حدثنا هشام بن عمار قال حدثنا الوليد قال حدثنا أبو رافع إسماعيل بن رافع قال حدثنا محمد بن المنكدر عن جابر : قال قال رجل يا رسول الله عندي دينار قال أنفقه على نفسك قال عندي آخر فقال أنفقه على خادمك أو قال على ولدك قال عندي آخر قال ضعه في سبيل الله وهو أخسها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165029, EM000750
Hadis:
حدثنا هشام بن عمار قال حدثنا الوليد قال حدثنا أبو رافع إسماعيل بن رافع قال حدثنا محمد بن المنكدر عن جابر : قال قال رجل يا رسول الله عندي دينار قال أنفقه على نفسك قال عندي آخر فقال أنفقه على خادمك أو قال على ولدك قال عندي آخر قال ضعه في سبيل الله وهو أخسها
Tercemesi:
— Cabir'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki, bir adam söyledi:
— Ey Allah'ın Resulü, bende bir altın para var.
Peygamber: — Onu kendine harca.» buyurdu. Adam:
— Bende başka bir tane var, dedi. Peygamber:
«— Onu hizmetçine —yahut dedi ki, çocuğuna— harca. Adam:
— Bende başka bir tane daha var, dedi. Peygamber:
«— Onu Allah yolunda (harcamaya) bırak, bu (faziletçe) en düşüğüdür.»[221]
İnsanın, kendi geçimini ve nafakaları üzerine bağlı olanların geçimini karşılaması üzerine bir farzdır, bundan sıyrılma çaresi yoktur, Allah yolunda harcama ise çok kere kifaye yolu İle farz olur; yani başka kimselerin bu farzı yerine getirmeleriyle diğerlerinden bu sorumluluk düşer. Bunun için Allah yolunda harcamanın fazileti, insanın zarurî ihtiyaçlarını karşılama mükellefiyetinden sonra gelir.[222]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 750, /595
Senetler:
()
Konular:
İnfak, Allah yolunda
Köle, cariyelere iyi davranmak
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Sadaka, aileye yapılan harcama
Sadaka, öncelikle aile efradına ve yakınlara verilmelidir
Sadaka, paylaşmaya önce yakınlardan başlamak
حدثنا آدم قال حدثنا شيبان أبو معاوية قال حدثنا عبد الملك بن عمير عن أبى سلمة بن عبد الرحمن عن أبى هريرة قال قال النبي صلى الله عليه وسلم لأبى الهيثم : هل لك خادم قال لا قال فإذا أتانا سبى فأتنا فأتى النبي صلى الله عليه وسلم برأسين ليس معهما ثالث فأتاه أبو الهيثم قال النبي صلى الله عليه وسلم اختر منهما قال يا رسول الله اختر لي فقال النبي صلى الله عليه وسلم إن المستشار مؤتمن خذ هذا فإني رايته يصلى واستوص به خيرا فقالت امرأته ما أنت ببالغ ما قال فيه النبي صلى الله عليه وسلم إلا أن تعتقه قال فهو عتيق فقال النبي صلى الله عليه وسلم إن الله لم يبعث نبيا ولا خليفة إلا وله بطانتان بطانه تأمره بالمعروف وتنهاه عن المنكر وبطانة لا تألوه خبالا ومن يوق بطانة السوء فقد وقى
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164068, EM000256
Hadis:
حدثنا آدم قال حدثنا شيبان أبو معاوية قال حدثنا عبد الملك بن عمير عن أبى سلمة بن عبد الرحمن عن أبى هريرة قال قال النبي صلى الله عليه وسلم لأبى الهيثم : هل لك خادم قال لا قال فإذا أتانا سبى فأتنا فأتى النبي صلى الله عليه وسلم برأسين ليس معهما ثالث فأتاه أبو الهيثم قال النبي صلى الله عليه وسلم اختر منهما قال يا رسول الله اختر لي فقال النبي صلى الله عليه وسلم إن المستشار مؤتمن خذ هذا فإني رايته يصلى واستوص به خيرا فقالت امرأته ما أنت ببالغ ما قال فيه النبي صلى الله عليه وسلم إلا أن تعتقه قال فهو عتيق فقال النبي صلى الله عليه وسلم إن الله لم يبعث نبيا ولا خليفة إلا وله بطانتان بطانه تأمره بالمعروف وتنهاه عن المنكر وبطانة لا تألوه خبالا ومن يوق بطانة السوء فقد وقى
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (Radiyallahu anh) 'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), Ebu'l-Heysem'e şöyle buyurdu :
«Senin hizmetçin var mı?»
O:
«Hayır!» dedi.
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seüemjî
«Bize esir geldiği zaman, bize gel.» dedi.
Sonra Peygamber (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem)'e iki esir getirildi ki, bunlarla bir üçüncüsü yoktu. Bunun üzerine Ebu'l-Heysem, Peygamber'in huzuruna vardı. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (ona) şöyle buyurdu :
«Bu ikisinden birini seç.»
Ebu'l-Heysem:
«Ey Allah'ın Resulü, sen benim için seç!» dedi.
Peygamber (Satlatıahü Aleyhi ve Setletn) de:
«Gerçekten bilgisi sorulan (istişare olunan), güvenilir olmalıdır. Şunu al, çünkü ben onu namaz kılıyor gördüm. Bir de ona iyilik etmeni sana tavsiye ediyorum,» buyurdu.
(Ebu'l-Heysem, Peygamberin buyurduklarını zevcesine anlattı.) Bunun üzerine zevcesi, (kocasına hitaben):
«Sen, bu köleyi azad etmedikçe, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellemyin buyurduğu tavsiyeyi yerine getirmiş olmazsın.» dedi.
Ebu'l-Heysem de:
«O, azaddır.» dedi.
Bundan ötürü Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selleml şöyle buyurdu:
«Allah'ın gönderdiği herhangi bir Peygamber ve halifenin muhakkak iki sırdaşı vardır: Biri ona iyiliği emreder ve onu hoş olmıyan şeylerden alıkor. Biri de, onu bozmakta kusur etmez. Kötü sırdaştan sakındırılan kimse, muhakkak korunmuştur.»[508]
Hadîs-i şerîfin vüruduna sebep olan hâdiseyi önemine binaen, Tİr-mizî'den kısaltarak anlatmayı faydalı bulduk:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seilem), saadethanelerinden çıkmadıkları bir saatte çıktılar. Kendilerine gelmekte olan Ebu Bekir Hazretleri ile karşılaştılar. Ebu B e k İ r 'e sordular:
«Senin gelmene sebep nedir?»
Ebu Bekir şu cevabı verdi :
«— Resûlüllah (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem) ile karşılaşayım, onun yüzüne bakayım ve kendisine teslimiyet göstereyim diye geldim.»
Aradan zaman geçmedi, Hz. Ömer geldi. Hz. Peygamber bu defa ona sordu :
«Ey Ömer! Senin gelmene sebep nedir?»
Hazreti Ömer:
«— Açlıktır, ya Resûlallah!» dedi.
Bunun üzerine Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)x
«Ben de açlık hissediyorum.» buyurdu.
Sonra hep beraber Ebu'l-Heysem b. Teyy i h a n'in evine gittiler. Ebu'l-Heysem'İn hurma bahçeleri ve koyunları vardı, fakat hizmetçisi yoktu. Evinde kendisini bulamadılar; hanımından sordular. Hanım İçme suyu almak üzere çıktığını söyledi. Bu sırada Ebu'l-Heysem, güçlükle taşımakta olduğu su kırbası (su kabı) ile çıkageldi. Su kabını yere koyduktan sonra, Hz. Peygambere iltifat edip hürmet gösterdi. Sonra onları kendi bahçesine götürdü ve yere serdiği sergi üzerine oturttu. Kendisi, yaş hurma toplamıya gitti. İstediklerinden yesinler dîye kuru ve yaş hurmalar getirdi. Hurmalardan yediler ve getirmiş olduğu taze sudan da içtiler.: Sonra Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ye Sellem) şöyle buyurdu :
«Bu yeyip içtiğimiz Öyle bir nimettir ki, kıyamet gününde ondan sorulursunuz, vallahi: (Bulunduğunuz yer) serin bir gölgelik, yediğiniz tatlı ve hoş meyva, içtiğiniz de tatlı ve soğuk su...»
Sonra Ebu'l-Heysem misafirlerine yemek yapmak için ayrılırken, Hz. Peygamber ona :
«Sakın sağılır koyun kesme.» dedi.
Ebu'l-Heysem de onlara bir oğlak keserek etini pişirip getirdi ve beraberce yediler. Bu esnada Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Ebu'l-Heysem'e sordu :
«Senin hizmetçin var mı?»
«— Hayır!»
Diye cevap vererek metindeki hadts-i şerîf varİd oldu.
«İstişare olunan kimse, emin, kendine güvenilir kimse olmalıdır.»
Demek, emanet hakkını yerine getiren, doğruyu söyleyip hakka yardımcı olan kimse olmalıdır. Kendisine danışılan adam, bu vasıflara sahip değilse, bununla yapılacak istişare, insanı felâkete sürükler. Çünkü insana doğru yolu göstermez ve bildiği gerçeği açıklamaz. Bu bakımdan istişare edilecek şahsı iyi tanımak ve ehil olduğuna kanaat getirmek suretiyle ona müracaat etmek doğru hareket olur. Aksi halde insan hüsrana düşebilir.
E b u ' I - H e y s e m_ [ bj^JT e y y i h a n kimdir? :
Ensar'dan ve Evs kabilesinden olup, Ebu'l-Heysem lâkabı ile şöhret bulmuştur. İsmi Malik 'dır. Akabe biatında bulunmuş ve ilk biat eden olmuştur. Bedir savaşında ve ondan sonraki bütün savaşlarda bulundu.
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bununla Osman i b n i M e z ' u n 'u kardeş etmiştir.
Hazreti Peygamber için mersiyesi vardır. Hicretin 20 veya 21. yılında vefat etti. Allah ondan razı olsun.[509]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 256, /234
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Abdülmelik b. Umeyr el-Lahmî (Abdülmelik b. Umeyr b. Süveyd)
4. Ebu Muaviye Şeyban b. Abdurrahman et-Temimi (Şeyban b. Abdurrahman)
5. Ebu Hasan Adem b. Ebu İyas (Adem b. Abdurrahman b. Muhammed b. Şuayb)
Konular:
Emr-i bi'l-maruf, Nehy-i ani'l-münker, iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Köle, Cariye, azadı, insan hürriyeti
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Peygamberler, ortak yönleri, koyun gütmek vb.
Savaş, esirlik
Savaş, Hukuku
Yönetim, İstişare / Danışma
Yönetim, Yöneticinin danışmanları
حدثنا عبد الله بن محمد قال حدثنا سفيان عن إسماعيل عن قيس قال : سمعت معاوية يقول لأخ له صغير اردف الغلام فأبى فقال له معاوية بئس ما أدبت قال قيس فسمعت أبا سفيان يقول دع عنك أخاك
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165548, EM000854
Hadis:
حدثنا عبد الله بن محمد قال حدثنا سفيان عن إسماعيل عن قيس قال : سمعت معاوية يقول لأخ له صغير اردف الغلام فأبى فقال له معاوية بئس ما أدبت قال قيس فسمعت أبا سفيان يقول دع عنك أخاك
Tercemesi:
— (193-s.) Kays'dan rivayet edildiğine göre, demiştir ki; Muâ-viye'nin kendi küçük kardeşine şöyle dediğini işittim:
— Bu hizmetçiyi terkine al, (bineceğin hayvan üzerinde senin arkanda olsun). Kardeşi ise bunu yapmaktan kaçındı. Bunun üzerine Mua-viye, otta:
— Ne fena terbiye edildin, dedi.
Kays demiştir ki, (Muâviye'nin babası) Ebû Süfyan'ın (Muâviye'ye) :
— Kardeşinin sana karşı tutumunu bağışla, dediğini işittim.[431]
Burada iki hususa işaret edilmektedir:
Birincisi: Hizmetçiyi terkiye almak suretiyle, efendi ve hizmetçinin birarada yürümelerinin edebe aykırı düşmediğidir. Aynı zamanda böyle hareket, bir tevazu manası taşımaktadır.
İkinci husus : Böyle hareket etmemenin büyük bir suç olmadığı, terbiyesizlik derecesine ulaşmadığıdır. Bir fazilet farkı olarak mütalâa edilmesi gerektiğidir. (Bu eser için başka bir kaynak bulunamamıştır.)[432]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 854, /668
Senetler:
()
Konular:
Eğitim, terbiyeyi güzelce yapmak
Köle, cariyelere iyi davranmak
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
حدثنا عبد الله بن أبي الأسود قال حدثنا إبراهيم بن مرزوق الثقفي قال حدثني أبي وكان لعبد الله بن الزبير فأخذه الحجاج منه قال : كان عبد الله بن الزبير بعثني إلى أمه أسماء بنت أبي بكر فأخبرها بما يعاملهم حجاج وتدعو لي وتمسح رأسي وأنا يومئذ وصيف
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165669, EM000969
Hadis:
حدثنا عبد الله بن أبي الأسود قال حدثنا إبراهيم بن مرزوق الثقفي قال حدثني أبي وكان لعبد الله بن الزبير فأخذه الحجاج منه قال : كان عبد الله بن الزبير بعثني إلى أمه أسماء بنت أبي بكر فأخبرها بما يعاملهم حجاج وتدعو لي وتمسح رأسي وأنا يومئذ وصيف
Tercemesi:
İbrahim ibni Merzûk Es-Sakafî demiştir ki, babam (Merzûk Es-Sakafî) Abdullah ibni Zübeyr'in hizmetçisi idi de, onu Hac-cac kendisinden almıştı. Babam bana anlatarak şöyle dedi:
«— Abdullah ibni Zübeyr, beni Ebû Bekir'in kızı Esmâ'ya gönderdi ki, Haccac'm onlara ettiği muameleyi kendisine haber vereyim. Esnıâ bana dua ediyordu ve başımı okşuyordu; ben ise çocuk yaşta idim.[662]
Henüz bulûğ çağına ermemiş küçük yaştaki çocukların şefkat ve iyi niyet hisleriyle, gerek kadınlar ve gerekse erkekler tarafından okşanmalarında bir beis bulunmadığını, bilâkis fazilet ve merhamet ifadesi bulunduğunu bu haber bize ispat etmektedir.
Abdullah İbni Zübeyr'in hal tercemesi ve Haccac'lo aralarındaki hâdiseler hakkında bügi için I. cild, 244 sayılı hadîs-i şerif açıklamasına müracaat edilsin. (Bu haber için başka bir kaynak bulunamamıştır.).[663]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 969, /765
Senetler:
()
Konular:
Çocuk, küçüklere şefkat göstermek
Köle, cariyelere iyi davranmak
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
حدثنا محمد قال أخبرنا عبد الله قال حدثنا يحيى بن أيوب قال حدثني عقيل بن خالد أن سعيد بن سليمان بن زيد بن ثابت حدثه عن أبيه عن جده زيد بن ثابت أن عمر بن الخطاب جاءه يستأذن عليه يوما فأذن له ورأسه في يد جارية له ترجله فنزع رأسه فقال له عمر دعها ترجلك فقال : يا أمير المؤمنين لو أرسلت إلي جئتك فقال عمر إنما الحاجة لي
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166545, EM001302
Hadis:
حدثنا محمد قال أخبرنا عبد الله قال حدثنا يحيى بن أيوب قال حدثني عقيل بن خالد أن سعيد بن سليمان بن زيد بن ثابت حدثه عن أبيه عن جده زيد بن ثابت أن عمر بن الخطاب جاءه يستأذن عليه يوما فأذن له ورأسه في يد جارية له ترجله فنزع رأسه فقال له عمر دعها ترجلك فقال : يا أمير المؤمنين لو أرسلت إلي جئتك فقال عمر إنما الحاجة لي
Tercemesi:
Zeyd ibni Sabit (RadiyalUthu arttı)'den rivayet edildiğine göre, bir gün. Ömer ibni Hattab (RadiytıUâhûanb) kendisine geldi de, (içeri girmek için) izm istedi. Zeyd ona izin verdi, Zeyd'in başı, onu taramakta olan kendisine ait bir cariyenin elinde bulunuyordu. O esnada Zeyd başını (cariyenin elinden) yıkardı. Bunun üzerine Hz. Ömer ona :
«Cariyeyi bırak, .tarasın seni.» dedi. Zeyd cevaben dedi ki:
— Ey mü'minlerin Emîri! Bana haber gönderseydin de sana gelseydim ya? Hz. Ömer şöyle buyurdu :
«Benim (sana) ihtiyacım var.»[1340]
Hz. Ömer (Radiyallahu onh) bîr devİet reisi olduğu halde şahsî bir işi için başkasını yanına çağırmayı İslâm edebine uygun bulmamış, bizzat kendisi gitmiştir. Bu, İslâm ahlâkının en nazik edeblerİnden biridir. Zeyd ibnİ Sabİt bilhassa feraiz ilminde emsali bulunmayan bir âlim olduğu İçin halife Hz. Ömer, dede mirası ile ilgili bir meseleyi öğrenmek İçin yanına gitmiş ve böylece büyük bir nezaket göstermişti. Bu haberi Bey-ha kî, Süneni Kübrâ adlı eserinin C. VI, 247. sayfasında ve Feraiz bölümünde tahrİç etmiştir. Zeyd ibni Sabit'İn hal tercemesi hakkında bifgi için 458 sayılı Hadîs-i Şerîf açıklamasına müracaat edilsin.[1341]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1302, /974
Senetler:
()
Konular:
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Köle, sosyal hayatta
Yönetim, adaletli olmak
حدثنا أبو عاصم عن جعفر بن يحيى بن ثوبان قال حدثني عمارة بن ثوبان قال حدثني أبو الطفيل قال : رأيت النبي صلى الله عليه وسلم يقسم لحما بالجعرانة وأنا يومئذ غلام أحمل عضو البعير فأتته امرأة فبسط لها رداءه قلت من هذه قيل هذه أمه التي أرضعته
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166527, EM001295
Hadis:
حدثنا أبو عاصم عن جعفر بن يحيى بن ثوبان قال حدثني عمارة بن ثوبان قال حدثني أبو الطفيل قال : رأيت النبي صلى الله عليه وسلم يقسم لحما بالجعرانة وأنا يومئذ غلام أحمل عضو البعير فأتته امرأة فبسط لها رداءه قلت من هذه قيل هذه أمه التي أرضعته
Tercemesi:
— Ebu't-Tufeyl anlatıp, şöyle .demiştir:
— Ci'râne mevkiinde Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selietnj'i gördüm ki, et taksim ediyordu. Ben de o gün çocuktum, devenin kesilen et parçasını taşıyordum. Bu sırada Peygamber'e bir hanım geldi de, ,ona Peygamber hırkasını döşedi, (onun Ü2erine oturttu). Ben 'sordum:
Bu hanım kimdir? Denildi ki, bu, Peygamberi emziren süt annesiçlir.[1324]
Ci'rane veya Ci'irrâne, Mekke-Tâif yolu üzerinde.bir yerin adıdır. Hu-neyn savaşından dönüşte Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bu yerde ganimetleri bölerken süt annesi Halime hanım huzura gelmişler ve me-tİnde anlatıldığı gibi, Hz. Peygamber tarafından güzel bîr şekilde iltifatla karşılanmışlardı. Kendilerinden iyilik görülen kimselere İyilik etmek ve on^ lara iltifatta bulunmak Hz. Peygamberin güzel ahlâklarından biri olduğunu burada görmüş olmakla öylece hareket etmeyi vazife bilmeliyiz.
«Ahd»'ın buradaki mânâsı, bir şeyin kıymetini bilip, onu gözetmek, bir şeyi benimseyip korumaktır. Bu kelimenin lügat bakımından Zaman, yemin, mekân, zimmet, vasiyyet, nasihat, sözleşme, sıhhat ve iman gibi birçok mânâları vardır. Ahd sözünün ilk mânâda kullanıldığına Beyhakî'nin tahriç ettiği ve Hz. Â İ ş e'den rivayet ettiği şu hadîs delil teşkil eder:
Hz. Â işe'den (Radiyaîlahu anha) demiştir ki : İhtiyar bir kadın Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selleın)'e geldi de, Peygamber ona:
«Nasılsınız, haliniz nasıl, bizden sonra durumunuz nasıl oldu?»
Diye sordu. Hanımcağız cevap verdi :
— Hayır üzereyiz, anam babam sana feda olsun ey Allah'ın Resulü... Hanımcağız evden çıkınca dedim ki, ya Resûlallah, bu ihtiyar kadına, bu güzel karşılama ve iltifatı yapıyorsun? Cevaben Peygamber şöyle buyurdu :
«Yâ Âi$e! Bu kadın Hatice'nin zamanında bize gelirdi. Muhakkak ki, kıymet gözetmek (kadirşinaslık) imandandır.»
Bu mânâda bir Hadîs-İ Şerif de 1. C. 232 sayıda geçmiştir.[1325]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1295, /970
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, süt anneleri, süt kardeşleri
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Köle, sosyal hayatta
Süt anneliği
حدثنا محمد بن عبد الله بن إبراهيم نا محمد بن سليمان بن الحارث الواسطي نا عمرو بن عون انا حسان بن إبراهيم الكرماني انا عبد الملك عن العلاء قال سمعت مكحولا يقول عن أبي أمامة الباهلي قال قال رسول الله صلى الله عليه و سلم : لا يكون الحيض للجارية والثيب الذي قد أيست من الحيض أقل من ثلاثة أيام ولا أكثر من عشرة أيام فإذا رأت الدم فوق عشرة أيام فهي مستحاضة فما زاد على أيام إقرائها قضت ودم الحيض أسود خاثر تعلوه حمرة ودم المستحاضة أصفر رقيق فإن غلبها فلتحتشي كرسفا فإن غلبها فلتعليها بأخرى فإن غلبها في الصلاة فلا تقطع الصلاة وإن قطر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
184009, DK000845
Hadis:
حدثنا محمد بن عبد الله بن إبراهيم نا محمد بن سليمان بن الحارث الواسطي نا عمرو بن عون انا حسان بن إبراهيم الكرماني انا عبد الملك عن العلاء قال سمعت مكحولا يقول عن أبي أمامة الباهلي قال قال رسول الله صلى الله عليه و سلم : لا يكون الحيض للجارية والثيب الذي قد أيست من الحيض أقل من ثلاثة أيام ولا أكثر من عشرة أيام فإذا رأت الدم فوق عشرة أيام فهي مستحاضة فما زاد على أيام إقرائها قضت ودم الحيض أسود خاثر تعلوه حمرة ودم المستحاضة أصفر رقيق فإن غلبها فلتحتشي كرسفا فإن غلبها فلتعليها بأخرى فإن غلبها في الصلاة فلا تقطع الصلاة وإن قطر
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Darekutni, Sünen-i Darekutni, hayız 845, 1/405
Senetler:
()
Konular:
Kadın, hayız müddeti
Kadın, istihaze kanı, hükümleri
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.