243 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe, ona Leys, ona el-Makburî, ona da Ebu Şüreyh el-Adevî şöyle demiştir: Amr b. Said Mekke'ye ordu gönderdiği sırada, Ebu Şüreyh el-Adevî ona şöyle dedi: Ey Emir, Mekke'nin fethinin ertesi günü Peygamber'in (sav) ayağa kalkıp söylediği bir sözü sana bildirmeme müsaade et. O hutbeyi şu iki kulağım işitti, kalbim belledi, söyleyeni de söylemekte bulunduğu anda gözlerim gördü. Peygamber (sav), Allah'a hamd ve sena ettikten sonra, şöyle buyurdu: "Muhakkak ki, Mekke'yi dokunulmaz kılan insanlar değil bizzat Allah'tır. Bundan dolayı Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimsenin Mekke'de kan dökmesi ve Mekke'deki herhangi bir ağacı kesmesi helal olmaz. Şayet herhangi bir kimse, Peygamber (sav) burada savaştı, diye ruhsatı tercih edecek olursa, ona “Allah yalnız Rasulü'ne izin vermiştir, size izin vermemiştir” deyiniz. Bana da sadece bir günün bir saati içinde izin verdi. Ondan sonra bu gün artık dünkü dokunulmazlığı geri gelmiştir. Bu dediklerimi burada hazır bulunanlar, bulunmayanlara tebliğ etsin." Bu sözlerinden sonra Ebu Şurayh'a “Amr ne dedi?” diye soruldu, o da cevaben şöyle dedi: Amr bana “Ey Ebu Şurayh, ben bunları senden daha çok bilirim. Ama Harem hiçbir asiyi, eli kanlı bir katili ve kanundan kaçan bir caniyi kurtaramaz” dedi. Buhari der ki: "Hurbe", "beliyye" demektir.
Bize İshak b. İbrahim el-Hanzalî, ona Cerir, ona Mansur, ona Mücahid, ona Tâvus, ona da İbn Abbas'ın (ra) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) Mekke'yi fethettiği gün şöyle buyurdu: "Artık hicret yoktur. Fakat cihat ve niyet vardır. Cihada davet edildiğinizde hemen icabet ediniz." Yine Mekke'nin fethi gününde Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Allah Mekke beldesini gökleri ve yeri yarattığı günden beri harem kılmıştır. Bu şehir, Allah'ın harem kılması sebebiyle kıyamet gününe kadar harem kalacaktır. Benden önce burada savaş hiçbir kimse için helal olmamıştır. Benim için de gündüzün bir saati dışında helal olmamıştır. Bu belde Allah'ın harem kılması ile kıyamet gününe kadar haremdir. Buranın dikeni kesilmez. Av hayvanı ürkütülmez, buluntu malına sahibini arayacak olan kimseden başkası el uzatıp alamaz, yeşil otları koparılmaz." Hutbenin akabinde Abbas; ey Allah'ın Rasulü! Izhır bitkisi bu yasaktan müstesna olsun. Çünkü ızhır, Mekkelilerin demircileri ve evleri için gereklidir dedi. Peygamber de (sav) "ızhır müstesnadır" buyurdu.
Bize Muhammed b. Râfî, ona Yahya b. Adem, ona Mufaddal, ona da Mansur, bu isnadla bu hadisin benzerini rivayet etmiş ama rivayetinde "gökleri ve yeri yarattığı gün" ifadesini söylememiş, yine kıtal (الْقِتَالِ) yerine katl (الْقَتْلَ) kelimesini kullanmış ve "bu beldede bulunan şeyi ilân etme niyetiyle alandan başkası alamaz" demiştir.
Bize Kuteybe, ona Leys, ona da Said b. Ebu Said, Ebu Şureyh'ten (ra) şöyle rivayet etmiştir: Amr b. Said Mekke'ye asker gönderirken, Ebu Şureyh ona şöyle demiştir: Ey komutan izin verirsen Mekke fethinin ertesi günü Peygamber'in (sav) söylediği, iki kulağımla duyduğum, kalbimle ezberlediğim, gözlerimle gördüğüm bir konuşmasını sana anlatayım. Rasulullah (sav), Allah'a hamd-ü senâdan sonra şöyle buyurdu: "Mekke'yi insanlar değil, Allah dokunulmaz kılmıştır. Allah'a ve ahirete inanan bir kimsenin orada kan dökmesi, ağaçları kesmesi helal değildir. Eğer biri çıkar, Rasulullah'ın (sav) orada savaştığını örnek getirirse ona “Allah, Rasulüne izin verdi size izin vermedi” deyin. Bana da günün bir miktarında izin verildi. Dünkü dokunulmazlığı tekrar geri gelmiştir. Bunu burada duyanlar, duymayanlara duyursun."