Bize Rib'î b. İbrahim, ona Abdurrahman b. İshak, ona Zeyd b. Eslem, ona Atâ b. yesâr, ona da Ebu Saîd el-Hudrî şöyle demiştir:
"Hz. Peygamber'e (sav) 'Ey Allah’ın Rasulü! Kıyamet gününde Rabbimizi görecek miyiz?' diye sorduk. Hz. Peygamber (sav) 'Bulutsuz bir günde güneşi görmekte bir sıkıntı yaşar mısınız?' buyurdu. Biz 'Hayır' dedik. Hz. Peygamber (sav) 'Bulutsuz dolunaylı bir gecede ayı görmekte zorlanır mısınız? buyurdu. Biz yine 'Hayır' dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: İşte siz de Rabbinizi o gün böyle net bir şekilde göreceksiniz. Allah, kıyamet günü insanları düz bir sahada toplar ve 'Her kim neye tapıyorsa, şimdi ona tâbi olsun' diye nida edilir. Güneşe tapanlar, güneşe tâbi olurlar ve ateşe düşerler. Aya tapanlar aya tâbi olurlar ve ateşe düşerler. Putlara ve heykellere tapanlar da onlara tâbi olurlar ve ateşe düşerler. Allah’tan başka her neye ibadet edilmişse, ona tâbi olanlar böylece cehenneme düşer. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:"
"Geriye, içindeki münafıklarıyla birlikte müminler kalır, bir de ehl-i kitaptan, dünyada sade ve gösterişsiz yaşayan birtakım kimseler kalır. – Hz. Peygamber burada eliyle onların sayıca az olduklarını işaret etti. – Allah Teâlâ onlara gelir ve 'Neye ibadet ediyorsanız, onun ardınca gidin' buyurur. Onlar 'Biz Allah’a, onu görmeden ibadet ederdik' dediler. Bunun üzerine Allah, sâkını (bacağını) açar ve o anda gönüllü olarak secde etmek isteyen herkes secdeye kapanır. Ama riyakarlık ve gösteriş için secde eden herkes sırt üstü düşer (secdeye varamaz)."
"Sonra cehennemin üzerine sırat kurulur. Peygamberler, onun iki tarafında durur ve 'Allah’ım! Selâmet ver! Allah’ım! Selâmet ver!' diye dua ederler. Bu sırat kaygan ve tehlikeli bir yerdir. Orada kancalar ve çengeller bulunur. [Abdurrahman der ki: Bilmiyorum belki Rasulullah (sav):] Bu kancalar insanları yakalayarak çekip alırlar. [ifadesini de kullanmış olabilir.] Orada Necid’de yetişen dikenli bir bitki olan sa’dân dikenine benzer çengeller vardır. Ravi der ki: Hz. Peygamber (sav) onlara sa’dân dikenini tarif etti. sonra şöyle buyurdu: Sırattan ilk geçen ben ve ümmetim olacak. İnsanlar sırattan geçerken kimi şimşek gibi, kimi rüzgâr gibi, kimi iyi yarış atları gibi hızla geçer. Geçenlerden bazıları yara almış olur, bazıları ise ateşe düşer. Sıratı geçtikten sonra, onlar, sizlerin hakkını aramadaki ısrarından daha fazla bir ısrarla, ateşe düşmüş olan kardeşleri için Allah’a yalvarıp 'Ey Rabbimiz! Biz beraber cihada çıktık, birlikte hac ve umre yaptık. Şimdi ne oldu da biz kurtulduk da onlar helâk oldu?' derler. Bunun üzerine Allah Teâlâ 'Kalbinde bir dinar ağırlığı kadar iman olanı arayıp çıkarın' buyurur. Onlar da bu vasıftaki kimseleri çıkarırlar. Sonra Allah 'Kalbinde bir kırat ağırlığında iman olanı çıkarın' buyurur. Onlar yine çıkarır. Sonra 'Kalbinde bir hardal tanesi kadar iman olanı çıkarın' buyurur. Onlar da çıkarırlar."
Ebu Saîd der ki: Buna dair aramızda Allah’ın Kitabı vardır. Abdurrahman der ki: Sanıyorum Ebu Saîd "Yapılan iş hardal tanesi kadar bile olsa, biz onu getirip mizana koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz" (Enbiyâ 21/47) ayetini kastetti.
"Sonra onlar cehennemden çıkarılır ve Hayat Nehri denilen bir nehre atılırlar. Orada sele kapılmış bir tohumun yeniden bitmesi gibi yeniden hayat bulurlar. Görmez misiniz? Güneşe doğru büyüyen bitki yeşil olur; gölgeye doğru büyüyen ise sarı kalır. Sahâbe 'Ey Allah’ın Rasulü! Sanki sen çobanlık yapmış gibisin' dediler. Hz. Peygamber (sav) de 'Evet, ben gerçekten çobanlık yaptım' buyurdu."
Açıklama: Bu isnad Abdurrahman b. İshak'tan dolayı hasendir. Ashâbı Sünen onun rivayetlerine yer vermiştir, Müslim mutâbî rivayetler zikretmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
49982, HM011144
Hadis:
حَدَّثَنَا رِبْعِيُّ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِسْحَاقَ حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ أَسْلَمَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ قَالَ
سَأَلْنَا رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقُلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ هَلْ نَرَى رَبَّنَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَقَالَ هَلْ تُضَارُّونَ فِي الشَّمْسِ لَيْسَ دُونَهَا سَحَابٌ قَالَ قُلْنَا لَا قَالَ فَهَلْ تُضَارُّونَ فِي الْقَمَرِ لَيْلَةَ الْبَدْرِ لَيْسَ دُونَهُ سَحَابٌ قَالَ قُلْنَا لَا قَالَ فَإِنَّكُمْ تَرَوْنَ رَبَّكُمْ كَذَلِكَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَجْمَعُ اللَّهُ النَّاسَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِي صَعِيدٍ وَاحِدٍ قَالَ فَيُقَالُ مَنْ كَانَ يَعْبُدُ شَيْئًا فَلْيَتْبَعْهُ قَالَ فَيَتْبَعُ الَّذِينَ كَانُوا يَعْبُدُونَ الشَّمْسَ الشَّمْسَ فَيَتَسَاقَطُونَ فِي النَّارِ وَيَتْبَعُ الَّذِينَ كَانُوا يَعْبُدُونَ الْقَمَرَ الْقَمَرَ فَيَتَسَاقَطُونَ فِي النَّارِ وَيَتْبَعُ الَّذِينَ كَانُوا يَعْبُدُونَ الْأَوْثَانَ الْأَوْثَانَ وَالَّذِينَ كَانُوا يَعْبُدُونَ الْأَصْنَامَ الْأَصْنَامَ فَيَتَسَاقَطُونَ فِي النَّارِ قَالَ وَكُلُّ مَنْ كَانَ يُعْبَدُ مِنْ دُونِ اللَّهِ حَتَّى يَتَسَاقَطُونَ فِي النَّارِ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَيَبْقَى الْمُؤْمِنُونَ وَمُنَافِقُوهُمْ بَيْنَ ظَهْرَيْهِمْ وَبَقَايَا أَهْلِ الْكِتَابِ وَقَلَّلَهُمْ بِيَدِهِ قَالَ فَيَأْتِيهِمْ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ فَيَقُولُ أَلَا تَتَّبِعُونَ مَا كُنْتُمْ تَعْبُدُونَ قَالَ فَيَقُولُونَ كُنَّا نَعْبُدُ اللَّهَ وَلَمْ نَرَ اللَّهَ فَيُكْشَفُ عَنْ سَاقٍ فَلَا يَبْقَى أَحَدٌ كَانَ يَسْجُدُ لِلَّهِ إِلَّا وَقَعَ سَاجِدًا وَلَا يَبْقَى أَحَدٌ كَانَ يَسْجُدُ رِيَاءً وَسُمْعَةً إِلَّا وَقَعَ عَلَى قَفَاهُ قَالَ ثُمَّ يُوضَعُ الصِّرَاطُ بَيْنَ ظَهْرَيْ جَهَنَّمَ وَالْأَنْبِيَاءُ بِنَاحِيتَيْهِ قَوْلُهُمْ اللَّهُمَّ سَلِّمْ سَلِّمْ اللَّهُمَّ سَلِّمْ سَلِّمْ وَإِنَّهُ لَدَحْضُ مَزَلَّةٍ وَإِنَّهُ لَكَلَالِيبُ وَخَطَاطِيفُ قَالَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ وَلَا أَدْرِي لَعَلَّهُ قَدْ قَالَ تَخْطَفُ النَّاسَ وَحَسَكَةٌ تَنْبُتُ بِنَجْدٍ يُقَالُ لَهَا السَّعْدَانُ قَالَ وَنَعَتَهَا لَهُمْ قَالَ فَأَكُونُ أَنَا وَأُمَّتِي لَأَوَّلَ مَنْ مَرَّ أَوْ أَوَّلَ مَنْ يُجِيزُ قَالَ فَيَمُرُّونَ عَلَيْهِ مِثْلَ الْبَرْقِ وَمِثْلَ الرِّيحِ وَمِثْلَ أَجَاوِيدِ الْخَيْلِ وَالرِّكَابِ فَنَاجٍ مُسَلَّمٌ وَمَخْدُوشٌ مُكَلَّمٌ وَمَكْدُوسٌ فِي النَّارِ فَإِذَا قَطَعُوهُ أَوْ فَإِذَا جَاوَزُوهُ فَمَا أَحَدُكُمْ فِي حَقٍّ يَعْلَمُ أَنَّهُ حَقٌّ لَهُ بِأَشَدَّ مُنَاشَدَةً مِنْهُمْ فِي إِخْوَانِهِمْ الَّذِينَ سَقَطُوا فِي النَّارِ يَقُولُونَ أَيْ رَبِّ كُنَّا نَغْزُو جَمِيعًا وَنَحُجُّ جَمِيعًا وَنَعْتَمِرُ جَمِيعًا فَبِمَ نَجَوْنَا الْيَوْمَ وَهَلَكُوا قَالَ فَيَقُولُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ انْظُرُوا مَنْ كَانَ فِي قَلْبِهِ زِنَةُ دِينَارٍ مِنْ إِيمَانٍ فَأَخْرِجُوهُ قَالَ فَيُخْرَجُونَ قَالَ ثُمَّ يَقُولُ مَنْ كَانَ فِي قَلْبِهِ زِنَةُ قِيرَاطٍ مِنْ إِيمَانٍ فَأَخْرِجُوهُ قَالَ فَيُخْرَجُونَ قَالَ ثُمَّ يَقُولُ مَنْ كَانَ فِي قَلْبِهِ مِثْقَالُ حَبَّةِ خَرْدَلٍ مِنْ إِيمَانٍ فَأَخْرِجُوهُ قَالَ فَيُخْرَجُونَ قَالَ ثُمَّ يَقُولُ أَبُو سَعِيدٍ بَيْنِي وَبَيْنَكُمْ كِتَابُ اللَّهِ قَالَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ وَأَظُنُّهُ يَعْنِي قَوْلَهُ { وَإِنْ كَانَ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ أَتَيْنَا بِهَا وَكَفَى بِنَا حَاسِبِينَ } قَالَ فَيُخْرَجُونَ مِنْ النَّارِ فَيُطْرَحُونَ فِي نَهَرٍ يُقَالُ لَهُ نَهَرُ الْحَيَوَانِ فَيَنْبُتُونَ كَمَا تَنْبُتُ الْحِبُّ فِي حَمِيلِ السَّيْلِ أَلَا تَرَوْنَ مَا يَكُونُ مِنْ النَّبْتِ إِلَى الشَّمْسِ يَكُونُ أَخْضَرَ وَمَا يَكُونُ إِلَى الظِّلِّ يَكُونُ أَصْفَرَ قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ كَأَنَّكَ كُنْتَ قَدْ رَعَيْتَ الْغَنَمَ قَالَ أَجَلْ قَدْ رَعَيْتُ الْغَنَمَ
Tercemesi:
Bize Rib'î b. İbrahim, ona Abdurrahman b. İshak, ona Zeyd b. Eslem, ona Atâ b. yesâr, ona da Ebu Saîd el-Hudrî şöyle demiştir:
"Hz. Peygamber'e (sav) 'Ey Allah’ın Rasulü! Kıyamet gününde Rabbimizi görecek miyiz?' diye sorduk. Hz. Peygamber (sav) 'Bulutsuz bir günde güneşi görmekte bir sıkıntı yaşar mısınız?' buyurdu. Biz 'Hayır' dedik. Hz. Peygamber (sav) 'Bulutsuz dolunaylı bir gecede ayı görmekte zorlanır mısınız? buyurdu. Biz yine 'Hayır' dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: İşte siz de Rabbinizi o gün böyle net bir şekilde göreceksiniz. Allah, kıyamet günü insanları düz bir sahada toplar ve 'Her kim neye tapıyorsa, şimdi ona tâbi olsun' diye nida edilir. Güneşe tapanlar, güneşe tâbi olurlar ve ateşe düşerler. Aya tapanlar aya tâbi olurlar ve ateşe düşerler. Putlara ve heykellere tapanlar da onlara tâbi olurlar ve ateşe düşerler. Allah’tan başka her neye ibadet edilmişse, ona tâbi olanlar böylece cehenneme düşer. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:"
"Geriye, içindeki münafıklarıyla birlikte müminler kalır, bir de ehl-i kitaptan, dünyada sade ve gösterişsiz yaşayan birtakım kimseler kalır. – Hz. Peygamber burada eliyle onların sayıca az olduklarını işaret etti. – Allah Teâlâ onlara gelir ve 'Neye ibadet ediyorsanız, onun ardınca gidin' buyurur. Onlar 'Biz Allah’a, onu görmeden ibadet ederdik' dediler. Bunun üzerine Allah, sâkını (bacağını) açar ve o anda gönüllü olarak secde etmek isteyen herkes secdeye kapanır. Ama riyakarlık ve gösteriş için secde eden herkes sırt üstü düşer (secdeye varamaz)."
"Sonra cehennemin üzerine sırat kurulur. Peygamberler, onun iki tarafında durur ve 'Allah’ım! Selâmet ver! Allah’ım! Selâmet ver!' diye dua ederler. Bu sırat kaygan ve tehlikeli bir yerdir. Orada kancalar ve çengeller bulunur. [Abdurrahman der ki: Bilmiyorum belki Rasulullah (sav):] Bu kancalar insanları yakalayarak çekip alırlar. [ifadesini de kullanmış olabilir.] Orada Necid’de yetişen dikenli bir bitki olan sa’dân dikenine benzer çengeller vardır. Ravi der ki: Hz. Peygamber (sav) onlara sa’dân dikenini tarif etti. sonra şöyle buyurdu: Sırattan ilk geçen ben ve ümmetim olacak. İnsanlar sırattan geçerken kimi şimşek gibi, kimi rüzgâr gibi, kimi iyi yarış atları gibi hızla geçer. Geçenlerden bazıları yara almış olur, bazıları ise ateşe düşer. Sıratı geçtikten sonra, onlar, sizlerin hakkını aramadaki ısrarından daha fazla bir ısrarla, ateşe düşmüş olan kardeşleri için Allah’a yalvarıp 'Ey Rabbimiz! Biz beraber cihada çıktık, birlikte hac ve umre yaptık. Şimdi ne oldu da biz kurtulduk da onlar helâk oldu?' derler. Bunun üzerine Allah Teâlâ 'Kalbinde bir dinar ağırlığı kadar iman olanı arayıp çıkarın' buyurur. Onlar da bu vasıftaki kimseleri çıkarırlar. Sonra Allah 'Kalbinde bir kırat ağırlığında iman olanı çıkarın' buyurur. Onlar yine çıkarır. Sonra 'Kalbinde bir hardal tanesi kadar iman olanı çıkarın' buyurur. Onlar da çıkarırlar."
Ebu Saîd der ki: Buna dair aramızda Allah’ın Kitabı vardır. Abdurrahman der ki: Sanıyorum Ebu Saîd "Yapılan iş hardal tanesi kadar bile olsa, biz onu getirip mizana koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz" (Enbiyâ 21/47) ayetini kastetti.
"Sonra onlar cehennemden çıkarılır ve Hayat Nehri denilen bir nehre atılırlar. Orada sele kapılmış bir tohumun yeniden bitmesi gibi yeniden hayat bulurlar. Görmez misiniz? Güneşe doğru büyüyen bitki yeşil olur; gölgeye doğru büyüyen ise sarı kalır. Sahâbe 'Ey Allah’ın Rasulü! Sanki sen çobanlık yapmış gibisin' dediler. Hz. Peygamber (sav) de 'Evet, ben gerçekten çobanlık yaptım' buyurdu."
Açıklama:
Bu isnad Abdurrahman b. İshak'tan dolayı hasendir. Ashâbı Sünen onun rivayetlerine yer vermiştir, Müslim mutâbî rivayetler zikretmiştir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Said el-Hudrî 11144, 4/45
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yesar el-Hilalî (Ata b. Yesar)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Abdurrahman b. İshak el-Âmirî (Abdurrahman b. İshak b. Abdullah b. Hâris)
5. Rib'i b. Uleyye el-Esedi (Rib'i b. İbrahim b. Miksem)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın görülmesi, rü'yetullah, cemalullah
Cehennem, Cehennemlikler
Cennet, ehlinin Allah Teala ile konuşmaları
İman, Ahirete, Sırat köprüsü
Kıyamet, ahvali
Kıyamet, sıkıntıları
KTB, İMAN
Mizan/hesaplaşma, Ahirette hesaba çekilmek
Polemikler, Allah'ın baldırı, baldırların açılması
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona babası (Abdullah b. Nümeyr), ona A'meş, ona Marur b. Süveyd, ona Ebu Zer rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Cennete en son girip cehennemden en son çıkacak kişiyi biliyorum. O adam kıyamet günü getirilecek ve 'Buna küçük günahlarını gösterin ve büyük günahlarını ondan kaldırın' denilecek. Ona küçük günahları sunulacak ve 'Şu gün şöyle şöyle yapmıştın, falanca gün de böyle böyle yapmıştın' denilecek. O adam da 'Evet yaptım' diyecek ve yaptıklarını inkâr edemeyecek. Büyük günahlarının kendisine gösterilmesinden çekinecek. Ona 'Yaptığın her kötülüğün karşılığında bir iyilik vardır' denilecek. O kimse 'Rabbim! Bazı şeyler daha yapmıştım ama onları burada göremedim' diyecek. (Ravi der ki:) Rasulullah'ın (sav), azı dişleri görülecek kadar, güldüğünü gördüm."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1337, M000467
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنِ الْمَعْرُورِ بْنِ سُوَيْدٍ عَنْ أَبِى ذَرٍّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "إِنِّى لأَعْلَمُ آخِرَ أَهْلِ الْجَنَّةِ دُخُولاً الْجَنَّةَ وَآخِرَ أَهْلِ النَّارِ خُرُوجًا مِنْهَا رَجُلٌ يُؤْتَى بِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَيُقَالُ اعْرِضُوا عَلَيْهِ صِغَارَ ذُنُوبِهِ وَارْفَعُوا عَنْهُ كِبَارَهَا. فَتُعْرَضُ عَلَيْهِ صِغَارُ ذُنُوبِهِ فَيُقَالُ عَمِلْتَ يَوْمَ كَذَا وَكَذَا كَذَا وَكَذَا وَعَمِلْتَ يَوْمَ كَذَا وَكَذَا كَذَا وَكَذَا. فَيَقُولُ نَعَمْ. لاَ يَسْتَطِيعُ أَنْ يُنْكِرَ وَهُوَ مُشْفِقٌ مِنْ كِبَارِ ذُنُوبِهِ أَنْ تُعْرَضَ عَلَيْهِ. فَيُقَالُ لَهُ فَإِنَّ لَكَ مَكَانَ كُلِّ سَيِّئَةٍ حَسَنَةً. فَيَقُولُ رَبِّ قَدْ عَمِلْتُ أَشْيَاءَ لاَ أَرَاهَا هَا هُنَا." فَلَقَدْ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ضَحِكَ حَتَّى بَدَتْ نَوَاجِذُهُ.
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona babası (Abdullah b. Nümeyr), ona A'meş, ona Marur b. Süveyd, ona Ebu Zer rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Cennete en son girip cehennemden en son çıkacak kişiyi biliyorum. O adam kıyamet günü getirilecek ve 'Buna küçük günahlarını gösterin ve büyük günahlarını ondan kaldırın' denilecek. Ona küçük günahları sunulacak ve 'Şu gün şöyle şöyle yapmıştın, falanca gün de böyle böyle yapmıştın' denilecek. O adam da 'Evet yaptım' diyecek ve yaptıklarını inkâr edemeyecek. Büyük günahlarının kendisine gösterilmesinden çekinecek. Ona 'Yaptığın her kötülüğün karşılığında bir iyilik vardır' denilecek. O kimse 'Rabbim! Bazı şeyler daha yapmıştım ama onları burada göremedim' diyecek. (Ravi der ki:) Rasulullah'ın (sav), azı dişleri görülecek kadar, güldüğünü gördüm."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 467, /101
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Ebu Ümeyye Ma'rur b. Süveyd el-Esedî (Ma'rur b. Süveyd)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Hişam Abdullah b. Nümeyr el-Hemdânî (Abdullah b. Nümeyr b. Abdullah b. Ebu Hayye)
5. Ebu Abdurrahman Muhammed b. Numeyr el-Hemdânî el-Hârifî (Muhammed b. Abdullah b. Numeyr el-Hemedânî)
Konular:
Ahirete iman, mizan ve hesaplaşma
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Cennet,
Cennet, Dereceleri
Kıyamet, ahvali
KTB, İMAN
Mizan/hesaplaşma, Ahirette hesaba çekilmek
Bize Ubeydullah b. Said ve İshak b. Mansur, o ikisine Ravh, ona Ubeydullah, ona Ravh b. Ubade el-Kaysî, ona İbn Cüreyc, ona da Ebu Zübeyir şöyle rivayet etmiştir:
"Cabir b. Abdullah'a Vurûd (cehenneme uğrama) hakkında soruldu, o da şöyle cevap verdi: Bizler kıyamet günü şöyle şöyle (bazı merhalelerden geçerek) geliriz. Bak, (bizim bu geçişimiz, mertebe olarak) diğer insanların daha üstünde olur. Sonra her ümmet, taptıkları putlarıyla beraber çağrılır; ilk önce tapanlardan başlayarak sırasıyla çağrılır. Sonra Rabbimiz bize gelerek 'Siz kimi bekliyorsunuz?' diye sorar, orada olanlar da 'Rabbimizi bekliyoruz' diye cevap verir. Bunun üzerine Cenab-ı Hak 'Ben sizin Rabbinizim' buyurur. Onlar 'Seni görünceye kadar bekleyeceğiz' derler. Derken Allah Teâlâ onlara tecellî eder (kendini gösterir) ve tebessüm eder. Ardından müminler O’nun peşinden gider. İster münafık ister mümin olsun, her bir insana bir nur verilir ve herkes o nurla beraber yürür."
"Cehennem köprüsünün üzerinde, Allah'ın dilediği kimseleri çekip alan çengeller ve dikenler vardır. Sonra münafıkların ışıkları söner, müminler kurtuluşa erer. Kurtulan ilk gurubun yüzleri dolunay gibi parlar. Onların sayısı yetmiş bindir. Hesaba çekilmeden kurtulurlar. Onların ardından gelenler gökteki en parlak yıldızlar gibidir. Sonra şefaat helal olur ve (şefaat ehli), 'Allah'tan başka ilah yoktur' diyen ve kalbinde bir arpa miktarı hayır bulunan kimseler, cehennemden çıkıncaya kadar şefaate devam ederler. Bunlar cennetin avlusuna konulur, cennetlikler onlara su serpmeye başlarlar. Sonunda bunlar sel kalıntısı toprakta biten ot gibi yeşerir ve yanıkları gider. Sonra (cehennemden çıkan son kişiye) ne istediği sorulur, ona dünya ve on katı kadar (cennet nimeti) verilir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1346, M000469
Hadis:
حَدَّثَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ وَإِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ كِلاَهُمَا عَنْ رَوْحٍ قَالَ عُبَيْدُ اللَّهِ حَدَّثَنَا رَوْحُ بْنُ عُبَادَةَ الْقَيْسِىُّ حَدَّثَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ قَالَ أَخْبَرَنِى أَبُو الزُّبَيْرِ
"أَنَّهُ سَمِعَ جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ يُسْأَلُ عَنِ الْوُرُودِ فَقَالَ نَجِىءُ نَحْنُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَنْ كَذَا وَكَذَا انْظُرْ أَىْ ذَلِكَ فَوْقَ النَّاسِ - قَالَ - فَتُدْعَى الأُمَمُ بِأَوْثَانِهَا وَمَا كَانَتْ تَعْبُدُ الأَوَّلُ فَالأَوَّلُ ثُمَّ يَأْتِينَا رَبُّنَا بَعْدَ ذَلِكَ فَيَقُولُ مَنْ تَنْظُرُونَ فَيَقُولُونَ نَنْظُرُ رَبَّنَا. فَيَقُولُ أَنَا رَبُّكُمْ. فَيَقُولُونَ حَتَّى نَنْظُرَ إِلَيْكَ. فَيَتَجَلَّى لَهُمْ يَضْحَكُ - قَالَ - فَيَنْطَلِقُ بِهِمْ وَيَتَّبِعُونَهُ وَيُعْطَى كُلُّ إِنْسَانٍ مِنْهُمْ - مُنَافِقٍ أَوْ مُؤْمِنٍ - نُورًا ثُمَّ يَتَّبِعُونَهُ وَعَلَى جِسْرِ جَهَنَّمَ كَلاَلِيبُ وَحَسَكٌ تَأْخُذُ مَنْ شَاءَ اللَّهُ ثُمَّ يَطْفَأُ نُورُ الْمُنَافِقِينَ ثُمَّ يَنْجُو الْمُؤْمِنُونَ فَتَنْجُو أَوَّلُ زُمْرَةٍ وُجُوهُهُمْ كَالْقَمَرِ لَيْلَةَ الْبَدْرِ سَبْعُونَ أَلْفًا لاَ يُحَاسَبُونَ ثُمَّ الَّذِينَ يَلُونَهُمْ كَأَضْوَإِ نَجْمٍ فِى السَّمَاءِ ثُمَّ كَذَلِكَ ثُمَّ تَحِلُّ الشَّفَاعَةُ وَيَشْفَعُونَ حَتَّى يَخْرُجَ مِنَ النَّارِ مَنْ قَالَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَكَانَ فِى قَلْبِهِ مِنَ الْخَيْرِ مَا يَزِنُ شَعِيرَةً فَيُجْعَلُونَ بِفِنَاءِ الْجَنَّةِ وَيَجْعَلُ أَهْلُ الْجَنَّةِ يَرُشُّونَ عَلَيْهِمُ الْمَاءَ حَتَّى يَنْبُتُوا نَبَاتَ الشَّىْءِ فِى السَّيْلِ وَيَذْهَبُ حُرَاقُهُ ثُمَّ يَسْأَلُ حَتَّى تُجْعَلَ لَهُ الدُّنْيَا وَعَشَرَةُ أَمْثَالِهَا مَعَهَا."
Tercemesi:
Bize Ubeydullah b. Said ve İshak b. Mansur, o ikisine Ravh, ona Ubeydullah, ona Ravh b. Ubade el-Kaysî, ona İbn Cüreyc, ona da Ebu Zübeyir şöyle rivayet etmiştir:
"Cabir b. Abdullah'a Vurûd (cehenneme uğrama) hakkında soruldu, o da şöyle cevap verdi: Bizler kıyamet günü şöyle şöyle (bazı merhalelerden geçerek) geliriz. Bak, (bizim bu geçişimiz, mertebe olarak) diğer insanların daha üstünde olur. Sonra her ümmet, taptıkları putlarıyla beraber çağrılır; ilk önce tapanlardan başlayarak sırasıyla çağrılır. Sonra Rabbimiz bize gelerek 'Siz kimi bekliyorsunuz?' diye sorar, orada olanlar da 'Rabbimizi bekliyoruz' diye cevap verir. Bunun üzerine Cenab-ı Hak 'Ben sizin Rabbinizim' buyurur. Onlar 'Seni görünceye kadar bekleyeceğiz' derler. Derken Allah Teâlâ onlara tecellî eder (kendini gösterir) ve tebessüm eder. Ardından müminler O’nun peşinden gider. İster münafık ister mümin olsun, her bir insana bir nur verilir ve herkes o nurla beraber yürür."
"Cehennem köprüsünün üzerinde, Allah'ın dilediği kimseleri çekip alan çengeller ve dikenler vardır. Sonra münafıkların ışıkları söner, müminler kurtuluşa erer. Kurtulan ilk gurubun yüzleri dolunay gibi parlar. Onların sayısı yetmiş bindir. Hesaba çekilmeden kurtulurlar. Onların ardından gelenler gökteki en parlak yıldızlar gibidir. Sonra şefaat helal olur ve (şefaat ehli), 'Allah'tan başka ilah yoktur' diyen ve kalbinde bir arpa miktarı hayır bulunan kimseler, cehennemden çıkıncaya kadar şefaate devam ederler. Bunlar cennetin avlusuna konulur, cennetlikler onlara su serpmeye başlarlar. Sonunda bunlar sel kalıntısı toprakta biten ot gibi yeşerir ve yanıkları gider. Sonra (cehennemden çıkan son kişiye) ne istediği sorulur, ona dünya ve on katı kadar (cennet nimeti) verilir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 469, /102
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Zübeyr Muhammed b. Müslim el-Kuraşi (Muhammed b. Müslim b. Tedrus)
3. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
4. Ebu Muhammed Ravh b. Ubade el-Kaysî (Ravh b. Ubade b. Alâ b. Hasan b. Amr b. Mersed)
5. Ebu Kudame Ubeydullah b. Saîd el-Yeşkurî (Ubeydullah b. Saîd b. Yahya)
5. İshak b. Mansur el-Kevsec (İshak b. Mansur b. Behram)
Konular:
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Cennet,
İman, Ahirete, Sırat köprüsü
İman, Esasları, Allah'a İman
İman, Esasları, Allah'a ve Rasulüne iman
Kıyamet, ahvali
KTB, İMAN
KTB, TEVHİD
Mizan/hesaplaşma, Ahirette hesaba çekilmek
Münafık, Nifak / Münafık
Şefaat, şefaat
Tevhit, La ilahe illallah / kelime-i tevhidi söyleyen cennete girecektir
Bize Kuteybe, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Alâ b. Abdurrahman, ona da babası (Abdurrahman b. Yakub), Ebu Hureyre'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber (sav), "Müflis kimdir, bilir misiniz?" diye (ashâbına) sordu. Onlar da: "Ey Allah'ın elçisi, bize göre müflis, parası ve malı olmayan kimsedir' cevabını verdiler.
Rasulullah (sav) bunun üzerine şöyle buyurdu: "Ümmetimden müflis olan kişi, kıyamet günü (huzura) namaz, oruç ve zekât amelleri ile gelmesine rağmen, aynı zamanda birine sövmüş, iftira atmış, bir başkasının malını yemiş, kanını dökmüş ve birisine vurmuş olarak (kötü amelleri) olan kimsedir. Bu kişi (hesap vermek için) oturur, onun sevaplarının bir kısmı (yaptığı kötülüklere) kısas olarak hak sahiplerinden birine, diğer sevapları da başka bir hak sahibine verilir. O kişinin sevapları, yaptığı kötülüklerin kısası olarak verilirken tükenirse, hak sahiplerinin günahları alınıp ona yüklenir. Sonunda o kişi ateşe atılır."
[Ebu İsa (Tirmizî): 'Bu, hasen-sahih bir hadistir.' demiştir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14137, T002418
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنِ الْعَلاَءِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ:
أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ: "أَتَدْرُونَ مَا الْمُفْلِسُ؟" قَالُوا: ’الْمُفْلِسُ فِينَا يَا رَسُولَ اللَّهِ، مَنْ لاَ دِرْهَمَ لَهُ وَلاَ مَتَاعَ.’
قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: "الْمُفْلِسُ مِنْ أُمَّتِى، مَنْ يَأْتِى يَوْمَ الْقِيَامَةِ بِصَلاَتِهِ وَصِيَامِهِ وَزَكَاتِهِ، وَيَأْتِى قَدْ شَتَمَ هَذَا، وَقَذَفَ هَذَا، وَأَكَلَ مَالَ هَذَا، وَسَفَكَ دَمَ هَذَا، وَضَرَبَ هَذَا، فَيَقْعُدُ، فَيَقْتَصُّ هَذَا مِنْ حَسَنَاتِهِ، وَهَذَا مِنْ حَسَنَاتِهِ، فَإِنْ فَنِيَتْ حَسَنَاتُهُ قَبْلَ أَنْ يُقْتَصَّ مَا عَلَيْهِ مِنَ الْخَطَايَا، أُخِذَ مِنْ خَطَايَاهُمْ، فَطُرِحَ عَلَيْهِ ثُمَّ طُرِحَ فِى النَّارِ."
[قَالَ أَبُو عِيسَى: ’هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ.’]
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Alâ b. Abdurrahman, ona da babası (Abdurrahman b. Yakub), Ebu Hureyre'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber (sav), "Müflis kimdir, bilir misiniz?" diye (ashâbına) sordu. Onlar da: "Ey Allah'ın elçisi, bize göre müflis, parası ve malı olmayan kimsedir' cevabını verdiler.
Rasulullah (sav) bunun üzerine şöyle buyurdu: "Ümmetimden müflis olan kişi, kıyamet günü (huzura) namaz, oruç ve zekât amelleri ile gelmesine rağmen, aynı zamanda birine sövmüş, iftira atmış, bir başkasının malını yemiş, kanını dökmüş ve birisine vurmuş olarak (kötü amelleri) olan kimsedir. Bu kişi (hesap vermek için) oturur, onun sevaplarının bir kısmı (yaptığı kötülüklere) kısas olarak hak sahiplerinden birine, diğer sevapları da başka bir hak sahibine verilir. O kişinin sevapları, yaptığı kötülüklerin kısası olarak verilirken tükenirse, hak sahiplerinin günahları alınıp ona yüklenir. Sonunda o kişi ateşe atılır."
[Ebu İsa (Tirmizî): 'Bu, hasen-sahih bir hadistir.' demiştir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Sıfatü'l-Kıyâme 2, 4/613
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Alâ Abdurrahman b. Yakub el-Cühenî (Abdurrahman b. Yakub)
3. Alâ b. Abdurrahman el-Hırakî (Alâ b. Abdurrahman b. Yakub)
4. Ebu Muhammed Abdülaziz b. Muhammed ed-Derâverdî (Abdülaziz b. Muhammed b. Ubeyd b. Ebu Ubeyd)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Ahirete iman, mizan ve hesaplaşma
İman, Esasları, Ahirete iman
KTB, GÜNAH
KTB, İMAN
Mizan/hesaplaşma, Ahirette hesaba çekilmek
Mizan/hesaplaşma, Ahirette sevabı bitene hak sahibinin günahının yüklenmesi
Müflis, tanımı
Sevap, sevap
Öneri Formu
Hadis Id, No:
892, M000333
Hadis:
وَحَدَّثَنِى زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ حَدَّثَنَا مِسْعَرٌ وَهِشَامٌ ح
وَحَدَّثَنِى إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ أَخْبَرَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ عَلِىٍّ عَنْ زَائِدَةَ عَنْ شَيْبَانَ جَمِيعًا عَنْ قَتَادَةَ بِهَذَا الإِسْنَادِ
[عَنْ زُرَارَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم] مِثْلَهُ ["إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ تَجَاوَزَ لأُمَّتِى عَمَّا حَدَّثَتْ بِهِ أَنْفُسَهَا مَا لَمْ تَعْمَلْ أَوْ تَكَلَّمْ بِهِ."]
Tercemesi:
Bana Züheyr b. Harb, ona Veki', ona Mis'ar ve İshak b. Mansur, ona Hüseyin b. Ali, ona Zâide, ona Şeyban, onlara Katade bu isnatla [yani ona Zürâre, ona Ebu Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah (ac) ümmetimin gönlünden geçenlerden bunları hayata geçirmedikleri veya söylemedikleri takdirde sorumlu tutmaz."]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 333, /73
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Hâcib Zürâre b. Evfâ el-Haraşî (Zürare b. Evfa)
3. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
4. Ebu Seleme Misar b. Kidam el-Âmirî (Misar b. Kidam b. Zuheyr b. Ubeyde b. Haris)
5. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
6. Ebu Hayseme Züheyr b. Harb el-Haraşî (Züheyr b. Harb b. Eştâl)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Mizan/hesaplaşma, Ahirette hesaba çekilmek
Niyet, ameller niyetlere göre değerlendirilir
Niyet, Zihin inşası
Öneri Formu
Hadis Id, No:
281009, M000332-4
Hadis:
حَدَّثَنَا عَمْرٌو النَّاقِدُ وَزُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ قَالاَ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ ح وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ مُسْهِرٍ وَعَبْدَةُ بْنُ سُلَيْمَانَ ح وَحَدَّثَنَا ابْنُ الْمُثَنَّى وَابْنُ بَشَّارٍ قَالاَ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عَدِىٍّ كُلُّهُمْ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى عَرُوبَةَ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ زُرَارَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ تَجَاوَزَ لأُمَّتِى عَمَّا حَدَّثَتْ بِهِ أَنْفُسَهَا مَا لَمْ تَعْمَلْ أَوْ تَكَلَّمْ بِهِ » .
Tercemesi:
Bize Amr en-Nakid ve Züheyr b. Harb, ona İsmail b. İbrahim (T) Bize Ebû Bekir b. Ebû Şeybe, ona Ali b. Müshir ve Abde b. Süleyman (T) Bize İbnü'l-Müsennâ, İbn Beşşâr, onlara İbn Ebû Adî, ona Said b. Ebû Arûbe, ona Katâde, ona Zürâre, ona Ebû Hüreyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz yüce Allah, işlemedikleri veya söylemedikleri müddetçe ümmetimin gönlünden geçen günahları affetmiştir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 332, /73
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Hâcib Zürâre b. Evfâ el-Haraşî (Zürare b. Evfa)
3. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
4. Ebu Nadr Said b. Ebu Arûbe el-Adevî (Saîd b. Mihrân)
5. Ebu Hasan Ali b. Müshir el-Kuraşî (Ali b. Müshir b. Ali b. Umeyr)
6. Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe el-Absî (Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Mizan/hesaplaşma, Ahirette hesaba çekilmek
Niyet, ameller niyetlere göre değerlendirilir
Niyet, Zihin inşası
Öneri Formu
Hadis Id, No:
281010, M000332-5
Hadis:
حَدَّثَنَا عَمْرٌو النَّاقِدُ وَزُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ قَالاَ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ ح وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ مُسْهِرٍ وَعَبْدَةُ بْنُ سُلَيْمَانَ ح وَحَدَّثَنَا ابْنُ الْمُثَنَّى وَابْنُ بَشَّارٍ قَالاَ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عَدِىٍّ كُلُّهُمْ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى عَرُوبَةَ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ زُرَارَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ تَجَاوَزَ لأُمَّتِى عَمَّا حَدَّثَتْ بِهِ أَنْفُسَهَا مَا لَمْ تَعْمَلْ أَوْ تَكَلَّمْ بِهِ » .
Tercemesi:
Bize Amr en-Nakid ve Züheyr b. Harb, ona İsmail b. İbrahim (T) Bize Ebû Bekir b. Ebû Şeybe, ona Ali b. Müshir ve Abde b. Süleyman (T) Bize İbnü'l-Müsennâ, İbn Beşşâr, onlara İbn Ebû Adî, ona Said b. Ebû Arûbe, ona Katâde, ona Zürâre, ona Ebû Hüreyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz yüce Allah, işlemedikleri veya söylemedikleri müddetçe ümmetimin gönlünden geçen günahları affetmiştir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 332, /73
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Hâcib Zürâre b. Evfâ el-Haraşî (Zürare b. Evfa)
3. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
4. Ebu Nadr Said b. Ebu Arûbe el-Adevî (Saîd b. Mihrân)
5. Ebu Bişr İsmail b. Uleyye el-Esedî (İsmail b. İbrahim b. Miksem)
6. Ebu Hayseme Züheyr b. Harb el-Haraşî (Züheyr b. Harb b. Eştâl)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Mizan/hesaplaşma, Ahirette hesaba çekilmek
Niyet, ameller niyetlere göre değerlendirilir
Niyet, Zihin inşası
Öneri Formu
Hadis Id, No:
281011, M000332-6
Hadis:
حَدَّثَنَا عَمْرٌو النَّاقِدُ وَزُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ قَالاَ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ ح وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ مُسْهِرٍ وَعَبْدَةُ بْنُ سُلَيْمَانَ ح وَحَدَّثَنَا ابْنُ الْمُثَنَّى وَابْنُ بَشَّارٍ قَالاَ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عَدِىٍّ كُلُّهُمْ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى عَرُوبَةَ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ زُرَارَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ تَجَاوَزَ لأُمَّتِى عَمَّا حَدَّثَتْ بِهِ أَنْفُسَهَا مَا لَمْ تَعْمَلْ أَوْ تَكَلَّمْ بِهِ » .
Tercemesi:
Bize Amr en-Nakid ve Züheyr b. Harb, ona İsmail b. İbrahim (T) Bize Ebû Bekir b. Ebû Şeybe, ona Ali b. Müshir ve Abde b. Süleyman (T) Bize İbnü'l-Müsennâ, İbn Beşşâr, onlara İbn Ebû Adî, ona Said b. Ebû Arûbe, ona Katâde, ona Zürâre, ona Ebû Hüreyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz yüce Allah, işlemedikleri veya söylemedikleri müddetçe ümmetimin gönlünden geçen günahları affetmiştir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 332, /73
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Hâcib Zürâre b. Evfâ el-Haraşî (Zürare b. Evfa)
3. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
4. Ebu Nadr Said b. Ebu Arûbe el-Adevî (Saîd b. Mihrân)
5. Ebu Bişr İsmail b. Uleyye el-Esedî (İsmail b. İbrahim b. Miksem)
6. Ebu Osman Amr b. Muhammed en-Nakıd (Amr b. Muhammed b. Bükeyr)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Mizan/hesaplaşma, Ahirette hesaba çekilmek
Niyet, ameller niyetlere göre değerlendirilir
Niyet, Zihin inşası
Öneri Formu
Hadis Id, No:
288731, M000333-2
Hadis:
وَحَدَّثَنِى زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ حَدَّثَنَا مِسْعَرٌ وَهِشَامٌ ح
وَحَدَّثَنِى إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ أَخْبَرَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ عَلِىٍّ عَنْ زَائِدَةَ عَنْ شَيْبَانَ جَمِيعًا عَنْ قَتَادَةَ بِهَذَا الإِسْنَادِ
[عَنْ زُرَارَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم] مِثْلَهُ ["إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ تَجَاوَزَ لأُمَّتِى عَمَّا حَدَّثَتْ بِهِ أَنْفُسَهَا مَا لَمْ تَعْمَلْ أَوْ تَكَلَّمْ بِهِ."]
Tercemesi:
Bana Züheyr b. Harb, ona Veki', ona Mis'ar ve İshak b. Mansur, ona Hüseyin b. Ali, ona Zâide, ona Şeyban, onlara Katade bu isnatla [yani ona Zürâre, ona Ebu Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah (ac) ümmetimin gönlünden geçenlerden bunları hayata geçirmedikleri veya söylemedikleri takdirde sorumlu tutmaz."]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 333, /73
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Hâcib Zürâre b. Evfâ el-Haraşî (Zürare b. Evfa)
3. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
4. Hişam b. Ebu Abdullah ed-Destevâî (Hişam b. Senber)
5. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
6. Ebu Hayseme Züheyr b. Harb el-Haraşî (Züheyr b. Harb b. Eştâl)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Mizan/hesaplaşma, Ahirette hesaba çekilmek
Niyet, ameller niyetlere göre değerlendirilir
Niyet, Zihin inşası
Öneri Formu
Hadis Id, No:
288732, M000333-3
Hadis:
وَحَدَّثَنِى زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ حَدَّثَنَا مِسْعَرٌ وَهِشَامٌ ح
وَحَدَّثَنِى إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ أَخْبَرَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ عَلِىٍّ عَنْ زَائِدَةَ عَنْ شَيْبَانَ جَمِيعًا عَنْ قَتَادَةَ بِهَذَا الإِسْنَادِ
[عَنْ زُرَارَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم] مِثْلَهُ ["إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ تَجَاوَزَ لأُمَّتِى عَمَّا حَدَّثَتْ بِهِ أَنْفُسَهَا مَا لَمْ تَعْمَلْ أَوْ تَكَلَّمْ بِهِ."]
Tercemesi:
Bana Züheyr b. Harb, ona Veki', ona Mis'ar ve İshak b. Mansur, ona Hüseyin b. Ali, ona Zâide, ona Şeyban, onlara Katade bu isnatla [yani ona Zürâre, ona Ebu Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah (ac) ümmetimin gönlünden geçenlerden bunları hayata geçirmedikleri veya söylemedikleri takdirde sorumlu tutmaz."]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 333, /73
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Hâcib Zürâre b. Evfâ el-Haraşî (Zürare b. Evfa)
3. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
4. Ebu Muaviye Şeyban b. Abdurrahman et-Temimi (Şeyban b. Abdurrahman)
5. Zâide b. Kudame es-Sekafî (Zâide b. Kudame)
6. Ebu Abdullah Hüseyin b. Ali el-Cu'fi (Hüseyin b. Ali b. Velid)
7. İshak b. Mansur el-Kevsec (İshak b. Mansur b. Behram)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Mizan/hesaplaşma, Ahirette hesaba çekilmek
Niyet, ameller niyetlere göre değerlendirilir
Niyet, Zihin inşası