Giriş

Bize Muhammed b. el-Müsenna, ona Muaz b. Hişam, ona babası, ona Katade, ona Ebu Bürde b. Abdullah, ona da babasının rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) bir kavimden korktuğu zaman şöyle Allah'a sığınırdı: "Allah'ım! Onların karşısına senin dikilmeni istiyoruz, kötülüklerinden de sana sığınıyoruz."


    Öneri Formu
10397 D001537 Ebu Davud, Tefriu' ebvabi'l-vitr, 30


    Öneri Formu
49010 HM010040 İbn Hanbel, II, 467


    Öneri Formu
49379 HM009376 İbn Hanbel, II, 417

Bize bu hadisi Muhammed b. Beşşâr, ona Abdülmelik b. Sabbah el-Mismaî, ona Şu'be bu isnadla rivayet etmiştir.


Açıklama: Hadisin metni için M006901 numaralı hadise bakınız.

    Öneri Formu
12926 M006902 Müslim, Zikir ve Dua ve Tevbe ve İstiğfar, 70

Bize Ebu Kâmil el-Cahderî, ona Abdülvâhid b. Ziyad, ona Ebu Mâlik el-Eşcaî, ona da babası (Tarık b. Uşeym), şöyle demiştir: Rasulullah (sav) müslüman olan bir kimseye: "Allahım, beni affet, bana acı, bana hidayet ver ve beni rzıklandır" diye dua etmeyi öğretirdi.


    Öneri Formu
64 M006849 Müslim, Zikir ve Dua ve Tevbe ve İstiğfar, 34

Bize Muhammed b. Abdülmelik b. Ebu Şevârib, Yusuf b. Macişûn, ona babası (Yakub b. Dinâr), ona Abdurrahman el-A'rec, ona Übeydullah b. Ebu Râfi, ona da Ali b. Ebu Tâlib şöyle rivâyet etmiştir: Rasulullah (sav) namaza kalktığı vakit şöyle derdi: "Veccehtü vechiye lillezi fatara's-semâvâti ve'l-arda hanîfen vemâ ene mine'l-müşrikîn. inne salâti ve Nusukî ve mahyâye ve memâtî lillahi rabbi'l-âlemîn. Lâ şerîke lehu ve bi-zâlike ümirtu ve ene mine'l-müslimîn. Allhumme ente'l-melikü lâ ilâhe illâ entesübhâneke. Ente Rabbî ve ene abdüke. Zalemtü nefsî va'teraftu zenbî, fağfirlî, zunûbî cemîan. İnnehu lâ yağfiru'z-zunûbe illâ ente. Vehdinî li-ehseni'l-ahlâki, lâ yehdînî liehsenihâ illâ ente. Vasrif annî seyyiehâ, lâ yasrifu annî seyyiehâ illâ ente. Lebbeyke ve sa'deyke, ve ene bike ve-ileyke velâ mencâ minke velâ melcee illâ ileyke. Estağfiruke ve etûbu ileyke. (Gökleri ve yeri yaratan Allah’a samimi olarak yöneldim ve ben müşriklerden değilim. Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin rabbi olan Allah içindir. Onun hiçbir ortağı yoktur. Bana böyle yaşamam emredildi. Ben Müslümanlardanım. Gerçek mülk sahibi sadece sensin Allah’ım. Senden başka ilah yoktur, ancak Sen varsın. Seni her türlü eksiklikten tenzih ederim. Benim Rabbim Sensin, ben de Senin kulunum. Ben kendime zulmettim. Günahımı itiraf ediyorum. Günahlarımın tümünü bağışla, zira Senden başka günahları bağışlayacak kimse yoktur. Beni en güzel ahlaka yönelt, Senden başka güzel ahlaka yöneltecek yoktur. Kötülükleri benden uzaklaştır, Senden başka kötülükleri uzaklaştıracak yoktur. Her türlü emrine hazır vaziyetteyim, senden başkasına kul olmam, ben Senin sayende varım, Sana yönelmişim, Senden kurtuluş ve kaçış ancak Sana yönelmekle mümkündür. Senden bağışlanmamı ister ve Sana yönelirim.)" Rükû’a vardığında ise şöyle derdi: "Allahumme rake'tu ve bike âmentü ve leke eslemtü ve ente Rabbî haia sem'î ve basarî ve muhhî ve azmî lillâhi Rabbi'l-âlemîn. (Allah’ım sadece senin önünde eğilir, Sana iman eder, irademi sana teslim ederim. Sen benim Rabbimsin. Kulağım, gözüm, iliklerim ve kemiklerim sana olan sevgi ve korku ile saygı halindedir.)" Rükû’dan doğrulunca ise şöyle derdi: "Allahumme Rabbenâ ve leke'l-hamd. Mil'e's-semâvâti ve'l-ard ve mil'e mâ şi'te min şeyin ba'd. (Allah’ım, Ey Rabbimiz, gökler dolusu, yer dolusu, ikisinin arasında olanlar kadar ve dilediğin şeylerin dolusu kadar hamd Sanadır." Secdeye vardığında ise: "Allahumme leke secedtü ve bike âmentü ve leke eslemtü ve ente Rabbî. Secede vechî lillezî halakahu ve semahu ve basarahu. Tebârakellâhu ehsenü'l-hâlikîn. (Allah’ım sadece sana secde eder, sana inanır, irademi sana teslim ederim. Benim Rabbim Sensin. Ben sadece, beni yaratan, bana göz kulak veren için secde ederim. her şeyi en güzel şekliyle yaratan Allah güzellerin güzeli ve ne mübarektir." Namazını bitirip selam vereceği zaman da şöyle derdi: "Allahumme'ğfirlî ma kaddemtü ve mâ ahhartu ve mâ esrartü ve mâ a'lentü. Ente ilâhî, lâ ilâhe illâ ente (Allah’ım öne alıp işlediğimi ve ertelediğimi gizli ve açık olarak yaptığım tüm günahlarımı bağışla. Senden başka ilah yoktur.)" Tirmizî der ki: Bu hadis hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.), namaza kalktığı zaman şöyle derdi: “Yönümü, yerleri ve gökleri yaratan Allah’a samimi bir şekilde yönelttim. Ve ben müşriklerden değilim. Benim namazım ve tüm kulluklarım, ölümüm ve diriliğim Alemlerin rabbi olan Allah içindir. Onun hiçbir ortağı yoktur. Böyle olmam bana emredildi ve ben Müslümanlardanım. Allah’ım hükümdar sensin, senden başka hükümdar yoktur. Sen benim hayatımı programlayansın. Ben de senin kulunum. Ben nefsime zulmettim, günahlarımı itiraf ettim. Benim tüm günahlarımı bağışla gerçekten günahları bağışlayan sensin. Beni en güzel ahlaklı olmaya yönelt gerçekten sen ahlakın en güzeline yöneltirsin. Benden kötülükleri gider çünkü kötülükleri ancak sen giderirsin. Sana iman ettim sen ne yüce ve ne büyüksün, senden bağışlanma diler ve sana yönelirim. Rükû’a vardığında ise şöyle derdi: “Allah’ım sadece senin önünde eğildim sana inandım irademi sana teslim ettim. Kulağım gözüm iliklerim kemiklerim ve tüm sinirlerim sana olan sevgi ve korku ile saygı halindedir.” Başını rükû’dan kaldırdığı anda ise şöyle derdi: “Ey Rabbim gökler, yerler ve her ikisi arasındaki mesafeler dolusu derdi. Ve dilediğin şeyler dolusu kadar hamd sanadır.” Secdeye vardığında ise: “Allah’ım sadece sana secde ettim, sana inandım, irademi sana teslim ettim. Yüzüm, kendisini yaratıp şekil veren kulak ve göz verene secde etti. Her şeyi en güzel şekliyle yaratan Allah güzellerin güzeli ve ne mübarektir.” Sonra teşehhüd oturumu ve selam arasında da şöyle derdi: “Allah’ım öne alıp işlediğimi ve ertelediğimi, gizli ve aşikar olarak yaptığımı senin benden daha iyi bildiğin günahlarımı bağışla, öne geçiren ve geri bırakan sensin senden başka gerçek ilah yoktur.” Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.


    Öneri Formu
20340 T003421 Tirmizi, Daavât, 32

Bize Hasan b. Ali el-Hallâl, ona Ebu Velîd et-Tayâlisî, ona Abdülaziz b. Ebu Seleme ve Yusuf b. Mâcişûn, onlara Abdülaziz'in amcası ve Yusuf'un babası (Yakub b. Dinâr), ona A'rec, ona Übeydullah b. Ebu Râfi, ona da Ali b. Ebu Tâlib şöyle rivâyet etmiştir: Rasulullah (sav) namaza kalktığı vakit şöyle derdi: "Veccehtü vechiye lillezi fatara's-semâvâti ve'l-arda hanîfen vemâ ene mine'l-müşrikîn. inne salâti ve Nusukî ve mahyâye ve memâtî lillahi rabbi'l-âlemîn. Lâ şerîke lehu ve bi-zâlike ümirtu ve ene mine'l-müslimîn. Allhumme ente'l-melikü lâ ilâhe illâ entesübhâneke. Ente Rabbî ve ene abdüke. Zalemtü nefsî va'teraftu zenbî, fağfirlî, zunûbî cemîan. İnnehu lâ yağfiru'z-zunûbe illâ ente. Vehdinî li-ehseni'l-ahlâki, lâ yehdînî liehsenihâ illâ ente. Vasrif annî seyyiehâ, lâ yasrifu annî seyyiehâ illâ ente. Lebbeyke ve sa'deyke, ve ene bike ve-ileyke velâ mencâ minke velâ melcee illâ ileyke. Estağfiruke ve etûbu ileyke. (Gökleri ve yeri yaratan Allah’a samimi olarak yöneldim ve ben müşriklerden değilim. Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin rabbi olan Allah içindir. Onun hiçbir ortağı yoktur. Bana böyle yaşamam emredildi. Ben Müslümanlardanım. Gerçek mülk sahibi sadece sensin Allah’ım. Senden başka ilah yoktur, ancak Sen varsın. Seni her türlü eksiklikten tenzih ederim. Benim Rabbim Sensin, ben de Senin kulunum. Ben kendime zulmettim. Günahımı itiraf ediyorum. Günahlarımın tümünü bağışla, zira Senden başka günahları bağışlayacak kimse yoktur. Beni en güzel ahlaka yönelt, Senden başka güzel ahlaka yöneltecek yoktur. Kötülükleri benden uzaklaştır, Senden başka kötülükleri uzaklaştıracak yoktur. Her türlü emrine hazır vaziyetteyim, senden başkasına kul olmam, ben Senin sayende varım, Sana yönelmişim, Senden kurtuluş ve kaçış ancak Sana yönelmekle mümkündür. Senden bağışlanmamı ister ve Sana yönelirim.)" Rükû’a vardığında ise şöyle derdi: "Allahumme rake'tu ve bike âmentü ve leke eslemtü ve ente Rabbî haia sem'î ve basarî ve muhhî ve azmî lillâhi Rabbi'l-âlemîn. (Allah’ım sadece senin önünde eğilir, Sana iman eder, irademi sana teslim ederim. Sen benim Rabbimsin. Kulağım, gözüm, iliklerim ve kemiklerim sana olan sevgi ve korku ile saygı halindedir.)" Rükû’dan doğrulunca ise şöyle derdi: "Allahumme Rabbenâ ve leke'l-hamd. Mil'e's-semâi ve'l-ard ve mil'e mâ beynehumâ ve mil'e mâ şi'te min şeyin ba'd. (Allah’ım, Ey Rabbimiz, gök dolusu, yer dolusu, ikisinin arasında olanlar kadar ve dilediğin şeylerin dolusu kadar hamd Sanadır." Secdeye vardığında ise: "Allahumme leke secedtü ve bike âmentü ve leke eslemtü ve ente Rabbî. Secede vechî lillezî halakahu ve semahu ve basarahu. Tebârakellâhu ehsenü'l-hâlikîn. (Allah’ım sadece sana secde eder, sana inanır, irademi sana teslim ederim. Benim Rabbim Sensin. Ben sadece, beni yaratan, beni şekillendiren, bana göz ve kulak veren için secde ederim. her şeyi en güzel şekliyle yaratan Allah güzellerin güzeli ve ne mübarektir." Namazını bitirip selam vereceği zaman da şöyle derdi: "Allahumme'ğfirlî ma kaddemtü ve mâ ahhartu ve mâ esrartü ve mâ a'lentü. Ente ilâhî, lâ ilâhe illâ ente (Allah’ım öne alıp işlediğimi ve ertelediğimi gizli ve açık olarak yaptığım tüm günahlarımı bağışla. Senden başka ilah yoktur.)" Tirmizî der ki: Bu hadis hasen sahihtir.


    Öneri Formu
20342 T003422 Tirmizi, Daavât, 32

Bize Ubeydullah b. Muâz el-Anberî, ona babası (Muâz el-Anberî), ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona Ebu Bürde b. Ebu Musa el-Eş'arî, ona da babası (Ebu Musa el-Eş'arî) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dua ettiğini rivayet etmiştir: "Allahume'ğfir lî hatîetî ve cehli ve israfı fî emri kullihî ve mâ ente alemu bihi minni. Allâhumme'ğfir lî hatâyâye ve amdi ve cehli ve hezlî ve kullu zâlike indî. Allâhumme'ğfir lî mâ kaddemtu ve mâ ahhartu ve mâ esrartu ve mâ a'lentu. Ente'l-Mukaddim ve ente'l-Muahhır. Ve ente alâ külli şey'in kadîr." "Rabb'im, benim günahımı, bilgisizliğimi, her işimdeki is­rafımı ve benden daha iyi bilmekte olduğun kusurlarımı bağışla. Allah'ım, benim hatalarımı, kasden ya da farkına varmadan işlediklerimi, şakalarımı, kısacası bende bulunan tüm günahlarımı bağışla. Allah'ım, önceden yaptığım ya da daha sonra yapacağım, gizlediğim ya da açı­ğa vurduğum bütün günahlarımı Sen bağışla. Öne geçiren de Sensin, arkaya bırakan da. Sen her şeye gücü yetensin."


    Öneri Formu
12925 M006901 Müslim, Zikir ve Dua ve Tevbe ve İstiğfar, 70

Bize Ali b. Abdullah, ona Muaz, ona babası, ona Katade, ona Ebu Bürde b. Abdullah b. Kays, ona da babası Abdullah b. Kays, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Hz. Peygamber bir kavimle ilgili endişesi olduğunda, 'Rabbim seni onların önüne koyuyorum; onların şerlerinden sana sığınıyorum' diye dua ederdi."


    Öneri Formu
69712 HM019958 İbn Hanbel, IV, 414


Açıklama: Arapça olarak: "Sübhânallâhi adede mâ haleka fi's-semâi ve sübhânallâhi adede mâ haleka fi'l-ardi ve sübhâne adede mâ haleka beyne zâlike ve sübhâallâhi adede mâ hüve hâlikun, vallâhü ekber misle zâlike, velhamdülillâhi misle zâlike, ve lâ ilâhe illellâhu misle zâlike ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi misle zâlike."

    Öneri Formu
10344 D001500 Ebu Davud, Tefriu' ebvabi'l-vitr, 24