Öneri Formu
Hadis Id, No:
35474, MU000596
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنِ السَّائِبِ بْنِ يَزِيدَ أَنَّ عُثْمَانَ بْنَ عَفَّانَ كَانَ يَقُولُ هَذَا شَهْرُ زَكَاتِكُمْ فَمَنْ كَانَ عَلَيْهِ دَيْنٌ فَلْيُؤَدِّ دَيْنَهُ حَتَّى تَحْصُلَ أَمْوَالُكُمْ فَتُؤَدُّونَ مِنْهُ الزَّكَاةَ .
Tercemesi:
Bize (Muhammed) b. Şihab, ona Sâib b. Yezid, ona da Osman b. Affân şöyle demiştir: "Bu ay zekatınızı verme ayıdır. Kimin borcu varsa alacaklısına ödesin. Böylece tahsil etmiş olduğunuz alacaklarınızın zekatını da verebilirsiniz."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Zekât 596, 1/85
Senetler:
1. Ebu Amr Osman b. Affân (Osman b. Affân b. Ebu Âs b. Ümeyye b. Abdüşems)
2. Saib b. Yezid el-Kindi (Saib b. Yezid b. Said b. Sümame b. Esved)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
Konular:
Zekat, borçlunun durumu
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35476, MU000598
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ يَزِيدَ بْنِ خُصَيْفَةَ أَنَّهُ سَأَلَ سُلَيْمَانَ بْنَ يَسَارٍ عَنْ رَجُلٍ لَهُ مَالٌ وَعَلَيْهِ دَيْنٌ مِثْلُهُ أَعَلَيْهِ زَكَاةٌ فَقَالَ لاَ . قَالَ مَالِكٌ الأَمْرُ الَّذِى لاَ اخْتِلاَفَ فِيهِ عِنْدَنَا فِى الدَّيْنِ أَنَّ صَاحِبَهُ لاَ يُزَكِّيهِ حَتَّى يَقْبِضَهُ وَإِنْ أَقَامَ عِنْدَ الَّذِى هُوَ عَلَيْهِ سِنِينَ ذَوَاتِ عَدَدٍ ثُمَّ قَبَضَهُ صَاحِبُهُ لَمْ تَجِبْ عَلَيْهِ إِلاَّ زَكَاةٌ وَاحِدَةٌ فَإِنْ قَبَضَ مِنْهُ شَيْئًا لاَ تَجِبُ فِيهِ الزَّكَاةُ فَإِنَّهُ إِنْ كَانَ لَهُ مَالٌ سِوَى الَّذِى قُبِضَ تَجِبُ فِيهِ الزَّكَاةُ فَإِنَّهُ يُزَكَّى مَعَ مَا قَبَضَ مِنْ دَيْنِهِ ذَلِكَ . قَالَ وَإِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُ نَاضٌّ غَيْرُ الَّذِى اقْتَضَى مِنْ دَيْنِهِ وَكَانَ الَّذِى اقْتَضَى مِنْ دَيْنِهِ لاَ تَجِبُ فِيهِ الزَّكَاةُ فَلاَ زَكَاةَ عَلَيْهِ فِيهِ وَلَكِنْ لِيَحْفَظْ عَدَدَ مَا اقْتَضَى فَإِنِ اقْتَضَى بَعْدَ ذَلِكَ عَدَدَ مَا تَتِمُّ بِهِ الزَّكَاةُ مَعَ مَا قَبَضَ قَبْلَ ذَلِكَ فَعَلَيْهِ فِيهِ الزَّكَاةُ . قَالَ فَإِنْ كَانَ قَدِ اسْتَهْلَكَ مَا اقْتَضَى أَوَّلاً أَوْ لَمْ يَسْتَهْلِكْهُ فَالزَّكَاةُ وَاجِبَةٌ عَلَيْهِ مَعَ مَا اقْتَضَى مِنْ دَيْنِهِ فَإِذَا بَلَغَ مَا اقْتَضَى عِشْرِينَ دِينَارًا عَيْنًا أَوْ مِائَتَىْ دِرْهَمٍ فَعَلَيْهِ فِيهِ الزَّكَاةُ ثُمَّ مَا اقْتَضَى بَعْدَ ذَلِكَ مِنْ قَلِيلٍ أَوْ كَثِيرٍ فَعَلَيْهِ الزَّكَاةُ بِحَسَبِ ذَلِكَ . قَالَ مَالِكٌ وَالدَّلِيلُ عَلَى الدَّيْنِ يَغِيبُ أَعْوَامًا ثُمَّ يُقْتَضَى فَلاَ يَكُونُ فِيهِ إِلاَّ زَكَاةٌ وَاحِدَةٌ أَنَّ الْعُرُوضَ تَكُونُ عِنْدَ الرَّجُلِ لِلتِّجَارَةِ أَعْوَامًا ثُمَّ يَبِيعُهَا فَلَيْسَ عَلَيْهِ فِى أَثْمَانِهَا إِلاَّ زَكَاةٌ وَاحِدَةٌ وَذَلِكَ أَنَّهُ لَيْسَ عَلَى صَاحِبِ الدَّيْنِ أَوِ الْعُرُوضِ أَنْ يُخْرِجَ زَكَاةَ ذَلِكَ الدَّيْنِ أَوِ الْعُرُوضِ مِنْ مَالٍ سِوَاهُ وَإِنَّمَا يُخْرِجُ زَكَاةَ كُلِّ شَىْءٍ مِنْهُ وَلاَ يُخْرِجُ الزَّكَاةَ مِنْ شَىْءٍ عَنْ شَىْءٍ غَيْرِهِ . قَالَ مَالِكٌ الأَمْرُ عِنْدَنَا فِى الرَّجُلِ يَكُونُ عَلَيْهِ دَيْنٌ وَعِنْدَهُ مِنَ الْعُرُوضِ مَا فِيهِ وَفَاءٌ لِمَا عَلَيْهِ مِنَ الدَّيْنِ وَيَكُونُ عِنْدَهُ مِنَ النَّاضِّ سِوَى ذَلِكَ مَا تَجِبُ فِيهِ الزَّكَاةُ فَإِنَّهُ يُزَكِّى مَا بِيَدِهِ مِنْ نَاضٍّ تَجِبُ فِيهِ الزَّكَاةُ وَإِنْ لَمْ يَكُنْ عِنْدَهُ مِنَ الْعُرُوضِ وَالنَّقْدِ إِلاَّ وَفَاءُ دَيْنِهِ فَلاَ زَكَاةَ عَلَيْهِ حَتَّى يَكُونَ عِنْدَهُ مِنَ النَّاضِّ فَضْلٌ عَنْ دَيْنِهِ مَا تَجِبُ فِيهِ الزَّكَاةُ فَعَلَيْهِ أَنْ يُزَكِّيَهُ .
Tercemesi:
Bana Yahya b. Yahya, ona Malik (b. Enes), ona da Yezid b. Husayfe’nin, Süleyman b. Yesar’a, malı olup da borcu bulunan kişiye zekat düşer mi diye sorduğunu ve Süleyman b. Yesar’ın; ‘Hayır’ dediğini rivayet etmiştir.
Malik (b. Enes) şöyle demiştir:
“Alacaklar konusunda bizde herhangi bir ihtilaf bulunmayan uygulama, tahsil edinceye kadar alacaklının, söz konusu alacağın zekatını ödemeyeceği yönündedir. Eğer alacak, borçlunun yanında senelerce kalır da alacaklı bilahare onu teslim alırsa kendisine sadece bir yılın zekatını ödemesi gerekir. Alacağın nisaba ulaşmayan bir miktarını teslim alması halinde ise alacaklının yanında zekata tabi başka bir malı daha varsa bu malıyla birlikte teslim aldığı miktarın da zekatını verir.
Tahsil ettiği alacağı dışında nakdi olmaması ve tahsil ettiği miktarın da zekat nisabına ulaşmaması halinde o kişinin zekat ödemesi gerekmez. Ancak tahsil ettiği bu miktarı kaydetmelidir. Çünkü tahsil ettiği bu miktarla birlikte zekat nisabına ulaşacak kadar daha tahsil ettiğinde o kişinin zekat ödemesi gerekir.
İlk tahsil ettiği miktarı tüketse de tüketmese de alacağının zekatını ödemelidir. Şöyle ki tahsil ettiği alacakları (toplamı) yirmi dinar veya iki yüz dirheme ulaştığında söz konusu alacağı ile ilgili olarak zekat ödemesi ilgiliye vacip olur ve bilahare az ya da çok tahsil ettiği alacakları konusunda, bu hesaplamaya uygun olarak zekat ödemesi gerekir.
Yıllarca tahsil edilemeyen ve daha sonra tahsil edilen alacakların sadece bir yıllık zekatının verileceğine dair delil şudur: Kişinin yanında yıllarca duran ticaret malları bilahare satıldığında o malların bedelleri ile ilgili olarak sahibine sadece bir yıllık zekat ödemesi gerekmektedir. Çünkü alacaklının veya ticari malı olan kişinin, söz konusu alacağının veya ticari mallarının zekatını, bu malların dışında bir maldan çıkarıp ödemesi gerekmemektedir. Kuşkusuz mükellef, her malın zekatını ancak kendisinden çıkarıp verecek; bir malın zekatını, başka bir maldan çıkarıp ödemeyecektir.
Borcu ve bu borcunu karşılayacak kadar ticari malı olan ayrıca bunların dışında zekat gerekecek kadar da nakdi bulunan kişi ile ilgili olarak bizdeki uygulama; ilgilinin, zekat gereken elindeki nakdin zekatını ödeyeceği şeklindedir. Ancak eğer yanında sadece söz konusu borcu karşılayacak miktarda ticaret malı ve nakdi varsa borcu dışında zekat gerekecek kadar fazla bir nakdi oluncaya kadar o kişinin zekat ödemesi gerekmez. Bu miktarda fazla nakdi oluştuğunda ise zekat vermesi gerekir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Zekât 598, 1/85
Senetler:
1. Yezid b. Husayfe el-Kindi (Yezid b. Husayfe b. Yezid b. Said b. Sümame)
Konular:
İbadet, Zekat
Zekat, borçlunun durumu
Zekat, farziyeti
عبد الرزاق عن معمر قال : سألت الزهري عن الرجل يكون له الدين أيزكيه ؟ قال : نعم ، إذا كان في ثقة ، وإذا كان يخاف عليه التوى فلا يزكيه ، فإذا قبضه زكاه لما غاب عنه.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
92460, MA007131
Hadis:
عبد الرزاق عن معمر قال : سألت الزهري عن الرجل يكون له الدين أيزكيه ؟ قال : نعم ، إذا كان في ثقة ، وإذا كان يخاف عليه التوى فلا يزكيه ، فإذا قبضه زكاه لما غاب عنه.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Zekât 7131, 4/104
Senetler:
()
Konular:
Zekat, borçlunun durumu
عبد الرزاق عن الثوري قال : قال إبراهيم النخعي : من كانت له خمسون درهما لم يأخذ من الصدقة إلا أن يكون غارما .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
92538, MA007158
Hadis:
عبد الرزاق عن الثوري قال : قال إبراهيم النخعي : من كانت له خمسون درهما لم يأخذ من الصدقة إلا أن يكون غارما .
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Zekât 7158, 4/111
Senetler:
()
Konular:
Zekat, borçlunun durumu
Zekat, zekat kimlere verilebilir?
عبد الرزاق عن الثوري عن أبي حمزة عن إبراهيم مثله.[قال : سألت الزهري عن الرجل يكون له الدين أيزكيه ؟ قال : نعم ، إذا كان في ثقة ، وإذا كان يخاف عليه التوى فلا يزكيه ، فإذا قبضه زكاه لما غاب عنه.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
92462, MA007132
Hadis:
عبد الرزاق عن الثوري عن أبي حمزة عن إبراهيم مثله.[قال : سألت الزهري عن الرجل يكون له الدين أيزكيه ؟ قال : نعم ، إذا كان في ثقة ، وإذا كان يخاف عليه التوى فلا يزكيه ، فإذا قبضه زكاه لما غاب عنه.]
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Zekât 7132, 4/104
Senetler:
()
Konular:
Zekat, borçlunun durumu
عبد الرزاق عن الحسن بن عمارة عن الحكم عن إبراهيم قال : لا يعطي من الصدقة من كان له خمسون درهما ، ولا يعطي منها أحد أكثر من خمسين درهما ، إلا أن يكون غارما عليه دين .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
92534, MA007157
Hadis:
عبد الرزاق عن الحسن بن عمارة عن الحكم عن إبراهيم قال : لا يعطي من الصدقة من كان له خمسون درهما ، ولا يعطي منها أحد أكثر من خمسين درهما ، إلا أن يكون غارما عليه دين .
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Zekât 7157, 4/110
Senetler:
()
Konular:
Zekat, borçlunun durumu
Zekat, zekat kimlere verilebilir?
Öneri Formu
Hadis Id, No:
41563, DM001720
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُسَدَّدٌ وَأَبُو نُعَيْمٍ قَالاَ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ هَارُونَ بْنِ رِئَابٍ حَدَّثَنِى كِنَانَةُ بْنُ نُعَيْمٍ عَنْ قَبِيصَةَ بْنِ مُخَارِقٍ الْهِلاَلِىِّ قَالَ : تَحَمَّلْتُ بِحَمَالَةٍ فَأَتَيْتُ النَّبِىَّ -صلى الله عليه وسلم- أَسْأَلُهُ فِيهَا ، فَقَالَ :« أَقِمْ يَا قَبِيصَةُ حَتَّى تَأْتِيَنَا الصَّدَقَةُ فَنَأْمُرَ لَكَ بِهَا ». ثُمَّ قَالَ :« يَا قَبِيصَةُ إِنَّ الْمَسْأَلَةَ لاَ تَحِلُّ إِلاَّ لأَحَدِ ثَلاَثَةٍ : رَجُلٍ تَحَمَّلَ حَمَالَةً فَحَلَّتْ لَهُ الْمَسْأَلَةُ فَسَأَلَ حَتَّى يُصِيبَهَا ثُمَّ يُمْسِكَ ، وَرَجُلٍ أَصَابَتْهُ جَائِحَةٌ فَاجْتَاحَتْ مَالَهُ فَحَلَّتْ لَهُ الْمَسْأَلَةُ فَسَأَلَ حَتَّى يُصِيبَ قِوَاماً مِنْ عَيْشٍ أَوْ قَالَ سِدَاداً مِنْ عَيْشٍ ، وَرَجُلٍ أَصَابَتْهُ فَاقَةٌ حَتَّى يَقُولَ ثَلاَثَةٌ مِنْ ذَوِى الْحِجَى مِنْ قَوْمِهِ قَدْ أَصَابَ فُلاَناً الْفَاقَةُ فَحَلَّتْ لَهُ الْمَسْأَلَةُ فَسَأَلَ حَتَّى يُصِيبَ قِوَاماً مِنْ عَيْشٍ أَوْ سِدَاداً مِنْ عَيْشٍ ثُمَّ يُمْسِكَ ، وَمَا سِوَاهُنَّ مِنَ الْمَسْأَلَةِ سُحْتٌ يَا قَبِيصَةُ يَأْكُلُهَا صَاحِبُهَا سُحْتاً ».
Tercemesi:
Bize Müsedded (b. Müserhed el-Esdî) ve Ebu Nuaym (Fadl b. Dükeyn el-Mülâî), onlara Hammad b. Zeyd, ona Harun b. Riab, ona Kinane b. Nuaym ona da Kabîsa b. Muhârik el-Hilâlî şöyle rivayet etti:
Ben (kan davasını önlemek niyetiyle) birinin diyetini üstlendim. Bunun üzerine ödemede yardım talep etmek için Hz. Peygamber'in (sav) yanına vardım. O (sav) şöyle buyurdu: "Bize zekat malları gelinceye kadar bekle ki sana ondan verelim." ve ekledi "Ya Kabîsa, dilenmek kesinlikle helal değildir, ancak şu üç kişi (bundan) müstesnadır: Başkasının diyet borcunu üstlenen kişi ki ona dilenmek borcu kapatana dek caizdir, ancak sonra dilenmekten kaçınır; Doğal afete duçar olup malını kaybeden kişi ki ona da dilenmek caizdir, ta ki yaşamak için zaruri ihtiyaçlarını giderebilsin- yahut fakirliği def edebilsin; (Zenginken) fakirliğe duçar olmuş kişi ki toplumundan üç aklı başında kişi hakkında "falanca fakirliğe duçar oldu" desin, ona da dilenmek caizdir ta ki yaşamak için zaruri ihtiyaçlarını giderebilsin- yahut fakirliği def edebilsin, ancak sonra dilenmekten kaçınır. Bunların dışında dilenmek haramdır Ya Kabîsa, yapan kişi haram lokma yer."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Zekât 37, 2/1044
Senetler:
1. Kabîsa b. Muhârik el-Hilali (Kabîsa b. Muhârik b. Abdullah b. Şeddad b. Ebu Rabi'a)
2. Ebu Bekir Kinane b. Nuaym el-Adevi (Kinane b. Nuaym)
3. Ebu Hasan Harun b. Riab et-Temimî (Harun b. Riab)
4. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
5. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Borç, Hz. Peygamber borç konusunda çok hassas idi
Geçim, dilencilikle geçim sağlamak
KTB, BORÇ, BORÇLANMA
Ticaret, kefil olmak
Zekat, borçlunun durumu
Öneri Formu
Hadis Id, No:
274859, DM001720-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُسَدَّدٌ وَأَبُو نُعَيْمٍ قَالاَ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ هَارُونَ بْنِ رِئَابٍ حَدَّثَنِى كِنَانَةُ بْنُ نُعَيْمٍ عَنْ قَبِيصَةَ بْنِ مُخَارِقٍ الْهِلاَلِىِّ قَالَ : تَحَمَّلْتُ بِحَمَالَةٍ فَأَتَيْتُ النَّبِىَّ -صلى الله عليه وسلم- أَسْأَلُهُ فِيهَا ، فَقَالَ :« أَقِمْ يَا قَبِيصَةُ حَتَّى تَأْتِيَنَا الصَّدَقَةُ فَنَأْمُرَ لَكَ بِهَا ». ثُمَّ قَالَ :« يَا قَبِيصَةُ إِنَّ الْمَسْأَلَةَ لاَ تَحِلُّ إِلاَّ لأَحَدِ ثَلاَثَةٍ : رَجُلٍ تَحَمَّلَ حَمَالَةً فَحَلَّتْ لَهُ الْمَسْأَلَةُ فَسَأَلَ حَتَّى يُصِيبَهَا ثُمَّ يُمْسِكَ ، وَرَجُلٍ أَصَابَتْهُ جَائِحَةٌ فَاجْتَاحَتْ مَالَهُ فَحَلَّتْ لَهُ الْمَسْأَلَةُ فَسَأَلَ حَتَّى يُصِيبَ قِوَاماً مِنْ عَيْشٍ أَوْ قَالَ سِدَاداً مِنْ عَيْشٍ ، وَرَجُلٍ أَصَابَتْهُ فَاقَةٌ حَتَّى يَقُولَ ثَلاَثَةٌ مِنْ ذَوِى الْحِجَى مِنْ قَوْمِهِ قَدْ أَصَابَ فُلاَناً الْفَاقَةُ فَحَلَّتْ لَهُ الْمَسْأَلَةُ فَسَأَلَ حَتَّى يُصِيبَ قِوَاماً مِنْ عَيْشٍ أَوْ سِدَاداً مِنْ عَيْشٍ ثُمَّ يُمْسِكَ ، وَمَا سِوَاهُنَّ مِنَ الْمَسْأَلَةِ سُحْتٌ يَا قَبِيصَةُ يَأْكُلُهَا صَاحِبُهَا سُحْتاً ».
Tercemesi:
Bize Müsedded (b. Müserhed el-Esdî) ve Ebu Nuaym (Fadl b. Dükeyn el-Mülâî), onlara Hammad b. Zeyd, ona Harun b. Riab, ona Kinane b. Nuaym ona da Kabîsa b. Muhârik el-Hilâlî şöyle rivayet etti:
Ben (kan davasını önlemek niyetiyle) birinin diyetini üstlendim. Bunun üzerine ödemede yardım talep etmek için Hz. Peygamber'in (sav) yanına vardım. O (sav) şöyle buyurdu: "Bize zekat malları gelinceye kadar bekle ki sana ondan verelim." ve ekledi "Ya Kabîsa, dilenmek kesinlikle helal değildir, ancak şu üç kişi (bundan) müstesnadır: Başkasının diyet borcunu üstlenen kişi ki ona dilenmek borcu kapatana dek caizdir, ancak sonra dilenmekten kaçınır; Doğal afete duçar olup malını kaybeden kişi ki ona da dilenmek caizdir, ta ki yaşamak için zaruri ihtiyaçlarını giderebilsin- yahut fakirliği def edebilsin; (Zenginken) fakirliğe duçar olmuş kişi ki toplumundan üç aklı başında kişi hakkında "falanca fakirliğe duçar oldu" desin, ona da dilenmek caizdir ta ki yaşamak için zaruri ihtiyaçlarını giderebilsin- yahut fakirliği def edebilsin, ancak sonra dilenmekten kaçınır. Bunların dışında dilenmek haramdır Ya Kabîsa, yapan kişi haram lokma yer."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Zekât 37, 2/1044
Senetler:
1. Kabîsa b. Muhârik el-Hilali (Kabîsa b. Muhârik b. Abdullah b. Şeddad b. Ebu Rabi'a)
2. Ebu Bekir Kinane b. Nuaym el-Adevi (Kinane b. Nuaym)
3. Ebu Hasan Harun b. Riab et-Temimî (Harun b. Riab)
4. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
5. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Borç, Hz. Peygamber borç konusunda çok hassas idi
Geçim, dilencilikle geçim sağlamak
KTB, BORÇ, BORÇLANMA
Ticaret, kefil olmak
Zekat, borçlunun durumu