemesi:
Katâde b. Numân (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Biz Ensâr cemaatinden bir aile vardı. Bunlara Übeyrik oğulları olarak Bişr, Beşîr ve Mübeşşir adı verilirdi. Beşîr münafık birisiydi. Şiirler söyler ve Peygamber (s.a.v)’in ashabını kötülerdi ve o şiiri eski şairlerden birine mal ederek falan şair şöyle şöyle dedi, diyordu. Peygamber (s.a.v)’in ashabı o şiiri dinledikleri zaman. Vallahi bu şiiri mikrop heriften başkası söylemez diyorlardı ve bunu ancak söylese söylese Übeyrik oğullarından bu adam söylemiştir, derlerdi.
Bu kabile cahiliyye döneminde de İslam döneminde de muhtaç ve yoksul bir durumda idiler. Medîne’de o dönemde insanların yiyecekleri hurma ve arpadan ibaretti. Adam paralı olduğu vakit Şam’da has un yüklü kervan gelince oradan un alır ve sadece kendisi yerdi çoluk çocuğun yiyeceği ise yine arpa ve hurma idi. Derken Şam’dan bir kervan geldi, amcam Rıfaa b. Zeyd bir miktar has un alarak deposuna koydu o depoda aynı zamanda silah, zırh ve kılıç ta bulunmaktaydı. Evin altındaki bu depo yarılarak yiyecek ve silah buradan alındı. Sabah olunca amcam Rıfaa bana geldi ve yeğenim gece bize hırsız geldi depomuz açıldı, un ve silahlarımız götürüldü mahallede yoklama yapıp soruşturduk neticede Übeyrik oğullarının ateş yaktıkları ve götürülen gıda maddelerinin pişirildiği kanaatine varıldı. Übeyrik oğulları da kendi mahallelerinde soruşturma yaparken: Vallahi aradığınız adamın Lebîd b. Sehl olduğu kanaatindeyiz demişlerdi. Halbuki o dindar ve Salih bir kimse idi. Lebîd hakkında söyleneni işitince kılıcını çekip “Ben mi çalmışım” dedi. Vallahi ya bu hırsızlığı meydana çıkaracaksınız veya bu kılıç aranıza karışacaktır. Bunun üzerine çekil sen kenara sen bu işin faili değilsin dediler. Mahallede, o kadar soruşturmayı derinlettik ki Übeyrik oğullarından birinin yaptığından şüphe etmiyoruz. Amcam dedi ki: Ey kardeşimin oğlu Rasûlullah (s.a.v.)’e gidip durumu anlatsan! Katâde dedi ki: Peygamber (s.a.v)’e geldim ve şöyle dedim: Bizden komşularını üzen bir aile, amcam, Rıfaa b. Zeyd’in deposunu yardılar silah ve gıda maddesini çaldılar. Silahımızı versinler gıda maddesini istemiyoruz.Rasûlullah (s.a.v.): Bu konuda gereken emri vereceğim buyurdu. Übeyrik oğulları bizim Peygamber (s.a.v)’e müraacatımızı işitince kendilerinden olan ve adına Üseyr b. Urve denilen bir adama vardılar ve meseleyi ona açtılar. Mahalle halkından bazı kişilerde bu toplantıda hazır bulundu. Bunlar Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek şöyle dediler: Katâde b. Numân ve amcası bizden salih ve iyi bir Müslüman olan kimseyi delilsiz ve isbatsız hırsızlıkla itham ediyorlar. Katâde diyor ki: Rasûlullah (s.a.v.)’e gelip konuştum, Bana; siz, Müslüman olan bir aileye delilsiz ve isbatsız olarak hırsızlık ithamında bulunuyormuşsunuz, buyurdu. Döndüm keşke malımın pek çoğu elimden gitmiş olsaydı da bu konuyu Rasûlullah (s.a.v.) ile konuşmamış olsaydım dedim. Amcam, Rıfaa bana geldi ve Ey kardeşimin çocuğu ne yaptın, dedi. Rasûlullah (s.a.v.)’in bana söylediğini kendisine anlattım. Allah, yardımına başvurulandır, dedi. Çok geçmeden bu konu hakkında Kur’ân ayeti nazil oldu: “Allah’ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye bu kitabı gerçekleri içeren bir kitap olarak indirdik. Sakın hainlerin savunucusu olma.” “Yardımlaşmayı, iyi ve yararlı davranışları ve insanların arasını düzeltmeyi öngören, bunları gerçekleştirmeye çalışan kimselerin yaptığı toplantılar dışında, gizli toplanmaların pek çoğunda hayır yoktur. Ve bütün bu güzel eylemleri Allah’ın rızasını kazanmak için yapan kimseye zamanı geldiğinde, büyük bir mükafat vereceğiz.” (Nisa sûresi 105 - 114) Kur’ân’ın bu ayetleri inince silah, Peygamber (s.a.v)’e getirildi. O da silahı; Rıfaa’ya iade etti. Katâde dedi ki: Silahı amcama getirdiğimde, cahiliyye döneminde görme özelliği iyice zayıflamış ve yaşı da oldukça ilerlemiş bir ihtiyardı ben onun Müslümanlığını da biraz şüpheli görüyordum. Yanına silahla vardığımda; “Ey kardeşimin oğlu ben o silahı Allah yolunda vakfettim.” dedi. Bunun üzerine o’nun Müslümanlığının sağlam olduğunu anladım. Bu konu hakkında Kur’ân ayetleri inince Beşîr, müşrikler arasına katılarak Sülaka binti Sa’d oğullarından Sümeyye’nin yanına gidip oraya sığınmıştı. Bunun üzerine (Nisa 115 - 116. ayetleri nazil oldu.) “Kim kendisine doğru yol besbelli olduktan sonra, peygamberle bağını koparıp, mü’minlerin yolundan başka bir yola saparsa, onu tercih ettiği o yolda bırakır ve Cehenneme sokarız. O ne kötü bir yerdir.” “Allah kendisinden başka birine, ilahlık yakıştırılmasını asla bağışlamaz, ama bağışlanmasını isteyen kimsenin şirk dışındaki günahlarını bağışlar. Çünkü Allah’ın yanı sıra başkasına ilahlık yakıştıranlar, şiddetli bir sapıklığa düşmüş kimselerdir.”Beşîr’in Sülaka oğullarına sığınması üzerine İslam şairi Hassân o kadını birkaç beyitle zemmetti. Bunun üzerine kadın eşyalarını alıp başının üzerine yerleştirip, Ebtah denilen yere eşyalarını atıp şöyle dedi: “Bana bir şey getirmedin! Sadece Hassân’ın şiirini bana hediye etmiş oldun.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis garibtir. Muhammed b. Seleme el Harranî’den, başkasından bu hadisi müsned olarak rivâyet ettiğini bilmiyoruz.Yunus b. Bükeyr ve pek çok râvîler bu hadisi Muhammed b. İshâk’tan, Âsım b. Ömer b. Katâde’den mürsel olarak rivâyet ettiler ve senedinde “Babasından ve dedesinden” demediler.Katâde, Ebû Saîd el Hudrî’nin anne bir kardeşidir. Ebû Saîd el Hudrî’nin adı Sa’d b. Mâlik b. Sinan’dır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 4, 5/244
Senetler:
1. Katade b. Nu'man el-Ensari (Katade b. Nu'man b. Zeyd b. Amir)
2. Ömer b. Katade ez-Zaferi (Ömer b. Katade b. Numan b. Zeyd)
3. Asım b. Ömer el-Ensari (Asım b. Ömer b. Katade b. Numan b. Zeyd)
4. İbn İshak el-Kuraşî (Muhammed b. İshak b. Yesar b. Hıyar)
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Seleme el-Bahili (Muhammed b. Seleme b. Abdullah)
6. Ebu Müslim Hasan b. Ahmed el-Ümevi (Hasan b. Ahmed b. Abdullah b. Müslim)
Konular:
Hak, haksızlık yapmak
Hitabet, Şiir ve şairler
Kur'an, Nüzul sebebleri
Mizan/hesaplaşma, Ahirette Günahların silinmesi/affedilmesi
Şirk, şirk koşmak
Şirk, Şirk- Müşrik
Tevbe, Günah, günahsız olmanın imkanı
Yargı, davalaşma
Yargı, hâkim ve şahitlerin sorumluluğu
Yargı, Hakimlik
حَدَّثَنِى مَالِكٌ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ أَنَّ رَجُلاً اعْتَرَفَ عَلَى نَفْسِهِ بِالزِّنَا عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَدَعَا لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِسَوْطٍ فَأُتِىَ بِسَوْطٍ مَكْسُورٍ فَقَالَ فَوْقَ هَذَا . فَأُتِىَ بِسَوْطٍ جَدِيدٍ لَمْ تُقْطَعْ ثَمَرَتُهُ فَقَالَ دُونَ هَذَا. فَأُتِىَ بِسَوْطٍ قَدْ رُكِبَ بِهِ وَلاَنَ فَأَمَرَ بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَجُلِدَ ثُمَّ قَالَ أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ آنَ لَكُمْ أَنْ تَنْتَهُوا عَنْ حُدُودِ اللَّهِ مَنْ أَصَابَ مِنْ هَذِهِ الْقَاذُورَاتِ شَيْئًا فَلْيَسْتَتِرْ بِسِتْرِ اللَّهِ فَإِنَّهُ مَنْ يُبْدِى لَنَا صَفْحَتَهُ نُقِمْ عَلَيْهِ كِتَابَ اللَّهِ
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38348, MU001514
Hadis:
حَدَّثَنِى مَالِكٌ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ أَنَّ رَجُلاً اعْتَرَفَ عَلَى نَفْسِهِ بِالزِّنَا عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَدَعَا لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِسَوْطٍ فَأُتِىَ بِسَوْطٍ مَكْسُورٍ فَقَالَ فَوْقَ هَذَا . فَأُتِىَ بِسَوْطٍ جَدِيدٍ لَمْ تُقْطَعْ ثَمَرَتُهُ فَقَالَ دُونَ هَذَا. فَأُتِىَ بِسَوْطٍ قَدْ رُكِبَ بِهِ وَلاَنَ فَأَمَرَ بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَجُلِدَ ثُمَّ قَالَ أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ آنَ لَكُمْ أَنْ تَنْتَهُوا عَنْ حُدُودِ اللَّهِ مَنْ أَصَابَ مِنْ هَذِهِ الْقَاذُورَاتِ شَيْئًا فَلْيَسْتَتِرْ بِسِتْرِ اللَّهِ فَإِنَّهُ مَنْ يُبْدِى لَنَا صَفْحَتَهُ نُقِمْ عَلَيْهِ كِتَابَ اللَّهِ
Tercemesi:
Zeyd b. Eslem'den: "Resûlullah (s.a.v.) zamanında bir adam zina yaptığını itiraf edince, Resûlullah bir kırbaç istedi. Hemen kendisine kırık bir kırbaç getirilince:
"Daha sağlamını" buyurdu. Bu defa budaklan kesilmemiş yeni bir sopa getirilince:
"Biraz küçüğünü" buyurdu. Bu defa da budakları kesilmiş düzgün ve eğilebilen bir kırbaç getirilince Resûlullah (s.a.v.) emretti, adam kırbaçlandı. Sonra Resûlullah (s.av.) şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Allah'ın takdir ettiği cezalardan uzaklaşma zamanı geldi. Şu çirkin şeylerden birini kim işlerse açığa vurmasın, tevbe ve Allah'ın affıyla gizli kalsın. Zira kim gizlenmesi gereken şeyi açığa çıkarırsa, biz de Allah'ın kitabını (hükmünü) kendisine tatbik ederiz"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Hudûd 1514, 1/324
Senetler:
()
Konular:
Yargı, Ceza Hukuku
Yargı, Hadler-Cezalar
Yargı, Hakimlik
Zina, cezası