Bana Muhammed b. İshak el-Müseyyebî, ona Enes b. Iyâd Ebû Damre, ona Musa b. Ukbe, ona Nâfi, ona da Abdullah b. Ömer'in (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Bir zamanlar üç arkadaş yolda giderlerken şiddetli bir yağmura yakalanmışlar ve bu yüzden dağdaki bir mağaraya sığınmışlar. Dağdan kopan büyük kaya gelip mağaranın önünde durmuş ve kapıyı kapatmış. Bunun üzerine birbirlerine, 'Allah için yaptığınız salih amelleri bir düşünün. Onların hürmetine Allah'a dua edin, belki Allah sizi buradan kurtarır" demişler. İçlerinden biri hemen şöyle demiş:
"Allah'ım! Benim çok yaşlı anne-babam, karım ve küçük çocuklarım vardı. Ben de onlar için çobanlık yapardım. Hayvanlarımı getirince sütlerini sağar, çocuklarımdan önce anne babama verirdim. Bir gün ormanda yolumu kaybettim, gece vaktine kadar eve gidemedim. Eve geldiğimde anne babamın uyuduğunu gördüm. Daha Önce yaptığım gibi onlar için hemen süt sağdım ve sütü alıp yanlarına vardım. O sırada çocuklarım da süt içmek için ayaklarımın arasında dolanıyorlardı. Ben bir yandan anne babamı uyandırmaya kıyamıyor, diğer yandan onlardan önce çocuklarıma yedirmeyi de istemiyor, ayakta bekliyordum. Bu hâl tan yeri ağarıncaya kadar devam etti. Allah'ım; eğer bunu senin rızan için yaptığımı biliyorsan bizim için bu kayayı biraz aç da gökyüzünü görelim." Bunun üzerine Cenâb-ı Hak kayayı biraz aralamış ve onlar da bu aralıktan gökyüzünü görmüşler. Sonra diğeri şöyle demiş:
"Allah'ım! Benim amcamın bir kızı vardı. Onu, erkeklerin kadınları sevebileceği en kuvvetli bir duygu ile severdim. Onunla birlikte olmak istedim, ama kabul etmedi; yüz dinar getirmeden razı olmayacağını söyledi. Çalışıp çabaladım ve yüz dinar toplayıp ona getirdim. Tam onunla birlikte olacakken, bana; 'Allah'tan kork ey Allah'ın kulu! Haksız yere mührü bozma!' dedi. Ben de hemen bu işi yapmaktan vazgeçip oradan kalktım. Allah'ım; eğer bunu senin rızan için yaptıysam bu kayayı biraz daha aç!' Bunun üzerine Allah kayayı biraz daha açmış. Sonra diğeri şöyle dua etmiş:
"Allah'ım! Bir ölçek pirinç karşılığında bir işçi tutmuştum. Adam işini bitirdiği zaman, 'Bana hakkımı ver!' dedi. Ben de ona bir ölçek pirinci verdim, ama o almadan gitti. Sonra bu pirinci ektim ve çok mahsul elde ettim; onun kazancıyla, çobanlarıyla birlikte bir inek sürüsü aldım. Sonra o adam tekrar bana geldi ve, 'Allah'tan kork, hakkımı yeme!' dedi. Ben de ona, 'Şu inek sürüsünü ve çobanlarını al!' dedim. Adam şaşırıp, 'Allah'tan kork! Benimle alay etme!' dedi. Ben, 'Seninle alay etmiyorum, şu inek sürüsünü ve çobanını alabilirsin' dedim. Adam da onları alıp gitti. Allah'ım; eğer bunu senin rızan için yaptıysam şu kayanın kalan kısmını da önümüzden al!" Bunun üzerine Allah kayanın kalan kısmını da önlerinden almış.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13184, M006949
Hadis:
حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ الْمُسَيَّبِىُّ حَدَّثَنِى أَنَسٌ - يَعْنِى ابْنَ عِيَاضٍ أَبَا ضَمْرَةَ - عَنْ مُوسَى بْنِ عُقْبَةَ عَنْ نَافِعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُ قَالَ « بَيْنَمَا ثَلاَثَةُ نَفَرٍ يَتَمَشَّوْنَ أَخَذَهُمُ الْمَطَرُ فَأَوَوْا إِلَى غَارٍ فِى جَبَلٍ فَانْحَطَّتْ عَلَى فَمِ غَارِهِمْ صَخْرَةٌ مِنَ الْجَبَلِ فَانْطَبَقَتْ عَلَيْهِمْ فَقَالَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ انْظُرُوا أَعْمَالاً عَمِلْتُمُوهَا صَالِحَةً لِلَّهِ فَادْعُوا اللَّهَ تَعَالَى بِهَا لَعَلَّ اللَّهَ يَفْرُجُهَا عَنْكُمْ . فَقَالَ أَحَدُهُمُ اللَّهُمَّ إِنَّهُ كَانَ لِى وَالِدَانِ شَيْخَانِ كَبِيرَانِ وَامْرَأَتِى وَلِىَ صِبْيَةٌ صِغَارٌ أَرْعَى عَلَيْهِمْ فَإِذَا أَرَحْتُ عَلَيْهِمْ حَلَبْتُ فَبَدَأْتُ بِوَالِدَىَّ فَسَقَيْتُهُمَا قَبْلَ بَنِىَّ وَأَنَّهُ نَأَى بِى ذَاتَ يَوْمٍ الشَّجَرُ فَلَمْ آتِ حَتَّى أَمْسَيْتُ فَوَجَدْتُهُمَا قَدْ نَامَا فَحَلَبْتُ كَمَا كُنْتُ أَحْلُبُ فَجِئْتُ بِالْحِلاَبِ فَقُمْتُ عِنْدَ رُءُوسِهِمَا أَكْرَهُ أَنْ أُوقِظَهُمَا مِنْ نَوْمِهِمَا وَأَكْرَهُ أَنْ أَسْقِىَ الصِّبْيَةَ قَبْلَهُمَا وَالصِّبْيَةُ يَتَضَاغَوْنَ عِنْدَ قَدَمَىَّ فَلَمْ يَزَلْ ذَلِكَ دَأْبِى وَدَأْبَهُمْ حَتَّى طَلَعَ الْفَجْرُ فَإِنْ كُنْتَ تَعْلَمُ أَنِّى فَعَلْتُ ذَلِكَ ابْتِغَاءَ وَجْهِكَ فَافْرُجْ لَنَا مِنْهَا فُرْجَةً نَرَى مِنْهَا السَّمَاءَ . فَفَرَجَ اللَّهُ مِنْهَا فُرْجَةً فَرَأَوْا مِنْهَا السَّمَاءَ . وَقَالَ الآخَرُ اللَّهُمَّ إِنَّهُ كَانَتْ لِىَ ابْنَةُ عَمٍّ أَحْبَبْتُهَا كَأَشَدِّ مَا يُحِبُّ الرِّجَالُ النِّسَاءَ وَطَلَبْتُ إِلَيْهَا نَفْسَهَا فَأَبَتْ حَتَّى آتِيَهَا بِمِائَةِ دِينَارٍ فَتَعِبْتُ حَتَّى جَمَعْتُ مِائَةَ دِينَارٍ فَجِئْتُهَا بِهَا فَلَمَّا وَقَعْتُ بَيْنَ رِجْلَيْهَا قَالَتْ يَا عَبْدَ اللَّهِ اتَّقِ اللَّهَ وَلاَ تَفْتَحِ الْخَاتَمَ إِلاَّ بِحَقِّهِ . فَقُمْتُ عَنْهَا فَإِنْ كُنْتَ تَعْلَمُ أَنِّى فَعَلْتُ ذَلِكَ ابْتِغَاءَ وَجْهِكَ فَافْرُجْ لَنَا مِنْهَا فُرْجَةً . فَفَرَجَ لَهُمْ . وَقَالَ الآخَرُ اللَّهُمَّ إِنِّى كُنْتُ اسْتَأْجَرْتُ أَجِيرًا بِفَرَقِ أَرُزٍّ فَلَمَّا قَضَى عَمَلَهُ قَالَ أَعْطِنِى حَقِّى . فَعَرَضْتُ عَلَيْهِ فَرَقَهُ فَرَغِبَ عَنْهُ فَلَمْ أَزَلْ أَزْرَعُهُ حَتَّى جَمَعْتُ مِنْهُ بَقَرًا وَرِعَاءَهَا فَجَاءَنِى فَقَالَ اتَّقِ اللَّهَ وَلاَ تَظْلِمْنِى حَقِّى . قُلْتُ اذْهَبْ إِلَى تِلْكَ الْبَقَرِ وَرِعَائِهَا فَخُذْهَا . فَقَالَ اتَّقِ اللَّهَ وَلاَ تَسْتَهْزِئْ بِى . فَقُلْتُ إِنِّى لاَ أَسْتَهْزِئُ بِكَ خُذْ ذَلِكَ الْبَقَرَ وَرِعَاءَهَا . فَأَخَذَهُ فَذَهَبَ بِهِ فَإِنْ كُنْتَ تَعْلَمُ أَنِّى فَعَلْتُ ذَلِكَ ابْتِغَاءَ وَجْهِكَ فَافْرُجْ لَنَا مَا بَقِىَ . فَفَرَجَ اللَّهُ مَا بَقِىَ » .
Tercemesi:
Bana Muhammed b. İshak el-Müseyyebî, ona Enes b. Iyâd Ebû Damre, ona Musa b. Ukbe, ona Nâfi, ona da Abdullah b. Ömer'in (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Bir zamanlar üç arkadaş yolda giderlerken şiddetli bir yağmura yakalanmışlar ve bu yüzden dağdaki bir mağaraya sığınmışlar. Dağdan kopan büyük kaya gelip mağaranın önünde durmuş ve kapıyı kapatmış. Bunun üzerine birbirlerine, 'Allah için yaptığınız salih amelleri bir düşünün. Onların hürmetine Allah'a dua edin, belki Allah sizi buradan kurtarır" demişler. İçlerinden biri hemen şöyle demiş:
"Allah'ım! Benim çok yaşlı anne-babam, karım ve küçük çocuklarım vardı. Ben de onlar için çobanlık yapardım. Hayvanlarımı getirince sütlerini sağar, çocuklarımdan önce anne babama verirdim. Bir gün ormanda yolumu kaybettim, gece vaktine kadar eve gidemedim. Eve geldiğimde anne babamın uyuduğunu gördüm. Daha Önce yaptığım gibi onlar için hemen süt sağdım ve sütü alıp yanlarına vardım. O sırada çocuklarım da süt içmek için ayaklarımın arasında dolanıyorlardı. Ben bir yandan anne babamı uyandırmaya kıyamıyor, diğer yandan onlardan önce çocuklarıma yedirmeyi de istemiyor, ayakta bekliyordum. Bu hâl tan yeri ağarıncaya kadar devam etti. Allah'ım; eğer bunu senin rızan için yaptığımı biliyorsan bizim için bu kayayı biraz aç da gökyüzünü görelim." Bunun üzerine Cenâb-ı Hak kayayı biraz aralamış ve onlar da bu aralıktan gökyüzünü görmüşler. Sonra diğeri şöyle demiş:
"Allah'ım! Benim amcamın bir kızı vardı. Onu, erkeklerin kadınları sevebileceği en kuvvetli bir duygu ile severdim. Onunla birlikte olmak istedim, ama kabul etmedi; yüz dinar getirmeden razı olmayacağını söyledi. Çalışıp çabaladım ve yüz dinar toplayıp ona getirdim. Tam onunla birlikte olacakken, bana; 'Allah'tan kork ey Allah'ın kulu! Haksız yere mührü bozma!' dedi. Ben de hemen bu işi yapmaktan vazgeçip oradan kalktım. Allah'ım; eğer bunu senin rızan için yaptıysam bu kayayı biraz daha aç!' Bunun üzerine Allah kayayı biraz daha açmış. Sonra diğeri şöyle dua etmiş:
"Allah'ım! Bir ölçek pirinç karşılığında bir işçi tutmuştum. Adam işini bitirdiği zaman, 'Bana hakkımı ver!' dedi. Ben de ona bir ölçek pirinci verdim, ama o almadan gitti. Sonra bu pirinci ektim ve çok mahsul elde ettim; onun kazancıyla, çobanlarıyla birlikte bir inek sürüsü aldım. Sonra o adam tekrar bana geldi ve, 'Allah'tan kork, hakkımı yeme!' dedi. Ben de ona, 'Şu inek sürüsünü ve çobanlarını al!' dedim. Adam şaşırıp, 'Allah'tan kork! Benimle alay etme!' dedi. Ben, 'Seninle alay etmiyorum, şu inek sürüsünü ve çobanını alabilirsin' dedim. Adam da onları alıp gitti. Allah'ım; eğer bunu senin rızan için yaptıysam şu kayanın kalan kısmını da önümüzden al!" Bunun üzerine Allah kayanın kalan kısmını da önlerinden almış.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Rikâk 6949, /1124
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ebu Muhammed Musa b. Ukbe el-Kuraşî (Musa b. Ukbe b. Ebu Ayyaş)
4. Ebu Damra Enes b. İyaz el-Leysî (Enes b. İyaz b. Damra)
5. Muhammed b. İshak el-Müseyyebi (Muhammed b. İshak b. Muhammed b. Abdurrahman)
Konular:
BİRRU'L- VALİDEYN
Haklar, haklara saygı
Hz. Peygamber, anlattığı kıssalar
İsyan, anne-babaya isyan, saygısızlık
İyilik, Anne-Baba, anne-babaya iyilik
KTB, ADAB
Zina, nikahsız, gayr-i meşru ilişki,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28641, N003511
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الْحَكَمِ قَالَ شُعَيْبٌ قَالَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنِ ابْنِ الْهَادِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ يُونُسَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى سَعِيدٍ الْمَقْبُرِىِّ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ حِينَ نَزَلَتْ آيَةُ الْمُلاَعَنَةِ « أَيُّمَا امْرَأَةٍ أَدْخَلَتْ عَلَى قَوْمٍ رَجُلاً لَيْسَ مِنْهُمْ فَلَيْسَتْ مِنَ اللَّهِ فِى شَىْءٍ وَلاَ يُدْخِلُهَا اللَّهُ جَنَّتَهُ وَأَيُّمَا رَجُلٍ جَحَدَ وَلَدَهُ وَهُوَ يَنْظُرُ إِلَيْهِ احْتَجَبَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ مِنْهُ وَفَضَحَهُ عَلَى رُءُوسِ الأَوَّلِينَ وَالآخِرِينَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdullah, ona Şuayb b. Leys, ona Leys b. Sa'd, ona Yezid b. Hâd, ona Cemîl, ona Abdullah b. Yunus, ona Said b. Ebu Said el-Makburî, ona da Ebu Hureyre’nin (ra) Ebu Hureyre ed-Devsî, liân yapan eşlerle ilgili âyet(ler) indiği zaman Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Bir kavme o kavimden olmayan bir çocuğu dahil eden bir kadının Allah'(ın dîni) ile hiçbir alâkası yoktur ve Allah onu kesinlikle cennetine koymayacaktır. Bile bile çocuğunu kabul etmeyen bir erkeği de Allah kendisinden uzaklaştıracak (kıyamet gününde) Önceki ve sonraki (ümmet)lerin gözü önünde kepaze edecektir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Talak 47, /2317
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Sa'd Said b. Ebu Said el-Makburî (Said b. Keysan)
3. Abdullah b. Yunus el-Hicazi (Abdullah b. Yunus)
4. Ebu Abdullah Yezid b. Hâd el-Leysî (Yezid b. Abdullah b. Üsame b. Hâd)
5. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
6. Ebu Abdülmelik Şuayb b. Leys el-Fehmî (Şuayb b. Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
7. Muhammed b. Abdullah el-Balisi (Muhammed b. Abdullah b. Abdülhakem)
Konular:
Kadın, fitne/ tehlikeli vs şeklinde nitelendirilmesi
NESEB BİLGİSİ
Nesep, nesebin önemi
Yargı, nesebin Tespiti, çocuğun döşek sahibine ait olması
Zina, nikahsız, gayr-i meşru ilişki,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
282081, M000205-2
Hadis:
وَحَدَّثَنِى حَسَنُ بْنُ عَلِىٍّ الْحُلْوَانِىُّ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ الْمُطَّلِبِ عَنْ صَفْوَانَ بْنِ سُلَيْمٍ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ مَوْلَى مَيْمُونَةَ وَحُمَيْدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 205, /52
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yesar el-Hilalî (Ata b. Yesar)
3. Ebu Abdullah Safvan b. Süleym el-Kuraşi (Safvan b. Süleym)
4. Ebu Muttalib Abdülaziz b. Muttalib el-Kuraşi (Abdülaziz b. Muttalib b. Abdullah b. Muttalib b. Hantab)
5. Ebu Yusuf Yakub b. İbrahim el-Kuraşî (Yakub b. İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
6. Hasan b. Ali el-Hüzeli (Hasan b. Ali b. Muhammed)
Konular:
Hırsızlık
İçki, haramlığı
İman, imanın amelle ilişkisi
Zina, nikahsız, gayr-i meşru ilişki,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27167, B006854
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىٌّ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ قَالَ الزُّهْرِىُّ عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ قَالَ شَهِدْتُ الْمُتَلاَعِنَيْنِ وَأَنَا ابْنُ خَمْسَ عَشْرَةَ ، فَرَّقَ بَيْنَهُمَا فَقَالَ زَوْجُهَا كَذَبْتُ عَلَيْهَا إِنْ أَمْسَكْتُهَا . قَالَ فَحَفِظْتُ ذَاكَ مِنَ الزُّهْرِىِّ « إِنْ جَاءَتْ بِهِ كَذَا وَكَذَا فَهْوَ ، وَإِنْ جَاءَتْ بِهِ كَذَا وَكَذَا كَأَنَّهُ وَحَرَةٌ فَهُوَ » . وَسَمِعْتُ الزُّهْرِىَّ يَقُولُ جَاءَتْ بِهِ لِلَّذِى يُكْرَهُ
Tercemesi:
Bize Ali (b. el-Medînî), ona Süfyan (b. Uyeyne el-Hilâlî), ona (İbn Şihab) ez-Zührî, ona da Sehl b. Sa'd (es-Sâidi) (ra) rivayet etmiş ve şöyle demiştir:
"Liân uygulaması kapsamında birbirleriyle lanetleşen karı koca olayına tanık oldum. Bu esnada ben, on beş yaşındaydım. Hz. Peygamber (sav) uygulamadan sonra onları birbirinden ayırdı. ِArdından kadının kocası; 'Ona karşı yalan söylemiş olurum, eğer onu eşim olarak nikâhımda tutmaya devam edersem!' dedi."
Ravi Süfyan (b. Uyeyne el-Hilâlî) dedi ki; "(İbn Şihab) ez-Zührî'den bu rivayeti şu şekilde ezberledim: 'Eğer kadın şöyle şöyle bir çocuk dünyaya getirirse adam haklıdır. Yok eğer şöyle şöyle kızılca keler gibi kırmızı bir çocuk dünyaya getirirse kadın haklıdır.' Ayrıca Zührî'nin; 'Kadın, çocuğu istenmeyen vasıfta dünyaya getirdi!' dediğini duydum."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Hudûd 43, 2/640
Senetler:
1. Sehl b. Sa'd es-Sâidi (Sehl b. Sa'd b. Malik b. Halid b. Sa'lebe)
2. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
3. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
4. Ebu Hasan Ali b. el-Medînî (Ali b. Abdullah b. Cafer b. Necîh)
Konular:
Suçlar, Cinsel: Zina ithamı
Zina, nikahsız, gayr-i meşru ilişki,
Zina, zina isnadı / kazf
Zina, zinanın sübutu
حَدَّثَنِى مَالِكٌ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ مَنْ وَقَاهُ اللَّهُ شَرَّ اثْنَيْنِ وَلَجَ الْجَنَّةَ. فَقَالَ رَجُلٌ يَا رَسُولَ اللَّهِ لاَ تُخْبِرْنَا . فَسَكَتَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثُمَّ عَادَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ مِثْلَ مَقَالَتِهِ الأُولَى فَقَالَ لَهُ الرَّجُلُ لاَ تُخْبِرْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ . فَسَكَتَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِثْلَ ذَلِكَ أَيْضًا فَقَالَ الرَّجُلُ لاَ تُخْبِرْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ . ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِثْلَ ذَلِكَ أَيْضًا . ثُمَّ ذَهَبَ الرَّجُلُ يَقُولُ مِثْلَ مَقَالَتِهِ الأُولَى فَأَسْكَتَهُ رَجُلٌ إِلَى جَنْبِهِ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَنْ وَقَاهُ اللَّهُ شَرَّ اثْنَيْنِ وَلَجَ الْجَنَّةَ مَا بَيْنَ لَحْيَيْهِ وَمَا بَيْنَ رِجْلَيْهِ مَا بَيْنَ لَحْيَيْهِ وَمَا بَيْنَ رِجْلَيْهِ مَا بَيْنَ لَحْيَيْهِ وَمَا بَيْنَ رِجْلَيْهِ.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
39530, MU001824
Hadis:
حَدَّثَنِى مَالِكٌ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ مَنْ وَقَاهُ اللَّهُ شَرَّ اثْنَيْنِ وَلَجَ الْجَنَّةَ. فَقَالَ رَجُلٌ يَا رَسُولَ اللَّهِ لاَ تُخْبِرْنَا . فَسَكَتَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثُمَّ عَادَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ مِثْلَ مَقَالَتِهِ الأُولَى فَقَالَ لَهُ الرَّجُلُ لاَ تُخْبِرْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ . فَسَكَتَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِثْلَ ذَلِكَ أَيْضًا فَقَالَ الرَّجُلُ لاَ تُخْبِرْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ . ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِثْلَ ذَلِكَ أَيْضًا . ثُمَّ ذَهَبَ الرَّجُلُ يَقُولُ مِثْلَ مَقَالَتِهِ الأُولَى فَأَسْكَتَهُ رَجُلٌ إِلَى جَنْبِهِ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَنْ وَقَاهُ اللَّهُ شَرَّ اثْنَيْنِ وَلَجَ الْجَنَّةَ مَا بَيْنَ لَحْيَيْهِ وَمَا بَيْنَ رِجْلَيْهِ مَا بَيْنَ لَحْيَيْهِ وَمَا بَيْنَ رِجْلَيْهِ مَا بَيْنَ لَحْيَيْهِ وَمَا بَيْنَ رِجْلَيْهِ.
Tercemesi:
Atâ b. Yesar, Resûlullah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Allah bir kimseyi iki şeyin şerrinden korursa, o kişi cennete girer." Bunun üzerine bir zat:
"Ya Resûlallah (bunları) bize söyleme" deyince Resûlullah (Sa.v.) da sustu. Sonra dönerek, birinci sözünü aynen tekrar etti. Adam yine ona:
"(Onları) bize haber verme Ya Resûlallah" dedi. Resûlullah (s.a.v.) yine sustu. Sonra aynı sözünü tekrarladı. Bunun üzerine adam:
"(Onları) bize haber verme ya Resûlallah!" dedi. Sonra Resûlullah (s.a.v.) yine aynı sözünü tekrarladı. Adam da ilk sözünü söyleme cihetine gidince, yanmdaki bir zat onu susturdu. Resûlullah (s.a.v.) bunun üzerine şöyle buyurdu: "Allah bir kimseyi iki şeyin şerrinden korursa, o kişi cennete girer: Dilinin ve cinsî organlarının! Dilinin ve cinsî organlarının!.."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Kelâm 1824, 1/384
Senetler:
()
Konular:
Takva, eline ve diline sahip olmak
Zina, nikahsız, gayr-i meşru ilişki,