294 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona Muhammed b. Bişr, ona Ebu Hayyan et-Teymî bu isnadla benzer bir hadisi rivayet etmiştir. "Rasulullah (sav) bir gün insanların arasına çıkmıştı. Yanına bir adam gelip Ey Allah'ın Rasulü! İman nedir? diye sordu. Rasulullah (sav); "Allah'a, meleklerine, kitabına, onunla buluşmaya, elçilerine ve ahirette dirilmeye iman etmendir" buyurdu. O kişi; Ey Allah'ın resulü! İslam nedir? diye sordu. Rasulullah (sav); "Allah'a ibadet etmek, ona hiçbir şeyi şirk koşmaman, farz namazı kılman, farz zekâtı vermen ve Ramazan orucunu tutmandır." buyurdu. O kişi; Ey Allah'ın ,Rasulü! İhsan nedir? diye sordu. Rasulullah (sav); "Allah'ı görüyormuşçasına ibadet etmendir. Zira sen onu görmesen de muhakkak o seni görür" buyurdu. O kişi Ey Allah'ın Rasulü! Kıyamet ne zamandır? diye sordu. Hz. Peygamber (sav); "bu sorunun muhatabı soruyu sorandan daha fazla bir şey bilmemektedir. Ancak sana onun alametlerini anlatayım. Cariye kendi efendisini doğurursa bu kıyamet alametlerindendir. Yalın ayaklı çıplak ayak takımı insanların başına geçerlerse bu kıyamet alametlerindendir. Çobanlar bina yarıştırmaya başlarsa bu kıyamet alametlerindendir. Kıyametin ne zaman kopacağına dair bilgi Allah'tan başka kimsenin bilmediği beş şeye dahildir" buyurdu. Ardından "kıyametin ne zaman kopacağı bilgisi şüphesiz Allah'ın katındadır. O, yağmuru indirir, rahimlerdekini bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiç kimse nerede öleceğini de bilemez. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır." (Lokman, 31/34) ayetini okudu. Daha sonra adam gitti ve Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "O adamı bana geri getirin." Onu geri getirmek için yola çıktılar ama izine rastlayamadılar. Bunun üzerine Rasulullah (sav); "O, Cebrail'di. İnsanlara dinlerini öğretmek için gelmişti" buyurdu." [Ancak onun rivayetinde: "Cariye kocasını doğurduğu zaman" cümlesi vardır.]
Bana Züheyr b. Harb, ona Cerir, ona Umare b. Ka'kâ, ona Ebu Zür'a, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) 'Bana sormak istediklerinizi sorun' buyurdu. Orada bulunan sahabîler soru sormaktan çekindi. Derken bir adam gelip Rasulullah'ın (sav) dizlerinin dibine oturdu ve 'Ey Allah'ın Rasulü! İslam nedir?' diye sordu. Hz. Peygamber (sav) 'Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmaman, namazı kılman, zekâtı vermen ve Ramazan orucunu tutmandır' buyurdu. Adam 'Doğru söyledin' dedi. Sonra 'Ey Allah'ın Rasulü! İman nedir?' diye sordu. Hz. Peygamber (sav) 'Allah'a, meleklerine, kitabına, Allah'a kavuşmaya, peygamberlerine, ölümden sonra dirilmeye ve bütün kadere iman etmendir' buyurdu. Adam 'Doğru söyledin' dedi. Sonra 'Ey Allah'ın Rasulü! İhsan nedir?' diye sordu. Hz. Peygamber (sav) 'Allah'a, O'nu görüyormuş gibi saygı duymandır. Sen onu görmesen bile o seni görmektedir' buyurdu. Adam 'Doğru söyledin' dedi ve 'Ey Allah'ın Rasulü! Kıyamet ne zaman kopacak?' diye sordu. Hz. Peygamber (sav) 'Bu sorunun muhatabı, onu sorandan daha fazla bir şey bilmez. Ancak sana kıyametin alametlerini söyleyeyim: Kadının kendi efendisini doğurduğunu görürsen işte bu kıyamet alametlerindendir. Yalın ayaklı, çıplak, sağır, dilsiz takımının yeryüzünde hükümdar olduğunu görürsen bu kıyamet alametlerindendir. Çobanların bina yarıştırdıklarını gördüğün zaman işte bu kıyamet alametlerindendir. Kıyametin ne zaman kopacağı Allah'tan başka kimsenin bilmediği beş konudan biridir' dedi, ardından 'Kıyametin ne zaman kopacağı bilgisi şüphesiz yalnızca Allah katındadır. O, yağmuru indirir, rahimlerdekini bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiç kimse nerede öleceğini de bilemez. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır.' [Lokman, 31/34] ayetini okudu. Sonra adam kalkıp gitti. Rasulullah (sav) 'O adamı bana geri getirin' buyurdu. Adamı aradılar ama bulamadılar. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'Bu Cebrail idi. Siz soru sormayınca, dininizi öğrenin diye, o soru sormak üzere geldi' buyurdu."
Bize Ahmed b. Abde ed-Dabbî, ona Abdülaziz b. Muhammed ve Ebu Alkame el-Fervî, onlara Safvan b. Süleym, ona Abdullah b. Selman, ona babası, ona da Ebu Hureyre'nin dediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki Allah Yemen tarafından ipekten daha latif bir rüzgâr gönderecek, bu rüzgâr kalbinde bir miskal, ya da zerre kadar iman olan her kişinin canını alacaktır."
Bize Ali b. Muhammed, ona Veki, ona Kehmes b. Hasan, ona Abdullah b. Büreyde, ona Yahya b. Ya'mer, ona Abdullah b. Ömer, ona da Ömer b. Hattab şöyle demiştir: "Biz Rasulullah'ın (sav) yanında oturuyorduk. Yanımıza elbisesi bembeyaz, saçları simsiyah, üzerinde yolculuktan iz görülmeyen ve bizden de kendisini kimsenin tanımadığı bir adam geldi. Rasulullah'ın yanına oturdu, dizlerini dizlerine dayadı, ellerini O'nun (sav) dizlerine koydu ve 'Ey Muhammed! İslam nedir' dedi. Rasulullah 'Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in Allah'ın Rasulü olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan orucunu tutmak, Kabe'yi haccetmektir' buyurdu. Ömer der ki: Adam 'Doğru söyledin' dedi. O'nun böyle soru sorup sonra da doğrulamasını yadırgadık. Sonra 'Ey Muhammed! İman nedir?' dedi. Rasulullah (sav) 'Allah'a, meleklerine, kitaplarına, Peygamberlerine, Ahiret gününe, hayrı ve şerriyle kadere iman etmektir' buyurdu. Ömer şöyle der ki: Adam 'Doğru söyledin' dedi. O'nun böyle soru sorup sonra da doğrulamasını yadırgadık. Sonra 'Ey Muhammed! İhsan nedir?' dedi. Rasulullah 'Kendisini görüyormuş gibi Allah’a ibadet etmektir. Zira sen O’nu görmesen de O seni görüyor' buyurdu. Sonra 'Kıyamet ne zaman kopacak?' deyince Rasulullah (sav) 'Bu konuda soru sorulan sorandan daha fazla bilgili değildir' buyurdu. Adam 'O halde kıyametin alametleri nelerdir?' dedi. Rasulullah (sav) 'Cariyenin efendisini doğurması [-Veki' bunun. Arap olmayan kadının Arap çocuk doğurması, anlamına geldiğini söyledi-] ve yalın ayak, baldırı çıplak, ihtiyaç sahibi koyun çobanlarını, binalar yapmada yarışır halde görmendir' buyurdu. Ömer şöyle devam etti: Üç gün sonra Rasulullah (sav) bana rastladı ve 'O adamın kim olduğunu biliyor musun?' buyurdu. Ben de 'Allah ve Rasulü en iyi bilendir' dedim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) 'O, Cebrail'di. Size dininizin esaslarını öğretmeye geldi' buyurdu.
Bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre, Rasulullah (sav): "Zaman yaklaşır, amel eksilir, ihtiras (kalplere) yerleşir ve herc artar" buyurdu. Sahabiler ise: 'Herc nedir?' diye sordular. Rasulullah (sav): "ölüm, ölüm" buyurdu.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona ez-Zührî, ona Said b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ayakkabıları keçi (kılından) olan toplulukla savaşmanıza dek Kıyamet kopmaz. Yüzleri üst üste deri kaplanmış kalkanlar gibi olan toplulukla savaşmanızdan önce de Kıyamet kopmaz." Süfyân der ki: Bu rivayette Ebu Zinâd, A'rec'den, o da Ebu Hureyre'den yaptığı rivayette "yüzleri üst üste deri kaplanmış kalkanlar gibi küçük gözlü, basık burunlu" ilavesinde bulunmuştur.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أَنْتَ مَعَ مَنْ أَحْبَبْتَ