حدثنا محمد بن الصلت أبو يعلى قال حدثنا حاتم بن إسماعيل عن عبد الله بن حسين بن عطاء عن سهيل بن أبي صالح عن أبيه عن أبي هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم : أنه كان إذا خرج من بيته قال بسم الله التكلان على الله لا حول ولا قوة إلا بالله
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166315, EM001197
Hadis:
حدثنا محمد بن الصلت أبو يعلى قال حدثنا حاتم بن إسماعيل عن عبد الله بن حسين بن عطاء عن سهيل بن أبي صالح عن أبيه عن أبي هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم : أنه كان إذا خرج من بيته قال بسم الله التكلان على الله لا حول ولا قوة إلا بالله
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre, Peygamber (SaüalîakÜ A leyhi ve Seilem) 'den rivayet ettiğine gore( Peygamber evinden çıktığı zaman şöyle derdi :
«Bismillah, güven Allah'adır. Kudret ve kuvvet ancak Aüahsa mahsustur.»[1126]
Her saboh evden çıkışta bu duayı okumak sünnettir. Metinde olduğu gibi, ezberleyerek söyienroesi daha makbuldür, Bundan önceki habere ve açıklamasına bakılsın.[1127]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1197, /904
Senetler:
()
Konular:
Dua, eve girip çıkarken
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا أبو معمر قال حدثنا عبد الوارث قال حدثنا عتبة بن عبد الملك قال حدثني زرارة بن كريم بن الحارث بن عمرو السهمي أن الحارث بن عمرو السهمي حدثه قال : أتيت النبي صلى الله عليه وسلم وهو بمنى أو بعرفات وقد أطاف به الناس ويجيء الأعراب فإذا رأوا وجهه قالوا هذا وجه مبارك قلت يا رسول الله استغفر لي فقال اللهم اغفر لنا فدرت فقلت استغفر لي قال اللهم اغفر لنا فدرت فقلت استغفر لي فقال اللهم اغفر لنا فذهب بيده بزاقه ومسح به نعله كره أن يصيب أحدا من حوله
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166249, EM001148
Hadis:
حدثنا أبو معمر قال حدثنا عبد الوارث قال حدثنا عتبة بن عبد الملك قال حدثني زرارة بن كريم بن الحارث بن عمرو السهمي أن الحارث بن عمرو السهمي حدثه قال : أتيت النبي صلى الله عليه وسلم وهو بمنى أو بعرفات وقد أطاف به الناس ويجيء الأعراب فإذا رأوا وجهه قالوا هذا وجه مبارك قلت يا رسول الله استغفر لي فقال اللهم اغفر لنا فدرت فقلت استغفر لي قال اللهم اغفر لنا فدرت فقلت استغفر لي فقال اللهم اغفر لنا فذهب بيده بزاقه ومسح به نعله كره أن يصيب أحدا من حوله
Tercemesi:
— El-Haris ibnİ Amr Es-Sühemî anlatarak şöyle demiştir:
— Peygamber (SailaUahü Aleyhi ve Selfemj'e vardım; o Minâ'da yahut Arafat'da bulunuyordu. İnsanlar onu çevrelemişti. Bedeviler de (onu görmeye) geliyprdu. Yüzünü gördüklerinde de:
«Bu mübarek bir yüz!» diyorlardı. Ben dedim ki: .— Ya Resûlallah! Benim için Allah'dan mağfiret dile. Peygamber: «Allah'ım! Bizi mağfiret buyur!» dedi. Ben dolaşıp : — Ya Resülallah, benim için Allah'dan mağfiret dile, dedim. Peygamber: «Allah'ım! Bize mağfiret et!» buyurdu. Ben yine dolaşıp :
— Benim için mağfiret dile, dedim. Peygamber:
«Allah'ım! Bize mağfiret et!» buyurdu. Sonra eliyle tükürüğünü giderip, onu ayakkabısına sildi; etrafında bulunanlardan birine değmesini hoş görmedi.[1026]
Hâdise Mina veya Arafat'da geçtiğine göre hac mevsiminde ve sefer halinde olduğu anlaşılmaktadır. İnsanların Hz. Peygamber (Salktifahü Aleyhi veSmlkm) etrafını çevrelemiş bulunmaları serbestçe tükürebilme imkânını kendilerine vermemiş ve yanlarında İhram halinde iken mendil gibi herhangi bir bez bulunmadığından onunla sİlînememîş; ancak etrafında bulunanlara isabet etmesin diye bu hareketi yapmak zorunda kalmıştır. Başkasına eziyet vermemeyi ve rahatsız etmemeyi tercih buyurmuşlardır. Böyle muztar ve istisnaî durumda olmayanların tükürüklerini mendille silmeleri veya tenha yerlerde toprağa tükürülünce onu gömmeleri gerekir. Başkasına sıçratacak veya tiksinti verecek şekilde tükürmek hem edebe aykırıdır, hem de açığa tükürmeler mikropların taşınması bakımından tehlikelidir ve bu, temizlik kaidelerine uymaz.
Hadîs-î Şerifte önemli husus, ravi E I - H â r i s'İn İsrarla şahsı için dua istemesi ve bunu üç defa îekrorlamasıdır. Her defasında Peygamber (Saltallahü Aleyhi ve Sellem) mağfiret dilemişler; fakat şahsa değil, umuma dua etmişlerdir. Onun için dua muayyen şahıslara değil, bütün müminlere yapılmalı ve müşterek olmalıdır, islâm'da birlik ve beraberlik var, imtiyaz yoktur. Bu böyle olmakla beraber fertlere mahsus dua edilmesinde, yalnızlık hallerinde bir beis yoktur. Müslümanlar bir arada toplu iken bunlar içinden bazılarını seçerek dua etrnek doğru olmaz. Hele günümüzde menfaat ve şöhret temini için camilerde veya toplantı yerlerinde İsim üsteleri okuyarak edilen duaların Allah katında makbul olamayacağı aşikârdır. Dua bahsinde, duanın şekil ve adabı belirtilmiştir, oraya müracaat edilsin. Nese'î'nİn rivayetine göre olay Veda' haccında Peygamber devesi üzerinde iken vuku bulmuştur.[1027]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1148, /871
Senetler:
()
Konular:
Bedevi, bedevilik
Dua, Hz. Peygamber'den dua, istiğfar istenmesi
Hac, Hz. Peygamber'in haccı
Hz. Peygamber, dua/beddua ettiği kişi/kabileler
Hz. Peygamber, duaları
Müslüman, peygamber sevgisi
حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثني بن أبي فديك قال حدثني هشام بن سعد عن نعيم بن المجمر عن أبي هريرة قال ما رأيت حسنا قط إلا فاضت عيناي دموعا وذلك : أن النبي صلى الله عليه وسلم خرج يوما فوجدني في المسجد فأخذ بيدي فانطلقت معه فما كلمني حتى جئنا سوق بني قينقاع فطاف فيه ونظر ثم انصرف وأنا معه حتى جئنا المسجد فجلس فاحتبى ثم قال أين لكاع ادع لي لكاع فجاء حسن يشتد فوقع في حجره ثم أدخل يده في لحيته ثم جعل النبي صلى الله عليه وسلم يفتح فاه فيدخل فاه في فيه ثم قال اللهم إني أحبه فأحببه وأحب من يحبه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166286, EM001183
Hadis:
حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثني بن أبي فديك قال حدثني هشام بن سعد عن نعيم بن المجمر عن أبي هريرة قال ما رأيت حسنا قط إلا فاضت عيناي دموعا وذلك : أن النبي صلى الله عليه وسلم خرج يوما فوجدني في المسجد فأخذ بيدي فانطلقت معه فما كلمني حتى جئنا سوق بني قينقاع فطاف فيه ونظر ثم انصرف وأنا معه حتى جئنا المسجد فجلس فاحتبى ثم قال أين لكاع ادع لي لكاع فجاء حسن يشتد فوقع في حجره ثم أدخل يده في لحيته ثم جعل النبي صلى الله عليه وسلم يفتح فاه فيدخل فاه في فيه ثم قال اللهم إني أحبه فأحببه وأحب من يحبه
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: — Hasan'ı her gördükçe gözlerim yaş akıtmıştır. Bunun sebebi şu : Bir gün Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (evinden) çıktı. Beni Mes-cid'de buldu. Elimden tuttu. Ben de onunla beraber yürüdüm. Biz Benî Kaynuka çarşısına gidinceye kadar benimle konuşmadı. Bu çarşıda dolaştı ve baktı. Sonra ben beraberinde olduğum halde geri döndü. Nihayet Mescid'e geldik de oturduk, iki dizini birleştirip 'karnına dayadı. Sonra şöyle buyurdu:
«Küçük (Hasan) nerede? Bana küçüğü çağır!,.» Bunun üzerine Hasan koşarak gelip, Peygamber'in kucağına atıldı. Sonra elini Peygamber (Sallûlîohü Aleyhi ve Sellem) 'in sakalına soktu. Sonra Peygamber (Sttlkılî&hM Aleyhi ve Sellem) ağzını açıp. kendi ağzını onun ağzı üzerine koymaya başladı. Sonra şöyle buyurdu:
«Allah'ım, ben bunu seviyorum. Sen ide bunu sev ve famı Seveni 5e sev, (ondan razı ol).»[1098]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1183, /895
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Abdullah Nuaym b. Abdullah el-Mücmir Mevla Ömer b. Hattab (Nuaym b. Abdullah)
3. Ebu Abbad Hişam b. Sa'd el-Kuraşî (Hişam b. Sa'd)
4. Ebu İsmail Muhammed b. Ebu Füdeyk ed-Dîlî (Muhammed b. İsmail b. Müslim b. Ebu Füdeyk)
5. İbrahim b. Münzir el-Hizamî (İbrahim b. Münzir b. Abdullah)
Konular:
Ehl-i beyt, Hz. Hasan
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, çocuk sevgisi
Hz. Peygamber, çocuklara verdiği önem
Hz. Peygamber, dua/beddua ettiği kişi/kabileler
Hz. Peygamber, duaları
Hz. Peygamber, torunlarına sevgisi ve düşkünlüğü
Saygı ve muhabbet, el öpmek, çocukları öpmek vs.
Siyer, Ben-i Kaynuka
حدثنا أحمد بن أبي بكر قال حدثنا مغيرة بن عبد الرحمن عن يزيد عن سلمة قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا اشتدت الريح يقول اللهم لاقحا لا عقيما
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164997, EM000718
Hadis:
حدثنا أحمد بن أبي بكر قال حدثنا مغيرة بن عبد الرحمن عن يزيد عن سلمة قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا اشتدت الريح يقول اللهم لاقحا لا عقيما
Tercemesi:
— Seleme Hazretlerinden rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— Şiddetli rüzgâr olduğu zaman Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seltemi şöyle buyururdu:
— Allah'ım, tohumlayıcı olsun, kısır olmasın.»[157]
Rüzgâr hakkında Peygamber Efendimizin bundan on dört asır önce kullanmış oldukları bu ifadede büyük bir hikmet ve mucize vardır. Daha nebatat (botanik) çalışmaları ortada yokken, rüzgârların bitki ve meyveleri döllemedeki büyük tesirini açıklamaları, ancak bugün anlaşılabilen bir mucizeleridir. Döllemede mahsûl ve bereket olduğundan, rüzgâr için bunu Allah'dan istemişler ve kısır, ürünsüz bırakacak esintiyi istememişlerdir.
Bununla beraber pozitif ve negatif olan bulutların birleşmesini, erkek-dişi birleşmesi kabul ederek bundan yağmur bereketinin doğduğunu ifade eden âlimler vardır. Gerçek şudur ki, hadis-i şerifin manası böyle dar bir anlayışa bağlı kalmayıp her çeşit tohumlama ve aşılama hallerini içine alır. Nimet ve bereket istemek, kötülükten korunmak dinimizin emirlerinden olduğu için, rüzgârlar hakkında bu istekte bulunmayı Peygamber'imiz bize öğretiyor ve diğer mucizeleri arasında bunu da bir mucize olarak anlıyoruz.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 718, /568
Senetler:
()
Konular:
Dua, şiddetli rüzgar karşısında
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا معلى بن أسد قال حدثنا عبد الواحد بن زياد قال حدثنا الحجاج قال حدثني أبو مطر أنه سمع سالم بن عبد الله عن أبيه قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا سمع الرعد والصواعق قال اللهم لا تقتلنا بصعقك ولا تهلكنا بعذابك وعافنا قبل ذلك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165000, EM000721
Hadis:
حدثنا معلى بن أسد قال حدثنا عبد الواحد بن زياد قال حدثنا الحجاج قال حدثني أبو مطر أنه سمع سالم بن عبد الله عن أبيه قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا سمع الرعد والصواعق قال اللهم لا تقتلنا بصعقك ولا تهلكنا بعذابك وعافنا قبل ذلك
Tercemesi:
— Salim, babası Abdullah'dan işittiğine göre, demiştir ki, Peygamber (Saîîallahü AleyhiveSeîlem), şimşekleri ve gök gürültüsünü işittiği zaman şöyle buyururdu:
— Allah'ım, bizi şimşeğinle Öldürme, bizi azabınla helak etme ve bundan önce bize afiyet ver.»[163]
Bir fırtına ve kasırganın, bir yağmur ve sel tufanının başlangıcı, gök gürültüsü ve şimşek çakmalarla alâmetlendiğinden bunun büyük habercisi olan şimşek ve gök gürültüleri anında Peygamberimiz böyle dua etmeyi bize öğretmiş oluyor. Bu korkunç ve dehşet anlarında, insanı Allah'dan başka kim kurtarabilir? Her işte olduğu gibi, dehşet ve felâket anlarında yine Allah'a yönelip, ona dua etmek kulun vazifesidir.[164]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 721, /569
Senetler:
()
Konular:
Dua, şimşek ve gök gürültüsü anında
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا قبيصة قال حدثنا سفيان عن الجريري عن أبي الورد عن اللجلاج عن معاذ قال : مر النبي صلى الله عليه وسلم على رجل يقول اللهم إني أسألك تمام النعمة قال هل تدري ما تمام النعمة قال تمام النعمة دخول الجنة والفوز من النار ثم مر على رجل يقول اللهم اني أسألك الصبر قال قد سألت ربك البلاء فسله العافية ومر على رجل يقول ياذا الجلال والإكرام قال سل
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165004, EM000725
Hadis:
حدثنا قبيصة قال حدثنا سفيان عن الجريري عن أبي الورد عن اللجلاج عن معاذ قال : مر النبي صلى الله عليه وسلم على رجل يقول اللهم إني أسألك تمام النعمة قال هل تدري ما تمام النعمة قال تمام النعمة دخول الجنة والفوز من النار ثم مر على رجل يقول اللهم اني أسألك الصبر قال قد سألت ربك البلاء فسله العافية ومر على رجل يقول ياذا الجلال والإكرام قال سل
Tercemesi:
— Muaz'dan rivayet edildiğine göre, Peygamber (Sallalle&Ü Aleyhi ve Sellem) şöyle dua eden bir adama tesadüf etti:
— Allah'ım, senden nimetin tamamını isterim. Peygamber sordu :
«— Nimetin tamamı nedir, bilir misin?» Sonra :
«— Nimetin tamamı cennete girmektir; ve cehennemden kurtulmaktır.» buyurdu. Sonra : Allah'ım senden sabır isterim, diyen bir adama rasgeldi. Peygamber ona:
«— Sen Ralıbinden belâ istedin; ondan afiyet iste!» buyurdu. Bir de bir adama uğradı ki:
— Ey Celâl ve ikram sahibi Allah'ım! diyordu. Ona da «iste!» buyurdu.[171]
Sabır, mihnetlere karşı olur. Mihnetlerse çeşitli musibetlerdir. Bunlara tahammül zordur ve çok kere de insanı isyana sevkeder. Bunun için dünya ve âhİrette Allah dan afiyet ihsan buyurmasını dilemek en selâmeti i yoldur. Allah Tealâ Hazretlerine yüce sıfatlarından olan Celâl ve İkram kelimeleriyle hitap ederek dua eden kimseye, Peygamber (Saltatlahü Aleyhi ve Seliem): «İste» buyurmuşlar; çünkü uygun bir ifade ile duaya başlanmıştır, iste, senin duan makbuldür, demektir.[172]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 725, /572
Senetler:
()
Konular:
Dua, afiyet İstemek
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا محمد بن سلام قال حدثنا سفيان بن عيينة عن سمي عن أبي صالح عن أبي هريرة : أن النبي صلى الله عليه وسلم كان يتعوذ من جهد البلاء ودرك الشقاء وشماتة الأعداء وسوء القضاء
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165009, EM000730
Hadis:
حدثنا محمد بن سلام قال حدثنا سفيان بن عيينة عن سمي عن أبي صالح عن أبي هريرة : أن النبي صلى الله عليه وسلم كان يتعوذ من جهد البلاء ودرك الشقاء وشماتة الأعداء وسوء القضاء
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, Peygamber (Scülailahu Aleyhi ve Seilem) «Şiddetli 'belâdan, günaha düşmekten, düşmanların sevinmesinden ve kötü akıbetten Allah'a sığınırdı.»[181]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 730, /575
Senetler:
()
Konular:
Dua, her konuda
Hz. Peygamber, duaları
Hz. Peygamber, istiazesi
حدثنا مسدد قال حدثنا حماد بن زيد عن عاصم بن بهدلة عن أبي وائل عن بن مسعود قال : لما قسم رسول الله صلى الله عليه وسلم غنائم حنين بالجعرانة ازدحموا عليه فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم ان عبدا من عباد الله بعثه الله إلى قوم فكذبوه وشجوه فكان يمسح الدم عن جبهته ويقول اللهم اغفر لقومي فإنهم لا يعلمون قال عبد الله بن مسعود فكأني أنظر إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم يحكي الرجل يمسح عن جبهته
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165036, EM000757
Hadis:
حدثنا مسدد قال حدثنا حماد بن زيد عن عاصم بن بهدلة عن أبي وائل عن بن مسعود قال : لما قسم رسول الله صلى الله عليه وسلم غنائم حنين بالجعرانة ازدحموا عليه فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم ان عبدا من عباد الله بعثه الله إلى قوم فكذبوه وشجوه فكان يمسح الدم عن جبهته ويقول اللهم اغفر لقومي فإنهم لا يعلمون قال عبد الله بن مسعود فكأني أنظر إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم يحكي الرجل يمسح عن جبهته
Tercemesi:
— Ibni Mes'ud'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— Ci'rane mevkiinde Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seltem) Huneyn savaşında elde edilen ganimetleri böldüğünde, savaşanlar (ganimet paylarını almak için) Peygamberin üzerine varıp sıkışıklık verdiler. Bunun üzerine Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«— Allah'ın kullarından bir kulunu Allah bir kavme peygamber olarak gönderdi de, onlar onu yalanladılar (yaraladılar) ve berelediler. O peygamber abımdan kanı silerek şöyle diyordu: Allah'ım! Kavmimin günahlarım bağışla; çünkü onlar (gerçeği) bilmezler. buyurdu.
Abdullah ibni Mes'ud demiştir ki, sanki görüyorum, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)\ alnından (teri) silerek o peygamberi hikâye ediyor.[235]
Mekke'nin fethinden sonra İslâm'ı kabul etmeyen bazı müşrikler kalmıştı. Bunların Mekke'yi müslümanlardan geri almak için hazırlıkta bulundukları öğrenilince, hicretin sekizinci yılında bunların hücumuna karşı Mekko ve Taif arasında Huneyn denilen yerde müslömanlar savaşa çıktı, önce müşrikler üstün durumda göründülerse de, nihayet mağlûp edilerek onlardan ganimetler alındı ve Mekke'ye yakın Taif yolu üzerindeki CiVane ve Ci'irrane denilen yerde bu ganimetleri Peygamber savaşanlara bölmüştü. İşte bu esnada Hz. Peygamberin sıkışık duruma düşmesi üzerine, daha önceki peygamberlerin çektikleri eziyeti ve buna karşı onların müsamahasını hikâye olarak hatırlatmış ve ashab-ı kirama da nazikâne İkazda bulunmuştu. Anlaşılıyor ki, eskiden vuku bulmuş bir hâdiseyi bir maksat için anlatmakta bir beis yoktur.[236]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 757, /603
Senetler:
()
Konular:
Ganimet, Hz. Peygamber'in taksimi
Hz. Peygamber, duaları
Siyer, Huneyn gazvesi
Siyer, Hz. Peygamber'in Mekke döneminde çektiği sıkıntılar
حدثنا معلى قال حدثنا وهيب قال حدثنا سهيل بن أبي صالح عن أبيه عن أبي هريرة قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا أصبح قال اللهم بك أصبحنا وبك أمسينا وبك نحيا وبك نموت وإليك النشور وإذا أمسى قال اللهم بك أمسينا وبك أصبحنا وبك نحيا وبك نموت وإليك المصير
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166319, EM001199
Hadis:
حدثنا معلى قال حدثنا وهيب قال حدثنا سهيل بن أبي صالح عن أبيه عن أبي هريرة قال : كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا أصبح قال اللهم بك أصبحنا وبك أمسينا وبك نحيا وبك نموت وإليك النشور وإذا أمسى قال اللهم بك أمسينا وبك أصبحنا وبك نحيا وبك نموت وإليك المصير
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, elemişti ki:
— Peygamber (SaUallahü Aleyhi ve Sellem) sabahlayınca şöyle buyum, ancak senin kudretinle sabahladık ve senin kudretinle geceledik- Yine senin kudretinle yaşarız ve fsenin kudretinle ölürüz. Dönüş itle ya'nız sanadır.» Gecelediği zaman da şöyle buyururdu:
«Allah'ım, ancak senin kudretinle geceledik ve ancak senin kudretinle safralılarîık. Yine senin kudretinle yaşarız ve senin kudretinle ölürüm Dönüş de yalnız sanadır.»[1130]
Hayata intîka! eden her canlının İki safhası vardır. Bunlardan bîri canlt olarak dünyada yaşadığı müddet, diğeri de ölümü ile meydana gelen haldir. İnsan dünyada yaşarken de normal hayatında İki hal üzere yaşar. Uyanık bulunur, uykuya dalar. Bu durumlara geçiş ve neticeye varış, hep mutlak kudretin emir ve iradesiyle vücut bulur. Sabahın aydın ve uyanık durumuna geçen insan, o gün başına ne işler geleceğini bilemez ve günlük kaderini çizemez. Akşam olup, gece karanlığına dalan kimse de şuursuz ve her şeyden habersiz olarak uykuya yalınca sağlam olarak sabahlayacağını kestiremez. Yaşadıkça da dert ve musibetlerden sıyrılamaz ve akİbet ölümün pençesinden de kurtulamaz. Bütün bu haller karşısında mü'min kula düşen vazife, hayatında İlâhî emirlere uygun görevlerini bilerek yapmak ve tam bir teslimiyet içinde akşam ve sabah Allah'a iltica edip, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in okumuş oldukları bu metindeki duayı söylemektir. Bu ifadeler Vacib Tealâ hazretlerine karşı kulun acziyetini itiraf et-mesİ, ona tevekkül ve teslimiyet olur. Bu ve buna benzer daha sonra gelecek Peygamber Efendimizin dualarını ezberleyip vird edinmek önemli bîr ibadet olduğundan buna gayret harcamalıdır.[1131]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1199, /909
Senetler:
()
Konular:
Dua, sabah/akşam okunacak
Hz. Peygamber, duaları
حدثنا إسحاق قال حدثنا بقية عن مسلم بن زياد مولى ميمونة زوج النبي صلى الله عليه وسلم قال سمعت أنس بن مالك قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : من قال حين يصبح اللهم إنا أصبحنا نشهدك ونشهد حملة عرشك وملائكتك وجميع خلقك أنك أنت الله لا إله إلا أنت وحدك لا شريك وأن محمدا عبدك ورسولك إلا أعتق الله ربعه في ذلك اليوم ومن قالها مرتين أعتق الله نصفه من النار ومن قالها أربع مرات أعتقه الله من النار في ذلك اليوم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166338, EM001201
Hadis:
حدثنا إسحاق قال حدثنا بقية عن مسلم بن زياد مولى ميمونة زوج النبي صلى الله عليه وسلم قال سمعت أنس بن مالك قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : من قال حين يصبح اللهم إنا أصبحنا نشهدك ونشهد حملة عرشك وملائكتك وجميع خلقك أنك أنت الله لا إله إلا أنت وحدك لا شريك وأن محمدا عبدك ورسولك إلا أعتق الله ربعه في ذلك اليوم ومن قالها مرتين أعتق الله نصفه من النار ومن قالها أربع مرات أعتقه الله من النار في ذلك اليوم
Tercemesi:
— Peygamber’in zevcesi bulunan Meymune’nin azadlısı Müslim ibin ziyad demiştir ki:
Enes ibni Malik şöyle dediğini işittim:
Resûlüllah buyurdu:
Sabahlayınca şu sözleri söyleyenin o günde (ölürse) Allah dörtte birini (ateşten) azad eder. Bunları iki defa söyleyeni Allah yarısını ateşeten azad eder.Allahım! Seni şahid kılarak, arş’ını taşıyanları, meleklerini ve bütün yarattıkların şahid kılarak sabahladık ki, sen kendinden başka İlah olmayan ancak bir Allahsın!birliğine şahidlik ederiz.Gerçekten de Muhammed de senin kulundur ve elçindir (Peygamberindir).[1134]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1201, /910
Senetler:
()
Konular:
Dua, sabah/akşam okunacak
Hz. Peygamber, duaları