566 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Muhammed en-Nüfeyl, ona Süfyan, ona İbrahim b. Meysere, ona Amr b. eş-Şerid, ona da Ebu Râfi'nin rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber'i (sav) şöyle derken işitmiş: "Komşu, komşusu olduğu şeye herkesten daha fazla hak sahibidir."
Açıklama: Hanefîler'in delilleri arasında bulunan bu hadis, komşuluğun şuf'a hakkı doğurduğunu ifade etmektedir.
Bize Ebu'l-Velid et-Tayâlisî, ona Şube, ona Katade, ona el-Hasan, ona da Semüra (ra) Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bir eve komşu olan, komşusunun evine ve arazisine herkesten fazla hak sahibidir."
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Hüşeym, ona Abdülmelik, ona Ata, ona da Cabir (ra) Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "(Satışa konu olan mülkün) yolları bir olduğu takdirde, komşu komşunun şuf'asına herkesten fazla hak sahibidir; komşu taşrada (gâib) olsa dahi beklenir."
Bize Süleyman b. Davud el-Atekî, ona Hammad, ona Ebu Uyeyne'nin azatlısı Vasıl, ona Ebu Cafer Muhammed b. Ali, ona da Semüra b. Cündüb'ün (ra) rivayet ettiğine göre; onun Ensârdan birine ait olan bir bahçede budanmış bir hurma ağacı vardı. Ensârdan olan zatın yanında ailesi de vardı. Semüra, hurmasına gitmek üzere bahçeye girerdi. Bundan da bahçe sahibi rahatsız olur, Semüra'nın gelmesi kendisine ağır gelirdi. Ondan, ağacı kendisine satmasını istedi, ama Semüra razı olmadı. Başka bir hurma ile değiştirmeyi teklif etti, Semüra yine kabul etmedi. Sonunda bahçe sahibi, Rasulullah'a (sav) gitti, durumu anlattı. Hz. Peygamber, Semüra'dan ağacı adama satmasını istedi, ama Semüra kabul etmedi. Başka bir ağaçla değiştirmesini teklif etti, yine kabul etmedi. Hz. Peygamber; “Öyleyse onu bağışla!” buyurdu ve bunu kabul etmesi için de, “Sana şu kadar ve şu kadar sevap vardır diye özendirdi. Semüra yine razı olmadı. O zaman Rasulullah (sav) ona "sen zarar veriyorsun" dedi. Ensârî'ye de "git, onun hurmasını sök!" buyurdu.
Bize Hennâd b. es-Serî, ona Abdüsselam b. Harb, ona Ebu Halid ed-Dâlânî, ona Ebu'l-Alâ el-Evdî, ona Humeyd b. Abdurrahman el-Himyerî, ona da Hz. Peygamber'in (sav) ashabından birinin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "(Komşularından) iki kişi birden seni davet ettiği zaman, kapısı sana yakın olanının davetini kabul et. Çünkü kapısı yakın olan kişi yakın komşudur. Eğer onlardan biri seni diğerinden önce davet etmişse önce davet edenin davetini kabul et."
Bize Ebu'l-Velîd et-Tayâlisî, ona el-Leys, ona ez-Zührî, ona Urve, ona da Abdullah b. ez-Zübeyr'in (ra) rivayet ettiğine göre (Ensârdan) bir adam, Harre'de halkın hurma bahçelerini suladıkları bir ark yüzünden Zübeyir’den davacı oldu. Ensarî, Zübeyr'e suyu serbest bırak, aksın! demiş ama Zübeyr kabul etmemişti. Rasulullah (sav) Zübeyr'e, "Ya Zübeyr! Önce kendin sula, sonra komşularına da suyu gönder!" buyurdu. Ensârî Hz. Peygamber'in bu sözüne kızdı ve Zübeyir, senin halanın oğlu olduğu için mi böyle hüküm veriyorsun? dedi. Bu söz üzerine Hz. Peygamber'in (sav) yüzünün rengi attı ve Zübeyr'e dönüp "Ya Zübeyr! Sen bahçeni sula! Sonra suyu tut, hurma ağaçlarının köklerine ulaşmadan bırakma!" dedi. Zübeyr (sözlerine devam ederek) dedi ki: Allah'a yemin olsun ki, "Rabbin hakkı için, onlar aralarında vuku bulan her çekişmede seni hakem kılmadıkları sürece iman etmiş olmazlar" ayetinin bu hadise hakkında indiğini zannediyorum.
Bize Muhammed b. Yahya, ona İbn Ebu Meryem, ona el-Leys, ona İbrahim b. Neşit, ona Ka'b b. Alkame, ona Ebu Heysem, ona da Ukbe b. Âmir'in kâtibi şöyle dedi: "Bizim şarap içen birtakım komşularımız vardı. Ben kendilerini bundan menetmeye çalıştım ise de onlar vazgeçmediler. Bunun üzerine Ukbe b. Âmir'e, ben şarap içen şu komşularımızı bundan menetmeye çalıştım ise de vazgeçiremedim. Ben de artık polis çağıracağım dedim. Ukbe, bırak onları dedi. Sonra bir kez daha Ukbe'ye başvurdum ve tekrar, gerçekten komşularımız şarap içmekten vazgeçmeye yanaşmıyorlar. Bu yüzden ben de polis çağıracağım dedim. Ukbe yine, yazık sana, bırak onları! Çünkü ben Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim dedi ve (bir önceki) Müslim (b. İbrahim) hadisi ile aynı manada bir hadis rivayet etti." [Ebû Davud der ki: Haşim b. el-Kasım'ın Leys'ten rivayet ettiği bu hadise Ukbe'nin şöyle dediğini de rivayet etti: Polis çağırma, onlara önce öğüt ver, sonra tehdit et.]