Öneri Formu
Hadis Id, No:
60266, HM006692
Hadis:
حَدَّثَنَا يَزِيدُ أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو قَالَ
لَمَّا دَخَلَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَكَّةَ عَامَ الْفَتْحِ قَامَ فِي النَّاسِ خَطِيبًا فَقَالَ يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّهُ مَا كَانَ مِنْ حِلْفٍ فِي الْجَاهِلِيَّةِ فَإِنَّ الْإِسْلَامَ لَمْ يَزِدْهُ إِلَّا شِدَّةً وَلَا حِلْفَ فِي الْإِسْلَامِ وَالْمُسْلِمُونَ يَدٌ عَلَى مَنْ سِوَاهُمْ تَكَافَأُ دِمَاؤُهُمْ يُجِيرُ عَلَيْهِمْ أَدْنَاهُمْ وَيَرُدُّ عَلَيْهِمْ أَقْصَاهُمْ تُرَدُّ سَرَايَاهُمْ عَلَى قَعَدِهِمْ لَا يُقْتَلُ مُؤْمِنٌ بِكَافِرٍ دِيَةُ الْكَافِرِ نِصْفُ دِيَةِ الْمُسْلِمِ لَا جَلَبَ وَلَا جَنَبَ وَلَا تُؤْخَذُ صَدَقَاتُهُمْ إِلَّا فِي دِيَارِهِمْ
Tercemesi:
Bize Yezid, ona Muhammed b. İshak da ona Amr b. Şuayb babasından ve dedesi Abdullah b. Amr'dan rivayetle şöyle dedi:
Rasulullah (sav) fetih yılında Mekke'ye girdiğinde insalara hutbe vermek için ayağa kalktı ve şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Cahiliye döneminde yapılan bütün antlaşmaları İslam sadece pekiştirmiştir. İslamda ise (böyle bir) antlaşma yoktur, çünkü Müslümanlar diğerlerine düşmanlarına karşı tek eldir (kuvvettir), kısas ve diyet konusunda kanları birbirine denktir, içlerinden yakın olanlar birbirini savunurken uzakta olanlar da ordularıyla destek gönderir. Bir Mümin bir kafirin diyeti olarak öldürülmez, (kafirin diyeti) müslümanın diyetinin yarısıdır. İslamda ceneb [Zekât memurunun bir yerde oturup, zekât verecek durumdaki mal sahiplerini oraya çağırarak zekâtlarını o yerde alması. Bu durum mal sahiplerine meşakkat verip onları sıkıntıya sokacağından dolayı yasaklanmıştır.] ve celeb [Zekât verecek olan mal sahibinin, kendi malını yerinden uzaklaştırmasıdır. Bu da zekât memuruna zorluk oluşturacağı için yasaklanmıştır.] yoktur ve zekat sadece kişilerin bulundukları yerlerden alınır."
Açıklama:
Bu isnad hasendir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Amr b. el-As 6692, 2/634
Senetler:
()
Konular:
Antlaşma, anlaşmalara dayalı ilişkiler
Cahiliye, adetlerini sürdürmek
Ganimet, hak sahiplerine taksimi
Hz. Peygamber, hitabeleri
Müslüman, mü'min olmayana karşı savunmak
Siyer, Mekke'nin fethi
Yargı, Diyet miktarı
Yargı, kısası düşüren haller
Zekat, zekat memurunun malı ayağına getirtmesi
Zimmet Ehli, Hukuku
Öneri Formu
Hadis Id, No:
8014, M006465
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ نُمَيْرٍ وَأَبُو أُسَامَةَ عَنْ زَكَرِيَّاءَ عَنْ سَعْدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جُبَيْرِ بْنِ مُطْعِمٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ حِلْفَ فِى الإِسْلاَمِ وَأَيُّمَا حِلْفٍ كَانَ فِى الْجَاهِلِيَّةِ لَمْ يَزِدْهُ الإِسْلاَمُ إِلاَّ شِدَّةً » .
Tercemesi:
Bize Ebubekir b. Ebu Şeybe, ona Abdullah b. Nümeyr ve Ebu Usâme, ona Zekeriyya, ona Said b. İbrahim, ona babası ona da Cübeyr b. Mut'im Rasulluh'ın şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"İslâm'da (kötülük üzerine) ahidleşmek yoktur. İslam, Cahiliyye devrinde (iyilik üzerine) yapılan bütün ahitlerin ancak gücünü pekiştirmiştir"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fedâilü's-sahâbe 6465, /1051
Senetler:
()
Konular:
Antlaşma, anlaşmalara dayalı ilişkiler
باب أَوْقَافِ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَأَرْضِ الْخَرَاجِ وَمُزَارَعَتِهِمْ وَمُعَامَلَتِهِمْ . وَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم لِعُمَرَ « تَصَدَّقْ بِأَصْلِهِ لاَ يُبَاعُ ، وَلَكِنْ يُنْفَقُ ثَمَرُهُ فَتَصَدَّقَ بِهِ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16947, Buhari, Muzara't, 14(bab başlığı)
Hadis:
باب أَوْقَافِ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَأَرْضِ الْخَرَاجِ وَمُزَارَعَتِهِمْ وَمُعَامَلَتِهِمْ . وَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم لِعُمَرَ « تَصَدَّقْ بِأَصْلِهِ لاَ يُبَاعُ ، وَلَكِنْ يُنْفَقُ ثَمَرُهُ فَتَصَدَّقَ بِهِ » .
Tercemesi:
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) arkadaşlarının vakıfları, harac arazileri [fetih ile elde edilmiş toprakların gayri müslim olması halinde, tasarruf hakları yerli halka bırakılan araziler], müzâraa akdi [tohum ekmek ve mahsulü belli oranda paylaşmak üzere arazi sahibiyle emek sahibi arasında yapılan ziraî ortaklık] ve muamelat [fıkhın ibadetler dışında kalan kısmı] babı. Hz. Peygamber (s.a.v.), Ömer'e [bir hurma bahçesi hakkında] şöyle buyurmuştur:
"Orayı satılamaz kaydıyla fakat meyvesi infak edilmek üzere bağışla, o da bu hal üzere bağışladı."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Antlaşma, anlaşmalara dayalı ilişkiler
Öneri Formu
Hadis Id, No:
150094, BS13208
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو الْحُسَيْنِ بْنُ الْفَضْلِ الْقَطَّانُ َخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ سُفْيَانَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى النَّيْسَابُورِىُّ أَخْبَرَنَا بِشْرُ بْنُ الْمُفَضَّلِ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ إِسْحَاقَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ جُبَيْرِ بْنِ مُطْعِمٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« شَهِدْتُ غُلاَمًا حِلْفَ الْمُطَيَّبِينَ فَمَا أُحِبُّ أَنْ أَنْكُثَهُ وَإِنَّ لِى حُمْرَ النَّعَمِ ».
Tercemesi:
Bize Ebu el-Hasan b. Fadl el-Guddân, ona Abdullah b. Cafer, ona Yakub b. Süfyan, ona Yahya b. Yahya en-Neysâbûrî, ona Bişr b. el-Mufaddal, ona Abdurrahman b. İshak, ona ez-Zührî, ona Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im, ona babası ona da Abdurrahman b. Avf, Rasulullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Çocukluğumda Hılfu’l-mudayyibîn'e (İyilik yapanlar ittifakı) katıldım. Bana kızıl develer verilse dahi o antlaşmayı asla bozmam."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Kasmu'l-Fey'i ve'l-Ganime 13208, 13/343
Senetler:
()
Konular:
Antlaşma, anlaşmalara dayalı ilişkiler
Siyer, Hılfu'l-Fudul
Öneri Formu
Hadis Id, No:
153079, BS16011
Hadis:
قَالَ الشَّيْخُ أَمَّا حَدِيثُ عَمْرٍو فَأَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ وَأَبُو سَعِيدِ بْنُ أَبِى عَمْرٍو قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو الْعَبَّاسِ مُحَمَّدُ بْنُ يَعْقُوبَ حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ الْجَبَّارِ الْعُطَارِدِىُّ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ بُكَيْرٍ ح وَأَخْبَرَنَا أَبُو طَاهِرٍ الْفَقِيهُ أَخْبَرَنَا أَبُو حَامِدِ بْنُ بِلاَلٍ حَدَّثَنَا أَبُو الأَزْهَرِ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ سَعْدٍ حَدَّثَنَا أَبِى جَمِيعًا عَنِ ابْنِ إِسْحَاقَ حَدَّثَنِى عَمْرُو بْنُ شُعَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ : خَطَبَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- النَّاسَ عَامَ الْفَتْحِ فَقَالَ :« أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّهُ مَا كَانَ مِنْ حِلْفٍ فِى الْجَاهِلِيَّةِ فَإِنَّ الإِسْلاَمَ لَمْ يَزِدْهُ إِلاَّ شِدَّةً وَلاَ حِلْفَ فِى الإِسْلاَمِ وَالْمُسْلِمُونَ يَدٌ عَلَى مَنْ سِوَاهُمْ يَسْعَى بِذِمَّتِهِمْ أَدْنَاهُمْ يَرُدُّ عَلَيْهِمْ أَقْصَاهُمْ تَرُدُّ سَرَايَاهُمْ عَلَى قَعَدَتِهِمْ لاَ يُقْتَلُ مُؤْمِنٌ بِكَافِرٍ دِيَةُ الْكَافِرِ نِصْفُ دِيَةِ الْمُؤْمِنِ لاَ جَلَبَ وَلاَ جَنَبَ وَلاَ تُؤْخَذُ صَدَقَاتُهُمْ إِلاَّ فِى دُورِهِمْ ». لَفْظُ حَدِيثِ يُونُسَ بْنِ بُكَيْرٍ.
Tercemesi:
eş-Şeyh (Beyhakî) dedi: Amr hadisine gelince, bize Abdullah el-Hâfız ve Ebu Said b. Ebu Amr, onlara Ebu el-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Ahmed b. Abdulcebbar el-Utârî, ona Yunus b. Bukeyr, T bize Ebu Tahir el-Fakîh, ona Ebu Hamid b. Bilal, ona Ebu el-Ezher, ona Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona babası, ona İbn İshak, ona Amr b. Şuayb o da babası ve dedesinden rivayet ederek dedi:
Rasulullah (sav) fetih senesinde hutbe verdi ve şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Cahiliye döneminde yapılan bütün antlaşmaları İslam sadece pekiştirmiştir. İslamda ise (böyle bir) antlaşma yoktur, çünkü Müslümanlar diğerlerine [düşmanlarına] karşı tek eldir (kuvvettir), içlerinden yakın olanlar birbirini korumak için çabalarken uzakta olanlar da ordularıyla destek gönderir. Bir Mümin bir kafirin diyeti olarak öldürülmez, (kafirin diyeti) müslümanın diyetinin yarısıdır. İslamda ceneb [Zekât memurunun bir yerde oturup, zekât verecek durumdaki mal sahiplerini oraya çağırarak zekâtlarını o yerde alması. Bu durum mal sahiplerine meşakkat verip onları sıkıntıya sokacağından dolayı yasaklanmıştır.] ve celeb [Zekât verecek olan mal sahibinin, kendi malını yerinden uzaklaştırmasıdır. Bu da zekât memuruna zorluk oluşturacağı için yasaklanmıştır.] yoktur ve zekat sadece kişilerin bulundukları yerlerden alınır." Bu hadisin lafzı Yunus b. Bukeyr'e aittir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Tahrîmu'l-katl 16011, 16/177
Senetler:
()
Konular:
Antlaşma, anlaşmalara dayalı ilişkiler
cahiliye, âdetleri
Hz. Peygamber, hitabeleri
Kısas, gayrı müslime
Siyer, Mekke'nin fethi
Suçlar, Yargı: diyet, kişiye karşı işlenen suçlar
Yargı, Diyet miktarı
Zekat, zekat memurunun malı ayağına getirtmesi
Zimmet Ehli, Hukuku
Öneri Formu
Hadis Id, No:
149531, BS012655
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَلِىٍّ الرُّوذْبَارِىُّ أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَكْرٍ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ ثَابِتٍ حَدَّثَنِى عَلِىُّ بْنُ حُسَيْنٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ يَزِيدَ النَّحْوِىِّ عَنْ عِكْرِمَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ (وَالَّذِينَ عَاقَدَتْ أَيْمَانُكُمْ فَآتُوهُمْ نَصِيبَهُمْ) كَانَ الرَّجُلُ يُحَالِفُ الرَّجُلَ لَيْسَ بَيْنَهُمَا نَسَبٌ فَيَرِثُ أَحَدُهُمَا الآخَرَ فَنَسَخَ ذَلِكَ الأَنْفَالُ فَقَالَ (وَأُوْلُو الأَرْحَامِ بَعْضُهُمْ أَوْلَى بِبَعْضٍ)
Tercemesi:
Bize Ebu Ali er-Rûzbârî, ona Muhammed b. Bekr, ona Ebu Davud, ona Ahmed b. Muhammed b. Sâbit, ona Ali b. Hüseyin, ona babası, ona Yezîd en-Nahvî, ona İkrime ona da İbn Abbas rivayet ederek dedi:
(Kendileriyle sözleşme yaptığınız kimselerin de paylarını verin / Nisâ, 4/33, âyet-i kerimesi inince Müslümanlardan) Aralarında kan bağı bulunmayan bir adam başka bir adamla, antlaşma yaparak [muvâlât sözleşmesinden doğan hükmi akrabalık bağı yoluyla] biri diğerine varis oluyordu. Sonra Enfâl suresindeki ayet bu hükmü bunu iptal (nesh) etti. Allah (cc) şöyle buyurdu: (Akraba olan Müslümanlar, Allah'ın kitabına göre birbirlerine daha yakındırlar, Enfâl, 8/75)
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Ferâiz 12655, 12/600
Senetler:
()
Konular:
Antlaşma, anlaşmalara dayalı ilişkiler
Kur'an, Ayet Yorumu
Kur'an, Nüzul sebebleri
Miras, kimlere ve ne kadar düştüğü
Nesh, Hadislerin birbirini neshi
Yargı, miras Hukuku
Öneri Formu
Hadis Id, No:
150310, BS13416
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ أَخْبَرَنِى أَبُو أَحْمَدَ الْحَافِظُ أَخْبَرَنَا أَبُو جَعْفَرٍ : مُحَمَّدُ بْنُ الْحُسَيْنِ الْخَثْعَمِىُّ حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عُثْمَانَ بْنِ حَكِيمٍ الأَوْدِىُّ حَدَّثَنَا شُرَيْحُ بْنُ مَسْلَمَةَ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ يَعْنِى ابْنَ يُوسُفَ بْنِ أَبِى إِسْحَاقَ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ حَدَّثَنِى الْبَرَاءُ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلى الله عليه وسلم- لَمَّا أَرَادَ أَنْ يَعْتَمِرَ أَرْسَلَ إِلَى أَهْلِ مَكَّةَ يَسْتَأْذِنُهُمْ لِيَدْخُلَ مَكَّةَ فَاشْتَرَطُوا عَلَيْهِ أَنْ لاَ يُقِيمَ بِهَا إِلاَّ ثَلاَثَ لَيَالٍ وَلاَ يَدْخُلَهَا إِلاَّ بِجُلُبَّانِ السِّلاَحِ وَلاَ يَدْعُوَ مِنْهُمْ أَحَدًا قَالَ فَأَخَذَ يَكْتُبُ الشَّرْطَ بَيْنَهُمْ عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ كَتَبَ : هَذَا مَا قَاضَى عَلَيْهِ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ فَقَالُوا لَوْ عَلِمْنَا أَنَّكَ رَسُولُ اللَّهِ لَمْ نَمْنَعْكَ وَلَبَايَعْنَاكَ وَلَكِنِ اكْتُبْ هَذَا مَا قَاضَى عَلَيْهِ مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ فَقَالَ : :« أَنَا وَاللَّهِ مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ وَأَنَا وَاللَّهِ رَسُولُ اللَّهِ ». قَالَ : وَكَانَ لاَ يَكْتُبُ قَالَ فَقَالَ لِعَلِىٍّ :« امْحُ رَسُولَ اللَّهِ ». قَالَ عَلِىٌّ : وَاللَّهِ لاَ أَمْحَاهُ أَبَدًا. قَالَ :« فَأَرِنِيهِ ». فَأَرَاهُ إِيَّاهُ فَمَحَاهُ النَّبِىُّ -صلى الله عليه وسلم- بِيَدِهِ فَلَمَّا دَخَلَ وَمَضَى الأَجَلُ أَتَوْا عَلِيًّا رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ فَقَالُوا : مُرْ صَاحِبَكَ فَلْيَرْتَحِلْ فَذَكَرَ ذَلِكَ عَلِىٌّ لِرَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ :« نَعَمْ أَرْتَحِلُ ». رَوَاهُ الْبُخَارِىُّ فِى الصَّحِيحِ عَنْ أَحْمَدَ بْنِ عُثْمَانَ الأَوْدِىُّ وَأَخْرَجَهُ مُسْلِمٌ مِنْ حَدِيثِ زَكَرِيَّا بْنِ أَبِى زَائِدَةَ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ بِمَعْنَاهُ وَأَخْرَجَهُ الْبُخَارِىُّ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ مُوسَى عَنْ إِسْرَائِيلَ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ وَقَالَ فِى الْحَدِيثِ : فَأَخَذَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- الْكِتَابَ وَلَيْسَ يُحْسِنُ يَكْتُبُ.
Tercemesi:
Bize Ebu Abdullah el-Hâfız, ona Ebu Ahmed el-Hâfız, ona Ebu Cafer Muhammed b. el-Hüseyin el-Has'amî, ona Ahmed b. Osman b. Hakîm el-Evdî, ona Şureyh b. Mesleme, ona İbrahim yani İbn Yusuf b. Ebu İshak, ona babası, ona Ebu İshak ona da el-Berâ (ra) rivayet etti:
Hz. Peygamber (sav) umre yapmak istediğinde Mekke'ye girmek için Mekke ehlinden izin istemek üzere elçi gönderdi. Mekkeliler, Peygamber'e Mekke'de ancak üç gece ikamet etmesini, Mekke'ye sadece silahları kınları içinde girmesini ve Mekkeliler'den hiçbir kimseyi davet etmemesini şart koştu. Râvî, bu şartları aralarından Ali b. Ebu Talib'in (ra) yazmaya başladığını söyledi. Ali b. Ebu Talib, 'Allah'ın elçisi Muhammed bu şartlar üzerine antlaşmıştır." yazdı. Müşrikler cevaben, 'Biz senin Allah'ın Rasulü olduğunu tasdik etmiş olaydık, seni [Ümre yapmaktan] engellemez ve elbette sana biat ederdik. Bu sebeple, 'Abdullah oğlu Muhammed bu şartlar üzerine antlaşmıştır' şeklinde yazmalısın', dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), "Allah'a yemin ederim ki! Ben Abdullah'ın oğlu Muhammed'im ve yine Allah'a yemin ederim ki Ben Allah'ın Resulüyüm." buyurdu. Râvî'nin dediğine göre Rasulullah bizzat yazmıyordu ve Hz. Peygamber Ali'ye "Rasulullah lafzını sil" buyurdu. Ali de 'Andolsun ki! Rasulullah lafzını asla silmem', dedi. Hz. Peygamber (sav), "Öyleyse onu bana göster!" buyurdu. Ali, o lafzı gösterince Hz. Peygamber (sav) de kendi eliyle Rasulullah lafzını sildi. [Ertesi yıl] Hz. Peygamber (sav) Mekke'ye girip şart kıldıkları üç gün (ikamet süresi) geçince, Mekkeliler Ali'ye (ra) geldiler ve 'Arkadaşına hemen Mekke'den ayrılmasını söyle', dediler. Ali de bunu Rasulullah'a (sav) bildirince, Hz. Peygamber "Evet, ayrılıyorum", buyurdu. Buharî, bu hadisi Sahih adlı eserinde Ahmed b. Osman b. el-Evdî'den naklen rivayet etmiştir. Müslim, bu hadisi Zekeriyya b. Ebu Zâide'nin Ebu İshak'tan yaptığı manen rivayetle tahric etmiştir. Buharî de Abdullah b. Musa'nın İsrâîl'den onun da Ebu İshak'tan yaptığı rivayetle tahric etmiş ve hadis hakkında şöyle demiştir: Yazısı güzel olmadığı halde Rasulullah (sav) yazmaya başladı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Nikah 13416, 13/478
Senetler:
()
Konular:
Ahit, Anlaşma, anlaşmalarda şartlara riayet,
Antlaşma, anlaşmalara dayalı ilişkiler
Biat, biat alımı
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Hz. Peygamber, hitap şekilleri
Hz. Peygamber, okuma, yazma bilmesi, ümmiliği
Siyer, Hudeybiye Anlaşması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
149945, BS13061
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ وَأَبُو بَكْرٍ : أَحْمَدُ بْنُ الْحَسَنِ قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو الْعَبَّاسِ : مُحَمَّدُ بْنُ يَعْقُوبَ حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ الْجَبَّارِ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ بُكَيْرٍ عَنِ ابْنِ إِسْحَاقَ قَالَ حَدَّثَنِى عَمْرُو بْنُ شُعَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ : خَطَبَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- عَامَ الْفَتْحِ فَقَالَ :« أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّهُ مَا كَانَ مِنْ حِلْفٍ فِى الْجَاهِلِيَّةِ فَإِنَّ الإِسْلاَمَ لَمْ يَزِدْهُ إِلاَّ شِدَّةً وَلاَ حِلْفَ فِى الإِسْلاَمِ وَالْمُسْلِمُونَ يَدٌ عَلَى مَنْ سِوَاهُمْ يَسْعَى بِذِمَّتِهِمْ أَدْنَاهُمْ يَرُدُّ عَلَيْهِمْ أَقْصَاهُمْ تَرُدُّ سَرَايَاهُمْ عَلَى قَعَدَتِهِمْ ». وَذَكَرَ لْحَدِيثِ.
Tercemesi:
Bize Ebu Abdullah el-Hâfız ve Ebubekir Ahmed b. el-Hasan, onlara Ebu el-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Ahmed b. Abdulcebbar, ona Yunus b. Bukeyr, ona İbn İshak da ona Amr b. Şuayb babasından ve dedesinden rivayetle şöyle dedi:
Rasulullah (sav) fetih senesinde hutbe verdi ve şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Cahiliye döneminde yapılan bütün antlaşmaları İslam sadece pekiştirmiştir. İslamda ise (böyle bir) antlaşma yoktur, çünkü Müslümanlar diğerlerine (düşmanlarına) karşı tek eldir (kuvvettir), içlerinden yakın olanlar birbirini korumak için çabalarken uzakta olanlar da ordularıyla destek gönderir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Kasmu'l-Fey'i ve'l-Ganime 13061, 13/244
Senetler:
()
Konular:
Antlaşma, anlaşmalara dayalı ilişkiler
cahiliye, âdetleri
Hz. Peygamber, hitabeleri
Siyer, Mekke'nin fethi
Yargı, Hukukta eşitlik
Yargı, Kısas
Zimmet Ehli, Hukuku
Öneri Formu
Hadis Id, No:
150095, BS13209
Hadis:
وَأَخْبَرَنَا أَبُو نَصْرِ بْنُ قَتَادَةَ أَخْبَرَنَا أَبُو الْحَسَنِ : مُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ زَكَرِيَّا الأَدِيبُ حَدَّثَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ زِيَادٍ الْقَبَّانِىُّ حَدَّثَنَا أَبُو هِشَامٍ الْمُؤَمَّلُ بْنُ هِشَامٍ الْيَشْكُرِىُّ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ وَهُوَ ابْنُ عُلَيَّةَ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ إِسْحَاقَ فَذَكَرَهُ بِإِسْنَادِهِ وَمَعْنَاهُ إِلاَّ أَنَّهُ قَالَ :« شَهِدْتُ مَعَ عُمُومَتِى ».
Tercemesi:
Bize Ebu Nasr b. Katâde, ona Ebu el-Hasan Muhammed b. Ahmed b. Zekeriyya el-Edîb, ona el-Hüseyn b. Muhammed b. Ziyâd el-Kabbânî, ona Ebu Hişam el-Müemmel b. Hişam el-Yeşkurî, ona İsmail İbn Uleyye ona da Abdurrahman b. İshak isnadı ve manasıyla (Rasulullah'dan) sadece şöyle bir rivayette bulundu:
"Amcalarımla birlikte (Mutayyibîn antlaşmasına) katıldım."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Kasmu'l-Fey'i ve'l-Ganime 13209, 13/343
Senetler:
()
Konular:
Antlaşma, anlaşmalara dayalı ilişkiler
Siyer, Hılfu'l-Fudul
Öneri Formu
Hadis Id, No:
184511, MK14074
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بن إِبْرَاهِيمَ، عَنْ عَبْدِ الرَّازِقِ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، قَالَ: أَخْبَرَنِي عَامِرُ بن عَبْدِ الرَّحْمَنِ بن نِسْطَاسٍ عَنْ خَيْبَرَ، قَالَ: فَتَحَهَا النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، وَكَانَتْ جَمْعًا لَهُ حَرْثُهَا وَنَخْلُهَا، وَلَمْ يَكُنْ لِلنَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَأَصْحَابِهِ رَقِيقٌ، فَصَالَحَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَهُودَ عَلَى أَنَّهُمْ يَكْفُونَا الْعَمَلَ وَلَكُمْ شَطْرُ الثَّمَرِ، عَلَى أَنْ أُقِرُّكُمْ مَا بَدَا لِلَّهِ وَلِرَسُولِهِ، فَذَلِكَ حِينَ بَعَثَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ابْنَ رَوَاحَةَ يَخْرِصُهَا بَيْنَهُمْ، فَلَمَّا خَيَّرَهُمْ أَخَذَتْ يَهُودُ الثَّمَرَ، فَلَمْ تَزَلْ خَيْبَرُ بِيَدِ الْيَهُودِ عَلَى صُلْحِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، حَتَّى كَانَ عُمَرُ، فَأَخَرَجَهُمْ، فَقَالَتِ الْيَهُودُ: أَلَمْ يُصَالِحْنَا النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَلَى كَذَا وَكَذَا؟ قَالَ: بَلَى، عَلَى أَنَّهُ يُقِرُّكُمْ مَا بَدَا لِلَّهِ وَرَسُولِهِ، فَهَذَا حِينَ بَدَا لِي أَنْ أُخْرِجَكُمْ، فَأَخْرَجَهُمْ ثُمَّ قَسَّمَهَا بَيْنَ الْمُسْلِمِينَ الَّذِينَ افَتَتَحُوهَا مَعَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، وَلَمْ يُعْطِ مِنْهَا أَحَدًا لَمْ يَحْضَرِ افْتِتَاحَهَا، قَالَ: فَأَهْلُهَا الآنَ الْمُسْلِمُونَ لَيْسَ فِيهَا يَهُودٌ، وَإِنَّمَا كَانَ أَمْرُ رَسُولِ اللَّهِ بِالْخَرَصِ لِكَيْ يُحْصِي الزَّكَاةَ قَبْلَ أَنْ تُؤْكَلَ الثِّمَارُ، وَتُفَرَّقَ وَكَانُوا عَلَى ذَلِكَ".
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim, ona Abdurrezzak, ona İbn Cureyh ona da Âmir b. Abdurrahman b. Nistân Hayber hakkında şöyle rivayet etti:
Hz. Peygamber (sav), Hayber'i bütün ekinler ve bahçeler kendisine ait olarak fethetti. Hz. Peygamber (sav) ve ashabı hiç kimseyi esir almadı. Hz. Peygamber (sav), Yahudilerle iş gücü onlardan olmak kaydıyla meyvelerin yarısını vermeleri ve Allah ve Resul'ünün izhar ettiğini kabul etmeleri şartıyla sulh yaptı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), İbn Ravâha'yı hasat edilen meyveleri miktarını Yahudilerin yanında tespit etmesi için gönderdiğinde ve onları muhayyer bıraktığında [seçme imkanı verdiğinde] Yahudiler meyveleri aldılar. Hz. Peygamber'in (sav) sulh antlaşmasından itibaren, Ömer Yahudileri Hayber'den çıkartına kadar Hayber, Yahudilerinde elinde kalmaya devam etti. Ömer onları çıkartınca Yahudiler şöyle dedi: Hz. Peygamber (sav), bizimle şu ve şu şartlar üzerine antlaşma yapmadı mı? Ömer: Evet, sizin Allah'ın ve Resulünün izhar ettiğini kabul etmeniz üzerine antlaşma yaptı. İşte bu antlaşma benim için aşikar olduğu anda sizi çıkartıyorum, dedi. Ömer onları Hayber'den çıkarttı ve Hz. Peygamber'le (sav) birlikte Hayber'in fethine katılan Müslümanlar arasında taksim etti ve Hayber'in fethine katılmayanlara her hangi bir şey vermedi. Sonra Ömer şöyle dedi: Şu andan itibaren Hayber'in sahipleri Müslümanlardır, orada hiç bir Yahudi kalmamıştır. Çünkü Rasulullah'ın emri, meyveler yenilmeden ve ayrıştırılmadan zekat [cizye] miktarının hesaplanması konusuyla ilgiliydi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Antlaşma, anlaşmalara dayalı ilişkiler
Arazi, mülkiyet hukuku
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Hz. Peygamber, Hayber yahudileriyle arazide çalışma akdi yapması
Siyer, Hayber arazisi, ilgili uygulama, Hz. Peygamber ve Ömer'in