566 Kayıt Bulundu.
Bize Ali b. Hucr, ona Süfyân, ona İbrahim b. Meysere, ona Amr b. eş-Şerîd, ona da Ebû Râfi'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuş: "Komşu, komşusu olduğu şeye herkesten fazla hak sahibidir."
Açıklama: Bu hadîs, komşuluğu şuf’a sebebi sayan Hanefîler’in delillerindendir.
Bize Hilal b. Bişr, ona Safvân b. İsa, ona Ma'mer, ona ez-Zührî,ona da Ebû Seleme (ra) Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Taksim edilmemiş her malda şuf’a hakkı vardır. (Taksim edilip) sınırlar konulur ve yollar açılırsa, artık şuf’a hakkı kalmaz."
Açıklama: Şuf'a, satılan bir taşınmazı, satın alandan, aynı fiyata, zorla da olsa alıp mülk edinme hakkıdır. Bu, bir komşuluk veya ortaklık hakkıdır. Buna göre, bir kimse evini, ortağı ve komşusu dışında birine satsa, ortağı veya komşusu aynı bedeli ödeyerek satın alandan alma hakkı vardır. Bu hakkı kullanabilmesi için satın alanın rızası şart değildir.
Bize Ahmed b. Osman b. Hakîm, ona Amr, ona Esbât, ona Simâk, ona İkrime, ona da İbn Abbas (ra) şöyle demiştir: "Aralarında kavga çıkan iki komşu kadından biri, hâmile olan diğer kadına taşla vurdu. Hâmile kadın, saçları da çıkmış olan çocuğunu düşürdü ve kendisi de öldü. Rasûlullah (sav), âkılenin diyet ödemelerine hükmetti. Kadının amcası, "- Ey Allah'ın Rasûlü! Kadın ayrıca saçları bitmiş bir çocuğu da düşürdü" dedi. Bunun üzerine öldüren kadının babası, "- Bu adam yalan söylüyor, vallahi o çocuk ne ses çıkardı, ne yedi, ne de içti! Bu gibilerin kanı gederdir" dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Bu sözler cahiliye devrinin bir seci’i ve kehâneti midir? Çocuk için, bir gurre gerekir." İbn Abbas diyor ki: Bu kadınlardan biri Müleyke, diğeri de Ümmü Gatîf idi.
Açıklama: Burada ölen cenîn için gurre ödenmesi emredilmektedir. Gurre, düşürülen cenîn için ödenmesi gereken malî tazminattır. Bunun miktarı konusunda farklı görüşler vardır. Tam diyetin yirmide biri, bir köle veya câriyenin değeridir. Âkıle, öldüren tarafın yakın akrabasıdır. Rasûlullah (sav), öldürülen kadına diyeti, öldüren kadının akrabaları tarafından ödenmesine hükmetmiştir.
Bize Amr b. Ali, ona Yahya, ona Muhammed b. Aclân, ona Saîd b. Ebî Saîd el-Makburî, ona da Ebû Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Sürekli yaşadığınız yerde kötü komşu sahibi olmaktan Allah'a sığının. Yolculuktaki ve çöldeki komşuluk ise sürekli değildir, değişir."
Bize Kuteybe, ona el-Leys, ona İbn Şihâb, ona Urve, ona da Abdullah b. Zübeyr'in rivayet ettiğine göre; Ensâr'dan bir adam, Zübeyr ile aralarındaki Harre mevkiinde bulunan arazilerini sulama meselesi ile ilgili olarak Hz. Peygamber'e (sav) başvurmuştu. Ensârî, "- Suyu bırak aksın!" demiş, ama Zübeyr kabul etmemişti. Bu hususu Hz. Peygamber'in huzurunda tartıştılar. Hz. Peygamber (sav), "- Ya Zübeyr! Sen bahçeni sula, sonra suyu komşuna gönder" dedi. Ensârî kızdı ve, "- Ey Allah'ın Rasûlü! Zübeyr, halanın oğlu olduğu için mi böyle diyorsun?" dedi. Hz. Peygamber (sav) çok kızdı, yüzünün rengi değişti, sonra dedi ki: "- Ya Zübeyr! Sen bahçeni sula, hurma ağaçlarının köklerine ulaşmadan da suyu bırakma!" Zübeyr (ra) şöyle demiştir: "Hayır! Rabbine yemin olsun ki, onlar iman etmezler..." (Nisa, 4/65) meâlindeki âyetin bunun için nazil olduğunu sanıyorum.
Bizew Yunus b. Abdül'a'lâ ile el-Hâris b. Miskîn, onlara İbn Vehb, ona Yunus b. Yezîd ile el-Leys b. Sa'd, onlara İbn Şihâb, ona Urve b. ez-Zübeyr, ona da Abdullah b. ez-Zübeyr'in anlattığıuna göre; (babası) Zübeyr b. Avvâm (ra), Rasûlullah (s.a.v) ile beraber Bedir savaşına katılan Ensar'dan bir adamla bahçe sulama konusunda münakaşa etmişler. Her ikisi de hurmalıklarını o su ile suluyorlardı. Ensarî, "- Suyu bırak aksın!" dedi, ama Zübeyr kabul etmedi. Bunun üzerine Rasûlullah (sav), "- Ya Zübeyr, önce kendin sula, sonra komşuna da suyu gönder!" buyurdu. Ensarî kızdı ve, "- Ey Allah'ın Rasûlü! Zübeyr halanın oğlu olduğu için mi böyle hüküm veriyorsun?" dedi. Bu söz üzerine Rasûlullah'ın (sav) rengi değişti ve şöyle buyurdu: "- Ey Zübeyr! Bahçeni sula, sonra suyu tut, hurma ağaçlarının köklerine ulaşmadan bırakma!" Böylece Hz. Peygamber, Zübeyr’e kendi hakkını bol bol kullanmasını söyledi. Halbuki daha önce Rasûlullah (sav) Zübeyr’e, hem kendisi için, hem de Ensârî için müsamahalı şekilde sulama yapmasını işaret etmişti. Ama Ensârî, Allah’ın Rasûlüne öfkelenince, Hz. Peygamber Zübeyr’e hakkını bol bol kullanması için apaçık bir hüküm şeklinde karar verdi. Zübeyr der ki: Sanırım, "Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan anlaşmazlık konusunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın tam bir teslimiyetle onu kabul etmedikçe iman etmiş olmazlar" (Nisâ, 4/65) meâlindeki âyet bu konu hakkında gelmişti. O ikisinden biri bu olayda diğerinden daha fazla hak sahibi idi.
Bize Yakub b. İbrahim, ona İbn Uleyye, ona Eyyub, ona Muhammed, ona da Enes'in (ra) rivayet ettiğine göre, bir kurban bayramı gününde Rasûlullah (sav), "Her kim kurbanını bayram namazından önce kestiyse tekrar kurban kessin!" buyurdu. Bunun üzerine bir adam kalkıp, "- Ey Allah'ın Rasûlü! Bu gün et yemenin arzu edildiği günüdür" diyerek komşularına et yedirdiğini söyledi. Rasûlullah (sav) sanki onun sözlerini tasdik eder gibi bir tavır sergiledi. Adam, "- Benim iki koyunun etinden daha çok beğendiğim bir oğlağım var. Onu kurban olarak kessem olur mu?" diye sordu. Hz. Peygamber (sav) ona ruhsat verdi. Ancak bu ruhsatın başkalarını da kapsayıp kapsamadığını bilmiyorum. Sonra Rasûlullah (sav) kurban olarak hazırladığı iki koçu kesti.
Bize İshak b. İbrahim, ona Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona Eyyub, ona da Nâfi'in rivayet ettiğine göre İbn Ömer (ra) şöyle demiştir: "Mahzûm oğulları kabilesinden bir kadın, komşularından bazı eşyaları ödünç alıyor, sonradan da almadım diye inkâr ediyordu. Hz. Peygamber (sav) onun elinin kesilmesini emretti."
Bize İshak b. İbrahim, ona İsa b. Yunus, ona Hüseyin el-Muallim, ona Amr b. Şuayb, ona Amr b. eş-Şerîd, ona da babasının rivayet ettiğine göre; Bir adam Hz. Peygamber'e (sav), "- Ey Allah'ın Rasûlü! Aramızda komşuluk hariç hiç kimsenin ortaklığı ve payı olmayan bir arazim var (o mülkü satmak istediğimde ne yapmalıyım?)" diye sorunca Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "- Komşu, komşusu olduğu şeye herkesten fazla hak sahibidir."
Bize Muhammed b. Abdülaziz b. Ebî Rizme, ona el-Fadl b. Musa, ona Hüseyin b. Vâkıd, ona Ebû'z-Zübeyr, ona da Cabir (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Rasûlullah (sav), şüf'a hakkına ve komşuluk (sebebiyle de şuf'a hakkı olduğuna) hükmetti.”