564 Kayıt Bulundu.
Bize Ebû Abdullah el-Hâfız, ona Ebû Bekir b. İshak el-Fakîh, ona el-Hasan b. Ali b. Ziyâd, ona İbrahim b. Musa, ona Abdurrezzak, ona Ma'mer, ona Zeyd b. Eslem, ona Atâ b. Yesâr, ona da Ebû Saîd el-Hudrî'nin (ra) rivâyet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "“Şu beş sınıf dışında zengin olanlara sadaka (zekât) helâl değildir. Bunlar; Allah yolunda savaşanlar, zekât toplamakla görevli olanlar, borçlular, parası ile sadaka malını satın alanlar ve fakir komşusu bulunan zenginlerdir ki, fakire verilen sadakayı bu fakir, komşusu zengine hediye ettiğinde, bu ona helâldir.”
Açıklama: Bir şahıs sadaka verip, sonra verilen sadaka malını zenginin para ile almasının câizdir. Bu durumda zengin insan sadaka malına, satın alma yoluyla malik olmaktadır. Bu nedenle zenginin sadaka malını satın alması câizdir. Fakir komşunun, kendisine gelen ve sadaka malı olan yiyecek veya giyeceklerden zaman zaman zengin komşusuna hediye etmesi ve bu hediyenin zengin tarafından kabul edilmesi câizdir. Çünkü zengine verilen o şey, sadaka olarak değil, hediye olarak sunulmaktadır. Bu nedenle meşrûdur. Çünkü, bir şeyin mülkiyet sebebinin değişmesi, onun özünün değişmesi gibi olduğu genel ilkedir.
Bize icâzet yoluyla Ebû Abdurrahman es-Sülemî, ona Ebû’l-Hasan b. Subeyh, ona Abdullah b. Muhammed b. Şîreveyh, ona İshak b. İbrahim el-Hanzalî, ona Ravh, ona Zekeriya b. İshak el-Mekkî, ona Amr b. Dînâr, ona da Yahya b. Ca’de’nin anlattığına göre; Medîne’de bir adam, arkadaşının iznini almadan odunlarını onun duvarına koymak istemiş, ama arkadaşı kendisine mani olmuştu. Bunun üzerine ona, Ensâr’dan kimi istersen sor, duvarına odun koymaya mani olmayı Rasûlullah’ın (sav) yasakladığını ve konulmasına zorladığını söyleyecektir, dedi.
Bize Ebû Bekir Ahmed b. el-Hasan, ona Ebû’l-Abbas, ona er-Rabî’, ona eş-Şâfiî, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona el-A’rac, ona da Ebû Hureyre (ra) Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu haber vermiştir: “Hiç biriniz, duvarının kenarına komşusunun odun koymasına mani olmasın.” Sonra Ebû Hureyre şöyle diyor: “Görüyorum ki bundan hoşlanmadınız. Vallahi o odunları sizin omuzlarınıza atarım.”
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Mahled b. Cafer el-B^karhî, ona Muhammed b. Yahya, ona Asım b. Ali, ona İbn Ebî Zi’b, ona Saîd el-Makburî, ona babası, ona da Ebû Hureyre (ra), Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu haber vermiştir: “Ey Müslüman kadınlar! Bir koyun paçası dahi olsa komşu kadının ikramını hor görmeyin!” Bunu el-Buhârî es-Sahîh’de Asım b. Ali’den, Müslim de başka bir vecihten Saîd’den rivayet etmiştir.
Bize Ebû Abdullah el-Hüseyin b. Muhammed b. el-Hüseyin ed-Dîneverî, ona Ömer b. el-Hattâb el-Anberî, ona Abdullah b. el-Fadl b. Dâhira, ona Muhammed b. Ebî Bekir el-Mukaddemî, ona Delâl bint Ebî’l-Müdil, ona es-Sahbâ’nın haber verdiğine göre Hz. Âişe (ra), Rasûlullah’a (sav) şöyle demiş: “- Ey Allah’ın rasûlü, komşunun hakkı –veya sınırı dedi- neresidir?” Hz. Peygamber (sav), “- Kırk evdir” dedi.
Bize Ebû’l-Kasım Abdurrahman b. Muhammed b. Abdullah es-Serrâc, ona Ebû Muhammed el-Kasım b. Ğânim b. Hammuveyh et-Tavîl, ona Ebû Abdullah el-Bûşencî, ona İsmail b. Yusuf, ona da Sükeyne şöyle haber vermiş: “Bana Ümmü Hânî bint Ebî Sufra, Hz. Âişe’den (ra) naklen Rasûlullah’ın (sav) şöyle söylediğini haber verdi: “Cibrîl aleyhisselâm bana, on ev şu taraftan, on ev bu taraftan, on ev öbür taraftan, on ev de diğer taraftan olmak üzere kırk eve varıncaya kadar komşuları (gözetmeyi) vasiyet etti.” Hadisin ravisi İsmail, bunu rivayet ederken, sağından, solundan, önünden ve arkasından diye açıklama yaptı. Bu iki isnadda zayıflık vardır. Bu hadis ancak İbn Şihâb ez-Zührî’nin mürsel olarak Hz. Peygamber’den (sav) “Komşu kırk ev” şeklindeki rivayetiyle bilinmektedir. İbn Şihâb’a; “- Nasıl kırk ev?” diye sorulduğunda, “- Sağından, solundan, arka tarafından ve ön tarafından olmak üzere kırk ev” demiştir. Ebû Davud bunu isnadıyla birlikte ez-Zührî’den Kitabu2l-Merâsîl’de zikretmiştir.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû’l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Ebû’l-Fadl el-Abbas b. Muhammed ed-Dûrî, ona Yunus b. Muhammed el-Müeddib, ona Leys b. Sa’d, ona Malik b. Enes, ona İbn Şihâb, ona Abdurrahman b. Hürmüz el-A’rac, ona da Ebû Hureyre (ra) Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Komşusu kendisinden, odunlarını duvarının kenarına koymak isteyen birine kimse mani olmasın!” Bunu Buhârî ve Müslim es-Sahîh’de Malik’ten rivayet etmişlerdir.
Açıklama: Bu konu ile ilgili rivayetlerde verilmek istenen mesaj, komşuların birbirlerine kolaylık göstermeleri, birbirlerine engel olmamaları, aksine destek sağlamalarıdır. Gayet tabii, birbirlerinin hukukuna tecavüz de söz konusu olmamalıdır.
Bize Ebû Bekir Ahmed b. el-Hasan ile Ebû Saîd b. Ebî Amr, onlara Ebû’l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona el-Abbas b. Muhammed ed-Dûrî, ona Haccâc b. Muhammed el-A’ver, ona İbn Cüreyc, ona Amr b. Dînâr, ona Hişâm b. Yahya, ona da İkrime b. Seleme b. Rabîa şöyle haber vermiş: “Muğîre oğullarından iki kardeşten biri, odunlarını duvarının kenarına koymamak üzere diğeriyle anlaşma yapmıştı. Sonra Mücemmi’ b. Yezîd el-Ensârî’ye rastladılar. Orada Ensâr’dan başka insanlar da vardı. Dediler ki: “Şehâdet ederiz ki Allah’ın rasûlü (sav), duvarına komşusunun odun koymasına hiçbir komşunun engel olmamasını emretmiştir.” Yemin eden kişi dedi ki: “Ey kardeşim! Biliyorum ki yemin ettiğim halde içinde bana karşı bir önyargı oluşmuş. Sen benim duvarımın arkasına bir çatı (üstüvâne) koyuver.” Öbürü de söyleneni yaptı, odunlarını bu çatının (üstüvanenin) altına koydu. Bana Amr dedi ki: Ben ona (üstüvâneye) baktım.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû Bekir b. İshak el-Fakîh, ona İsmail b. Kuteybe, ona Yahya b. Yahya, ona Abdülaziz b. Ebî Hâzim, ona babası, ona Yezîd b. Rûmân, ona da Urve’nin rivayet ettiğine göre; Hz. Âişe (ra) kendisine şöyle demişti: “- Vallahi, ey ablamın oğlu; bizler bir hilâli görür, sonra bir hilâli daha ve bir hilâli daha -yani iki ayda üç hilâl- görürdük de (pişirilecek bir şey olmadığı için) Rasûlullah’ın (sav) evlerinde ateş yakılmazdı.” Urve; “- Teyzeciğim, nasıl yaşardınız?” diye sorunca Hz. Âişe (ra) şu cevabı verir: “- İki siyah şeyle, hurma ve su ile. Ancak Rasûlullah’ın (sav) Ensâr’dan komşuları vardı; onların sağmal develeri olurdu ve Rasûlullah’a (sav) süt gönderirler, O da bize içirirdi.” Bunu el-Buhârî es-Sahîh’de Abdülaziz b. Abdullah vasıtasıyla İbn Ebî Hâzim’den, Müslim deYahya b. Yahya’dan rivayet etmiştir.
Bize Ebû Bekir Ahmed b. el-Hasan ile Ebû Saîd b. Ebî Amr, onlara Ebû’l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona el-Abbas b. Muhammed ed-Dûrî, ona Haccâc b. Muhammed el-A’ver, ona İbn Cüreyc, ona Amr b. Dînâr, ona Hişâm b. Yahya, ona da İkrime b. Seleme b. Rabîa şöyle haber vermiş: “Muğîre oğullarından iki kardeşten biri, odunlarını duvarının kenarına koymamak üzere diğeriyle anlaşma yapmıştı. Sonra Mücemmi’ b. Yezîd el-Ensârî’ye rastladılar. Orada Ensâr’dan başka insanlar da vardı. Dediler ki: “Şehâdet ederiz ki Allah’ın rasûlü (sav), duvarına komşusunun odun koymasına hiçbir komşunun engel olmamasını emretmiştir.” Yemin eden kişi dedi ki: “Ey kardeşim! Biliyorum ki yemin ettiğim halde içinde bana karşı bir önyargı oluşmuş. Sen benim duvarımın arkasına bir çatı (üstüvâne) koyuver.” Öbürü de söyleneni yaptı, odunlarını bu çatının (üstüvanenin) altına koydu. Bana Amr dedi ki: Ben ona (üstüvâneye) baktım.