Giriş

Bize Mahled b. Halid, ona Abdurrezzak, ona Mamer, ona Amr b. Müslim, ona İkrime ve ona da -zannediyorum-Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre bulunduğu halde alınıp saklanan yitik bir deve hakkında Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Ceza olarak o deve ile bir benzeri daha verilir."


Açıklama: Hadisteki ifade, kayıp malları bulan birinin, onu asıl sahibine vermek konusunda titiz davranmasını sağlamak ve kendi zimmetine geçirmekten kaçınmasını temin etmek amacını taşımaktadır. İslâm hukukçularına göre de bulan kişi deveyi helâk edecek olsa, ceza olarak iki mislini değil, sadece değerini ödemesi gerekir. Rivayete göre Hz. Ömer, bu hadisin hükmünü uygulamış, ancak bu cezanın getirdiği zorluk sebebiyle insanların kayıp deveyi koruma altına almaktan kaçındıkları ve bu yüzden daha çok devenin telef olduğu görülünce Hz. Osman döneminde bu uygulamadan vazgeçilmiştir.

    Öneri Formu
11067 D001718 Ebu Davud, Lukata, 1

Bize Amr b. Avn, ona Halid, ona Ebu Hayyan et-Teymî, ona da el-Münzir b. Cerir demiştir ki: (Babam) Cerir'le birlikte Bevâzîc'de bulunuyordum. Bir gün sığır çobanı sığırları getirmişti, ama sürünün içinde yabancı bir sığır vardı. Cerir, çobana bu nedir? diye sordu. Çoban da sürüye karışmış, kimin olduğunu bilmiyoruz demişti. Bunun üzerine Cerir onu sürüden çıkarın! dedi ve sonra da ben Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim diye ekledi: "Yitik bir hayvanı kendi sürüsüne ancak sapık olan biri katar."


Açıklama: Bevâzîc, Irak’ta Musul’a bağlı ve Tikrit’e yakın bir yer adıdır. Hadisin ravisi Cerîr b. Abdülhamîd bu bölgenin fâtihidir. Daha sonra da oranın Emîri olmuştu. Bu rivayetten Cerir’in, deve gibi büyük baş hayvanların kendilerini yabanilere karşı koruyabilecekleri için yitik mal sayılmamaları, dolayısıyla onu bulan birinin hayvanı alıp kendi sürüsüne katmaması gerektiği kanaatinde olduğu anlaşılmaktadır.

    Öneri Formu
11069 D001720 Ebu Davud, Lukata, 1

Bize Kuteybe b. Said, ona İsmail b. Cafer, ona Rabî'a b. Ebu Abdurrahman, ona el-Münbeis'in âzâdlısı Yezid, ona da Zeyd b. Halid el-Cühenî'nin rivayet ettiğine göre; bir adam Rasulullah'a (sav), buluntu malın hükmünü sormuş, o da, "onu bir sene ilan et! Sonra ağız bağıyla çıkınını iyice belle, sonra da onu harca. Bilahare sahibi gelecek olursa kendisine ödersin," buyurmuştu. Bunun üzerine adam, Ey Allah'ın Rasulü, peki ya buluntu davar ise? diye sordu. Hz. Peygamber cevaben "onu al! Zira o ya senin ya kardeşinin ya da kurdun nasibidir," buyurdu. Adam tekrar Ey Allah’ın Rasulü, peki ya buluntu deve ise? diye sorunca, Hz. Peygamber kızdı; o kadar ki yanakları –veya yüzü- kıpkırmızı oldu ve "deveden sana ne!.. Sahibi kendisini buluncaya kadar onun kendisine yetecek suyu da var, çarığı da…" dedi.


    Öneri Formu
11053 D001704 Ebu Davud, Lukata, 1

Bize İbnu's-Serh, ona İbn Vehb, ona da Malik aynı isnad ve mana ile rivayet etti, yalnız bu rivayette, "devenin su tulumu yanındadır, (bu sayede) suya gelir ve ağaçlardan otlar" cümlesi de yer almaktadır. Bu rivayette kayıp davar konusunda "onu al..." cümlesi bulunmamaktadır. Ayrıca bulunan para ile ilgili olarak da Hz. Peygamber'in, "onu bir sene ilan et, eğer sahibi gelirse kendisine verirsin, gelmezse istediğini yap" dediği kaydedilmiş, ama "onu harca!" ifadesi zikredilmemiştir. [Ebû Davud dedi ki: Bu hadisi aynen es-Sevrî ile Süleyman b. Bilal ve Hammad b. Seleme de Rabî'a'dan rivayet ettiler; onlar da "onu al..." cümlesini zikretmediler.]


    Öneri Formu
11054 D001705 Ebu Davud, Lukata, 1

Bize Ahmed b. Hafs, ona babası, ona İbrahim b. Tahman, ona Abbad b. İshak, ona Abdullah b. Yezîd, ona da babası Yezîd Mevlâ el-Münbeis, ona da Zeyd b. Halid el-Cühenî; Rasulullah (sav) buluntu malın durumu soruldu..." diyerek Rabî'a hadisinin bir benzerini rivayet etti ve dedi ki: Hz. Peygamber'e buluntu malın durumu soruldu, cevaben buyurdu ki: "Onu bir sene ilan edersin, eğer sahibi gelirse onu kendisine teslim edersin. Gelmezse, kesenin ağız bağını ve çıkınını iyice beller, sonra da onu kendi malına katarsın. Eğer bir süre sonra sahibi gelecek olursa bunu ona ödersin."


    Öneri Formu
11056 D001707 Ebu Davud, Lukata, 1

Bize Süleyman b. Abdurrahman ed-Dımaşkî, ona Muhammed b. Şuayb, ona el-Muğira b. Ziyad, ona Ebu'z-Zübeyr el-Mekkî'nin rivayet ettiğine göre Cabir b. Abdullah (ra) şöyle demiştir: "Allah'ın Rasulü, bir insanın yolda bulduğu değnek, kamçı ve ip gibi şeyleri kullanmasına müsaade etmiştir." [Ebû Davud şöyle dedi: Bu hadisi en-Numan b. Abdüsselâm da el-Muğira Ebu Seleme'den, öncekinin isnadıyla rivayet etmiştir. Ayrıca Şebabe de Muğira b. Müslim'den, o Ebu'z Zübeyr'den ve onun da Cabir'den rivayet ettiğine göre; Hz. Peygamber'i hiç zikretmeden ashap böyle yaparlardı, dedi.]


    Öneri Formu
11066 D001717 Ebu Davud, Lukata, 1

Bize Kuteybe b. Said, ona el-Leys, ona İbn Aclân, ona Amr b. Şuayb, ona da babası vasıtasıyla dedesi Abdullah b. Amr b. el-Âs'dan (ra) rivayet edildiğine göre; Rasulullah'a (sav) ağaçta bulunan meyveden (alıp yemenin) hükmü sorulmuş, O da şu cevabı vermiş: "İhtiyaç sahibi olup eteğine doldurmadan, sadece yiyen kimseye bir şey gerekmez. Kim de o meyveden bir miktarını alıp götürürse, ona aldığının iki mislini ödemek ve ayrıca ceza gerekir. Meyve kurutulduğu yere taşındıktan sonra çalan ve bu çaldığı bir kalkan değerine ulaşan kişiye de el kesme cezası gerekir." Sonra Abdullah, başkalarının da rivayet ettikleri, yitik deve ve koyun konusunu da rivayet etmiş ve şöyle demiştir: Hz. Peygamber'e yitik maldan soruldu, şu cevabı verdi: "İşlek bir yolda ya da ma'mur olan bir köyde bulduğun bir malı bir sene ilan et. Eğer sahibi gelirse ona ver, gelmezse mal senindir. Harabe bir yerde bulunan bir malda ve definede ise beşte bir vergi vardır."


    Öneri Formu
11059 D001710 Ebu Davud, Lukata, 1

Bize Cafer b. Müsafir et-Tennîsî, ona İbn Ebu Füdeyk, ona Musa b. Yakub ez-Zem'î, ona Ebû Hazim, ona Sehl b. Sa'd isnadıyla aktardığına göre, Ali b. Ebu Talib bir gün eve geldiğinde eşi Fatıma'nın yanına vardı, Hasan ile Hüseyin'in ağladıklarını gördü. Fatıma'ya, bunlar neden ağlıyorlar? diye sordu. Fatıma da açlık yüzünden diye karşılık verdi. Bunun üzerine Hz. Ali evden çıktı. Çarşıda gezerken yerde bir dinar buldu. Hemen Fatıma'ya geldi, durumu anlattı. Hz. Fatıma hemen falan Yahudi tüccara git, un al! dedi. Hz. Ali, Yahudi'ye gitti ve biraz un satın aldı. Yahudi, sen şu Allah'ın peygamberiyim diye ortaya çıkan adamın damadı mısın? diye sordu. Hz. Ali de evet dedi. Bunun üzerine Yahudi, paranı al, un da senindir dedi. Hz. Ali çıktı, Fatıma'nın yanına geldi ve olanı biteni anlattı. Hz. Fatıma da öyleyse şimdi falan kasaba git, bir dirhemle bize et al dedi. Hz. Ali, (parayı bozdurmak zor olduğundan bir dirhem için) bir dinarı kasaba rehin olarak bıraktı ve eti alıp eve geldi. Hz. Fatıma unla hamur açtı, ateşe tencereyi koydu, et ve ekmeği pişirdi. Babasına da (yemeğe gel diye) haber gönderdi. Hz. Peygamber gelince, Fatıma Ey Allah'ın Rasulü! Sana olanı anlatayım. Eğer sen bunu bizim için helal görürsen bu yaptığım yemeği yeriz, sen de bizimle yersin, dedi ve meseleyi anlattı. Hz. Peygamber; "Bismillah diyerek yeyin!" buyurdu. Hep beraber oturup yerlerken, bir delikanlı (evin önünde), Allah aşkına, İslâm aşkına! diyerek kaybettiği dinarı arıyordu. Hz. Peygamber delikanlının çağrılmasını istedi. Delikanlı çağırıldı, gelince ona derdini sordu. O da parasını çarşıda düşürdüğünü söyledi. Bunun üzerine Hz. Peygamber,"Ya Ali! Kasaba git ve ona de ki: Allah'ın Rasulü sana, rehin bıraktığım dinarı vermeni istiyor, borcum olan bir dirhemi de kendisinin ödeyeceğini söylüyor." Bunun üzerine kasap dinarı gönderdi, Rasulullah (sav) da onu delikanlıya verdi.


    Öneri Formu
11065 D001716 Ebu Davud, Lukata, 1


    Öneri Formu
22658 D003525 Ebu Davud, Büyu' (icare), 75


    Öneri Formu
22664 D003531 Ebu Davud, Büyu' (icare), 78