336 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Musa b. İsmail, ona Vuheyb, ona İbn Tavus, ona babası (Tavus b. Keysan), ona da İbn Abbas (r.anhumâ) şöyle rivayet etmiştir: Müşrikler hac aylarında yapılan umreyi yeryüzünde işlenebilecek günahların en çirkini olarak görürler ve Muharrem ayını Safer ayı diye değiştirerek “Develerin arkasındaki yaralar iyileşir, izler silinir, Safer ayı da çıkarsa, umre yapmak isteyen için de umre yapmak helal olur” derlerdi. Nebi (sav) ve ashabı Zilhiccenin dördüncü gecesi sabahında, hac niyetiyle ihrama girmiş olarak (Mekke’ye) geldiklerinde, kendilerine bu niyetlerini umre niyeti olarak değiştirmelerini emretti. Böyle bir iş onlara ağır geldi ve “ey Allah’ın Rasulü, hangi şartlarda girdiğimiz ihramdan çıkalım?” dediler. Peygamber (sav) "yasak olan şeylerin tamamı helal olmak üzere ihramdan çıkın" buyurdu.
Bana Muhammed b. Ebu Bekr, ona Fudayl b. Süleyman, ona Musa b. Ukbe, ona Kureyb, ona da İbn Abbas şöyle demiştir: Kişi, Kâbe'yi hac için ihrama girinceye kadar ihramsız tavaf edebilir. Arafat’a gitmek üzere bineğine binecek olursa, deve, inek ya da koyun türünden hediyelik kurban kesme imkânı olan, -bunları kesebilecek imkâna sahip olan herkes- bunlardan dilediğini kurban edebilir. Eğer kurban kesme imkânı olmazsa, o takdirde hac günlerinde Arefe gününden önce olmak üzere üç gün oruç tutmakla yükümlüdür. Şâyet o üç günün sonuncuları Arefe’de Vakfe günü olsa dahi onun için bir vebal yoktur. Bundan sonra ikindi namazından karanlık bastırıncaya kadar Arafat’ta vakfe yapmak üzere yola koyulur. Sonra (hacılar) Arafat’tan ayrıldıklarında onlar da Arafat’tan ayrılarak orada Allah için ibadet olunan Cem’e (Müzdelfe’ye) varıncaya kadar gitsinler. Arkasından Allah’ı çokça ansınlar, ya da siz sabaha varıncaya kadar çokça tekbir ve tehlil getiriniz. Ondan sonra, insanlar da oradan ayrılıp gittikleri yoldan siz de (Mina’ya gitmek üzere Müzdelife’den) ayrılınız. Yüce Allah "Sonra siz de insanların döndüğü yerden dönün. Allah’tan mağfiret dileyin, muhakkak Allah çokça mağfiret edendir, merhamet edendir" [Bakara, 2/199] buyurmaktadır. Sonunda da Cemre’ye taş atarsınız.
Bize Musa b. İsmail, ona İbrahim b. Sa'd, ona Salih b. Keysân, ona İbn Şihâb, ona da Saîd b. Müseyyeb şöyle demiştir: "Bahîra", sütü putlara ait kılınarak sütünden insanların faydalanması yasaklanan ve insanlardan hiç kimsenin sütünü sağamayacağı devedir. "Sâibe" ise Cahiliye Araplarının taptıkları putlara adayarak serbest bir şekilde salıverdikleri ve üzerine yük vurulmayan devedir. Saîd b. Müseyyeb der ki: Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ben cehennemde Amr b. Âmir el-Huzâî'yi bağırsaklarını sürüklerken gördüm. Çünkü o, develeri salma adak yapanların ilki idi." Yine Saîd b. Müseyyeb der ki: "Vasîle" ilk doğumunda dişi yavru dünyaya getiren, ardından ikinci doğumunda da dişi yavru doğuran genç deveye denir. Araplar, arada erkek olmadan peş peşe iki dişi yavru doğuran bu deveyi putlara adayıp özgür bir şekilde salıverirlerdi. "Hâm" ise, çok sayıda deve dölleyen damızlık devedir. Dölleme potansiyeli bittiği zaman Araplar, bu deveyi putlara adayıp salıverir, herhangi bir yük taşımaktan muaf tutar ve ona "Hâmî" (Sırtını yükten koruyan) diye isim verirler. Ebû Yemân der ki: Bize Şuayb, ona Zuhrî, ona Saîd, ona da Ebu Hureyre,Hz. Peygamber'den (sav) bunun benzerini rivayet etmiştir. Yine İbn Hâd, bu hadisi İbn Şihâb'dan, o Saîd'den, o Ebu Hureyre'den (ra), o da Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.
Bize Musa b. İsmail, ona İbrahim b. Sa'd, ona Salih b. Keysân, ona İbn Şihâb, ona da Saîd b. Müseyyeb şöyle demiştir: "Bahîra", sütü putlara ait kılınarak sütünden insanların faydalanması yasaklanan ve insanlardan hiç kimsenin sütünü sağamayacağı devedir. "Sâibe" ise Cahiliye Araplarının taptıkları putlara adayarak serbest bir şekilde salıverdikleri ve üzerine yük vurulmayan devedir. Saîd b. Müseyyeb der ki: Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ben cehennemde Amr b. Âmir el-Huzâî'yi bağırsaklarını sürüklerken gördüm. Çünkü o, develeri salma adak yapanların ilki idi." Yine Saîd b. Müseyyeb der ki: "Vasîle" ilk doğumunda dişi yavru dünyaya getiren, ardından ikinci doğumunda da dişi yavru doğuran genç deveye denir. Araplar, arada erkek olmadan peş peşe iki dişi yavru doğuran bu deveyi putlara adayıp özgür bir şekilde salıverirlerdi. "Hâm" ise, çok sayıda deve dölleyen damızlık devedir. Dölleme potansiyeli bittiği zaman Araplar, bu deveyi putlara adayıp salıverir, herhangi bir yük taşımaktan muaf tutar ve ona "Hâmî" (Sırtını yükten koruyan) diye isim verirler. Ebû Yemân der ki: Bize Şuayb, ona Zuhrî, ona Saîd, ona da Ebu Hureyre,Hz. Peygamber'den (sav) bunun benzerini rivayet etmiştir. Yine İbn Hâd, bu hadisi İbn Şihâb'dan, o Saîd'den, o Ebu Hureyre'den (ra), o da Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.
Bize Musa b. İsmail, ona İbrahim b. Sa'd, ona Salih b. Keysân, ona İbn Şihâb, ona da Saîd b. Müseyyeb şöyle demiştir: "Bahîra", sütü putlara ait kılınarak sütünden insanların faydalanması yasaklanan ve insanlardan hiç kimsenin sütünü sağamayacağı devedir. "Sâibe" ise Cahiliye Araplarının taptıkları putlara adayarak serbest bir şekilde salıverdikleri ve üzerine yük vurulmayan devedir. Saîd b. Müseyyeb der ki: Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ben cehennemde Amr b. Âmir el-Huzâî'yi bağırsaklarını sürüklerken gördüm. Çünkü o, develeri salma adak yapanların ilki idi." Yine Saîd b. Müseyyeb der ki: "Vasîle" ilk doğumunda dişi yavru dünyaya getiren, ardından ikinci doğumunda da dişi yavru doğuran genç deveye denir. Araplar, arada erkek olmadan peş peşe iki dişi yavru doğuran bu deveyi putlara adayıp özgür bir şekilde salıverirlerdi. "Hâm" ise, çok sayıda deve dölleyen damızlık devedir. Dölleme potansiyeli bittiği zaman Araplar, bu deveyi putlara adayıp salıverir, herhangi bir yük taşımaktan muaf tutar ve ona "Hâmî" (Sırtını yükten koruyan) diye isim verirler. Ebû Yemân der ki: Bize Şuayb, ona Zuhrî, ona Saîd, ona da Ebu Hureyre,Hz. Peygamber'den (sav) bunun benzerini rivayet etmiştir. Yine İbn Hâd, bu hadisi İbn Şihâb'dan, o Saîd'den, o Ebu Hureyre'den (ra), o da Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.