Giriş

"Tıbbî tedavide son çare ateşle dağlamaktır."


Açıklama: Geçmiş dönemlerde ateşle dağlamak bir tedavi yöntemi olarak uygulanmıştır. Ancak Hz. Peygamber dağlamayı yasaklamıştır. O nedenle tedavide son çare olarak zikredilmektedir. Bkz. [B005680 ][T002049] [İM003490]

    Öneri Formu

Bize Amr b. Rafi', ona Huşaym, ona Mansur ve Yunus, onlara Hasan, ona İmran b. Husayn, Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir: "Rasulullah dağlama ile tedaviden nehyetti. Ben dağlama yaptırdım, ne derdimden kurtuldum, ne de şifa buldum."


    Öneri Formu
32559 İM003490 İbn Mâce, Tıb, 23

Bize Ahmed b. Meni', ona Mervan b. Şuca', ona Salim b. Aclan el-Eftas, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (r.anhuma) şöyle nakletmiştir: "Şu üç şeyde şifa vardır. Bal şerbeti, hacamat aleti ile kan almak için (vücuda) çizikler atmak ve ateşle dağlamak. Ben ümmetime dağlanmayı yasakladım." [İbn Abbas bu hadisi Hz. Peygamber'e (sav) nispet ederek merfu olarak nakletmiştir.]


    Öneri Formu
32560 İM003491 İbn Mâce, Tıb, 23


    Öneri Formu
32558 İM003489 İbn Mâce, Tıb, 23


    Öneri Formu
32599 İM003493 İbn Mâce, Tıb, 24


    Öneri Formu
32600 İM003494 İbn Mâce, Tıb, 24

Bize Ali b. Hucr, ona Şerîk, ona Ebu İshak, ona da Hârise b. Mudarrib şöyle rivayet etmiştir: "Hastalığı dolayısıyla Habbâb’ı ziyarete gitmiştik. Dağlama yapmak suretiyle yedi defa tedavi görmüştü. Bize şöyle dedi: Hastalığım uzadı. Rasulullah’ın (sav) 'Ölümü temenni etmeyiniz' buyurduğunu işitmemiş olsaydım, ölmeyi isterdim. Hz. Peygamber 'Kişi, toprak veya bina yapımı hariç ailesi için yaptığı her türlü harcamadan sevap kazanır' buyurdu." [Ebu İsa (et-Tirmizi), hadisin hasen sahih olduğunu söylemiştir.]


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: لاَ تَمَنَّوُا الْمَوْتَ

    Öneri Formu
14356 T002483 Tirmizi, Sıfatü’l-Kıyâme, 40

Bize Ebu Hasîn Abdullah b. Ahmed b. Yunus el-Kûfî, ona Abser b. Kasım, ona Husayn b. Abdurrahman, ona da Said b. Cübeyr, Abdullah b. Abbas’ın (r.anhüma) şöyle dediğini rivayet etti: "Hz. Peygamber (sav) İsra gecesi, bazı peygamberlere uğradı, onların yanında büyük bir topluluk vardı. Yine bazı peygamberlere uğradı, onların yanında bir grup vardı. Bazı peygamberlere uğradı ki onların yanında hiç kimse yoktu. Sonunda çok büyük bir kalabalığa uğradı. (Hz. Peygamber (sav) der ki:) Ben “bunlar kim­lerdir?” diye sordum, “Musa ve ümmeti, ancak başını kal­dır ve bak” dediler. Bir da baktım ki şu yandan ve bu yan­dan tamamen ufku kaplamış bir kalabalık gözü­me ilişti. Bana “işte bunlar senin ümmetindir. Bunlardan başka yetmiş bin kişi hesapsız bir şekilde cennete girecektir” denildi. Bu sözleri söyleyince Rasulullah (sav) içeriye geçti, ama bunların kimler olduğunu hiç kimse sormadı ve kendisi de bir açıklamada bulunmadı. Sonra Ashab kendi aralarında “onlar biziz” dediler. Bir kısmı da “onlar; fıtrat üzerine doğan ve Müslüman olarak ölenlerdir” dediler. Bu arada Rasulullah (sav) çıktı ve “Onlar şifanın dağlamadan dolayı olduğuna inanmayan, büyü yaptırmayan, uğursuzluğa inanmayan ve Rablerine güvenenlerdir” buyurdu. Ukkaşe b. Mihsan ayağa kalktı ve “Ey Allah’ın Rasulü! Ben onlardan mıyım?” dedi. Rasulullah (sav) “evet” buyurdu. Sonra bir başkası kalktı ve “ben de onlardan mıyım?” deyince Rasulullah (sav) “Ukkaşe seni geçti” buyurdu." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda İbn Mesud ve Ebu Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir.]


    Öneri Formu
14203 T002446 Tirmizi, Sıfatü’l-Kıyâme, 16