Giriş

Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed b. Cafer, ona Şube, ona Muhammed b. Ziyad, ona Ebu Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah'ı (sav) şöyle derken işittim diyerek Rabi'in hadisinin benzerini söylemiştir.


    Öneri Formu
1514 M000521 Müslim, İman, 368

Bize Abdullah b. Yusuf, ona Mâlik, ona İshâk b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) Ümmü Harâm bt. Milhân'ın yanına gider (Ümmü Harâm da) onu yedirirdi. Ümmü Harâm Ubâde b. Sâmit'in hanımı idi. (Bir defasında) Rasulullah (sav), onun yanına girdi, o da Nebî'yi (sav) doyurup saçını temizlemeye başladı. (Derken) Hz. Peygamber (sav) uyuyuverdi, ardından gülerek uyandı. Ümmü Haram der ki: Ben “ey Allah'ın Rasulü, seni güldüren de nedir?” dedim. Hz. Peygamber (sav), "bana ümmetimden insanlar; Allah yolunda gaziler, şu denizin ortasında, taht üzerinde krallar" ya da "krallar gibi taht üzerinde yol alırlarken gösterildi" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, dua et de Allah beni onlardan kılsın” dedim. Nebî (sav) onun için dua etti. Sonra başını koyup (uyuyuverdi). Ardından gülerek uyandı. Ben “ey Allah'ın Rasulü, seni güldüren de nedir?” dedim. Hz. Peygamber (sav) "ümmetimden insanlar bana, Allah yolunda gaziler olarak gösterildi" buyurup ilk dediğindeki gibi buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, dua et de Allah beni onlardan kılsın” dedim. Nebî (sav) "sen ilklerdensin" buyurdu. Ümmü Harâm, Muâviye b. Ebu Süfyân zamanında deniz seferine çıktı. Karaya çıkarken bineğinden düşüverip vefat etti.


Açıklama: Bu kayıt, önceki kayıt (B002788) ile aynı!

    Öneri Formu
28503 B002789 Buhari, Cihad, 3

Bize Ebu Tahir, ona İbn Vehb, ona Abdurrahman b. Selman el-Hacrî, ona Ukayl b. Halid, ona Seleme b. Küheyl ona da Küreyb şöyle rivayet etmiştir: İbn Abbas bir gece Rasulullah'ın (sav) yanında geceledi ve “Rasulullah (sav) kalkıp kırbaya uzandı, kırbadan su dökerek abdest aldı. Abdest alırken suyu ne çok ne de az da kullandı” diyerek hadisin geri kalanını rivayet etti. İbn Abbas rivayet ettiği hadiste şunları da söyledi: Rasulullah (sav), o gece on dokuz kelimelik bir duada bulundu. Seleme der ki: Bunları Küreyb bana nakletti ama ben bunlar arasından on ikisini belleyebildim, geri kalanını unuttum. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Ya Rabbi kalbimde bir nur, dilimde bir nur, kulağımda bir nur, gözümde bir nur, üstümden bir nur, altımdan bir nur, sağımda bir nur, solumda bir nur, önümde bir nur, arkamda bir nur yarat, nefsimde de bir nur yarat ve bana pek büyük bir nur lütfet."


    Öneri Formu
6533 M001797 Müslim, Salât'ül Müsâfirîn ve Kasruhâ, 189

Bize Hasan b. Ali el-Hallâl, ona Süleyman b. Davud el-Hâşimî, ona Abdurrahman b. Ebu Zinâd, ona Musa b. Ukbe, ona Abdullah b. Fadl, ona Abdurrahman b. A'rec, ona Übeydullah b. Ebu Râfi, ona da Ali b. Ebu Tâlib şöyle rivâyet etmiştir: Rasûlullah (sav), farz namazı kılmak için kalktığında ellerini omuz hizasına kadar kaldırır, okumasını bitirince aynı şekilde ellerini omuz hizasına kadar kaldırıp (sonra rükûa gider), Rükûdan kalktığı zaman da aynısını yapardı. Oturduğunda hiçbir şekilde elini kaldırmazdı. İki secdeyi yaptıktan sonra ayağa kalkacağında aynı şekilde ellerini kaldırır ve tekbir alırdı. İftitah tekbirinden sonra namaza şu dua ile başlardı: "Veccehtü vechiye lillezi fatara's-semâvâti ve'l-arda hanîfen vemâ ene mine'l-müşrikîn. inne salâti ve Nusukî ve mahyâye ve memâtî lillahi rabbi'l-âlemîn. Lâ şerîke lehu ve bi-zâlike ümirtu ve ene mine'l-müslimîn. Allhumme ente'l-melikü lâ ilâhe illâ entesübhâneke. Ente Rabbî ve ene abdüke. Zalemtü nefsî va'teraftu zenbî, fağfirlî, zunûbî cemîan. İnnehu lâ yağfiru'z-zunûbe illâ ente. Vehdinî li-ehseni'l-ahlâki, lâ yehdînî liehsenihâ illâ ente. Vasrif annî seyyiehâ, lâ yasrifu annî seyyiehâ illâ ente. Lebbeyke ve sa'deyke, ve ene bike ve-ileyke velâ mencâ minke velâ melcee illâ ileyke. Estağfiruke ve etûbu ileyke." "Gökleri ve yeri yaratan Allah’a samimi olarak yöneldim ve ben müşriklerden değilim. Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin rabbi olan Allah içindir. Onun hiçbir ortağı yoktur. Bana böyle yaşamam emredildi. Ben Müslümanlardanım. Gerçek mülk sahibi sadece sensin Allah’ım. Senden başka ilah yoktur, ancak Sen varsın. Seni her türlü eksiklikten tenzih ederim. Benim Rabbim Sensin, ben de Senin kulunum. Ben kendime zulmettim. Günahımı itiraf ediyorum. Günahlarımın tümünü bağışla, zira Senden başka günahları bağışlayacak kimse yoktur. Beni en güzel ahlaka yönelt, Senden başka güzel ahlaka yöneltecek yoktur. Kötülükleri benden uzaklaştır, Senden başka kötülükleri uzaklaştıracak yoktur. Her türlü emrine hazır vaziyetteyim, senden başkasına kul olmam, ben Senin sayende varım, Sana yönelmişim, Senden kurtuluş ve kaçış ancak Sana yönelmekle mümkündür. Senden bağışlanmamı ister ve Sana yönelirim." Sonra Kur’ân’dan dilediği kadar okurdu. Rükûa vardığında ise şöyle derdi: "Allahumme rake'tu ve bike âmentü ve leke eslemtü ve ente Rabbî haia sem'î ve basarî ve muhhî ve azmî lillâhi Rabbi'l-âlemîn. (Allah’ım sadece senin önünde eğilir, Sana iman eder, irademi sana teslim ederim. Sen benim hayatımı benim Rabbimsin. Kulağım, gözüm, iliklerim ve kemiklerim sana olan sevgi ve korku ile saygı halindedir. Sen tüm âlemlerin rabbisin.)" Rukû’dan başını kaldırdığında "Semiallahu limen hamideh" ardından şu duayı okurdu: "Allahumme Rabbenâ ve leke'l-hamd. Mil'e's-semâvâti ve'l-ard ve mil'e mâ şi'te min şeyin ba'd. (Allah’ım, Ey Rabbimiz, gökler ve yer dolusu ve dilediğin şeylerin dolusu kadar hamd Sanadır." Secdeye vardığında ise "Allahumme leke secedtü ve bike âmentü ve leke eslemtü ve ente Rabbî. Secede vechî lillezî halakahu ve semahu ve basarahu. Tebârakellâhu ehsenü'l-hâlikîn. (Allah’ım sadece sana secde eder, sana inanır, irademi sana teslim ederim. Benim Rabbim Sensin. Sadece, beni yaratan, bana göz kulak veren için secde ederim. her şeyi en güzel şekliyle yaratan Allah güzellerin güzeli ve ne mübarektir." Namazını bitirip selam vereceği zaman da şöyle derdi: "Allahumme'ğfirlî ma kaddemtü ve mâ ahhartu ve mâ esrartü ve mâ a'lentü. Ente ilâhî, lâ ilâhe illâ ente (Allah’ım öne alıp işlediğimi ve ertelediğimi gizli ve açık olarak yaptığım tüm günahlarımı bağışla. Benim gerçek ilahım Sensin, Senden başka ilah yoktur.)" Tirmizî der ki: Bu hadis hasen sahihtir. Şâfii ve bazı arkadaşlarımızın uygulaması bu hadise göredir. Tirmizî der ki: Ahmed bu görüşte değildir. Bana Ebu İsmail Muhammed b. İsmail b. Yusuf et Tirmizî, ona da Süleyman b. Dâvûd el-Haşimi bu hadisi rivayet etmiş ve şöyle demiştir: Bu rivayet bizim yanımızda Zührî’nin, Sâlim’den, onun da babası (Abdullah b. Ömer'den) yaptığı rivayet derecesindedir.


    Öneri Formu
20343 T003423 Tirmizi, Daavât, 32

Bize Muhammed b. Müsenna, ona Übeydullah b. Abdülhamid, ona Ebu İshak, ona Ebu Bekir b. Ebu Musa ve Ebu Burde, onlara da -sanırım- Ebu Musa el-Eş'arî'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle dua ederdi: "Allâhumme'ğfir lî hatîetî ve cehli ve isrâfi fî emri ve mâ ente a'lemu bihî minni. Allâhumme'ğfir lî hezlî ve ciddî ve hatâye ve amdî ve kullu zâli­ke indî." "Allahım, benim günahımı, bilgisizliğimi, işimdeki israfımı ve benden daha iyi bilmekte olduğun bütün kusurlarımı bağışla. Allahım, benim şakadan ya da cidden yaptıklarımı, hatamı ve kasden işlediğim günahımı, kısacası bende bulunan bütün kusurları bağışla."


    Öneri Formu
23118 B006399 Buhari, Daavât, 60

Bana Muhammed b. Abdullah b. Havşeb, ona Abdülvehhâb, ona Halid, ona İkrime, ona İbn Abbâs şöyle demiştir: Peygamber (sav) Bedir gü­nü "Allah'ım bize söz verdiğin yardımı ve vadettiğin zaferi istiyorum. Allah'ım eğer (aksini) dilersen yeryüzünde artık sana ibadet edilmez (ibadet eden kalmaz)" diye dua etti. Hz. Ebu Bekir, Peygamber'in elini tuttu “(Allah) sana yeter ey Allah'ın Rasulü” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "Yakında o topluluk bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüp kaça­caklardır" (Kamer, 45) ayetini okuyarak çadırından dışarı çıktı.


    Öneri Formu
30935 B003953 Buhari, Megâzî, 4

Bize Abdullah b. Yusuf, ona Mâlik, ona İshâk b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) Ümmü Harâm bt. Milhân'ın yanına gider (Ümmü Harâm da) onu yedirirdi. Ümmü Harâm Ubâde b. Sâmit'in hanımı idi. (Bir defasında) Rasulullah (sav), onun yanına girdi, o da Nebî'yi (sav) doyurup saçını temizlemeye başladı. (Derken) Hz. Peygamber (sav) uyuyuverdi, ardından gülerek uyandı. Ümmü Haram der ki: Ben “ey Allah'ın Rasulü, seni güldüren de nedir?” dedim. Hz. Peygamber (sav), "bana ümmetimden insanlar; Allah yolunda gaziler, şu denizin ortasında, taht üzerinde krallar" ya da "krallar gibi taht üzerinde yol alırlarken gösterildi" buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, dua et de Allah beni onlardan kılsın” dedim. Nebî (sav) onun için dua etti. Sonra başını koyup (uyuyuverdi). Ardından gülerek uyandı. Ben “ey Allah'ın Rasulü, seni güldüren de nedir?” dedim. Hz. Peygamber (sav) "ümmetimden insanlar bana, Allah yolunda gaziler olarak gösterildi" buyurup ilk dediğindeki gibi buyurdu. Ben “ey Allah'ın Rasulü, dua et de Allah beni onlardan kılsın” dedim. Nebî (sav) "sen ilklerdensin" buyurdu. Ümmü Harâm, Muâviye b. Ebu Süfyân zamanında deniz seferine çıktı. Karaya çıkarken bineğinden düşüverip vefat etti.


    Öneri Formu
28502 B002788 Buhari, Cihad, 3

Bize İshak, ona Halid (b. Abdullah), ona Hâlid (b. Mihrân), ona İkrime, ona da İbn Abbâs (ra) şöyle rivayet etmiştir: Nebî (sav), Bedir günü, çadırda iken "Allah'ım! Ahdini ve vaadini yerine getirmeni istiyorum. Allah'ım! (Müminlerin hezimetini) dilersen bugünden sonra sana ibadet edilmeyecek." buyurdu. Ebu Bekir, Nebî'nin (sav) elinden tutup "Yâ Rasulullah! Yeter! Rabbine yeterince yakardın" dedi. Hz. Peygamber (sav) zırh kuşanmış bir şekilde "Topluluk hezimete uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklar. Hayır, kıyamet, onların (görecekleri asıl azabın) vaktidir. Kıyamet (azabı) ise daha müthiş ve daha acıdır" ayetini okuyarak (savaş alanına) çıktı.


    Öneri Formu
33299 B004877 Buhari, Tefsir, (Kamer) 6

Bana Hibbân, ona Abdullah, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Urve, ona da Âişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) rahatsızlandığında Muavvizât (felak ve Nas) Sûreleri'ni okuyup kendi ellerine üfler, sonra eliyle vücudunu sıvazlardı. ölümünden önceki hastalığında, onun okuduğu Muavvizât surelerini, ona ben okuyup onun kendi eliyle, kendi bedenini mesh ediyordum.


    Öneri Formu
34603 B004439 Buhari, Megâzî, 83

Bize Kuteybe b. Saîd, ona Abdülaziz, ona Ebu Hâzım, ona da Sehl b. Sa'd (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) "Yarın sancağı öyle birisine vereceğim ki Allah onun eliyle Hayber fethini nasip edecek" buyurdu. Râvî der ki: Bunun üzerine orada bulunan sahabîler sancağın kime verileceği düşüncesiyle o geceyi geçirdiler ve sabah olur olmaz Rasulullah'ın huzuruna vardılar. Hepsi sancağın kendisine verilmesini umuyordu. Rasulullah (sav) "Ali b. Ebu Tâlib nerededir?" diye sordu. Sahabîler “onun gözleri ağrıyor ey Allah'ın Rasulü” dediler. Rasulullah (sav) "ona haber gönderin de bana gelsin" buyurdu. Ali gelince, Rasulullah (sav) onun gözlerine tükürüğünden bir parça sürüp dua etti ve Ali'nin gözleri hemen iyileşiverdi, hatta hiç ağrımamış gibi oldu. Sancağı Ali'ye verdi. Bunun üzerine Ali “ey Allah'ın Rasulü, Hayber Yahudileri ile onlar da bizim gibi (Müslüman) oluncaya kadar mı savaşacağım?” dedi. Rasulullah (sav) "Hayberliler'in sahasına konaklayıncaya kadar sükûnetle hareket et. Sonra onları İslâm'a girmeye davet et ve onlara İs­lâm'da onların sorumluluğu olacak Allah'ın haklarını bildir. Allah'a yemin ederim ki, senin sayende Allah'ın, bir tek kişiye bile hidayet ver­mesi senin için, kızıl develere sahip olmandan daha hayırlıdır" buyurdu.


    Öneri Formu
34753 B003701 Buhari, Fedailü Ashabi'n-Nebi, 9