375 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Râbi' el-Atekî, ona Hammad, ona Eyyüb, ona Amr b. Said, ona da Humeyd b. Abdurrahman el-Hımyeri, ona da Sa'd oğullarının üçü “Sa'd Mekke'de hastalandı da Rasulullah (sav) onu dolaşmağa geldi” demiş ve hadisi Sakafî hadisi gibi rivayet etmişlerdir.
Açıklama: Hadisin tam metni için M004215 numaralı rivayete bakınız.
Bize Muhammed b. el-Müsenna, ona Abdüla'lâ, ona Hişam, ona Muhammed, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona da Sa'd b. Malik'in çocuklarından üçünden her biri diğer arkadaşı gibi rivayet ederek “Sa'd Mekke'de hastalandı da Peygamber (sav) onu dolaşmaya geldi” dedi ve Amr b. Said'in Humeyd el-Hımyerî'den rivayet ettiği hadisin benzerini rivayet etti.
Açıklama: Hadisin tam metni için M004215 numaralı rivayete bakınız.
Bize Muhammed b. Ebu Ömer el-Mekkî, ona es-Sekafî, ona Eyyüb es-Sehtiyânî, ona Amr b. Said, ona Humeyd b. Abdurrahman el-Himyerî, ona Sa'd'ın çocuklarından üçü, onlara da babaları (Sa'd b. Ebu Vakkâs) şöyle rivayet etmiştir: "Peygamber Efendimiz (sav) Mekke'de, hastalanan Sa'd'ı ziyarete geldi. Sa'd ağlamaya başladı. Allah'ın Rasulü 'neden ağlıyorsun' diye sordu, o da 'hicret ederek ayrıldığım bu topraklarda, Sa'd b. Havle gibi ölmekten korkuyorum' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Allah'ım! Sa'd'a şifa ver. Allah'ım! Sa'd'a şifa ver' diye üç defa dua etti. Sa'd 'ey Allah'ın Rasulü! Benim çok malım, mirasçı olarak da bir tek kızım var. Bütün malımı vasiyet edip (hayra bağışlayabilir miyim?)' diye sordu. Efendimiz 'olmaz' dedi. Sa'd 'o zaman üçte ikisini bıraksam' Hz. peygamber (sav) 'yine 'olmaz' dedi. 'Yarısını bıraksam' dedi. Hz. Peygamber (sav) yine 'Olmaz' buyurdu. Sa'd 'üçte birini? bıraksam' deyince Allah'ın Rasulü (sav) 'üçte bir de çok ama olur. Senin malından yaptığın sadaka, sadaka sevabı getirdiği gibi, ailene yaptığın harcamalar da sadaka sevabı getirir. Karının, senin malından yediği de sadakadır. Ailene geçimlik mal bırakman, onları insanlara muhtaç bir durumda koyup gitmenden daha iyidir' buyurdu." [Ravi der ki: metinde "insaların eline (بِيَدِهِ)" ifadesi de kullanılmış olabilir.]
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Kesîr b. Hişâm, ona Hişâm ed-Destüvâî, ona da Ebu Zübeyr, Cabir'in şöyle anlattığını rivayet etmiştir: "(Bir defasında) hastalanmıştım. Benim tam yedi kız kardeşim vardı. (Kendimde olmadığım bir zamanda) Hz. Peygamber (sav) yanıma gelip yüzüme üfürmüş. Bunun üzerine kedime geldim. Hz. Peygamber'e (sav) 'Ey Allah'ın Rasulü! Malımın üçte birisini kız kardeşlerime vasiyet edebilir miyim?' diye sordum. Hz. Peygamber (sav) 'Biraz daha artır' buyurdu. 'Malımın yarısını vasiyet etsem olur mu?' dediğimde, 'Yarıyı da geçebilirsin' buyurdu. Sonra beni bırakıp çıkıp giderken 'Ey Câbir! Bu hastalığından dolayı öleceğini sanmıyorum. Şüphesiz Allah (cc) miras ayetini indirdi ve kız kardeşlerine düşecek olan payı da açıkladı ve onlara mirastan üçte iki oranında pay ayırdı' buyurdu. Ebu Zübeyr’in nakline göre Câbir (Senden fetva isterler. De ki Allah (cc), babası ve çocuğu olmayan kimsenin mirası hakkındaki hükmü şöyle açıklıyor...) (en-Nisa 4/176) mealindeki ayet-i kerime, benim hakkımda inmiştir derdi."
Bize Müslim b. İbrahim, ona Hammad b. Zeyd, ona da Şeybe b. Hişam er-Rasibi ve Kesir b. Ma'dan şöyle rivayet etmişlerdir: Biz Salim b. Abdullah'a, akrabalarından başkasına vasiyet eden adamın durumunu sorduk. O da 'bu (vasiyet), onun vasiyet ettiği yere (ait olur!)' diye cevap verdi. O zaman biz, "Hasan '(bu vasiyet adamın) en yakınlarına iade edilir' diyor" dedik de, O bunu hoş karşılamadı ve ağır bir söz söyledi (onu bu görüşünden dolayı eleştirdi)."