حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا لَيْثٌ عَنْ بُكَيْرٍ عَنْ بُسْرِ بْنِ سَعِيدٍ عَنِ ابْنِ السَّاعِدِىِّ الْمَالِكِىِّ أَنَّهُ قَالَ اسْتَعْمَلَنِى عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ - رضى الله عنه - عَلَى الصَّدَقَةِ فَلَمَّا فَرَغْتُ مِنْهَا وَأَدَّيْتُهَا إِلَيْهِ أَمَرَ لِى بِعُمَالَةٍ فَقُلْتُ إِنَّمَا عَمِلْتُ لِلَّهِ وَأَجْرِى عَلَى اللَّهِ. فَقَالَ خُذْ مَا أُعْطِيتَ فَإِنِّى عَمِلْتُ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَعَمَّلَنِى فَقُلْتُ مِثْلَ قَوْلِكَ فَقَالَ لِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"إِذَا أُعْطِيتَ شَيْئًا مِنْ غَيْرِ أَنْ تَسْأَلَ فَكُلْ وَتَصَدَّقْ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
4210, M002408
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا لَيْثٌ عَنْ بُكَيْرٍ عَنْ بُسْرِ بْنِ سَعِيدٍ عَنِ ابْنِ السَّاعِدِىِّ الْمَالِكِىِّ أَنَّهُ قَالَ اسْتَعْمَلَنِى عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ - رضى الله عنه - عَلَى الصَّدَقَةِ فَلَمَّا فَرَغْتُ مِنْهَا وَأَدَّيْتُهَا إِلَيْهِ أَمَرَ لِى بِعُمَالَةٍ فَقُلْتُ إِنَّمَا عَمِلْتُ لِلَّهِ وَأَجْرِى عَلَى اللَّهِ. فَقَالَ خُذْ مَا أُعْطِيتَ فَإِنِّى عَمِلْتُ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَعَمَّلَنِى فَقُلْتُ مِثْلَ قَوْلِكَ فَقَالَ لِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"إِذَا أُعْطِيتَ شَيْئًا مِنْ غَيْرِ أَنْ تَسْأَلَ فَكُلْ وَتَصَدَّقْ."
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Said, ona Leys, ona Bükeyr, ona Büsr b. Said, ona da İbn Sâidî el-Mâlikî'nin şöyle anlattığını rivayet etti: Hz. Ömer, beni zekât toplamaya memur etmişti. Bu işi bitirip zekâtları kendisine teslim edince bana ücret verilmesini emretti. (Kendisine) Ben ancak Allah rızası için çalıştım. Karşılığını da Allah'tan bekliyorum dedim. Bunun üzerine Ömer (ra); sana verileni al! Çünkü ben de Rasulullah (sav) devrinde bu vazifeyi gördüm; bana ücret verdi. Ben de senin dediğin gibi dedim, fakat Hz. Peygamber bana; "istemediğin halde sana bir şey verilirse onu (al ve) ye ve (fakir fukaraya) sadaka olarak ver buyurdu" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Zekât 2408, /403
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Abdullah b. Kudame es-Sa'dî (Abdullah b. Vekdan b. Abdüşems)
3. Büsr b. Saîd el-Hadramî (Büsr b. Saîd)
4. Ebu Abdullah Bükeyr b. Abdullah el-Kuraşî (Bükeyr b. Abdullah b. Eşec)
5. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
6. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Geçim, dilencilikle geçim sağlamak
Hediye, hediye kabul etmek
Zekat, memuruna ücret tahsis etmek
Zekat, Sadaka, Fitre
Öneri Formu
Hadis Id, No:
4211, M002409
Hadis:
وَحَدَّثَنِى هَارُونُ بْنُ سَعِيدٍ الأَيْلِىُّ حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِى عَمْرُو بْنُ الْحَارِثِ عَنْ بُكَيْرِ بْنِ الأَشَجِّ عَنْ بُسْرِ بْنِ سَعِيدٍ عَنِ ابْنِ السَّعْدِىِّ أَنَّهُ قَالَ
"اسْتَعْمَلَنِى عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ - رضى الله عنه - عَلَى الصَّدَقَةِ." بِمِثْلِ حَدِيثِ اللَّيْثِ.
Tercemesi:
Bize Harun b. Said el-Eylî, ona (Abdullah) b. Vehb, ona Amr b. Haris, ona Bükeyr b. Eşec, ona Büsr b. Said, ona da İbn Sa'dî şöyle demiştir:
"Ömer b. Hattab beni zekât toplama işinde kullandı."
Ravi hadisin devamını Leys'in rivayeti gibi nakletmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Zekât 2409, /403
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Abdullah b. Kudame es-Sa'dî (Abdullah b. Vekdan b. Abdüşems)
3. Büsr b. Saîd el-Hadramî (Büsr b. Saîd)
4. Ebu Abdullah Bükeyr b. Abdullah el-Kuraşî (Bükeyr b. Abdullah b. Eşec)
5. Amr b. Haris el-Ensarî (Amr b. Haris b. Yakub)
6. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
7. Ebu Cafer Harun b. Said es-Sa'dî (Harun b. Said b. Heysem b. Muhammed b. Heysem b. Feyruz)
Konular:
Geçim, dilencilikle geçim sağlamak
Zekat, memuruna ücret tahsis etmek
Zekat, Sadaka, Fitre
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ حَدَّثَنِى أَبِى قَالَ حَدَّثَنِى ثُمَامَةُ أَنَّ أَنَسًا - رضى الله عنه - حَدَّثَهُ أَنَّ أَبَا بَكْرٍ - رضى الله عنه - كَتَبَ لَهُ الَّتِى أَمَرَ اللَّهُ رَسُولَهُ صلى الله عليه وسلم « وَمَنْ بَلَغَتْ صَدَقَتُهُ بِنْتَ مَخَاضٍ وَلَيْسَتْ عِنْدَهُ وَعِنْدَهُ بِنْتُ لَبُونٍ فَإِنَّهَا تُقْبَلُ مِنْهُ ، وَيُعْطِيهِ الْمُصَدِّقُ عِشْرِينَ دِرْهَمًا أَوْ شَاتَيْنِ ، فَإِنْ لَمْ يَكُنْ عِنْدَهُ بِنْتُ مَخَاضٍ عَلَى وَجْهِهَا ، وَعِنْدَهُ ابْنُ لَبُونٍ فَإِنَّهُ يُقْبَلُ مِنْهُ وَلَيْسَ مَعَهُ شَىْءٌ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9772, B001448
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ حَدَّثَنِى أَبِى قَالَ حَدَّثَنِى ثُمَامَةُ أَنَّ أَنَسًا - رضى الله عنه - حَدَّثَهُ أَنَّ أَبَا بَكْرٍ - رضى الله عنه - كَتَبَ لَهُ الَّتِى أَمَرَ اللَّهُ رَسُولَهُ صلى الله عليه وسلم « وَمَنْ بَلَغَتْ صَدَقَتُهُ بِنْتَ مَخَاضٍ وَلَيْسَتْ عِنْدَهُ وَعِنْدَهُ بِنْتُ لَبُونٍ فَإِنَّهَا تُقْبَلُ مِنْهُ ، وَيُعْطِيهِ الْمُصَدِّقُ عِشْرِينَ دِرْهَمًا أَوْ شَاتَيْنِ ، فَإِنْ لَمْ يَكُنْ عِنْدَهُ بِنْتُ مَخَاضٍ عَلَى وَجْهِهَا ، وَعِنْدَهُ ابْنُ لَبُونٍ فَإِنَّهُ يُقْبَلُ مِنْهُ وَلَيْسَ مَعَهُ شَىْءٌ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdullah, ona babası (Abdullah b. Müsenna), ona Sumâme, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: Ebu Bekir (ra) Rasulullah’ın (sav) kendisine emrettiğini yazdı: “Kimin zekâtı bir bintu mehâd (bir yaşını doldurup iki yaşına basmış dişi deve) verecek miktara ulaşmakla birlikte yanında o yaştaki deve olmamakla birlikte bintu lebûn (denilen iki yaşını bitirip üç yaşına basmış bir dişi devesi) varsa bu ondan kabul olunur. Zekât toplayıcısı ayrıca kendisine yirmi dirhem yahut iki koyun geri verir. Eğer mükellefin yanında uygun bir bintu mehâd (iki yaşına basmış dişi deve) bulunmuyor ve yanında ibn lebun (iki yaşını bitirip üç yaşına basmış erkek deve) varsa, bu ondan kabul olunmakla birlikte ona (fark olarak) bir şey verilmez.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Zekât 33, 1/475
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Sümame b. Abdullah el-Ensarî (Sümame b. Abdullah b. Enes b. Malik)
3. Ebu Müsenna Abdullah b. Müsenna el-Ensarî (Abdullah b. Müsenna b. Abdullah b. Enes b. Malik)
4. Ebu Abdullah Muhammed b. Abdullah el-Ensari (Muhammed b. Abdullah b. Müsenna b. Abdullah b. Enes b. Malik)
Konular:
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Zekat, memuruna ücret tahsis etmek
Zekat, memurunun adil olması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
4352, M002481
Hadis:
حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ أَسْمَاءَ الضُّبَعِىُّ حَدَّثَنَا جُوَيْرِيَةُ عَنْ مَالِكٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نَوْفَلِ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ حَدَّثَهُ أَنَّ عَبْدَ الْمُطَّلِبِ بْنَ رَبِيعَةَ بْنِ الْحَارِثِ حَدَّثَهُ قَالَ اجْتَمَعَ رَبِيعَةُ بْنُ الْحَارِثِ وَالْعَبَّاسُ بْنُ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ فَقَالاَ وَاللَّهِ لَوْ بَعَثْنَا هَذَيْنِ الْغُلاَمَيْنِ - قَالاَ لِى وَلِلْفَضْلِ بْنِ عَبَّاسٍ - إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَكَلَّمَاهُ فَأَمَّرَهُمَا عَلَى هَذِهِ الصَّدَقَاتِ فَأَدَّيَا مَا يُؤَدِّى النَّاسُ وَأَصَابَا مِمَّا يُصِيبُ النَّاسُ - قَالَ - فَبَيْنَمَا هُمَا فِى ذَلِكَ جَاءَ عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ فَوَقَفَ عَلَيْهِمَا فَذَكَرَا لَهُ ذَلِكَ فَقَالَ عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ لاَ تَفْعَلاَ فَوَاللَّهِ مَا هُوَ بِفَاعِلٍ. فَانْتَحَاهُ رَبِيعَةُ بْنُ الْحَارِثِ فَقَالَ وَاللَّهِ مَا تَصْنَعُ هَذَا إِلاَّ نَفَاسَةً مِنْكَ عَلَيْنَا فَوَاللَّهِ لَقَدْ نِلْتَ صِهْرَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَمَا نَفِسْنَاهُ عَلَيْكَ. قَالَ عَلِىٌّ أَرْسِلُوهُمَا. فَانْطَلَقَا وَاضْطَجَعَ عَلِىٌّ - قَالَ - فَلَمَّا صَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الظُّهْرَ سَبَقْنَاهُ إِلَى الْحُجْرَةِ فَقُمْنَا عِنْدَهَا حَتَّى جَاءَ فَأَخَذَ بِآذَانِنَا. ثُمَّ قَالَ
"أَخْرِجَا مَا تُصَرِّرَانِ" ثُمَّ دَخَلَ وَدَخَلْنَا عَلَيْهِ وَهُوَ يَوْمَئِذٍ عِنْدَ زَيْنَبَ بِنْتِ جَحْشٍ - قَالَ - فَتَوَاكَلْنَا الْكَلاَمَ ثُمَّ تَكَلَّمَ أَحَدُنَا فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَنْتَ أَبَرُّ النَّاسِ وَأَوْصَلُ النَّاسِ وَقَدْ بَلَغْنَا النِّكَاحَ فَجِئْنَا لِتُؤَمِّرَنَا عَلَى بَعْضِ هَذِهِ الصَّدَقَاتِ فَنُؤَدِّىَ إِلَيْكَ كَمَا يُؤَدِّى النَّاسُ وَنُصِيبَ كَمَا يُصِيبُونَ- قَالَ - فَسَكَتَ طَوِيلاً حَتَّى أَرَدْنَا أَنْ نُكَلِّمَهُ - قَالَ - وَجَعَلَتْ زَيْنَبُ تُلْمِعُ عَلَيْنَا مِنْ وَرَاءِ الْحِجَابِ أَنْ لاَ تُكَلِّمَاهُ - قَالَ - ثُمَّ قَالَ
"إِنَّ الصَّدَقَةَ لاَ تَنْبَغِى لآلِ مُحَمَّدٍ. إِنَّمَا هِىَ أَوْسَاخُ النَّاسِ ادْعُوَا لِى مَحْمِيَةَ - وَكَانَ عَلَى الْخُمُسِ - وَنَوْفَلَ بْنَ الْحَارِثِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ." قَالَ فَجَاءَاهُ فَقَالَ لِمَحْمِيَةَ
"أَنْكِحْ هَذَا الْغُلاَمَ ابْنَتَكَ." لِلْفَضْلِ بْنِ عَبَّاسٍ فَأَنْكَحَهُ وَقَالَ لِنَوْفَلِ بْنِ الْحَارِثِ
"أَنْكِحْ هَذَا الْغُلاَمَ ابْنَتَكَ." لِى فَأَنْكَحَنِى وَقَالَ لِمَحْمِيَةَ
"أَصْدِقْ عَنْهُمَا مِنَ الْخُمُسِ كَذَا وَكَذَا."
[قَالَ الزُّهْرِىُّ وَلَمْ يُسَمِّهِ لِى.]
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Muhammed b. Esma ed-Duba'î, ona Cüveyriye, ona Malik, ona (Muhammed b. Şihab) ez-Zührî, ona Abdullah b. Abdullah b. Nevfel b. Haris b. Abdülmuttalib'den şöyle nakleder: Rabîa b. Haris ve Abbas b. Abdülmuttalib bir araya gelip aralarında şöyle konuştular. Şu iki oğlanı -beni ve büyük amcam Abbas'ın oğlu Fadl'ı kastediyorlar- Rasulullah'a (sav) göndersek, onunla konuşsalar. Onları da zekât memuru olarak tayin etse iyi olur. Onlar da diğer memurların yaptıkları görevi yapabilirler. Böylece diğerlerinin aldığı maaşı bunlar da alırlar dediler. Ravi şöyle devam etti: Onlar, böyleyken, Ali b. Ebu Talib geldi ve yanlarında durdu. Durumu ona da bildirdiler. Ali; sakın böyle yapmayın. Efendimiz bunu yapmaz (kabul etmez)' dedi. Rabî'a b. Haris de hemen itiraz ederek; Allah biliyor ya! Sen, bunu ancak bize hasedinden dolayı yapıyorsun. Sen Allah'ın Resulüne damat oldun, biz yine de sana haset etmedik dedi. Bunun üzerine Hz. Ali; öyleyse, onları gönderin dedi. Onlar Rasulullah'ın yanına gitti. Hz. Ali'nin bu duruma canı sıkılmıştı. Anlatmaya şöyle devam etti: Rasulullah (sav) öğle namazını kıldı, o odasına geçmeden önce biz orada bekledik. Az sonra Rasulullah geldi ve bizim kulaklarımızla (hafifçe oynayarak) çektikten sonra; "içinizden geçenleri söyleyin bakalım" dedi. Sonrasında içeri girdi, biz de arkasından içeri girdik. O gün hanımı Zeynep bt. Cahş'ın yanında bulunuyordu. Biz, (utancımızdan) lafı geveledik. Sonunda birimiz konuşmaya başladı ve şöyle dedi: Ey Allah'ın Resulü! Sen insanların en iyisi ve akrabalık bağlarına en fazla önem verensin. Biz artık evlenme çağına gelmiş bulunuyoruz. Şu zekât işleriyle ilgili bizi de görevlendirmen için geldik. Biz de görevlendirilirsek diğerleri gibi görevimizi yapar, onlar gibi maaşımızı alırız. Rasulullah (sav) uzun bir süre sessizce bekledi. Kendisiyle konuşmak istedik. O sırada Rasulullah'ın eşi Zeyneb bize perde arkasından, O'na bir şey söylemeyin diyerek işaret etti. Biraz sonra da Rasulullah şöyle buyurdu:
"Muhammed'in ailesinin zekât alması uygun değildir. Zekât, ancak insanların kirleridir. Siz, bana Mahmîye ile Nevfel b. Haris b. Abdülmuttalib'i çağırın!" Mahmîye ganimetlerin beşte birini toplamakla görevli bir memurdu. Mahmîye ve Nevfel geldiler. Rasulullah, Mahmîye'ye; "Fadl b. Abbas'ı göstererek bu gence kızını ver" dedi. Mahmîye de kızını onunla evlendirdi. Nevfel b. Haris'e de beni göstererek, "şu gence kızını ver" buyurdu. Haris de kızını bana verdi. Daha sonra Efendimiz, Mahmîye'ye; "her iki kıza ganimetlerin beşte birinden şu kadar ve şu kadar mihr ver" buyurdular.
[ez-Zührî şöyle dedi: Abdullah, bana mihrin miktarını söylemedi.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Zekât 2481, /417
Senetler:
1. Abdulmuttalib b. Rabî'a el-Haşimî (Abdulmuttalib b. Rabî'a b. b. Haris b. Abdulmuttalib)
2. Ebu Muhammed Abdullah b. Haris el-Haşimî (Abdullah b. Haris b. Nevfel b. Haris b. Abdülmuttalib)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Mihrak Cüveyriye b. Esma ed-Duba'î (Cüveyriye b. Esma b. Ubeyd b. Mihrak)
6. Abdullah b. Muhammed ed-Dübaî (Abdullah b. Muhammed b. Esma)
Konular:
Evlilik, dul ve bekarın
Hz. Peygamber, ayrıcalığı
Sadaka, Peygamber (a.s.) ve Ehli Beytin yememesi
Sahabe, sünneti sorarak öğrenmeleri
Zekat, memuruna ücret tahsis etmek
- حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ حَدَّثَنَا عَنْبَسَةُ حَدَّثَنَا يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ أَخْبَرَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْحَارِثِ بْنِ نَوْفَلٍ الْهَاشِمِىُّ أَنَّ عَبْدَ الْمُطَّلِبِ بْنَ رَبِيعَةَ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ أَخْبَرَهُ أَنَّ أَبَاهُ رَبِيعَةَ بْنَ الْحَارِثِ وَعَبَّاسَ بْنَ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ قَالاَ لِعَبْدِ الْمُطَّلِبِ بْنِ رَبِيعَةَ وَلِلْفَضْلِ بْنِ عَبَّاسٍ ائْتِيَا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُولاَ لَهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَدْ بَلَغْنَا مِنَ السِّنِّ مَا تَرَى وَأَحْبَبْنَا أَنْ نَتَزَوَّجَ وَأَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَبَرُّ النَّاسِ وَأَوْصَلُهُمْ وَلَيْسَ عِنْدَ أَبَوَيْنَا مَا يُصْدِقَانِ عَنَّا فَاسْتَعْمِلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ عَلَى الصَّدَقَاتِ فَلْنُؤَدِّ إِلَيْكَ مَا يُؤَدِّى الْعُمَّالُ وَلْنُصِبْ مَا كَانَ فِيهَا مِنْ مِرْفَقٍ. قَالَ فَأَتَى إِلَيْنَا عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ وَنَحْنُ عَلَى تِلْكَ الْحَالِ فَقَالَ لَنَا إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"لاَ وَاللَّهِ لاَ نَسْتَعْمِلُ مِنْكُمْ أَحَدًا عَلَى الصَّدَقَةِ." فَقَالَ لَهُ رَبِيعَةُ هَذَا مِنْ أَمْرِكَ قَدْ نِلْتَ صِهْرَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمْ نَحْسُدْكَ عَلَيْهِ . فَأَلْقَى عَلِىٌّ رِدَاءَهُ ثُمَّ اضْطَجَعَ عَلَيْهِ فَقَالَ أَنَا أَبُو حَسَنٍ الْقَرْمُ وَاللَّهِ لاَ أَرِيمُ حَتَّى يَرْجِعَ إِلَيْكُمَا ابْنَاكُمَا بِجَوَابِ مَا بَعَثْتُمَا بِهِ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . قَالَ عَبْدُ الْمُطَّلِبِ فَانْطَلَقْتُ أَنَا وَالْفَضْلُ إِلَى بَابِ حُجْرَةِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم حَتَّى نُوَافِقَ صَلاَةَ الظُّهْرِ قَدْ قَامَتْ فَصَلَّيْنَا مَعَ النَّاسِ ثُمَّ أَسْرَعْتُ أَنَا وَالْفَضْلُ إِلَى بَابِ حُجْرَةِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ يَوْمَئِذٍ عِنْدَ زَيْنَبَ بِنْتِ جَحْشٍ فَقُمْنَا بِالْبَابِ حَتَّى أَتَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَخَذَ بِأُذُنِى وَأُذُنِ الْفَضْلِ ثُمَّ قَالَ أَخْرِجَا مَا تُصَرِّرَانِ ثُمَّ دَخَلَ فَأَذِنَ لِى وَلِلْفَضْلِ فَدَخَلْنَا فَتَوَاكَلْنَا الْكَلاَمَ قَلِيلاً ثُمَّ كَلَّمْتُهُ أَوْ كَلَّمَهُ الْفَضْلُ - قَدْ شَكَّ فِى ذَلِكَ عَبْدُ اللَّهِ - قَالَ كَلَّمَهُ بِالأَمْرِ الَّذِى أَمَرَنَا بِهِ أَبَوَانَا فَسَكَتَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم سَاعَةً وَرَفَعَ بَصَرَهُ قِبَلَ سَقْفِ الْبَيْتِ حَتَّى طَالَ عَلَيْنَا أَنَّهُ لاَ يَرْجِعُ إِلَيْنَا شَيْئًا حَتَّى رَأَيْنَا زَيْنَبَ تَلْمَعُ مِنْ وَرَاءِ الْحِجَابِ بِيَدِهَا تُرِيدُ أَنْ لاَ تَعْجَلاَ وَإِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى أَمْرِنَا ثُمَّ خَفَّضَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم رَأْسَهُ فَقَالَ لَنَا
"إِنَّ هَذِهِ الصَّدَقَةَ إِنَّمَا هِىَ أَوْسَاخُ النَّاسِ وَإِنَّهَا لاَ تَحِلُّ لِمُحَمَّدٍ وَلاَ لآلِ مُحَمَّدٍ ادْعُوا لِى نَوْفَلَ بْنَ الْحَارِثِ." فَدُعِىَ لَهُ نَوْفَلُ بْنُ الْحَارِثِ فَقَالَ
"يَا نَوْفَلُ أَنْكِحْ عَبْدَ الْمُطَّلِبِ." فَأَنْكَحَنِى نَوْفَلٌ ثُمَّ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"ادْعُوا لِى مَحْمِيَةَ بْنَ جَزْءٍ." وَهُوَ رَجُلٌ مِنْ بَنِى زُبَيْدٍ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم اسْتَعْمَلَهُ عَلَى الأَخْمَاسِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِمَحْمِيَةَ
"أَنْكِحِ الْفَضْلَ." فَأَنْكَحَهُ ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"قُمْ فَأَصْدِقْ عَنْهُمَا مِنَ الْخُمُسِ كَذَا وَكَذَا."
[لَمْ يُسَمِّهِ لِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْحَارِثِ.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18491, D002985
Hadis:
- حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ حَدَّثَنَا عَنْبَسَةُ حَدَّثَنَا يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ أَخْبَرَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْحَارِثِ بْنِ نَوْفَلٍ الْهَاشِمِىُّ أَنَّ عَبْدَ الْمُطَّلِبِ بْنَ رَبِيعَةَ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ أَخْبَرَهُ أَنَّ أَبَاهُ رَبِيعَةَ بْنَ الْحَارِثِ وَعَبَّاسَ بْنَ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ قَالاَ لِعَبْدِ الْمُطَّلِبِ بْنِ رَبِيعَةَ وَلِلْفَضْلِ بْنِ عَبَّاسٍ ائْتِيَا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُولاَ لَهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَدْ بَلَغْنَا مِنَ السِّنِّ مَا تَرَى وَأَحْبَبْنَا أَنْ نَتَزَوَّجَ وَأَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَبَرُّ النَّاسِ وَأَوْصَلُهُمْ وَلَيْسَ عِنْدَ أَبَوَيْنَا مَا يُصْدِقَانِ عَنَّا فَاسْتَعْمِلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ عَلَى الصَّدَقَاتِ فَلْنُؤَدِّ إِلَيْكَ مَا يُؤَدِّى الْعُمَّالُ وَلْنُصِبْ مَا كَانَ فِيهَا مِنْ مِرْفَقٍ. قَالَ فَأَتَى إِلَيْنَا عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ وَنَحْنُ عَلَى تِلْكَ الْحَالِ فَقَالَ لَنَا إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"لاَ وَاللَّهِ لاَ نَسْتَعْمِلُ مِنْكُمْ أَحَدًا عَلَى الصَّدَقَةِ." فَقَالَ لَهُ رَبِيعَةُ هَذَا مِنْ أَمْرِكَ قَدْ نِلْتَ صِهْرَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمْ نَحْسُدْكَ عَلَيْهِ . فَأَلْقَى عَلِىٌّ رِدَاءَهُ ثُمَّ اضْطَجَعَ عَلَيْهِ فَقَالَ أَنَا أَبُو حَسَنٍ الْقَرْمُ وَاللَّهِ لاَ أَرِيمُ حَتَّى يَرْجِعَ إِلَيْكُمَا ابْنَاكُمَا بِجَوَابِ مَا بَعَثْتُمَا بِهِ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . قَالَ عَبْدُ الْمُطَّلِبِ فَانْطَلَقْتُ أَنَا وَالْفَضْلُ إِلَى بَابِ حُجْرَةِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم حَتَّى نُوَافِقَ صَلاَةَ الظُّهْرِ قَدْ قَامَتْ فَصَلَّيْنَا مَعَ النَّاسِ ثُمَّ أَسْرَعْتُ أَنَا وَالْفَضْلُ إِلَى بَابِ حُجْرَةِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ يَوْمَئِذٍ عِنْدَ زَيْنَبَ بِنْتِ جَحْشٍ فَقُمْنَا بِالْبَابِ حَتَّى أَتَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَخَذَ بِأُذُنِى وَأُذُنِ الْفَضْلِ ثُمَّ قَالَ أَخْرِجَا مَا تُصَرِّرَانِ ثُمَّ دَخَلَ فَأَذِنَ لِى وَلِلْفَضْلِ فَدَخَلْنَا فَتَوَاكَلْنَا الْكَلاَمَ قَلِيلاً ثُمَّ كَلَّمْتُهُ أَوْ كَلَّمَهُ الْفَضْلُ - قَدْ شَكَّ فِى ذَلِكَ عَبْدُ اللَّهِ - قَالَ كَلَّمَهُ بِالأَمْرِ الَّذِى أَمَرَنَا بِهِ أَبَوَانَا فَسَكَتَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم سَاعَةً وَرَفَعَ بَصَرَهُ قِبَلَ سَقْفِ الْبَيْتِ حَتَّى طَالَ عَلَيْنَا أَنَّهُ لاَ يَرْجِعُ إِلَيْنَا شَيْئًا حَتَّى رَأَيْنَا زَيْنَبَ تَلْمَعُ مِنْ وَرَاءِ الْحِجَابِ بِيَدِهَا تُرِيدُ أَنْ لاَ تَعْجَلاَ وَإِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى أَمْرِنَا ثُمَّ خَفَّضَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم رَأْسَهُ فَقَالَ لَنَا
"إِنَّ هَذِهِ الصَّدَقَةَ إِنَّمَا هِىَ أَوْسَاخُ النَّاسِ وَإِنَّهَا لاَ تَحِلُّ لِمُحَمَّدٍ وَلاَ لآلِ مُحَمَّدٍ ادْعُوا لِى نَوْفَلَ بْنَ الْحَارِثِ." فَدُعِىَ لَهُ نَوْفَلُ بْنُ الْحَارِثِ فَقَالَ
"يَا نَوْفَلُ أَنْكِحْ عَبْدَ الْمُطَّلِبِ." فَأَنْكَحَنِى نَوْفَلٌ ثُمَّ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"ادْعُوا لِى مَحْمِيَةَ بْنَ جَزْءٍ." وَهُوَ رَجُلٌ مِنْ بَنِى زُبَيْدٍ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم اسْتَعْمَلَهُ عَلَى الأَخْمَاسِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِمَحْمِيَةَ
"أَنْكِحِ الْفَضْلَ." فَأَنْكَحَهُ ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"قُمْ فَأَصْدِقْ عَنْهُمَا مِنَ الْخُمُسِ كَذَا وَكَذَا."
[لَمْ يُسَمِّهِ لِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْحَارِثِ.]
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Salih, ona Anbese (b. Halid el-Kuraşi), ona Yunus (b. Yezid el-Eyli), ona (Muhammed) İbn Şihab (ez-Zührî), ona Abdullah b. Haris b. Nevfel el-Haşimî ona da Abdulmuttalib b. Rabî'a b. Haris b. Abdulmuttalib'in rivayet ettiğine göre babası Rabî'a b. Haris ile Abbas b. Abdulmuttalib (oğulları) Abdulmuttalib b. Rabî'a ile Fadl b. Abbas'a dediler ki: Rasulullah'ın (sav) yanına varın ve ona deyin ki Ey Allah (cc) Rasul'ü (sav), gördüğün üzere şu yaşa geldik ve evlenmek niyetindeyiz. Sen ise Ya Rasulullah (sav) insanlar arasında yakınlarına karşı en iyi davranan ve gözetensin. Bizim babalarımızın ise adımıza mehir olarak verebilecekleri bir şey yok. Ya Rasulullah (sav), bizi zekât toplama işinde görevlendir. Biz de zekât toplayıcılarının sana verdiklerini sana teslim edelim ve bu işten (zekât toplama ücreti ile zekât dışından verilen hediye gibi) elde edilen faydalardan da nasiplenelim. (Abdulmuttalib b. Rabî'a) dedi ki: Biz bu hal üzere iken yanımıza Ali b. Ebu Talib geldi ve Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu söyledi:
"Hayır. Vallahi sizden birinizi zekât toplamak için görevlendirmeyiz." Bunun üzerine Rabî'a (b. Haris) ona şöyle dedi: Bu senin işindir. Sen Hz. Peygamber'in (sav) damatlığını elde ettiğin de biz bunu senden kıskanmadık. Bunun üzer Ali cübbesini alıp üstüne oturdu ve dedi ki: Ben Ebu'l-Hasen'im, tecrübe ve söz sahibiyim. Vallahi evlatlarınız Hz. Peygamber'den (sav) talep ettiğiniz şeyin cevabı ile dönmeden buradan ayrılmayacağım. Abdulmuttalib (b. Rabî'a) dedi ki: Bunun üzerine ben ile Fadl (b. Haris) Hz. Peygamber'in (sav) evinin kapısına varmak üzere yola çıktık ki vardığımızda öğle namazına durulmuştu. Ben ile Fadl (b. Haris) cemaatle namazı kıldıktan sonra hızlıca Hz. Peygamber'in (sav) evinin kapısına yöneldik. O gün O (sav) Zeyneb bt. Cahş'ın yanında idi. Hz. Peygamber (sav) gelinceye kadar kapının önünde beklemeye koyulduk. Geldiğinde kulağımdan ve Fadl'in (b. Haris) kulağında tuttu ve dedi ki: Gönlünüzde ne sakladığınızı söyleyin. Daha sonra haneye girip, bana ile Fadl'a (b. Haris) girmemiz için izin verdi. Bunun üzerine içeri girdik ve az bir süre sözü birbirimizin üzerine atıp durduk. Daha sonra ben yahut Fadl anlatmaya başladık- aktarırken Abdullah (b. Haris) burada emin olamadı. (Abdulmuttalib (b. Rabî'a) dedi ki: (Fadl) babalarımızın bize buyurdukları meseleyi (Hz. Peygamber'e (sav)) arz etti. Bunun üzerine Rasulullah (sav) bir müddet sustu ve gözünü evin tavanına doğru çevirdi. Uzun süre öyle kalınca bize bir şey demeyeceğini sanacaktık ki Zeyneb'in örtünün arkasından bize eliyle acele etmeyin, Hz. Peygamber (sav) sizin meseleyi bekliyor diye işaret ettiğini gördük. Daha sonra Hz. Peygamber (sav) başını eğdi ve bize buyurdu:
"Bu zekât insanların kiridir. Ne Muhammed'e ne de Muhammed'in ailesine helal değildir. Bana Nevfel b. Haris'i getirin." Nevfel b. Haris huzuruna getirilince buyurdu:
"Ey Nevfel (b. Haris), Abdulmuttalib'i (b. Rabî'a) evlendir." Bunun üzerine Nevfel (b. Haris) beni evlendirdi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "bana Mahmiye b. Cez'i çağırın" diye buyurdu. O Rasulullah'ın (sav) humuslarla ilgilenmek üzere görevlendirdiği kişiydi. Rasulullah (sav) "Mahmiye'ye (b. Cez) 'Fadl'i (b. Haris) evlendir" diye buyurdu. O da onu evlendirdi. Bunun üzerine Rasullullah (sav) şöyle buyurdu:
"Kalk ve onların yerine mehir olarak humus'tan şu kadar ödemede bulun."
[(Muhammed b. Şihab ez-Zührî) dedi ki: Abdullah b. Haris bana mehrin miktarını belirtmedi.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Harâc ve'l-fey' ve'l-imâre 20, /696
Senetler:
1. Abdulmuttalib b. Rabî'a el-Haşimî (Abdulmuttalib b. Rabî'a b. b. Haris b. Abdulmuttalib)
2. Ebu Muhammed Abdullah b. Haris el-Haşimî (Abdullah b. Haris b. Nevfel b. Haris b. Abdülmuttalib)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Yunus b. Yezid el-Eyli (Yunus b. Yezid b. Mişkan)
5. Anbese b. Halid el-Kuraşi (Anbese b. Halid b. Yezid b. Ebu Nicad)
6. Ebu Cafer Ahmed b. Salih el-Mısrî (Ahmed b. Salih)
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Ganimet, hak sahiplerine taksimi
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
Hz. Peygamber, ihtiyaçlarını karşılamak için kadın ve fakirlerle ilgilenmesi
Nikah,
Yardımseverlik, evleneceklere yardım etmek
Zekat, Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt'ine haram olması
Zekat, memuruna ücret tahsis etmek