267 Kayıt Bulundu.
Fâtıma der ki: Peygamber (sav) ölmeden önceki hastalığında, vefat edeceğini bana gizlice haber verdi. Bunun üzerine ben ağladım. Sonra bana, yine gizlice, hane halkından kendisine ilk kavuşan kimsenin ben olacağımı haber verdi. Buna da (sevinip) güldüm.
Bize Kuteybe, ona Leys, ona İbn Ebu Müleyke, ona da Misver b. Mahrame'nin riveyet ettiğine göre Rasulullah (sav)minber üzerinde iken şöyle buyurmuştur: "Hişâm b. Mugîre oğulları kendi kızlarını Ebu Tâlib'in oğlu Ali'ye nikâhlamak üzere benden izin istediler. Ben onlara buna izin vermem. Sonra isteseler, yine izin vermem, sonra isteseler, yine izin vermem. Ancak Ebu Tâlib'in oğlu benim kızımı boşamak isterse, o takdirde onların kızıyla evlenebilir. Çünkü kızım Fâtıma, ancak benden bir parçadır. Onu tedirgin eden şey beni de tedirgin eder, ona sıkıntı veren şey bana da sıkıntı verir." Böyle buyurdu Hz. Peygamber.
Bize Yesera b. Safvân b. Cemil el-Lahmî, ona İbrahim b. Sa'd, ona babası (Sa'd b. İbrahim), ona Urve, ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Peygamber (sav) ölüm hastalığı sırasında Fâtıma (as) yanına çağırdı ve ona gizlice bir şey söyledi. Fâtıma ağladı. Sonra bir daha çağırıp yine gizlice bir şey söyledi. Bu defa da Fâtıma güldü. Biz bu ağlamanın ve gülmenin sebebini sorduk. Fâtıma “Peygamber (sav) ölmeden önceki hastalığında, vefat edeceğini bana gizlice haber verdi. Bunun üzerine ben ağladım. Sonra bana, yine gizlice, hane halkından kendisine ilk kavuşan kimsenin ben olacağımı haber verdi. Buna da güldüm” dedi.
Bize Yesera b. Safvân b. Cemil el-Lahmî, ona İbrahim b. Sa'd, ona babası (Sa'd b. İbrahim), ona Urve, ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Peygamber (sav) ölüm hastalığı sırasında Fâtıma (as) yanına çağırdı ve ona gizlice bir şey söyledi. Fâtıma ağladı. Sonra bir daha çağırıp yine gizlice bir şey söyledi. Bu defa da Fâtıma güldü. Biz bu ağlamanın ve gülmenin sebebini sorduk. Fâtıma “Peygamber (sav) ölmeden önceki hastalığında, vefat edeceğini bana gizlice haber verdi. Bunun üzerine ben ağladım. Sonra bana, yine gizlice, hane halkından kendisine ilk kavuşan kimsenin ben olacağımı haber verdi. Buna da güldüm” dedi.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyir, ona da Âişe şöyle rivayet etmiştir: Fâtıma, Ebu Bekir'e haber gönderip, Hz. Peygamber'den kendine düşen miras payını; Allah'ın, Rasulü'ne fey olarak bıraktığı ve Peygamber'in de Müminlere sadaka yaptığı Medine'deki Fedek ile Hayber ganimetinin beşte birinden kendi payına kalanı istedi.
Bize Ebu Velîd, ona İbn Uyeyne, ona Amr b. Dinar, ona İbn Ebu Muleyke, ona da Misver b. Mahrame'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Fâtıma benden bir parçadır. Onu öfkelendiren kimse, beni öfkelendirmiş olur"
Fâtıma der ki: Peygamber (sav) ölmeden önceki hastalığında, vefat edeceğini bana gizlice haber verdi. Bunun üzerine ben ağladım. Sonra bana, yine gizlice, hane halkından kendisine ilk kavuşan kimsenin ben olacağımı haber verdi. Buna da (sevinip) güldüm.
Bana Muhammed b. Beşşâr, ona Ğunder, ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona Amr b. Meymûn, ona da Abdullah (ra) şöyle demiştir: Peygamber (sav), etrafında Kureyş'ten bazı kimseler olduğu halde, (Kâbe'de) secde ederken Ukbe b. Ebu Muayt, yeni boğazlanmış bir devenin işkembesini getirip Hz. Peygamber'in sırtına koydu. Peygamber (sav) secdeden başını kaldıramadı. Hemen Fâtıma (as) geldi ve Hz. Peygamber'in sırtından o o işkembeyi aldı ve bunu yapana beddua etti. Peygamber (sav) "Allah'ım Kureyş'ten şu topluluğu; Ebu Cehil b. Hişâm, Utbe b. Rabîa, Şeybe b. Rabîa, Umeyye b. Halef'i" yahut "Ubey b. Halef'i sana havale ediyorum" buyurdu. Burada tereddütte kalan râvî, Şu'be'dir. ibn Mesûd der ki: Ben bunların hepsinin Bedir günü öldürülüp orada bir kuyuya atılmış olduğunu gördüm. Yalnız Umeyye b. Halef'in yahut Ubey b. Halef'in eklemleri koptuğu için, kuyuya atılmadı.