Giriş


Açıklama: Şeyhayn'ın şartlarına göre sahihtir.

    Öneri Formu
66219 HM016883 İbn Hanbel, IV, 82


    Öneri Formu
86723 MA019197 Musannef-i Abdurrezzak, X, 305


    Öneri Formu
86731 MA019200 Musannef-i Abdurrezzak, X, 307

Bize Ahmed b. Salih, ona Abdürrezzak, ona İbn Cüreyc, ona İbrahim b. Meysere, ona da teyzesi, (herkes tarafından) doğruluğu tasdik edilen doğru bir kadının şöyle dediğini haber vermiş: "Babam cahiliyye çağında bir gazada iken sıcak şiddetlenince adamın biri, bana ayakkabılarını verecek birisi yok mu, ben de dünyaya gelecek ilk kızımı ona vereyim? demiş. Babam da ayakkabılarını çıkarıp ona vermiş. Sonra o adamın bir kızı dünyaya gelmiş, kız bülûğa ermiş... Sonra bunu daha önceki rivayet gibi nakleder. Yalnız burada ihtiyarlık çağına ulaştı anlamına gelen katîr kelimesini zikretmedi."


Açıklama: Bu rivayet, cahiliye âdetlerinden olan henüz dünyaya gelmemiş olan bir kızın, babası tarafından nikâhlanmasının câiz olmadığını ifade etmektedir.

    Öneri Formu
12007 D002104 Ebu Davud, Nikah, 26, 27

Bize Ahmed b. Muhammed el-Mervezî, ona Ali b. Hüseyin b. Vakıd, ona babası, ona Yezid en-Nahvî, ona da İkrime rivâyet etmiştir: İbn Abbas (rav),"boşanmış kadınlar kendi başlarına üç temizlik süresi beklerler. Onların rahimlerinde Allah'ın yarattığını gizlemeleri helal değildir" (Bakara, 228) mealindeki ayet hakkında şöyle dedi: "Bu ayetin nüzul sebebi şudur: Bir adam karısını boşadığında, üç talak vermiş olsa dahi, ona tekrar dönmek hakkına yine en çok kendisi sahipti. İşte bu hüküm nesh edildi ve "Talak ikidir"(Bakara, 229) mealindeki ayeti nazil oldu.


Açıklama: Cahiliyette ve İslâm’ın ilk dönemlerinde cârî olan uygulamaya göre, özellikle sıkıntıya düşürmek gayesiyle kadınlar boşanır, âdet hâli geçtikten sonra tekrar alınır ve bu hal sürüp giderdi. “Talak ikidir” mealindeki ayetle bu uygulama yürürlükten kaldırılmıştır.

    Öneri Formu
13120 D002195 Ebu Davud, Talak, 9, 10

Bize Ahmed b. Salih, ona Anbese b. Halid, ona Yunus b. Yezid, ona Muhammed b. Müslim b. Şihab, ona Urve b. ez-Zübeyr, ona da Rasulullah'ın (sav) zevcesi Hz. Aişe şöyle haber vermiş: "Cahiliyye döneminde dört çeşit nikâh vardı. Bunlardan biri, insanların bugün kıydıkları normal nikâh idi. Evlenecek kişi, almak istediği kızın velisine gider, kıza layık olduğu mehri öder, sonra onunla evlenirdi. Diğer bir nikâh şekli de şöyle idi: Adam karısına hayızdan temizlendiği zaman, falan adama git de seninle ilişkide bulunmasını iste derdi. Sonra kocası, karısından uzaklaşır, ilişkide bulunduğu erkekten hâmile kaldığı belli oluncaya kadar kadına elini sürmezdi. Kadının gebe kaldığı belli olunca, kocası isterse onunla cinsî münasebette bulunurdu. Bunu da asil bir çocuğa sahip olmak için yaparlardı. Buna nikâhu'l-istibdâ', yani döl alma nikâhı denirdi. Bir başka nikâh şekli de şu idi: On kadar erkek bir araya toplanır ve hepsi de bir kadının yanına girip onunla cinsî münasebette bulunurlardı. Kadın gebe kalıp çocuğunu doğurunca, bir süre geçtikten sonra onlara haber gönderir, hepsini çağırırdı. Onlardan hiçbiri gelmemezlik yapamazdı. Hepsi gelip kadının huzurunda toplanırdı. Kadın onlara, yaptığınızı biliyorsunuz. Ben bir çocuk dünyaya getirdim der ve içlerinden hoşuna giden birine ismen hitap ederek, ey falanca, bu çocuk sendendir diyerek çocuğu ona ilhak ederdi. Dördüncü nikâh şekli de şöyle idi: Pek çok kimse toplanarak bir kadının yanına girerdi. Kadın gelenlerin hiçbirini geri çevirmezdi. Bunlar fahişe kadınlardı. Kendilerine gelmek isteyen kişilere bir alâmet olması için kapılarının üzerlerine bayraklar dikerlerdi. Kadın hamile olup da çocuğunu doğurunca daha önce kendisiyle münâsebette bulunan erkeklerin hepsi onun yanında toplanırdı. Sonra çocuğun şekline bakarak babasının kim olduğunu tespit etmek üzere kâifler çağrılır, onlar da (kadın da) onlar için çocuğun şekil ve şemailine bakarak babasını tespit edebilen mütehassıslar çağırırdı. Onlar da çocuğu uygun gördükleri birine verirlerdi. O kişi de çocuğu alırdı ve artık çocuk, o kişinin oğlu olarak çağrılırdı. Çocuk da bundan imtina edemezdi. Allah Teâlâ, Muhammed (sav) peygamber olarak gönderince, cahiliye dönemine ait olan bütün nikâh çeşitlerini kaldırdı, sadece müslümanların bugün yaptıkları nikâh şeklini bıraktı."


    Öneri Formu
13575 D002272 Ebu Davud, Talak, 32, 33

Bize Ali b. Müslim, ona Hüşeym, ona da pek çok kişi rivâyet etmiştir, ki bunlardan biri Muğîre'dir, falancıdır ve üçüncü olarak başka bir adamdır, onlara eş-Şa'bî, ona Muğîre b. Şu'be'nin kâtibi olan Revvâd'ın haber verdiğine göre; Halife Muâviye, Muğîre'ye, "Bana Hz. Peygamber'den (sav) duyduğun bir hadisi yazıp gönder" diye bir mektup yazdı. Muğîre de ona şöyle yazdı: "Hz. Peygamber'in (sav) namazdan çıktıktan sonra üç defa şunları dediğini duydum: "Allah'tan başka ilâh yoktur. O tektir, ortağı yoktur. Mülk ve hamd O'na aittir. O'nun her şeye gücü yeter." Muğîre şunları da yazdı: "Hz. Peygamber, dedikoduyu, çok soru sormayı, malı zayi etmeyi (savurganlığı), verilmesi gerekeni vermeyip alınması gerekmeyeni almayı, annelere itaatsizlik etmeyi, kızları diri diri toprağa gömmeyi yasakladı." Hüşeym dedi ki: Abdülmelik b. Umeyr bize şöyle söyledi: Revvâd'ın bu hadisini, Muğîre vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (sav) rivayet ettiğini işittim.


    Öneri Formu
23869 B006473 Buhari, Rikâk, 22


    Öneri Formu
18057 N000046 Nesai, Taharet, 41


    Öneri Formu
23529 N002815 Nesai, Menâsikü'l-Hac, 77


    Öneri Formu
26147 N003050 Nesai, Menâsikü'l-Hac, 213