567 Kayıt Bulundu.
Bana Yahya b. Eyyûb, Amr en-Nâkıd, Züheyr b. Harb, onların hepsine – lafz Amr’a ait olmak üzere- İbn Uleyye, ona İsmail b. İbrahim, ona Eyyûb, ona Muhammed, ona Enes rivayet edip şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) kurban bayramı birinci günü 'Namazdan önce kurbanını kesmiş olan tekrar etsin' buyurdu. Bir adam ayağa kalkarak 'Ey Allah’ın Rasulü, bugün canın et çektiği bir gündür' dedi ve komşularının ihtiyacını söz konusu etti. Rasulullah (sav) da onu doğrular gibi oldu. Sonra adam 'Bir de yanımda iki et koyunundan daha çok hoşuma giden bir oğlak var onu kesebilir miyim' dedi. Rasulullah (sav) ona ruhsat verdi. Ama o ruhsat, ondan başkasını da kapsadı mı kapsamadı mı bilemiyorum. (Enes): 'Sonra Rasulullah (sav) iki koça yöneldi ve onları kesti. İnsanlar da birkaç koyuna kalkıp (kestiler) ve onları kendi aralarında dağıttılar' ya da 'kendi aralarında parçalayıp pay ettiler' dedi."
Bize Züheyr b. Harb, ona Yezid b. Harun, ona Hammad b. Seleme, ona Sabit, ona da Enes (ra) şöyle rivayet etti: Rasûlullah'ın (sav) İranlı bir komşusu vardı, güzel çorba yapardı. Bir gün Rasulullah (sav) için yemek yapmış, sonra da O'nu davete gitmişti. Rasulullah (sav) Hz. Aişe'yi işaret ederek; "bu da davetli mi" diye sormuş. Komşusu; hayır cevabını vermiş. Bunun üzerine Rasulullah (sav); "öyleyse ben de gelmiyorum" demiş. Sonra tekrar gelip kendisini davet etmiş, Hz. Peygamber (sav) yine; "bu da davetli mi" diyerek Hz. Aişe'yi işaret etmiş. Komşusu yine; hayır diye cevap vermiş. Rasulullah da (sav) tekrar; "öyleyse, ben de hayır" demiş. Sonra adam yine gelip davet etmiş. Rasulullah (sav) yine; "bu da davetli mi" diye sormuş. Bu sefer komşusu; "evet" demiş. Bunun üzerine kalkıp birlikte gitmişler ve komşunun evine varmışlar.
Bize Abd b. Humeyd, ona Halid b. Mahled el-Becelî, ona Muhammed b. Musa, ona Abdullah b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes b. Malik (ra), Hz. Peygamber'den (sav) bu hadisi (daha önce geçen hadisi) rivayet etti. [(Üvey babam) Ebu Talha yemek hazırladı ve davet etmem için beni Rasulullah'a (sav) gönderdi. Yanına gittiğimde Hz. Peygamber insanlarla beraberdi. Bana baktı. Ben utanarak; Ebu Talha'nın davetine buyur dedim. Hz. Peygamber yanındakilere; "haydi kalkın" buyurdu. Eve gittiğimizde Ebu Talha; ey Allah'ın Rasulü! Ben ancak senin için bir şeyler hazırlamıştım dedi. Hz. Peygamber yapılan yemeğe eliyle dokundu ve bereket duasında bulundu. Sonra; "ashabımdan on kişiyi çağır" buyurdu. Onlar gelince de "haydi yiyin" dedi ve onlar için parmaklarının arasından bir şey çıkardı. Onlar da doyuncaya kadar yediler ve çıktılar. Hz. Peygamber tekrar; "on kişiyi daha çağır" dedi. Onlar da gelip doyuncaya kadar yediler. Böylece onar kişilik guruplar halinde gelip yemeklerini yemeye ve sonra da çıkmaya devam ettiler. Gelip karnını doyurmayan kimse kalmamıştı. Sonra tekrar sofra hazırlandı, herkes yediği halde yemek aynen başlangıçtaki gibi duruyordu.] [Bu rivayette Enes'in şöyle dediği de zikredilir: Sonra Hz. Peygamber de (sav), ev halkı da o yemekten yedi. Hatta yemek arttı, kalanını da komşularına verdiler.]
Bize Yezid, ona Esved b. Şeybân, ona Yezîd b. Ebu’l-Alâ ona da Mutarrif b. Abdullah b. eş-Şıhhîr şöyle dedi: Ebu Zer’den bana bir hadis ulaştı. Onunla karşılaşmayı istiyordum. Ardından onunla karşılaştım ve ona şöyle dedim: “Ey Ebu Zer! Bana senin rivayet ettiğin bir hadis ulaştı. Seninle karşılaşıp onu sana sormayı istiyordum”. Ebu Zer “İşte benimle buluştun, sor bakalım” diye karşılık verdi. “Bana söylendiğine göre şöyle demişsin: Rasulullah’tan (sav) şöyle işittim: “Üç kimse vardır ki Allah onları sever ve yine üç kimse vardır ki Allah onlara buğzeder”. Ebu Zer “Evet, bunu ben söyledim. Sevgili dostum Muhammed’e (sav) yalan isnat edeceğimi mi sanıyorsun?” diye üç defa söyledi. “Peki Allah’ın sevdiği üç kişi kimdir?” diye sordum. Şöyle cevap verdi: Birincisi Allah yolunda savaşan bir adamdır. Bu kişi mücahid olarak ve (cihadının sevabını sadece Allah'tan (c.c.) alacağını) hesap eserek düşmanla karşılaşmış ve şehit olana kadar savaşmıştır. Allah’ın kitabında şu ayeti bulursunuz: “Şüphesiz ki Allah onun yolunda tek saf halinde savaşanları sever” (Saff, 61/4). İkincisi de şu kimsedir: Bir adamın kendisine eziyet eden bir komşusu vardır. Ölüm veya hayattaki başka bir sebeple ondan ayrılana kadar onun eziyetine sabretmiştir. Üçüncüsü ise şu kişidir: Bir toplulukla birlikte seyahat eden bir adamdır ki gece iyice yorulmuşlar, uykusuzluğa dayanamayacak hale gelmişlerdir. Gecenin sonuna doğru bir yerde konaklarlar. (Herkes uyurken) o adam kalkar, abdest alır ve namazını kılar. “Peki ya Allah’ın sevmediği üç kişi kimdir?” diye sordum. Şöyle cevap verdi: “Onların birincisi övünen kibirli kimsedir. Allah’ın kitabında şu ayeti bulursunuz: “Şüphesiz ki Allah kendini beğenip övünen kimseyi sevmez” (Hadid, 57/23). İkincisi cimri, yaptığı iyiliği başa kakan kimsedir. Üçüncüsü ise “Çok yemin eden tacirdir”. “Ey Ebu Zer, mal nedir (ne kadar malın var)?” diye sordum, “Bize ait biraz koyun ve deve” dedi. “Bunu sormuyorum, sesi olmayan malı yani altın ve gümüşü soruyorum” dedim. “Gece gelen sabaha çıkmıyor, sabah gelen akşamı görmüyor (elimde tutmayıp olanı infak ediyorum)” diye cevap verdi. “Seninle Kureyşli kardeşlerin arasında ne var?” diye sordum. “Vallahi! Allah ve Resulüyle karşılaşıncaya kadar onlardan ne dünyalık bir mal isterim, ne de onlara din konusunda bir şey sorarım” dedi ve bu sözünü üç kez tekrarladı.
Bize el-Hasan b. Ali el-Hulvânî, ona Vehb b. Cerir, ona babası, ona Cerir b. Zeyd, ona Amr b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir: "(Üvey babam) Ebu Talha, Rasulullah'ı (sav) mescitte mescitte kıvranırken gördü; bazen sırt üstü, bazen de yüzü koyun dönüyordu. Hemen (karısı) Ümmü Süleym'e gitti ve ben Rasulullah'ın mescitte uzanmış, kâh yüz üstü, kâh sırt üstü dönerken gördüm. Sanırım karnı aç dedi." Ravi böyle başlayarak hadisi rivayet etti. [Şöyle ki; Ebu Talha yemek hazırladı ve kendisini yemeğe çağırmam için beni Rasulullah'a (sav) gönderdi. Rasulullah'a (sav) gittiğimde yanında başka insanlar da vardı. Bana bakınca, ben utandım ve sadece Ebu Talha'nın davetine buyur dedim. Bunun üzerine oradakilere; "haydi kalkın gidelim" buyurdu. Eve gidince Ebu Talha; ey Allah'ın Rasulü! Ben ancak sana yetecek kadar yemek yapmıştım dedi. Rasulullah (sav) yemeğe dokundu ve bereket diledi. Ardından; "ashabımdan on kişiyi sofraya çağır" dedi. Geldiklerinde onlara; "buyurun, yiyin" dedi ve parmaklarının arasından onlar için bir şey çıkardı. Hepsi doyuncaya kadar yediler ve dışarı çıktılar. Sonra; "on kişi daha çağır" dedi. Onlar da doyuncaya kadar yediler. Böylece onar kişilik guruplar halinde içeri girip yemeye, sonra da çıkmaya devam ettiler. Sonunda eve girip doyuncaya kadar yemek yemeyen kimse kalmadı. Sonra yine sofrayı hazırladı, baktılar ki herkes yediği halde yemek aynen duruyordu.] [Enes rivayetine şöyle devam etti: Sonra Rasulullah (sav), Ebu Talha, Ümmü Süleym ve Enes b. Malik de yemeklerini yediler. Buna rağmen bir miktar yemek de artmıştı, onu da komşularımıza hediye ettik.]
Bize Hennâd b. Serî, ona İbn Ebu Zâide, ona babası (Zekeriyya b. Ebu Zâide), ona Firas, ona da Amir (eş-Şa'bî), ona da Bera b. Azib; T Bize Davud b. Ebu Hind, ona (Amir) eş-Şa'bî, ona da Bera b. Azib şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bayram günü cemaate hitâb ederek 'Kıblemize yönelen, namazlarımız gibi namaz kılan, bizim gibi kurban kesen bayram namazını kılmadan kurban kesmesin.' buyurdu. Bunu duyan dayım kalkarak 'Ey Allah'ın Rasulü! çoluk çocuğuma, aileme ve komşulara yedirmek için acele ederek kurbanımı namazdan önce kestim' deyince, Rasulullah (sav) 'Tekrar başka bir kurban kes' buyurdu. Dayım 'Yanımda, sadece iki koyundan daha değerli ve süt için beslediğim bir oğlak var' dedi. Rasulullah (sav) 'Onu kes, o senin kurbanının en hayırlısıdır. Ama senden başkası için oğlak (bu şekilde) asla kurban olmaz' buyurdu."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdula'la, ona Halid el-Hazza, ona Ebu Kılabe, ona Ebu Zeyd - Ebu Bekir, ona Abdula'la'nın dışında ona Amr b. Bücdan, ona Ebu Zeyd; (T) Bize Muhammed b. el-Müsenna Ebu Musa, ona Abdüssamed b. Abdülvâris, ona Ebu Halid el-Hazza, ona Ebu Kılabe, ona Amr b. Bücdan, ona da Ebu Zeyd el-Ensârî şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) Ensâr’ın evlerinden birinin yanından geçti de pişirilmekte olan et kokusunu duydu da bunun üzerine '(kurbanını) kesen kimdir?' diye sordu. Bizden bir adam O'nun huzuruna çıkarak 'Benim, ey Allah'ın Rasulü, çoluk çocuğuma ve komşularıma yedireyim diye ben bayram namazını kılmadan önce kurbanımı boğazladım' dedi. Resul i Ekrem (sav) de adama yeniden kurban kesmesini emretti. Adam da 'Kendisinden başka ilâh olmayan Allah'a yemin ederim ki (kurban edeceğim başka hayvan) yoktur. Benim yanımda küçük bir oğlak veya kuzudan başkası yoktur' dedi.Hz. Peygamber (sav) 'oğlağı kurban kes, Ancak bu senden sonra hiç kimse için kifayet etmez (sana özle bir izin)' buyurdu."
Bize Hennâd b. Serî, ona İbn Ebu Zâide, ona babası (Zekeriyya b. Ebu Zâide), ona Firas, ona da Amir (eş-Şa'bî), ona da Bera b. Azib; T Bize Davud b. Ebu Hind, ona (Amir) eş-Şa'bî, ona da Bera b. Azib şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bayram günü cemaate hitâb ederek 'Kıblemize yönelen, namazlarımız gibi namaz kılan, bizim gibi kurban kesen bayram namazını kılmadan kurban kesmesin.' buyurdu. Bunu duyan dayım kalkarak 'Ey Allah'ın Rasulü! çoluk çocuğuma, aileme ve komşulara yedirmek için acele ederek kurbanımı namazdan önce kestim' deyince, Rasulullah (sav) 'Tekrar başka bir kurban kes' buyurdu. Dayım 'Yanımda, sadece iki koyundan daha değerli ve süt için beslediğim bir oğlak var' dedi. Rasulullah (sav) 'Onu kes, o senin kurbanının en hayırlısıdır. Ama senden başkası için oğlak (bu şekilde) asla kurban olmaz' buyurdu."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdula'la, ona Halid el-Hazza, ona Ebu Kılabe, ona Ebu Zeyd - Ebu Bekir, ona Abdula'la'nın dışında ona Amr b. Bücdan, ona Ebu Zeyd; (T) Bize Muhammed b. el-Müsenna Ebu Musa, ona Abdüssamed b. Abdülvâris, ona Ebu Halid el-Hazza, ona Ebu Kılabe, ona Amr b. Bücdan, ona da Ebu Zeyd el-Ensârî şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) Ensâr’ın evlerinden birinin yanından geçti de pişirilmekte olan et kokusunu duydu da bunun üzerine '(kurbanını) kesen kimdir?' diye sordu. Bizden bir adam O'nun huzuruna çıkarak 'Benim, ey Allah'ın Rasulü, çoluk çocuğuma ve komşularıma yedireyim diye ben bayram namazını kılmadan önce kurbanımı boğazladım' dedi. Resul i Ekrem (sav) de adama yeniden kurban kesmesini emretti. Adam da 'Kendisinden başka ilâh olmayan Allah'a yemin ederim ki (kurban edeceğim başka hayvan) yoktur. Benim yanımda küçük bir oğlak veya kuzudan başkası yoktur' dedi.Hz. Peygamber (sav) 'oğlağı kurban kes, Ancak bu senden sonra hiç kimse için kifayet etmez (sana özle bir izin)' buyurdu."
Bana Yahya b. Eyyûb, Amr en-Nâkıd, Züheyr b. Harb, onların hepsine – lafz Amr’a ait olmak üzere- İbn Uleyye, ona İsmail b. İbrahim, ona Eyyûb, ona Muhammed, ona Enes rivayet edip şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) kurban bayramı birinci günü 'Namazdan önce kurbanını kesmiş olan tekrar etsin' buyurdu. Bir adam ayağa kalkarak 'Ey Allah’ın Rasulü, bugün canın et çektiği bir gündür' dedi ve komşularının ihtiyacını söz konusu etti. Rasulullah (sav) da onu doğrular gibi oldu. Sonra adam 'Bir de yanımda iki et koyunundan daha çok hoşuma giden bir oğlak var onu kesebilir miyim' dedi. Rasulullah (sav) ona ruhsat verdi. Ama o ruhsat, ondan başkasını da kapsadı mı kapsamadı mı bilemiyorum. (Enes): 'Sonra Rasulullah (sav) iki koça yöneldi ve onları kesti. İnsanlar da birkaç koyuna kalkıp (kestiler) ve onları kendi aralarında dağıttılar' ya da 'kendi aralarında parçalayıp pay ettiler' dedi."