حدثنا علي بن عبد الله قال حدثنا بن مهدي عن سفيان عن سلمة بن كهيل عن كريب عن بن عباس قال : بت عند خالتي ميمونة فقام النبي صلى الله عليه وسلم فأتى حاجته فغسل وجهه ويديه ثم نام ثم قام فأتى القربة فأطلق شناقها ثم توضأ وضوءا بين وضوءين لم يكثر وقد أبلغ فصلى فقمت فتمطيت كراهية أن يرى أني كنت أتقيه فتوضأت فقام يصلي فقمت عن يساره فأخذ بيدي فأدارني عن يمينه فتتامت صلاته من الليل ثلاث عشرة ركعة ثم اضطجع فنام حتى نفخ وكان إذا نام نفخ فآذنه بلال بالصلاة فصلى ولم يتوضأ وكان في دعائه اللهم اجعل في قلبي نورا وفي سمعي نورا وعن يميني نورا وعن يساري نورا وفوقي نورا وتحتي نورا وأمامي نورا وخلفي نورا وأعظم لي نورا قال كريب وسبعا في التابوت فلقيت رجلا من ولد العباس فحدثني بهن فذكر عصبي ولحمي ودمي وشعري وبشري وذكر خصلتين
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164974, EM000695
Hadis:
حدثنا علي بن عبد الله قال حدثنا بن مهدي عن سفيان عن سلمة بن كهيل عن كريب عن بن عباس قال : بت عند خالتي ميمونة فقام النبي صلى الله عليه وسلم فأتى حاجته فغسل وجهه ويديه ثم نام ثم قام فأتى القربة فأطلق شناقها ثم توضأ وضوءا بين وضوءين لم يكثر وقد أبلغ فصلى فقمت فتمطيت كراهية أن يرى أني كنت أتقيه فتوضأت فقام يصلي فقمت عن يساره فأخذ بيدي فأدارني عن يمينه فتتامت صلاته من الليل ثلاث عشرة ركعة ثم اضطجع فنام حتى نفخ وكان إذا نام نفخ فآذنه بلال بالصلاة فصلى ولم يتوضأ وكان في دعائه اللهم اجعل في قلبي نورا وفي سمعي نورا وعن يميني نورا وعن يساري نورا وفوقي نورا وتحتي نورا وأمامي نورا وخلفي نورا وأعظم لي نورا قال كريب وسبعا في التابوت فلقيت رجلا من ولد العباس فحدثني بهن فذكر عصبي ولحمي ودمي وشعري وبشري وذكر خصلتين
Tercemesi:
— îbni Ömer'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— (Annemin kız kardeşi olup, Peygamberin zevcesi bulunan) teyzem Meymune'nin evinde bir gece kaldım. Peygamber (Saltaîlahü Aleyhi ve Sellemi Valkıp hacetini gördü. Sonra ellerini ve yüzünü yıkadı. Sonra uyudu. Sonra kalkıp su kabına (kırbaya) giderek onun bağını (su almak için) çSzdü. Sonra iki abdest arası mutavassıt bir abdest aldı, (çok çabuk veya çok yavaş değil, normal bir abdest aldı.) Suyu çok harcamadı, abdesti mükemmel aldı. Sonra namaza durdu. Kendisini gözetlediğimi (arketme-sinden hoşlan mı yarak gerneştim de kalktım. Ben de abdest aldım. Peygamber yine kalkıp namaza durdu. Ben de solunda durdum. O, benim elimden tutup beni sağ tarafına dolaştırdı. Peygamber namazı on üç rekât olarak tamamladı. Sonra yaslanıp uyudu; öyle kî, solumaya başladı. Zaten uyuduğu zaman solurdu. Sonra (müezzin) Bilâl, onu namaza çağırdı. Hz. Peygamber (bu defa) namaz kıldı da abdest almadı. Ettiği duada şu vardı»:
«Allah'ım, kalbime nur ver, kulağıma nur ver, sağıma nur ver, soluma nur ver, üstüme nur ver, altıma nur ver, önüme nur ver, arkama nur ver ve bana büyük nur ver.»[111]
Ravilerden K ü r e y b demiştir ki, yqdi sey daha ezberimde vardı, (onları unuttum). Sonra Abbas oğullarından bir adama rasladım da onları bana söyledi. Şöyle anlattı : Sinirime, etime, kanıma, saçıma ve derime nur ver. Bir de iki hasleti (iliği ve kemiği, yahut nefsi ve dili) ilâve etti.
Duanın genişletilerek ayrıntılı bir şekilde İfade edilmesinde mübalâğa vardır. Her aza ve cihet üzerinde durarak ayrı ayrı nur istemekle çok daha büyük hayır kazanılmış olur. Böylece her yönü ile beraber selâmet nuru, dünya ve âhiret nuru, en geniş ve en bol şekli ile istenmiş demektir.
İbni Abbas hazretleri hâdiseyi anlatırken, Peygamber (Sallaltahü Aleyhi veSellemfm, soluyacak kadar uyuduktan sonra kalkıp namaz kıldığını ve bu arada abdest almadığını anlatmıştır. Hatıra şu gelir: Yatarak uyuyan kimsenin abdestİ bozulacağından, uyanınca abdest alıp, namaz kılması gerekir. Halbuki Hz. Peygamber böyle yapmadı, nasıl olur? Peygamber'in özelliklerinden biri de uyurken kalp gözünün açık olmasıdır. Buna binaen kendisine abdestİ bozacak bir şeyin arız olup olmadığını biliyordu. Ümmet İçin durum böyle değildir. Yatarak veya bir yere dayanarak uyuyan kimsenin abdestİ bozulmuş olur.. İmama uyan bir kişi, imamın sağında; İki kişi olursa arkasında durur. Bİr de abdest alırken fazla su harcamamak sünnettir.[112]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 695, /542
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, duaları
Hz. Peygamber, hanımları, Meymune
İbadet, Hz. Peygamber'in gece ibadeti
İlim, Abdullah b. Abbas'ın sahip olduğu ilim
Namaz, saf tutma ve düzeni
Namaz, saffın arkasında tek başına namaz kılmak
حدثنا عبد العزيز بن عبد الله قال حدثني عبد العزيز بن محمد عن عبد المجيد بن سهيل بن عبد الرحمن عن يحيى بن عباد أبي هبيرة عن سعيد بن جبير عن عبد الله بن عباس قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا قام من الليل فصلى فقضى صلاته يثني على الله بما هو أهله ثم يكون في آخر كلامه اللهم اجعل لي نورا في قلبي واجعل لي نورا في سمعي واجعل لي نورا في بصري واجعل لي نورا عن يميني ونورا عن شمالي واجعل لي نورا من بين يدي ونورا من خلفي وزدني نورا وزدني نورا وزدني
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164975, EM000696
Hadis:
حدثنا عبد العزيز بن عبد الله قال حدثني عبد العزيز بن محمد عن عبد المجيد بن سهيل بن عبد الرحمن عن يحيى بن عباد أبي هبيرة عن سعيد بن جبير عن عبد الله بن عباس قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا قام من الليل فصلى فقضى صلاته يثني على الله بما هو أهله ثم يكون في آخر كلامه اللهم اجعل لي نورا في قلبي واجعل لي نورا في سمعي واجعل لي نورا في بصري واجعل لي نورا عن يميني ونورا عن شمالي واجعل لي نورا من بين يدي ونورا من خلفي وزدني نورا وزدني نورا وزدني
Tercemesi:
— Abdullah ibni Abbas'dan rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Peygamber (Sailaliahü A teyhi ve Seîlem) gece kalkarak namaz kılıp da namazını bitirince, Allah'a uygun düşecek şekilde ona hamd ve sena ederdi. Sonra son sözü şu olurdu:
«Allah'ım, benim kalbime nur ver, benim kulağıma nur ver, benim gözüme nur ver, sağ tarafıma nur ver, soluma da nur ver; benim önüme de nur ver, arkama da bir nur. Nurumu çoğalt, nurumu çoğalt, nurumu çoğalt.»[113]
Bu hadîs-i şerîfin ravî ve lâfızlarında değişiklik varsa da/ bundan Önceki hadîs-i şeriften bir kısım olduğu söylenebilir. Zira Kütüb-i Sitte'de bu şekilde rivayet yoktur. Zaten manâ bakımından iki hadîs arasında fark yoktur. Bununla beraber Peygamber (SallaîîahU Aleyhi ve Seîlem), değişik dualar ettikleri için, başka bir ibadet zamanında edilen duadır da denilebilir.[114]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 696, /545
Senetler:
()
Konular:
Dua, Namazda ve ardından yapılan
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا الوليد بن صالح قال حدثنا عبيد الله بن عمرو عن زيد بن أبي أنيسة عن يونس بن خباب عن نافع بن جبير بن مطعم عن بن عمر قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم يدعو اللهم اني أسألك العفو والعافية في الدنيا والآخرة اللهم اني أسألك العافية في ديني وأهلي واستر عورتي وآمن روعتي واحفظني من بين يدي ومن خلفي وعن يميني وعن يساري ومن فوقي وأعوذ بك أن أغتال من تحتي
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164977, EM000698
Hadis:
حدثنا الوليد بن صالح قال حدثنا عبيد الله بن عمرو عن زيد بن أبي أنيسة عن يونس بن خباب عن نافع بن جبير بن مطعم عن بن عمر قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم يدعو اللهم اني أسألك العفو والعافية في الدنيا والآخرة اللهم اني أسألك العافية في ديني وأهلي واستر عورتي وآمن روعتي واحفظني من بين يدي ومن خلفي وعن يميني وعن يساري ومن فوقي وأعوذ بك أن أغتال من تحتي
Tercemesi:
— (Abdullah) İbni Ömer'den rivayet edildiğine göre demiştir ki, Peygamber (Sallatkhü Aleyhi ve Sellem) şöyle dua ederdi:
«— Allah'ım! Ben, dünya ve âhirette senden afv ve afiyet isterim. Allah'ım! Ben, dinimde ve ehlimde senden afiyet isterim. Ayıplarımı ört, korkumu gider; ve önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan, yukarımdan beni koru. Altımdan (yerin göçmesiyle) helak olmaktan da sana sığmırım.»[117]
Bundan önce, dua mahiyetinde bulunan hadîs-i şerîflerdeki anlam bu hadîste de mevcut bulunmaktadır. Burada da Peygamber Efendimiz ümmetine dua şeklini Öğretmek ve Allah'a kulluk vazifesini yerine getirmek üzere ondan günahların bağışlanmasını, dünya ve âhirette afetlerden sakmdırmasını, ayıpları örtüp korkuyu gidermesini ve yere göçmek felâketinden rna-sun bulunmayı istemektedir. Aynı duada bulunmak, bizim için bir ibadettir.[118]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 698, /547
Senetler:
()
Konular:
Dua, afiyet İstemek
Dua, Dua ve sağlık
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا إسماعيل قال حدثني مالك عن أبي الزبير عن طاوس اليماني عن عبد الله بن عباس : كان رسول الله صلى الله عليه وسلم إذا قام إلى الصلاة من جوف الليل قال اللهم لك الحمد أنت نور السماوات والأرض ومن فيهن ولك الحمد أنت قيام السماوات والأرض ولك الحمد أنت رب السماوات والأرض ومن فيهن أنت الحق ووعدك الحق ولقاؤك الحق والجنة حق والنار حق والساعة حق اللهم لك أسلمت وبك آمنت وعليك توكلت وإليك أنبت وبك خاصمت وإليك حاكمت فاغفر لي ما قدمت وما أخرت وما أسررت وما أعلنت أنت الهي لا اله الا أنت
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164976, EM000697
Hadis:
حدثنا إسماعيل قال حدثني مالك عن أبي الزبير عن طاوس اليماني عن عبد الله بن عباس : كان رسول الله صلى الله عليه وسلم إذا قام إلى الصلاة من جوف الليل قال اللهم لك الحمد أنت نور السماوات والأرض ومن فيهن ولك الحمد أنت قيام السماوات والأرض ولك الحمد أنت رب السماوات والأرض ومن فيهن أنت الحق ووعدك الحق ولقاؤك الحق والجنة حق والنار حق والساعة حق اللهم لك أسلمت وبك آمنت وعليك توكلت وإليك أنبت وبك خاصمت وإليك حاكمت فاغفر لي ما قدمت وما أخرت وما أسررت وما أعلنت أنت الهي لا اله الا أنت
Tercemesi:
— Abdullah ibni Abbas'dan rivayet edilmiştir ki, Peygamber (Salhtlahü Aleyhi ve Sellem) gece yarısı namaza kalktığı zaman şöyle dua ederdi:
«— Allah'ım! Hamd sana mahsustur, sen göklerle yerin ve bunlarda bulunanların nurusun. Hamd sana mahsustur, sen göklerle yeri ayakta tutup idare edensin. Sen varsın, haksin. Va'dın da haktır, sana kavuşmak da haktır. Cennet haktır, Cehennem haktır, kıyamet haktır.
Allah'ım! Sana boyun eğdim, sana iman ettim, sana tevekkül ettim ve (işlerim için) sana döndüm. (Düşmanlara karşı husumeti) senin burhanınla yaptım ve senin rican üzere hüküm verdim. Önceden yaptığım ve geriye bıraktığım, gizli ve aşikâr kıldığım günahlarımı bana bağışla. Sen Rabbimsin, senden başka hiç bir ilâh yoktur. Gerçek mabud sensin.»[115]
Hz. Peygamberin bu dualarında büyük hikmetler vardır:
1— Önce gökleri ve yeri yaratıp nurlandıran ve bunları, idare edip ayakta tutan Vacİb Tealâ Hazretlerinin kudret ve azametini ikrar edip, hamd ve övgüyü ona has kılmak.
2— Cennet, Cehennem, kıyamet, Allah'a kavuşma ile Allah'ın emirlerinin vuku bulacağına ve bunların hak olduğuna iman etmek ve ikrarda bulunmak.
3— Bu İkrar ve imandan sonra Allah'ın hükümlerine teslim olmak ve onlara boyun eğmek.
4— Bütün bu ikrar ve ifadelerden sonra Allah'ın mağfiretini istemek ve onu tevhid lâfzı İle yüceltmek. Zaten insanoğlunun yaratılış hikmeti bu, dünyaya geNşinde üzerine düşen sorumluluk bu...[116]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 697, /546
Senetler:
()
Konular:
Dua, Namazda ve ardından yapılan
Hz. Peygamber, duaları
İbadet, Hz. Peygamber'in gece ibadeti
حدثنا مسلم قال حدثنا هشام قال حدثنا قتادة عن أبي العالية عن بن عباس قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم يدعو عند الكرب لا اله الا الله العظيم الحليم لا اله الا الله رب السماوات والأرض ورب العرش العظيم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164979, EM000700
Hadis:
حدثنا مسلم قال حدثنا هشام قال حدثنا قتادة عن أبي العالية عن بن عباس قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم يدعو عند الكرب لا اله الا الله العظيم الحليم لا اله الا الله رب السماوات والأرض ورب العرش العظيم
Tercemesi:
— Ibni Abbas'dan rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) musibet zamanında şöyle dua ederdi:
— İntikam almakta acele etmiyen yüce AUah'dan başka hiç bir ilâh yoktur; ancak büyük Arş'ın Rabbî ve göklerle yerin Rabbi Allah vardır.[121]
Musibetten maksad büyük elem ve kederlerdir. Böyle şiddetli zamanlarda bu dua mahiyetindeki teşbihin sağladığı genişlik tecrübelerle sabit bulunduğuna dair rivayet ve misaller vardır. Müşriklerin Medine'yi kuşatmış oldukları Hendek savaşında, Peygamber Efendimizin bu duayı okudukları rivayet edilmektedir. Sonunda şiddetli soğuk ve rüzgârın tesiriyle müşrikler perişan bir durumda karargâhlarını terk edip kaçmak zorunda kalmışlardı.
Görünüşte bu hadîs-İ şerifin taşıdığı manâ teşbih ise de, dua anlamını da kapalı olarak taşımaktadır. Çünkü yüce Allah'ı öğmek ve ona tam bir imanla teslimiyet gösterip iltica etmek, onun merhametine sığınmak ve ondan bîr şey istemektir. Ayrıca dualara hamd ve teşbih ile başlanır, sonra dileklerde bulunulur. Bu da duanın bir başlangıcı olabilir.[122]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 700, /550
Senetler:
()
Konular:
Dua, müsibet/sıkıntı karşısında
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا علي قال حدثنا مروان بن معاوية قال حدثنا عبد الواحد بن أيمن قال حدثنا عبيد بن رفاعة الزرقي عن أبيه قال لما كان يوم أحد وانكفأ المشركون قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : استووا حتى أثني على ربي عز وجل فصاروا خلفه صفوفا فقال اللهم لك الحمد كله اللهم لا قابض لما بسطت ولا مقرب لما باعدت ولا مباعد لما قربت ولا معطي لما منعت ولا مانع لما أعطيت اللهم ابسط علينا من بركاتك ورحمتك وفضلك ورزقك اللهم اني أسألك النعيم المقيم الذي لا يحول ولا يزول اللهم اني أسألك النعيم يوم العيلة والأمن يوم الخوف اللهم عائذا بك من سوء ما أعطيتنا وشر ما منعت منا اللهم حبب إلينا الإيمان وزينه في قلوبنا وكره إلينا الكفر والفسوق والعصيان واجعلنا من الراشدين اللهم توفنا مسلمين وأحينا مسلمين وألحقنا بالصالحين غير خزايا ولا مفتونين اللهم قاتل الكفرة الذين يصدون عن سبيلك ويكذبون رسلك واجعل عليهم رجزك وعذابك اللهم قاتل الكفرة الذين أوتوا الكتاب إله الحق قال علي وسمعته من محمد بن بشر وأسنده ولا أجيء به
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164978, EM000699
Hadis:
حدثنا علي قال حدثنا مروان بن معاوية قال حدثنا عبد الواحد بن أيمن قال حدثنا عبيد بن رفاعة الزرقي عن أبيه قال لما كان يوم أحد وانكفأ المشركون قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : استووا حتى أثني على ربي عز وجل فصاروا خلفه صفوفا فقال اللهم لك الحمد كله اللهم لا قابض لما بسطت ولا مقرب لما باعدت ولا مباعد لما قربت ولا معطي لما منعت ولا مانع لما أعطيت اللهم ابسط علينا من بركاتك ورحمتك وفضلك ورزقك اللهم اني أسألك النعيم المقيم الذي لا يحول ولا يزول اللهم اني أسألك النعيم يوم العيلة والأمن يوم الخوف اللهم عائذا بك من سوء ما أعطيتنا وشر ما منعت منا اللهم حبب إلينا الإيمان وزينه في قلوبنا وكره إلينا الكفر والفسوق والعصيان واجعلنا من الراشدين اللهم توفنا مسلمين وأحينا مسلمين وألحقنا بالصالحين غير خزايا ولا مفتونين اللهم قاتل الكفرة الذين يصدون عن سبيلك ويكذبون رسلك واجعل عليهم رجزك وعذابك اللهم قاتل الكفرة الذين أوتوا الكتاب إله الحق قال علي وسمعته من محمد بن بشر وأسنده ولا أجيء به
Tercemesi:
— Ubeydullah Ez-Zerakt, babası Rufaa'dan anlattığına göre, şöyle demiştir: Uhud savaşı günü müşrikler dönüp çekilince, Peygamber şöyle buyurdu:
— Düzgün durun ki, azîr ve «etil olan Rabbime ıhamd edeceğim.» Bunun üzerine (ashab), Peygamberin arkasında saf saf oldular. Peygamber dua etti:
— Allah'ım! Bütün hamdler samı mahsustur. Allah'ım! Verdiğin genişliği daraltacak hiç bir kuvvet yoktur, uzaklaştırdığını yaklaştıracak ve yaklaştırdığını da uzaklaştıracak yoktur. Senin engellediğini verecek yok, verdiğini de engelliyebilecek yok. Allah'ım! Bereketlerinden, rahmetinden, fazlından ve rızkından bize genişlik ver. Allah'ım! Değişini yen ve kaybohmyan tükenmez cennet nimetlerini senden isterim. Allah'ım! ihtiyaç gününde senden nimet ve korku gününde emniyet isterim. Allah'ım! Bize verdiğin şeyden (nimetlerden) ve vermediğinden ötürü kötülüğe (ve isyana) düşmekten sana sığınırım.
Allah'ım! Bize imanı sevdir ve onu kalbimizde süsle. Küfrü, fışkı ve isyanı da bize hoş gösterme, kerih göster. Bizi doğru yolda gidenlerden eyle. Allah'ım! Bizi müslümanlar olarak Öldür, müslümanlar olarak dirilt ve perişanlıkla fitneye düşmiyerek bizi salih kimselere kavuştur. Allah'ım! Senin yolundan yüz çeviren ve peygamberlerini inkâr eden kâfirleri öldür. Onlara musibet ve azabını ver.
Allah'ım! Kendilerine kitap verilen (ve Islâmı kabul etmiyen) kâfirleri öldür, ey gerçek İlâh...»
Ravi AI i (ibni Medînî) elemiştir ki, ben bu hadîs-İ Muhammed i b n İ B e ş i r 'den duydum, bunu isnad etmişti; ben bunu zaptedemiyorum.[119]
Uhud savaşında Müslümanlar zaferi kazanmış bîr halde İken, Hz. Pey-gamber'in emrettiği hareket usulünde sebat göstermemek hatasıyle bîr anda savaşın yönü değişmiş ve Müslümanlar çok müşkül durumda kalmışlardı. Hatta Peygamber in şehid düştüğü haberi de yayılmıştı. Cenab-ı Hak bu zor durumda Müslümanları kurtarıp selâmete erdirmiş ve düşmanda da savaşacak hal kalmayarak geri dönmüştü. İşte bu selâmete çıkış zamanında, Peygamber Efendimiz Allah'a hamd ve sena edecek veciz ve belîğ İfadeleriyle her zaman olduğu gibi, burada da ona ibadet vazifesini yerine getirmişlerdir.
(Diğer kaynaklarda bu hadîs-i şerife raslanmamıştır.)[120]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 699, /548
Senetler:
()
Konular:
Dua, savaşa başlamadan
Hz. Peygamber, duaları
Siyer, Uhud savaşı / gazvesi
حدثنا محمد بن عبد العزيز قال حدثنا عبد الملك بن الخطاب بن عبيد الله بن أبي بكرة قال حدثني راشد أبو محمد عن عبد الله بن الحارث قال سمعت بن عباس يقول : كان النبي صلى الله عليه وسلم يقول عند الكرب لا اله الا الله العظيم الحليم لا اله الا الله رب العرش العظيم لا اله الا الله رب السماوات ورب الأرض ورب العرش الكريم اللهم اصرف شره
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164981, EM000702
Hadis:
حدثنا محمد بن عبد العزيز قال حدثنا عبد الملك بن الخطاب بن عبيد الله بن أبي بكرة قال حدثني راشد أبو محمد عن عبد الله بن الحارث قال سمعت بن عباس يقول : كان النبي صلى الله عليه وسلم يقول عند الكرب لا اله الا الله العظيم الحليم لا اله الا الله رب العرش العظيم لا اله الا الله رب السماوات ورب الأرض ورب العرش الكريم اللهم اصرف شره
Tercemesi:
— İbni Abbas'ın şöyle dediği işitilmiştir:
— Musibet anında Peygamber (Saltallahü Aleyhi ve Setlem) şöyle dua ederdi:
«— intikam almakta acele etmiyen yüce Allah'dan başka hiç bir Hâli yoktur. Büyük Arş'ın Rabbi olan Allah'dan başka hiç bir Hah yoktur. Kerim Arş'ın Rabbi ile göklerin ve yerin Rabbi olan Allah'dan başka hiç bir ilâh yoktur. Allah'ım (bu musibetin) kötülüğünü gider.»[125]
Arşın lügat manâsı taht, kubbe ve çatıdır. Allah'ın Arş'ını tarif etmek ve keyfiyetini bilmek mümkün değildir. Allah'ın Arşı dendiği zaman, onun kudret ve azametinin enginliği anlaşılır. Allah'ın yüceliği ifade edilmiş olur Çok az bir farkla 700 sayıda bu hadîs-i şerif geçmiştir. Kaynak ve açıklama için oraya müracaat edilsin.[126]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 702, /552
Senetler:
()
Konular:
Dua, müsibet/sıkıntı karşısında
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثنا سفيان بن حمزة قال حدثني كثير بن زيد عن عبد الرحمن بن كعب قال سمعت جابر بن عبد الله يقول : دعا رسول الله صلى الله عليه وسلم في هذا المسجد مسجد الفتح يوم الإثنين ويوم الثلاثاء ويوم الأربعاء فاستجيب له بين الصلاتين من يوم الأربعاء قال جابر ولم ينزل بي أمر مهم غائظ الا توخيت تلك الساعة فدعوت الله فيه بين الصلاتين يوم الأربعاء في تلك الساعة إلا عرفت الإجابة
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164983, EM000704
Hadis:
حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثنا سفيان بن حمزة قال حدثني كثير بن زيد عن عبد الرحمن بن كعب قال سمعت جابر بن عبد الله يقول : دعا رسول الله صلى الله عليه وسلم في هذا المسجد مسجد الفتح يوم الإثنين ويوم الثلاثاء ويوم الأربعاء فاستجيب له بين الصلاتين من يوم الأربعاء قال جابر ولم ينزل بي أمر مهم غائظ الا توخيت تلك الساعة فدعوت الله فيه بين الصلاتين يوم الأربعاء في تلك الساعة إلا عرفت الإجابة
Tercemesi:
— Cabir ibni Abdullah'dan şöyle dediği işitilmiştir:
— Resûlüllah (Saila'.lahü Aleyhi ve Selltm) pazartesi, salı ve çarşamba günü bu mescidde — Fetih Mescidi'nde — dua etti de, çarşamba günü iki namaz vakti arasında duası kabul olundu. Cabir dedi ki:
— Şiddetli mühim bîr iş başıma düşmüş de bu vakti araştırıp o saatte çarşamba günü iki namaz arasında o iş için Allah'a dua ettimse, ancak kabul olunduğunu bilmişimdir.»[129]
Fetih mescidi, Medine'nin batısında bir tepe üzerinde olan mescidin adıdır. Buna Mescid-i Ahzab ve Mescid-İ A'lâ da denir. Medine'nin müşrikler tarafından kuşatıldığı Hendek Savaşı sırasında Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bu mescidde düşmanların helak ve perişan olmaları için Allah'a dua etmiş ve duası kabul olunarak gece şiddetli bir rüzgârın es-mesiyle çadırlar darmadağın olmuş, ateşleri sönmüş, toprak ve kum fırtınası üzerlerine çökmüş ve böylece perişan bir halde düşman o gece kaçarak geri dönmüştü. Anlaşıldığına göre, dua namaz kıldıktan sonra, ikinci nam az vakti girmeden yapılmış olması itibariyle «iştihar*» namazı ile ilgili bulunmuştur. Ayrıca duanın kabul edilmiş olması da, istiharenin önemine bir işaret teşkil etmektedir.
Pazartesi, salı ve çarşamba günleri bu mescide varıp üç gün öğle ile ikindi vakti arasında bu duanın yapılmış olduğu rivayeti de vardır. Bunu İmam Ahmed rivayet etmektedir.
(Bu hadîs-i şerîf Kütüb-i S itte'd e yoktur. Fadlu'llah : C. II, s. 167, 168).[130]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 704, /557
Senetler:
()
Konular:
Dua, kabul saati
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا يحيى بن سليمان قال حدثنا بن وهب فقال أخبرني عمرو عن يزيد بن أبي حبيب عن أبي الخير أنه سمع عبد الله بن عمرو قال قال أبو بكر رضي الله عنه للنبي صلى الله عليه وسلم : علمني دعاء أدعو به في صلاتي قال قل اللهم اني ظلمت نفسي ظلما كثيرا ولا يغفر الذنوب الا أنت فاغفر لي من عندك مغفرة انك أنت الغفور الرحيم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164985, EM000706
Hadis:
حدثنا يحيى بن سليمان قال حدثنا بن وهب فقال أخبرني عمرو عن يزيد بن أبي حبيب عن أبي الخير أنه سمع عبد الله بن عمرو قال قال أبو بكر رضي الله عنه للنبي صلى الله عليه وسلم : علمني دعاء أدعو به في صلاتي قال قل اللهم اني ظلمت نفسي ظلما كثيرا ولا يغفر الذنوب الا أنت فاغفر لي من عندك مغفرة انك أنت الغفور الرحيم
Tercemesi:
— Abdullah ibni Amr'dan işitildiğine göre demiştir ki, Ebû Bekir (Radiyallahu anh) , Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e şöyle söyledi:
— Bana bir dua öğret ki, onunla namazımda dua edeyim.
Peygamber buyurdu:
«— Şöyle söyle: Allah'ım, ben nefsime çok zulmettim; günahları ise ancak sen bağışlarsın. Yüce katından tana mağfiret buyur; çünkü sen günahları bağışhyan merhamet sahibisin.»[133]
Bu duanın, namazın hangi yerinde okunacağına dair hadîs-i şerifte bir tayin yoktur. Namaz içinde dua İçin en uygun yer, teşehhüd İle secdedir. Çünkü bu yerlerde dua edilmesi emrolunmuştur; ve bu yerlerde duanın makbul olduğu açıklanmıştır. Bu da selâm vermezden önce namaz İçinde ve belirtilen yerlerde okunacak bir duadır. Namaz İçinde duanın meşru olduğuna da bir delildir.
Duada tam bir teslimiyetle kusurları itiraf edip Allah'ın lütfunu isteme vardır. Kısa ve kesin dilekte Allah'ın azabından, Cehennem ateşinden uzak kalmak ve Cennetine girmek istenmektedir.[134]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 706, /559
Senetler:
()
Konular:
Dua, Namazda ve ardından yapılan
Hz. Peygamber, duaları
Hz. Peygamber, öğreticiliği
Hz. Peygamber, sahabe ile ilişkisi
حدثنا خليفة قال حدثنا بن مهدي قال حدثنا المثنى هو بن سعيد عن قتادة عن أنس قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا هاجت ريح شديدة قال اللهم إني أسألك من خير ما أرسلت به وأعوذ بك من شر ما أرسلت به
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164996, EM000717
Hadis:
حدثنا خليفة قال حدثنا بن مهدي قال حدثنا المثنى هو بن سعيد عن قتادة عن أنس قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا هاجت ريح شديدة قال اللهم إني أسألك من خير ما أرسلت به وأعوذ بك من شر ما أرسلت به
Tercemesi:
— Enes'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki, şiddetli rüzgâr estiği zaman Peygamber (Salkıttahü Aleyhi veSellem) şöyle dua ederdi:
«— Allah'ım! Rüzgârla gönderilen hayrı senden isterim ve rüzgârla gönderilen kötülükten sana sığınırım.»[155]
İnsanların yararına ofan şeylerde de bir ölçü vardır. Bu ölçü ve nispet taşırılınca faydalı şeylerin zararı olur. Helâl ve pâk olan gıda maddeleri, muayyen bir ölçüde yenirse yararlı olur; aksine tıka-basa yenirlerse zarar verirler. Yağmur ve rüzgârlar da böyledir. Şiddetli rüzgârlar ve yağmurlar felâket getirir; fakat mutedil olanlar bereket ve canlılık verir.
Bütün kâinat içerisinde cereyan eden hâdiselerin yaratıcısı ve idare edicisi Allah Tealâ olduğundan, rüzgârın da zararından korunmak için Allah'a sığınmak ve ondan hayır istemek kullara düşen bir vazifedir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 717, /567
Senetler:
()
Konular:
Dua, şiddetli rüzgar karşısında
Hz. Peygamber, duaları