62 Kayıt Bulundu.
Bize Yezîd b. Harûn, ona Muhammed b. İshâk, ona Sa'îd b. Ebu Sa'îd, ona da Ebu Şurayh el-Huzâ'î'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa komşusuna ikram etsin. Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa ya hayır söylesin ya da sussun. Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa misafirine bir gün bir gece ikramda bulunsun. Misafirlik üç gündür. Bundan sonrası ise [ev sahibi için misafire] sadakadır."
Açıklama: Hadiste geçen "جَائِزَتَهُ /câizetühü" kelimesi, misafire özel olarak hazırlanan hediye (caize) mahiyetindeki bir gün ve bir gecelik yemek anlamına gelir.
Bize Kuteybe, ona Leys b. Sa'd ona da Said b. Ebu Said el-Makburî'nin rivayet ettiğine göre Ebu Şüreyh el-Adevî şöyle demiştir: Hz. Peygamber'i (sav) şöyle derken gözlerim görmüş ve kulaklarım işitmiştir: "Allah'a ve ahiret gününe iman eden kişi misafirine hediyesini vererek ikram bulunsun." Sahâbe "Misafire verilecek hediye nedir?" diye sordu. Hz. Peygamber (sav) de şöyle cevap verdi: "Onu bir gün ve bir gece güzelce ağırlamaktır. Misafirlik üç gün olup üç günden sonrası için misafire ikram etmek sadaka sevabı kazandırır. Allah’a ve ahiret gününe inanan kişi ya hayır söylesin ya da sussun.” Tirmizî şöyle dedi: Bu hadis hasen-sahihtir.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الضِّيَافَةُ ثَلاَثَةُ أَيَّامٍ
Bize İbrahim, ona Ebu Osman –ki adı Ca‘d’dır-, ona da Enes söyle rivayet etti: "Rifâaoğullarının mescidinde iken Enes bizim yanımıza geldi. Kendisinden şunları duydum 'Ne zaman Nebî (sav), Ümmü Süleym’in [Enes b. Mâlik'in annesi] tarafına yolu düşse, onun yanına gider ve ona selam verirdi.' Sonra Enes, şöyle dedi 'Peygamber (sav) Zeynep ile evlenip güvey olmuştu. Ümmü Süleym bana 'Keşke Rasulullah’a (sav) bir hediye verebilsek', deyince ben ona 'Ver o zaman' dedim. O da hurma, saf yağ ve keş tedarik ederek bir çömlek içerisinde hayse yemeği yaptı ve benimle Ona (sav) gönderdi. Ben de onu Rasulullah’a (sav) götürdüm. Kendisi bana 'Yemeği koy!' buyurdu. Sonra (adlarını sıraladığı kişileri kastederek) bana 'Şu şu adamları ve yolda karşılaştığın kim varsa davet et!' talimatı verdi. Emrini yerine getirip geri döndüm. Bir de baktım ev gelenlerle dolup taşmış. Sonrasında şunları gözlemledim 'Nebî (sav) iki elini haysenin üzerine koydu ve Allah'ın söylemesini murad ettiği bazı kelimeleri söyledi. Sonra davetlileri onar onar sofraya çağırmaya başladı. Gelenler yemeğe koyuldular. Rasulullah (sav) onlara 'Allah’ın adıyla başlayın ve herkes önünden yesin!' buyuruyordu. Sonunda yemekten hepsi kalktı ve gidecekler evden çıktılar. Birkaç kişi kalıp sohbete daldılar. Bu arada ben de sıkılmaya başladım. Sonra Nebî (sav) hanımlarının odalarına doğru çıktı. Ben de peşinden çıkıp 'Gittiler!' dedim. Bunun üzerine dönüp eve girdi ve evin perdesini sarkıttı. O (sav) şu ayetleri okurken ben de odada idim 'Ey iman edenler! Siz, bir yemeğe çağrılmadıkça, zamanını gözetmeksizin, Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamber'i üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez.' (Ahzâb, 33/53). Ebu Osman dedi ki 'Enes Rasulullah’a (sav) on yıl hizmet ettiğini söyledi.'
Açıklama: Hadiste geçen "hayse", çekirdeği çıkarılmış hurmayı safi yağ ve keşe katıp içine kavrulmuş un ilave edilerek yapılan bir Arap yemeğidir bkz. Asım Efendi, Kâmus Tercemesi, İstanbul: Matbaatü’l-Osmaniye, 1305, III, 230.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Said el-Makburî, ona da Ebu Şurayh el-Adevî şöyle söylemiştir. Rasulullah (sav) şunları söylerken gözlerimle onu gördüm, kulaklarımla onu işittim ki O (sav), şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa komşusuna ikram etsin. Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa misafirine caizesini ikram etsin." Kendisine "Ey Allah'ın Rasulü, câize nedir?" diye sorulduğunda şöyle cevap vermiştir: "Misafirin câizesi (misafire ikram ve ağırlanma) bir gün ve bir gecedir. Misafirlik, üç gündür. Üç günden sonrasında (yapılan ikram), ev sahibi için sadakadır. Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa ya hayır söylesin ya sussun."
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyân, ona İbn Aclân, ona Saîd el-Makburî, ona da Ebu Şüreyh el-Ka'bî, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Misafirlik, üç gündür. Misafire yapılacak lütuf ve ihsân (câize) bir gün bir gecedir. Bu bir günden sonra misafir için ne harcanırsa o, (ev sahibinin) sadakasıdır. Misafirin ev sahibi bunalıncaya kadar orada kalması caiz değildir.” [Tirmizî dedi ki] Bu konuda Âişe ve Ebu Hüreyre’den de hadis rivayet edilmiştir. Mâlik b. Enes ve Leys b. Sa'd, Saîd el Makburî'den de bu hadisi rivayet etmişlerdir. Tirmizî: Bu hadis, hasen-sahîhtir. Ebu Şüreyh el Huzâî, Ka'bî ve el-Adevî nisbelerine de sahiptir. İsmi: Huveylid b. Amr'dır. "La yesvî ındehû [لاَ يَثْوِى عِنْدَهُ]" cümlesinin manası, misafir ev sahibini sıkıntıya sokacak şekilde orada uzun süre kalması demektir. “Harac [الْحَرَجُ]” kelimesinin anlamı ise, “darlık, sıkıntı” demektir, “hattâ yuhricehû [حَتَّى يُحْرِجَهُ]” cümlesinin manası, misafir ev sahibini daraltıp bunaltıncaya kadar orada kalmaz demektir.
Bize İsmail, ona Mâlik, ona Said el-Makburî, ona da Ebu Şurayh el-Ka'bî'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa ya hayır söylesin ya sussun! Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa misafirine ikram etsin. Misafirin câizesi (misafire ikram edilen yiyecek-içecek ve ağırlanma) bir gün bir gecedir. Misafirlik, üç gündür. Üç günden sonrasında (yapılan ikram), ev sahibi için sadakadır. Ev sahibine sıkıntı verecek kadar misafirin orada kalması, helal değildir."
Bize Muhammed b. Abdullah er-Rakkâşî, ona Mu'temir b. Süleyman, ona babası (Süleyman b. Tarhân), ona Ebu Miclez, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etti: Rasulullah (sav) Zeyneb bt. Cahş ile evlendiği zaman, halkı düğün yemeğine çağırdı. İnsanlar yemek yediler, sonra da oturup konuşmaya koyuldular. Rasulullah (sav), [onların anlayıp da kalkmaları için] kalkmağa davranır gibi yaptı; fakat oturanlar yerlerinden kalkmadılar. Peygamber (sav), bu vaziyeti görünce [onların kalkıp gitmeleri için] yerinden kalktı [ve dışarı çıktı]. Rasulullah (sav) kalkınca, onlardan kalkanlar da kalkıp gittiler; fakat üç kişi oturdu kaldı. Peygamber (sav), Zeyneb'in yanına girmek için geldi. Gördü ki o topluluk hâlâ oturmaktalar. [Peygamber (sav) geri döndü] Sonra onlar kalkıp gittiler. Bunun üzerine ben de gittim ve varıp Peygamber'e (sav) onların gittiklerini haber verdim. Efendimiz (sav), geldi ve içeriye girdi. Ben de O'nunla (sav) içeriye girmeye davrandım. Peygamber (sav), benimle kendisi arasına (kapı) perdesini indirdi. Bu olay üzerine Allah (cc) şu mealdeki ayeti indirdi: “Ey iman edenler! Peygamber'in evine size yemek için izin verilmediği vakit asla girmeyin, fakat çağrıldığınızda -erkenden gidip yemeğin hazırlanmasını beklemeksizin- girin, yemeğinizi yiyince hemen dağılın, söze dalıp oturmayın; bu davranışınız Peygamber'i rahatsız ediyor, size söylemeye çekiniyor, oysa Allah hak olanı açıklamaktan çekinmez." (el-Ahzâb 33/53)
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammad b. Zeyd, ona Eyyub, ona Ebu Kılâbe, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etti: Bu Hicâb ayetini herkesten en iyi bilen benim. Zeyneb bt. Cahş, Rasulullah'a (sav) gönderildiği zaman, Zeyneb evde Rasulullah'ın (sav) yanında idi. Rasul-i Ekrem (sav) yemek yaptı ve halkı yemeğe çağırdı. İnsanlar, yemekten sonra oturup konuşmaya koyuldular. Peygamber (sav), (onların çıkıp gitmeleri için) dışarı çıkmaya, sonra (yine Zeyneb'in odasına) dönmeğe başladı. Onlar ise hâlâ oturmuş konuşuyorlardı. Bunun üzerine Yüce Allah (cc), “Ey iman edenler! Peygamberin evine size yemek için izin verilmediği vakit asla girmeyin; fakat çağrıldığınızda -erkenden gidip yemeğe hazırlanmasını beklemeksizin- girin, yemeğinizi yiyince hemen dağılın, söze dalıp oturmayın. Bu davranışınız, Peygamber'i rahatsız ediyor, size söylemeye çekiniyor, oysa Allah hak olanı açıklamaktan çekinmez" (el-Ahzâb 33/53) mealindeki ayeti “Peygamber hanımlarından bir şey istediğinizde, onlar perde arkasında iken isteyin” cümlesine kadar indirdi. Bunun akabinde (kapı) perdesi indirildi, oturanlar da kalkıp gittiler.